Kaleliler Bağlantı Elemanları Genel Müdür Yardımcısı Demet Mumcu ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Birçok RES projesinde yer alan bağlantı elemanları üreticisi Kaleliler’in imalat süreçleri hakkında bilgiler edindiğimiz Demet Hanım’dan rüzgâr enerjisi sektörüne ilişkin de değerlendirmeler aldık.
25 yılı aşkın bir süredir üretim yapan Kaleliler Bağlantı Elemanları’nın hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz? Ürün gruplarınız nelerdir?
Kaleliler Firması Sn. Kazım Kaleli tarafından 1995 yılında kurulmuş. Öncelikle hırdavat ve bağlantı elemanları satışı ile başlayan bir yolculuk Kaleliler’inki. Ufak bir satış mağazası ve 5 kişilik bir ekiple başlayan ve bugün 10 bin metrekare fabrikasında yaklaşık 140 kişi ile üretim ve ihracat yapan bir firma Kaleliler. Bugün itibariyle ortakları şirketin kurucusu Kazım Kaleli ve oğulları Hakan Kaleli ve Gür
kan Kaleli olmak üzere tamamı kendilerine ait bir aile şirketi.
Üretime başladığından beri yurt içi ve yurt dışı birçok müşteri denetiminde kendini kanıtlamış, büyük özveriyle çalışan çok kıymetli bir ekibimiz var. Bu sayede bugün ülkemizde ve dünyada özellikle Avrupa’da birçok önemli projede KLR markalı ürünlerimiz kullanılmak ta. Deneyimlerimize her geçen gün yenilerini ekleyerek sürekli gelişim ve toplam kalite yönetimi anlayışı ile çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Başlıca ürün gruplarımız; Sıcak ve Soğuk Dövme Standart ve Özel Cıvatalar M 12-M 80 çap aralığında. EN 14399 ve EN 15048 CE sertifikalarımız var. Önyüklemeli ve önyüklemesiz cıvata takımları dışında DIN 931, DIN 933, ISO 4014, ISO 4017, DIN 912, ISO 4762, DIN 7990 ve ISO 10642 gibi cıvatalar başlıca ürün çeşitlerimiz.
Standart ve özel her türlü saplama, gijon ve ankraj cıvataları M 12-M 220 çap aralığında.
Aynı şekilde standart ve özel somunlar M 20-M 100 aralığında. Pim, Pul, Plaka vb. ürünlerle de desteklediğimiz oldukça geniş bir ürün çeşidiyle, kaliteli ve hızlı bir hizmet veriyoruz müşterilerimize.
Üretmekte olduğumuz ürünlerin ısıl işlemleri kendi bünyemizde yapılmakta ve izlenebilirlik ERP Programımız sayesinde sağlanmaktadır.
Elektro galvaniz kaplama, sıcak daldırma galvaniz kaplama, geomet kaplama çeşitleri de uygulanmaktadır.
Ağırlıklı olarak çözüm sunduğunuz sektörler hangileridir?
Enerji sektörü, yenilenebilir enerji, rüzgar enerjisi santralleri, termik santraller, hidroelektrik santraller, petrokimya tesisleri/rafineriler, köprü ve tünel inşaatları, endüstriyel tesisler, çelik yapılar, havaalanı yapıları, ağır makine sanayii, prefabrik yapılar, basınçlı kaplar, pompa vana üretimi ve çatı sistemleri çözüm sunduğumuz sektörler arasındadır.
Peki, rüzgâr enerjisi sektörüne yönelik olarak hangi ürünleri sunuyorsunuz?
Rüzgar enerjisi sektörüne şu çözümlerle hizmet sunuyoruz:
10.9 kalite sıcak daldırma galvaniz kap lamalı önyüklemeli cıvata takımları
8.8 ve 10.9 kalite ankraj saplama setleri
• Ankraj plakaları
Ve her türlü bağlantı elemanları
Rüzgâr enerjisi sektöründe yer aldığınız projelerden ve iş ortaklığı yaptığınız firmalardan bahseder misiniz?
Birçok rüzgar türbini üreticisi ile onay süreçlerimiz başarıyla tamamlandı ve bazıları numune üretimi safhasındadır (Nordex Enerji, Siemens Gamesa ve Enercon gibi).
Bugüne dek aşağıdaki projelerde firmamızın ürünleri kullanılmıştır:
Adana Osmaniye Bahçe RES
İzmir Bergama Düzova RES
Çanakkale Çanres
Balıkesir Ortamandıra RES
Kırklareli Karadere RES
Akça RES
Tatlıpınar RES
Eber RES
Ayvalık RES
Bafa RES
Vize RES
Taşpınar RES
Cerit RES
Ömerli RES
Gelibolu RES
G RES
Geyve RES
Küptepe RES
Yahselli RES
Atares
Alares
İpektepe RES
Türkiye’de rüzgâr enerjisi sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Sektöründe genel olarak kat edecek çok yolumuz olduğunu düşünüyoruz. Henüz yıllık elektrik üretiminin 10,8%’i rüzgar santrallerinde üretilmekte dir. Doğal kaynakların içerisinde rüzgar da oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Son yıllarda devletin teşvik politikaları ile gerçekten bu konuda önemli adımlar atıldı. Yerli malı destekleri ile sektörde birçok üreticinin gelişmesine olanak sağlandı. Bunlar çok güzel gelişmeler ve artarak devam etmesi gerekir.
Ancak son zamanlarda rüzgar enerjisi destekleri ile ilgili bir belirsizlik söz konusudur. Yatırımcıların belirsizlik döneminde yatırım yapmaktan çekineceği aşikârdır, o nedenle en az 5-10 yıllık planlar açıklanmalı ve rüzgar enerjisi yatırımlarını teşvik etme politikası kararlılıkla sürdürülmelidir. Yapılan her santral enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmaktadır, dolayısıyla bu ekonomik olduğu kadar bağımsızlıkla ilgili bir milli konudur.
“Entegre Kalite Politikası” hakkında bilgi verebilir misiniz?
Firmamız uzun yıllardan beri toplam kali te yönetimini benimsemiştir ve kalite belgelerine sahiptir. ISO 9001:2015, EN ISO 14001:2015 ve EN 45001:2018 TUV NORD tarafından belgelendirilmiştir.
Entegre Kalite Politikamız aşağıdaki esaslarla belirlenmiştir:
Tüm çalışanlarının değerli katkıları ile müşteri ihtiyaç ve beklentilerini ve yasal mevzuatları göz önünde tutarak;
Yeni teknolojileri, sektördeki gelişmeleri sürekli takip etmeyi ve bağlantı eleman ları sektöründe lider ve sosyal bilinci gelişmiş bir kurum olmak,
Verimlilik ve kaliteyi yükseltmek,
Tüm çalışanların sağlığını ve güvenliğini sağlamayı ve sürekli eğitimlerle çalışan ları geliştirmek,
Tüm faaliyetlerinde çevre koruma bilinci ile yasal mevzuat doğrultusunda hare ket etmek,
İş kazalarını, meslek hastalıklarını ve zararlı çevresel etkileri en aza indirmek,
Çevreyi ve doğayı korumak konusunda gerekli teknolojileri uygulamak.
Kısa veya uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz yeni projeler var mı?
Evet tabii ki var, projeler ve yatırımlar hiç bitmiyor. Kısa vadede işleme alınacak bir otomatik kaplama tesisi yatırımımız var. Ayrıca üretim alanımızda kapasite ve verimlilikte artış sağlayacak projelerimiz var. Önümüz deki yılbaşına kadar tamamlanarak işleme alınmış olacak.
Bunlarla birlikte Kalite Laboratuvarımızda yaptığımız yeni yatırımlar var, böylelikle laboratuvarımızın test kapasitesini artırmayı hedefliyoruz. Daha sonraki hedefimiz de EN 17025 Laboratuvar Akreditasyonu işlemlerini bitirmek. Halihazırda personelin eğitim çalışmalarına başlandı, süreç ilgili arkadaşlarımız tarafından takip ediliyor.
Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Ülkemizin son derece zengin doğal kaynakları var, bunların doğru bir yönetimle, uzun
vadeli stratejik planlarla ve çevreye zararı en aza indirgeyerek değerlendirilmesinin ve çok önemli bir konu olan enerjide dışa bağımlılığın azaltılması ile ilgili doğru politika lar oluşturulmasının çok önemli olduğunu vurgulamak isterim. Bu hedefe göre planlamalar yapıldığında, bizler gibi üreticilerin de sürekli kendini geliştirmesinin ve dünya ça pında üretim yapan markalar yaratmasının önü açılmış olacaktır. Zira yenilenebilir enerji sektörü kalite beklentisi yüksek olan bir sektördür ve bu sektördeki global ölçekteki oyuncular tedarikçilerinin sürekli gelişimine katkı sağlamaktadır.
Demet Mumcu kimdir?
1992 ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü mezunuyum. 1992 yılından beri çeşitli sektörlerde satış ve satın alma yöneticisi olarak çalıştıktan sonra 2006 yılında Kaleliler Ailesine katıldım. Dış Ticaret Sorumlusu olarak başladım ve 2017 yılından beri de Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaktayım. 2006 yılında başlamış olan bağlantı elemanları sektörü benim için yeni olmakla birlikte, mühendislik temel eğitimi de almış olduğum dan kolayca benimsediğim ve sevdiğim bir sektör oldu. Hayatın her alanında yer alan ve hep ihtiyaç duyulacak bir sektörde çalışmak gerçekten heyecan verici.
Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.
Enercon ve Enerjisa Üretim, WindEurope Bilbao etkinliğinde YEKA-2 projeleri kapsamında 250 MW’lık türbin sevkiyat sözleşmesi imzaladı. 750 MW’lık türbin teslimat anlaşmalarının başarılı bir şekilde yerine getirilmesinin ardından imzalanan anlaşma ile 1.000 MW’lık projenin tamamlanması için önemli bir adım atıldı. 250 MW kapasite için imzalanan anlaşma kapsamında, 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 Rüzgar Türbini teslim edilecek.
Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün önde gelen şirketlerinden ENERCON ve Enerjisa Üretim, İspanya’nın Bilbao kentinde düzenlenen WindEurope etkinliğinde Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde, YEKA-2 projesi kapsamında iş birliklerine devam ettiklerini duyurdu. 20 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen imza töreninde; ENERCON CEO’su Udo Bauer, ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, Enerjisa Üretim Satın Alma Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı İbrahim Erden de yer aldı.
Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün öncü firmaları olarak, yaptıkları iş birliği ile Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine önemli katkılarda bulunan Enercon ve Enerjisa Üretim, bu katkıyı sürdürmeye devam ediyor. 2022’nin Ekim ayında gerçekleştirdikleri stratejik bir anlaşma ile YEKA-2 Projesi’nde toplam 1000 MW’lık bir kapasite için çerçeve anlaşması imzalayan şirketlerin bu projesi, Türkiye rüzgar enerjisi endüstrisinin sürdürülebilir geleceği için önemli bir adımı temsil ediyor. İlk fazda başarıyla tamamlanan 750 MW’lık türbin sevkiyat anlaşmalarının ardından, bugün geriye kalan 250 MW’lık kapasite için 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 rüzgar türbini içeren sevkiyat anlaşması ile projenin tamamlanmasına bir adım daha yaklaşılarak, toplam 1000 MW’lık kapasite için türbin üretimine yeşil ışık yakılmış oluyor. Bu gelişme, YEKA 2 Projesi’nin başarılı bir şekilde ilerlediğini gösterirken, Türkiye temiz enerji hedeflerine ulaşma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.
Törende konuşan ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, şunları söylüyor: “Türkiye, rüzgar türbinlerinin üretimi, satışı, kurulumu ve servisi açısından ENERCON için odak pazar olmaya devam ediyor. Büyük perspektifler sunuyor ve yetkili makamlar tarafından muazzam bir destek alıyoruz. Ülkenin yenilenebilir enerjinin ve özellikle de kara rüzgârının yaygınlaştırılması konusunda net bir kararlılığı var. Türkiye’deki sahalarda son derece güvenilir olduğu kanıtlanmış, sınıfının en iyisi rüzgar türbini teknolojisini sağlayarak müşterimiz Enerjisa Üretim ile birlikte Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerini desteklemekten memnuniyet duyuyoruz. Enerjisa Üretim’e güvenleri için teşekkür ediyor ve verimli iş birliğimizi sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz.”
ENERCON Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanı Arif Günyar, yapılan anlaşma ve projenin önemine dair şu açıklamalarda bulunuyor: “ENERCON olarak, partnerimiz Enerjisa Üretim ile 2022 yılında Avrupa’da tek kalemde imzalanan en büyük 1000 MW ilk çerçeve anlaşmasını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. YEKA II ihalesinin getirdiği derin yerlilik kapsamlarına uygun olarak, yerli aksam ile gerçekleşecek olan projelerimiz, mevcut yerli üretim ve sanayinin devam etmesi ve derinleştirilmesi açısından önemli bir mihenk taşı olmuştur.”
Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, “1.000 MW YEKA 2 Projesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektörüne tarihi bir yatırımdır. ENERCON iş birliğiyle önümüzdeki dönemde Türkiye’de kurulacak her üç rüzgar türbininden biri Enerjisa Üretim imzasını taşıyacak ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına yön verecek” diyor.
İlk YEKA projesi Akköy RES’in devreye alınması
İlk faz için rüzgar türbinlerinin üretimi devam ederken ENERCON, Aydın’ın Didim ilçesindeki 25,2 MW kapasiteli 6 adet E-138 EP3 E2 türbininden oluşan ilk YEKA projesi Akköy Rüzgar Santrali’ni 2023 yılı sonunda devreye alarak YEKA 2 yolculuğuna başarılı bir başlangıç yapıyor. ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, şunları ekliyor: “Projelerin başarılı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunan tüm ekiplerimize, tedarikçilerimize ve alt yüklenicilerimize minnettarız. Enerjisa Üretim ile birlikte ENERCON ekipleri de projelerin başarıyla hayata geçirilmesi için yoğun çaba ve hazırlıklarını sürdürüyor.”
Büyük ölçekli uygulamalar için doğanın karbon elyafı olan lamine ahşaptan yapılmış zorlu tasarımlar geliştiren İsveçli ahşap teknolojisi şirketi Modvion, rüzgar türbinlerini daha da yeşil hale getirebilecek ahşap bir tasarım sunuyor. Modülleri ve ahşabı bir araya getirmenin devrim niteliğinde bir yolunu sunan Modvion, patentli çözümüyle rüzgar türbinleri için ahşaptan kule sunuyor. Geçmişin yel değirmenlerinden esinlenilen bu tasarımla Modvion, ahşaptan inşa ettiği kule ile türbinin karbon ayak izini %90’dan fazla azaltıyor.
Firmanın İcra Kurulu Başkanı Otto Lundman, “Dünya bir iklim kriziyle karşı karşıya ve enerji kaynaklarını değiştirmemiz gerekiyor. Rüzgar enerjisi sahip olduğumuz en verimli ve cazip enerji kaynaklarından biri. Biz bu değeri daha da artırıyoruz” diyor.
Kanatlar ve makineler endüstri standardı ekipmanlar olsa da, bu yaklaşım Avrupa’nın en büyük enerji şirketlerinden bazılarının ilgisini çekiyor. Vestas Wind Systems A/S daha küçük bir tanıtım modelini gördükten sonra, firmanın %15’ini satın alıyor, İtalyan Enel Green Power SpA bir iş birliği anlaşmasına varıyor. İsveçli Vattenfall AB firmasının ortağı olduğu Almanya’nın RWE AG firması da Mart ayında Modvion’un ahşap kulelerini gelecekteki projelerinde kullanmak üzere bir sözleşme imzalıyor.
Konuyla ilgili Vestas Ventures İcra Kurulu Başkanı Todd O’Neill, “Müşterilerimizin birçoğu, Modvion’un yolculuğunun nasıl bir parçası olabileceklerini öğrenmek için proaktif bir şekilde sorular soruyor. İş birliğimizin artmasını bekliyoruz” açıklamasında bulunuyor.
Ahşap kulenin avantajları
Modvion, rüzgar türbinlerinde ahşap kulenin avantajlarını şu şekilde açıklıyor: “Yüksek rüzgar türbini kuleleri inşa etmenin en büyük zorluğu lojistiktir. Bu kadar devasa yapıları nasıl yerine yerleştirirsiniz? Kuleler uzadıkça lojistik zorluk da artar. Patentli çözümümüz, sıradan yollarda sıradan kamyonlarla taşımayı mümkün kılar. Bizim için köprüler, tüneller ve dolambaçlı yollar sorun değil. Lamine ahşabın çeliğe kıyasla üç büyük avantajı vardır: Ahşabın daha hafif bir yapıya olanak tanıyan daha yüksek bir özgül gücü vardır. Yüksek çelik kulelerin kendi ağırlıklarını taşıyabilmeleri için ekstra kuvvete ihtiyaçları vardır; ahşap kulelerin ise buna ihtiyacı yoktur. Son olarak, modüler ahşap kulelerimiz tutkalla birleştirilirken, modüler çelik kuleler düzenli kontrol gerektiren çok sayıda cıvata gerektirir.”
Norveç merkezli World Wide Wind, tersine dönen dikey eksenli rüzgar türbini teknolojisi VAWT ile deniz üstü rüzgar enerjisinde geleneğe meydan okuyor. Ters yönde dönen dikey türbinler, yüzen açık deniz rüzgar projeleri için verimi radikal bir şekilde artırabilirken, LCoE’yi azaltıyor. Uzmanların deniz üstü rüzgar enerjisinde maliyeti yarı yarıya indirebilecek son derece yenilikçi bir türbin olarak yorumladığı bu teknoloji, önümüzdeki günlerde test aşamasına geçiyor.
19 metre uzunluğundaki 30 kW’lık prototip ile teste başlayacak tersine dönen dikey eksenli rüzgar türbininin, çok daha büyük 1,5 MW’lık bir sonraki prototipinin 2025 yılında teste başlayacağı açıklanıyor. World Wide Wind, 2030’dan önce ise, yaklaşık 400 metre uzunluğunda olacak 24 MW türbini piyasaya sürmeyi planlıyor.
Deniz üstü rüzgar enerjisine yönelik yazılım, veri analizi ve istihbarat çalışmaları sunan Aegir Insights’ın paylaştığı araştırmaya göre, İskandinav ülkesinin güneybatısının açıklarında yer alan pilot çalışma planlandığı gibi giderse, 2025 yılına kadar 1MW’lık bir amiral gemiye ve daha sonra 10 yıl dolmadan şu anda Avrupa açıklarında faaliyet gösteren geleneksel üç kanatlı yüzer ünitelerden potansiyel olarak %75 daha düşük bir fiyata şebekeye güç akıtabilecek devasa 24MW’lık bir modele geçişi hızlandıracak.
Türbini eşsiz yapan tasarımı
WWW’nin ters yönde dönen VAWT teknolojisi, basit bir anlatımla şu yapıdan oluşuyor: Ağır jeneratör işinin tamamı suyun altında ve türbinin yüzen dubasının altında yer alıyor. Bu, her şeyin suya batmasını önlemek için tabana yeterli ağırlık ekliyor ve yalnızca bir dizi bağlama çapası gerektiriyor. Jeneratörün rotoru ve statoru her biri ana kule gövdesinden 45 derecelik açıyla üç kanat çalıştıran bir çift dikey eksenli türbine bağlanıyor. Alt türbin bir yönde dönecek şekilde ayarlanıyor ve alt türbinin ortasından geçen bir direğe monte edilen üst türbin ise diğer yönde dönecek şekilde ayarlanıyor. Bu şekilde de kanatlar, yelkenli teknelerde olduğu gibi çoğu yerde rüzgardan faydalı tork elde ediyor.