Connect with us

A'dan Z'ye Rüzgar Santrali

Bölüm 15: Rüzgar Enerji Santrali Hukuksal Süreçler

Yayın tarihi:

-

Rüzgâr enerjisi yatırımlarında inşaat öncesi ve inşaat aşamasında karşılaşılabilecek hukuki riskler, açılması muhtemel davalar konusunda da kısa bilgi aktarımında bulunmak sağlıklı olacaktır. Her ne kadar proje sahası elektrik üretim için teknik açıdan en uygun yer olsa da lisans koordinatları için de özel mülkiyete konu taşınmazları olan yurttaşların bulunması ve türbin noktaları nedeni ile kamulaştırmalar yapılacak olması, yurttaşların mülkiyet ve çevre kaygıları nedeni ile açılma ihtimali bulunan davalar yatırımlarda öngörülemeyen hukuki riskler yaratacaktır.

15.1 Kamulaştırma İşlemleri ve Kamulaştırma Davası

Kamulaştırma; aslında hepimizin bir şekilde duyduğu, bildiği, belki bazılarımızın doğrudan muhatabı olduğu bir hukukî durumdur. Kamulaştırma dediğimiz husus, özel mülkiyete konu bir taşınmaza, devlete ait kurum ve kuruluşlarca “kamu yararı” ilkesi çerçevesinde el konulması ve mülkiyetin hazine adına geçirilmesidir. Rüzgâr enerjisinden elektrik üretim faaliyetinde bulunan önlisans veya lisans sahibi özel hukuk tüzel kişilerinin önlisans veya lisansa konu faaliyetlerine ilişkin taşınmaz temini taleplerine yönelik işlemler, 4.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine göre EPDK tarafından yürütülür. Taşınmaz temini talepleri Kurum tarafından değerlendirilir ve uygun görülmesi halinde kurul tarafından karar alınır. Bu kapsamda alınan kararlar, kamu yararı kararı yerine de geçer ve herhangi bir makamın onayına tabi değildir. Kamulaştırma ve/veya devir yoluyla elde edilen taşınmazların mülkiyeti ve/veya üzerindeki sınırlı ayni haklar, üretim tesislerinin mülkiyetine sahip olan ilgili kamu kurum veya kuruluşu adına, bunların bulunmaması halinde ise hazine adına tescil edilir.

Hazine adına tescil edilen veya niteliği gereği tapuda terkin edilen taşınmazlar üzerinde hazine taşınmazlarının idaresiyle sorumlu ve görevli olan kamu kurumu tarafından, lisansın geçerlilik süresi ile sınırlı olmak üzere, lisans sahibi özel hukuk tüzel kişileri lehine bedelsiz irtifak hakkı tesis edilir ve/veya kullanma izni verilir. Bu işlemlere konu edilemeyecek olanlar için ise bedel alınmaksızın kiralama yapılır.

Kamulaştırma, devir, irtifak hakkı tesisi, kullanma izni, kiralama gibi işlemlere ilişkin bedeller ve projeden kaynaklı tazminatlar ile bu işlemlere ilişkin diğer giderler, önlisans veya lisans sahibi özel hukuk tüzel kişileri tarafından ödenir. Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar veya devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler üzerinde tesis edilen irtifak hakkı, kira ve kullanma izni sözleşmelerinde, sözleşmenin geçerliliğinin önlisans veya lisansın geçerlilik süresi ile sınırlı olacağı hükmü yer alır. Önlisans sahibinin lisans alamaması ya da önlisans veya lisansın sona ermesi ya da iptali hâlinde, önlisans veya lisans sahibi tüzel kişiler tarafından ödenmiş bulunan kamulaştırma bedellerine ilişkin olarak, kamulaştırılan taşınmazların üzerinde irtifak hakkı tesis edilmek, kiralamak ve/veya kullanma izni verilmek suretiyle başka bir önlisans veya lisans sahibinin kullanımına bırakılması durumunda, kamulaştırma bedeli, lehine irtifak hakkı tesis edilen, kiralanan ve/veya kullanma izni verilen önlisans veya lisans sahibi tarafından kamulaştırma bedelini ödemiş olan tüzel kişiye ödenir.

Kamulaştırma taleplerinin değerlendirmesi ve kamu yararı kararı alınması akabinde kamulaştırılacak taşınmazların değerinin belirlenmesi için kıymet takdir komisyonu oluşturulur ve tahmini bedeli belirlenen taşınmaz sahibi, uzlaştırma komisyonunca uzlaşmaya davet edilir. Buradaki uzlaşma davetinin amacı, taşınmaz sahipleri ile idarenin uzlaşarak kamulaştırma sürecini mahkemeye taşımadan sonlandırmaktır.

Ancak taşınmaz sahiplerinin uzlaşmaya davet edilmesi ve yapılan anlaşma görüşmelerinin sonuçsuz kalması durumunda dava açma hakkı doğacaktır. Bu husus bir dava şartı olarak düzenlenmiştir. Yani idarenin dava açabilmesinin şartı, taşınmazın sahibi ile bedel üzerinde anlaşamaması durumunda meydana gelmiş olur ve idare, sadece bu şartın gerçekleşmesi durumunda dava açabilir; böylelikle taşınmazın bedelinin tespiti ve tescili mahkemeden istenebilir.

Kamulaştırmanın uzlaşma aşamasında satın alma usulü ile yapılamaması halinde idare taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine müracaat eder. İdare, taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespitine ve idare adına tesciline karar verilmesini ister.

Kamulaştırma işlemini yapan idare, davacı sıfatına sahiptir; davalı taraf ise taşınmaz sahibidir. Belirtmek gerekir ki eğer bir taşınmaz paylı mülkiyete konu ise böyle taşınmazlarda, mahkemece, paydaşların tamamının davalı olarak gösterilmesi zorunludur.

Görevli mahkeme, idarenin başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün sonrası için bir duruşma günü belirler. Burada çok önemli bir husus bilinmelidir: Mahkeme tarafından yapılan tebligat gününden itibaren otuz gün içinde, kamulaştırmaya konu taşınmaz malın maliki tarafından, kamulaştırma işleminin iptali için idare mahkemesinde iptal davası açılabilir. Eğer kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açıldıysa, dava açanlar, dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde, mahkemece yargılamaya devam edilir.

Tarafların bedelde anlaşamamaları halinde hâkim taşınmaz bedelinin tespiti için dosyayı bilirkişi heyetine tevdi eder. Hâkim, tarafların ve bilirkişilerin rapor veya raporları ile beyanlarından yararlanarak adil ve hakkaniyete uygun bir kamulaştırma bedeli tespit eder. Mahkemece tespit edilen bu bedel, taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakkının kamulaştırılma bedelidir. Tarafların anlaştığı veya tarafların anlaşamaması halinde hâkim tarafından kamulaştırma bedeli olarak tespit edilen miktarın, peşin ve nakit olarak veya kamulaştırma bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise, ilk taksitin yine peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, hak sahibi tespit edilememiş ise ileride ortaya çıkacak hak sahibine verilmek üzere 10 uncu maddeye göre mahkemece yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılması ve yatırıldığına dair makbuzun ibraz edilmesi için idareye on beş gün süre verilir. Gereken hallerde bu süre bir defaya mahsus olmak üzere mahkemece uzatılabilir. İdarece, kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına yatırıldığına veya hak sahibinin tespit edilemediği durumlarda, ileride ortaya çıkacak hak sahibine verilmek üzere bloke edildiğine dair makbuzun ibrazı halinde mahkemece, taşınmaz malın idare adına tesciline ve kamulaştırma bedelinin hak sahibine ödenmesine karar verilir ve bu karar, tapu dairesine ve paranın yatırıldığı bankaya bildirilir. Tescil hükmü kesin olup tarafların bedele ilişkin temyiz hakları saklıdır.

15.2 Kamulaştırma İşleminin İptali Davası

Eğer taşınmaz sahibi, kamulaştırma işlemine karşı çıkıyorsa, idari yargıda kamulaştırmanın iptali için dava açar. Kamulaştırma kararlarının iptali davası, idarenin kamu gücünü kullanmak suretiyle haksız ve hukuka aykırı kamulaştırma yapması halinde başvurulacak hukuki yol olarak kabul edilmektedir. Kamulaştırmaya konu taşınmaz malın maliki tarafından 10’uncu madde gereğince asliye hukuk mahkemesi tarafından yapılan tebligat gününden, kendilerine tebligat yapılamayanlara tebligat yerine geçmek üzere mahkemece gazete ile yapılan ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açılabilir. İdari yargıda açılan davalar öncelikle görülür. İştirak halinde veya müşterek mülkiyette, paydaşların tek başına dava hakları vardır. Yukarıda da belirtildiği gibi, 30 gün içinde kamulaştırma işlemine karşı hak sahipleri tarafından idari yargıda iptal davası açılması ve idari yargı mahkemelerince de yürütmenin durdurulması kararı verilmesi halinde, adli yargıda açılmış davalarda, idari yargıda açılan dava bekletici mesele olarak kabul edildiği için bunun sonucuna göre işlem yapılır. Kamulaştırma kararını alan makama göre, davanın nerede görüleceği değişir. Kamulaştırma kararı Bakanlar Kurulunca alınmış ise, iptal davası Danıştay’da açılacaktır. Diğer idarelerin aldığı kamulaştırma kararlarına karşı, taşınmazın bulunduğu yer idare mahkemesi yetkili olduğu için o yer idare mahkemesinde dava açılır.

15.3 Acele Kamulaştırma Kararı

Kamulaştırma kararları bazı izlenmesi gereken yolların tüketilmesiyle sonuca ulaşır ve bu hukuki işlemler bazen uzun yıllar alabilir. Ancak öyle bazı olaylar meydana gelir ki, böyle durumlarda taşınmazın vakit kaybetmeksizin kullanılması ve ona el konulması gerekebilir. İşte böyle durumlarda kamulaştırma yapılmak istenen taşınmaz hakkında acele kamulaştırma kararı verilebilir ve bu kararın ardından yalnızca kıymet takdiri yapılır. Kıymet takdirinin yapılması dışındaki tüm işlemler ise daha sonraya bırakılır. Acele kamulaştırma usulü ile kanunda öngörülen koşullara uygun şekilde idare adına, taşınmazın mülkiyetine, tescilden önce el konulması sağlanmaktadır ve taşınmaz enerji yatırımı kapsamında kullanılabilir hale getirilmektedir.

Acelelik kararı, uygulama açısından süreklilik öngörmemelidir, mülkiyet hakkının korunması, kullanılması ve sınırlandırılması yönünden belirsizlik yaratmamalıdır. Mülkiyet hakkı ve bunun sınırlandırılması arasındaki denge gerekçe göstererek sağlanmalıdır. Acele kamulaştırma kararlarında muhakkak aceleliği haklı gösterecek sebepler açıklayıcı bir şekilde belirtilmelidir. Dolasıyla aceleliği gösterecek sebepler de sınırlı olarak belirtilmiştir.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi istisnai olan işte o başlıklar şunlardır:

1) 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına,

2) Aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilecek hallerde,

3) Özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda acele kamulaştırma işlemleri yapılabilecektir.

Acele kamulaştırma davasında bilirkişi marifeti ile kıymet takdiri yapılarak, belirlenen bedel mal sahibi adına mahkeme tarafından açılan banka hesabına yatırılır ve böylece idare tarafından taşınmaza el konulabilir. Bu davalarda; sadece kıymet takdiri yapılacak olup, taşınmazın tescil veya terkinine karar verilemez. El koyma kararından sonra, kamulaştırma süreci sonradan tamamlanır.

Yani acele kamulaştırma kararında ilk taksit ödemesi niteliğindeki bedelin tespiti mahkeme tarafından belirlenmiş olur. Mahkemece verilen taşınmaz mala el koyma kararı tapu müdürlüğüne bildirilir. Taşınmaz malın başkasına devir, ferağ veya temlikinin yapılamayacağı hükmü tapu kütüğüne şerh edilir. El koyma kararından sonra taşınmaz mal 20’nci madde uya- rınca boşaltılır.

15.4 Acele Kamulaştırma İşleminin İptali Davası

Acele kamulaştırma kararları, enerji projelerinde yatırım süreçlerine hemen geçebilmek adına hazırlanmış bir yoldur. Ancak vatandaşların mülkiyet gibi çok önemli bir hakkına müdahale edildiği için çok dikkat edilmesi ve hassas davranılması gereken bir süreçtir. Uygulamada bazı hukuki sorunlara yol açması da mümkündür.

Cumhurbaşkanlığı tarafından alınan acele el koyma kararının Resmî Gazete’de yayınlanmasının ardından, 30 gün içerisinde taşınmaz maliki ya da hissedarları tarafından Danıştay’da sadece acele kamulaştırma kararının iptali davası açabileceği gibi acele kamulaştırma işlemi ile birlikte kamulaştırma işleminin de iptali için yürütmeyi durdurma istemli olarak iptal davası açılabilir. Danıştay, acele kamulaştırma kararlarına karşı yürütmenin durdurulması ve iptal kararları verirken ileride doğması muhtemel zararların telafisinin mümkün olamayacağı noktasından hareket etmektedir.

15.5 Çevresel Etki Değerlendirmesi Kararının İptali Davası

Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED), gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalardır. Çevresel etki değerlendirme süreci ise gerçekleştirilmesi planlanan projenin çevresel etki değerlendirmesinin yapılması için; başvuru, inşaat öncesi, inşaat, işletme ve işletme sonrası çalışmaları kapsayan süreçtir.

Proje faaliyetleri kapsamında yapılan başvurularda Çevre Kanunu ve Çevresel Etki Değerlendirilmesi Yönetmeliği gereğince rüzgâr projesinin türbin sayısı ve kurulu gücü dikkate alınarak çevresel etki değerlendirme süreçleri yürütülmektedir. Bu kapsamda yatırımlarda uygun görülen projeler için “ÇED Gerekli Değildir” veya “ÇED Olumlu” kararları verilebilmektedir. “ ÇED Olumlu” Kararı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, “ÇED Gerekli Değildir” kararları ise yatırımın bulunduğu il çevre ve şehircilik müdürlüğü tarafından verilmektedir. Bu kararlar davaya konu olabilen idari işlemlerdir.

Dava konusu ÇED kararının mevzuata uygun bir şekilde ilanından itibaren yatırımın bulunduğu yer idare mahkemesine 30 gün içerisinde menfaatinin zarar gördüğünü iddia eden ilgililer tarafından yürütmenin durdurulması talepli dava açılabilecektir. Bu davalarda savunma süresi dava dilekçesinin tebliğinden itibaren on beş gün olup, bu süre bir defaya mahsus olmak üzere en fazla on beş gün uzatılabilir. Savunmanın verilmesi veya savunma verme süresinin geçmesiyle dosya tekemmül etmiş sayılır. Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilecek kararlara itiraz edilemez. Ara kararı verilmesi, keşif, bilirkişi incelemesi ya da duruşma yapılması gibi işlemler ivedilikle sonuçlandırılır. Verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.

Danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukuki noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi hâlde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verir. Ancak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderir. Temyiz üzerine verilen kararlar kesindir. Temyiz istemi en geç iki ay içinde karara bağlanır.

15.6 İmar Planı İptal Davaları

Rüzgâr enerji santrallerinin imar planlarının iptali için açılan davalar, imar planları birer idari işlem olarak kabul edildikleri için idari yargının görev alanı içerisindedir. İlgili makam tarafından onaylanan imar planları saptanan ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir ve bu süre içerisinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar incelenerek sonuçları itiraz edene tebliğ edilir.

İmar planları onaylanmalarının ardından doğrudan dava edilebilmektedir. İmar plan notları da davaya konu edilebilmektedir. İmar planı iptal için açılan davalarda yetkili ve görevli mahkeme taşınmazın bulunduğu yer idare mahkemesidir. Davacı, imar planından veya değişikliğinden şimdi ve gelecekte yararı bozulan veya bozulacak olan kişiler olabilir. İmar planları, ilan edilecekleri 30 günlük sürenin tamamlanmasını izleyen günden başlamak üzere 60 gün içerisinde dava konusu edilebilecekleri gibi, İK md.8’de belirlenen prosedür uyarınca kendilerini onaylayan makam kararının öğrenilmelerinin üzerine yasal süresi içerisinde dava konusu edilebilirler. İmar planlarının iptaline ilişkin olarak açılacak davalarda, dava konusu imar planını yapma yetkisine sahip olan idare, davalı gösterilmelidir. Dava konusu imar planı bir bakanlıkça yapılmışsa bu bakanlık, büyükşehir belediye sınırları içerisinde büyükşehir belediyeleri, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde yer alan bir alana ilişkin yapılan imar planı ise, yine ilgili belediyeler, belediye sınırları dışında ise bağlı olunan il özel idareleri davalı mevkiinde gösterilmelidir. İdare mahkemeleri yargılama sırasında genellikle keşif ve bilirkişi incelemesi kararı vererek yargılama sürecini yönetmektedir. Yargılama sonunda imar planının iptali durumunda Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf müracaatı ve Bölge İdare Mahkemesi kararına karşı da Danıştay’a temyiz hakkı bulunmaktadır.

15.7 Üretim Lisansı İptal Davaları

Elektrik piyasasında üretim faaliyetinde bulunabilmek için önce önlisans, daha sonra önlisans süresinde yükümlülüklerin tamamlanması kaydıyla üretim lisansı alınması gerekmektedir. Önlisans, üretim faaliyetinde bulunmak isteyen tüzel kişilere, üretim tesisi yatırımlarına başlamaları için gerekli onay, izin, ruhsat ve benzerlerinin alınabilmesi için belirli süreli verilen izni ifade etmektedir. Üretim lisansı ise tüzel kişilere piyasada üretim faaliyeti gösterebilmeleri için 6446 sayılı kanun uyarınca verilen izni ifade etmektedir.

Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu üretim lisansını vermekten, ilgili lisans hüküm ve şartlarına uyup uymadıklarını denetlemekten, lisanslara ilişkin onaylar vermekten ve lisans hüküm ve şartlarına aykırı davranıldığı durumlarda, idari para cezası vermek ve lisanslarını iptal etmekten sorumludur.

EPDK tarafından verilen üretim lisansları kapsamında yatırım faaliyetleri gerçekleştirilirken özellikle kamulaştırma, acele kamulaştırma, çevresel etki değerlendirme veya imar planı süreçlerinde vatandaşların lisanslardan haberdar olma durumu söz konusu olmaktadır. Bu kapsamda üretim lisansına konu alanda taşınmazı bulunan ve bu faaliyetlerden etkilenen vatandaşlar üretim lisansının varlığını öğrenilmesinden itibaren 60 gün içerisinde, lisansı veren EPDK ‘nın bulunduğu yer Ankara İdare Mahkemesi’nde dava açabilmektedir.

Lisans sahibi tüzel kişilerin ilgili mevzuat hükümlerine aykırı davranması durumunda, fiilin niteliğine göre kurum tarafından da dava açılabilir.

Üretim lisansı, mücbir sebep halleri ile lisans sahibinden kaynaklanmayan haklı sebepler dışında üretim tesisinin ilgili lisansta belirlenen inşaat süresi içerisinde kurulmaması veya kalan süre içerisinde kurulamayacağının tespit edilmesi hallerinde iptal edilir.

KAYNAKÇA

1)        M.Durak S. Özer Rüzgâr Enerjisi Teori ve Uygulama 2008

2)        Ş. Erkoç İzmir Rüzgâr Sempozyumu / Aralık 2011

3)        M.S. Ataseven – S. Ataseven /Rüzgâr Ölçüm Sistemleri

4)        N. S Çetin-H. Çelik, K. Başaran/Rüzgâr Türbinlerinde Kapasite Faktörü/2011

5)        T. Gülersoy-N.S. Çetin/ Rayleigh Dağılımı Politeknik Dergisi/2010

6)        E. Kaya 2009/ Çeşme Res Analiz raporu

7)        Ş. Erkoç 2015/ RES Analiz Raporu

8)        MGM. Rüzgâr Ölçüm Tebliği

9)        U. Gültekin 2019/ Türkiye Rüzgâr Enerjisi Yatırımlarının Gelişimi

10)      H. İbrahim Karadağ 2009/Rüzgâr Enerjisinin Önemi ve Rüzgâr Türbin Tasarım Tezi

11)      Rüzgâr Santralerinde İşletme Bakım-A. Onur Kısar

12)      Prof. Dr. Ali Erdoğan /2014 Çeşme Ornitoloji İzleme Raporu

13)      Prof. Dr. İlhami Kiziroğlu /2014 Çeşme Ornitoloji İzleme Raporu

14)      Prof. Dr. Levent Turan /2016 Çeşme Ornitoloji ve Yarasa İzleme Raporu

15)      Doç. Dr. Mehmet Ali Tabur 2017 TÜREK Sunumu

16)      Yrd. Doç.Dr. Ali İhsan Öztürk 2016/12 Çeşme Res Raporu Arı Raporu

17)      Yrd. Doç.Dr. Ahmet Benliay 2012 Peyzaj Onarım Raporu

18)      Murat Acar Ses Analiz Raporu -2019

19)      Çalışkan, M., Rüzgâr Enerjisi Gözlem İstasyonları.

20)      Özgür, M.A. Kütahya’da Seçilen Bir Konumda Rüzgâr Verileriyle Elektrik Enerjisi Üretim Potansiyelinin Bulunması, Y. L. Tezi, Dumlupınar Ün. Fen Bilimleri Enst. 2002,Afyon

21)      Çalışkan, M., Rüzgâr Enerjisi Potansiyelinin Belirlenmesi, 12-13 Ekim 2001, Kayseri

22)      Türkiye Rüzgâr Enerjisi İstatistik Raporu, TÜREB- Temmuz/2020.

23)      Rüzgâr Verisi Ölçümü ve Analizi, Dr. Ferdi Türksoy- 5,7 Nisan 2001.

24)      Rüzar Türbinlerinin Kurulum ve Bakım Süreçlerindeki Risklerin Tespiti, Değerlendirilmesi ve Çözüm Önerilerinin Sunulması, Tolga MURATDAĞI.

25)      The Caithness Windfarm Information Forum, Summary of Wind Turbine Accident data to 01 January 2015, http://www.caithnesswindfarms.co.uk/accidents.pdf,(Erişim Tarihi: 17/02/2015).

26)      EUOSHA, Occupational Safety and Health In The Wind Energy Sector,

https://osha.europa.eu/en/tools-and-publications/occupational-safety-and-health-in- the-wind-energy-sector, (Erişim Tarihi: 19/02/2015).

27)      EUOSHA, Occupational Safety and Health In The Wind Energy Sector,

https://osha.europa.eu/en/publications/e-facts/e-fact-80-occupational-safety-and- health-in-the-wind-energy-sector/view, (Erişim Tarihi: 19/02/2015).

28)      Albrechtsen, E., Occupational safety management in the offshore wind industry-statu sandchallenges, Energy Procedia.

29)      Atkinson, P., Securing the Safety of the offshore wind workers, Renewable Energy Focus, Sayı: May/June 2010,

30)      Clarke, P., Health&safety on windfarms-the Power Gen. approach, PowerGen

Duff, J., Training Wind Energy Workers, Occupational Health&Safety, 2010.

31)      Ragheb, M., Safety Of Wind Systems, 2014, http://www.raghb.co/NPRE%20475%20 Wind%20Power%20Systems/Safety%20of%20Wind%20Systems.pdf,

(Erişim Tarihi: 13/05/2015).

32)      Yang, J., Chang, Y., Zhang, L., Hao, Y., Yan, Q., &Wang, C. (2018). The life-cycle Energy and environmental emissions of a typical offshore wind farm in China. Jour- nal of Cleaner Production, 180, 316-324.

33)      http://www.enerji-dunyasi.com/yayin/0/ruzgar-enerjisi-yilda-1500-ton-karbondioksit- salinimini-engelliyor 7162

34)      World-nuclear.org. 2020. World EnergyNeedsAndNuclearPower | EnergyNeeds Nuclear Energy Meeting Energy Needs- World Nuclear Association. [online] Available at: <https://www.world-nuclear.org/information-library/current-and-future-genera- tion/world- energy-needs-and-nuclear-power.aspx> [Erişim 14 Eylül 2020].

35)      EPDK Lisans Yönetmenliği

36)      ÇED Yönetmenliği Resmî Gazete Tarihi: 25.11.2014 Resmî Gazete Sayısı: 29186

37)      İmar Yönetmenliği (3194 Sayılı Kanun)

38)      Elektrik Tesisleri Proje Yönetmenliği

39)      E. Arıcı Reslerde Proje Geliştirme ve İzin Süreçleri

40)      Megeb.meb.gov.tr Yeraltı Hatları – 2019/11

41)      Kentmuhendislik.com/enerji_nakil_hattı_nedir erişim 2019/11

42)      B. Güzel Açıkdeniz Rüzgâr enerjisi Fizibilite Adımları ile Bozcada Örnek Çalışması 2012/01

43)      Dr. Öğr. Üyesi Ferhat Bingöl, Ege Denizi Rüzgâr Atlası ve Deniz Üstü Rüzgâr Ölçümleri. Mustafa Özgür KÖROĞLU, Koray ÜLGEN, Denizüstü Rüzgâr Enerji Sant- ralleri: Çanakkale Örneği.

44)      https://www.yenienerji.com/makale/offshore-ruzgar-enerji-santralleri

45)      https://www.pwc.com.tr/tr/sektorler/enerji-altyapi-madencilik/enerji-spotlights/yekauzerine-bir-degerlendirme.html

46)      Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları Yönetmeliği 09/10/2016

47)      Md. Rabiul Islam, Youguang Guo , Jianguo Zhu , A transformer-less compact and light wind turbine generating system for offshore wind farms

48)      https://www.enerjigazetesi.ist/yeka-ges-3-yarisma-ilani-yayimlandi

49)      Gensed Hibrit Üretim Santralleri Sunumu.

50)      Li, J., Li, S., &Wu, F. (2020). Research on carbon emission reduction benefit of wind power Project based on life cycle assessment theory. Renewable Energy.

51)      Verma, M. (2018). Wind Farm Repowering Using WAsP Software–An Approach for Reducing CO2 Emissions in the Environment.

52)      https://www.enerjiportali.com/elektrik-piyasasi-nedir-elektrik-piyasasi-terimleri-neler- dir/

53)      https://www.enerjiportali.com/konar-hibrit-enerji-santralleri-icin-calismalarini-tamam- ladi/

54)      web.itu.edu.tr/kaynak/windpower.html

55)      yapimci.com.tr/iklimin     /assets/iklim-degisikligi-eylem-plan-tr

56)      http://www.iklimin.org/tr/egitim-materyalleri/

57)      https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/302956

58)      Bekir Âdem Çakmakçı Kırklareli Üniversitesi Kayalı Kampüsünün Rüzgâr Enerjisi P tansiyelinin Belirlenmesi Yüksek Lisans Tezi

59)        h  tt ps://polen.itu.edu.tr/bitstream/11527/12764/1/301101008.pdf

60)      www.fikir.gen.tr/rüzgâr-çeşitleri-nelerdir. /2019/10

61)      www.nenedirvikipedi.com /Fizik/ Rüzgâr-Enerjisi /2019/10

62)      www.yegm.gov.tr/Yenilenebilir/Rüzgâr-Rüzgâr -Enerjisi /2019/10

63)      www.cografyadefterim.com /2019

64)      www.yelkenokulu.com/meteoroloji-bilgileri-/2019/10

65)      Nihat Tonguç, Rüzgâr Türbinlerinde Garanti Sonu Kontrol Çalışmaları Sunusu, Genba.

66)      Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği,2009; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun, 2005).

67)      Avukat Arsin Demir 2020 Rüzgâr Enerji Santrali Hukuksal Süreçleri

68)      http://en.wikipedia.org/wiki/Heron_of_Alexandria

69)      http://tarihvemedeniyet.org/2009/08/irandan-hollandaya-yel-degirmeni/

70)      IEC (2017). Wind Turbines- Part 12-1: Power performance measurements of electricity producing wind turbines, Edition 2.0 (Norm 61400-12-1:2017). International Electrotechnical Commission

71)      MEASNET Procedure: Evaluation of Site-Specific Wind Conditions, Version April 2016. Tech. rep. April. MEASNET

72)      Murat Hazer Uygunol / Rüzgâr Ölçüm Teknikleri 2020

73)      Rüzgâr Verilerinin Enerji Üretimi Amaçlı Değerlendirilmesi, Faruk ORAL, Rasim BEHÇET

74)      Aytek Ay; Hava Yoğunluğunun Rüzgâr Türbinleri Güç Eğrisi Üzerindeki Etkisi

75)      İSO Çevre ve Enerji Şubesi Eylül 2017, Rüzgâr Enerjisi ve Rüzgâr Türbini Ekipmanlarına İlişkin Genel Bilgilendirme Notu

76)      Rüzgâr Enerjisinde Kullanılan Asenkron Jeneratörler, Meltem Apaydın, Arif Kıvanç Üstün, Mehmet Kurban, Ümmühan Başaran Filik

77)      Bir Rüzgâr Türbinin İnternet Tabanlı Olarak Plc ile İzlenmesi ve Kontrol Edilmesi, Yusuf DEBBAĞ Yüksek Lisans Tezi.

78)      Rüzgâr Türbini Kanat Tasarımı ve Analizi, Berkcan Çakır, Efe Helvacı

79)      https://ekolojist.net/ruzgar-enerjisi-lisansi-nasil-alinir/

80)      ICNIRP (Uluslararası İyonize Olmayan Radyasyondan Korunma Komisyonu)

81)      Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (İSGÜM)

82)      TSE (Türk Standartları Enstitüsü)

83)      Electronic Journal of Textile TechnologiesVol: 3, No: 1, 2009

84)      https://www.who.int/news-room/q-a-detail/radiation-electromagnetic-fields

85)      N.Korkut Uluaydın EM Koruma EM Alan Raporu

KISALTMALAR:

DSİ: Devlet Su İşleri

MYTM: Milli Yük Tevzi Merkezi

MW : Mekanik Kurulu Güç

A: Amper

AG: Alçak Gerilim

ÇED: Çevresel Etki Değerlendirmesi

DERT: Dikey Eksenli Rüzgâr Türbini

DGP: Dengeleme Güç Piyasası

DMİGM: Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü

DRES: Denizüstü Rüzgâr Enerji Santrali

EİE: Elektrik Etüt İdaresi

EM: Elektromanyetik

EMR: Elektromanyetik Radyasyon

ENH: Enerji Nakil Hattı

EPDK: Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

EPİAŞ: Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi

EPK: Elektrik Piyasası Kanunu

GES: Güneş Enerji Santrali

GİP: Gün İçi Piyasa

GÖP: Gün Öncesi Piyasa

GW: Giga Watt

Hz: Hertz

kW: Kilo Watt

kWh: Kilo Watt Saat

LÜY: Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmeliği

MGM: Meteoroloji Genel Müdürlüğü

MW: Mega Watt

MYTM: Milli Yük Tevzi Merkezi

OG: Orta Gerilim

PMUM: Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi

POB: Proje Onay Birimi

RAPSİM:

REPA: Rüzgâr Enerjisi Potansiyeli Atlası

RES: Rüzgâr Enerji Santrali

RT: Rüzgâr Türbini

TEA: Teknik Etkileşim Analizi

TEDAŞ: Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi

TEİAŞ: Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi

TÜBİTAK: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜRKAK: Türk Akreditasyon Kurumu

V: Voltaj

YEKA: Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları

YEKDEM: Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması YERT: Yatay Eksenli Rüzgâr Türbini

YG: Yüksek Gerilim

ETKB: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

2008 yılında ABK Enerji A.Ş. şirketi ile rüzgâr birlikteliği başlayan yenilenebilir enerji proje geliştirme işinde uzmanlaşmış, Türkiye’nin 6 ayrı bölgesinde Rüzgâr Enerjisi projesi geliştirmiştir. Başlıca Projeleri 2009 yılında Söke RES 30 mw, 2010 yılında CSP güneş paneli Ar-Ge faaliyetleri, 2012 yılında Kuşadası Jeotermal turizm faaliyetleri, 2013 yılında Çanakkale JES Sera projesi, 2014 Çanakkale Kısacık Res 2 MW lisansız proje geliştirme, 2015 yılında Çeşme RES 18 mw Rüzgâr projesini faaliyete geçirmiş Türkiye de gelişen yenilenebilir enerji sektöründe mevzuat ve teknik anlamda öncülük ederek bu alanda birçok gelişimin içinde bulunmuştur.

A'dan Z'ye Rüzgar Santrali

Rüzgar enerjisi nedir?

Yayın tarihi:

-

Yazar

Rüzgar enerjisi nedir? Rüzgar enerjisi nasıl üretilir? Rüzgâr türbini nedir? Deniz üstü (Offshore) RES nedir? Rüzgar enerjisinin tarihi nasıl oluşmuştur? Teorik rüzgâr enerjisi ve uygulamada rüzgâr enerjisi nasıl olur? Rüzgâr hızının dağılımı, rüzgâr tarlaları, rüzgâr türbin teknolojisi, rüzgar enerjisinden elektrik üretimi, rüzgar enerjisinde şebeke yönetimi, rüzgar enerjisinde kapasite faktörü, rüzgar enerjisinin doğaya etkisi, rüzgar sektöründe öngörülebilirlik, rüzgar türbin yerleşimi, rüzgâr gücü kullanımı nasıl olur? Sorularına yanıt bulabileceğiniz;

Türkiye’de rüzgar enerjisi, Türkiye rüzgar enerjisi oranı, rüzgar enerjisinin dünyadaki ve Türkiye’deki son durumu, sektörün geçmiş yıllardaki karnesi gibi bilgilere erişebileceğiniz eşsiz bir kaynağı içeriyor.

Rüzgar enerjisi nedir?

Rüzgâr gücü; elektrik üretmek için rüzgâr türbinlerinin gücünden, mekaniksel güç için yel değirmeninden, su veya kuyu pompalama için rüzgâr pompalarından, gemileri yürütmek için yelkenlerden elde edilen kullanışlı rüzgar forumundan oluşur ve sonucunda elde edilen güce rüzgar enerjisi denir.

Rüzgar enerjisi nasıl üretilir?

Rüzgar enerjisi, rüzgarın sahip olduğu kinetik enerjinin önce mekanik enerjiye, sonra da elektriğe dönüşmesiyle üretilir. Bunun için öncelikle enerjinin kontrolü gerekir. Kontrol edilen enerji mekanik enerjiye dönüştürülür. Mekanik enerji jeneratörü çalıştırır ve üretim tamamlanır. Rüzgar, türbininin kanatlarını döndürür. Kanatlar, bağlı oldukları dişli kutusundaki çarkları döndürür. Dönen çarklar jeneratörü çalıştırır. Jeneratör ürettiği elektriği transformatöre iletir. Transformatör, aldığı elektriği şebekeye iletir.

Rüzgâr türbini nedir?

Rüzgâr türbinleri, rüzgârdaki kinetik enerjiyi önce mekanik enerjiye daha sonra da elektrik enerjisine dönüştüren sistemlerdir. Bir rüzgâr türbini genel olarak kule, jeneratör, hız dönüştürücüleri (dişli kutusu), elektrik-elektronik elemanlar ve pervaneden oluşur. Rüzgârın kinetik enerjisi rotorda mekanik enerjiye çevrilir. Pervane milinin devir hareketi hızlandırılarak gövdedeki jeneratöre aktarılır. Jeneratörden elde edilen elektrik enerjisi aküler vasıtasıyla depolanarak veya doğrudan alıcılara ulaştırılır.

Kullanımdaki rüzgâr türbinleri boyut ve tip olarak çeşitlilik gösterse de genelde dönme eksenine göre sınıflandırılır. Rüzgâr türbinleri dönme eksenine göre, Yatay Eksenli Rüzgâr Türbinleri (YERT), Düşey Eksenli Rüzgâr Türbinleri (DERT) ve Eğik Eksenli Rüzgâr Türbinleri (EERT) olmak üzere üç sınıfa ayrılırlar.

Deniz üstü (Offshore) RES nedir?

Rüzgâr enerjisi santralleri, kara üstü (Onshore) ve deniz üstü (Offshore) olmak üzere 2 farklı türe sahiptir. Offshore yani deniz üstü RES’ler, rüzgâr enerjisinin büyük türbinler ile elektrik enerjisine dönüştürülmesi işleminin, denizin üzerine kurulan santraller ile sağlandığı yöntemdir. Bu iki yönteminde temel çalışma prensipleri aynı olsa da çevresel faktörlerden dolayı offshore rüzgâr türbinleri, denizdeki çevresel faktörler göz önüne alınarak üretilir. Deniz üstü sistemlere, denizin içine kuruldukları için yüksek nem ve tuzlu çevre koşulları göz önüne alınarak etkin bir dış koruma uygulaması zorunludur.

İlk olarak kıyıdan uzaklığı 10 kilometreyi ve derinliği 10 metreyi geçmeyen alanlarda kurulan deniz üstü RES’ler, günümüzde çok daha efektif hale geldiler. İlk deniz üstü rüzgar enerji santrali 5 MW kurulu güce sahip Danimarka’da Looland Adası yakınlarında kurulan Vindeby rüzgar enerji santralidir. 2007 yılında kurulu deniz üstü RES’lerin toplam kapasitesi 1079 MW’a iken bu oran 34 gigavata kadar yükselmiştir. IRENA’nın raporuna göre offshore kapasite, 2010-2020 döneminde 11 yılda 11 kat artış göstermiştir. Deniz tabanına sabitlenerek inşa edildiği için bugüne kadar sığ denizlerde kurulabilen deniz üstü RES’ler, artık yüzen temel teknolojileri sayesinde Ege, Akdeniz, Karadeniz gibi derin denizlerde de kurulabiliyor.

Rüzgar enerjisinin tarihi

İnsanlar yelkenlileri hareket ettirmek ve gemileri yürütmek için en az 5 bin 500 yıldan beri rüzgârın gücünden faydalanıyor. Yel değirmenleri, sulama işlemi ve tahıl ezmek için 7. Yüzyıldan bu yana Afganistan, İran ve Pakistan’da kullanılıyor.

1887 yılının Temmuz ayında İskoç Akademisyen Profesör James Blyth rüzgâr gücü ile elektrik üreten ilk değirmeni inşa etti ve 1891’de İngiltere’de patent aldı. 1887-88’de Amerika Birleşik Devletleri’nde, Charles Francis Brush, James Blyth’in değirmeninden daha büyük ve üzerinde daha fazla mühendislik işlemi bulunan bir değirmen kullanarak elektrik üretti. Francis Brush bu değirmen ile 1900 yılına kadar evinnin ve laboratuvarının elektriğini kendi sağladı. 1890’larda Danimarkalı bilim adamı ve mucit Poul la Cour’un rüzgâr türbinleri üzerine rüzgâr tünelinde yapmış olduğu deney ve araştırmalar sayesinde, bugünün gelişmiş türbinlerine giden ciddi bir bilgi birikimi oluşmaya başladı. 1970’lere gelindiğinde fosil yakıt dışında enerji kaynakları arayışının artması ve çevre aktivistlerinin baskıyla Danimarka’da ilk modern rüzgâr türbinleri üretilmeye başladı. Bu ilk rüzgâr türbinleri, 20-30 kW gücündeydi.

Türkiye’de rüzgâr enerjisinin gelişimi

1998 yılında İzmir’de 1,5 megavat (MW) kurulu güce sahip Germiyan RES ile başlayan Türkiye’nin rüzgârdan elektrik üretimi macerası, son dönemde yenilenebilir enerji santrallerine verilen teşviklerin etkisiyle hızlanarak sürmektedir. 1998 yıl sonunda 8,7 MW’a yükselen ve toplam kurulu güç içerisinde binde 4 seviyesinde pay alan RES kurulu gücü, 2020 yılı sonu itibarıyla %9’un üzerinde pay ile 8.832 MW’a yükselmiştir.1 RES kurulu gücünde dikkat çeken diğer bir nokta ise Covid-19 salgını nedeniyle yurtdışı menşeli ekipman tedarikinde zorluk yaşanmasına rağmen 2020 yılının, 2016 yılı ile birlikte en yüksek yıllık kurulu güç artışı (1,2 gigavat) izlenen yıl olmasıdır. 2020 yılında RES kurulu gücündeki artış, Türkiye toplam kurulu gücündeki net 4,6 gigavat (GW) artışta %27’lik bir pay almıştır.

Dünyada rüzgar enerjisi

Dünyadaki rüzgar enerji santrallerinin durumu, dünyada rüzgar enerjisi kullanımı ve rüzgar enerjisinde dünya sıralaması gibi sorulara yanıt verebilecek veri, aşağıdaki gibidir.

  • Çin: 281.993 MW (Aralık, 2020)
  • ABD: 117.744 MW (Aralık, 2020)
  • Almanya: 62.184 MW (Aralık, 2020)
  • Hindistan: 38.559 MW (Aralık, 2020)
  • İspanya: 27.089 MW (Aralık, 2020)
  • Birleşik Krallık: 24.665 MW (Aralık, 2020)
  • Fransa: 17.382 MW (Aralık, 2020)
  • Brezilya: 17.198 MW (Aralık, 2020)
  • Kanada: 13.577 MW (Aralık, 2020)
  • İtalya: 10.839 MW (Aralık, 2020)
  • Türkiye: 10.585 MW (Aralık, 2021)
  • İsveç: 9.688 MW (Aralık, 2020)

Dünyadaki toplam kurulu kapasite: 710.517 MW (Aralık, 2020)

Ülkelerin kişi başına düşen rüzgar santrali kurulu gücü

Ülke                Kurulu Güç (MW)     Kişi Başına Kurulu Güç (Watt)

  1. Danimarka             235                           1.082
  2. İsveç                         688                           962
  3. Almanya             184                         751
  4. İrlanda 830                           595
  5. İspanya             089                         582
  6. Portekiz             239                           508
  7. Hollanda             600                           385
  8. Avusturalya             457                           384
  9. Birleşik Krallık 665                         376
  10. Kanada             577                         371
  11. ABD                         744                      362
  12. 31. Türkiye 559                           114

Rüzgar enerjisindeki son gelişmeler

Küresel rüzgâr enerjisi, son 10 yılda ortalama dört katına kadar çıktı. Küresel Rüzgar Raporu 2021’de (Global Wind Report 2021, GWEC) açıklanan verilere göre rüzgar enerjisi 2020’de, yıllık %53 büyüme ile tarihteki en iyi sıçramayı yakaladı. Sektör bölgesel düzeyde de rekorlara imza attı. 2020 yılı Asya Pasifik, Kuzey Amerika ve Latin Amerika’daki kara kurulumları için rekor bir yıl oldu. Bu üç bölge yeni kara rüzgar kapasitesinde bir önceki yıla göre %76 daha fazla artış sağladı. Avrupa, yeni kara rüzgar kurulumlarında yıllık bazda yalnızca %0,6’lık bir büyüme gösterdi. Afrika ve Orta Doğu’da 8,2 GW kapasitesinde kara rüzgar santrali kurulumu gerçekleşti.

Açık deniz (Offshore) rüzgar enerjisinde, 2020 yılında 6.1 GW’lik kapasite devreye alındı. Bu alanda Çin, rekor kırarak açık deniz rüzgar kapasitesinin yarısını tek başına kurdu. Avrupa’daki Offshore kapasitede Hollanda ilk sırada yer alırken, Belçika, İngiltere, Almanya ve Portekiz sıralamayı oluşturdu. Dünya genelinde toplam açık deniz rüzgâr kapasitesi 35 GW’ı geçerek, toplam küresel kümülatif rüzgar kapasitesinin %4.8’ini oluşturdu.

5 yıl içerisinde 469 GW’ın üzerinde yeni kara ve deniz rüzgar kapasitesinin kurulması bekleniyor. Bu hedef, 2025 yılına kadar her yıl ortalama 94 GW yeni kurulum anlamına geliyor. Çin’in 2060’a kadar net sıfır hedefi ve ABD’nin yeni yönetimi ile 2050’ye kadar net sıfıra ulaşma niyeti, küresel ölçekteki bu tahminleri destekliyor. 

Türkiye’nin rüzgar enerjisindeki durumu:

Kurulu güç 10.585,15 MWm’ye, üretimdeki toplam oran 9.2’ye ulaştı 

Türkiye’de rüzgar enerjisinin gücü her geçen gün artıyor. Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin (TÜREB) verilerine göre, toplam kurulu güç 10.585,15 MW’ye ulaştı. Son 10 yılda çok ciddi bir atılım gerçekleştiren rüzgar enerjisi sektörü, 2021 yılının Aralık ayına kadar olan süreçte; 272 santralden, 3 bin 868 türbin ile elektrik üretiminin yüzde 9.2’sini karşıladı.

Faaliyet gösteren şirket sayısının 3 bin 580’e, doğrudan ve dolaylı istihdamın ise 25 bin kişiye ulaştığı rüzgar enerjisi sektörü, 2013 yılında Türkiye’deki elektrik üretiminin yüzde 1.5’ini karşılarken, 2021 yılının Aralık ayında bu rakam yüzde 9.2’ye kadar ulaştı. Geçtiğimiz 29 Kasım tarihinde Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi’nin (TEİAŞ) açıkladığı verilere göre, rüzgar enerjisi ilk kez Türkiye’nin elektrik üretiminde birinci sırada yer aldı. 28 Kasım üretimi için açıklanan veride, ilk sırada yüzde 22.6 payla rüzgar enerjisi santralleri yer alırken, bunu yüzde 22 ile doğal gaz santralleri, yüzde 17.7 ile ithal kömür santralleri izledi.

Rüzgar enerjisindeki kurulu gücü 10 GW eşiğini aşan ülkemizde, TÜREB’in güncel 2021 verilerine göre, kurulu kapasitesi en yüksek firma Borusan EnBW Enerji oldu.

Türkiye’de rüzgar enerjisi kapasitesi en yüksek şirketler

Kapasite (MW)                      Toplam kapasitedeki pay (%)

  • Borusan EnBW Enerji           649.85                                                6.14
  • Polat Enerji                            598.70                                                5.66
  • Güriş                                      588.85                                                5.56
  • Demirer Enerji                       570.68                                                5.39
  • Fina Enerji                             563.60                                                5.32
  • Eksim Yatırım Holding         426.40                                                4.03
  • RT Enerji                               372.24                                                3.52
  • Bilgin Enerji                          371.50                                                3.51
  • Akfen Enerji                          348.90                                                 3.3
  • Fernas Enerji                          264.30                                                 2.5

Türkiye’nin rüzgar üsleri

TÜREB verilerine göre rüzgar enerjisinde il bazında en yüksek kapasite 1.873,83 MW İzmir’de bulunurken, bunu 1.363,65 MW ile Balıkesir, 917,35 MW ile Çanakkale, 727,55 MW ile Manisa ve 503,79 MW ile İstanbul izliyor.

Kurulu güç (MWm)             Toplam güçteki pay (%)

İzmir               1.873,83                                             17.7

Balıkesir         1.363,65                                             12.88

Çanakkale       917,35                                                8.67

Manisa            727,55                                                6.87

İstanbul           503,79                                                4.76

Türkiye’nin kurulu rüzgar enerjisi kapasitesinin türbin markalarına göre dağılımı:

Nordex                       %28.55

Enercon                      %19.31

Vestas                         %18.69

GE                              %18.49

Siemens Gamesa        %12.74

RÜZGAR ENERJİSİNİN MATEMATİĞİ

Rüzgâr enerjisi hareket halindeki havanın kinetik enerjisidir. Hayali bir A alanına T zamanında ilerleyen toplam rüzgâr enerjisi:

(E = A . v . t . ρ . ½ v2) formülü ile açıklanır. (V rüzgâr hızı, P havanın yoğunluğu)

Bu formül iki ana kısımdan oluşur: A alanına doğru ilerleyen havanın hacmi (A . V . T) ve ilerleyen havanın birim hacim başına kinetik enerjisi (ρ . ½ v2).

Toplam rüzgâr gücü ise:

(P = E / t = A . ρ . ½ v3) formülü ile açıklanır.

Rüzgâr gücü, rüzgâr hızının üçüncü kuvveti ile orantılıdır. Bir başka deyişle, rüzgâr hızındaki bir birimlik artış ile rüzgâr gücü kübik olarak artar.

Teorik rüzgâr enerjisi nedir, nasıl elde edilir?

Hayali bir A alanına T zamanında ilerleyen toplam rüzgâr enerjisi ancak bir rüzgâr türbininin ilerleyen rüzgârın hızını sıfıra düşürmesi ile tamamen ele geçirilebilir. Gerçekte ise bu mümkün değildir. Çünkü türbine ulaşan havanın türbinden belli bir hız ile ayrılması gerekir. Rüzgâr hızı girdisi ve çıktısı arasında bir ilişki kurulur. Bunlardan biri akım borusu kavramıdır. Bu yönteme göre herhangi bir rüzgâr türbininden maksimum elde edilebilir rüzgâr enerjisi, toplam teorik rüzgâr enerjisinin %59’una eşittir. Bkz: Betz Yasası

Uygulamada rüzgâr nedir, nasıl elde edilir?

Rüzgârdan ticari olarak elde edilebilecek enerjisi, insanlığın diğer bütün kaynaklardan şu anda elde ettiğinden büyük ölçüde daha fazladır. Güneşten gelen enerjinin dünya tarafından emilen %1 atmosferde kinetik enerjiye dönüşür. Eğer bu enerjinin yer yüzüne eşit olarak dağıldığını varsayarsak karalarda rüzgârdan elde edilebilecek enerji 3.4×1014 Watt olarak hesaplanır ki bu dünyada şu anda kullanılan ticari enerjinin 22 katına denk gelmektedir.[1]

Global olarak kara ve okyanus kıyılarında 100 metre yüksekliğinde yaklaşık olarak 1700 terrawatt (TW) rüzgâr enerjisi mevcuttur. Günümüz şartlarında ticari olarak değerlendirildiğinde bunun 72 ila 170 TW’ı pratiklik ve maliyet göz önüne alındığında kullanılabilir.

Türkiye Rüzgar

Rüzgâr hızının dağılımı

Farklı rüzgâr kuvvetleri ve belli bir yerdeki ortalama değer bir rüzgâr türbininin yalnızca orada üretilebilir enerjisinin miktarını göstermez. Belli bir alandaki rüzgâr hızının frekansını belirlemek için olası bir dağılım fonksiyonu gözlenen veriye göre uyarlanır. Farklı alanlarda farklı rüzgâr hız dağılımı vardır. Weibull modeli birçok yerdeki saatlik rüzgâr hızlarının gerçek dağılımını yaklaşık olarak yansıdır. Weibull faktörü yaklaşık olarak 2’dir ve bu yüzden Rayleigh dağılımı daha az bir doğruluk olarak kullanılabilir fakat daha basit modeldir.

Şebeke yönetimi

Rüzgâr gücü için sıklıkla kullanılan indüksiyon jeneratörler, ikazlama için reaktif güce ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden, güç faktörü düzeltme için sağlam kondansatör bankalarını içeren rüzgâr güç düzeltme sistemlerinde şalt sahasına ihtiyaç vardır. Rüzgâr türbin jeneratörlerinin farklı türleri, şebekeye iletim esnasında farklı davranır. Bu yüzden, yeni bir rüzgâr tarlasının dinamik elektromekanik karakteristiğinin kapsamlı modellemesi, iletim sistemi operatörlerinin, oluşabilecek sistem hatalarını tamir edebilmesi ve dengeli davranış göstermesi sağlaması için, gereklidir. Özellikle indiksiyon jeneratörler, buhar ve hidrolik türbin senkron jeneratörlerin aksine, hata esnasında sistem gerilimini desteklemezler. Çift beslemeli elektrik makineleri rüzgâr türbinleri ve türbin jeneratörü ile toplayıcı sistem arasındaki katı hal dönüştürücüleri- şebeke bağlantısı için daha çok tercih edilen özelliklere sahiptir. İletim sistemi operatörleri, sisteme bağlantıyı sağlayan gereçleri belirlemek için şebeke koduna sahip bir rüzgâr tarla geliştiricisi ile bağlantı kurmalıdır. Bu gereçler, güç faktörü, sabit frekans ve sistem hataları esnasındaki rüzgâr türbinlerinin dinamik davranışlarını içerir.

Kapasite faktörü

Her bir rüzgâr türbini için belirlenmiş bir rüzgâr hızında, sistemden elde edilen güç en büyük değere ulaşır. Bu en büyük güce “nominal güç” ve bu rüzgâr hızına “nominal hız” adı verilmektedir. Rüzgâr hızının, nominal hız değerini aşması halinde sistemden elde edilecek güç nominal güç kadar olacaktır. Rüzgâr hızı değişken olduğu için rüzgâr türbini hiçbir zaman nominal gücü ile bir yıldaki toplam saatin çarpımı kadar üretim yapamaz. Santralin ortalama gücünün nominal gücüne oranı kapasite faktörü (KF) olarak adlandırılır. KF bir santralin ne kadar verimli kullanıldığını gösteren bir parametredir. Tipik olarak kapasite faktörü %20 ile 40 arasındadır. Örneğin; kapasite faktörü %35 olan 1 MW’lık bir türbin, yılda 8760 MWh (megawatt.saat) (1*24*365) üretmez. Sadece 1*0,35*24*365= 3066 MWh üretir. Yakıt santrallerinin aksine kapasite faktörü rüzgârın doğal özelliğiyle sınırlıdır.

Etki

Rüzgâr enerji “etki”si, rüzgâr tarafından üretilen enerjinin, jeneratörün kullanılabilir toplam kapasitesi ile karşılaştırılmasıdır. Genellikle rüzgâr etkisinin “maksimum” seviyede olduğu kabul edilir. Belirli şebekedeki sınır var olan üretim santrallerine, mekanizmaların fiyatına, arz-talep yönetimine, verime ve diğer faktörlere bağlıdır. Bağlı bir elektrik şebekesi, donanım başarısızlıkları için zaten ters besleme ve iletim verimini içerir. Bu ters verim, rüzgâr santrallerinde üretilen gücü düzene koymaya da yardımcı olabilir. Çalışmalar tüketilen toplam elektrik enerjisinin %20’sinin en az zorlukla birleştirilebileceğini gösterdi. Bu çalışmalar coğrafik olarak çeşitli yerlerdeki rüzgâr tarlalarında, kullanılabilir enerjinin bir kısmında, arz-talep yönetiminde, büyük şebeke alanlarında yapıldı. Bunlardan başka birkaç tekniksel sınırlama da vardır. Fakat ekonomik dengesizlikler daha da önem arz ediyor.

Öngörülebilirlik

Rüzgâr gücünden üretilen elektrik, birkaç farklı zaman aralığında, saatlik, günlük ve mevsimlik olarak yüksek oranda değişebilir. Rüzgâr santrali yatırımı yapılmadan önce bölgede ölçün direkleri vasıtasıyla en az 1 senelik ölçümler yapılır ve bölgenin ortalama rüzgâr hızı elde edilir, yatırım bu ortalama hıza göre yapılır. Analiz programları ile mikro analizler yapılarak bölgedeki rüzgâr açısından en verimli noktalar seçilir, bu sayede kesintiler en aza indirilir. RES’ler de diğer elektrik santralleri gibi belli bir talep ve tarife ile şebekeye elektrik satarlar. Diğer santrallerin aksine RES’lerde enerji üretimi rüzgârın anlık durumuna bağlı olduğundan rüzgâr tahminleri ciddi önem arz etmektedir. Türkiye’de Lisanlı ve Lisanssız sektör olarak ikiye ayrılmıştır. Lisanslı sektör 1 MW (megawatt) üzeri santralleri kapsar ve burada tarifelendirme yapılmaktadır ancak 1 MW altında elektrik üreten santraller doğrudan şebekeye verilebilir. Bu sebeple lisanslı RES’lerde öngörülebilirlik anlık olarak önem kazanmaktadır.

Türbin yerleşimi

Rüzgâr türbin yerlerinin iyi tespit edilmesi rüzgâr gücünün ekonomik kullanılması açısından kritik önem taşır. Rüzgârın kendi kullanılabilirliği bir tarafa, iletim hatlarının kullanılabilirliği, üretilen enerjinin değeri, bulunduğu yerin bedeli, yapıma ve işleme çevrenin vereceği tepkiler gibi diğer faktörlerde göz önüne alınmalıdır. Denizdeki yerleşimler, yapıları daha büyük inşa ederek, daha fazla yıllık yük faktörlerinin getirisiyle maliyeti dengeleyebilir. Rüzgâr tarla tasarımcıları, belirli bir rüzgâr tarlası tasarımında, bu tür sorunların tesirlerini tespit etmek için özel rüzgâr enerji yazılımı kullanır.

Rüzgâr güç yoğunluğu (WPD), belirli bir yerdeki rüzgârın etkin gücünün hesabıdır. Rüzgâr güç yoğunluğunun dağılımını gösteren bir harita, rüzgâr türbinleri uygun olarak yerleştirmek için başvurulacak ilk adımdır. Bir yerde ne kadar büyük WPD varsa, sınıflandırma o derece büyük olur. Rüzgâr gücünün 3’ten (50 m’lik rakımda 300–400W/m²) 7’ye (50 m’lik rakımda 800–2000 W/m²) kadar olan sınıflandırmalarda genellikle rüzgâr güç artırımı için uygunluk göz önünde bulundurulur…

Devamını oku

A'dan Z'ye Rüzgar Santrali

Bölüm 14: Hibrit Elektrik Üretimi

Yayın tarihi:

-

Yazar

14.1 Hibrit Sistemler Nelerdir?

Birden çok kaynaklı elektrik üretim tesisi; birleşik elektrik üretim tesisi, birleşik yenilenebilir elektrik üretim tesisi, destekleyici kaynaklı elektrik üretim tesisi ya da birlikte yakmalı elektrik üretim tesisi modellerinden biri şeklinde kurulabilecek. Ön lisans ve lisans başvurusunda birden çok ve farklı enerji kaynağından biri “ana kaynak” olarak belirlenecek ve diğer kaynak ya da kaynaklar da “yardımcı kaynağı” oluşturacak.

Örneğin ana kaynağın rüzgâr olduğu bir santralde güneş yardımcı kaynak olarak kullanılarak elektrik enerjisi üretilebilecek.

14.1.1 Hibrit sistemler sayesinde ne gibi faydalar sağlanacak?
  • Tahsis edilmiş kapasiteyi verimli bir şekilde kullanmak,
  • Üretimde sürekliliği arttırmak ve üretim eğrilerini yataylaştırmak,
  • Kullanım kapasitesinin arttırılması yoluyla iletim ve dağıtım yatırım tutarlarının nisbi olarak azaltılması ve verimlilik artışı sağlanması,
  • Mevcut üretim tesislerinde bulunan âtıl sahaların değerlendirilmesi,
  • Birden fazla kaynağa ulaşma imkânı olan tesislerde diğer kaynakların da ekonomiye kazandırılması,
  • Düşük kalorifik değerli yakıtları ikinci bir yakıtla birlikte kullanarak yakıt kullanım verimliliğinin yükseltilmesi,
  • Fosil kaynak tüketiminin azaltılması ve karbondioksit emisyon miktarının düşürülmesi.

14.2 Türkiye’de Hibrit Yönetmeliği

8 Mart 2020 tarihinde Resmî Gazete’de Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayınlanması ile birlikte EPDK birden fazla kaynaktan (hibrit) üretim yapılan elektrik santrallerinin lisans süreçlerine ilişkin esaslarını yeniden belirledi. Düzenleme 1 Temmuz 2020 tarihinde yürürlüğe girdi.

  • Hibrit Üretim Santralleri ile ilgili üç yönetmelik değişikliği ve bir usül ve esaslar tebliği (taslak) düzenlemesi yapılmıştır.
  •  Elektrik piyasası lisans yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik
  •  Yenilenebilir enerji kaynaklarının belgelendirilmesi ve desteklenmesine ilişkin yönetmelik değişikliği
  • Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten tesislerde kullanılan yerli aksamın desteklenmesi hakkında yönetmelik değişikliği
  • Elektrik piyasında önlisans veya lisanslara konu üretim tesislerinin santral sahalarının belirlenmesine ilişkin usul ve esaslar

Bu yürürlülüğün amacı, özellikle sahada üretimin olmadığı durumlarda, şebekeye gönderilecek destekleyici elektrik ihtiyacını karşılamaktır. Koordineli üretim sayesinde, şebekeye elektrik aktarımı sürekli olarak devam eder.

YEKDEM’den faydalanmayan, sadece Piyasa Takas Fiyatı (PTF) ile çalışan, birçok konvansiyonel enerji üretim tesislerine bu imkân verilmesi halinde yenilenebilir enerji ile tanıştırılmasına ve yenilenebilir enerjinin ülkemizin kurulu gücündeki payının artmasına imkân sağlamaktır. En önemlisi, yenilenebilir kaynakların, konvansiyonel tesislere eklenmesine, konvansiyonel tesislerin gerek iç ihtiyaçlarını karşılamak gerek daha fazla enerji satışı amacı ile, daha
fazla ihracat yolu ile temin edilen kaynakların azalmasına ve daha az salımına sebep olacaktır. Ülke ekonomisine katkı sağlanırken, daha temiz bir çevre için konvansiyonel enerji tesisleri büyük bir adım atmış olacaklardır.

Birleşik elektrik ile birleşik yenilenebilir elektrik üretim tesislerinde:

  •  Sisteme verilebilecek aktif çıkış gücü, ana kaynağa dayalı geçici kabulü yapılmış olan ünitelerin toplam elektriksel kurulu gücünü aşamaz.
  • Birleşik yenilenebilir elektrik üretim tesisinde üretilerek sisteme verilen net enerji miktarı, üretim tesisinde kullanılan yenilenebilir enerji kaynakları için belirlenen fiyatlardan en düşük olanı üzerinden ve tesisin kalan süresi için YEKDEM kapsamında değerlendirilir.
  • Destekleyici kaynaklı elektrik üretim tesisinde kullanılan enerji kaynaklarının tamamının yenilenebilir olması halinde, bu tesiste üretilerek sisteme verilen net enerji miktarı üretim tesisinde kullanılan ana enerji kaynağı için belirlenen fiyat üzerinden ve ana kaynağa dayalı ünitenin kalan süresi üzerinden YEKDEM kapsamında değerlendirilir.

Bu yönetmeliğin yararlarına gelecek olursak; Tüm RES, RES, HES, BES, Kojen/Trijen veya Termik Enerji Santrallerine GES entegrasyonu ile hibrit enerji santrallerinde ortak olarak;

Santral alanlarında bulunan kullanılabilir boş ve âtıl durumdaki alanlar efektif olarak kullanılırken, enerji üretim kayıplarının karşılanması ve daha verimli enerji üretimi sağlanacak.

  • Buna ek olarak, Hibrit Enerji Santrali seçeneklerinde, Trafo, OG Hücre ve ENH birim maliyetlerinde ciddi oranda tasarruf elde edilecek.
  • Rüzgâr Enerjisi Santrallerinde; daha stabil şebeke ve daha sağlıklı V-f kontrolü sağlanırken, düşük rüzgâr rejimlerinde ya da rüzgâr olmadığında şebekeye enerji iletimi devam edecek.
  • Jeotermal Enerji Santrallerinde; kuyu başı pompası, re-enjeksiyon pompası, soğutma suyu pompası, soğutma kulesi fanları, vakum pompası gibi enerji ihtiyacı yaratan işletme giderlerinin karşılanması hedeflenirken, iç ihtiyacı enerjisi yüksek oranda karşılanabilecek.
  •  Hidroelektrik Enerji Santrallerinde; Yüzer-GES sistemlerinin kurulumu öncelikli olarak baraj tipi santrallerde havzada bulunan suyun buharlaşmasını önleyerek doğaya katkı sağlarken, daha fazla su kapasitesi ile HES enerji üretim hacmini artıracak. Su üzerine kurulan GES sisteminde PV panelin ortam sıcaklığından kaynaklı kayıpları azalacak ve ~15% daha yüksek verimli GES projeleri hayata geçecek.
  • Termik Santrallerde; gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmak için sera gazı emisyonunu azaltma noktasında çok kritik bir rol üstlenirken, işletme iç ihtiyaç elektrik giderlerini minimize edebilecek.
  • Kojen/Trijen Santrallerinde; gün içerisinde düşük tüketim rejimlerinde enerji üretimi yaparak, sistemin verimini artıracak.
  • Biyokütle/Biyogaz Enerji Santrallerinde ise, kaynak tedariği süreçlerine katkı sağlaması yanında, daha verimli enerji üretimi için sağlıklı bir destek mekanizması oluşturulacak.

Şekil 14.2 Rüzgâr Güneş Hibrit Güç Sistemi Örneği

 

Devamını oku

A'dan Z'ye Rüzgar Santrali

Bölüm 13: Denizüstü (Offshore) RES

Yayın tarihi:

-

Yazar

Denizüstü rüzgâr türbini (DRT) çiftliklerinin ilki 1991’de Danimarka’nın Vindeby kasabasında kıyıdan 2 km uzaklıkta ve 4 metre su derinliğinde (11 adet, rotor çapı 35 metre olan her biri 450 kW rüzgâr türbini) yapılmış ve bu tarihten itibaren de bu sektör özellikle Danimarka, Almanya, Birleşik Krallık, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde, özellikle Kuzey Denizi’ne yerleştirilen çiftlikler ile giderek büyümüştür. Bu büyümenin başlıca sebebi açık denizlerde tutarlı/devamlılık gösteren ve yüksek rüzgâr hızı potansiyelinin karaya göre daha fazla olmasıdır. Kara (onshore) RES ile denizüstü (offshore) DRES arasındaki en önemli farkları anlamak gerekmektedir. Bu farklar:

  • Denizüstünde daha kararlı ve yüksek rüzgâr hızlarının bulunması sebebiyle daha fazla enerji üretimi,
  • Denizüstü RES’lerde montaj ve inşaat işlerinin daha yüksek meblağlara yapılması, Ulaşım ve denizüstü olması nedeni ile bakım maliyetinin yüksekliği,
  • Denizüstü RES projelerinde finansman olanaklarının zorluğu,
  • Denizüstü RES’lerin işletmesinin karaüstü RES’lerden daha zor olması sayılabilir.

13.1 DRES’lerin Kurulum Aşamaları

Denizüstü RES yapımındaki aşamaları genel olarak üç grup halinde toparlamamız mümkündür. Bunlar şöyle sıralanabilir:

Proje Aşamasında:
  • Rüzgâr potansiyeli ve bu potansiyelin belirlenmesi için denizüstü ölçüm istasyonları Deniz derinliği ve deniz tabanı yapısı
  • Kıyıya uzaklık
  • Elektrik iletimi ve karadaki enterkonnekte sisteme bağlantı koşulları
  • Denizüstü ve altı doğal koruma alanları ve canlılar
  • Askeri kullanım
  • Sivil havacılık
  • Balıkçılık
  • Deniz trafiği
  • Boru hatları ve kablolar
  • Yerel yetkililerden çeşitli izinlerin alınması
  • Finansal planlama
Tedarik ve Yapım Aşamasında;
  • Rüzgâr türbinleri seçimi ve montajı
  • Temel seçimi
  • Sualtı kablo döşenmesi
  • Denizüstü trafo merkezi
  • Deniz yapı elemanları
  • Malzemelerin belirlenen bölgeye taşınması ve montajı için gerekli ekip ve ekipmanlar
  • İşletme ve Bakım Aşaması

13.2 MICROSITING

Bir açık deniz rüzgâr çiftliği projesini başlatmak için, ilk olarak rüzgâr çiftliği inşaat alanı tanımlanmalıdır. Buna rüzgâr çiftliği makro-yerleşim adı verilir. Bu aşamada, kıyıya olan mesafe, askeri yasak alan gibi kısıtlama alanı, balıkçılık çiftliği, doğal rezerv alanı, ana kanalı ve rüzgâr kaynağı dağılımı dikkate alınan temel konulardır. Kıyıya yakın ve sığ suya sahip alanlar tercih edilmelidir. Ardından, ölçülen rüzgâr hızına bağlı olarak rüzgâr türbinleri optimize edilmiş bir şekilde konumlandırılacaktır. Türbinlerin mikro konumlandırma optimizasyonunun kritik bir parçası olduğundan, başka bir terim olan WFLOP, çözümün optimalliğini sağlamak oldukça zor hale gelir. WFLOP’un temel unsurları şu şekilde özetlenebilir:

  • Izgara Modeli: Tüm alan ızgaralara ayrılır ve her bir ızgaranın merkezi, rüzgâr türbininin potansiyel konumunu temsil eder.
  • Koordinat Modeli: Türbinler X ve Y koordinatlarında verilir.
  • Amaç İşlevi: Sermaye maliyetini, işletim ve bakım (O&M) maliyetini ve yıllık enerji üretimini en aza indirgemek veya enerji üretimini, uyanıklık kayıplarını dikkate alarak maksimize etmektir.
  • Daha uzun bir türbin ömrü sağlamak için, her bir türbin çifti arasındaki minimum mesafe dikkate alınmalıdır.
  • Metodoloji: Matematiksel programlama yöntemleri kullanılır.

13.3 Deniz Üstü Rüzgâr Hızı Ölçümü Ve Rüzgâr Potansiyeli

Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Denizcilik Meteorolojisi biriminin deniz taşımacılığı, rüzgâr rejimleri, akıntı sistemleri ve fırtınaların oluşumları hakkında sistematik bilgi ihtiyacını karşılamak ve gemi güvertelerinde gönüllü gemilerce yapılan gözlemlerin belirli bir esasa dayanarak temin edilecek veya Avrupa Orta Ölçekte Rüzgâr Tahmini Merkezinin (European Centre for Medium- Range Weather Forecasts) çeşitli ölçüm sonuçlarını bir araya getirerek matematiksel modelleme ile çıkarılan günlük haritalardaki verilere istinaden ilgili bölgedeki rüzgâr gücü tahmini yapılabilir. Fakat bu değerlerin hiçbiri, DRES santralinde kullanılması planlanan deniz üstü rüzgâr türbin yüksekliğinde deniz üstünde kurulacak bir ölçüm istasyonundaki veriler kadar kesin bir sonuç elde edemez. Bu nedenle, santral kurulacak alanın özelliğine istinaden, bir deniz üstü ölçüm platform veya ölçüm direği kurulur. Ölçüm platformları santral için gerekli olan rüzgâr hızı, rüzgâr yönü, yoğunluk, basınç, sıcaklık gibi ana bileşenlerin yanında denizaltı ekolojisi gibi bilimsel çalışmalara, veri toplamak gibi daha kapsamlı donanımlara sahiptir.

Denizüstünde rüzgâr hızlarının karaya göre çok daha kuvvetli olması ve dalga, denizaltı su akıntıları gibi nedenlerle rüzgâr ölçüm sistemlerindeki yorulma (fatigue) karasal ölçüm sistemlerine göre çok fazladır. Denizüstünde kullanılan meteorolojik sensörler, karaüstünde kullanılanlara göre bazı farklılıklar gösterir. Bu farklılıklar aşağıda belirtilmiştir:

  • Isıtmalı Sensör Kullanımı
  • Sonik Sensörler Kullanımı
  • Korozyona, Neme ve Deniz Tuzuna Karşı Daha Dayanıklı Sensörler olması gerekmektedir.

Bu amaçla World Meteorological Organization sınıflandırmasına göre Secondary Standard meteorolojik sensörler kullanılmaktadır.

Deniz Üstü Rüzgâr Ölçümleri
13.3.1 Klasik Ölçüm Direği

Halen standartlarca tavsiye edilmektedir. Ölçüm 10 metre ve %80 göbek yüksekliği arasında olmalıdır. Her 20 metrede bir rüzgâr hızı ölçülmelidir. Her 40 metrede bir ise rüzgâr yönü ölçülmelidir. T/RH ve P direk boyunca en az 3 noktada ölçülmelidir. Klasik ölçüm direğinde karşılaşılan bazı problemler vardır. Platform yüzeyi alt kademedeki ölçüm cihazlarını olumsuz etkilemektedir. Aynı zamanda türbin yüksekliğinde kurulum fazla maliyetlidir.

13.3.2 Platform Üstü LİDAR/SODAR Ölçümleri

Türbin yüksekliğinde ve tavan yükseklikte ölçüm imkânı bulunmaktadır. Her kademede türbülans hesaplanabilir. Direk maliyetinin yaklaşık 10 katı kurulum/kullanım maliyeti vardır ve tüm artı yönlerine karşılık hala normal ölçüm direğinin problemlerini yaşamaktadır.

13.3.3 Yüzen LİDAR

Platform maliyeti ve platform etkisi yoktur. Dalgalanmalara karşı veri düzeltmesi gerekmektedir. Türkiye için ideal bir ölçüm yöntemidir.

13.3.4 Uydudan Rüzgâr Ölçümü

Dalgarın görüntüsünden yola çıkarak 10 a.s.l. rüzgâr hız ve yön ölçümü yapılmaktadır. Verilerin modellemelerle 300 metreye kadar taşınabilmesi mümkündür. Direğin konumu ve tarlanın sınırlarını belirlemek için ideal bir ölçüm yöntemidir.

13.4 Denizüstü Rüzgâr Özellikleri

Avrupa ülkelerinin DRES’e geçmelerinde, karadaki rüzgâr için verimli yerlerin azlığı, rüzgârın verimli olduğu yerlerde ise bu bölgelere ulaşım, bakım ve onarım zorlukları gibi sebepler etkili olmuştur. Bunların yanı sıra, deniz üstünde rüzgâr hızının karaya oranla daha yük- sek olmasından ötürü DRES’de daha fazla enerji elde ediliyor olması da DRES’in tercih edilmesinde çok büyük bir öneme sahiptir. Deniz üzerinde esen rüzgârın kendine has bazı özellikleri bulunmaktadır. En önemli özelliği, deniz üstünde rüzgâr hızının, kara üzerindekinden daha yüksek olmasıdır. Yapılan araştır- maların sonucunda deniz üstü rüzgâr hızının en yakın kara parçasından %20-25 civarında daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Buna ek olarak deniz üzerindeki yüzey pürüzlülüğünün kara üzerindekinden daha düşük olmasından dolayı, rüzgâr akışının türbülans yoğunluğu da düşüktür. Türbülansın düşük olması da rüzgâr enerji santrallerindeki yorulmanın daha düşük olması anlamına gelir.

13.5 Denizüstü Rüzgâr Enerji Santralleri

Açık deniz rüzgâr türbinleri (offshore), kara rüzgâr türbinleri (onshore) ile oldukça benzer teknolojiye sahiptirler. En büyük farkları açık deniz türbinleri daha fazla enerji yakalar.

Açık deniz rüzgâr türbinlerinde kullanılan aktarma parçaları (drive-trains) kara rüzgâr türbinleri ile aynıdır, bazıları dişli kutuları ve yüksek hızlı jeneratörler kullanırken, diğerleri türbin rotoru ve jeneratör arasında direk aktarım (direct drive) kullanır. Açık deniz rüzgâr türbini kuleleri genellikle çelik boru profillerden inşa edilir. Ayrıca açık deniz rüzgâr türbinlerinin temelleri, karada kullanılanlardan önemli ölçüde farklıdır. Açık deniz rüzgâr ortalama hızı ve potansiyeli karaya göre çok daha yüksektir. Ayrıca açık denizde pürüzlülük (rüzgârı engelleyebilecek herhangi yapı yükselti veya eğrelti) ve alan sıkıntısı olmadığından elde edilen kapasite faktörü çok daha yüksektir. Açık denizde tuzlu suyun aşındırıcı özelliği, rüzgâr hızlarının çok daha yüksek olması karaya kıyasla daha zorludur. Buna istinaden deniz suyunun aşındırıcı özelliğine karşı petrol ve gaz platformlarında kullanılan deniz teknolojileri açık deniz rüzgâr türbinlerinde de türbin ömrünü uzatmak amacıyla kullanılmaktadır.

13.5.1 Denizüstü Rüzgâr Türbini Özellikleri

Denizüstü ve karasal rüzgâr türbinleri arasında bazı teknik farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıkların başında offshore sistemler denizin içine kurulmaktadırlar. Deniz deyince akla su ve tuz gelmektedir. Yüksek nem ve tuzlu çevre koşullarına bağlı olarak, rüzgâr türbin yüze- yinde korozyonlar meydana gelir. Offshore sistemlerin korozyondan korunabilmeleri için rüzgâr türbin yüzeylerinde etkin bir özel dış koruma kaplaması yer almaktadır. Onshore rüzgâr türbinlerinin yerleşim yerlerine de yakın olarak kurulabileceği dikkate alınarak başta kanat tasarımı olmak üzere tüm sistem gürültüyü azaltacak şekilde tasarlanmaktadır. Offshore rüzgâr türbinlerinde ise tasarımın temel amacı gürültüden ziyade optimum aerodinamik verimin alınabilmesidir. Bu sebeple offshore rüzgâr türbinlerinin kanat hızları onshore sistemlere göre daha yüksektir. Kanat hızlarının artırılması aşağıda ifade edilen gereklilikleri de beraberinde getirmektedir.

  • Kanat katılığının (solidity) azalması sonucu kanadın süpürdüğü alanın düşmesi ve dolayısıyla kanat boyunun kısalması
  • Kanadın süpürdüğü alanının düşmesi sonucu rüzgâr türbini çalışmıyorken kanat üzerine etkiyen kuvvetlerin azalması
  • Dişli kutusu, ana yatak gibi mekanik aksamın küçülmesi (dişli kutulu sistemlerin kullanılması halinde geçerlidir)

Dişli kutusunun kullanıldığı offshore rüzgâr türbinlerinin periyodik bakım işlemleri de onshore sistemlerden biraz farklıdır. Yağlama sisteminin servis süresi daha uzundur. Birçok yatak otomatik olarak yağlanmaktadır. Dişli kutusunda bulunan özel bir yağ filtreleme sistemi yağın kalitesinin uzun süre korunmasını sağlamaktadır.

Denizüstünde esen rüzgâr hızlarının yüksek ve türbülans yoğunluğunun az olması nedeniyle, rüzgârın bir engele çarptıktan sonra (türbin kanatları) düzelmesi için gerekecek mesafe karasal türbinlerden fazladır. Bu nedenlidir ki, karasal türbin arası mesafe pervane çapının 3–5 katı olmakta iken, denizüstü türbinlerde 6–8 kanat çapı olmaktadır. Rüzgâr türbini seçimi ve onların saha içindeki yerlerine konuşlandırılması için profesyonel bir programa ve detaylı saha, rüzgâr, nem, basınç, sıcaklık verilerine ihtiyaç duyulmaktadır.

13.5.2 Kule ve Temel

ADRES’ler genellikle silindirik içi boş kuleden oluşmakta olup deniz seviyesinden yükseklikleri 105 metreye kadar ulaşmıştır. Çok az rastlansa da kafes tipi kuleler de kullanılmaktadır. Kuleler, geçiş elemanları kullanılarak temele monte edilir. Kulelerin monte edildiği temellerin tasarımlarını ve temel seçimlerini belirleyen çeşitli parametreler vardır. Bunlardan birincisi, denizüstü rüzgâr türbininin kurulu gücü, kule yüksekliği ve ağırlıkları, ikincisi temelin kurulacağı deniz tabanın yapısı ve son olarak da temelin yapılacağı yani santralin kurulacağı alandaki su derinliğidir.

Denizüstü rüzgâr türbinleri için temel inşası; hidrodinamik, rüzgâr yüklemesi ve karmaşık dinamik davranışlarla başa çıkmak demektir. Dalga ve rüzgâr yüklerinin birleşik etkisini ortaya çıkarmak temel inşası için hayati öneme sahiptir. Ayrıca, çok büyük su derinliklerinde gereken yapım işleri, maliyetin önemli bir parçası ve tüm kurulumun titreşimsel karakteristiği üzerinde hayli fazla etkiye sahip olabilmektedir. Gerçekte günümüzde 4 ana tasarım göz önünde bulundurulur. Bunlar: Yerçekimi merkezli (Gravity), Tek kazık (Monopile), Üçayak (Tripod) ve Ceket (Jacket) temelleridir.

13.5.2.1 Monopil Temel

Monopil temeller düşük maliyeti, basitliği ve sığ sulara (20 metreden düşük) uygunluğu gibi nedenlerden ötürü ADRES projelerinde en çok kullanılan tasarımlardır. Monopil temel, 500 tona yaklaşan ağırlığı ve 5,1 metreyi bulan çapıyla diğer temel tasarımlarından daha kolay bir şekilde üretilir. Fakat derin sularda, dalgaların şiddetli olduğu ya da türbin boyutlarının büyük olduğu durumlarda tercih edilmezler.

13.5.2.2 Yerçekimi Merkezli Temel D

Denizüstü RT lerde en yaygın kullanılan temel tipidir. Adından da anlaşılacağı gibi betonun yerçekimi kuvveti üzerine durmaktadır. Bu tip temel hidrodinamik yüklere aşırı duyarlıdır. Hidrodinamik yüklerle kasıt ise, denizlerdeki dalgalardır. Dalga yüksekliği ise denizin derinliğine bağlıdır. Bu tip temellerin su altında kalan kısımları konik olarak tasarlanmıştır. Sebebi ise buzlanmanın etkilerini azaltmaya çalışmaktır.

13.5.2.3 Jacket Tipi Temel

Jacket tipi temel aslında petrol ve gaz endüstrisinde kullanılan açık deniz uygulamalarında kullanılsa da ADRES uygulamalarında da kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzdeki örnekleri 4 yüzeyli olup, uzay kafes yapıdan oluşur. Yüksek güçlü türbinleri (5 MW) destekleyebilme ve 40 metreden daha derin sularda çalıştırabilme özelliği bulunur. Monopil temelden daha geniş en kesiti olduğu için dalgadan ve akıntıdan gelen yüklerden oluşan momentlere karşı dayanıklıdır.

13.5.2.4 Tripod Temel

Monopil temelden yola çıkılarak yapılan bu tasarımda temel, 3 ayaküstüne oturtulmuştur. Şekil 13.8’de görüldüğü gibi 3 ayaklı olmasından dolayı dalga ve akıntıdan kaynaklanan momentlere karşı çok dayanıklıdır.

Bu zamana kadar yapılan projelerde daha çok monopil ve yerçekimi merkezli temeller kullanılsa da derinliğin çok olduğu ya da karmaşıklıkların bulunduğu bazı yeni projelerde tripod, jacket gibi çeşitli temeller kullanılmaya başlanmıştır.

13.5.3 Elektrik Sistemi ve Donatım

ADRES’lerden üretilen elektrik enerjisinin merkeze iletimi çeşitli aşamalardan oluşur. Rüzgârdan elde edilen enerji öncelikle elektrik enerjisine dönüştürülür. Dönüştürülen elektrik enerjisi toplanarak iletim kablolarıyla karaya ulaştırılır. Karaya ulaşan elektrik enerjisi ise bu- radan ana trafoya ulaştırılır. Rüzgâr çiftliklerinin karaya olan mesafeleri burada önemli bir öneme sahiptir. Mesafe arttıkça sistem ve donatım masrafları da aynı oranda artış göstermektedir.

13.5.4 Hücreler ve Transformatörler

ADRES’ler için kullanılan dönüştürücüler karada kullanılanlardan farklılık gösterir. Karadakilerde olduğu gibi yerin üstüne konmaz. Kulenin üstüne ya da türbinin hemen altına konulur. Açık deniz rüzgâr türbinlerinde, güç genellikle 660 – 690V gibi düşük voltaj seviyelerinde üretilir. Elektrik güç kayıplarını azaltmak için, açık deniz rüzgâr türbininde naselin içine düşük frekanslı transformatör yerleştirilir. Bu transformatörler gerilimi 11 ~ 33 kV orta gerilim seviyelerine yükseltilir.

13.5.5 Toplama Sistemi

Toplama sisteminde sualtı iletken kablolar aracılığıyla transformatörlerden elektrik enerjisi toplanır. Her bir türbin birbirine bağlanarak deniz üstündeki trafoya gitmeden önce birleşir. Bu tasarımdaki amaç kablo maliyetini düşürmektir.

13.5.6 Deniz Üstü Trafo Merkezi

Toplama sisteminden gelen her bir kablo burada bir araya gelir; buradan petrol ve gaz platformuna benzer bir trafo merkezine gönderilir. Kurulacak olan DRES’nin kıyıya olan mesafesine göre trafo merkezi karaya veya denizüstüne yapılır. Deniz üstü trafoların boyutları projeye ve projenin enerji kapasitesine göre değişiklikler gösterir. Toplama sisteminden gelen orta gerilim değeri yüksek gerilim seviyelerine yükseltilir.

13.5.7 Karaya İletim

İletim kabloları karaya uygun voltajda ve güç oranında gelir. Kabloların boyutları projelerin kapasitelerine ve iletilecek gücün miktarına göre değişir. Karaya ulaşan elektrik gücü, uygun trafo merkezine gönderilir.

Denizüstü rüzgâr çiftliğinin karaya doğru olan güç iletiminin başlangıcı, her bir rüzgâr türbininin ürettiği gücün, türbin tabanında ya da yakınında yer alan bir orta gerilim yükseltici trafo yardımıyla optimum bir orta gerilim seviyesine sahip alternatif akım şebekesinde toplamaktır. Denizüstü rüzgâr çiftliklerinin karaya olan iletim bağlantıları için üç alternatif vardır.

HVAC (High Voltage Alternate Current = Yüksek Gerilim Alternatif Akım), LCC (Line Commuted Converter = Hat Anahtarmalı Konverter) tabanlı, HVDC (High Voltage Direct Current = Yüksek Gerilim Doğru Akım) veya VSC (Voltage Source Converter = Gerilim Kaynağı Konverteri) tabanlı, HVDC (High Voltage Direct Current = Yüksek Gerilim Doğru Akım) teknolojileridir. Birbirine göre dezavantaj ve avantajları olan bu iletim çeşitlerinin karşılaştırılması Şekil 13.11’de verilmiştir.

13.5.8 Açık Deniz Rüzgâr Santrali Kablolamaları

Deniz altı iletimi için 3 tip kablo yalıtımı yaygın olarak kullanılmıştır. İzolasyon yapısı ve kalınlığı voltaja bağlı değişkenlik gösterse bile hem yüksek hem de orta gerilim de kullanılabilir. Düşük basınçlı yağ dolu (Low Preasure Oil Filled, LPOF), sıvı dolu (LPFF), sıvı emdirilmiş kâğıtla yalıtımlı kablolar, geçmişte ABD’de denizaltı alternatif akım iletimi için kullanılmıştır. Günümüzde zırhlandırılmış XLP kablolar bu kabloların yerini almaktadır. XLP kabloların dirençleri daha düşük, maliyetleri daha az, alternatif akım uygulamalarında kayıp daha az ve daha uzun üretilebildiği için tercih edilmektedir.

Kablolar bu işlem için özel tasarlanmıs gemiler tarafından deniz yüzeyine bırakılır. Bazı engebeli arazilerde yüzeye yerleştirmede dalgıçlarda görev alır. Kablolar ağır ve yüksek basınçlı su altı şartlarına dayanıklı olacak şekilde tasarlanmıştır.

13.6 Montaj, Servis, Bakım

Açık deniz ortam personelinin kara ve türbinler arası gidip gelmesini gerektirir. Bu da ekipman, zaman ve artan riskle birlikte sigorta maliyetlerini arttırır. Açık denizde çalışmak bakım ve kurulum zamanını etkileyen fırtınaları da beraberinde getirir, Bu da sonuç olarak yatırım ve işletim maliyetlerini arttırır. Orta boyutta dalgalar (2 metre üzeri) kurulumu geciktirebilir ve bakım ekiplerinin türbinlere ulaşımını aksatabilir. Bütün bunlar türbinin emre amadeliğini negatif olarak etkilemektedir. Emre amadelikle başa çıkmanın bir yolu ise türbin bileşenlerinin güvenilirliğinin yüksek olarak imal edilmesidir. Bu sayede bakım ve tamirat için türbinlere ulaşım ihtiyacı azalacaktır. Elbette güvenilirliği yüksek ürün üretmek için belirli bir Ar-Ge çalışması, Ar-Ge çalışması için de zaman ve yatırım gereklidir. Açık deniz rüzgâr projelerinin yatırım harcamalarından biri de kurulum ve bakım için kullanılan şileplerin fiyatlarına bağlıdır ve günlük kiralar değişkendir. Açık deniz rüzgâr tarlalarının hızla artması ilerleyen yıllarda şilep sıkıntısına yol açabilir. Bakım masraflarını açık denizde uygulamak onshore’a göre başlıca yüksek vinç şilep fiyatları ve kötü havalardaki bekleme süreleri nedeniyle 5-10 kat daha pahalıdır.

 

Devamını oku

Trendler