Connect with us

Rüzgar Türbini İmalatçıları

Nordex Türkiye’nin önceliği iş sağlığı ve güvenliği

Yayın tarihi:

-

Nordex Türkiye, rüzgar enerjisi sektöründe %30’luk pazar payı ile Türkiye’de pazar liderliğini özellikle geçtiğimiz iki senede sergilediği güçlü performansıyla perçinledi.

Rüzgar türbini montajı, devreye alınması ve servis gibi hizmetlerin hepsi yüksek iş sağlığı ve güvenliği standartları ve bu standartların başarılı bir şekilde uygulanması ve takibini gerektirir. 

Nordex Türkiye’nin geçtiğimiz dönemdeki büyümesinde, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarını başarılı bir şekilde yürüten çekirdek ve kuvvetli bir takımı var.  Dergimizin bu sayısında Nordex Türkiye İş Sağlığı ve Güvenliği Ekibi’ni yakından tanıma fırsatı bulduk ve uygulamaları hakkında bilgiler aldık. Keyifle okumanız dileğiyle…

Nordex Türkiye İş Sağlığı ve Güvenliği Ekibi’ni tanıyalım:

Numan Dere – Türkiye ve Ortadoğu İSG Müdürü

Sakarya Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü mezunuyum. Sonrasında USA-Washington D.C. Strayer Üniversitesi’nde İşletme (MBA- Management) Yüksek Lisans derecelerini başarı ile tamamladım. Yurt dışında kaldığım bu süre zarfında kendi işletmemi kurarak girişimci olarak çalışma hayatına giriş yaptım. 2013 yılında Türkiye’ye döndükten sonra, Nordex Türkiye ile tanışarak Nordex ailesinin bir üyesi oldum. Bu süre zarfında iş sağlığı ve güvenliği yüksek lisansımı ve uluslararası geçerliliği olan uzmanlık eğitimlerimi de başarı ile tamamlayarak şirketime katma değer sağlamaya çalışıyorum. İş sağlığı, güvenliği ve çevre uzmanı olarak başladığım görevimi, 2020 yılından bu yana Türkiye ve Ortadoğu İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürü olarak sürdürmekteyim.

Nordex Türkiye ve Ortadoğu Bölgesi İş Sağlığı ve Güvenliği Departmanı olarak 4 kişilik bir ekibiz. Bize destek veren iç ve dış görevlilerimizle beraber 40 kişilik bir ekibi oluşturmaktayız. Nordex’te İş Sağlığı Ve Güvenliği Departmanı İSG departmanı olarak bilinir ve çevre ile ilgili konular da bu departmanın sorumluluğundadır. İSG departmanı olarak şirketimizin uluslararası standartlara, yerel kanunlara, müşteri gerekliliklerine ve şirket iç prosedürlerine uyumluluğunu kontrol etmek, sağlamak ve sağlatmak başlıca görevlerimiz arasında bulunmaktadır. Bizler her bir departman ve birimle oldukça yakın çalışmaktayız, yapılan her çalışmanın, verilen her kararın önünü ve arkasını mutlaka bilmemiz gerekir ki, şirketimiz için sorumluluk alarak verdiğimiz kararlar yerinde ve uygun olsun. Özellikle kritik operasyon ve süreçleri bizzat yönettiğimiz çok olmuştur. Bununla birlikte önceden yaptığımız risk analizleri ve yöntemlerle operasyon güvenliğini sağlamak ve potansiyel uygunsuzluklarda karşılaşacağımız olası senaryolara göre karar vererek, çalışmanın sürekliliğini korumakta ve şirketimize katma değer sağlamaktayız. Bu mekanizmanın sağlıklı işlemesi konusunda şirket yöneticilerimiz son derece duyarlı davranmakta ve bizlerle aynı dili konuşmaktadırlar. 

İSG departmanı olarak sorumlu olduğumuz çalışanlarımızın yaptıkları işle ilgili yetkin olmaları için gereken kriterleri belirleyip, ilgili departmanlara bu doğrultuda bildirimlerde bulunuyoruz. Güncel sağlık raporları, iş güvenliği eğitimleri ve teknik eğitimler bunların başında gelmektedir. Ana komponent değişimi, kanat bakım-onarımı, transport, montaj, güvenlik, temizlik, kule içi ekipman, eğitim, vinç operasyonları vb. çalışmalar için sahalarımıza ya da ofislerimize gelecek olan alt yüklenici firmalar için de İSG standartlarına uygun aynı bildirimleri yaparak gerekli evrak listesini oluşturuyor ve kontrolleri sağlıyoruz. Uygulanan bu kriterlerin uygunluğu doğrultusunda hem kendi personelimizin hem de alt yüklenici personelin sahalarımızda güvenle çalışmasını sağlıyoruz.

İSG departmanı olarak sistem dokümanlarımız eksiksiz olarak bulunmaktadır. Bu sayede şirketimizin ISO belgelerinin ve sektörümüze özgü olan GWO eğitim sağlayıcılık belgelerinin alınmasında etkin rol oynamaktayız. 

Proje ve servis sahalarında bizlere hizmet verecek alt yüklenici firmaların onaylanmasını Nordex’in merkez ofisinde yer alan Tedarikçi Baş Denetçimiz ile beraber Türkiye’deki İSG ekibi olarak bizler yürütmekteyiz. Sonrasında alt yüklenici firmalarımızın belirli periyotlarla kalite ve İSG sistem denetimlerini tekrarlayarak Nordex ve alt yüklenici firma arasında uyumluluğu sağlamaktayız. 

Denetim kapsamında, Nordex Türkiye proje ve servis sahalarımızın yıllardır süregelen periyodik İSG denetimini yapıyoruz. Bu denetimler sayesinde şirketimiz İSG kültürünü canlı tutuyor, yükseltiyor ve sürekli iyileştirmeye katkıda bulunuyoruz. Saha ziyaretlerimizde servis teknisyenlerimizle, proje ekiplerimizle ve müşterilerimizle görüşmelerde bulunuyor ve onların geri bildirimlerini alarak bu doğrultuda aksiyon almaya çalışıyoruz.

Bizler etki alanımızdaki tüm çalışanların (Nordex, alt yüklenici ve diğer) sağlıklı, İSG kuralları ve kanunlara uygun şekilde işe gelmeleri, güvenli çalışmaları ve sağlıklı bir şekilde evlerine dönmeleri için gereken özeni ve özveriyi göstermekteyiz. İSG departmanı olarak sorumluluğumuzun farkında olarak tüm Nordex Türkiye’ye hizmet vermekten mutluluk duyuyoruz

Yunus Emre Ertürk – Proje İSG Takım Lideri

İstanbul Aydın Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği (Tam Burslu) mezunuyum. Aynı zamanda Yüksek Lisansımı Fen Bilimleri Enstitüsü İş Sağlığı Güvenliği Bölümü’nde tamamladım ve A sınıfı iş güvenliği uzmanıyım. 2016 yılı Haziran ayından bu yana Nordex Türkiye’de çalışmaktayım. Nordex Türkiye’de işe başladığımdan bu yana proje ve servis departmanlarında birçok görevde yer aldım, şu anda ise Proje İSG Takım Lideri olarak görevime devam etmekteyim.

Proje departmanına hizmet veren ve en yenisi ikinci yılına yaklaşan multidisipliner ve oldukça dinamik bir ekibimiz var. Sayımız proje yoğunluğuna göre değişse de çekirdek bir ekibi sürekli olarak tutmaya çalışıyoruz.

Proje İSG ekibi olarak 7 kişiyiz.. Proje olduğu zaman proje lokasyonunda görev alan uzman arkadaşlarımız, proje boşluklarında ise merkez ofiste departman çalışmalarına destek vermektedir. 

Rüzgar enerji santrali projelerinin başlangıçları bizim en yoğun dönemlerimizdir. Alt yüklenicilerle yazışmalar, sahaya gelecek olan çalışanların ve ekipmanların doküman kontrolleri, türbin bileşenlerinin sahaya sevkiyatları ve paralelinde devam eden mobilizasyon çalışmaları özellikle sahada inşaat işleri devam ediyorsa İSG uzmanı için kaotik bir çalışma ortamı olabiliyor. Bunların dışında proje sürecinde devam eden işlerde İSG’ye dair oluşabilecek uygunsuzlukların raporlanması ve takibi, yine sahadaki İSG uzmanları tarafından sağlanır. Proje tarafı iş güvenliği açısından oldukça dinamik yapıda. Nordex Türkiye olarak iş güvenliği kültürümüz oldukça yüksek ve ülkemizde sayılı firmalar arasına girebilecek nitelikte. Tüm bunlara rağmen bizim de zaman zaman yaşadığımız olumsuz durumlar söz konusu olabiliyor. Fakat burada hedeflerimizi daha elle tutulur nitelikte ortaya koymaya çalışıyoruz ve sahadaki çalışmalarda tüm alt yüklenicilerimizle beraber majör olaylara maruz kalmadan projeyi nihayete erdirmeyi hedefliyoruz.

Gökhan Sayarer – Servis İSG Ekip Lideri

Uludağ Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümü mezunuyum. Sonraki yıllarda çalışma hayatına devam ederken Yaşar Üniversitesi İşletme Yüksek Lisans eğitimimi tamamladım. Son 6 yıldır Nordex Türkiye’de çalışmaktayım. İlk 2.5 yıl saha servis destek ekibinde görev aldım, geri kalan süreçte iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olarak çalıştım. 2022 yılı başından beri Servis İSG Ekip lideri olarak görevime devam etmekteyim.

Nordex Servis Ekibi olarak bir operasyon merkezi ve 80’in üzerinde sahada, 7 farklı bölge olarak sahalarımızı takip etmekteyiz. Her bir bölgede bizlere destek veren ve servis teknisyeni olarak çalışan İSG delegelerimiz bulunmaktadır. Ayrıca destek aldığımız İSG uzmanları ve işyeri hekimleri ile birlikte oldukça kalabalık bir organizasyona sahibiz. Rüzgar enerji santralleri, yapılan iş gereği çok tehlikeli çalışma alanlarıdır, önceliğimiz sahalarda çalışan personelin sağlığı ve güvenliği olduğu için alınabilecek önlemlerle ilgili çalışmalar yapmaktayız. 

Servis teknisyeni arkadaşlarımızın sahada güvenli çalışabilmesi için birçok eğitimi başarıyla geçmesi ve sağlık açısından türbinde çalışmaya elverişli olması gerekmektedir. Her personelimiz için bu şartların sağlandığından emin olup, sürekli olarak çalışanlar takip altında tutulup, gerekli eğitimler ve kontroller bizler tarafından gerçekleştirilmektedir.

Yaptığımız saha ziyaretleri, denetimler, aylık ve haftalık toplantılarda belirlediğimiz İSG konularıyla aldığımız aksiyonlar ile Nordex’i daha güvenli bir firma haline getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İş sağlığı ve güvenliği doğası gereği, ortak bir çalışma kültürünün gelişmesi ile firma içerisinde varlığını etkili bir şekilde sürdürebilir, bu nedenle tüm departmanlar ile iletişim halinde olarak daha etkili çalışmalar ortaya koyabiliyoruz.

İSG kültürünün gelişmekte olduğu bir ülkede çalışan bir iş güvenlik uzmanı olarak, personelin güvende olduğu, çalışırken kendilerini değerli hissettiği, insan odaklı bir firmada çalışma ortamına katkıda bulunmak işimizin en önemli parçası ve bu sayede aldığımız aksiyonların çalışanlarımızda karşılık bulması bizleri motive etmektedir. 

Buse Yorgancı – ISG Stajyer

İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden lisans derecesi ile mezun oldum. Çalışma hayatıma devam ederken İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Bilimi ve Teknolojisi ile Ahmet Yesevi Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Yüksek Lisans eğitimlerime eş zamanlı olarak devam etmekteyim.

Rüzgar enerjisiyle üniversite üçüncü sınıfta aldığım hava kirliliği dersiyle tanıştım. Beni oldukça heyecanlandıran bu sektöre ve Nordex ailesine ise lisans eğitimimin son döneminde dahil oldum. 2021 Mart ayından beri Nordex İş Sağlığı ve Güvenliği Departmanı’nda uzun dönem stajyer olarak görev yapmaktayım.

İSG departmanı içerisinde benim sorumluluğumda olan bazı işlerden bahsetmem gerekirse; Nordex globalden gelen İSG bültenleri, iş kazaları gibi dokümanların tercüme edilerek tüm çalışanlarımız ve alt yüklenici firmalarımız ile paylaşılması, Nordex’e yeni katılan personellerimize İSG eğitimlerinin verilmesi, LOTO Yönetim Sistemi ve Saha Denetim Programlarımız özelinde operasyon ve dokümantasyon takibinin tapılması. Bunların dışında departmanımızdaki yönetici ve çalışma arkadaşlarıma ihtiyaç duymaları halinde diğer çalışmalarda da destek sağlamaktayım. Kariyerime bu sektörde devam etmek istiyorum.

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Rüzgar Türbini İmalatçıları

Ahşap kule, daha yeşil rüzgar türbinleri için fırsat sunuyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

Büyük ölçekli uygulamalar için doğanın karbon elyafı olan lamine ahşaptan yapılmış zorlu tasarımlar geliştiren İsveçli ahşap teknolojisi şirketi Modvion, rüzgar türbinlerini daha da yeşil hale getirebilecek ahşap bir tasarım sunuyor. Modülleri ve ahşabı bir araya getirmenin devrim niteliğinde bir yolunu sunan Modvion, patentli çözümüyle rüzgar türbinleri için ahşaptan kule sunuyor. Geçmişin yel değirmenlerinden esinlenilen bu tasarımla Modvion, ahşaptan inşa ettiği kule ile türbinin karbon ayak izini %90’dan fazla azaltıyor.

Firmanın İcra Kurulu Başkanı Otto Lundman, “Dünya bir iklim kriziyle karşı karşıya ve enerji kaynaklarını değiştirmemiz gerekiyor. Rüzgar enerjisi sahip olduğumuz en verimli ve cazip enerji kaynaklarından biri. Biz bu değeri daha da artırıyoruz” diyor.

Kanatlar ve makineler endüstri standardı ekipmanlar olsa da, bu yaklaşım Avrupa’nın en büyük enerji şirketlerinden bazılarının ilgisini çekiyor. Vestas Wind Systems A/S daha küçük bir tanıtım modelini gördükten sonra, firmanın %15’ini satın alıyor, İtalyan Enel Green Power SpA bir iş birliği anlaşmasına varıyor. İsveçli Vattenfall AB firmasının ortağı olduğu Almanya’nın RWE AG firması da Mart ayında Modvion’un ahşap kulelerini gelecekteki projelerinde kullanmak üzere bir sözleşme imzalıyor.

Konuyla ilgili Vestas Ventures İcra Kurulu Başkanı Todd O’Neill, “Müşterilerimizin birçoğu, Modvion’un yolculuğunun nasıl bir parçası olabileceklerini öğrenmek için proaktif bir şekilde sorular soruyor. İş birliğimizin artmasını bekliyoruz” açıklamasında bulunuyor.

Ahşap kulenin avantajları

Modvion, rüzgar türbinlerinde ahşap kulenin avantajlarını şu şekilde açıklıyor: “Yüksek rüzgar türbini kuleleri inşa etmenin en büyük zorluğu lojistiktir. Bu kadar devasa yapıları nasıl yerine yerleştirirsiniz? Kuleler uzadıkça lojistik zorluk da artar. Patentli çözümümüz, sıradan yollarda sıradan kamyonlarla taşımayı mümkün kılar. Bizim için köprüler, tüneller ve dolambaçlı yollar sorun değil. Lamine ahşabın çeliğe kıyasla üç büyük avantajı vardır: Ahşabın daha hafif bir yapıya olanak tanıyan daha yüksek bir özgül gücü vardır. Yüksek çelik kulelerin kendi ağırlıklarını taşıyabilmeleri için ekstra kuvvete ihtiyaçları vardır; ahşap kulelerin ise buna ihtiyacı yoktur. Son olarak, modüler ahşap kulelerimiz tutkalla birleştirilirken, modüler çelik kuleler düzenli kontrol gerektiren çok sayıda cıvata gerektirir.”

Devamını oku

Rüzgar Türbini İmalatçıları

WWW’nin yeni tasarımı, deniz üstü rüzgar türbinlerinde geleneğe meydan okuyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

Norveç merkezli World Wide Wind, tersine dönen dikey eksenli rüzgar türbini teknolojisi VAWT ile deniz üstü rüzgar enerjisinde geleneğe meydan okuyor. Ters yönde dönen dikey türbinler, yüzen açık deniz rüzgar projeleri için verimi radikal bir şekilde artırabilirken, LCoE’yi azaltıyor. Uzmanların deniz üstü rüzgar enerjisinde maliyeti yarı yarıya indirebilecek son derece yenilikçi bir türbin olarak yorumladığı bu teknoloji, önümüzdeki günlerde test aşamasına geçiyor.

19 metre uzunluğundaki 30 kW’lık prototip ile teste başlayacak tersine dönen dikey eksenli rüzgar türbininin, çok daha büyük 1,5 MW’lık bir sonraki prototipinin 2025 yılında teste başlayacağı açıklanıyor. World Wide Wind, 2030’dan önce ise, yaklaşık 400 metre uzunluğunda olacak 24 MW türbini piyasaya sürmeyi planlıyor.

Deniz üstü rüzgar enerjisine yönelik yazılım, veri analizi ve istihbarat çalışmaları sunan Aegir Insights’ın paylaştığı araştırmaya göre, İskandinav ülkesinin güneybatısının açıklarında yer alan pilot çalışma planlandığı gibi giderse, 2025 yılına kadar 1MW’lık bir amiral gemiye ve daha sonra 10 yıl dolmadan şu anda Avrupa açıklarında faaliyet gösteren geleneksel üç kanatlı yüzer ünitelerden potansiyel olarak %75 daha düşük bir fiyata şebekeye güç akıtabilecek devasa 24MW’lık bir modele geçişi hızlandıracak.

Türbini eşsiz yapan tasarımı

WWW’nin ters yönde dönen VAWT teknolojisi, basit bir anlatımla şu yapıdan oluşuyor: Ağır jeneratör işinin tamamı suyun altında ve türbinin yüzen dubasının altında yer alıyor. Bu, her şeyin suya batmasını önlemek için tabana yeterli ağırlık ekliyor ve yalnızca bir dizi bağlama çapası gerektiriyor. Jeneratörün rotoru ve statoru her biri ana kule gövdesinden 45 derecelik açıyla üç kanat çalıştıran bir çift dikey eksenli türbine bağlanıyor. Alt türbin bir yönde dönecek şekilde ayarlanıyor ve alt türbinin ortasından geçen bir direğe monte edilen üst türbin ise diğer yönde dönecek şekilde ayarlanıyor. Bu şekilde de kanatlar, yelkenli teknelerde olduğu gibi çoğu yerde rüzgardan faydalı tork elde ediyor.

Devamını oku

Rüzgar Türbini İmalatçıları

Türkiye’nin ilk yerli rüzgar türbinlerini üreten şirket 50 yaşında

Yayın tarihi:

-

Yazar

Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi 2023 sonunda küresel rüzgar enerjisi kurulu gücünde teravat çağının başlayacağına işaret ederken, Türkiye Avrupa’nın en büyük 5. rüzgar sanayi olarak öne çıktı. Türkiye’nin rüzgar enerjisi ekipmanı üretimini ve ihracatını başlatan şirket ise 2024’te 50. yılını kutlamaya hazırlanıyor.

Türkiye’de temiz ve yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımlar hız kazanırken, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) verilerine göre, 12 gigavatı aşkın kurulu güçle rüzgar enerjisinin elektrik üretimindeki payı %11’i geçti. Aynı zamanda Avrupa’nın 5. büyük rüzgar sanayisine ev sahipliği yapan Türkiye’nin, rüzgar enerjisi ekipmanlarının ihracatıyla da 44 ülkeye ulaştığı görüldü. 2024 itibarıyla 50. yılını dolduracak olan, Türkiye’de rüzgarı enerjiye dönüştürmek konusunda öncü rol üstlenen ve SoyutWind markasıyla rüzgar sanayinin gelişimine kapı aralayan Çolak Holding, bu başarının mimarları arasında öne çıktı.

50. yıl mesajlarını paylaşan Çolak Holding Kurucusu ve Onursal Başkanı Hasan Çolak, “Makine mühendisi olduğum için kurulduğu günden bu yana ağırlıklı olarak makine üretimi ve mühendislik sektörleri başta olmak üzere inşaat – taahhüt, enerji, finans ve dış ticaret alanlarında da faaliyet gösteren Çolak Holding ve tescilli markamız “SOYUT”, 2024 itibarıyla 50. yılını kutluyor. 1974’te kurulan ve henüz yasal çerçeve çizilmemişken, 2000’li yılların başında rüzgar enerjisinin ülkemizdeki gelişiminde lider rol üstlenen Çolak Holding ve enerji alanındaki iştirakimiz SoyutWind olarak, sektörün ulaştığı konumdan mutluyuz. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına girerken, 50. yılımızı kutlamanın gururunu yaşıyoruz” dedi.

Türkiye’nin ilk rüzgar türbinini üretti ve ihraç etti

TÜREB verilerinde, Türkiye’nin ürettiği rüzgar ekipmanlarının %75’ini ihraç ettiği görüldü. Öte yandan Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC) tarafından, 2023 sonu itibarıyla küresel çapta kurulu gücün 1 teravata ulaşarak rüzgar enerjisinde teravat çağının başlayacağı tahmin edildi. Türkiye’nin rüzgar enerjisi ekipmanı ihracatıyla rüzgardan elde edilen enerjinin payının artmasında önemli bir rol oynadığını belirten Hasan Çolak, “2000 yılında rüzgar türbini üretimine başlayan, SoyutWind markasıyla 2004 yılında 250 kilowatt gücündeki ilk lisanssız rüzgar türbinini üreten, kuran ve bu ürünün ilk ihracatçısı olma başarısını yakalayan Çolak Holding olarak, 20 yıl gibi kısa bir sürede rüzgar enerjisi alanında ülkemizin kat ettiği yolu dikkate değer buluyoruz. Çolak Holding’in rüzgar sanayine odaklanan SoyutWind markası, imzacılarından olduğu bu başarıyı ilklerle taçlandırıyor. 2020’de 50 kilowatt gücündeki yerli sabit mıknatıs jeneratör (PMG) üreten ilk şirket olduk. Aynı yıl artan kullanıcı talebini karşılamak için ev tipi rüzgar türbinlerinin imalatına başladık. Aynı zamanda, sıfır rüzgar türbini üretiminin artan maliyetleri dolayısıyla rüzgar enerjisi yatırımı yapmak isteyenlerin sıkça başvurduğu ikinci el yenilenmiş (refurbished) türbinlerin tamir, servis ve bakım hizmetlerini sağlıyoruz” diye konuştu.

“Bağımsız, sürdürülebilir, temiz bir yaşam”

1974’ten bu yana kömür santralları, hidroelektrik santralları ve güneş enerjisi gibi enerjinin farklı alanlarında çalıştıklarını vurgulayan Hasan Çolak, “1998’de Alman bir ekiple Ar-Ge faaliyetlerine başladık ve 2000 yılında Türkiye’nin ilk rüzgar türbinini ürettik. Test ve denemeler çok meşakkatli olsa da emeklerimizin karşılığını aldık. Son dönemde, yaklaşık 2 yıllık Ar-Ge çalışmasının ardından SoyutWind markasıyla küçük güçlerde ev tipi rüzgar türbinlerinin imalatına yöneliyoruz. Zira bireysel kullanıcılardan gelen talep artıyor. Herkesin kendi evine 3, 5, 10 kilowatt gücünde rüzgar türbini kurarak temiz enerji üretmeye başlamasına olanak tanıyan ev tipi türbinler, bireylerin daha bağımsız, sürdürülebilir ve temiz bir yaşam sürmelerine imkan sağlıyor. Bunun yanı sıra Soyut WindMill markamızla evlerin, çiftçilerin ve sulama kooperatiflerinin su ihtiyacını rüzgar gücüyle karşılayan mekanik su pompaları ve Soyut Karavan markasıyla ürettiğimiz mobil yaşam alanları, bağımsız, çevreci, sürdürülebilir ve temiz yaşam fikrini destekliyor” ifadelerini kullandı.

50. yılında rüzgar sanayisine kadın mühendisler kazandıracak

Çolak Holding olarak 50 yıla sığdırdıkları başarıların arkasında, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden mezun olmuş nitelikli mühendislerin çalışkanlığının önemli bir payı olduğunu vurgulayan Çolak Holding Kurucusu ve Onursal Başkanı Hasan Çolak, 50. yıl değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı:

“Benimsediği etik değerler ve ‘temiz teknoloji, temiz toplum’ yaklaşımıyla faaliyet göstermeye odaklanan ve sürdürülebilir refahın ancak bu şekilde sağlanabileceğine inanan Çolak Holding, 50. yılını kutlayacağı 2024 itibarıyla Türkiye ve dünyanın farklı bölgelerinde temiz teknolojilere, çevreye duyarlı ürünlerin Ar-Ge çalışmalarına ve girişim sermayesi yatırımlarına ağırlık verecek. Ayrıca 50. yılımızda, lider şirketlerin toplumsal sorumlulukları olduğu bilinciyle, yerli teknolojiyle üretim yaparak istihdam yaratan Çolak Holding olarak, Türkiye’deki kadın mühendis sayısını artırmaya yönelik bir sosyal sorumluluk projesine imza atacağız. Kadınların mühendislik eğitimi alarak Türk sanayisine daha çok katkıda bulunmasını ümit ediyoruz. Bu kapsamda sadece üniversite öncesi kız çocuklarına yönelik rüzgar türbini üretimini öğrenebilecekleri temel bir program hazırlıyoruz. Sürdürülebilir ve yeşil gelecek için küresel çabaların arttığı bu dönemde, Çolak Holding, SoyutWind ve diğer iştiraklerimiz, hem ülkemizin hem de dünyanın kurulu rüzgar enerjisi gücüne üretim ve ihracatla destek olmayı sürdürecek.”

Devamını oku

Trendler