Connect with us

Dernekler

Deprem gerçeğinden doğan Rüzgar Arama Kurtarma Derneği (RAK), sektörün desteğini bekliyor

Published

on

6 Şubat’ta gerçekleşen depremler ülkemizin bir deprem coğrafyasında yer aldığını, maalesef çok acı bir şekilde tekrar hatırlattı. Rüzgar enerjisi sektöründeki birçok firma deprem sonrasında arama kurtarma ve yardım faaliyetlerine destek vermeye çalıştı. Gözlemlenen olumsuzlukların ve yaşanan tecrübelerin neticesinde ise, Rüzgar Arama Kurtarma Derneği (RAK) kuruldu. Söyleşi gerçekleştirdiğimiz Dernek Başkanı Oğulcak Buğra Akbıyık, rüzgar enerjisi sektörü için önemli bir yere sahip olacak RAK Derneği’ni tanıttı.

Rüzgar Arama Kurtarma Derneği’nin ülkemize hayırlı olmasını dileriz. Sizleri bu derneği kurmaya iten sebepler nelerdir?

İyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Bu vesile ile kaybettiğimiz canlara tekrar Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilerim. Gerçekten 6 Şubat depremleri ve sonrası ülkemiz için acı tecrübeler ile dolu. Depremi haberlerden öğrendiğimiz sabah daha önceki tecrübelerimize dayanarak bunun çok yıkıcı etkileri olduğunu daha önce birlikte çalıştığımız duayen isimler ile de mutabık kalarak hızlı bir şekilde tespit ettik ve sahaya zaman kaybetmeden çıkmamız gerektiğini anladık.

“Eski tecrübeleriniz” ile neyi kastettiniz?

Eski Sivil Savunma Müdürü olan değerli hocamız Ömer Karaca liderliğinde kurulan Akut İzmir ekibi  ile uzun süre birlikte çalışmıştık ve öğrendiğimiz, okuduğumuz tüm afet senaryoları yakın gelecekte bölgede bir deprem olasılığını gösteriyordu. Maalesef devlet kuruluşları ve STK’lar olarak, yani bir bütün olarak bu depreme hazır değildik. Buna rağmen ilk 6 saat içerisinde kendimizi ve çevremizi organize ederek personel, vinç, makine, ekipman ve yardım malzemesi de dahil yola çıkacak şekilde hazır olduk. Maalesef bu sefer de AFAD bizi yönlendirmekte geç kaldı. Buna rağmen inisiyatif kullanarak, bulunduğumuz İzmir’den deprem bölgesine olan en az 12 saatlik mesafeyi de göz önüne alarak oluşturduğumuz ekipleri yola çıkardık ve 48. saatin sonunda ekiplerimiz bölgeye varmış oldu.

Maalesef, en çok tartışılan konulardan bir tanesi de ilk 48 saat oldu.

Bu konunun tartışılması çok haklıydı; çünkü arama kurtarma söz konusu olduğunda ilk 48 saat bizim için çok önemlidir. Saatler geçtikçe canlı kurtarma sayıları azalır ya da enkazdan canlı çıkarılan kişiler crush sendromu sebebi ile sonrasında uzuvlarını ya da hayatlarını kaybederler. Ben 72. saatte deprem bölgesine başka bir ekip ile ulaştığımda daha arama çalışması başlatılmamış yüzlerce enkaz vardı ve insanlar enkaz başında yakınlarının çıkartılmasını bekliyordu.

Depremin çok büyük bir bölgeyi etkiledi. Siz nerede faaliyetlere katıldınız?

Bölgedeki rüzgar santrallerinde çalışan daha önceden tanıdığımız personellerle yaptığımız görüşmeler ile istihbarat topladık ve en ağır hasarın Antakya bölgesinde olduğunu ilk 24 saat içerisinde hiçbir yardım ekibinin bölgeye ulaşmadığını öğrendik. Bu sebeple biz de dahil toplayabildiğimiz tüm kaynakları Hatay Antakya ve çevresine yönlendirdik.

Bu arkadaşlar size sahada yardım edebildiler mi?

Maalesef hayır. Yeterli eğitim ve ekipmanları olmadığı ve aynı zamanda organize olmadıkları için deprem bölgesindeki faaliyetlere faydadan çok zararları olurdu. Antakya’ya bu şekilde iyi niyetle gelen birçok kişi bu sebeple sadece getirdikleri yardım malzemelerini bırakıp dönmek zorunda kaldı. Bu iş de organize yapılmadığından hem gelen yardım malzemelerinin çoğu çöp oldu hem de oluşturdukları trafik arama kurtarma ekiplerine ve ilk yardımcılara zor anlar yaşattı.

Sahadaki organizasyon eksikliği de en çok tartışılan konulardan birisiydi…

Maalesef genel bir üst yönetim yoktu. Biz İstanbul İtfaiyesi ile birlikte çalışmalarda bulunduk ve birçok cana dokunduk. Daha önce köpekli arama ekip liderliği yapmış birisi olarak bir şekilde Portekiz ve İspanyol K9 köpekli arama birimleri ile buluştuk ve birlikte bir hızlı arama ekibi oluşturduk ve böylece birçok mahallede çalıştık. Bu bize TTK madencilerinin çalışmalarını farklı noktalarda gözlemleme fırsatı verdi. Gördük ki TTK gibi sektörel bir iş gücü doğru yönlendirildiğinde faydalı sonuçlar verebiliyordu. Bu, sahada organizasyonluk sebebi ile birçok sorun yaşamış bizlerin kafasında bir ışık yaktı.

Rüzgar enerjisi de ciddi teknik altyapısı olan bir sektör.

Madenciler dar alanda çalışmayı, tahkimat yapmayı, teknik ekipman kullanmayı bilen bir topluluk. Bunlar enkaz çalışmalarında çok değerli becerilerdir ve madenciler bunu da sahada kanıtladılar. Keza bizim sektörümüzde de ilk yardım, dar alan, yangın bilinci, taşıma teknikleri, yüksekte çalışma, adam kurtarma ve teknik ekipman kullanma eğitimli yüzlerce personel var. Bir de bunun üzerine ciddi sayıda vinç, kepçe vb. kaldırma ekipmanlarına; kırıcı, jeneratör gibi hayati öneme haiz teknik donanıma sahibiz. Birçok inşaat ve makine mühendisimiz, iş güvenlik uzmanımız ve teknikerimiz mevcut. Düşündük ki, bu kaynakları doğru eğitip doğru yönlendirebilirsek önümüzde bizi bekleyen diğer büyük afetlere daha hazırlıklı olabiliriz ve daha az “keşke” deriz.

“Keşke” dediğiniz anlarınız olduğunu anlıyorum o zaman.

O kadar çok ki hangi birini söylesek… Bir itfaiyeci arkadaş ilk girdikleri enkazda ekipman olmadığından tornavida ve çekiçle kazdıklarını anlatmıştı. Ortak kanımız şu ki, iyi örgütlü olsaydık ilk günler içerisinde nice canları daha kurtarabilirdik.

RAK Derneği’nin amacını sizleri dinledikçe çok daha iyi anlıyoruz. Peki, sektördeki şirket ve çalışanlardan beklentileriniz neler?

Hiçbir topluluk ortak bir hedef veya fikir çevresinde birleşmediği taktirde başarılı olamaz.

Hedefimiz gönüllülük çerçevesinde kurumları ve çalışanları bir araya getirmek, deprem ve afet konularında eğitimlerini gerçekleştirerek, operasyonel ve destek ekiplerini oluşturmak ve sektörümüzde bir birliktelik sağlamaktır. RES işleticilerinden, türbin üreticilerinden, parça ve servis sağlayıcı şirketlerden dileğimiz, derneğimize üye olmaları, personellerinden gönüllü üyeler sağlamaları, bağış ve yardımları ile teknik yeterliliğimizi artırmalarıdır. Beklenen İstanbul depremi kaçınılmazdır. Kayıplarımızın ne kadar az ya da çok olacağını sadece bizim depreme hazırlık seviyemiz belirleyecektir.

Bir sivil toplum kuruluşu olan derneğinizin başka hedefleri de var mı?

Tabii ki var. Öncelikle kamu yararına çalışan dernek statüsüne gelmek istiyoruz. Başka kurum ve kuruluşlar ile yardım protokolleri yaparak bir deprem sonrasında yardım faaliyetlerinin hızlı bir şekilde organize olmasını sağlamak istiyoruz. İlave olarak kurduğumuz operasyonel birimler ile RES’lerde karşılaşabilecek kazalara gerektiğinde müdahale edebileceğimiz bir yapı oluşturacağız. Sahada saha personellerinin becerisi dışında bir arama kurtarma faaliyeti gerektiğinde ilgili saha bizimle irtibata geçerek yardım talebinde bulunabilecek. Böylece en yakın operasyonel birim yardım sağlayabilecektir. Bunun için sektördeki firmaların katılımı önemlidir. Son olarak Birleşmiş Milletlere bağlı Uluslararası Arama Kurtarma Danışma Grubu INSARAG’a akredite, operasyonel bir ekip kurmayı arzuluyoruz. Böylece dünyanın herhangi bir yerinde gerçekleşen deprem afetinde, ülkemizi ve Türkiye rüzgar sektörünü en iyi şekilde temsil etmeyi amaçlıyoruz.

Paylaştığınız bilgiler için teşekkür ederiz. Sektörümüzün bu konuda elinden geleni yapacağına inanıyoruz.

Derginizde derneğimize yer verdiğiniz için biz teşekkür etmek isteriz, sağ olun.

Rüzgar Arama Kurtarma Derneği’yle ilgili daha fazla bilgi için www.rak.org.tr web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Dernekler

Cumhuriyetimizin 100. yılı ‘Rüzgarın Yüzyılı’!

Published

on

By

12. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi Cumhuriyetimizin 100. yılında ‘Rüzgarın Yüzyılı’ temasıyla gerçekleştiriliyor, 3 binden fazla rüzgar profesyoneli 7-8 Kasım tarihlerinde İstanbul’da buluşuyor.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından düzenlenen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi, Cumhuriyetimizin 100. yılında ‘Rüzgarın Yüzyılı’ temasıyla İstanbul’da gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da kongre öncesi Enerji ve Tabii Kaynaklar ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlıklarının en üst düzey temsilcilerinin sektörün önde gelen yatırımcılarıyla buluşturacağı ‘İstişare Toplantısı’ ile başlayacak olan kongre, Cumhuriyetimizin 100. yılında ve ayrıca ‘Türkiye Yüzyılı’nın başlangıcında ülkemizden ve dünya genelinden 3 binden fazla rüzgar profesyonelini İstanbul’da bir araya getiriyor. Zengin içeriğiyle birçok etkinliğe sahne olacak kongre, WindEurope iş birliğiyle bu yıl ilk kez hayata geçirilen “Türk Tedarikçiler Günü” etkinliğiyle, Avrupalı türbin ve aksam üreticilerinin tedarik zinciri yöneticilerini Türk tedarikçilerle doğrudan buluşturuyor.

TÜREK’in rüzgarla ilgili tüm başlıkları içeren zengin programı:

Türk ve yabancı konuşmacılar

Geçtiğimiz yıl büyük ilgi gören ve geleceğin rüzgar teknolojileri ile dijitalleşme bağlamlarının birlikte değerlendirileceği ‘Geleceğin Rüzgarı’ vizyoner oturumları

WindEurope iş birliğiyle düzenlenecek ‘Türk Tedarikçi Zirvesi’ etkinlikleri

Söyleyecek sözü olan şirketlerin açık iletişim yapabileceği ‘Açık Kürsü’ buluşmaları

Yakın geleceğin sektör profesyonelleri olan üniversite öğrencilerinin sektörle ilk elden tanışacağı ‘Kariyer Festivali’ 

Farklı kategorilerde verilecek ‘Rüzgara Güç Verenler Ödülleri’ 

Lokomotif sektörden ‘güçlü mesajlar’ 

Sektörü büyüten yasal düzenlemeler ve teşvik programları sayesinde son 10 yılda çok ciddi bir büyüme ivmesi yakalayan Türkiye rüzgar sektörü, mevcut güçlü sanayisi ve yetişmiş insan gücüyle özellikle Avrupa kıtasının enerji ihtiyacını ‘emisyon hedefleriyle de uyumlu olacak şekilde’ karşılayabilecek en uygun seçenek olarak ön plana çıkıyor. Bu mesajın özellikle vurgulanacağı kongre boyunca yoğun ilgi görecek oturumlardan bazıları şöyle: 

‘Net Zero (2053) ve Arz Güvenliğinde Rüzgar Enerjisi’nin Önemi’ 

Sanayi Özel Oturumu: Yerli Türbin Üretimi ve Global Tedarik Zincirindeki Fırsatlar

‘Rüzgarın Yüzyılında Tahsis Edilen Kapasiteler Sonrası Şebeke Planlamasının Önemi’

‘Enerji Depolama: LI-ION ve Alternatif Teknolojiler ile Yeşil Hidrojen’ 

‘2035 Yılına Kadar 5 GW Deniz Üstü RES Kurulumu Mümkün mü?’

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Denizüstü Rüzgar Enerjisi

Denizüstü RES Sanayi Yol Haritası: Hedef 2050’ye kadar 30 GW olmalı

Published

on

By

DÜRED, 2 yıldır devam eden sürecin ardından Türkiye’nin deniz üstü rüzgardaki yol haritasını kamuoyu ile paylaştı. Taslak olarak sunulan kapsamlı yol haritasında deniz üstü rüzgardaki her gelişmeye değinilirken, atılması gereken adımlar detaylı bir şekilde madde madde ele alındı. Yol haritasında, 2035 yılına kadar 5 GW hedef koyan Türkiye için önerilen hedeflerin, 2040 yılına kadar 10 GW, 2050 yılına kadar ise 30 GW olması gerektiği vurgulandı.

Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED), Türkiye deniz üstü rüzgar enerjisi sektörünün geliştirilebilmesi için hazırladığı Denizüstü RES Sanayi Yol Haritası’nı, 26 Ekim’de ENSİA ve GİSBİR ortaklığıyla düzenlediği toplantıda sundu. Öncelikle taslak olarak sunulan yol haritasının, paydaşların görüşleri de alındıktan sonra nihai şeklinin verileceği paylaşıldı. Deniz üstü rüzgar enerjisiyle ilgili her konunun detaylı bir şekilde analiz edildiği yol haritasında; Denizüstü RES ve İklim Değişimi, Dünya Denizüstü RES Piyasası, Bazı Ülkelerin Denizüstü RES Mevzuatı, Denizüstü RES Kazanılan Tecrübeler, Denizüstü RES Teknolojisi, Denizüstü RES Potansiyel Alanlar ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar, Ülkemizdeki Denizüstü RES Altyapısı, Denizüstü RES Ekipman Üretimi, Denizüstü RES Demontajı, Denizüstü RES Projelerinin Ülkemize Katkısı, Denizüstü RES Ülkemizdeki Farkındalık Çalışmaları, Ülkemizde Denizüstü RES Yasal Durumu, Denizüstü RES Proje İzin ve Onay Sürecinin Hızlandırılması, Denizüstü RES Yatırım Tutarları ve Finansman ile son olarak Denizüstü RES Sanayi Yol Haritası konu başlıkları işlendi.

Denizüstü RES Sanayi Yol Haritası

Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrupa kıtasında, gelecek yıllarda en fazla büyüyen enerji sektörünün denizüstü rüzgar enerjisi olacağına vurgu yapılan çalışmada; kapasite projeksiyonu incelendiğinde Amerika ve Asya’nın DRES projeleri için hedefler koyduğu, DRES projelerinin Avrupa ülkelerinde başlamış olsa da 2025’ten sonra hızla diğer ülkelere yayılacağı belirtildi. Maddeler halinde ele alınan Denizüstü RES Sanayi Yol Haritası, toplam 29 başlıkta özetlendi:

1. DRES 2030, 2040, 2050 yılına kadar kurulu güç hedef konulması 

Atılması gereken adımların madde madde detaylı bir şekilde ele alındığı Denizüstü RES Yol Haritası’nda, ilk konu başlığı olarak “DRES 2030, 2040, 2050 Yılına Kadar Hedef Konulması” yer aldı. DRES piyasa mekanizmasının oluşturulmasındaki ve uluslararası yatırımcıları çekebilmenin en önemli parametrelerinden bir tanesinin DRES ile ilgili açık ve net bir hedefin ortaya konulması olduğunun vurgulandığı başlıkta, “Avrupa ülkeleri, Çin ve ABD, Vietnam 2030 ve 2050 yılına kadar hedefler koymuştur. Ülkemizde 2035 yılına kadar 5 GW hedef konulmuştur. Ülkemiz için önerilen hedefler; 2040 yılına kadar 10 GW, 2050 yılına kadar ise 30 GW olmalıdır. Dolayısı ile 2050 yılında ülkemizin toplam kurulu gücünün 200 GW olabileceği hesaba katıldığında bunun 50 GW’ı denizüstü rüzgar elektrik santrallarından üretilebilir. Burada özellikle iletim sistem işleticisi TEİAŞ’ın deniz rüzgar şiddeti yüksek olan bağlantı bölgelerinde sistem entegrasyon çalışmaları yapmalıdır” ifadeleri kullanıldı.

2. Deniz İmar Planlarının (DİP) hazırlanması

Türkiye deniz üstü rüzgar enerjisi sektörünün yönünü belirleyecek yol haritasında ikinci madde başlığı olarak ele alınan ‘Deniz İmar Planlarının (DİP) Hazırlanması’nda ise, “DRES projeleri konusunda ilerlemiş ülkelere bakıldığında tamamının deniz imar planlarını hazırlayarak DRES kurulumunun önündeki en önemli hususlardan birisini düzenlemişlerdir” denildi. Bu planlar hazırlanırken ise; rüzgar potansiyeli, bölgenin oşinografik yapısı, doğal koruma, sualtı arkeolojik durum, su derinliği, kıyıya uzaklık, elektrik iletimi ve karadaki enterkonnekte sisteme bağlantı koşulları, denizüstü ve altı doğal koruma alanları ve canlılar, balıkçılık, deniz trafiği, boru hatları ve kablolar, askeri kullanım, ülkemize özel kıta sahanlığı hususu, civar halkın hassasiyetleri gibi konulara dikkat edilmesi gerektiği vurgulandı.

3. Deniz tabanı (sea bed) tahsisinin yapılması 

DRES projelerinde aktif olan ülkeler incelendiğinde 2 ana modelin görüldüğü; birincisinin merkezi model ikincisinin de yerel ve merkez hibrid model olan 2 aşamalı izin yaklaşımı olduğuna değinilen 3. başlıkta; ABD, Çin ve Tayvan gibi bazı ülkelerde her iki modelin karışımının da görüldüğü belirtildi. Danimarka, Hollanda ve Almanya’da başarıyla uygulanan örnekler verildi. Deniz tabanının tahsisinin yapılabilmesi için takip edilmesi gereken adımlar ise;  “Öncelikle iklim değişimi ve sıfır karbon hedeflerinin önceliği kapsamında politik adımların atılarak DRES sektörü ile ilgili kapsamlı bir ulusal strateji oluşturulması, Deniz İmar Planlarının DRES projelerini önceleyerek hazırlanmalıdır. Bu kapsamda diğer bütün paydaşların da görüşü alınarak DĠP oluşturulmalıdır. DRES saha tahsisi için ayrı bir birim oluşturulmalıdır. Deniz taban kirası için uygun bir yıllık kira ücreti belirlenmelidir” şeklinde sıralandı.

Denizüstü RES Sanayi Yol Haritası’nda detaylı bir şekilde ele alınan diğer konu başlıklarını, şunlar oluşturdu:

4. DRES için Elektrik Bağlantı Kapasitesi

5. Meteorolojik ve Oşinografik Ölçümlerin Yapılması

6. Meteorolojik ve Oşinografik Çalışmaların Yapılması

7. Denizaltı Jeoteknik ve Jeolojik Çalışmaların Yapılması

8. Denizüstü RES Projelerinin ÇED Sürecinin Başlatılması

9.İzin Sürecinin Kolaylaştırılması 

10. Finansman Modellerinin Belirlenmesi

11. Elektromekanik Ekipman Üretim Yol Haritası

12. Limanların Geliştirilmesi 

13 Gemilerin Türkiye’de Üretim Yol Haritası

14. DRES İzin Süreçlerinin Kısaltılması 

15. DRES İzin Süreçleri Yol Haritası Yayınlanması 

16. DRES İçin Ayrı Kanun Çıkartılması 

17. ÇED Sürecine Paydaşların Müdahiliyeti 

18. İnşaat ve İşletme Dönemi ÇED Sürecinin Uygulanması ve Kontrolü

19. DRES Projesinin Balıkçılıkla Etkileşimi 

20. Kadın Çalışan Kotası

21. Finanse Edilebilirlik (Bankability)

22. İş Sağlığı ve iş Güvenliği

23. Çevreye Karşı Duyarlılık

24 Mühendislik Firmaları Teşvik Sistemi

25 DRES Projeleri Eleman ihtiyacı

26 Yeşil Hidrojen Üretimi

27 Power-to-X Planlaması

28 Enerji Adası Planlaması

29 Denizüstü RES Demontaj Planlaması

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Dernekler

Rüzgar sektörü, zengin programıyla güçlü rüzgarlar estirecek TÜREK için gün sayıyor

Published

on

By

Cumhuriyetimizin 100. Yılı’nda ‘Rüzgarın Yüzyılı’ temasıyla İstanbul’da gerçekleştirilecek 12. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi 7-8 Kasım’da İstanbul’da düzenleniyor, sektör 3 binden fazla rüzgar profesyonelini İstanbul’a çekecek etkinlik için gün sayıyor. Zengin içeriğiyle rüzgarın küresel ölçekte üst düzey isimlerini bir araya getirecek olan kongre, WindEurope iş birliğiyle bu yıl ilk kez hayata geçirilecek “Türk Tedarikçiler Günü” etkinliği ile Avrupalı türbin ve aksam üreticilerinin tedarik zinciri yöneticileriyle Türk tedarikçileri doğrudan buluşturmaya hazırlanıyor.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından düzenlenen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi, Cumhuriyetimizin 100. Yılı’nda ‘Rüzgarın Yüzyılı’ temasıyla İstanbul’da gerçekleştirilecek. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da kongre öncesi Enerji ve Tabii Kaynaklar ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlıklarının en üst düzey temsilcilerinin sektörün önde gelen yatırımcılarıyla bir araya geleceği ‘İstişare Toplantısı’ ile başlayacak olan kongre, Cumhuriyetimizin 100. Yılı’nda ve ayrıca Türkiye Yüzyılı’nın başlangıcında ülkemizden ve dünya genelinden 3 binden fazla rüzgar profesyonelini İstanbul’a çekecek.

TÜREK’in rüzgarla ilgili tüm başlıkları içeren zengin programı:

  • Türk ve yabancı konuşmacıları
  • Geçtiğimiz yıl büyük ilgi gören ve geleceğin rüzgar teknolojileri ile dijitalleşme bağlamlarının birlikte değerlendirileceği ‘Geleceğin Rüzgarı’ vizyoner oturumları
  • WindEurope iş birliğiyle düzenlenecek ‘Türk Tedarikçi Zirvesi’ etkinlikleri
  • Söyleyecek sözü olan şirketlerin açık iletişim yapabileceği ‘Açık Kürsü’ buluşmaları
  • Yakın geleceğin sektör profesyonelleri olan üniversite öğrencilerinin sektörle ilk elden tanışacağı ‘Kariyer Festivali’
  • Ve farklı kategorilerde verilecek ‘Rüzgara Güç Verenler Ödülleri’ ile iki gün boyunca Türkiye enerji gündemini belirleyecek.

Lokomotif sektörden ‘güçlü mesajlar’

Sektörü büyüten yasal düzenlemeler ve teşvik programları sayesinde son 10 yılda çok ciddi bir büyüme ivmesi yakalayan Türkiye rüzgar sektörü, mevcut güçlü sanayisi ve yetişmiş insan gücüyle özellikle Avrupa kıtasının enerji ihtiyacını ‘emisyon hedefleriyle de uyumlu olacak şekilde’ karşılayabilecek en uygun seçenek olarak ön plana çıkıyor. Bu mesajın özellikle vurgulanacağı kongre boyunca yoğun ilgi görecek oturumlardan bazıları şöyle:

  • ‘Net Zero (2053) ve Arz Güvenliğinde Rüzgar Enerjisi’nin Önemi’ Oturumu
  • Sanayi Özel Oturumu: Yerli Türbin Üretimi ve Global Tedarik Zincirindeki Fırsatlar. Bu oturum özellikle yerli sanayicimizin dünya genelindeki erişimini artırma fırsatları bağlamında ufuk açıcı bir oturum olacak.
  • ‘Rüzgarın Yüzyılında Tahsis Edilen Kapasiteler Sonrası Şebeke Planlamasının Önemi’ oturumu ise enerji iletim hatlarındaki genişleme ve iyileştirme çalışmalarının yenilenebilir enerjinin önünü açmadaki kritik rolünü bir kez daha gündeme taşıyacak.
  • ‘Enerji Depolama: LI-ION ve Alternatif Teknolojiler ile Yeşil Hidrojen’ başlıklı oturum şu anda küresel enerji dünyasının üzerinde en çok konuştuğu konulardan biri olan enerji depolama teknolojilerinin enine boyuna ele alınacağı özel bir oturum niteliği taşıyor.
  • Türkiye’nin deniz üstü rüzgar alanındaki ilk hedeflerini açıkladığı bir gündemde bu konunun tartışılacağı oturumun adı ise ‘2035 Yılına Kadar 5 GW Deniz Üstü RES Kurulumu Mümkün mü?’ olacak.

Yenilenebilir enerjinin geleceğinde elektrik piyasası ve karbon ticaretinden rüzgar türbinlerinde nasıl daha verimli yaşam döngüleri sağlanabileceğine; gelişen türbin teknolojilerinden enerjide dijitalleşmenin sektörlerin büyümesine sağlayacağı itici güce kadar birçok alanda düzenlenecek oturumlar, konuyla ilgili yetkin isimlerin bilgi birikimlerini kongre katılımcılarına aktarmasına fırsat sağlayacak.

12. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi yatırımlar, sanayi gelişimi, finans, servis bakım ve karasal rüzgarın ağırlıklı olduğu konu başlıklarının yanı sıra geçtiğimiz yıl başlatılan ‘Geleceğin Rüzgarı’ vizyoner etkinliği çerçevesinde enerji depolama, deniz üstü rüzgar enerjisi, hibrit ve hidrojenle ilgili ayrı bir bölümü de içerecek. Avrupalı türbin ve aksam üreticilerinin tedarik zinciri yöneticilerinin TÜREK 2023 kapsamında Türk tedarikçilerle doğrudan buluşturulmasına imkan verecek olan “Türk Tedarikçiler Günü” etkinliği ise WindEurope iş birliğiyle bu yıl ilk kez hayata geçirilecek.

12. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nin detaylı programını www.turek.org.tr adresinde bulabilirsiniz.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com