Connect with us

Genel

Tanay Sıdkı Uyar Yüzde 100 yenilebilir enerji

Yayın tarihi:

-

17 Mart 2015 Salı 23:25

Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar %100 Yenilenebilir Enerjinin Türkiye açısından ne kadar önemli olduğunu söyledi ve temiz enerjinin nasıl elde edilebileceği konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

 

Recep YUMAK | RÜZGÂR ENERJİSİ | RÖPORTAJ

Yıldız Teknik Üniversitesi Rüzgâr Enerjisi Kulübü, “Rüzgâr Günleri 4.”etkinliği ile enerji sektörü, akademisyenler ve öğrencileri bir araya geldi.

Marmara Üniversitesi Enerji Ana Bilim Dalı Başkanı Tanay Sıdkı Uyar etkinlikte %100 Yenilebilir Enerjiden bahsetti.

Bir çok katılımcının konuşma yaptığı etkinlikte Dünya Rüzgâr Enerji Birliği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar Rüzgâr Enerjisi hakkında insanlık ve gelecek için çarpıcı açıklamalarda bulundu.

 

İşte Tanay Sıdkı Uyar’la gerçekleştirdiğimiz o Röportaj;

SORU: Rüzgâr enerjisi için Türkiye’de yapılan yatırımlar ortada ama bakıyoruz güneş enerjisi kadar evlerde, insanların günlük yaşamlarında yaygın değil. Bu tür sistemleri kurmakta teknolojik alt yapı mı yetersiz? Bürokratik engeller mi var? Yani kısacası nedenler nelerdir? Vatandaş olarak evimin çatısına rüzgâr türbini kurabilir miyim? 

 

 

TanaySıdkı Uyar: Rüzgâr enerjisi eskiden 1KW’lık 2KW’lık ufak sistemlerdi. Teknoloji çok hızlı gelişti, artık en büyük rüzgâr türbinlerinden 100 tanesi bir nükleer santralin ürettiği kadar elektrik üretebiliyor. Artık sistemler büyüdü, güneş gibi değil. Güneş modüler olduğu için evinizin çatısını kaplıyorsunuz, kendi elektriğinizi üretiyorsunuz ama rüzgâr türbini teknolojisi artık 1 rüzgâr türbini diktiğinizde 100 bin kişinin elektriğini üretiyor. Yani 1 milyon kişilik kente 10 tane rüzgâr türbini olunca ekonomik şekilde yetiyor.

 

Soru: PekiTürkiye eğer isterse ve gerekli çalışmayı yaparsa enerjisinin yüzde kaçını rüzgâr enerjisinden sağlayabilir?

 

TanaySıdkı Uyar: Artık potansiyelleri arttı. Mesela rüzgâr enerjisi şu anda toplam elektriğin en az üç mislini karşılayacak potansiyelde. Hem ekonomik olarak, hem de ticari olarak bu mümkün. Güneş 4-5 mislini karşılayacak durumda jeotermal enerjimiz 5 milyonkonut ısıtacak durumda ve bunların hepsi ücretsiz yani böyle bir şey var.

 

 

Yalnız bunların tek başına bu kadar enerjiyi karşılayabilir olması onların bir tanesini kullanarak olmaz. Burada bir yenilebilir enerjisi senfonisinden söz ediyoruz. Yani yenilebilir enerji güneşin dolaylı olarak bize sağladığı yaşam çevresi onun içinde suya verdiği potansiyel enerji bitkilerde topladığı kimyasal enerji hareket halindeki havanın kinetik enerjisi ve yerin altındaki jeotermal, ısıyı biz alıp insanların ihtiyaç duyduğu elektriğe ve sıcak suya buhara çevirmek istiyoruz.

 

Şimdi bu kaynak her yerde olduğu için buna biz yüksek enteropoli kaynak diyoruz. Bulunduğu yerde yoğunlaştırarak her istediğimizi üretebiliyoruz, sıcak su üretebiliyoruz buhar üretebiliyoruz panellerle elektrik üretebiliyoruz… Şimdi bunun içinde çatınız varsa güneş paneli koyuyorsunuz eğer belediyenin şehrin atıkları varsa o atıklardan bio enerji üretiyorsun, eğer rüzgâr esiyorsa bir yerde uygun bir tepeye rüzgâr tribünü koyup oradan elektrik üretiyorsunuz. Hepsi beraber omuz omuza enerjide çözüme yani yüzde yüz yenilebilir enerjiye doğru katkısını koyabiliyor.

 

Ama şunu hiç unutmamak lazım yenilebilir enerjiden önce enerjinin etkin kullanımı dediğimiz daha az enerji kullanarak daha çok iş yapmak. Ulaşımda bir kişiyi 1 km en hızlı en az yakıt harcayarak çevreyi kirletmeden tahrip etmeden kullanmalıyız.

 

2’cisi sanayide bütün kullandığımız motor şunlar bunlar artık Avrupa standartlarında yüzde 80 daha az enerji tüketiyor.


Şimdi biz onları satmıyoruz burada başka ülkelerde ne kalmışsa onları alıyoruz kredilerle o zaman enerji tüketimimiz hep artıyor gözüküyor. Ve onu artığı içinde hep şu kadar kömür bu kadar nükleer bu kadar petrol yapalım, diyoruz bence başka ülkeleri artık kullanmadığı çöp olan verimsiz çok enerji üreten buz dolapları şunları bunları falan almamamız lazım mevcut en yeni teknolojiyi kullanmamız lazım bunu yapan ülkeler Amerika Almanya, Almanya özellikle 2050 yılına kadar mevcut enerji tüketimi yüzde 45’ni azaltıyor. Yani problemi ufaltıyor geri kalanını da yüzde yüz yenilebilir enerji yapıyor.

 

Şimdi bunun olabilmesi için bir kaynak var mı bakmak lazım evet kaynak var ücretsiz teknoloji var mı? Evet, teknoloji var ben bugün üniversitede yapacağım konuşmada bunları ispatlayacağım.

 

3’süde bunlar en ucuz yani pahalı deniyordu falan bitti artık, 17 Eylül 2013 tarihinde Amerika enerji bakanlığı ve araştırma laboratuvarı birlikte açıkladılar ki temiz enerji devrimi başladı, neymiş temiz enerji devrimi bir güneş panelleri elektrik üretenler kw kapasitesi, 1kw kapasitesi 800 dolara kuruluyormuş artık 3kw konutunuzda 2400 dolar verdiğinizde panelleri alıyorsunuz,invörtürü şusu busuyla beraber 8-9 bin liraya ömür boyu elektrik vermeyecek kadar elektrik üretebiliyorsunuz.

 

Soru: Türkiye’de durum nedir? Türkiye rüzgâr enerjisine ne kadar stratejik açıdan konuşturur. Türkiye’de bunu yapmak mümkün müdür?

 

TanaySıdkı Uyar: Şimdi ben şunu söyleyeyim güneşte böyle rüzgârda da, 13-14 kuruşa yani o yenilebilir enerji devrimi açıklarken insanlar 14 kuruşa 1kw üretiyor diyorlar, biz elektriğe 40 kuruş veriyoruz, yani o da en ucuz ayrıca LED aydınlatma dediğimiz ampulleri en ucuz… Bide elektrikli taşıtlar ulaşım, şimdi siz rüzgârı soruyorsunuz, rüzgârda biz ne durumdayız ne yapabiliriz kaynağımız var mı? Ve ben onu 1989’da Türkiye’de yaptım rüzgâr atlasını Avrupa’nın en rüzgârlı ülkesi biziz yani kaynak var. Teknoloji demin söyledim var ve Türkiye’de rüzgârdan Avrupa’ya göre 2 misli az ucuza üretilebiliyor.

 

Şimdi böyle bu durum hemen gitmemiz lazım hemen yapmamız lazım bütün gazı kömürü entegre planlamayla, bir an önce çözüme doğru uzun vadeli planlama yapmak lazım.

 

Şimdi sıkıntı şu Türkiye’de 1 uzun vadeli doğalgaz anlaşmaları yapmışız Türkiye’de yani doğalgaz anlaşmaları dediğimiz satın al ya da öde anlaşmaları, gizli ticari anlaşmalar diyorlar bilmiyoruz ne olduğunu ama anlaşılıyor ki bunları almazsak parasını ödüyoruz dolayısla yönetim karar vericiler ve ilgili kuruluşlar diyor ki rüzgâra izin verirsek güneşe izin verirsek en ucuz ama enerji tasarrufu yaparsak bu doğalgazın parasını kim ödeyecek diyorlar. Şimdi doğal gazın parasını maalesef yurttaşlar ödüyor. 

 

Soru: Şuan için yatırımcıların önünde bürokratik anlamda çok engeller var mı? Rüzgârenerjisi açısından? Yeni yasa talep ediyorlar mı?

 

TanaySıdkı Uyar: Engel var mı derken bizim karar verme mekanizmamız desteklemiyor zaten yani diğer ülkelerdeki fiilin tarif dediğimiz hani üretilen elektriği kuruluşa verdiğin zaman elektrik şirketinin geri bi para ödendi, Avrupa’da bu Amerika’da işte 150 kuruştu Almanya’da biraz daha fazlaydı, güneşi daha az olduğu için ve ek para ödendi yani bugün bile Çin mesela yüzde 70’ni yenilebilir enerji yatırımını yapan vatandaşların, ödüyor ki ona geçsinler diye İsrail Hindistan zaten bunu yapıyorlardı yüzde 85’ni ödüyordu bunlar teknoloji gelişsin diye yapılan desteklerdi.

Sizin sorunuz bürokratik engel diyorsunuz, şimdi kendi halinde bırakılsa eşit davranılsa zaten oyapılacak serbest piyasada elektrik alınıp satılabiliyor Türkiye’de, onun için insan sanan insan 10 kuruş ada üretse 30 kuruşa satabiliyor. Şimdi bunun önüne birazcık geçmek için ben öyle diyorum lisansız üretim diye bir şey çıkarıldı lisansız üretim her vatandaş eğer aboneliği varsa o aboneliğinden dolayı 20 bin metre kareye 1 megavat güneş santrali kurabiliyor, rüzgârda olabilir ama onda sıkıştılar çünkü artık rüzgâr tribünleri 1 megavatlıkları yok, 3 megavat var, 5 megavat var bulamıyorlar 1 megavat onun için yapılamıyor şuanda ama güneşte öyle değil modüler olduğu için yapılabiliyor. Ve o kişi onu devletin belirlediği fiyattan parasını alıyor dolayısıyla 6 yılda ödüyor. Eğer serbest piyasada satsa 3 yılda ödeyecek bir şeyi lisans vermeyerek lisanssız yaparak lisans şeyleri açılmıyor rüzgârda ise kaç sene sonra açılacağı belli değil.

Ama termik santral yapacam deseniz hemen gelin açalım yolu verelim şebeke verelim yani öyle bi eşitsizlik var. Eğer bunu aşabilirsek bürokratik engel demiyorum bizim ülkemiz için enerjide çözüm istiyorsak yani eşitlik özgürlük barış kimseyi öldürmeye gerek olmadan temin etmek istiyorsak ve yerel istihdam yapmak istiyorsak öncelikle enerjiyi etkin kullanıp başka ülkelerin terk ettiği buzdolapları, televizyonlar vs. müşteri olmamak lazım yani imtiyazlı ortaklık olmamak lazım Avrupa’nın bize bazı ülkelerin istediği gibi çünkü duşunu burada almak istiyorlar doğal olarak onlarda temiz enerjiye geçmek istiyorlar ama hani müşteri arıyorlar eskilerini atsınlar ve onların parasıyla yenisini yapsınlar diye.

 

Başkaların çöplerini almamak lazım kredi veriyorlar diye atlamamak lazım, kendi ülkemizin güneşini rüzgârını değerlendirerek bir an önce hedefimizi koyup yüzde yüz yenilebilir enerji olmak zorundadır, çünkü hem sigar içerim hem de içmem diyemezsiniz. Hem sorunlu olan nükleer atık ısıyı kullanıp hem de rüzgârı kullanayım dediğiniz zaman hala sorundan yanasınızdır.

 

Onun için yani yüzde on yenilebilir enerjinin hiç bir anlamı yok yüzde 30’un da hiçbir anlamı yok. Ama yüzde yüzün var, çünkü siz çözüme kilitlenmişiniz artık sorunları yapmıyorsunuz demektir. Hani benim iddiam odur ki Türkiye 2023 yılında yüzde yüz yenilebilir enerjiye geçebilir, ama yetkilileri karar vericileri öğretim üyeleri sorundan yana değil çözümden yana davransınlar.

 

Soru: Son olarak bugünönemli bir temel atılıyor, Kars da Tanap projesi hayata geçmesi için ilk adımıatıldı, bu Tanap projesi Türkiye’yi uluslararası camiyada stratejik açıdansiyasi açıdan ve ekonomik açıdan elini rahatlatacak bir kart mı? Sizce buyatırımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

TanaySıdkı Uyar: Şimdibizim Azerbaycan’da dostluğumuz beraberliğimiz var, o kapsamda bir şey yapılıyor arada tabi petrol şirketleri de var, yalnız ben herhangi bir adımın atılırken bir bütün perspektiflerin doğru olarak sıralanması gerektiğini düşünüyorum, hani her projeye göre yani “Birisine size ben arkadaş olmak istiyorum çok iyisiniz diyorum veya işte öldüğünüzde hakkımı helal ediyorum çok iyi insandır diyorum” şimdi bunlar bazen timsah gözyaşları olabiliyor.

 

Onun için her şeyle ilgili doğru bilgilerin bilinmesi lazım herkes erişebilir olması lazım yani bu doğalgaz anlaşmalarına erişemiyoruz mesela onun için yorumda yapamıyoruz.

1 her bilgi doğru olmalı

2 bütün bu olaylar sistemli değerlendirilmeli, yani ne demek sistemli Azerbaycan,Türkiye, Yunanistan, Avrupa çünkü biz üye olmaya çalışıyoruz 4 sene, 5 sene sonra üye olacağız bütün bunun hepsinin birlikte değerlendirilmesi lazım yani Tanap projesi de başka projelerde Avrupa Birliğine uyum sürecindeki bir ülke olarak diğer Avrupa Birliği ülkeleri gibi uymak zorunda olduğu direktifleri aklımızda tutarak geleceğe yatırım yapmalıyız. 

 

Yoksa Yunanistan’ın durumuna düşeriz Yunanistan çöktü çünkü bütün yatırımlar kirli yatırımdı üründe gelmiyor parayı ödeyemedi burada kredi alan veren kazandı.

 

Tanapprojesini de bu bütünlükte değerlendirmek lazım ülkemizin bir uzun vadelienerji ekonomi çevreyle ilgili karar destek modeli olması lazım bunun ekolojikkısmı AB direktifleri ve birleşmiş milletler kararlarına uyumlu olmalı iktisadi yönden nasıl gelişeceğimizi iktisatçılarımız yeni yaşam ekonomi neyse onutanımlayıp savundukları şeyi eti kemiğe büründürmeliler. Bizde enerji teknolojisileri olarak o ekonominin o yeni yaşamın gerektirdiği şeyi enerjiyi nasıl sağlayacağımızı nasıl yüzde yüz yenilebilir enerjiye oluşturacağımızı onu da biz planlamalıyız.Ve böyle yaptığımız zaman hakkeden sürdürülebilir sorunlardan arınmış bir yeniyaşamı Türkiye’de kurmak mümkün olabilir.

 

Temiz bir yaşam için yüzde yüz yenilebilir enerji diyorum…  

 

 

RÖPORTAJ | RUZGARENERJISIDERGISI.COM

 

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ

Enerji Depolama

Kontrolmatik, Pomega ve Siemens’ten ‘mühendislik ittifakı’

Yayın tarihi:

-

Yazar

Batarya ve sürdürülebilir enerji çözümleri pazarı hızla büyüyor. Ulaşım ve enerji sistemlerinde karbonsuzlaşmayı sağlayacak bataryalar için en üst seviyede sürdürülebilir bir değer zincirine duyulan ihtiyaç da aynı paralelde artıyor. Siemens bu amaçla, sistem entegrasyonu, enerji üretimi, iletimi ve dağıtımı alanlarında küresel bir EPC lideri olan Kontrolmatik Technology ve Kontrolmatik iştiraklerinden Pomega Energy Storage Technologies ile yeni bir iş birliğine imza atıyor. Üç şirket arasında kurulan bu iş birliği, daha sürdürülebilir bir enerji sistemine geçişi sağlamak için sürdürülebilir bir küresel batarya ekosistemi oluşturmaya odaklanacak. Bu iş birliğiyle, Pomega Energy Storage Technologies Amerika ve Kontrolmatik Amerika, Kuzey Amerika’daki enerji depolama operasyonlarını hızlandırmış olacak.

Konuyla ilgili olarak konuşan Pomega Enerji Depolama Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Saim Hacıağaoğlu şunları kaydetti: “Siemens ile yaptığımız iş birliği, Kontrolmatik’e Siemens ile mühendislik, entegratör ve yazılım ortağı olarak kendini kanıtlama fırsatı sağlayacak. Bunun karşılığında biz de Kontrolmatik/Pomega olarak Siemens otomasyon ekipmanı ve yazılım çözümlerinin standartlaştırılmasına yardımcı olacağız. Kontrolmatik ve Pomega olarak bizi her zaman en son teknolojinin en ön saflarında tutacak fırsatlar arıyoruz ve Siemens ile çalışmak da bu yöndeki başarımızın devamını sağlayacak.”

Söz konusu iş birliği, her üç şirketin de küresel erişimini genişletirken sürdürülebilir enerji depolama alanındaki çabalarına da önemli katkılar sağlayacak. Siemens, tedarik zincirinden geri dönüşüme ve yeniden kullanıma kadar uçtan uca teknolojisiyle ABD’de pil üretimini artırmaya yardımcı olmaya devam ederken, bu amaçla çalışacağı güçlü endüstri ortaklarıyla iş birliği yapmayı arzu ediyor. Kontrolmatik ve Pomega, özellikle Pomega’nın Türkiye’deki ilk LFP batarya fabrikasında Siemens çözümlerinin kullanımını tam ve sürekli destekle optimize ederek standartlaştıracak.

İş birliği hakkında bir açıklama yapan Siemens’ten Jefi Bardavit de şunları kaydetti: “Siemens, Kontrolmatik ve Pomega arasındaki bu heyecan verici iş birliğinden duyduğum coşku ve iyimserliği ifade etmek istiyorum. Bu alanda küresel bir ittifak kurma ihtimali gerçekten ilham verici ve bu aynı zamanda ortaklığımızda yenilikçilik, verimlilik ve en son teknolojiye olan bağlılığı simgeleyen önemli bir kilometre taşına işaret ediyor. Siemens, Kontrolmatik ve Pomega arasındaki sinerji, endüstri standartlarını yeniden tanımlamaya ve dönüştürücü çözümler yaratmaya hazırlanıyor. Hizmet verdiğimiz alanlarda çığır açan gelişmelerin önünü birlikte açıyoruz. Ortak değerlerimiz ve hedeflerimizle uyumlu olan bu ittifak, dünya çapındaki tüm müşterilerimize benzersiz bir değer sunma konusundaki kararlılığımızı da pekiştiriyor. Birlikte yaratacağımız olumlu etkiye tanık olmak için sabırsızlanıyor ve başarı ve büyümenin devam edeceği bir geleceği dört gözle bekliyorum.”

Buna ek olarak eğitim, işgücü ve araştırmaya da birlikte odaklanmaya karar veren üç şirket, Güney Carolina Üniversitesi (USC) ile de ortak bir iş birliği tesis etti. Pomega halen, Güney Carolina Üniversitesi’ne Siemens otomasyon ve yazılım çözümlerini kullandığı ve 2024 sonunda tamamlanması planlanan bir pilot batarya üretim hattı kuruyor. Siemens’in akademi ile iş birliği sayesinde burada kullanılan yazılımların büyük bir kısmı da üniversiteye bağışlandı.

Güney Carolina Üniversitesi’nden Doktor William E. Mustain konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “USC, bataryalara yapılan 30 yıllık yatırım ve araştırma üzerine inşa edilen batarya pilot üretim ve test kabiliyetlerinde önemli bir genişlemenin ortasında yer alıyor. Tasarladığımız bu tesisi hayata geçirmek için bizimle aynı vizyonu paylaşan ve projeye benzersiz becerilerini katacak ortaklar gerekiyor. Siemens, Kontrolmatik ve Pomega ile başarı için doğru ortakları bulduğumuza inanıyoruz. Bu ekibin birleşik iş, bilim ve teknoloji deneyimi, bütünün parçaların toplamından daha büyük olduğu bir şey yaratıyor ve eyaletimiz adına sürdürülebilir bir eğitim, inovasyon ve iş modeli sağlamak için güçlü bir temel oluşturuyor. Siemens, üniversitemizdeki öğrencileri güçlü bir şekilde desteklemekte ve eğitime olan bağlılığını ortaya koymaktadır. Dijital tasarım ve işletimle ilgili sağladıkları kaynaklar, öğrencilerimizin mezun olur olmaz enerji dünyasına katkıda bulunmaya hazır olmalarını sağlayacak.”

Siemens ve Kontrolmatik, ABD’de üretilen özelleştirilmiş uçtan uca çözümlerle ABD batarya enerji depolama endüstrisini genişletmek için yakın iş birliği içinde çalışacak. Pomega’nın Güney Carolina’daki PΩCenter’ı, ABD’de yalnızca şebeke ve konut batarya depolamasına yönelik LFP çözümlerine adanmış ilk tesislerden biri olacak.

Devamını oku

Genel

ICCI Fuarı’nda enerji sektörüne yenilenebilir enerji müjdesi

Yayın tarihi:

-

Yazar

ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın açılışını gerçekleştiren TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Sözcüsü Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, yenilenebilir enerji ile ilgili müjde verdi.  Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak, ülkemizi güçlendirecek adımları atmaya devam ediyor. Maden ve enerji kanunlarında değişiklikleri kapsayan kanun teklifimiz komisyondan geçti ve genel kurulda görüşmelere başlanacak. Meclisimizin onayıyla teklifimiz yasalaşacak ve bu sayede enerji sektörümüzün önünü açmış olacağız” dedi.

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’nın desteği ile TG Expo tarafından gerçekleştirilen ICCI – Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nın açılışı Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, İstanbul Sanayi Odası Enerji Grup Başkanı Rıdvan Mertöz, KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın, ENSİA – Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı ve KBSD – Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Hoplamaz’ın katılımı ile gerçekleştirildi. 3 gün boyunca 10.000 metrekarelik alanda küresel enerji piyasasının kalbinin atacağı fuar, 200’e yakın firma ve 8 bini yurt dışından olmak üzere toplamda 20 binden fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapacak. ICCI bu yıl ilk kez eş zamanlı gerçekleşecek Electricity Eurasia – Elektrik ve Elektrik Ekipmanları Fuarı’na da sahne oluyor.

Enerji sektörüne yeni kanun teklifi müjdesi

Fuarın açılışında konuşan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “TBMM komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak ve ülkemizi güçlendirecek çabaların içerisindedir. Yakın zamanda komisyonumuza gelen özellikle maden ve enerji kanunlarındaki değişiklikleri kanun teklifi ilgili komisyonumuzdan geçti. Gerekli tartışmalar yapıldı. Komisyon üyelerimiz katkılarını verdi Ve genel kurulun gündemine hazır hale getirildi. Genel kurulda özellikle yenilenebilir enerjiyle ilgili bazı kanuni düzen içeren kanun teklifi görüşülmelerine başlanacak. Ümit ediyorum ki; değerli milletvekillerimizin, meclisimizin onayla da bu teklif yasalaşacak. Bu da özellikle ülkemizin siz değerli sektör temsilcilerimizin önünü açmak üzere ülkemize sağlamak üzere bu kanun teklifi de yasalaşmış olacak diye ümit ediyorum” şeklinde konuştu.

Enerji verimliliğinde başarının formülü her kademede “farkındalık”

Son yılların en kritik konularından birisinin yenilenebilir enerji olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Bu alanda atılan adımlar ve yaşanan gelişmeler hem ülkelerin güçlenmesi hem de sektör oyuncularının daha rekabetçi haline gelmelerinde şüphesiz önemli bir rol oynuyor. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak da rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kurulumu ve kurulu gücünün diğer konvansiyon termik kurulu güce göre daha fazla olduğunu görüyoruz. TBMM komisyonu olarak bunun farkındayız ve bu farkındalığın da bir gereği olarak ilgili komisyonumuz ve hükümetimizin bu alanda ülkemizin ve sektörün önünü açacak çaba sarf ediyoruz” şeklinde konuştu. Özellikle bu tür fuar ve konferanslarda yapılan tartışmalar ve beraberinde sektöre ilişkin ortaya çıkan fikirlerin yasama ve yürütme için son derece kıymetli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Fakat özellikle enerji verimliliği konusunda hükümet ve ilgili bakanlıklar her ne kadar destek verirse versin toplumda ve sanayicilerimizde bu konularda gerekli eğitim, farkındalık ve bilinç oluşmadığı takdirde çabaların yeterli şekilde amacına ulaşması mümkün olmaz” dedi.

“Fuarımızın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri”

TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel de açılış konuşmasında, “1994 yılında İstanbul’da bir Kojenerasyon Semineri ile başladığımız yolculuğumuz, kısa sürede ülkemizin enerji sektöründeki hızlı gelişme ve enerji camiasının yoğun ilgisiyle 1999 yılında ICCI (International Cogeneration Conference of Istanbul) adı altında bir Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı kimliğine evrildi. Dünya enerji piyasasının jeopolitik açıdan belki de en sıcak ve hareketli coğrafyasında yer alan bir ülke olarak ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri. Fuar sayesinde oluşturduğumuz verimli, etkin, saygın ve kaliteli bir iletişim ve etkinlik platformu ile bu büyüme ve gelişme sürecine 30 yıla yakın süredir tanıklık ediyor, gelecekte de sürdürmek üzere yoğun çaba gösteriyoruz. Sürdürülebilirliği odak noktasına aldığımız fuarımızda enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, akıllı şebekeler, temiz teknolojiler ve çevre yönetimi gibi konularda güncel gelişmeler öne çıkacağı için bu yılın teması olarak ‘Enerjinin Geleceğini Keşfet’ diyeceğiz” dedi.

“Yenilenebilir enerjiyi fırsat olarak yakalayanlar avantajını görecek”

Enerjide baş döndüren dönüşümlerin yaşandığı son yıllarda fuarın günceli yakalamak ve geleceğe yönelik projeksiyonlara ışık tutmak için kritik öneme sahip olduğunu belirten KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın ise, açılışta “İklim değişikliğini yavaşlatmak ve toplumları daha temiz bir ortamda yaşatma çabaları, enerjide fosil kaynaklardan yenilenebilir enerji tüketiminin daha yüksek düzeylere geçişini zorunlu kılıyor. Enerji tüketiminin daha da artış gösterdiği günümüzde elektriğin üretildiği kaynaklar daha önemli hale geliyor. Bugün enerji yatırımlarında özellikle finansmana erişimin zor ve yüksek maliyeti nedeniyle hedeflenen yıllık büyümenin biraz gerisinde kaldığını görüyoruz. O yüzden bu dönemi geleceğe yönelik hazırlık ve planlamaların yapılması için bir fırsat olarak gören ve değerlendirenler hızlı dönüşümde bunun avantajlarını yakalayacak” diye konuştu.

Devamını oku

Genel

Kamu Görevini Engelleyenler 5 Yıla Kadar Hapis cezası alabilir

Yayın tarihi:

-

Yazar

Dicle Elektrik Uzun Yıllar Borcunu Ödemeyip Şiddete Başvuranları Mektupla Uyardı;

Dicle Elektrik, dağıtım bölgesinde 27 milyar TL’yi aşan elektrik borcunu uzun süredir ödemeyen ve bununla birlikte görevlilerin çalışmalarını engelleyenlere karşı hukuk mücadelesi vermeyi sürdürüyor. Sorumluluk bölgesinde yer alan 6 ilde kamu hizmeti yürüten dağıtım şirketi, başta Şanlıurfa ve Mardin olmak üzere borçlu sulama abonelerini bu kez engellemelerden dolayı 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabilecekleri konusunda uyardı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 6 ilinde elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik’ten, başta Şanlıurfa ve Mardin’deki çiftçilerin 27 milyar TL’yi aşan elektrik borçlarının ödenmemesiyle ilgili olarak yeni bir açıklama yapıldı. Tarım sezonu öncesi “borcunu ödemeyene elektrik verilmeyecek” uyarısında bulunan Dicle Elektrik, borçlu abonelere bir mektupla önemli yeni uyarılarda bulundu. Mektupta mevzuat gereği elektriği kesilecek olan ancak bu kesintiye kaba kuvvetle karşı koyacak olan abonelerin, TCK’nın ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesine’ dair 113’ncü maddesi uyarınca 5 yıla kadar hapis cezası alabileceği duyuruldu.

İadeli taahhütlü mektupla uyarıldılar
Elektrik borcu bulunan, uzun süredir borcunu ödemeyen ve mevzuat gereği elektriğini kesmeye gelen görevlileri engelleyenlere yönelik gönderilen bu kritik uyarı, her bir borçlu aboneye özel olarak iadeli taahhütlü mektupla yapıldı.

Kamu görevini engelleyene 5 yıla kadar hapis
Aynı mektupta, görevlilere dönük yapılacak her türlü engellemenin TCK’nın 113’ncü maddesinde yer alan ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi Suçunu’ kapsadığına yer verilerek, çalışmaları cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engelleyenlerin, 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabileceği kaydedildi.

18 bin çiftçinin 27 milyar TL borcu var
Dicle Elektrik, bölgede 18 bin tarımsal sulama abonesinin elektrik borcunun 27 milyar TL’yi aştığını açıklamıştı. Söz konusu borcun 15.5 milyar TL’sinin Şanlıurfa’daki 13.000 aboneye, 9.5 milyar TL’sinin Mardin’deki 5.000 aboneye, geri kalanın ise Diyarbakır, Batman, Şırnak ve Siirt’teki tarımsal sulama abonelerine ait olduğunu duyurulmuştu.

Dicle Elektrik tarafından abonelere iadeli taahhütlü olarak gönderilen kişiye özel mektuplarda şu ifadeler yer alıyor:

‘’ Sayın abonemiz;
… tesisat numaralı aboneliğinize ait muaccel olan ………… faturalı borçlara ilişkin olarak ekiplerimiz tarafından 18.03.2024 tarihinde Elektrik Piyasası Tüketici Yönetmeliği‘nin Zamanında Ödenmeyen Borçlar başlıklı 35. Maddesi hükümleri uyarıca kesme işlemi için aboneliğinizin bulunduğu sayaca gelinmiş ancak tarafınızca mukavemet gösterilmesi sebebiyle kesme işlemi gerçekleştirilememiştir. Aynı tesisat ve borca ilişkin ekiplerimiz tarafından tekrar kesme işlemi uygulanacak olup, tarafınızca mukavemet gösterilmesi halinde hakkınızda TCK 113 uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile suç duyurunda bulunacağımız konusunda tarafınıza ihtarda bulunulmuştur.’’

Devamını oku

Trendler