Connect with us

Esinti’miz bol olsun

Yayın tarihi:

-

Samimi bir itiraf ile yazıma başlamak istiyorum. Bugüne değin paylaşımlarım güneş enerjisi ve yatırımları odaklı iken ilk kez rüzgar enerjisi için bir yazı hazırladım. Biraz heyecan da yapmadım değil ama geçerli, masum bir sebebim var. Eski bir bankacı olarak enerji sektörünün finansmanı için naçizane elimden geleni yapma gayreti içindeyim. Ancak aktif çalışmalarımın hedef alanı, enerji sektöründe faaliyette olan KOBİ segmentinin finansmanı olduğu için lisanssız yenilenebilir enerji projeleri ile teşrik-i mesaim daha fazla oldu. Hal böyle iken, RES projelerinin de ağırlıklı kurumsal ölçekli lisanslı yatırımlar olması kaynaklı, rüzgar ile aramda bir miktar mesafe bulunmakla beraber aslında iki taraf olarak birbirimize her daim de sempati duyduk. Nasıl mı? Rüzgarı bol Gümüşlük’teki yazlık evimde bahçeme çıktığımda karşımda 3 tane rüzgar türbini ile güne başlıyorum ve keyifle, bakalım bugün çarklar nasıl dönecek diye izliyorum. Hava rüzgarlı olunca kendi kendime seviniyorum, ne güzel hızlı dönüyorlar, üretim hızlandı diye hatta o an yatırımcı ve daha da ileri gidersem finansör kurum adına seviniyorum. Ve yine yakınımdaki yeldeğirmenlerine de bakarken doğanın yüzyıllardır bizlere sunduğu temiz enerji kaynakları için minnetimi tekrarlıyorum. 

Ülkemizin büyük bir zenginlikle her başlıktaki yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip olduğunu, güneşin (sıcaklığın) rüzgarın da oluşmasında etken olduğunu, dünyaya ulaşan güneş enerjisinin yaklaşık %2’sinin rüzgâr enerjisine dönüştüğünü de hatırımızda tutarsak temiz bir hafızaya sahip olmuş oluruz.

En basit hali ile hava hareketlerinin yer değiştirmesi olan rüzgarın, bir enerji kaynağı olarak bize yel değirmenleri ile elektrik enerjisi sağlaması 1890 yılına dayanmakta. Bu tarihten sonra da değirmenler küçük ev ve çiftliklere elektrik sağlamak için kullanılmış. Ve bugüne geldiğimizde çok şık dizayn edilmiş ve her geçen gün daha da zarifleşen türbinler bizlere aynı şekilde temiz enerji sağlamaya devam ediyor. Zerafetle dönen türbinlerin verimlilik belirleyicileri de; rüzgarın kuvveti, yönü ve türbinin yüksekliği…

Her yatırım türünün mutlaka kendi içinde avantaj (kolaylık) ve dezavantajları (zorluk/riskler) vardır, yatırımcı dezavantajları iyi tanımlar, en kötü senaryodaki potansiyel riskleri finansal gücü ve yönetim becerileri ile kontrol edebileceğini ölçümlerse, yani en kötü senaryoda hayatta kalacağını öngörebiliyor ise yatırıma başlar. Burada bahsettiğim yatırımcı pek tabii profesyonel bakış açısına sahip yatırımcı. Bir de sadece avantajları dikkate alarak yatırıma başlayanlar var. Dürüst olmam gerekirse onları burada yazıma konu dahi etmeyi tercih etmiyorum.

Özellikle son 12 yılda gelişme gösteren rüzgar enerjisi yatırımlarında ekipmanlar bilindiği üzere dağınık ve belli ekipmanlar da global tedarik zinciri sistemine bağlı. Maalesef çalışılmamış, tecrübe edilmemiş yerden global düzeyde sorunlar gelince doğal olarak dalga halinde tedarik temininde negatif etki alanının içerisine giriliyor. Keza Opex maliyetlerinin döviz ağırlıklı olması ve şu an yasal izin ve dokümanlarla ilgili işleyişin durağan süreçte olması gibi etkenler de yatırım adına diğer iyi hesaplanıp, yönetilmesi gereken başlıklar. Nasıl ki bilançolarda beklenmeyen giderler kalemi vardır, yatırımlar adına da beklenmeyen riskler vardır. Bu kez önemli detay; beklenmeyen risklerin ve alınacak aksiyon planlarının bugüne değin tanışılmamış ve ihtimaller çerçevesinin dışından gelmesi. Bazı beklenmeyen riskler yatırımcı kontrolünde yönetilebilecek iken maalesef bazıları da dış etkenlere bağlı kalabiliyor.

“Risk sıfırlanamaz, ancak minimize edilebilir” de bu bağlamda çok sevdiğim ve kullandığım cümledir.

RES yatırımlarının finansal kurumlar açısından değerlendirilmesine gelirsek; RES yatırımcı profili hepimizin bildiği üzere ağırlıklı kurumsal ölçekte, kredibilitesi yüksek, profesyonel risk ölçümlemesi ile proje geliştiren, bunun için konusuna hâkim uzmanlarla çalışma imkân ve bütçesine sahip firmalar. Hal böyle olunca, mutlaka istisnalar vardır, finansmana ulaşımda da çok meşakkatli süreçler yaşanmıyor. 

Ana hatları ile yatırım değerlendirmesine kreditörlerin bakış açıları nasıl? Bakalım;
  • Bugüne değin yenilenebilir enerji yatırımları süreç yönetiminde deneyimlediğim en temel zaman dilimi, yatırımcı kararı – Büyük montanlı ve uzun vadeli yatırımlarda yatırımcı profili kreditör tarafında önem arz eder zira beş yılın üzeri olarak tanımlanan uzun vadede muhtelif olumsuz durumlara maruz kalınma ihtimali vardır. Bu aşamada yatırıma karar vermiş potansiyel yatırımcının finansal gücü beraberinde risk yönetme kabiliyeti de ön plana çıkar. 
  • Doğru saha seçimi (rüzgar hızı, arazi yapısı, trafo merkezine uzaklık vb.) kullanılacak olan finansmanın geri dönüşünde ve yatırımın yapılabilirliğinin belirlenmesinde işin temelini oluşturmakta –  Finans kurumlarının tavizsiz talep ettiği, direğin bulunacağı noktanın son 1 yıla ait rüzgar ölçümü. 
  • Proje geliştirme – Finans kurumlarının üzerinde çalışacağı fizibilite raporu; konusunda profesyonel uzmanların objektif bakış açısı ile hazırlanmış ve risk ölçümlesi analizinde ihtiyaç duyulan bilgileri ve senaryolu nakit akış tablolarını içermeli.
  • RES yatırımlarının diğer yenilenebilir enerji yatırımlarından farklı olarak çok sayıda yasal izne tabi olması sürecin önemli bölümü – Finans kurumları ÇED raporu, arazi kamu arazisi ise haklar alınmış mı, hangi şartlarda alınmış, lisans geçerli mi, lisans başvuran gerçek yatırımcıya mı ait vb. konu ve dokümanların güncelliğini, mevzuatlara uygunluğunu ve hukuksal geçerliliğini hayli titizlikle inceler.
  • Finans kurumları kendi çevre ve sosyal risk politikaları ve kriterleri çerçevesinde kümülatif çevresel etki analizi yapmaktadır zira finans kurumları ve onlara fon sağlayıcılar herhangi bir hukuksal sürece girme ihtimali olan yatırım finansmanına sıcak bakamaz. Kaldı ki artık günümüzde Yeşil Finansman, İklim Finansmanı gibi terimler gündemimize oturmuş, Yeşil Tahviller artık  finansman enstrümanı olarak aktif hale gelmiş iken…

Yukarda bahsini geçirdiğim konular yatrımcının finansmana ulaşım için hazırlamakla sorumlu olunan başlıklar olarak algılanmamalı, her şeyden önce yatırımcı her ne boyutta yatırım yaparsa yapsın kendisi için titizlikle bu hazırlıkları yapmalı zira projenin yapılabilirliliğine önce kendisi inanmalı. Yatırımlar fabrikasyon da değildir, olamaz da, her biri farklı parametrelere sahip haute-couture – özel tasarımdır. İnanıyorum ki sektör proje geliştirici danışmanlarımız da bu yaklaşımla proje geliştiryor. 

Ve önümüzdeki dönem, finans kurumları temiz ve sürdürülebilir enerji için ne kadar kaynak aktarırsa uluslararası alanda ratingleri o denli yüksek olup, buna bağlı bir nevi iyi karne ödülü olarak avantajlı kaynaklara ulaşabilecekler. Bu model de herkesin kazandığı model olacak. Böylece daha ucuza kaliteyi satın almayı başaracağız.

Unutmayalım ki; makro ve mikro dalgalanmalar her zaman olur ve olacaktır da. Bu dönem sakinlikle, sağduyu ile, panikten uzak, karar vericilerimizle ve sektör paydaşlarımızla etkin ve anlayışlı bir işbirliği içerisinde “Yeni Normal” hazırlığımızı yaparak geçirmemiz için fırsat. Her durum onu bizim nasıl algılandığımızla yönetilir; kriz mi yoksa eksikleri tamamlama ve yeni dönem hazırlıkları için fırsat mı? Kim bilir bu dönem dijitalleşmeye yönelik belki de biraz ağırdan alınan bazı konuların hızlanacağı dönem olacak, uzaktan çalışma kısmen kalıcı hale gelecek ve tüketici profilinde gerçek kişilerin oranı artacak buna göre yeni düzenlemeler çıkacak, beraberinde yeni yan hizmet  ve işkolları oluşacak, ana faaliyet konusu enerji sektörü olmayan yatırımcılar ana faaliyet konularını korumak adına yeni pozisyon alacak vs. Önce çok iyi bir izleyici olup sonra uygulayıcı olmak çok şey kazandırır; sadece yatırımcıya değil, tüm topluma.

Jules Payot der ki, “Rüzgâr Gülü kendisini rüzgârın çevirdiğinden habersiz, yalnız başına döndüğünü zanneder.”

Ben de diyorum ki, “Çocukluğumun simgesi olan Rüzgâr Gülü aslında hiç yalnız değildi. Onun dönmesi için hızla koşardım, sanki o döndükçe ben onu yaşatıyordum. En olmadı üfler nefesimle nefes verir, onu yine de yalnız bırakmazdım”

Ve yine bırakmayacağım.

Sevgi ve saygılarımla…

Genel

ICCI Fuarı’nda enerji sektörüne yenilenebilir enerji müjdesi

Yayın tarihi:

-

Yazar

ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın açılışını gerçekleştiren TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Sözcüsü Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, yenilenebilir enerji ile ilgili müjde verdi.  Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak, ülkemizi güçlendirecek adımları atmaya devam ediyor. Maden ve enerji kanunlarında değişiklikleri kapsayan kanun teklifimiz komisyondan geçti ve genel kurulda görüşmelere başlanacak. Meclisimizin onayıyla teklifimiz yasalaşacak ve bu sayede enerji sektörümüzün önünü açmış olacağız” dedi.

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’nın desteği ile TG Expo tarafından gerçekleştirilen ICCI – Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nın açılışı Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, İstanbul Sanayi Odası Enerji Grup Başkanı Rıdvan Mertöz, KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın, ENSİA – Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı ve KBSD – Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Hoplamaz’ın katılımı ile gerçekleştirildi. 3 gün boyunca 10.000 metrekarelik alanda küresel enerji piyasasının kalbinin atacağı fuar, 200’e yakın firma ve 8 bini yurt dışından olmak üzere toplamda 20 binden fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapacak. ICCI bu yıl ilk kez eş zamanlı gerçekleşecek Electricity Eurasia – Elektrik ve Elektrik Ekipmanları Fuarı’na da sahne oluyor.

Enerji sektörüne yeni kanun teklifi müjdesi

Fuarın açılışında konuşan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “TBMM komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak ve ülkemizi güçlendirecek çabaların içerisindedir. Yakın zamanda komisyonumuza gelen özellikle maden ve enerji kanunlarındaki değişiklikleri kanun teklifi ilgili komisyonumuzdan geçti. Gerekli tartışmalar yapıldı. Komisyon üyelerimiz katkılarını verdi Ve genel kurulun gündemine hazır hale getirildi. Genel kurulda özellikle yenilenebilir enerjiyle ilgili bazı kanuni düzen içeren kanun teklifi görüşülmelerine başlanacak. Ümit ediyorum ki; değerli milletvekillerimizin, meclisimizin onayla da bu teklif yasalaşacak. Bu da özellikle ülkemizin siz değerli sektör temsilcilerimizin önünü açmak üzere ülkemize sağlamak üzere bu kanun teklifi de yasalaşmış olacak diye ümit ediyorum” şeklinde konuştu.

Enerji verimliliğinde başarının formülü her kademede “farkındalık”

Son yılların en kritik konularından birisinin yenilenebilir enerji olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Bu alanda atılan adımlar ve yaşanan gelişmeler hem ülkelerin güçlenmesi hem de sektör oyuncularının daha rekabetçi haline gelmelerinde şüphesiz önemli bir rol oynuyor. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak da rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kurulumu ve kurulu gücünün diğer konvansiyon termik kurulu güce göre daha fazla olduğunu görüyoruz. TBMM komisyonu olarak bunun farkındayız ve bu farkındalığın da bir gereği olarak ilgili komisyonumuz ve hükümetimizin bu alanda ülkemizin ve sektörün önünü açacak çaba sarf ediyoruz” şeklinde konuştu. Özellikle bu tür fuar ve konferanslarda yapılan tartışmalar ve beraberinde sektöre ilişkin ortaya çıkan fikirlerin yasama ve yürütme için son derece kıymetli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Fakat özellikle enerji verimliliği konusunda hükümet ve ilgili bakanlıklar her ne kadar destek verirse versin toplumda ve sanayicilerimizde bu konularda gerekli eğitim, farkındalık ve bilinç oluşmadığı takdirde çabaların yeterli şekilde amacına ulaşması mümkün olmaz” dedi.

“Fuarımızın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri”

TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel de açılış konuşmasında, “1994 yılında İstanbul’da bir Kojenerasyon Semineri ile başladığımız yolculuğumuz, kısa sürede ülkemizin enerji sektöründeki hızlı gelişme ve enerji camiasının yoğun ilgisiyle 1999 yılında ICCI (International Cogeneration Conference of Istanbul) adı altında bir Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı kimliğine evrildi. Dünya enerji piyasasının jeopolitik açıdan belki de en sıcak ve hareketli coğrafyasında yer alan bir ülke olarak ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri. Fuar sayesinde oluşturduğumuz verimli, etkin, saygın ve kaliteli bir iletişim ve etkinlik platformu ile bu büyüme ve gelişme sürecine 30 yıla yakın süredir tanıklık ediyor, gelecekte de sürdürmek üzere yoğun çaba gösteriyoruz. Sürdürülebilirliği odak noktasına aldığımız fuarımızda enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, akıllı şebekeler, temiz teknolojiler ve çevre yönetimi gibi konularda güncel gelişmeler öne çıkacağı için bu yılın teması olarak ‘Enerjinin Geleceğini Keşfet’ diyeceğiz” dedi.

“Yenilenebilir enerjiyi fırsat olarak yakalayanlar avantajını görecek”

Enerjide baş döndüren dönüşümlerin yaşandığı son yıllarda fuarın günceli yakalamak ve geleceğe yönelik projeksiyonlara ışık tutmak için kritik öneme sahip olduğunu belirten KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın ise, açılışta “İklim değişikliğini yavaşlatmak ve toplumları daha temiz bir ortamda yaşatma çabaları, enerjide fosil kaynaklardan yenilenebilir enerji tüketiminin daha yüksek düzeylere geçişini zorunlu kılıyor. Enerji tüketiminin daha da artış gösterdiği günümüzde elektriğin üretildiği kaynaklar daha önemli hale geliyor. Bugün enerji yatırımlarında özellikle finansmana erişimin zor ve yüksek maliyeti nedeniyle hedeflenen yıllık büyümenin biraz gerisinde kaldığını görüyoruz. O yüzden bu dönemi geleceğe yönelik hazırlık ve planlamaların yapılması için bir fırsat olarak gören ve değerlendirenler hızlı dönüşümde bunun avantajlarını yakalayacak” diye konuştu.

Devamını oku

Genel

Kamu Görevini Engelleyenler 5 Yıla Kadar Hapis cezası alabilir

Yayın tarihi:

-

Yazar

Dicle Elektrik Uzun Yıllar Borcunu Ödemeyip Şiddete Başvuranları Mektupla Uyardı;

Dicle Elektrik, dağıtım bölgesinde 27 milyar TL’yi aşan elektrik borcunu uzun süredir ödemeyen ve bununla birlikte görevlilerin çalışmalarını engelleyenlere karşı hukuk mücadelesi vermeyi sürdürüyor. Sorumluluk bölgesinde yer alan 6 ilde kamu hizmeti yürüten dağıtım şirketi, başta Şanlıurfa ve Mardin olmak üzere borçlu sulama abonelerini bu kez engellemelerden dolayı 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabilecekleri konusunda uyardı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 6 ilinde elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik’ten, başta Şanlıurfa ve Mardin’deki çiftçilerin 27 milyar TL’yi aşan elektrik borçlarının ödenmemesiyle ilgili olarak yeni bir açıklama yapıldı. Tarım sezonu öncesi “borcunu ödemeyene elektrik verilmeyecek” uyarısında bulunan Dicle Elektrik, borçlu abonelere bir mektupla önemli yeni uyarılarda bulundu. Mektupta mevzuat gereği elektriği kesilecek olan ancak bu kesintiye kaba kuvvetle karşı koyacak olan abonelerin, TCK’nın ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesine’ dair 113’ncü maddesi uyarınca 5 yıla kadar hapis cezası alabileceği duyuruldu.

İadeli taahhütlü mektupla uyarıldılar
Elektrik borcu bulunan, uzun süredir borcunu ödemeyen ve mevzuat gereği elektriğini kesmeye gelen görevlileri engelleyenlere yönelik gönderilen bu kritik uyarı, her bir borçlu aboneye özel olarak iadeli taahhütlü mektupla yapıldı.

Kamu görevini engelleyene 5 yıla kadar hapis
Aynı mektupta, görevlilere dönük yapılacak her türlü engellemenin TCK’nın 113’ncü maddesinde yer alan ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi Suçunu’ kapsadığına yer verilerek, çalışmaları cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engelleyenlerin, 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabileceği kaydedildi.

18 bin çiftçinin 27 milyar TL borcu var
Dicle Elektrik, bölgede 18 bin tarımsal sulama abonesinin elektrik borcunun 27 milyar TL’yi aştığını açıklamıştı. Söz konusu borcun 15.5 milyar TL’sinin Şanlıurfa’daki 13.000 aboneye, 9.5 milyar TL’sinin Mardin’deki 5.000 aboneye, geri kalanın ise Diyarbakır, Batman, Şırnak ve Siirt’teki tarımsal sulama abonelerine ait olduğunu duyurulmuştu.

Dicle Elektrik tarafından abonelere iadeli taahhütlü olarak gönderilen kişiye özel mektuplarda şu ifadeler yer alıyor:

‘’ Sayın abonemiz;
… tesisat numaralı aboneliğinize ait muaccel olan ………… faturalı borçlara ilişkin olarak ekiplerimiz tarafından 18.03.2024 tarihinde Elektrik Piyasası Tüketici Yönetmeliği‘nin Zamanında Ödenmeyen Borçlar başlıklı 35. Maddesi hükümleri uyarıca kesme işlemi için aboneliğinizin bulunduğu sayaca gelinmiş ancak tarafınızca mukavemet gösterilmesi sebebiyle kesme işlemi gerçekleştirilememiştir. Aynı tesisat ve borca ilişkin ekiplerimiz tarafından tekrar kesme işlemi uygulanacak olup, tarafınızca mukavemet gösterilmesi halinde hakkınızda TCK 113 uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile suç duyurunda bulunacağımız konusunda tarafınıza ihtarda bulunulmuştur.’’

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Enerji sektörünün büyüme için teknoloji yatırımlarına önem verdiğini ortaya koyan KPMG’nin “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırmasına göre enerji sektörü yöneticilerinin yüzde 72’si siber güvenliği de içeren dijital dönüşüm çalışmalarının son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdığını belirtti. Bu oranın diğer sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla olması da dikkat çekti.

KPMG’nin 16 ülke ve dokuz sektörden 2.100 yöneticiyle yaptığı ankete dayanan yeni “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırması enerji şirketlerinin teknolojileri pazarlarındaki zorlukların üstesinden gelmek için kullanabilecekleri bir can simidi olarak gördüklerini ortaya çıkardı. Anket, enerji sektörünün pazardaki zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı olduğunu ortaya koydu.

Ankete göre enerji sektörü katılımcıların yüzde 61’i düzenleme ve güvenliği dijital dönüşümün “ana tetikleyicisi” olarak görüyor. Yüzde 80’i teknoloji biriminin yeni teknolojilerin potansiyelini yönetim kuruluna daha iyi anlatması gerektiğini söylüyor. Yüzde 39’u yetenek eksikliğini dönüşümün ilerlemesinin önündeki en olası engel olarak görüyor. Yüzde 84’ü kurumlarının mevcut teknolojiyi kullanarak ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) taahhütlerini ilerletebileceğinden emin. Yüzde 85’i ise mevcut teknoloji yapılarını kullanarak verimliliklerini artırabileceklerini ve maliyetleri azaltabileceklerini ifade ediyor.

Sektör aynı zamanda teknoloji inovasyonuna bağlı risklerin de farkında. Araştırmaya göre, enerji sektöründen katılımcılar; güven, güvenlik, gizlilik ve esnekliği teknolojik çözümlerine entegre etme konusunda kurumlarının daha proaktif olması gerektiğini tüm sektörlerin ortalamasından 8 puan daha fazla belirtiyor. Ancak sektör, ilerlemenin önünde engellerle de karşılaşıyor. Örneğin araştırma, enerji sektörünün yapay zekâ (AI) uzmanlığı eksikliğinin inovasyon yapma ve rekabetçi kalma kabiliyetlerini etkileyebileceğini söyleyenlerin diğerlerine göre daha yüksek olduğunu da ortaya koyuyor.

 Güvenlik endişeleri gündemin ilk sırasında

Hem düzenleyici kurumlar hem de tüketiciler enerji şirketlerini yakından izlediklerinden araştırmaya katılan enerji yöneticileri düzenleyici yükümlülükler ve güvenlik endişelerini dijital dönüşümlerinin en önemli tetikleyicileri olarak görüyor. Ayrıca, daha güçlü veri gizliliği veya siber güvenliğin hayata geçirdikleri dijital dönüşüm projeleri üzerinde en etkili kullanıcı beklentileri olduğunu da söylüyorlar. Enerji yöneticilerinin yüzde 72’sine göre, siber güvenliği içeren dijital dönüşüm çalışmaları son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdı, bu oran tüm sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla.

 İş güçlerinin oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarına güveniyorlar

Araştırmaya göre enerji sektörü stratejik teknoloji yatırımının gücüne inanıyor, ancak dijital dönüşüm hedeflerini hayata geçirebilecek yeteneklere erişmeye odaklanmaları gerekiyor. KPMG tarafından hazırlanan 2023 Küresel Enerji CEO Görünümü raporu, enerji şirketlerinin yüzde 52’sinin (2022’ye göre 7 puanlık bir artış) yeteneklerini geliştirmek için çalışanlarına daha fazla yatırım yapmak istediğini ortaya koyuyor. Enerji sektöründen katılımcıların çoğu, iş güçlerinin bugüne kadar oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarının kabiliyetlerine güveniyor ve bazı durumlarda bu güvenleri diğer sektörlerin de ortalamasını aşıyor.

“Sektör geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımlarını yapıyor”

KPMG Türkiye Enerji Sektörü Lideri Hakan Demirelli konuyla ilgili şunları söyledi: “Devam eden jeopolitik gerilimlerin, üretken yapay zekânın hızlı yükselişinin ve küresel ekonomik belirsizlik ortamının en çok etkilediği sektörden birisi enerji sektörü. Bu nedenle sektörde faaliyet gösteren şirketler geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımları da yapmaya kararlı olduklarını bu anketimizde gösterdi. Bu yatırımlar, enerji şirketlerinin yenilikçi teknolojileri iyi bir şekilde kullanmasına olanak sağlıyor. Örneğin anketimiz enerji sektörünün, son 24 ayda şirketlerinin kârlılığını veya performansını artırmak için düşük kodlu/kodsuz platformları kullanma olasılığı en yüksek sektörlerden biri olduğunu ortaya çıkardı. Sektörün dijital dönüşüm projelerindeki başarısı ise doğru danışmanlık hizmetleri almaktan geçiyor. KPMG olarak biz de dijital dönüşüm alanındaki derin ve kapsamlı uzmanlığımız ile sektördeki şirketlerin uygun çözümleri başarılı bir şekilde kullanmalarına, inovasyonu artırmalarına ve daha geniş bir dijital dönüşüme başlamalarına yardımcı oluyoruz.”

Devamını oku

Trendler