Connect with us

Genel

Nordex Türkiye ekibi, Türkiye’nin ve Avrupa’nın rüzgarını modelliyor

Yayın tarihi:

-

Türkiye, rüzgar santrali kurulumu açısından oldukça elverişli bir coğrafyaya sahip; rüzgar santrali kurulumu gerçekleştirebilmek ise, büyük titizlikle ele alınmış bir ön çalışma gerektiriyor. Bu çalışmaların başında; rüzgar veri analizi ve modellenmesi, topografya haritalarının hazırlanması, mikro konuşlandırma, enerji üretim analizleri ve türbin uygunluk çalışmaları bulunuyor. Bütün bu hazırlıkların arkasında ise rüzgarı modelleyen ‘Saha ve Fizibilite Mühendisleri’ yer alıyor. Dergimizin bu sayısında, Nordex Türkiye’nin Rüzgar Modelleme (Wind & Site) ekibini yakından tanırken, yaptıkları işler hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

UMUT GÜL BAŞAR GÖRGÜN Saha ve Fizibilite Mühendisliği  Grup Lideri

Kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nde lisans eğitimimi tamamladıktan sonra  İstanbul Teknik Üniversitesi Uydu Haberleşmesi ve Uzaktan Algılama Bölümü’nde yüksek lisans eğitimime devam ettim. Halen İstanbul Teknik Üniversitesi Atmosfer Bilimleri Ana Bilim Dalı Doktora Programı’nda ekstrem rüzgarların modellenmesi alanında çalışmalarıma devam etmekteyim.

2008 yılı itibarıyla adım attığım çalışma hayatımda gerek Türkiye’nin önde gelen yatırımcı firmalarından birinde gerekse rüzgar ve güneş enerjisi projeleri geliştiren bir firmada çalışma fırsatına sahip oldum. Çalışma hayatım boyunca alt yüklenicilerin yönetimi, danışman firmalar ile ilişkiler, rüzgar santralleri türbin yerleşimi, planlama ve teknik analizleri, iş geliştirme ve ekip yönetimi gibi birçok rol üstlendim. 2014 yılından bu yana da Nordex Türkiye bünyesinde çalışma hayatıma devam etmekteyim ve şu anda Saha ve Fizibilite Mühendisliği Grup Liderliği görevini üstlenmekteyim.

Rüzgar Modellemesi ya da İngilizce adıyla Wind & Site ne demek? Wind & Site Mühendisleri ne iş yapar?

Temel olarak işimiz, rüzgar türbinlerinin saha ve hatta nokta bazında yapısal bütünlüğünün korunabilmesi (uygunluğu) için gerekli analizleri yapmaktır. Sahalarda kurulan her bir türbin farklı çevre koşullarına sahiptir ve bu farklı koşulların türbin üzerine etkileri de farklılık gösterir. Rüzgar akışı, hava yoğunluğu, sıcaklık, deniz seviyesinden olan yükseklik, eğim gibi değişken koşulların hepsi, türbinlerde oluşacak mekanik yükte etken çevre koşullarıdır. Türbin üreticisi olarak hedefimiz türbinlerimizin uzun yıllar boyunca (en az 20) hasar görmeden ayakta kalması ve bu amaca yönelik olarak  çevre koşullarının analiz edilmesidir.

Bu analizlerin en temelinde proje alanındaki rüzgar akışının modellenmesi yer alır. Rüzgar akışının modellenmesinin temellerini ise yatırımcılarımız tarafından bizlere sağlanan yerinde ölçülmüş verilerin (rüzgar hızı, rüzgar yönü, sıcaklık…) analizleri oluşturmaktadır. Yerinde ölçüm verileri kalite kontrolden geçirilir, bölgenin yükseklik ve pürüzlülük haritaları ile birleştirilip, uzun dönem rüzgar verileri ile ilişkisi kontrol edilir. Bu sayede her bir türbin noktasında rüzgarın nasıl davranacağının analizinin yapılması hedeflenir. Her bir türbin noktası için yapılan bu analizlerin ilk çıktısı enerji üretim değerleridir. Devam adımlarındaki analizlerimizde ise türbinlerin yapısal bütünlüğünü korumayı hedefleyerek yapılan detaylı hesaplamalar yer alır.  Hesaplamaların sonucunda her bir türbinin, kurulması planlanan noktada, planlanan göbek yüksekliğinde veya kanat uzunluğunda verimli ve hasarsız çalışacağına dair bir saha uygunluk raporu düzenlenir. Türbinlerde oluşacak mekanik yük hesaplamaları sonucunda türbinlerde olası bir problemin öngörülmesi halinde ise; genel olarak türbin çıkış gücünün değiştirilmesi, mekanik yük aşımının meydana geleceği öngörülen açılarda çıkış gücü azaltımı ya da tamamen kapatılması, türbin tipinin veya göbek yüksekliğinin değiştirilmesi ve hatta türbin noktasının kaydırılması gibi alternatif çözümler üretilmeye çalışılır. Çözüm yöntemine istinaden de yine saha uygunluk raporu hazırlanır. Söz konusu rapor türbin satış sözleşmesinin eklerinden biridir.

Saha ve Fizibilite Mühendisleri’nin desteği, rüzgar santrallerinin hayata geçmesinin öncesinde olduğu gibi sonrasında da devam etmektedir. Hayata geçmiş türbinlerde beklenmeyen mekanik bir yük oluştuğu zaman, türbin verileri de kullanılarak yeni analizler yapılmakta ve çözüm sürecine katkı sağlanmaktadır.

Nordex Türkiye’deki departmanınızdan bahsederek, ekibinizi tanıtabilir misiniz? (Kaç kişisiniz, neler yapıyorsunuz, hangi departmanlarla ilişki halindesiniz, işiniz neden kritik…)

Nordex Türkiye’de Saha ve Fizibilite Departmanı’mız 6 kişilik bir ekipten oluşmaktadır. Ekibimiz hem Türkiye’deki projelere hem de Avrupa projelerine destek vermektedir. Avrupa’da; İtalya, Fransa, Polonya, Ukrayna, İngiltere, İrlanda, Hollanda, Danimarka, Finlandiya ve İsveç gibi ülkelerde projelere çalışmaktayız. Yakın zaman içinde destek verdiğimiz ülkelerin artırılması planlanmaktadır.

Saha ve Fizibilite Mühendisleri, elde ettikleri sonuçlar satış sözleşmesini direkt etkilediği için en çok satış departmanıyla irtibat halindedir. Gerekli durumlarda gerek satış birimi ile gerekse de yatırımcılarımız ile gerçekleştirilen toplantılara da destek verilmektedir. Gerek satış öncesi gerekse de satış sonrası süreçte destek sağlayabilmek için satış departmanının yanı sıra, diğer mühendislik ekipleri ve servis departmanımız ile bilgi alışverişi sürdürülmektedir.

SEVİNÇ RÜSTEMOĞLU Kıdemli Saha ve Fizibilite Mühendisi

İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi Elektrik Mühendisliği (2006) lisans derecesini tamamlamanın ardından, İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Enerji Bilimi ve Teknoloji Yüksek Lisans (2010) Programı ile eğitim hayatıma devam ettim. Yüksek lisans eğitimim devam ederken iş hayatına Türkiye’nin önemli enerji santrali yatırımcılarından birinde Elektrik Mühendisi olarak çalışmaya başladım ve zaman içinde rüzgar santrallerinin devreye alımına kadar olan kısmında proje mühendisi olarak görevime devam ettim. Rüzgar enerjisi ile yüksek lisans çalışmalarım sırasında sevgili hocalarım Dr. Öğr. Üyesi Burak Barutçu ve Prof. Dr. Sibel Menteş vesilesiyle tanıştım. Üniversitede edindiğim teorik bilgileri pratiğe dökme ve daha ileriye götürebilme fırsatını elde edebiliyor olmam ve çalıştığım alanın sürekli gelişime açık olması, işimi severek yapmama neden olan faktörlerdir. Nordex Türkiye ile 2011 senesinde Saha ve Fizibilite Mühendisi olarak göreve başlamam ile tanıştım.  2014 senesine kadar ağırlıklı olarak Türkiye projelerine destek vermekle birlikte çeşitli yurt dışı projelerinde de tecrübe kazandım. 2014 senesinde Ankara’ya taşınmam sebebiyle Nordex Türkiye ailesinden üzülerek ayrıldım ve yine ülkemizin önemli yatırımcılarından olan bir enerji firmasına bağlı elektrik dağıtım şebekesinde Yatırım Planlama Uzmanı olarak görev aldım. Görev sürem boyunca, konusunda uzman bir ekip ile beraber, Ankara’nın özellikle kırsal kesimini kapsayan dağıtım şebekesinin altyapısını iyileştirme ve geleceğe yönelik yeni yatırımları gerçekleştirme fırsatım oldu.

Nordex Türkiye ailesine 2018 senesinde tekrar geri dönme fırsatına sahip oldum ve Fizibilite Mühendisi olarak görevime devam ettim. 2018 – 2019 yıllarında ağırlıklı olarak Türkiye projeleri üzerine çalıştım. Şu anda ağırlıklı olarak Avrupa projelerinde çalışmalarıma devam ediyorum. Avrupa kapsamında çalıştığım bölgeleri kısaca belirtmek gerekirse; Akdeniz ülkeleri; Polonya, Ukrayna gibi Doğu Avrupa ülkeleri; İngiltere, İrlanda, Hollanda gibi Batı Avrupa ülkeleri ve Finlandiya, İsveç gibi Kuzey Avrupa ülkeleri olarak özetlenebilir.

Küresel ısınma ile mücadele kapsamında temiz enerji kaynaklarından biri olan rüzgar sektöründe yer alıyor olmak ve aynı zamanda enerji kaynakları açısından dışa bağımlı olan ülkemizin bu alandaki dışa bağımlılığını aza indirgeyen bir yatırım şekli olması nedeniyle umut vadeden bir alanda çalıştığımı düşünüyorum. Bu sektörde Nordex Türkiye’nin bir parçası olmak, profesyonel bir çalışma disiplini ile tecrübeli bir takımın parçası olmak anlamına geldiğini düşünüyorum.

Pandemi süresi boyunca genç ve dinamik bir ekipten oluşan Nordex Türkiye olarak esnek çalışma altyapısını desteklemesi de çalışma şartlarımızı iyileştirerek, geleceğe yönelik yeni çalışma koşullarına ne kadar açık olabildiğimizi de gösterdiğini düşünüyorum. Saha ve Fizibilite Departmanı olarak genç, dinamik ve birbirimize her zaman destek olan bir takım halinde çalışmanın hem ilham verici hem eğlenceli yönlerini yaşıyoruz. Bunun yanında, yaptığımız işi sürekli daha iyi nasıl yapabilirizi irdeleyerek, Türkiye’den daha kaliteli mühendislik çalışmalarının çıkması için de sürekli bir gelişme halindeyiz. Bunun da hem ortaya çıkan işin kalitesini artırdığını hem de işin sürekliliğini sağladığını düşünüyorum.

ERKAN YILMAZ Saha ve Fizibilite Mühendisi

Yenilenebilir enerji sektörüne olan ilgim; rüzgar enerjisi potansiyelinin ülkemizde en fazla olduğu bölgelerden biri olan, çocukluğumda annemin de memleketi Bandırma’ya deniz yoluyla seyahatlerimiz sırasında, o çevrede kurulu rüzgar güllerinin nasıl çalıştığını ve nasıl kurulduğunu araştırmam ile başladı. Üniversite tercih döneminde Meteoroloji Mühendislerinin bu alanda çalışma fırsatlarının olması sebebiyle bu bölümü seçerek sektöre ilk adımımı atmış oldum.

2013 senesinde lisans programımı, 2016 senesinde yine İstanbul Teknik Üniversitesi Atmosfer Bilimleri Meteoroloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı’nı Yüksek Mühendis unvanı ile bitirerek mezun oldum. Halen aynı üniversitede doktora eğitimime rüzgar enerjisi alanında devam etmekteyim. 2015 senesinde Danimarka Teknik Üniversitesi Rüzgar ve Enerji Sistemleri departmanında yüksek lisans tezim için çalışma imkanına da sahip oldum.

Sektöre profesyonel ilk adımımı 2013 senesinde attım ve rüzgar enerjisi ile güneş enerjisi alanlarında proje geliştirme ve yatırım konusunda faaliyet gösteren bir firmada; hem rüzgar enerjisi santrallerinin hem de güneş enerjisi santrallerinin geliştirilmesi projelerinin çeşitli aşamalarında görev aldım. Çalışma hayatıma Avrupa’dan birçok üniversite, enstitü ve konsorsiyumun içinde bulunduğu Yeni Avrupa Rüzgar Atlası Projesi’nin Türkiye ayaklarından biri olan İstanbul Teknik Üniversitesinde, araştırmacı ve proje koordinasyon yardımcısı görevi ile devam ettim.

2018 senesinden itibaren Nordex Türkiye’de, Saha ve Fizibilite Mühendisi olarak görevime devam etmekteyim. Buradaki ilk senemde birçok Türkiye projesine destek verirken, 2020 yılı itibarıyla Avrupa’da özellikle Akdeniz coğrafyası ve İskandinav bölgesindeki projelerde çalışma fırsatı yakaladım. Ülkemizdeki rüzgar enerjisi projelerine yakın zamanda yerli ve yabancı yatırımcının ilgisinin artması sebebiyle son 1.5 yıldır yoğunlukla Türkiye projelerine destek vermekteyim. Yıllar içinde büyüyen ve genişleyen dinamik ekibimizle, teknik anlamda farklı konularda uzmanlığı bulunan arkadaşlarımla beraber çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

Nordex Türkiye’nin bir parçası olduğum günden beri herkesin birbiri ile özveri ve yardımlaşma kültürü içinde çalışması, bu kişilerin konusunda uzman ve uzun süredir bu yapıda görev alması sebebiyle, ben de bu ekibin bir üyesi olmaktan dolayı gurur duyuyorum.

OLGU YILDIRIMLAR Saha ve Fizibilite Mühendisi

İstanbul Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Üniversite eğitimimin üçüncü yılında geleceğin mesleği olarak gördüğüm yenilenebilir enerji sektörüne inancım ve artan merakım vesilesi ile yüksek lisans yapmaya karar verdim. Lisans eğitimimin ardından yüksek lisansımı İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Enerji Bilim ve Teknolojileri Bölümü’nde tamamladım.

Yüksek lisans eğitimim devam ederken profesyonel iş hayatıma 2010 yılında sektörün önde gelen firmaların birinde satın alma uzmanı olarak başladım. Akabinde 2013 yılında rüzgar sektörüne geçiş yaptım ve farklı şirketlerde proje geliştirme ve teknik danışmanlık görevlerini yürüttüm. 2019 yılından itibaren Nordex Türkiye bünyesinde Saha ve Fizibilite Mühendisi olarak çalışmaktayım. Ekibimizde görev alan diğer arkadaşlarım gibi ben de, türbin uygunluk analizleri başta olmak üzere; rüzgar veri analizi, rüzgar akışının modellenmesi, rüzgar çiftliği optimizasyonu ve enerji üretim tahminlerinden sorumluyum. Çok farklı coğrafyalarda yer alan projelere destek veren ekibimizde, ben de Türkiye projeleri başta olmak üzere; Fransa, İtalya, Hollanda, Finlandiya, Polonya, Ukrayna gibi farklı ülkelerdeki projelerde görev almaktayım.

Gelecek nesillere bırakabileceğimiz güzel bir dünya için tüm kaynakları en iyi şekilde kullanmanın her bireyin kendi sorumluluğu olduğu inancını taşımaktayım. Bu bilinç ve inanç doğrultusunda, rüzgar başta olmak üzere temiz enerji kaynaklarını verimli kullanmanın bir parçası olmak gurur verici. Bu bağlamda, tüm dünyada önemli işlere imza atan ve Türkiye’de pazar lideri olan Nordex bünyesinde; yenilikçi ve paylaşımcı bir ekip ile çalışmaktan, tüm bu iş süreçlerinin ve deneyimlerin gerek profesyonel gerekse kişisel gelişimime katkı sağladığını görmekten çok mutluyum.

DUYGU AKYIL Saha ve Fizibilite Mühendisi

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü mezuniyetimin ardından İstanbul Teknik Üniversitesi Atmosfer Bilimleri Bölümü’nde yüksek lisansımı tamamladım. Eğitim hayatımı, İstanbul Teknik Üniversitesi Atmosfer Bilimleri Bölümü’nde doktora programıyla devam ettirmekteyim.  Lisans eğitimimin bir yılını geçirdiğim Bonn Üniversitesi’nde meteoroloji alanında çalışmalarım oldu. Lisans öğrenimim dördüncü sınıfından başlayarak yüksek lisans öğrenimimin tamamlanmasına kadar olan süreçte, araştırmacı öğrenci olarak Türkiye kolunda görev aldığım New European Wind Atlas-Yeni Avrupa Rüzgar Atlası (NEWA) TÜBİTAK Projesi sayesinde rüzgar ve rüzgar kaynaklarının modellenmesi kavramlarıyla tanışarak, bu konuda bilgi edinimimi ilerlettim.

Profesyonel iş hayatıma 2020 yılında Nordex Türkiye bünyesinde ‘Yardımcı Saha ve Fizibilite Mühendisi’ olarak başladım ve hala görevimi sürdürmekteyim. Türkiye, Polonya, İtalya, Hollanda, Fransa, Portekiz, Litvanya, Estonya gibi çok farklı coğrafyalarda yer alan projelere destek vermekteyim.  Ekipte görev alan diğer arkadaşlarım gibi ben de; rüzgar çiftliği optimizasyonu, rüzgar akışının modellenmesi, rüzgar veri analizi, enerji üretim tahminleri ve türbin uygunluk analizlerinden sorumluyum.

Rüzgarın gücünden elektrik enerjisi üreten devasa rüzgar türbinlerine tanık olmak, geleneksel enerjiden temiz enerjiye nesiller boyu geçişin bir parçası olmaktan çok mutluyum.

MEHMET ÖZKAN BAŞAR Saha ve Fizibilite Mühendisi

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra yüksek lisans eğitimimi hem teknik hem de yönetimsel becerilerimi geliştirebilmek amacıyla yine İstanbul Teknik Ünivesitesi’nde Atmosfer Bilimleri ve Enerji Yönetimi alanında dersler alarak tamamladım.

2014 yılında yenilenebilir enerji mühendisi olarak başladığım iş hayatımda bugüne kadar rüzgar enerjisi mühendisliği yapmış olmanın yanı sıra güneş enerjisi mühendisliği, proje geliştirme, iş geliştirme, Ar-Ge faaliyetlerine katılma, operasyonel santrallerin performans analizleri gibi alanlarda da çalışma fırsatı buldum. Bu süre zarfında sektörün önde gelen yerli ve yabancı firmalarında çalışmış olmanın verdiği avantaj ile sadece Türkiye değil, dünyanın farklı noktalarında yer alan projelerde çalışma fırsatı bulmuş olup projelerin gereksinimleri doğrultusunda birçok danışman ve türbin firmasıyla da süreçlerin yürütülmesine katkı sağladım.

2019 yılından itibaren Nordex Türkiye organizasyonunda Saha ve Fizibilite Mühendisi olarak çalışmaktayım. Yatırımcı tecrübesinin verdiği öngörü ile Türkiye, Orta Doğu ve Avrupa projelerinin teknik analizi ve uygunluğu gibi konularda satış ve servis ekibine destek sağlamaktayım.

Dünyanın enerji kriziyle çalkalandığı, rüzgar enerjisine olan talebin her geçen gün arttığı, rekabetin ve maliyetlerin beklentilerin üzerinde olduğu bu ortamda karlı ve gerçekleştirilebilir projeler yaratmak hayati önem taşımaktadır. Bu noktada, Saha ve Fizibilite Mühendislerinin 30-35 yılın öngörüsünü sunduğu çalışmalar ve bu çalışmaların tutarlılığı dev şirketlerin, dev projelerinin karlılığını doğrudan etkilemektedir. Ben de Nordex gibi sektör lideri bir firmada, bu alanda uzmanlaşmış bir mühendis olarak geleceğe daha sürdürülebilir bir dünya bırakıyor olmanın haklı gururu ve mutluluğunu yaşıyorum.

Genel

ICCI Fuarı’nda enerji sektörüne yenilenebilir enerji müjdesi

Yayın tarihi:

-

Yazar

ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın açılışını gerçekleştiren TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Sözcüsü Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, yenilenebilir enerji ile ilgili müjde verdi.  Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak, ülkemizi güçlendirecek adımları atmaya devam ediyor. Maden ve enerji kanunlarında değişiklikleri kapsayan kanun teklifimiz komisyondan geçti ve genel kurulda görüşmelere başlanacak. Meclisimizin onayıyla teklifimiz yasalaşacak ve bu sayede enerji sektörümüzün önünü açmış olacağız” dedi.

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’nın desteği ile TG Expo tarafından gerçekleştirilen ICCI – Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nın açılışı Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, İstanbul Sanayi Odası Enerji Grup Başkanı Rıdvan Mertöz, KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın, ENSİA – Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı ve KBSD – Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Hoplamaz’ın katılımı ile gerçekleştirildi. 3 gün boyunca 10.000 metrekarelik alanda küresel enerji piyasasının kalbinin atacağı fuar, 200’e yakın firma ve 8 bini yurt dışından olmak üzere toplamda 20 binden fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapacak. ICCI bu yıl ilk kez eş zamanlı gerçekleşecek Electricity Eurasia – Elektrik ve Elektrik Ekipmanları Fuarı’na da sahne oluyor.

Enerji sektörüne yeni kanun teklifi müjdesi

Fuarın açılışında konuşan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “TBMM komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak ve ülkemizi güçlendirecek çabaların içerisindedir. Yakın zamanda komisyonumuza gelen özellikle maden ve enerji kanunlarındaki değişiklikleri kanun teklifi ilgili komisyonumuzdan geçti. Gerekli tartışmalar yapıldı. Komisyon üyelerimiz katkılarını verdi Ve genel kurulun gündemine hazır hale getirildi. Genel kurulda özellikle yenilenebilir enerjiyle ilgili bazı kanuni düzen içeren kanun teklifi görüşülmelerine başlanacak. Ümit ediyorum ki; değerli milletvekillerimizin, meclisimizin onayla da bu teklif yasalaşacak. Bu da özellikle ülkemizin siz değerli sektör temsilcilerimizin önünü açmak üzere ülkemize sağlamak üzere bu kanun teklifi de yasalaşmış olacak diye ümit ediyorum” şeklinde konuştu.

Enerji verimliliğinde başarının formülü her kademede “farkındalık”

Son yılların en kritik konularından birisinin yenilenebilir enerji olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Bu alanda atılan adımlar ve yaşanan gelişmeler hem ülkelerin güçlenmesi hem de sektör oyuncularının daha rekabetçi haline gelmelerinde şüphesiz önemli bir rol oynuyor. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak da rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kurulumu ve kurulu gücünün diğer konvansiyon termik kurulu güce göre daha fazla olduğunu görüyoruz. TBMM komisyonu olarak bunun farkındayız ve bu farkındalığın da bir gereği olarak ilgili komisyonumuz ve hükümetimizin bu alanda ülkemizin ve sektörün önünü açacak çaba sarf ediyoruz” şeklinde konuştu. Özellikle bu tür fuar ve konferanslarda yapılan tartışmalar ve beraberinde sektöre ilişkin ortaya çıkan fikirlerin yasama ve yürütme için son derece kıymetli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Fakat özellikle enerji verimliliği konusunda hükümet ve ilgili bakanlıklar her ne kadar destek verirse versin toplumda ve sanayicilerimizde bu konularda gerekli eğitim, farkındalık ve bilinç oluşmadığı takdirde çabaların yeterli şekilde amacına ulaşması mümkün olmaz” dedi.

“Fuarımızın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri”

TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel de açılış konuşmasında, “1994 yılında İstanbul’da bir Kojenerasyon Semineri ile başladığımız yolculuğumuz, kısa sürede ülkemizin enerji sektöründeki hızlı gelişme ve enerji camiasının yoğun ilgisiyle 1999 yılında ICCI (International Cogeneration Conference of Istanbul) adı altında bir Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı kimliğine evrildi. Dünya enerji piyasasının jeopolitik açıdan belki de en sıcak ve hareketli coğrafyasında yer alan bir ülke olarak ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri. Fuar sayesinde oluşturduğumuz verimli, etkin, saygın ve kaliteli bir iletişim ve etkinlik platformu ile bu büyüme ve gelişme sürecine 30 yıla yakın süredir tanıklık ediyor, gelecekte de sürdürmek üzere yoğun çaba gösteriyoruz. Sürdürülebilirliği odak noktasına aldığımız fuarımızda enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, akıllı şebekeler, temiz teknolojiler ve çevre yönetimi gibi konularda güncel gelişmeler öne çıkacağı için bu yılın teması olarak ‘Enerjinin Geleceğini Keşfet’ diyeceğiz” dedi.

“Yenilenebilir enerjiyi fırsat olarak yakalayanlar avantajını görecek”

Enerjide baş döndüren dönüşümlerin yaşandığı son yıllarda fuarın günceli yakalamak ve geleceğe yönelik projeksiyonlara ışık tutmak için kritik öneme sahip olduğunu belirten KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın ise, açılışta “İklim değişikliğini yavaşlatmak ve toplumları daha temiz bir ortamda yaşatma çabaları, enerjide fosil kaynaklardan yenilenebilir enerji tüketiminin daha yüksek düzeylere geçişini zorunlu kılıyor. Enerji tüketiminin daha da artış gösterdiği günümüzde elektriğin üretildiği kaynaklar daha önemli hale geliyor. Bugün enerji yatırımlarında özellikle finansmana erişimin zor ve yüksek maliyeti nedeniyle hedeflenen yıllık büyümenin biraz gerisinde kaldığını görüyoruz. O yüzden bu dönemi geleceğe yönelik hazırlık ve planlamaların yapılması için bir fırsat olarak gören ve değerlendirenler hızlı dönüşümde bunun avantajlarını yakalayacak” diye konuştu.

Devamını oku

Genel

Kamu Görevini Engelleyenler 5 Yıla Kadar Hapis cezası alabilir

Yayın tarihi:

-

Yazar

Dicle Elektrik Uzun Yıllar Borcunu Ödemeyip Şiddete Başvuranları Mektupla Uyardı;

Dicle Elektrik, dağıtım bölgesinde 27 milyar TL’yi aşan elektrik borcunu uzun süredir ödemeyen ve bununla birlikte görevlilerin çalışmalarını engelleyenlere karşı hukuk mücadelesi vermeyi sürdürüyor. Sorumluluk bölgesinde yer alan 6 ilde kamu hizmeti yürüten dağıtım şirketi, başta Şanlıurfa ve Mardin olmak üzere borçlu sulama abonelerini bu kez engellemelerden dolayı 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabilecekleri konusunda uyardı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 6 ilinde elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik’ten, başta Şanlıurfa ve Mardin’deki çiftçilerin 27 milyar TL’yi aşan elektrik borçlarının ödenmemesiyle ilgili olarak yeni bir açıklama yapıldı. Tarım sezonu öncesi “borcunu ödemeyene elektrik verilmeyecek” uyarısında bulunan Dicle Elektrik, borçlu abonelere bir mektupla önemli yeni uyarılarda bulundu. Mektupta mevzuat gereği elektriği kesilecek olan ancak bu kesintiye kaba kuvvetle karşı koyacak olan abonelerin, TCK’nın ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesine’ dair 113’ncü maddesi uyarınca 5 yıla kadar hapis cezası alabileceği duyuruldu.

İadeli taahhütlü mektupla uyarıldılar
Elektrik borcu bulunan, uzun süredir borcunu ödemeyen ve mevzuat gereği elektriğini kesmeye gelen görevlileri engelleyenlere yönelik gönderilen bu kritik uyarı, her bir borçlu aboneye özel olarak iadeli taahhütlü mektupla yapıldı.

Kamu görevini engelleyene 5 yıla kadar hapis
Aynı mektupta, görevlilere dönük yapılacak her türlü engellemenin TCK’nın 113’ncü maddesinde yer alan ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi Suçunu’ kapsadığına yer verilerek, çalışmaları cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engelleyenlerin, 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabileceği kaydedildi.

18 bin çiftçinin 27 milyar TL borcu var
Dicle Elektrik, bölgede 18 bin tarımsal sulama abonesinin elektrik borcunun 27 milyar TL’yi aştığını açıklamıştı. Söz konusu borcun 15.5 milyar TL’sinin Şanlıurfa’daki 13.000 aboneye, 9.5 milyar TL’sinin Mardin’deki 5.000 aboneye, geri kalanın ise Diyarbakır, Batman, Şırnak ve Siirt’teki tarımsal sulama abonelerine ait olduğunu duyurulmuştu.

Dicle Elektrik tarafından abonelere iadeli taahhütlü olarak gönderilen kişiye özel mektuplarda şu ifadeler yer alıyor:

‘’ Sayın abonemiz;
… tesisat numaralı aboneliğinize ait muaccel olan ………… faturalı borçlara ilişkin olarak ekiplerimiz tarafından 18.03.2024 tarihinde Elektrik Piyasası Tüketici Yönetmeliği‘nin Zamanında Ödenmeyen Borçlar başlıklı 35. Maddesi hükümleri uyarıca kesme işlemi için aboneliğinizin bulunduğu sayaca gelinmiş ancak tarafınızca mukavemet gösterilmesi sebebiyle kesme işlemi gerçekleştirilememiştir. Aynı tesisat ve borca ilişkin ekiplerimiz tarafından tekrar kesme işlemi uygulanacak olup, tarafınızca mukavemet gösterilmesi halinde hakkınızda TCK 113 uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile suç duyurunda bulunacağımız konusunda tarafınıza ihtarda bulunulmuştur.’’

Devamını oku

Genel

ENERCON ve Enerjisa Üretim, YEKA-2’nin ikinci aşaması için türbin anlaşması imzaladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enercon ve Enerjisa Üretim, WindEurope Bilbao etkinliğinde YEKA-2 projeleri kapsamında 250 MW’lık türbin sevkiyat sözleşmesi imzaladı. 750 MW’lık türbin teslimat anlaşmalarının başarılı bir şekilde yerine getirilmesinin ardından imzalanan anlaşma ile 1.000 MW’lık projenin tamamlanması için önemli bir adım atıldı. 250 MW kapasite için imzalanan anlaşma kapsamında, 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 Rüzgar Türbini teslim edilecek.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün önde gelen şirketlerinden ENERCON ve Enerjisa Üretim, İspanya’nın Bilbao kentinde düzenlenen WindEurope etkinliğinde Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde, YEKA-2 projesi kapsamında iş birliklerine devam ettiklerini duyurdu. 20 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen imza töreninde; ENERCON CEO’su Udo Bauer, ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, Enerjisa Üretim Satın Alma Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı İbrahim Erden de yer aldı.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün öncü firmaları olarak, yaptıkları iş birliği ile Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine önemli katkılarda bulunan Enercon ve Enerjisa Üretim, bu katkıyı sürdürmeye devam ediyor. 2022’nin Ekim ayında gerçekleştirdikleri stratejik bir anlaşma ile YEKA-2 Projesi’nde toplam 1000 MW’lık bir kapasite için çerçeve anlaşması imzalayan şirketlerin bu projesi, Türkiye rüzgar enerjisi endüstrisinin sürdürülebilir geleceği için önemli bir adımı temsil ediyor. İlk fazda başarıyla tamamlanan 750 MW’lık türbin sevkiyat anlaşmalarının ardından, bugün geriye kalan 250 MW’lık kapasite için 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 rüzgar türbini içeren sevkiyat anlaşması ile projenin tamamlanmasına bir adım daha yaklaşılarak, toplam 1000 MW’lık kapasite için türbin üretimine yeşil ışık yakılmış oluyor. Bu gelişme, YEKA 2 Projesi’nin başarılı bir şekilde ilerlediğini gösterirken, Türkiye temiz enerji hedeflerine ulaşma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.

Törende konuşan ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, şunları söylüyor: “Türkiye, rüzgar türbinlerinin üretimi, satışı, kurulumu ve servisi açısından ENERCON için odak pazar olmaya devam ediyor. Büyük perspektifler sunuyor ve yetkili makamlar tarafından muazzam bir destek alıyoruz. Ülkenin yenilenebilir enerjinin ve özellikle de kara rüzgârının yaygınlaştırılması konusunda net bir kararlılığı var. Türkiye’deki sahalarda son derece güvenilir olduğu kanıtlanmış, sınıfının en iyisi rüzgar türbini teknolojisini sağlayarak müşterimiz Enerjisa Üretim ile birlikte Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerini desteklemekten memnuniyet duyuyoruz. Enerjisa Üretim’e güvenleri için teşekkür ediyor ve verimli iş birliğimizi sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz.”

ENERCON Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanı Arif Günyar, yapılan anlaşma ve projenin önemine dair şu açıklamalarda bulunuyor: “ENERCON olarak, partnerimiz Enerjisa Üretim ile 2022 yılında Avrupa’da tek kalemde imzalanan en büyük 1000 MW ilk çerçeve anlaşmasını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. YEKA II ihalesinin getirdiği derin yerlilik kapsamlarına uygun olarak, yerli aksam ile gerçekleşecek olan projelerimiz, mevcut yerli üretim ve sanayinin devam etmesi ve derinleştirilmesi açısından önemli bir mihenk taşı olmuştur.”

Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, “1.000 MW YEKA 2 Projesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektörüne tarihi bir yatırımdır. ENERCON iş birliğiyle önümüzdeki dönemde Türkiye’de kurulacak her üç rüzgar türbininden biri Enerjisa Üretim imzasını taşıyacak ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına yön verecek” diyor.

İlk YEKA projesi Akköy RES’in devreye alınması

İlk faz için rüzgar türbinlerinin üretimi devam ederken ENERCON, Aydın’ın Didim ilçesindeki 25,2 MW kapasiteli 6 adet E-138 EP3 E2 türbininden oluşan ilk YEKA projesi Akköy Rüzgar Santrali’ni 2023 yılı sonunda devreye alarak YEKA 2 yolculuğuna başarılı bir başlangıç yapıyor. ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, şunları ekliyor: “Projelerin başarılı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunan tüm ekiplerimize, tedarikçilerimize ve alt yüklenicilerimize minnettarız. Enerjisa Üretim ile birlikte ENERCON ekipleri de projelerin başarıyla hayata geçirilmesi için yoğun çaba ve hazırlıklarını sürdürüyor.”

Devamını oku

Trendler