Connect with us

Genel

Nordex Türkiye ekibi, Türkiye’nin ve Avrupa’nın rüzgarını modelliyor

Yayın tarihi:

-

Türkiye, rüzgar santrali kurulumu açısından oldukça elverişli bir coğrafyaya sahip; rüzgar santrali kurulumu gerçekleştirebilmek ise, büyük titizlikle ele alınmış bir ön çalışma gerektiriyor. Bu çalışmaların başında; rüzgar veri analizi ve modellenmesi, topografya haritalarının hazırlanması, mikro konuşlandırma, enerji üretim analizleri ve türbin uygunluk çalışmaları bulunuyor. Bütün bu hazırlıkların arkasında ise rüzgarı modelleyen ‘Saha ve Fizibilite Mühendisleri’ yer alıyor. Dergimizin bu sayısında, Nordex Türkiye’nin Rüzgar Modelleme (Wind & Site) ekibini yakından tanırken, yaptıkları işler hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

UMUT GÜL BAŞAR GÖRGÜN Saha ve Fizibilite Mühendisliği  Grup Lideri

Kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nde lisans eğitimimi tamamladıktan sonra  İstanbul Teknik Üniversitesi Uydu Haberleşmesi ve Uzaktan Algılama Bölümü’nde yüksek lisans eğitimime devam ettim. Halen İstanbul Teknik Üniversitesi Atmosfer Bilimleri Ana Bilim Dalı Doktora Programı’nda ekstrem rüzgarların modellenmesi alanında çalışmalarıma devam etmekteyim.

2008 yılı itibarıyla adım attığım çalışma hayatımda gerek Türkiye’nin önde gelen yatırımcı firmalarından birinde gerekse rüzgar ve güneş enerjisi projeleri geliştiren bir firmada çalışma fırsatına sahip oldum. Çalışma hayatım boyunca alt yüklenicilerin yönetimi, danışman firmalar ile ilişkiler, rüzgar santralleri türbin yerleşimi, planlama ve teknik analizleri, iş geliştirme ve ekip yönetimi gibi birçok rol üstlendim. 2014 yılından bu yana da Nordex Türkiye bünyesinde çalışma hayatıma devam etmekteyim ve şu anda Saha ve Fizibilite Mühendisliği Grup Liderliği görevini üstlenmekteyim.

Rüzgar Modellemesi ya da İngilizce adıyla Wind & Site ne demek? Wind & Site Mühendisleri ne iş yapar?

Temel olarak işimiz, rüzgar türbinlerinin saha ve hatta nokta bazında yapısal bütünlüğünün korunabilmesi (uygunluğu) için gerekli analizleri yapmaktır. Sahalarda kurulan her bir türbin farklı çevre koşullarına sahiptir ve bu farklı koşulların türbin üzerine etkileri de farklılık gösterir. Rüzgar akışı, hava yoğunluğu, sıcaklık, deniz seviyesinden olan yükseklik, eğim gibi değişken koşulların hepsi, türbinlerde oluşacak mekanik yükte etken çevre koşullarıdır. Türbin üreticisi olarak hedefimiz türbinlerimizin uzun yıllar boyunca (en az 20) hasar görmeden ayakta kalması ve bu amaca yönelik olarak  çevre koşullarının analiz edilmesidir.

Bu analizlerin en temelinde proje alanındaki rüzgar akışının modellenmesi yer alır. Rüzgar akışının modellenmesinin temellerini ise yatırımcılarımız tarafından bizlere sağlanan yerinde ölçülmüş verilerin (rüzgar hızı, rüzgar yönü, sıcaklık…) analizleri oluşturmaktadır. Yerinde ölçüm verileri kalite kontrolden geçirilir, bölgenin yükseklik ve pürüzlülük haritaları ile birleştirilip, uzun dönem rüzgar verileri ile ilişkisi kontrol edilir. Bu sayede her bir türbin noktasında rüzgarın nasıl davranacağının analizinin yapılması hedeflenir. Her bir türbin noktası için yapılan bu analizlerin ilk çıktısı enerji üretim değerleridir. Devam adımlarındaki analizlerimizde ise türbinlerin yapısal bütünlüğünü korumayı hedefleyerek yapılan detaylı hesaplamalar yer alır.  Hesaplamaların sonucunda her bir türbinin, kurulması planlanan noktada, planlanan göbek yüksekliğinde veya kanat uzunluğunda verimli ve hasarsız çalışacağına dair bir saha uygunluk raporu düzenlenir. Türbinlerde oluşacak mekanik yük hesaplamaları sonucunda türbinlerde olası bir problemin öngörülmesi halinde ise; genel olarak türbin çıkış gücünün değiştirilmesi, mekanik yük aşımının meydana geleceği öngörülen açılarda çıkış gücü azaltımı ya da tamamen kapatılması, türbin tipinin veya göbek yüksekliğinin değiştirilmesi ve hatta türbin noktasının kaydırılması gibi alternatif çözümler üretilmeye çalışılır. Çözüm yöntemine istinaden de yine saha uygunluk raporu hazırlanır. Söz konusu rapor türbin satış sözleşmesinin eklerinden biridir.

Saha ve Fizibilite Mühendisleri’nin desteği, rüzgar santrallerinin hayata geçmesinin öncesinde olduğu gibi sonrasında da devam etmektedir. Hayata geçmiş türbinlerde beklenmeyen mekanik bir yük oluştuğu zaman, türbin verileri de kullanılarak yeni analizler yapılmakta ve çözüm sürecine katkı sağlanmaktadır.

Nordex Türkiye’deki departmanınızdan bahsederek, ekibinizi tanıtabilir misiniz? (Kaç kişisiniz, neler yapıyorsunuz, hangi departmanlarla ilişki halindesiniz, işiniz neden kritik…)

Nordex Türkiye’de Saha ve Fizibilite Departmanı’mız 6 kişilik bir ekipten oluşmaktadır. Ekibimiz hem Türkiye’deki projelere hem de Avrupa projelerine destek vermektedir. Avrupa’da; İtalya, Fransa, Polonya, Ukrayna, İngiltere, İrlanda, Hollanda, Danimarka, Finlandiya ve İsveç gibi ülkelerde projelere çalışmaktayız. Yakın zaman içinde destek verdiğimiz ülkelerin artırılması planlanmaktadır.

Saha ve Fizibilite Mühendisleri, elde ettikleri sonuçlar satış sözleşmesini direkt etkilediği için en çok satış departmanıyla irtibat halindedir. Gerekli durumlarda gerek satış birimi ile gerekse de yatırımcılarımız ile gerçekleştirilen toplantılara da destek verilmektedir. Gerek satış öncesi gerekse de satış sonrası süreçte destek sağlayabilmek için satış departmanının yanı sıra, diğer mühendislik ekipleri ve servis departmanımız ile bilgi alışverişi sürdürülmektedir.

SEVİNÇ RÜSTEMOĞLU Kıdemli Saha ve Fizibilite Mühendisi

İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi Elektrik Mühendisliği (2006) lisans derecesini tamamlamanın ardından, İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Enerji Bilimi ve Teknoloji Yüksek Lisans (2010) Programı ile eğitim hayatıma devam ettim. Yüksek lisans eğitimim devam ederken iş hayatına Türkiye’nin önemli enerji santrali yatırımcılarından birinde Elektrik Mühendisi olarak çalışmaya başladım ve zaman içinde rüzgar santrallerinin devreye alımına kadar olan kısmında proje mühendisi olarak görevime devam ettim. Rüzgar enerjisi ile yüksek lisans çalışmalarım sırasında sevgili hocalarım Dr. Öğr. Üyesi Burak Barutçu ve Prof. Dr. Sibel Menteş vesilesiyle tanıştım. Üniversitede edindiğim teorik bilgileri pratiğe dökme ve daha ileriye götürebilme fırsatını elde edebiliyor olmam ve çalıştığım alanın sürekli gelişime açık olması, işimi severek yapmama neden olan faktörlerdir. Nordex Türkiye ile 2011 senesinde Saha ve Fizibilite Mühendisi olarak göreve başlamam ile tanıştım.  2014 senesine kadar ağırlıklı olarak Türkiye projelerine destek vermekle birlikte çeşitli yurt dışı projelerinde de tecrübe kazandım. 2014 senesinde Ankara’ya taşınmam sebebiyle Nordex Türkiye ailesinden üzülerek ayrıldım ve yine ülkemizin önemli yatırımcılarından olan bir enerji firmasına bağlı elektrik dağıtım şebekesinde Yatırım Planlama Uzmanı olarak görev aldım. Görev sürem boyunca, konusunda uzman bir ekip ile beraber, Ankara’nın özellikle kırsal kesimini kapsayan dağıtım şebekesinin altyapısını iyileştirme ve geleceğe yönelik yeni yatırımları gerçekleştirme fırsatım oldu.

Nordex Türkiye ailesine 2018 senesinde tekrar geri dönme fırsatına sahip oldum ve Fizibilite Mühendisi olarak görevime devam ettim. 2018 – 2019 yıllarında ağırlıklı olarak Türkiye projeleri üzerine çalıştım. Şu anda ağırlıklı olarak Avrupa projelerinde çalışmalarıma devam ediyorum. Avrupa kapsamında çalıştığım bölgeleri kısaca belirtmek gerekirse; Akdeniz ülkeleri; Polonya, Ukrayna gibi Doğu Avrupa ülkeleri; İngiltere, İrlanda, Hollanda gibi Batı Avrupa ülkeleri ve Finlandiya, İsveç gibi Kuzey Avrupa ülkeleri olarak özetlenebilir.

Küresel ısınma ile mücadele kapsamında temiz enerji kaynaklarından biri olan rüzgar sektöründe yer alıyor olmak ve aynı zamanda enerji kaynakları açısından dışa bağımlı olan ülkemizin bu alandaki dışa bağımlılığını aza indirgeyen bir yatırım şekli olması nedeniyle umut vadeden bir alanda çalıştığımı düşünüyorum. Bu sektörde Nordex Türkiye’nin bir parçası olmak, profesyonel bir çalışma disiplini ile tecrübeli bir takımın parçası olmak anlamına geldiğini düşünüyorum.

Pandemi süresi boyunca genç ve dinamik bir ekipten oluşan Nordex Türkiye olarak esnek çalışma altyapısını desteklemesi de çalışma şartlarımızı iyileştirerek, geleceğe yönelik yeni çalışma koşullarına ne kadar açık olabildiğimizi de gösterdiğini düşünüyorum. Saha ve Fizibilite Departmanı olarak genç, dinamik ve birbirimize her zaman destek olan bir takım halinde çalışmanın hem ilham verici hem eğlenceli yönlerini yaşıyoruz. Bunun yanında, yaptığımız işi sürekli daha iyi nasıl yapabilirizi irdeleyerek, Türkiye’den daha kaliteli mühendislik çalışmalarının çıkması için de sürekli bir gelişme halindeyiz. Bunun da hem ortaya çıkan işin kalitesini artırdığını hem de işin sürekliliğini sağladığını düşünüyorum.

ERKAN YILMAZ Saha ve Fizibilite Mühendisi

Yenilenebilir enerji sektörüne olan ilgim; rüzgar enerjisi potansiyelinin ülkemizde en fazla olduğu bölgelerden biri olan, çocukluğumda annemin de memleketi Bandırma’ya deniz yoluyla seyahatlerimiz sırasında, o çevrede kurulu rüzgar güllerinin nasıl çalıştığını ve nasıl kurulduğunu araştırmam ile başladı. Üniversite tercih döneminde Meteoroloji Mühendislerinin bu alanda çalışma fırsatlarının olması sebebiyle bu bölümü seçerek sektöre ilk adımımı atmış oldum.

2013 senesinde lisans programımı, 2016 senesinde yine İstanbul Teknik Üniversitesi Atmosfer Bilimleri Meteoroloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı’nı Yüksek Mühendis unvanı ile bitirerek mezun oldum. Halen aynı üniversitede doktora eğitimime rüzgar enerjisi alanında devam etmekteyim. 2015 senesinde Danimarka Teknik Üniversitesi Rüzgar ve Enerji Sistemleri departmanında yüksek lisans tezim için çalışma imkanına da sahip oldum.

Sektöre profesyonel ilk adımımı 2013 senesinde attım ve rüzgar enerjisi ile güneş enerjisi alanlarında proje geliştirme ve yatırım konusunda faaliyet gösteren bir firmada; hem rüzgar enerjisi santrallerinin hem de güneş enerjisi santrallerinin geliştirilmesi projelerinin çeşitli aşamalarında görev aldım. Çalışma hayatıma Avrupa’dan birçok üniversite, enstitü ve konsorsiyumun içinde bulunduğu Yeni Avrupa Rüzgar Atlası Projesi’nin Türkiye ayaklarından biri olan İstanbul Teknik Üniversitesinde, araştırmacı ve proje koordinasyon yardımcısı görevi ile devam ettim.

2018 senesinden itibaren Nordex Türkiye’de, Saha ve Fizibilite Mühendisi olarak görevime devam etmekteyim. Buradaki ilk senemde birçok Türkiye projesine destek verirken, 2020 yılı itibarıyla Avrupa’da özellikle Akdeniz coğrafyası ve İskandinav bölgesindeki projelerde çalışma fırsatı yakaladım. Ülkemizdeki rüzgar enerjisi projelerine yakın zamanda yerli ve yabancı yatırımcının ilgisinin artması sebebiyle son 1.5 yıldır yoğunlukla Türkiye projelerine destek vermekteyim. Yıllar içinde büyüyen ve genişleyen dinamik ekibimizle, teknik anlamda farklı konularda uzmanlığı bulunan arkadaşlarımla beraber çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

Nordex Türkiye’nin bir parçası olduğum günden beri herkesin birbiri ile özveri ve yardımlaşma kültürü içinde çalışması, bu kişilerin konusunda uzman ve uzun süredir bu yapıda görev alması sebebiyle, ben de bu ekibin bir üyesi olmaktan dolayı gurur duyuyorum.

OLGU YILDIRIMLAR Saha ve Fizibilite Mühendisi

İstanbul Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Üniversite eğitimimin üçüncü yılında geleceğin mesleği olarak gördüğüm yenilenebilir enerji sektörüne inancım ve artan merakım vesilesi ile yüksek lisans yapmaya karar verdim. Lisans eğitimimin ardından yüksek lisansımı İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Enerji Bilim ve Teknolojileri Bölümü’nde tamamladım.

Yüksek lisans eğitimim devam ederken profesyonel iş hayatıma 2010 yılında sektörün önde gelen firmaların birinde satın alma uzmanı olarak başladım. Akabinde 2013 yılında rüzgar sektörüne geçiş yaptım ve farklı şirketlerde proje geliştirme ve teknik danışmanlık görevlerini yürüttüm. 2019 yılından itibaren Nordex Türkiye bünyesinde Saha ve Fizibilite Mühendisi olarak çalışmaktayım. Ekibimizde görev alan diğer arkadaşlarım gibi ben de, türbin uygunluk analizleri başta olmak üzere; rüzgar veri analizi, rüzgar akışının modellenmesi, rüzgar çiftliği optimizasyonu ve enerji üretim tahminlerinden sorumluyum. Çok farklı coğrafyalarda yer alan projelere destek veren ekibimizde, ben de Türkiye projeleri başta olmak üzere; Fransa, İtalya, Hollanda, Finlandiya, Polonya, Ukrayna gibi farklı ülkelerdeki projelerde görev almaktayım.

Gelecek nesillere bırakabileceğimiz güzel bir dünya için tüm kaynakları en iyi şekilde kullanmanın her bireyin kendi sorumluluğu olduğu inancını taşımaktayım. Bu bilinç ve inanç doğrultusunda, rüzgar başta olmak üzere temiz enerji kaynaklarını verimli kullanmanın bir parçası olmak gurur verici. Bu bağlamda, tüm dünyada önemli işlere imza atan ve Türkiye’de pazar lideri olan Nordex bünyesinde; yenilikçi ve paylaşımcı bir ekip ile çalışmaktan, tüm bu iş süreçlerinin ve deneyimlerin gerek profesyonel gerekse kişisel gelişimime katkı sağladığını görmekten çok mutluyum.

DUYGU AKYIL Saha ve Fizibilite Mühendisi

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü mezuniyetimin ardından İstanbul Teknik Üniversitesi Atmosfer Bilimleri Bölümü’nde yüksek lisansımı tamamladım. Eğitim hayatımı, İstanbul Teknik Üniversitesi Atmosfer Bilimleri Bölümü’nde doktora programıyla devam ettirmekteyim.  Lisans eğitimimin bir yılını geçirdiğim Bonn Üniversitesi’nde meteoroloji alanında çalışmalarım oldu. Lisans öğrenimim dördüncü sınıfından başlayarak yüksek lisans öğrenimimin tamamlanmasına kadar olan süreçte, araştırmacı öğrenci olarak Türkiye kolunda görev aldığım New European Wind Atlas-Yeni Avrupa Rüzgar Atlası (NEWA) TÜBİTAK Projesi sayesinde rüzgar ve rüzgar kaynaklarının modellenmesi kavramlarıyla tanışarak, bu konuda bilgi edinimimi ilerlettim.

Profesyonel iş hayatıma 2020 yılında Nordex Türkiye bünyesinde ‘Yardımcı Saha ve Fizibilite Mühendisi’ olarak başladım ve hala görevimi sürdürmekteyim. Türkiye, Polonya, İtalya, Hollanda, Fransa, Portekiz, Litvanya, Estonya gibi çok farklı coğrafyalarda yer alan projelere destek vermekteyim.  Ekipte görev alan diğer arkadaşlarım gibi ben de; rüzgar çiftliği optimizasyonu, rüzgar akışının modellenmesi, rüzgar veri analizi, enerji üretim tahminleri ve türbin uygunluk analizlerinden sorumluyum.

Rüzgarın gücünden elektrik enerjisi üreten devasa rüzgar türbinlerine tanık olmak, geleneksel enerjiden temiz enerjiye nesiller boyu geçişin bir parçası olmaktan çok mutluyum.

MEHMET ÖZKAN BAŞAR Saha ve Fizibilite Mühendisi

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra yüksek lisans eğitimimi hem teknik hem de yönetimsel becerilerimi geliştirebilmek amacıyla yine İstanbul Teknik Ünivesitesi’nde Atmosfer Bilimleri ve Enerji Yönetimi alanında dersler alarak tamamladım.

2014 yılında yenilenebilir enerji mühendisi olarak başladığım iş hayatımda bugüne kadar rüzgar enerjisi mühendisliği yapmış olmanın yanı sıra güneş enerjisi mühendisliği, proje geliştirme, iş geliştirme, Ar-Ge faaliyetlerine katılma, operasyonel santrallerin performans analizleri gibi alanlarda da çalışma fırsatı buldum. Bu süre zarfında sektörün önde gelen yerli ve yabancı firmalarında çalışmış olmanın verdiği avantaj ile sadece Türkiye değil, dünyanın farklı noktalarında yer alan projelerde çalışma fırsatı bulmuş olup projelerin gereksinimleri doğrultusunda birçok danışman ve türbin firmasıyla da süreçlerin yürütülmesine katkı sağladım.

2019 yılından itibaren Nordex Türkiye organizasyonunda Saha ve Fizibilite Mühendisi olarak çalışmaktayım. Yatırımcı tecrübesinin verdiği öngörü ile Türkiye, Orta Doğu ve Avrupa projelerinin teknik analizi ve uygunluğu gibi konularda satış ve servis ekibine destek sağlamaktayım.

Dünyanın enerji kriziyle çalkalandığı, rüzgar enerjisine olan talebin her geçen gün arttığı, rekabetin ve maliyetlerin beklentilerin üzerinde olduğu bu ortamda karlı ve gerçekleştirilebilir projeler yaratmak hayati önem taşımaktadır. Bu noktada, Saha ve Fizibilite Mühendislerinin 30-35 yılın öngörüsünü sunduğu çalışmalar ve bu çalışmaların tutarlılığı dev şirketlerin, dev projelerinin karlılığını doğrudan etkilemektedir. Ben de Nordex gibi sektör lideri bir firmada, bu alanda uzmanlaşmış bir mühendis olarak geleceğe daha sürdürülebilir bir dünya bırakıyor olmanın haklı gururu ve mutluluğunu yaşıyorum.

Genel

ENERCON ve Enerjisa Üretim, YEKA-2’nin ikinci aşaması için türbin anlaşması imzaladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enercon ve Enerjisa Üretim, WindEurope Bilbao etkinliğinde YEKA-2 projeleri kapsamında 250 MW’lık türbin sevkiyat sözleşmesi imzaladı. 750 MW’lık türbin teslimat anlaşmalarının başarılı bir şekilde yerine getirilmesinin ardından imzalanan anlaşma ile 1.000 MW’lık projenin tamamlanması için önemli bir adım atıldı. 250 MW kapasite için imzalanan anlaşma kapsamında, 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 Rüzgar Türbini teslim edilecek.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün önde gelen şirketlerinden ENERCON ve Enerjisa Üretim, İspanya’nın Bilbao kentinde düzenlenen WindEurope etkinliğinde Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde, YEKA-2 projesi kapsamında iş birliklerine devam ettiklerini duyurdu. 20 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen imza töreninde; ENERCON CEO’su Udo Bauer, ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, Enerjisa Üretim Satın Alma Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı İbrahim Erden de yer aldı.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün öncü firmaları olarak, yaptıkları iş birliği ile Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine önemli katkılarda bulunan Enercon ve Enerjisa Üretim, bu katkıyı sürdürmeye devam ediyor. 2022’nin Ekim ayında gerçekleştirdikleri stratejik bir anlaşma ile YEKA-2 Projesi’nde toplam 1000 MW’lık bir kapasite için çerçeve anlaşması imzalayan şirketlerin bu projesi, Türkiye rüzgar enerjisi endüstrisinin sürdürülebilir geleceği için önemli bir adımı temsil ediyor. İlk fazda başarıyla tamamlanan 750 MW’lık türbin sevkiyat anlaşmalarının ardından, bugün geriye kalan 250 MW’lık kapasite için 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 rüzgar türbini içeren sevkiyat anlaşması ile projenin tamamlanmasına bir adım daha yaklaşılarak, toplam 1000 MW’lık kapasite için türbin üretimine yeşil ışık yakılmış oluyor. Bu gelişme, YEKA 2 Projesi’nin başarılı bir şekilde ilerlediğini gösterirken, Türkiye temiz enerji hedeflerine ulaşma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.

Törende konuşan ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, şunları söylüyor: “Türkiye, rüzgar türbinlerinin üretimi, satışı, kurulumu ve servisi açısından ENERCON için odak pazar olmaya devam ediyor. Büyük perspektifler sunuyor ve yetkili makamlar tarafından muazzam bir destek alıyoruz. Ülkenin yenilenebilir enerjinin ve özellikle de kara rüzgârının yaygınlaştırılması konusunda net bir kararlılığı var. Türkiye’deki sahalarda son derece güvenilir olduğu kanıtlanmış, sınıfının en iyisi rüzgar türbini teknolojisini sağlayarak müşterimiz Enerjisa Üretim ile birlikte Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerini desteklemekten memnuniyet duyuyoruz. Enerjisa Üretim’e güvenleri için teşekkür ediyor ve verimli iş birliğimizi sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz.”

ENERCON Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanı Arif Günyar, yapılan anlaşma ve projenin önemine dair şu açıklamalarda bulunuyor: “ENERCON olarak, partnerimiz Enerjisa Üretim ile 2022 yılında Avrupa’da tek kalemde imzalanan en büyük 1000 MW ilk çerçeve anlaşmasını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. YEKA II ihalesinin getirdiği derin yerlilik kapsamlarına uygun olarak, yerli aksam ile gerçekleşecek olan projelerimiz, mevcut yerli üretim ve sanayinin devam etmesi ve derinleştirilmesi açısından önemli bir mihenk taşı olmuştur.”

Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, “1.000 MW YEKA 2 Projesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektörüne tarihi bir yatırımdır. ENERCON iş birliğiyle önümüzdeki dönemde Türkiye’de kurulacak her üç rüzgar türbininden biri Enerjisa Üretim imzasını taşıyacak ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına yön verecek” diyor.

İlk YEKA projesi Akköy RES’in devreye alınması

İlk faz için rüzgar türbinlerinin üretimi devam ederken ENERCON, Aydın’ın Didim ilçesindeki 25,2 MW kapasiteli 6 adet E-138 EP3 E2 türbininden oluşan ilk YEKA projesi Akköy Rüzgar Santrali’ni 2023 yılı sonunda devreye alarak YEKA 2 yolculuğuna başarılı bir başlangıç yapıyor. ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, şunları ekliyor: “Projelerin başarılı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunan tüm ekiplerimize, tedarikçilerimize ve alt yüklenicilerimize minnettarız. Enerjisa Üretim ile birlikte ENERCON ekipleri de projelerin başarıyla hayata geçirilmesi için yoğun çaba ve hazırlıklarını sürdürüyor.”

Devamını oku

Genel

WindEurope Bilbao hızlı başladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin geniş bir heyetle katıldığı WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği, 20 Mart’ta Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacıları arasında olduğu özel ‘Bakanlar Oturumu’ ile başladı. TÜREB Standı’nın açılışını da yapan Dönmez, standı ziyaretinde katılımcı şirketlerin üst düzey yöneticilerinden fuar temaslarına ve sektöre dair görüşlerini aldı.

WindEurope CEO’su Giles Dickson’ın modere ettiği ve Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacı olarak yer aldığı Bakanlar Oturumu yoğun ilgiyle takip edildi. Oturumun diğer konuşmacıları Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Bakan Yardımcısı Philipp Nimmermann, Yunanistan Enerji ve Çevre Bakan Yardımcısı Alexandra Sdoukou, Moldova Enerji Bakan Yardımcısı Carolina Novac, Siemens Gamesa Renewable Energy CEO’su Jochen Eickholt, RWE Onshore Wind/PV Europe & Australia CEO’su Katja Wünschel, Iberdrola Renewables Yönetici Direktörü Xabier Viteri Solaun ve EDPR Avrupa ve Latin Amerika CEO’su Duarte Bello oldu.

Oturum sonrasında TÜREB Başkanı İbrahim Erden ve Enerji İşleri Genel Müdürü Ahmet Özkaya ile birlikte ‘Türkiye Pavilyonu’ olarak da kabul edilen TÜREB Standı’nın açılışını gerçekleştiren Bakan Yardımcısı Dönmez, fuara katılan Türk şirketlerin temsilcilerinden fuardaki temas programları hakkında bilgi aldı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, Türkiye’yi böyle bir etkinlikte üst düzeyde temsil ediyor olmaktan memnun olduklarını belirterek fuar süresince düzenleyecekleri teknik ziyaretler ve gerçekleştirecekleri temaslarla sektörün büyümesine katkı sağlamayı hedeflediklerini kaydetti.

Devamını oku

Genel

Türk rüzgarı Bilbao’ya uzandı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) öncülüğünde üst düzey kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan büyük bir heyet, 20-22 Mart 2024 tarihlerinde düzenlenecek WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği katılımı için Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de çeşitli görüşmeler yapmak üzere aralarında yer aldığı heyet, Türkiye rüzgar sektörünün Avrupa’nın en güvenilir tedarik partneri olduğunu mesajını bir kez daha vurgularken yerli rüzgar sanayisinin daha da gelişmesine ve iş hacmini artırmasına yönelik temaslar gerçekleştirecek. 

‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ mottosuyla sektörün büyümesini hızlandıracak adımlar atmayı sürdüren TÜREB öncülüğündeki geniş bir heyet, Türkiye rüzgar sektörünü dünyadan ve Avrupa’dan temsilcilerle buluşturmak üzere WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliğine katılmak üzere Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez ile T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan üst düzey temsilcilerin de katıldığı programda, heyet mensupları, ‘Türkiye Pavilyonu’ niteliği taşıyacak TÜREB standında Avrupa rüzgar sektörü temsilcileriyle çeşitli temaslar gerçekleştirecek.

Dünyanın farklı ülkelerinden 12 binden fazla rüzgar profesyonelini bir araya getirecek olan WindEurope 2024 Yıllık Etkinliği, küresel anlamda en etkili sektör platformları arasında yer alıyor. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, yatırımcılardan türbin şirketlerine, yerli sanayiden sektörle ilgili karar verici kurumlara kadar çok geniş bir yelpazeden üst düzey temsilcilerin yer aldığı Bilbao Heyeti’nin, Türk rüzgar sektörü adına verimli iş birliklerine imza atacağına inandığını söyledi.  Sanayi Yılı ve Yatırım Yılı’nın ardından 2024’ü ‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ ilan ettiklerinin altını çizen Erden, büyük potansiyelini gerçekleştirme yolunda ilerleyen Türkiye rüzgar sektörü olarak yurt içinde proje izin süreçleri, finansman ve sürdürülebilir büyümeye; yurt dışında ise yerli rüzgar sanayisinin Avrupa’nın en güçlü tedarik ortağı olduğu mesajını vermeye odaklandıklarını hatırlattı. İbrahim Erden, WindEurope etkinliklerinin Türkiye’nin bu alandaki gücünü ve potansiyelini uluslararası arenada vurgulamak açısından en uygun platformlar olduğunu kaydederek 2035 ulusal emisyon hedeflerine erişimde daha fazla rüzgar kurulu gücünü hızla gerçekleştirmenin giderek daha kritik bir etken haline geldiğini sözlerine ekledi.

Etkinlikte ikili temasların yanı sıra Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyelini, teknolojik gelişmelerini ve vizyonunu katılımcılara tanıtacak olan TÜREB Heyeti, 22 Mart’ta sona erecek WindEurope Bilbao Fuarı’nın tamamlanmasının ardından 23 Mart’ta Türkiye’ye dönecek.

Devamını oku

Trendler