Connect with us

Genel

Rüzgar türbini jeneratörleri ve rulman

Published

on

Rüzgâr enerjisinin türbin kanatlarını döndürmesi yerini rotordaki dönme enerjisine bırakır. Bu enerji daha sonra ana şaft ve şanzıman yoluyla transfer edilir ve son olarak jeneratör aracılığıyla elektriğe çevrilir. Bu, güç aktarma organlarının rüzgâr türbini jeneratöründeki temel işleyişidir.

 

GÜVEN

İleri rulman vemakine parçaları teknolojisinin sinerjisi… JTEKT

1935 yılında kurulan KOYO, 70 yılı aşkın süre zarfında uluslararası öncü bir rulman firması haline geldi. Dünyanın ilk seramik rulmanının pazara sürülmesi gibi, burada toplumun hizmetine sunulan birçok rulman çeşidi üretiliyor. Dönüş hareketini destekleyen temel teknolojiye dayanan rulman işi, “Endüstrinin Kalbi” ve “Makinenin Anası” olarak da bilinen takım tezgâhı işi olarak nitelendirilir. Bu iki iş birleştirilip 2006’da JTEKTadında yeni bir firma kuruldu. Rulman ve büyük ölçülü parçaları (şanzıman işlemesi gibi) üretmek, birçok pazarın ihtiyaçlarına cevap vermelerine olanak sağladı. Makine parçaları ve rulman teknolojisinin yanında, otomotiv direksiyon ve sürüş parçalarını üretecek teknolojiye de sahip bir şirket. Ayrıca dünyanın önde gelen parça üreticisi olarak çevreye de katkıda bulunuyorlar.

 

Sadece çevreci araç değil ayrıca rüzgâr türbini jeneratörleri ile çevre dostu gerçeğine katkıda bulunmak

TOYOTA tarafından üretilen kırma (hybrid)  bir vasıta olan ve JTEKT rulmanlarının ve direksiyon parçalarının kullanıldığı Prius, ultra yakıt tasarruflu, çevreci araba olarak dünya çapında büyük bir ilgi gördü. 1997 yılında KYOTO Protokolü yürürlüğe girmeden önce bile, şirket Avrupa’da yapılan rüzgâr türbini jeneratörlerinin şaft rulmanlarının üretimini yapıyordu. Halkın dikkatini küresel ısınmayı durdurmaya çekmek için yapılan çalışmalarla, rüzgar türbini jeneratörü pazarı hızlı bir şekilde büyüyor. Sınıfının 200kW’dan 2 MW’ya, hatta şimdi multi MW’ye yükselmesiyle, rüzgar türbinlerinin parçalarının üretiminde de büyük bir ilerleme görüldü. 2007’de, CO2’yi 7,6 milyon ton oranında düşürmeye katkıda bulunmak için, rüzgar türbinleri ana şaftlarda JTEKT rulmanlarından faydalanıyor. Rulmanlara ek olarak ayrıca şanzıman üretimi için birçok büyük ölçülü merkezleme deliği de tedarik ediyorlar. “Güvenlik”, “çevre” ve “rahatlık” yönlerine dayanarak JTEKT,toplumun güvenebileceği çevre dostu bir üretici.

TEKNOLOJİ

Rüzgar türbini jeneratörleri çevreden faydalanıyor

Rüzgâr enerjisinin türbin kanatlarını döndürmesi yerini rotordaki dönme enerjisine bırakır. Bu enerji daha sonra ana şaft ve şanzıman yoluyla transfer edilir ve son olarak jeneratör aracılığıyla elektriğe çevrilir. Bu, güç aktarma organlarının rüzgâr türbini jeneratöründeki temel işleyişidir. Rüzgâr türbini jeneratöründeki yük, her 0,1 saniyede değişen rüzgarın hızına ve yönüne bağlı olarak hafif ve ağır olabilir ve bu dönme hızını da etkiler. Ek olarak,işlem sıcaklığı -30 °C’den, 100 °C’ye kadar olabilir. Hatta bu ağır koşul altında bile rulman ömrü 20 yılın üstünde olabilir. Bu yüksek güvenirliği sağlamak için gereklidir.

 

Jeneratörler için kırma seramik rulmanlar

Jeneratörlerde kullanılan rulmanlar, elektrik çukurlaşmalarına maruz kalır (rulman dönerken, elektrik rulmandan ve çok ince yağ tabakasından geçerken kıvılcımlardan dolayı yüzeyde erimelerin olduğu bir olay ) ve bu rulmana zarar verebilen ve ömrünü azaltabilen bir olaydır. Bunu önlemek için, dönüş sistemde mükemmel yalıtım performansıyla seramik bilyeler kullanılıyor.Bu iyi verimi olan kırma seramik rulmandır. Ayrıca, normal rulmanlara kıyasla,döndükleri zaman seramik rulmanlar yüksek sıcaklığa ulaşmazlar. Bu yağlamanın ömrünü ve bakım süresini arttıran bir durumdur.

Temel şaft rulmanı

Rüzgâr yükü rotordan geçtikten sonra, bu önemli parça döngü torkunu şanzımana aktarır.  Yüke dayanıklılıklarından ve üstün hizalanabilir özelliklerinden dolayı, ana şaft rulmanı için küresel makaralı rulmanlardan yararlanılır. JTEKT’de, karmaşık rotor döngüsel hız, uygun yük, şaft, yatak sertliği ve yağlama testleri dikkate alınarak kompakt ve yüksek güvenirlikli rulmanlar seçilir.

Şanzıman rulmanları

Şanzıman, gücün ortaya çıktığı noktaya kadar ana şaft aracılığıyla iletilmiş olan döngüsel hızı arttıran bir parçadır. Planet dişlilerden, bir halka dişliden, bir düşük hız şaftından, bir ara şafttan ve yüksek hız şaftından oluşur. Birçok durumda planet dişlilerde çift sıralı silindirik masuralı rulman kullanılır, fakat son zamanlarda tek parça-tip rulman kullanımı artıyor.

Ana şafta benzer bir analiz programı kullanarak şanzıman için uygun rulmanı araştırmak da ayrıca önemlidir. Eğer planet dişlinin sertliği düşükse, halka dişli deforme olur ve bu da iç parçalara etki edebilir ve rulmanın ömrünü kısaltabilir.

Redüktör dişlisi

Yalpalı dönüş redüktör dişlisi için KE Rulmanları

Redüktör dişlisinde kullanılan rulmanlar, aşındırıcı parçalarınetkisiyle oluşan metalik tane kirlenmesine maruz kalabilir ve bu da rulmanınömrüne etki edebilir. KOYO’nun KE konik masuralı rulmanları bunun gibi ciddi durumlarda en iyi sonucu veriyor. KE rulmanları çok sert kanallara sahip ve dönüşmemiş ostenit en iyi biçimde kullanılmış, böylelikle rulmanın performansında, kirlenmiş yağda gözle görülür bir gelişme olmuştur.

Ana Şaft Yağ Keçesi

Lastik Keçe:

–         Lastik keçe kurulumu basitleştirir.

–         Bir yerde kesik şeklinde üretilebilir.

Basınca Dayanıklı Keçe (MHSA Tipi):

–       Basınca bağlı dudak deformasyon azalması.

–       Yüksek basınç koşullarında mükemmel performans.

 

MAKİNE PARÇALARI

Bu yüksek ölçülü yatay işleme merkezi, büyük parçaları işlemeye uygundur ve sınıf (1000 mm2’den büyük paletli ölçüler), ölçü, hız ve güçte maksimum performansı sunar.

Maksimum ölçü: 2400mmX1800mm

Maksimum hız: 42m/dk

Maksimum güç: Yüksek torklu milde mükemmel kesim performansı garantisini verir.

 

Hatve frenli Hidrolik Pompa

Hatve fren için güç kaynağı olarak kullanılır. Güç kaynağı,otomobillerdeki disk frenine benzer bir disk kullanılarak rotor hızını azaltır.Güvenlik için fren, bağımsız bir hidrolik sistem ile donatılmıştır.

KALİTE

Üretim teknikleri ve prestijli bir gelişim ile birlikte Japon kalitesi sunmak

Son yıllarda rüzgar türbini jeneratörlerinin ürün kapasitesi yükselmeye devam ediyor. Bununla birlikte rüzgâr türbininin ölçüsü konusundaki gelişimi üst limitine ulaştı. Şu anki talep, aynı gücü veya daha fazla güç üreten, daha güvenilir ve bakım gerektirmeyen özellikleriyle daha küçük ve daha hafif rüzgar türbinlerinde. Bu nedenle rulmanlardan beklenen performans da gittikçe farklılaşıyor. Diğer önemli konu da enerji yeterliliği, güvenlik,global standartlara uyumlu yüksek ürün kalitesi ve daha fazla rekabetçi fiyat gibi özelliklerdir. JTEKT, gelişimci uzmanlık özelliğini kullanarak, ileri teknolojisiyle bu gibi konuların üstesinden gelmeyi sunuyor. Bunu desteklemek için de bünyesinde birçok alanda uygulanan sürtünme bilim, nano teknolojisi,materyal geliştirme, hassas işleme ve ısıl işlem gibi temel teknolojileri de barındırıyor. Sadece müşterilerinden değil, ayrıca diğer pazarlardan da çok olumlu değerlendirmeler aldıklarını dile getiriyorlar.

 

KOYO’nun Türkiye distirbütörü Rulman Ticaret

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Genel

Net sıfır yolunda İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı: Emisyonları 100 milyon ton azaltmak

Published

on

By

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde devam eden Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP 28) kapsamında Dünya Bankası tarafından “Türkiye’yi Güneş, Rüzgar ve Akıllı Şebekelerle Dönüştürmek: Net Sıfıra Doğru Yeni Hedefler” paneli düzenlendi. Panele bir video mesaj gönderen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 2024-2030 yıllarını kapsayan İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında emisyonları 100 milyon ton azaltmayı hedeflediklerini söyledi. Bu planın iddialı olduğu ve ciddi sınamalarla karşı karşıya olduğumuzu belirten Bakan Bayraktar, “Ancak uluslararası toplumla ve bilhassa finansal kuruluşlar ve yatırımcılarla birlikte tüm bunları başarabiliriz. Enerji sektörüne yapılan yatırımlar Türk halkına istihdam ve refah temin ederken diğer ülkelere de enerji dönüşümü için güçlü bir model sunmaktadır” dedi. Net sıfıra doğru yeni hedefler açıklayan Bakan Bayraktar, “Yenilenebilir kaynaklardan faydalanmak, daha çok yenilenebilir için iletim altyapısını geliştirmek ve tüm sektörlerde enerji verimliliğini artırmak üzere üç temel alana odaklanıyoruz” diye konuştu.

Yenilenebilir enerji kurulu gücü 2035’e kadar 60 GW’a ulaşacak

Türkiye’nin sürdürülebilir enerji çözümlerindeki kararlılığına vurgu yapan Bayraktar, “Burada önemli bir başarımızı sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyorum. Bugün itibarıyla toplam kurulu kapasitemiz 106 gigawatt seviyesini aşarken yenilenebilir enerjinin payı yüzde 55’e ulaştı. Bu tablo Avrupa’da 5. dünyada ise 12. olan Türkiye’nin sürdürülebilir enerji çözümleri noktasındaki kararlılığını gözler önüne sermektedir. Projeksiyonlarımız da ülkemizin 2035’e kadar toplam kurulu gücünü, 60 gigawatt yenilenebilir enerji üretim kapasitesi dahil 190 gigawatt seviyesine çıkaracağını gösteriyor” açıklamasında bulundu.

Dünya Bankası’ndan finansman

Bakanlık olarak özel sektör ve uluslararası yatırımcılarla birlikte çalışarak yenilenebilir enerjiyi çok daha üst seviyeye taşımaya gayret edeceklerinin altını çizen Bakan Alparslan Bayraktar, “Elbette bunun için de ciddi yatırım gerekiyor. Dünya Bankası’yla görüşmelerimiz devam ediyor. Kendileri, bakanlığımız ve özel sektör aktörleriyle birlikte bu plana finansal ve teknik destek verme taahhüdünde bulundular. Enerji dönüşümü, şebekeyi sürekli geliştirmek anlamına geliyor. Bu nedenle güçlü enterkonektiviteye sahip, yenilenebilir kapasitesinde beklenen artışı kaldırabilecek Yeşil Şebeke’yi kurma çabası içerisindeyiz. 2030’a kadar şebekeye 10 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bu alanda özel sektörün kritik bir rol üstlendiğini dile getiren Bayraktar, “Gerekli altyapının kurulmasının yanı sıra bakanlık olarak mevcut politikaları değiştirmeyi ve böylece ihtiyaç duyulan özel yatırımı destekleyecek bir ortam oluşturmayı değerlendiriyoruz. Burada özel sektör kritik bir rol üstlenmektedir. Dolayısıyla özel aktörlerin rekabet gücünü artırmak önemli olacaktır” diye konuştu.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Genel

COP28, doğa için küresel finansmanı ve birliği harekete geçiriyor

Published

on

By

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında gerçekleştirilen Dünya İklim Eylemi Zirvesi, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde başladı. BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Khalifa Al Mubarak, COP28’den COP30’a kadar iklim eyleminde doğanın rolünü pekiştirerek, 1.7 milyar dolarlık doğa koruma finansmanını açıkladı. Birleşik Arap Emirlikleri’nin doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını belirten Al Mubarak, Gana hükümetinin ‘Dirençli Gana’ planına ilk etapta 30 milyon dolarlık bir yatırım yapacaklarını açıkladı. Liderlerin, yerli halk ve yerel toplulukların geçim kaynaklarına ve kalkınma hedeflerine yatırım yapmanın kritik önemini vurgu yaptığı zirvede, Belem’deki COP30’a doğru entegre doğa-iklim eylemi için ortakları ve kaynakları harekete geçirecek bir BAE-Brezilya ‘COP-to-COP’ ortaklığı duyuruldu.

İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapıldığı BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı, BAE’nin ev sahipliğinde başladı. Bu yıl 28’incisi düzenlenen ve 12 Aralık’a kadar sürecek olan konferansın ana gündeminde, 2015 yılında Paris’te anlaşmaya varıldığı gibi küresel ısınmayı 1,5 derecede sabit tutma amacının canlandırılması ve hükümetlerin iklim eylemi vaatlerini daha kapsamlı hale getirecek bir anlaşmaya varılması yer alıyor.

Zirvede konuşan COP28’in BM İklim Değişikliği Üst Düzey Sorumlusu Razan Khalifa Al Mubarak, “Doğanın tam ve en bütüncül haliyle iklim eyleminin bir önkoşulu olarak tanınmasını, desteklenmesini ve finanse edilmesini sağlamak COP28 Başkanlığı için bir öncelik olmuştur. Devlet dışı aktörlerin desteği ve finansmanıyla birleşen bu olağanüstü siyasi liderlik, doğanın sadece bu görev için değil, gelecekteki tüm görevler için temel rolünün kanıtıdır” dedi.

Zirvede devlet başkanları, Paris Anlaşması ve kısa süre önce kabul edilen Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’ni hayata geçirmek üzere doğa-iklim eylemine odaklanan ulusal ve bölgesel yatırım planlarını ve ortaklıklarını açıkladı:

– BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Al Mubarak, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Gana’nın ‘Dirençli Gana’ planına 30 milyon dolarlık ilk yatırımla birlikte doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını açıkladı. ‘Dirençli Gana’, Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo tarafından Kanada, Singapur, Amerika Birleşik Devletleri ve LEAF Koalisyonu gibi diğer özel sektör uyumlu girişimlerden gelen 80 milyon dolarlık ek destekle başlatıldı ve son olarak BAE’nin 30 milyon doları eklendi.

– Tonga Başbakanı Siaosi ‘Ofakivahafolau Sovaleni, 2030 yılına kadar ülkelerin sularının ve münhasır ekonomik bölgelerinin yüzde 30’unun korunmasını amaçlayan ve ay yüzeyinden daha büyük bir alanı temsil eden ‘Unlocking Blue Pacific Prosperity Plan’ için Bezos Earth Fund’dan Gelişmekte Olan Pasifik Küçük Ada Devletleri’ne (P-SIDS) 100 milyon ABD doları finansman sağlanacağını duyurdu.

– Aralarında Bloomberg Philanthropies, Builders Vision ve Oceankind’in de bulunduğu bir grup hayırsever, Okyanus Direnci İklim İttifakı (ORCA) kapsamında, hassas deniz alanlarının korunmasını, okyanus temelli azaltım çabalarını ve iklim etkileri üzerine araştırmaları hedefleyen 250 milyon dolarlık yeni finansmanı duyurdu.

– Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, doğrulanabilir karbon kredisi işlemleri yoluyla koruma ve yerel kalkınmanın özel finansmanını teşvik etmek amacıyla Papua Yeni Gine için 100 milyon ABD Doları, Kongo Demokratik Cumhuriyeti için 60 milyon ABD Doları ve Kongo Cumhuriyeti için 50 milyon ABD Doları olmak üzere 3 orman finansman paketi açıkladı.

– Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo ve Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre, Endonezya’nın öncü FOLU Net Sink 2030 planını desteklemek üzere 100 milyon dolarlık bir ortaklığı açıkladı.

– Asya Kalkınma Bankası, OPEC Fonu, Suudi Arabistan, AFD, Fransa ve Yeşil İklim Fonu bünyesindeki ASEAN Katalitik Yeşil Finansman Aracı ile birlikte, 2030 yılına kadar doğa odaklı iklim projelerine 2 milyar ABD doları daha ek özel finans sermayesi seferber etmek amacıyla kalkınma ortaklarından 1 milyar ABD doları seferber etmeyi taahhüt eden yeni bir girişim olan Doğa Finans Merkezi’ni duyurdu.

145 ülkenin 2030 yılına kadar orman kaybını ve arazi bozulmasını durdurmayı ve tersine çevirmeyi kabul ettiği COP26’nın Glasgow Liderler Deklarasyonu’nu pekiştiren bu doğa-iklim planları; 196 ülkenin 2030 yılına kadar toplam doğa kaybını durdurmak için ortak bir çerçeve üzerinde anlaştığı dönüm noktası niteliğindeki Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi de dahil olmak üzere önceki taahhütlerde ilerlemeyi teşvik ediyor. Uyum maliyetlerinde 104 milyar ABD doları tasarruf sağlayabilecek doğa kaybının ele alınması, 2030 yılına kadar ihtiyaç duyulan CO2 azaltım eyleminin yüzde 30’undan fazlasını sağlama potansiyeline sahip. Ayrıca, küresel GSYH’nin yaklaşık yüzde 50’si doğrudan veya dolaylı olarak doğaya ve diğer ekosistem hizmetlerine bağlı olduğundan, doğal ekosistemlerin korunması ve restorasyonu, yaklaşık 395 milyar daha fazla iş yaratma ve geçimleri doğrudan doğaya bağlı olan 1 milyar insanı koruma potansiyeli ile ekonomik refahı destekliyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Genel

AB, Net-Sıfır Sanayi Yasası’ndaki tutumunu oyladı: Avrupa’da üretilen temiz teknolojiler artırılacak

Published

on

By

Dünya standartlarında bir rüzgar endüstrisine sahip olan Avrupa’nın, iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşabilmesi için 2030 yılına kadar her yıl yaklaşık 30 GW yeni rüzgar santrali kurması gerekiyor. Avrupa rüzgar tedarik zinciri ise, enflasyonist baskılar, rüzgarın genişleme hacimlerindeki belirsizlik ve zayıf ihale tasarımları ile mücadele ediyor. Tüm bunlar, AB’nin enerji güvenliği ve iklim hedeflerine ulaşmak için yeni üretim tesislerini planlama ve bunlara yatırım yapma kabiliyetini zayıflatıyor.

Temiz teknolojilerdeki üretimini güçlendirmek ve genişletmek için bu yılın başlarında Net Sıfır Sanayi Yasası’nı (NZIA) sunan Avrupa Parlamentosu, geçtiğimiz Salı günü Avrupa Komisyonu ve üye devletlerle Net-Sıfır Sanayi Yasası (NZIA) müzakerelerindeki tutumunu oyladı. Parlamento’nun pozisyonunu hazırlayan MEP Christian Ehler, Sanayi, Araştırma ve Enerji Komitesi’nde (ITRE) Avrupa’nın iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşması için güçlü bir Avrupa rüzgar endüstrisini destekleyen öneri sundu. Avrupa rüzgâr endüstrisi tüm Parlamento üyelerini ITRE görevlerini desteklemeye çağırdı.

Konuyla ilgili değerlendirme paylaşan WindEurope’un açıklamasında, Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa’da üretilen temiz teknolojilerin artırılması için oy kullandığı belirtildi. Değerlendirmede görüşlerine yer verilen WindEurope Baş Politika Sorumlusu Pierre Tardieu, “AB, Yeşil Mutabakatı Avrupa’da üretilen rüzgarla gerçekleştirmek istiyor. Yarın Parlamento, Avrupa rüzgâr tedarik zincirini güçlendirerek tam da bunu yapacak somut tedbirleri kabul edebilir. Açık attırma tarifelerinin daha yüksek girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi, Avrupa pazarında adil rekabetin sağlanması ve ‘dibe doğru yarış’ ihalelerine karşı çıkılmasına yardımcı olacaktır. Bu doğru bir hareket tarzıdır. Bu bir güvenlik, istihdam ve özerklik meselesidir” ifadelerini kullandı.

İhalenin Avrupa tedarik zincirinin genişlemesini desteklemesi gerekiyor

ITRE tutumu, rüzgar enerjisi ihale tasarımında önemli değişiklikler içeriyor. İhaleler için açık ve zorunlu ön yeterlilik kriterleri belirleniyor. Bu, Avrupa’nın kritik enerji ve şebeke altyapısının siber saldırılar için kolay bir hedef olamayacağını garanti edecek siber güvenlik ve veri varlığına yönelik yeni kuralları içeriyor.

Geliştiriciler büyük offshore projeleri iptal etmek zorunda kaldı

WindEurope’un paylaştığı değerlendirmede, konuyla ilgili şu açıklamalar yer alıyor: “ITRE Komitesi bir enflasyon endeksleme mekanizması da önerdi. Yetersiz endeksleme şu anda büyük bir sorun. Rüzgar geliştiricileri bu yüzden büyük açık deniz rüzgar projelerini iptal etmek zorunda kaldı. Belirli bir fiyatla ihale kazanmışlardı; ancak daha sonra yüksek enflasyon türbinleri ve bileşenlerini çok daha pahalı hale getirerek rüzgar enerjisi projelerinin ekonomik uygulanabilirliğini riske attı. Rüzgar enerjisi ihalelerinin girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi bu mali açığın kapatılmasına yardımcı olacak ve projelerin devam edebilmesini sağlayacaktır. Bu tür bir endeksleme mekanizması, tüm tedarikçi sözleşmelerinin imzalanması için gereken süre boyunca geçerli olacaktır.”

Müzakereler 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek

Nihai müzakerelerde kabul edilen tedbirlerin tedarik zinciri esnekliğine, teknolojiye ve amaca uygun olmasının kritik önem taşıdığına vurgu yapılan değerlendirmede, şu ifadeler kullanıldı: “ITRE Komitesi ayrıca üye devletlerin ihalelerinde negatif ihale vermeyi bırakmalarını istemektedir. Bu, rüzgar santrali geliştiricilerinin bir rüzgar santrali inşa etme hakkı için hükümetlere ödeme yapmak zorunda olduğu durumdur. Bazı hükümetler, hızlı para kazanmanın bir yolu olarak ihalelerine negatif ihale uygulamasını getirdi; ancak negatif ihale sadece AB’nin enerji dönüşümünü daha pahalı hale getirir. Geliştiriciler için tedarik zincirine ya da elektrik tüketicilerine yansıtılması gereken ek maliyetler yaratır ve negatif ihale turlarında ödenen para, şirketlerin diğer rüzgar enerjisi projelerine yatıramayacağı paradır. Konsey’in şimdi Net Sıfır Sanayi Yasası’na ilişkin müzakere yetkisini de tamamlaması gerekiyor. Üçlü görüşmeler, yani Avrupa Parlamentosu ve üye devletler arasında Avrupa Komisyonu’nun desteğiyle nihai bir anlaşma üzerinde yapılacak müzakereler, 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek. Nihai müzakerelerde, kabul edilen tedbirlerin ince ayarlarının yapılması ve tedarik zinciri esnekliği yaklaşımının teknolojiye özgü ve amaca uygun olması kritik önem taşıyacaktır.”

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com