Connect with us

“Enerjide rüzgara ve diğer yenilebilir kaynaklara yönelimi destelemek için uzun vadeli politikalar uygulanmalıdır”

Published

on

 Borusan Lojistik’ten Kaan Gürgenç ile hoş bir sohbet geçirdik.

Bizlere şirketinizden bahsedebilir misiniz? 

Borusan Lojistik, 1973 yılında Borusan Holding bünyesinde grup şirketlerine hizmet vermek amacıyla kurulmuş, 2000 yılında deneyim ve bilgi birikimini grup dışı firmalara da sunmak amacıyla “entegre lojistik hizmet sağlayıcı” olarak yeniden yapılanmıştır. 2012 yılı Aralık ayında gerçekleştirdiği Balnak satın alması ile Türkiye lojistik sektörünün lideri konumuna gelen Borusan Lojistik, dört stratejik iş alanında yoğunlaşmış bulunuyor. Bu iş alanları; Lojistik Hizmetleri, Liman Hizmetleri, Uluslararası Taşımacılık Hizmetleri ve Yabancı Ülkeler Lojistik Hizmetleridir.

Gemlik’te stratejik bir konuma sahip olan Borusan Limanı, proje yükü hizmetleri, genel kargo, konteyner, PCC ve RO-RO liman ve terminal hizmetlerini, 7 gün 24 saat kendi uzman kadrolarıyla dünya standartlarında vermektedir. Borusan Limanı, 10.000 TEU kapasiteli dev konteyner gemilerine de hizmet verebilir konuma gelmiştir. 5 milyon ton genel kargo, 400.000 TEU konteyner ve 250.000 araç elleçleme kapasitesine sahiptir. 1400 metre yanaşma yeri ile 360.000 m2 gümrüklü ve gümrüksüz terminal sahasına sahip bulunmaktadır. 450 metrelik lineer rıhtım uzunluğuna ve 14,5 metre su derinliğine sahip olan Borusan Limanı’na büyük ana hat gemileri yanaşabilmektedir.

Borusan Lojistik yakın ve etkin coğrafyasında lider olmak hedefiyle yabancı ülkelerdeki faaliyetlerini artırma kararı almış ve bu amaçla 2006 sonunda Borusan Logistics International kurulmuştur. Borusan Logistics International Orta Doğu ülkeleri, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Kazakistan, Hollanda ve ABD’de  %100 Borusan Lojistik’e ait şirketler ile 3PL hizmetler vermektedir.

Borusan Lojistik’in Türkiye’de alanında ilk ve tek olma özelliği taşıyan yeni şirketi ETA da kamyoncu esnafını Türkiye’nin en büyük, en etkin ve son teknolojileri kullanan filosu haline getirirken diğer yandan küçük ve orta büyüklükteki işletmelere güvenilir, izlenebilir ve uygun fiyatlı nakliye hizmeti sunmaktadır.

Rüzgâr enerjisi ile ilgili hangi alanlarda hizmet veriyorsunuz?

Ülkemiz için stratejik önemi hızla artan rüzgâr enerjisi sektöründe farklı alanlardaki yetkinlik ve deneyimimizi, güçlü altyapımız ve hizmet ağımızla birleştirerek değer ve fark yaratan, anahtar teslim çözüm paketleri sunuyoruz.

Proje süreçlerindeki tüm olası riskleri üstleniyor, geniş iş hacmimiz sayesinde sahip olduğumuz satın alma gücünü kullanarak maliyetleri minimuma indiriyoruz.

Rüzgâr enerjisi santrallerinin lojistiğinde, süreci baştan sona en ince detayına kadar planlayan ve takip ederek müşterimizin asıl işine odaklanması için zaman yaratıyoruz. Borusan Lojistik’in kurumsal güvenilirliği, operasyonel yetkinliği, liman hizmetleri ve çevreye gösterdiği saygı bizi rekabette öne geçiriyor.

Operasyonlarda sürecin başından sonuna kadar tüm aşamaları için hizmet veriyor ve çözüm üretiyoruz. Bu hizmetlere gemi kiralama, taşınacak malzemenin üretildiği ülkeden gemiye taşınması, gemiye yüklenmesi ve varış limanında gemiden tahliye edilmesi dâhildir. Ayrıca malzemenin gümrüklenmesi, stoklanması, nakliyesi, sahada indirilmesi ve ülke içinde ve dışında nakliye için gerekli bütün izinlerin alınmasını da biz yapıyoruz. Nakliyenin gerçekleşeceği yol analizlerini yapıyor ve gerekirse rotada değişiklik yapıyoruz. Dolayısıyla A’dan Z’ye, sürecin tamamını kapsayan anahtar teslim bir çözüm sunuyoruz müşterilerimize.

Bugüne dek gerçekleştirdiğimiz projelerden birkaç örnek vermek isterim. Bunlar arasında Borusan Enerji EnBW’nin Mut RES projesi için türbin malzemelerini Mersin Taşucu limanında tahliyesi,. 1.600 rakımdaki Mut’a taşınması; Borusan Mannesmann’ın ABD’deki Ohio Doğal Gaz Boru Hattı için tedarik ettiği 25.000 ton ağırlığındaki doğal gaz borularının ABD’ye sevk edilmesi ve Mardin Ilısu Barajı için temin edilen malzemenin Macaristan’dan Türkiye’ye taşınması yer alıyor. Bu projede taşınan hareketli bölümlerin (rotorların) her biri 95 ton, sabit bölümlerin (statorların) her biri ise 42,5 tondu.

Borusan Lojistik olarak her zaman müşterilerine fark yaratan hizmetler sunmaya ve onların memnuniyetini sürekli artırmak için çalışmaya devam edeceğiz. RES sektöründe Borusan Lojistik’le çalışan tüm firmalar hizmet ve çözümlerimizdeki farkı bizzat yaşıyorlar.

Yakın gelecekteki projeleriniz nelerdir?

Bu yıl önümüzdeki ilk çeyrekte 10 setlik türbini Alsancak Limanı’ndan İzmir Kemalpaşa’ya taşıyarak gemiden nakliye ve tahliye gerçekleştireceğiz.

Yılın ikinci yarısı için ise müşterilerimizle yeni projelerde tekliflendirme aşamasındayız. En az 3 proje ile anlaşma safhasına gelmek üzereyiz.

Sizce rüzgar enerjisi gereken değeri görüyor mu?

Rüzgâr enerjisinin ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının ülkemizdeki önemi giderek artıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın strateji belgesine göre rüzgâr enerjisinde 2023 itibarı ile 20 bin MW seviyesine ulaşılması hedefleniyor. 20 bin MW nokta tahminen o zamanki kurulu gücün yüzde 20’sine tekabül edecek çok önemli bir hedeftir. Türkiye’nin bunu yapacak potansiyeli bulunduğuna da inanıyoruz. Burada önemli olan yatırım ortamının iyileştirilmesi, yatırım yapmanın kolaylaştırılması ve bürokrasinin azaltılması… Bunlar yapılabildiği takdirde Türkiye hem rüzgârda hem de diğer yenilenebilir enerji kaynaklarında potansiyelini hayata geçirecektir.

Zaten bunu yapmak zorundayız. Ülkemizde halen enerji tüketiminin yaklaşık % 60’ı fosil enerji kaynaklarından karşılanıyor. Türkiye’nin enerjide daha kendine yeterli hale gelebilmesi ve dışa bağımlılığını azaltabilmesi için fosil enerji tüketimi oranının azaltılması gerekiyor. Tüm üretim alanlarının temel maliyet girdilerinin içinde enerjinin olduğunu unutmamalıyız. Dolayısıyla, başta rüzgâr olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi sürdürülebilir kalkınmamız ve ülkemizin refahı açısından stratejik öneme sahiptir. Ayrıca fosil yakıtların, başta iklim değişikliği ve hava kirliliği olmak üzere çevre üzerindeki olumsuz etkilerine karşılık, yenilenebilir enerji bize doğal kaynakları tüketmeden ve çevreye zarar vermeden enerji elde etme olanağı veriyor. Tüm bu konuların Türkiye’de giderek daha iyi anlaşıldığına inanıyorum.

Bu ilgiyi artırmak için neler yapılabilir?

Enerjide rüzgâra ve diğer yenilenebilir kaynaklara yönelimi desteklemek için uzun vadeli politikalar uygulanmalıdır. Bu politikalar Hükümet tarafından enerji sektörünün de katılımı ile oluşturulmalı ve kararlı bir şekilde uygulanmalıdır. Öncelikle yenilenebilir enerji yatırımlarını destekleyen ve kolaylaştıran adımlar atılmalıdır. Ayrıca kota uygulaması düşünülebilir. Bunlar arasında fosil enerji kaynaklarının kullanımının sınırlanması gibi bir uygulama başlatmak mümkündür. Böylece diğer kaynaklara yönelik yatırımlar artacaktır.

Ayrıca teknolojiye yatırım yapmak önem taşıyor. Yatırımcılar bu alanda TÜBİTAK’ın çalışmalarını ve projelerini destekleyebilirler. Bunun yanı sıra enerjiyi etkin bir şekilde dağıtabilmek için ŞAT sahalarında güncel teknoloji altyapısı kurulmalı, trafo aktarım merkezleri yenilenmelidir. Halen dağıtımda ciddi ölçülerde kayıplar yaşanıyor. Bunun önüne geçilmesi lazım.

Hizmet verdiğiniz sektörde genel olarak yapılan doğrular ve yanlışlar nelerdir?

Kendi sektörümüze baktığımızda ülkemiz lojistik açıdan birçok avantaja ve ciddi bir potansiyele sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.  Ne var ki bu potansiyeli yeterince kullanamıyoruz. Bunun için neler yapılması gerektiği konusundaki görüşlerimi kısaca paylaşmak isterim. Öncelikle lojistikte karayolu, demiryolu ve deniz yolu taşımacılığının birlikte, birbirlerini tamamlayacak şekilde ve uzun vadeli bir perspektifle değerlendirileceği bir master plan gerekiyor.  Bu plan aynı zamanda, kaliteli ve nitelikli personel eksiğinin giderilmesine ve bu alanda önemli bir eğitim hamlesine de yer vermelidir. Yine uzun vadeli düşünerek ve yatırımın geri dönüşünü buna göre hesaplayarak denizciliğe yatırım yapılmalıdır.

Ülkemizin dışarıya açılan kapıları olarak stratejik bir öneme sahip olan limanlarımızın diğer taşımacılık biçimleriyle daha fazla entegre olması önem taşıyor. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın verilerine göre halen Türkiye’de 174 tane liman var. Ancak bunların parmakla sayılabilecek kadar azında demiryolu bağlantısı bulunuyor. Oysa demiryolu da deniz yolu gibi başka bir ekonomik modeldir ve bizim taşımayı denizyoluyla, içerdeki dağıtımı ise demiryoluyla yapılabilecek hale getirmemiz gerekiyor.

Etkinlikle ilgili görüşleriniz nelerdir? Sizin açınızdan nasıl geçiyor (geçti)?

Bu etkinliğin rüzgâr enerjisi sektörünün gelişimine önemli katkı yaptığını düşünüyorum. Bu kongrede, rüzgâr enerjisinin ulusal ve uluslararası temsilcileri farklı panellerde bir araya gelerek görüş ve bilgi alışverişinde bulunma, ilişki geliştirme fırsatı elde ettiler.  Yeni gelişmelerin ve araştırmaların paylaşılması sektördeki bilgi birikiminin artması açısından çok yararlı oldu.  Yabancı firmaların ilgisi de bu yıl hayli yüksekti. Sektör bu ilginin olumlu sonuçlarını yakından hissediyor.

Bizim açımızdan kongre çok verimli geçti. İki önemli anlaşmanın temellerini attık.

 

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Genel

Net sıfır yolunda İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı: Emisyonları 100 milyon ton azaltmak

Published

on

By

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde devam eden Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP 28) kapsamında Dünya Bankası tarafından “Türkiye’yi Güneş, Rüzgar ve Akıllı Şebekelerle Dönüştürmek: Net Sıfıra Doğru Yeni Hedefler” paneli düzenlendi. Panele bir video mesaj gönderen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 2024-2030 yıllarını kapsayan İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında emisyonları 100 milyon ton azaltmayı hedeflediklerini söyledi. Bu planın iddialı olduğu ve ciddi sınamalarla karşı karşıya olduğumuzu belirten Bakan Bayraktar, “Ancak uluslararası toplumla ve bilhassa finansal kuruluşlar ve yatırımcılarla birlikte tüm bunları başarabiliriz. Enerji sektörüne yapılan yatırımlar Türk halkına istihdam ve refah temin ederken diğer ülkelere de enerji dönüşümü için güçlü bir model sunmaktadır” dedi. Net sıfıra doğru yeni hedefler açıklayan Bakan Bayraktar, “Yenilenebilir kaynaklardan faydalanmak, daha çok yenilenebilir için iletim altyapısını geliştirmek ve tüm sektörlerde enerji verimliliğini artırmak üzere üç temel alana odaklanıyoruz” diye konuştu.

Yenilenebilir enerji kurulu gücü 2035’e kadar 60 GW’a ulaşacak

Türkiye’nin sürdürülebilir enerji çözümlerindeki kararlılığına vurgu yapan Bayraktar, “Burada önemli bir başarımızı sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyorum. Bugün itibarıyla toplam kurulu kapasitemiz 106 gigawatt seviyesini aşarken yenilenebilir enerjinin payı yüzde 55’e ulaştı. Bu tablo Avrupa’da 5. dünyada ise 12. olan Türkiye’nin sürdürülebilir enerji çözümleri noktasındaki kararlılığını gözler önüne sermektedir. Projeksiyonlarımız da ülkemizin 2035’e kadar toplam kurulu gücünü, 60 gigawatt yenilenebilir enerji üretim kapasitesi dahil 190 gigawatt seviyesine çıkaracağını gösteriyor” açıklamasında bulundu.

Dünya Bankası’ndan finansman

Bakanlık olarak özel sektör ve uluslararası yatırımcılarla birlikte çalışarak yenilenebilir enerjiyi çok daha üst seviyeye taşımaya gayret edeceklerinin altını çizen Bakan Alparslan Bayraktar, “Elbette bunun için de ciddi yatırım gerekiyor. Dünya Bankası’yla görüşmelerimiz devam ediyor. Kendileri, bakanlığımız ve özel sektör aktörleriyle birlikte bu plana finansal ve teknik destek verme taahhüdünde bulundular. Enerji dönüşümü, şebekeyi sürekli geliştirmek anlamına geliyor. Bu nedenle güçlü enterkonektiviteye sahip, yenilenebilir kapasitesinde beklenen artışı kaldırabilecek Yeşil Şebeke’yi kurma çabası içerisindeyiz. 2030’a kadar şebekeye 10 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bu alanda özel sektörün kritik bir rol üstlendiğini dile getiren Bayraktar, “Gerekli altyapının kurulmasının yanı sıra bakanlık olarak mevcut politikaları değiştirmeyi ve böylece ihtiyaç duyulan özel yatırımı destekleyecek bir ortam oluşturmayı değerlendiriyoruz. Burada özel sektör kritik bir rol üstlenmektedir. Dolayısıyla özel aktörlerin rekabet gücünü artırmak önemli olacaktır” diye konuştu.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Genel

COP28, doğa için küresel finansmanı ve birliği harekete geçiriyor

Published

on

By

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında gerçekleştirilen Dünya İklim Eylemi Zirvesi, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde başladı. BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Khalifa Al Mubarak, COP28’den COP30’a kadar iklim eyleminde doğanın rolünü pekiştirerek, 1.7 milyar dolarlık doğa koruma finansmanını açıkladı. Birleşik Arap Emirlikleri’nin doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını belirten Al Mubarak, Gana hükümetinin ‘Dirençli Gana’ planına ilk etapta 30 milyon dolarlık bir yatırım yapacaklarını açıkladı. Liderlerin, yerli halk ve yerel toplulukların geçim kaynaklarına ve kalkınma hedeflerine yatırım yapmanın kritik önemini vurgu yaptığı zirvede, Belem’deki COP30’a doğru entegre doğa-iklim eylemi için ortakları ve kaynakları harekete geçirecek bir BAE-Brezilya ‘COP-to-COP’ ortaklığı duyuruldu.

İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapıldığı BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı, BAE’nin ev sahipliğinde başladı. Bu yıl 28’incisi düzenlenen ve 12 Aralık’a kadar sürecek olan konferansın ana gündeminde, 2015 yılında Paris’te anlaşmaya varıldığı gibi küresel ısınmayı 1,5 derecede sabit tutma amacının canlandırılması ve hükümetlerin iklim eylemi vaatlerini daha kapsamlı hale getirecek bir anlaşmaya varılması yer alıyor.

Zirvede konuşan COP28’in BM İklim Değişikliği Üst Düzey Sorumlusu Razan Khalifa Al Mubarak, “Doğanın tam ve en bütüncül haliyle iklim eyleminin bir önkoşulu olarak tanınmasını, desteklenmesini ve finanse edilmesini sağlamak COP28 Başkanlığı için bir öncelik olmuştur. Devlet dışı aktörlerin desteği ve finansmanıyla birleşen bu olağanüstü siyasi liderlik, doğanın sadece bu görev için değil, gelecekteki tüm görevler için temel rolünün kanıtıdır” dedi.

Zirvede devlet başkanları, Paris Anlaşması ve kısa süre önce kabul edilen Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’ni hayata geçirmek üzere doğa-iklim eylemine odaklanan ulusal ve bölgesel yatırım planlarını ve ortaklıklarını açıkladı:

– BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Al Mubarak, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Gana’nın ‘Dirençli Gana’ planına 30 milyon dolarlık ilk yatırımla birlikte doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını açıkladı. ‘Dirençli Gana’, Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo tarafından Kanada, Singapur, Amerika Birleşik Devletleri ve LEAF Koalisyonu gibi diğer özel sektör uyumlu girişimlerden gelen 80 milyon dolarlık ek destekle başlatıldı ve son olarak BAE’nin 30 milyon doları eklendi.

– Tonga Başbakanı Siaosi ‘Ofakivahafolau Sovaleni, 2030 yılına kadar ülkelerin sularının ve münhasır ekonomik bölgelerinin yüzde 30’unun korunmasını amaçlayan ve ay yüzeyinden daha büyük bir alanı temsil eden ‘Unlocking Blue Pacific Prosperity Plan’ için Bezos Earth Fund’dan Gelişmekte Olan Pasifik Küçük Ada Devletleri’ne (P-SIDS) 100 milyon ABD doları finansman sağlanacağını duyurdu.

– Aralarında Bloomberg Philanthropies, Builders Vision ve Oceankind’in de bulunduğu bir grup hayırsever, Okyanus Direnci İklim İttifakı (ORCA) kapsamında, hassas deniz alanlarının korunmasını, okyanus temelli azaltım çabalarını ve iklim etkileri üzerine araştırmaları hedefleyen 250 milyon dolarlık yeni finansmanı duyurdu.

– Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, doğrulanabilir karbon kredisi işlemleri yoluyla koruma ve yerel kalkınmanın özel finansmanını teşvik etmek amacıyla Papua Yeni Gine için 100 milyon ABD Doları, Kongo Demokratik Cumhuriyeti için 60 milyon ABD Doları ve Kongo Cumhuriyeti için 50 milyon ABD Doları olmak üzere 3 orman finansman paketi açıkladı.

– Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo ve Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre, Endonezya’nın öncü FOLU Net Sink 2030 planını desteklemek üzere 100 milyon dolarlık bir ortaklığı açıkladı.

– Asya Kalkınma Bankası, OPEC Fonu, Suudi Arabistan, AFD, Fransa ve Yeşil İklim Fonu bünyesindeki ASEAN Katalitik Yeşil Finansman Aracı ile birlikte, 2030 yılına kadar doğa odaklı iklim projelerine 2 milyar ABD doları daha ek özel finans sermayesi seferber etmek amacıyla kalkınma ortaklarından 1 milyar ABD doları seferber etmeyi taahhüt eden yeni bir girişim olan Doğa Finans Merkezi’ni duyurdu.

145 ülkenin 2030 yılına kadar orman kaybını ve arazi bozulmasını durdurmayı ve tersine çevirmeyi kabul ettiği COP26’nın Glasgow Liderler Deklarasyonu’nu pekiştiren bu doğa-iklim planları; 196 ülkenin 2030 yılına kadar toplam doğa kaybını durdurmak için ortak bir çerçeve üzerinde anlaştığı dönüm noktası niteliğindeki Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi de dahil olmak üzere önceki taahhütlerde ilerlemeyi teşvik ediyor. Uyum maliyetlerinde 104 milyar ABD doları tasarruf sağlayabilecek doğa kaybının ele alınması, 2030 yılına kadar ihtiyaç duyulan CO2 azaltım eyleminin yüzde 30’undan fazlasını sağlama potansiyeline sahip. Ayrıca, küresel GSYH’nin yaklaşık yüzde 50’si doğrudan veya dolaylı olarak doğaya ve diğer ekosistem hizmetlerine bağlı olduğundan, doğal ekosistemlerin korunması ve restorasyonu, yaklaşık 395 milyar daha fazla iş yaratma ve geçimleri doğrudan doğaya bağlı olan 1 milyar insanı koruma potansiyeli ile ekonomik refahı destekliyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Genel

AB, Net-Sıfır Sanayi Yasası’ndaki tutumunu oyladı: Avrupa’da üretilen temiz teknolojiler artırılacak

Published

on

By

Dünya standartlarında bir rüzgar endüstrisine sahip olan Avrupa’nın, iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşabilmesi için 2030 yılına kadar her yıl yaklaşık 30 GW yeni rüzgar santrali kurması gerekiyor. Avrupa rüzgar tedarik zinciri ise, enflasyonist baskılar, rüzgarın genişleme hacimlerindeki belirsizlik ve zayıf ihale tasarımları ile mücadele ediyor. Tüm bunlar, AB’nin enerji güvenliği ve iklim hedeflerine ulaşmak için yeni üretim tesislerini planlama ve bunlara yatırım yapma kabiliyetini zayıflatıyor.

Temiz teknolojilerdeki üretimini güçlendirmek ve genişletmek için bu yılın başlarında Net Sıfır Sanayi Yasası’nı (NZIA) sunan Avrupa Parlamentosu, geçtiğimiz Salı günü Avrupa Komisyonu ve üye devletlerle Net-Sıfır Sanayi Yasası (NZIA) müzakerelerindeki tutumunu oyladı. Parlamento’nun pozisyonunu hazırlayan MEP Christian Ehler, Sanayi, Araştırma ve Enerji Komitesi’nde (ITRE) Avrupa’nın iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşması için güçlü bir Avrupa rüzgar endüstrisini destekleyen öneri sundu. Avrupa rüzgâr endüstrisi tüm Parlamento üyelerini ITRE görevlerini desteklemeye çağırdı.

Konuyla ilgili değerlendirme paylaşan WindEurope’un açıklamasında, Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa’da üretilen temiz teknolojilerin artırılması için oy kullandığı belirtildi. Değerlendirmede görüşlerine yer verilen WindEurope Baş Politika Sorumlusu Pierre Tardieu, “AB, Yeşil Mutabakatı Avrupa’da üretilen rüzgarla gerçekleştirmek istiyor. Yarın Parlamento, Avrupa rüzgâr tedarik zincirini güçlendirerek tam da bunu yapacak somut tedbirleri kabul edebilir. Açık attırma tarifelerinin daha yüksek girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi, Avrupa pazarında adil rekabetin sağlanması ve ‘dibe doğru yarış’ ihalelerine karşı çıkılmasına yardımcı olacaktır. Bu doğru bir hareket tarzıdır. Bu bir güvenlik, istihdam ve özerklik meselesidir” ifadelerini kullandı.

İhalenin Avrupa tedarik zincirinin genişlemesini desteklemesi gerekiyor

ITRE tutumu, rüzgar enerjisi ihale tasarımında önemli değişiklikler içeriyor. İhaleler için açık ve zorunlu ön yeterlilik kriterleri belirleniyor. Bu, Avrupa’nın kritik enerji ve şebeke altyapısının siber saldırılar için kolay bir hedef olamayacağını garanti edecek siber güvenlik ve veri varlığına yönelik yeni kuralları içeriyor.

Geliştiriciler büyük offshore projeleri iptal etmek zorunda kaldı

WindEurope’un paylaştığı değerlendirmede, konuyla ilgili şu açıklamalar yer alıyor: “ITRE Komitesi bir enflasyon endeksleme mekanizması da önerdi. Yetersiz endeksleme şu anda büyük bir sorun. Rüzgar geliştiricileri bu yüzden büyük açık deniz rüzgar projelerini iptal etmek zorunda kaldı. Belirli bir fiyatla ihale kazanmışlardı; ancak daha sonra yüksek enflasyon türbinleri ve bileşenlerini çok daha pahalı hale getirerek rüzgar enerjisi projelerinin ekonomik uygulanabilirliğini riske attı. Rüzgar enerjisi ihalelerinin girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi bu mali açığın kapatılmasına yardımcı olacak ve projelerin devam edebilmesini sağlayacaktır. Bu tür bir endeksleme mekanizması, tüm tedarikçi sözleşmelerinin imzalanması için gereken süre boyunca geçerli olacaktır.”

Müzakereler 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek

Nihai müzakerelerde kabul edilen tedbirlerin tedarik zinciri esnekliğine, teknolojiye ve amaca uygun olmasının kritik önem taşıdığına vurgu yapılan değerlendirmede, şu ifadeler kullanıldı: “ITRE Komitesi ayrıca üye devletlerin ihalelerinde negatif ihale vermeyi bırakmalarını istemektedir. Bu, rüzgar santrali geliştiricilerinin bir rüzgar santrali inşa etme hakkı için hükümetlere ödeme yapmak zorunda olduğu durumdur. Bazı hükümetler, hızlı para kazanmanın bir yolu olarak ihalelerine negatif ihale uygulamasını getirdi; ancak negatif ihale sadece AB’nin enerji dönüşümünü daha pahalı hale getirir. Geliştiriciler için tedarik zincirine ya da elektrik tüketicilerine yansıtılması gereken ek maliyetler yaratır ve negatif ihale turlarında ödenen para, şirketlerin diğer rüzgar enerjisi projelerine yatıramayacağı paradır. Konsey’in şimdi Net Sıfır Sanayi Yasası’na ilişkin müzakere yetkisini de tamamlaması gerekiyor. Üçlü görüşmeler, yani Avrupa Parlamentosu ve üye devletler arasında Avrupa Komisyonu’nun desteğiyle nihai bir anlaşma üzerinde yapılacak müzakereler, 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek. Nihai müzakerelerde, kabul edilen tedbirlerin ince ayarlarının yapılması ve tedarik zinciri esnekliği yaklaşımının teknolojiye özgü ve amaca uygun olması kritik önem taşıyacaktır.”

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com