Connect with us

Rüzgâr Enerjisi Piyasasında Yakın Dönemde Gerçekleşen Mevzuat Değişiklikleri(Bağ&Günen Hukuk Bürosu)

Published

on

Regülasyona tabi her piyasa gibi enerji piyasasında ve bu kapsamda rüzgâr enerjisi alanında yatırımların sağlıklı bir şekilde tesis edilebilmesi için mevzuat değişikliklerinin takibi çok büyük önem taşımaktadır. Geride bıraktığımız birkaç aylık dönemde rüzgâr enerjisi sektörünü yakından ilgilendiren ve aşağıda detayları verilecek olan mevzuat değişiklikleri yürürlüğe girmiştir.

Belirtilen değişiklikler 27 Mayıs 2017 tarihli ve 30077 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 13 Mayıs 2017 tarihli ve 30065 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Rüzgâr veya Güneş Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Ön Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği ve 14 Nisan 2017 tarih ve 30038 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Üretim Tesisleri Kabul Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği kapsamaktadır. Bu yönetmeliklerle yapılan değişiklik ve getirilen yeniliklere ilişkin özet bilgiler aşağıda sunulmaktadır:
I. Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
27 Mayıs 2017 tarihinde yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi (“ÇED”) Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (“Değişiklik Yönetmeliği”) ile 25.11.2014 tarihli Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde (“ÇED Yönetmeliği”) rüzgâr enerjisi piyasasını yakından ilgilendiren düzenleme ve değişiklikler yapılmıştır.
Bilindiği üzere 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca enerji sektörü de dahil olmak üzere çevre sorunlarına yol açabilecek projeler için öncelikle ÇED Olumlu veya ÇED Gerekli Değildir kararının alınması gerekmektedir. ÇED Yönetmeliği bu süreçte uyulacak idari ve teknik usul ve esasları düzenlemektedir.
Değişiklik Yönetmeliği ile incelendiğinde rüzgâr enerjisi alanında ÇED sürecinin uygulanacağı projelerin kapsamının genişletildiği ve ayrıca ÇED başvuruları sonuçlanmadan teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına imkân tanındığı görülmektedir. Diğer yandan ÇED raporu inceleme ve değerlendirme süreçlerini hızlandırıcı düzenlemelerin yapıldığı, bununla birlikte kısalan süreler sebebiyle yatırımcıların iş yükünün artabileceği anlaşılmaktadır.
Çevresel Etki Değerlendirmesi Uygulanacak Projeler Listesi olan ÇED Yönetmeliği EK-1’de yapılan değişiklik ile “Kurulu gücü 10-50 MWm olan rüzgâr enerji santralleri” cümlesi “Türbin sayısı 20 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 50 MWm ve üzerinde olan rüzgâr enerji santralleri” olarak değiştirilmiştir. Dolayısıyla EK-1’de yer alan eşik değer 50 MWm ve üzeri olarak belirlenmiş ve kuruculu gücü 50 MWm altında olan ancak türbin sayısı 20 adet ve üzerinde olan projeler yönünden de ÇED uygulamasının yolu açılmıştır.
Seçme-Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesi olan ÇED Yönetmeliği EK-2’de yapılan değişiklikle “Kurulu gücü 10-50 MWm olan rüzgâr enerji santralleri” cümlesi “Türbin sayısı 5 adet ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde 50 MWm altında olan rüzgâr enerji santralleri” olarak değiştirilmiştir. Bu doğrultuda eşik değer 10 MWm ve üzeri ile 50 MWm altı olarak belirlenmiş ve türbin sayısı 5 adet ve üzerinde olan projelerin de seçme-eleme kriteri uygulanarak ÇED’in gerekli olup olmadığı yönünden incelenmesi gerektiği düzenlenmiştir.
ÇED Yönetmeliğinde yer alan bu düzenlemeye tabi projeler için ÇED Olumlu veya ÇED Gerekli Değildir kararı alınmadıkça projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemeyeceği düzenlemesi korunurken 6. maddenin üçüncü fıkrasına eklenen cümle ile ÇED süreci devam ederken teşvik, izin, onay ve ruhsat başvurularının yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
ÇED Yönetmeliği’nin 10. maddesinde yapılan değişiklikle, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlar tarafından özel formatın veriliş tarihinden itibaren on sekiz ay olan ÇED Raporunun Bakanlığa sunulma süresi on iki aya indirilmiştir. Değişiklik Yönetmeliği öncesi Bakanlık tarafından yapılan inceleme sonucu ÇED raporunun iadesi halinde üç ay olan düzeltme süresi ise bir ay olarak değiştirilmiştir.
ÇED Yönetmeliği’nin 12. maddesi uyarınca komisyon incelemesi aşamasında inceleme ve değerlendirmesi durdurulan ÇED raporları bakımından eksikliklerin tamamlanması veya gerekli düzeltmelerin yapılması için azami süre on iki ay olarak belirlenmiştir. Ayrıca bu inceleme sırasında ÇED raporunda yapılan incelemelerin, hesaplamaların ve değerlendirmelerin yeterli düzeyde veri, bilgi ve belgeye dayandırılıp dayandırılmadığının da dikkate alınacağı belirlenmiştir.
ÇED Yönetmeliği’nin 13. maddesinde komisyon aşamasından sonra Bakanlığa sunulan ÇED raporunda eksiklik tespit edilmesi hali de hüküm altına alınarak, bu durumda eksikliklerin doksan takvim günü içerisinde tamamlanması gerektiği aksi halde ÇED sürecinin sonlandırılacağı düzenlenmiştir.
ÇED Yönetmeliği’ne eklenen 20. madde ile ise kapasite artışları düzenlenmiştir. Kapasite artışı halinde ÇED Olumlu ve ÇED Gerekli Değildir kararları açısından eşik değerlerin hesaplanmasında izlenecek yöntem belirlenmiş ve planlanan projenin etkilerinin mevcut karara esas çevresel etkiler ile birlikte kümülatif olarak değerlendirileceği düzenlenmiştir.
II. Rüzgâr veya Güneş Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Ön Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği (“Yarışma Yönetmeliği”)
Rüzgâr veya güneş enerjisine dayalı üretim tesisi kurmak için yapılan ön lisans başvuruları arasından ilan edilen kapasite kadar sisteme bağlanacak olanları belirlemek için TEİAŞ tarafından yapılacak yarışmanın usul ve esaslarını düzenleyen Yarışma Yönetmeliği 13 Mayıs 2017’de yürürlüğe girmiştir. Yarışma Yönetmeliği ile 6/12/2013 tarihli ve 28843 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
Yarışma Yönetmeliği’nin 4. maddesine göre, rüzgâr veya güneş enerjisine dayalı üretim tesisi kurmak üzere yapılmış ön lisans başvurularından aynı bağlantı bölgesine bağlanmak için ilan edilen kapasiteden daha fazla başvuru bulunması halinde ve/veya santral sahası çakışan/kesişen başvurular bulunması halinde, başvurular arasından bağlantı bölgesi için ilan edilen kapasite kadar sisteme bağlanacak olanları belirlemek için yarışma yapılır.
Kuşkusuz Yarışma Yönetmeliği ile getirilen en önemli değişiklik yarışmanın en düşük fiyatın teklif edilmesi esasına göre yapılacak olmasıdır. Bu husus Yarışma Yönetmeliği’nin 4. maddesinde “Yarışma, Kanun kapsamındaki tesislerin YEKDEM’den yararlanabileceği sürelerde geçerli olmak ve Kanunun eki (II) sayılı cetvelde belirtilen hakları saklı kalmak kaydıyla, (I) sayılı cetvelde yer alan fiyatlar üzerinden en düşük fiyatın teklif edilmesi esasına göre yapılır. Bağlantı kapasitesinin tahsisinde en düşük Teklif Fiyatı ilkesi esastır.” düzenlemesi ile açıklanmıştır.
Teklif fiyatı, RES/GES üretim tesisinde, ilgili mevzuat kapsamında Kanunda belirtilen süre boyunca üretilen net elektrik enerjisinin birim kilowatt-saati (kWh) başına, Kanunun eki (I) sayılı cetvelde kaynak bazında yer alan fiyatın yerine uygulanmak ve bu fiyattan yüksek olmamak kaydıyla virgülden sonra en fazla iki haneli ABD Doları cent/kWh cinsinden teklif edilecek bedel olarak tanımlanmıştır.
Yarışma Yönetmeliği ile ön lisans sahiplerine sıfırdan küçük teklif verme imkânı da tanınmıştır. Bu doğrultuda 4. maddenin üçüncü fıkrasında teklif fiyatının Kanunun eki (I) sayılı cetvelde kaynak bazında yer alan fiyata eşit veya bu fiyattan düşük olacağı ve sıfır veya başlangıç değeri -0,01 ABD Doları cent/kWh olmak kaydıyla eksi sayı şeklinde sıfırdan küçük verilebileceği düzenlenmiştir.
Bağlantı bölgesine tahsis edilen RES/GES bağlanabilir kapasitesini kullanmaya hak kazanacak proje/projelerin belirlenme usulü ise detaylı olarak Yarışma Yönetmeliği’nin 7. Maddesinin altıncı fıkrasında düzenlenmiştir. Bu doğrultuda geçerli teklifler Teklif Fiyatı en düşük projeden başlamak üzere yeniden sıralanacak, bu sıralamaya göre bağlantı bölgesi kapasitesine ulaşıncaya kadar sırasıylabağlantı kapasitesi tahsis edilecektir. Mevcut bağlantı kapasitesi, her aşamada Teklif Fiyatı en düşük projeye tahsis edilecektir.
Yarışmaya başvuruda her bir teklif için sunulacak teminat tutarı, beher MW için 50.000 TL olarak belirlenmiştir.
Diğer yandan yürürlükten kaldırılan 6/12/2013 tarihli ve 28843 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Rüzgâr ve Güneş Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Ön Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği ile ilgili bir düzenleme de yapılmıştır. Bu doğrultuda yürürlükten kaldırılan yönetmelik kapsamında kapasite tahsis edilen tüzel kişiler için Geçici Madde 1 uygulanacaktır.
III. Elektrik Üretim Tesisleri Kabul Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
Elektrik üretim tesislerinin tesis edilip işletilmesi için gerekli kabul işlemlerinin ilgili mevzuat ve standartlara uygun olarak yapılmasına, iletim veya dağıtım şebekelerine uyumlu olarak bağlanması ile test, kontrol ve kabul işlemlerini yapacak tüzel kişilerin yetkilendirilmesine ilişkin usul ve esaslar Elektrik Üretim Tesisleri Kabul Yönetmeliğinde (“Kabul Yönetmeliği”) düzenlenmektedir.
14.04.2017 tarihli ve 30038 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1/4/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayım tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Üretim Tesisleri Kabul Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile Kabul Yönetmeliği’nin tanımlar, kabulde yetki devri, kontrol kuruluşları, kontrol ve devreye alma çalışmaları, ön kabul, tesisin işletilmesi, teknik ve idari sorumluluk hususlarını düzenleyen maddelerinde değişiklik yapılmıştır.
Kabul Yönetmeliği’nin yetki devrine ilişkin 5. maddesinde yapılan değişiklik ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler ya da özel hukuk tüzel kişilerinin de elektrik üretim tesislerinin kabul işlemleri ile ilgili olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (“Bakanlık”) tarafından görevlendirilebileceği, yetkilendirilebileceği veya bu tüzel kişilerden hizmet satın alınması suretiyle kabul işlemlerinin yapılabileceği düzenlenmiştir.
Bakanlık tarafından kabul işlemleri ile ilgili olarak yetkilendirilen ihtisas sahibi kamu kurum ve kuruluşları ile özel hukuk tüzel kişileri olarak tanımlanan Kontrol Firmaları (“KF”) ile ilgili önemli değişiklikler de yapılmıştır. Yetkilendirme başvurularının uygun bulunması halinde Bakanlık ile KF arasında Yetkilendirme Protokolü imzalanacaktır.
Kabul Yönetmeliği’ne eklenen Teknik Kılavuz tanımı doğrultusunda KF’lerin Türk Akreditasyon Kurumu’na bu kılavuz uyarınca başvuru yaparak Bakanlık tarafından yetkilendirilebilmek için gerekli olan akreditasyonu elde etmeleri gerekmektedir. KF’ler akreditasyon başvurusunun kayıt altına alındığını belgeleyen akreditasyon başvurusu suretini Bakanlığa sunmadan önce lisans/tesis sahibi ile sözleşme imzalayamayacaktır.
Kabul Yönetmeliği’nin 19. maddesinde yapılan değişiklikler ile KF’lerin teknik ve idari sorumluluğunun kapsamı genişletilmiş, yeterli teknik ve mesleki eğitime sahip personel istihdamı ile personelin bu konulardaki güncel gelişmeler yönünden eğitilmesi, mesleki sorumluluk sigortası yapılması gibi ek sorumluluklar getirilmiştir. Ayrıca KF’lerin, idarecilerinin ve personelinin tarafsızlığını sağlamaktan ve yürüttükleri faaliyetler sırasında edindikleri bilgilerin gizliliğini ve fikri mülkiyet hakkı kapsamındaki bilgileri korumalarını temin etmekten sorumlu olduğu da hüküm altına alınmıştır.
Kabul Yönetmeliği’ne eklenen 6/A maddesi ile Bakanlık tarafından gerekli görülmesi halinde KF’lerin denetlenebileceği, protokol veya mevzuat hükümlerine aykırılık halinde ihtar edilebileceği, üç yıl içerisinde üç ayrı ihlal sonucu üç yazılı ihtar verilmesi halinde protokolün tek taraflı olarak Bakanlıkça feshedileceği hüküm altına alınmıştır.
Kabul Yönetmeliği’nde ön kabul işlemlerine ilişkin hükümlerde de değişiklikler de yapılmıştır. Kabul Yönetmeliği’ne eklenen 10/A maddesi ile tesisin ön kabul tarihinden itibaren geçici kabul apılarak işletmeye alınacağı tarihe kadar geçen en fazla 6 aylık sürede, KF gözetiminde test ve kontrol amacıyla üretilen elektrik için yapılacak ödemelere ilişkin hususlar ile tarifeler ilgili kurum/kuruluşlarca düzenleneceği hükme alınmıştır. Bu kapsamda 6 aylık ön kabul belgesi süresinden sonra değişiklik öncesi düzenlemeden farklı olarak şebeke ile irtibat kesilmeyecek ve fakat bu süreden sonra geçici kabul yapılıncaya kadar ünitenin ürettiği enerji için ilgili merci tarafından herhangi bir ödeme yapılmayacaktır.
Kabul Yönetmeliği’nin tesisin işletilmesini düzenleyen 15. maddesinde yapılan değişiklikle, üretim tesislerine TS EN ISO 9001, TS EN ISO 14001, TS EN ISO 18001 ve TS EN ISO 50001 sistem belgelerinin geçerliliğini sürekli sağlama yükümlülüğü getirilmiştir. Maddeye eklenen üçüncü fıkra kapsamında toplam kurulu gücü 10 MWe ve üzerinde olan elektrik üretim tesisleri için bu sistem belgeleri aranacaktır.
Bağ & Günen Hukuk Bürosu olarak enerji sektöründe faaliyet gösteren müvekkillerimize enerji, ticaret, şirketler, idare hukuku gibi ihtiyaç duyabilecekleri tüm alanlarda hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmetleri sunmaktayız. Bu kapsamda mevzuat değişiklikleri risklere ilişkin analiz ve çözüm önerilerimizi de müvekkillerimizle paylaşmaktayız. Makalemizin konusu mevzuat değişiklikleri veya enerji piyasası ile ilgili diğer düzenlemeler hakkında sorularınız için info@engblaw.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Genel

COP28, doğa için küresel finansmanı ve birliği harekete geçiriyor

Published

on

By

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında gerçekleştirilen Dünya İklim Eylemi Zirvesi, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde başladı. BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Khalifa Al Mubarak, COP28’den COP30’a kadar iklim eyleminde doğanın rolünü pekiştirerek, 1.7 milyar dolarlık doğa koruma finansmanını açıkladı. Birleşik Arap Emirlikleri’nin doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını belirten Al Mubarak, Gana hükümetinin ‘Dirençli Gana’ planına ilk etapta 30 milyon dolarlık bir yatırım yapacaklarını açıkladı. Liderlerin, yerli halk ve yerel toplulukların geçim kaynaklarına ve kalkınma hedeflerine yatırım yapmanın kritik önemini vurgu yaptığı zirvede, Belem’deki COP30’a doğru entegre doğa-iklim eylemi için ortakları ve kaynakları harekete geçirecek bir BAE-Brezilya ‘COP-to-COP’ ortaklığı duyuruldu.

İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapıldığı BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı, BAE’nin ev sahipliğinde başladı. Bu yıl 28’incisi düzenlenen ve 12 Aralık’a kadar sürecek olan konferansın ana gündeminde, 2015 yılında Paris’te anlaşmaya varıldığı gibi küresel ısınmayı 1,5 derecede sabit tutma amacının canlandırılması ve hükümetlerin iklim eylemi vaatlerini daha kapsamlı hale getirecek bir anlaşmaya varılması yer alıyor.

Zirvede konuşan COP28’in BM İklim Değişikliği Üst Düzey Sorumlusu Razan Khalifa Al Mubarak, “Doğanın tam ve en bütüncül haliyle iklim eyleminin bir önkoşulu olarak tanınmasını, desteklenmesini ve finanse edilmesini sağlamak COP28 Başkanlığı için bir öncelik olmuştur. Devlet dışı aktörlerin desteği ve finansmanıyla birleşen bu olağanüstü siyasi liderlik, doğanın sadece bu görev için değil, gelecekteki tüm görevler için temel rolünün kanıtıdır” dedi.

Zirvede devlet başkanları, Paris Anlaşması ve kısa süre önce kabul edilen Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’ni hayata geçirmek üzere doğa-iklim eylemine odaklanan ulusal ve bölgesel yatırım planlarını ve ortaklıklarını açıkladı:

– BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Al Mubarak, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Gana’nın ‘Dirençli Gana’ planına 30 milyon dolarlık ilk yatırımla birlikte doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını açıkladı. ‘Dirençli Gana’, Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo tarafından Kanada, Singapur, Amerika Birleşik Devletleri ve LEAF Koalisyonu gibi diğer özel sektör uyumlu girişimlerden gelen 80 milyon dolarlık ek destekle başlatıldı ve son olarak BAE’nin 30 milyon doları eklendi.

– Tonga Başbakanı Siaosi ‘Ofakivahafolau Sovaleni, 2030 yılına kadar ülkelerin sularının ve münhasır ekonomik bölgelerinin yüzde 30’unun korunmasını amaçlayan ve ay yüzeyinden daha büyük bir alanı temsil eden ‘Unlocking Blue Pacific Prosperity Plan’ için Bezos Earth Fund’dan Gelişmekte Olan Pasifik Küçük Ada Devletleri’ne (P-SIDS) 100 milyon ABD doları finansman sağlanacağını duyurdu.

– Aralarında Bloomberg Philanthropies, Builders Vision ve Oceankind’in de bulunduğu bir grup hayırsever, Okyanus Direnci İklim İttifakı (ORCA) kapsamında, hassas deniz alanlarının korunmasını, okyanus temelli azaltım çabalarını ve iklim etkileri üzerine araştırmaları hedefleyen 250 milyon dolarlık yeni finansmanı duyurdu.

– Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, doğrulanabilir karbon kredisi işlemleri yoluyla koruma ve yerel kalkınmanın özel finansmanını teşvik etmek amacıyla Papua Yeni Gine için 100 milyon ABD Doları, Kongo Demokratik Cumhuriyeti için 60 milyon ABD Doları ve Kongo Cumhuriyeti için 50 milyon ABD Doları olmak üzere 3 orman finansman paketi açıkladı.

– Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo ve Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre, Endonezya’nın öncü FOLU Net Sink 2030 planını desteklemek üzere 100 milyon dolarlık bir ortaklığı açıkladı.

– Asya Kalkınma Bankası, OPEC Fonu, Suudi Arabistan, AFD, Fransa ve Yeşil İklim Fonu bünyesindeki ASEAN Katalitik Yeşil Finansman Aracı ile birlikte, 2030 yılına kadar doğa odaklı iklim projelerine 2 milyar ABD doları daha ek özel finans sermayesi seferber etmek amacıyla kalkınma ortaklarından 1 milyar ABD doları seferber etmeyi taahhüt eden yeni bir girişim olan Doğa Finans Merkezi’ni duyurdu.

145 ülkenin 2030 yılına kadar orman kaybını ve arazi bozulmasını durdurmayı ve tersine çevirmeyi kabul ettiği COP26’nın Glasgow Liderler Deklarasyonu’nu pekiştiren bu doğa-iklim planları; 196 ülkenin 2030 yılına kadar toplam doğa kaybını durdurmak için ortak bir çerçeve üzerinde anlaştığı dönüm noktası niteliğindeki Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi de dahil olmak üzere önceki taahhütlerde ilerlemeyi teşvik ediyor. Uyum maliyetlerinde 104 milyar ABD doları tasarruf sağlayabilecek doğa kaybının ele alınması, 2030 yılına kadar ihtiyaç duyulan CO2 azaltım eyleminin yüzde 30’undan fazlasını sağlama potansiyeline sahip. Ayrıca, küresel GSYH’nin yaklaşık yüzde 50’si doğrudan veya dolaylı olarak doğaya ve diğer ekosistem hizmetlerine bağlı olduğundan, doğal ekosistemlerin korunması ve restorasyonu, yaklaşık 395 milyar daha fazla iş yaratma ve geçimleri doğrudan doğaya bağlı olan 1 milyar insanı koruma potansiyeli ile ekonomik refahı destekliyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Genel

AB, Net-Sıfır Sanayi Yasası’ndaki tutumunu oyladı: Avrupa’da üretilen temiz teknolojiler artırılacak

Published

on

By

Dünya standartlarında bir rüzgar endüstrisine sahip olan Avrupa’nın, iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşabilmesi için 2030 yılına kadar her yıl yaklaşık 30 GW yeni rüzgar santrali kurması gerekiyor. Avrupa rüzgar tedarik zinciri ise, enflasyonist baskılar, rüzgarın genişleme hacimlerindeki belirsizlik ve zayıf ihale tasarımları ile mücadele ediyor. Tüm bunlar, AB’nin enerji güvenliği ve iklim hedeflerine ulaşmak için yeni üretim tesislerini planlama ve bunlara yatırım yapma kabiliyetini zayıflatıyor.

Temiz teknolojilerdeki üretimini güçlendirmek ve genişletmek için bu yılın başlarında Net Sıfır Sanayi Yasası’nı (NZIA) sunan Avrupa Parlamentosu, geçtiğimiz Salı günü Avrupa Komisyonu ve üye devletlerle Net-Sıfır Sanayi Yasası (NZIA) müzakerelerindeki tutumunu oyladı. Parlamento’nun pozisyonunu hazırlayan MEP Christian Ehler, Sanayi, Araştırma ve Enerji Komitesi’nde (ITRE) Avrupa’nın iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşması için güçlü bir Avrupa rüzgar endüstrisini destekleyen öneri sundu. Avrupa rüzgâr endüstrisi tüm Parlamento üyelerini ITRE görevlerini desteklemeye çağırdı.

Konuyla ilgili değerlendirme paylaşan WindEurope’un açıklamasında, Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa’da üretilen temiz teknolojilerin artırılması için oy kullandığı belirtildi. Değerlendirmede görüşlerine yer verilen WindEurope Baş Politika Sorumlusu Pierre Tardieu, “AB, Yeşil Mutabakatı Avrupa’da üretilen rüzgarla gerçekleştirmek istiyor. Yarın Parlamento, Avrupa rüzgâr tedarik zincirini güçlendirerek tam da bunu yapacak somut tedbirleri kabul edebilir. Açık attırma tarifelerinin daha yüksek girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi, Avrupa pazarında adil rekabetin sağlanması ve ‘dibe doğru yarış’ ihalelerine karşı çıkılmasına yardımcı olacaktır. Bu doğru bir hareket tarzıdır. Bu bir güvenlik, istihdam ve özerklik meselesidir” ifadelerini kullandı.

İhalenin Avrupa tedarik zincirinin genişlemesini desteklemesi gerekiyor

ITRE tutumu, rüzgar enerjisi ihale tasarımında önemli değişiklikler içeriyor. İhaleler için açık ve zorunlu ön yeterlilik kriterleri belirleniyor. Bu, Avrupa’nın kritik enerji ve şebeke altyapısının siber saldırılar için kolay bir hedef olamayacağını garanti edecek siber güvenlik ve veri varlığına yönelik yeni kuralları içeriyor.

Geliştiriciler büyük offshore projeleri iptal etmek zorunda kaldı

WindEurope’un paylaştığı değerlendirmede, konuyla ilgili şu açıklamalar yer alıyor: “ITRE Komitesi bir enflasyon endeksleme mekanizması da önerdi. Yetersiz endeksleme şu anda büyük bir sorun. Rüzgar geliştiricileri bu yüzden büyük açık deniz rüzgar projelerini iptal etmek zorunda kaldı. Belirli bir fiyatla ihale kazanmışlardı; ancak daha sonra yüksek enflasyon türbinleri ve bileşenlerini çok daha pahalı hale getirerek rüzgar enerjisi projelerinin ekonomik uygulanabilirliğini riske attı. Rüzgar enerjisi ihalelerinin girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi bu mali açığın kapatılmasına yardımcı olacak ve projelerin devam edebilmesini sağlayacaktır. Bu tür bir endeksleme mekanizması, tüm tedarikçi sözleşmelerinin imzalanması için gereken süre boyunca geçerli olacaktır.”

Müzakereler 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek

Nihai müzakerelerde kabul edilen tedbirlerin tedarik zinciri esnekliğine, teknolojiye ve amaca uygun olmasının kritik önem taşıdığına vurgu yapılan değerlendirmede, şu ifadeler kullanıldı: “ITRE Komitesi ayrıca üye devletlerin ihalelerinde negatif ihale vermeyi bırakmalarını istemektedir. Bu, rüzgar santrali geliştiricilerinin bir rüzgar santrali inşa etme hakkı için hükümetlere ödeme yapmak zorunda olduğu durumdur. Bazı hükümetler, hızlı para kazanmanın bir yolu olarak ihalelerine negatif ihale uygulamasını getirdi; ancak negatif ihale sadece AB’nin enerji dönüşümünü daha pahalı hale getirir. Geliştiriciler için tedarik zincirine ya da elektrik tüketicilerine yansıtılması gereken ek maliyetler yaratır ve negatif ihale turlarında ödenen para, şirketlerin diğer rüzgar enerjisi projelerine yatıramayacağı paradır. Konsey’in şimdi Net Sıfır Sanayi Yasası’na ilişkin müzakere yetkisini de tamamlaması gerekiyor. Üçlü görüşmeler, yani Avrupa Parlamentosu ve üye devletler arasında Avrupa Komisyonu’nun desteğiyle nihai bir anlaşma üzerinde yapılacak müzakereler, 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek. Nihai müzakerelerde, kabul edilen tedbirlerin ince ayarlarının yapılması ve tedarik zinciri esnekliği yaklaşımının teknolojiye özgü ve amaca uygun olması kritik önem taşıyacaktır.”

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Genel

DÜRED Başkanı Murat Durak, deniz üstü rüzgardaki gelişmeleri REIA 2023’te değerlendirecek

Published

on

By

Yenilenebilir enerjinin her alanından Avrupa’daki geliştiriciler, yatırımcılar, finansörler, mali danışmanlar, sektör uzmanları ve brokerları buluşturan Yenilenebilir Enerji Yatırım ve Varlık Yönetimi Konferansı – Renewable Energy Investment & Asset Management Conference (REIA 2023), 30 Kasım – 1 Aralık tarihleri arasında Yunanistan’da düzenleniyor.

Avrupa yenilenebilir enerji sektöründeki son gelişmelerin ele alınacağı konferansın konuşmacıları arasında, Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Durak yer alıyor. Murat Durak’ın konuşacağı “Blowin in the wind: Investing İn Offshore And Floating Wind” Oturumu, konferansın ikinci gününde saat 13:35’te başlıyor.

REIA 2023’te, deniz üstü rüzgar enerjisindeki yatırımların ele alınacağı oturumla ilgili şu açıklama yer alıyor: “Açık deniz rüzgar potansiyelinin %80’i, 60 metreden daha derin sularda bulunuyor ve bu da sınırlı arazi alanına sahip ülkelerde yüzen türbinlere olan ihtiyacı artırıyor. Yüzen rüzgar enerjisi endüstrisi, Avrupalı ​​şirketlerin öncülüğünde 2022 yılı sonuna kadar planlanan 48 GW kapasiteyle hızla genişliyor. Avrupa’nın 2030 yılına kadar 10 GW, 2050 yılına kadar ise 264 GW yüzer açık deniz rüzgarı üretmesi planlanıyor. Yalnızca Birleşik Krallık, yüzer rüzgar projelerine 60 milyon sterlinin üzerinde yatırım yapıyor. Almanya, Türkiye, Portekiz, İspanya ve diğerleri iddialı offshore rüzgar hedeflerini takip ediyor. Zorluklar arasında yeni bir tedarik zinciri ve liman altyapısı oluşturulması yer alıyor. Avrupa, 2022’de rüzgara 17 milyar Euro yatırım yaparak yıllık hedefinin gerisinde kaldı. Yüzen açık deniz rüzgarı gelecek; ancak potansiyelini gerçekleştirmek için önemli altyapı yatırımlarına ihtiyaç var.”

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com