Connect with us

iklimlendirme

Ortak Bildiri: SDG ve iklim hedeflerine ulaşmak için tarımda yenilenebilir enerjiye geçiş hızlandırılmalı

Yayın tarihi:

-

Doğada kendi halinde esen rüzgarı enerjiye dönüştürme sürecinde verimlilik kaybını en aza indirip, yapılan yatırımları korumak ve bunun için akılcı, inovatif ve teknolojik çözümler üretmek gün geçtikçe daha da elzem hale geliyor. Milyonlarca euroluk yatırımların gerçekleştiği RES’lerdeki türbinlerin bakım ve onarımlarında; zaman, maliyet ve yüksek iş güvenliği bu alandaki en önemli unsurları oluşturuyor. 

Yiyecek ve enerji sistemleri artan talebi, Sürdürülebilir Enerji 2030 ajandasını ve iklim hedeflerini karşılamak için dönüşmek zorundadır.  Özellikle kırsal alanlarda 2.5 milyarın üzerindeki insanın hayatı tarıma dayanmaktadır. Ekonomik olarak ulaşılabilir, güvenilir ve sürdürülebilir enerjiye erişim, tarım sektöründe büyüme ve gelişmenin en önemli faktörüdür. Ancak, geniş coğrafi kesimlerde tarım etkinlikleri için sürdürülebilir enerjiye ulaşımda eksiklik çekilmektedir. Enerji kullanımı, sera gazı emisyonlarının üçte birini meydana getirmektedir. Tarım sektöründe fosil yakıtlardan düşük karbonlu enerji çözümleri için süratle artan çabalar, gıda sistemlerini daha sürdürülebilir ve iklim değişikliğinin etkilerine karşı daha dayanımlı hale getirmektedir. Sürdürülebilir gıda zincirlerini güvence altına alan alt yapılara tüm dünyada yapılan yatırımlar da çoklu Sürdürülebilir Gelişme Hedeflerinde (SDG) gelişmeyi garanti altına alır ve COVID19’dan restorasyonun daha derin ve daha yeşil olmasına imkan tanır.

Küresel toplumun Eylül 2021 tarihinde Birleşmiş Milletler Gıda Sistemleri Zirvesi ve Enerjide Yüksek Düzey Diyalog için bir araya geldiği sırada, IRENA Eylem Koalisyonu, gıda ve enerjinin üretimi ve tüketimi üzerine yeniden düşünmek için ortak bildiri yayınladı.

Tarım sektöründe yenilenebilir enerjinin gıda zincirinde ilk üretimden hasat sonrası işlemeye, ulaştırmaya, depolamaya, ve gıda hazırlığına kadar çeşitli enerji ihtiyaçlarını karşılama potansiyeline neden odaklanmalıyız? Tarıma yenilenebilir enerjiyi dahil etmek, ayrıca, tarım ve enerjinin çok ötesine uzanan diğer faydaları da beraberinde getirecektir. 

İklim ve sürdürülebilirlik

İklim değişikliğinin ortadan kaldırılması: Gıda sistemlerindeki enerji kullanımı sera gazı emisyonlarının üçte birlik kısmını oluşturmaktadır. Yenilenebilirlere dayanan ve iklimle etkileşimli tarımsal pratikler, gelişmiş gıda güvenliğini ve besin değerinin fosil yakıtlarla bağlantısını kesecektir.

İklim değişimine uyum: Olumsuz hava koşulları, kaynak kıtlıkları ve (örn. solar sulama yoluyla) değişen iklim koşulları gibi etkilere uyum sağlayacak çiftçi ve tarım kuruluşu kapasitesi yapılandırmak

Tarımın çevre etkilerinin azaltılması: Örneğin, tarımsal voltaik çözümler kurak iklimlerde su kullanımını azaltırlar ve yenilenebilir kaynaklara dayanan pişirme çözümleri, geleneksel odun ateşi kaynaklı kapalı alan hava kirliliğini ve ormansızlaşmanın önüne geçebilirler.

Enerji Dönüşümü

  • Tarım sektöründe yenilenebilir enerjinin, sektörün elektrik, ısıtma-soğutma ve ulaştırma ihtiyaçlarının karşılanmasındaki potansiyeline odaklanmak.
  • Tarımsal gıda zincirinin her adımında modern enerjiye erişimi, kazanımları iyileştirmek, katma değer fırsatları ve özellikle az erişimin olduğu bölgelerde piyasaya ulaşım sağlamak üzere artırmak.
  • Bütünleşik gıda-enerji sistemlerini, sürdürülebilir biyoenerji üretimi ve tarımsal voltaik sistemler dahil olmak üzere, enerjiyi ve gıda üretimini optimize etmek için geliştirmek.

Gıda sistemlerinde dönüşüm

  • Tarımsal gıda tedarik zincirindeki kayıpların azaltılması 
  • Tarımsal pratiklerin verimliliğinin ve çıktılarının geliştirilmesi (örn. solar sulama, jeotermal kurutma, yenilenebilir tabanlı tarımsal işleme yoluyla)
  • Dalgalı fosil yakıtı fiyatlarına bağımlılığın en aza indirgenmesi ve ekonomik olarak erişilebilir, güvenilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş

Sosyoekonomik faydalar

  • Tarıma dayalı ekonomilerin, iyileştirilmiş verim, çeşitlendirilmiş ürünler ve hizmetler, istihdam ve kurumların gelişmesi yoluyla desteklenmesi.
  • Çiftçilerin gelirlerinin ve uzun vade hedeflerinin azaltılmış operasyon ve enerji maliyetleriyle, gelişmiş tedarik zinciri verimliliğiyle ve enerji üretimi kaynaklı karların realizasyonuyla artırılması
  • Holistik, yenilikçi tarımsal pratiklerle yerel, yenilenebilir tabanlı tarım ekosistemlerinin geliştirilmesi. Bu, kapasite yapılandırması ve yetkinlik eğitimleri yanında, yerel topluluklar için ayrıca istihdam fırsatları da doğuracaktır.
  • Kadınlar ve gençler gibi kırılgan nüfus kesimleri için, zaman alan tarım ve mutfak faaliyetlerine ayrılan zamanın azaltılmasıyla ekonomik ve eğitsel fırsatlara erişimin artırılması

Enerjide ve gıda sistemlerinde dönüşümün gerçekleştirilmesi

SDG 7 ve SDG 2 için ortak yaklaşım, sosyoekonomik ve çevresel faydaları beraberinde getirebilir. Tam fayda sağlamak için sektörler arasında güçlü iş birliği gereklidir. Silolara karşı IRENA Eylem Koalisyonu aşağıdaki tavsiyelerde bulunuyor:

1. Enerji ve gıda sistemleri dönüşümlerinde planlama ve uygulamanın koordinasyonu için sektörler arası stratejiler

Hükümetler: Tarımsal gıda zincirinin tamamında yenilenebilir enerji potansiyelinin kullanımını hedefleyen sürdürülebilirlik stratejilerini ve politikalarını tasarlayın.

Yenilenebilir enerji sektörü: Tarım sektöründeki ana iştirakçilerle (çiftçiler, işleyiciler, sivil toplum, yerel işletmeler) iletişim ve iş birliği içerisinde bulunun.

Tarım sektörü: Yenilenebilir enerji sektöründeki ana iştirakçilerle (sanayi kuruluşları, sivil toplum, yerel işletmeler) iletişim ve iş birliği içerisinde bulunun.

2. Çiftçilerin, kuruluşların ve son kullanıcıların sermayeye erişimini iyileştirecek çok yönlü finans araçları. Yerel ve uluslararası finansal kurumlar anahtar rolleri ellerinde tutuyorlar.

Hükümetler: Tarımsal yenilenebilir enerjide yatırımları cesaretlendirecek mevzuat ve finans politikalarının uygulanmasıyla küçük ve orta ölçekli kuruluşların finansmanını kolaylaştırın. Bu tür projelere özel fonlama kolaylıkları ve hazır varlıklar yoluyla tarım ve enerji KOBİ’leri için finansmana erişimini kolaylaştırın. Yenilenebilir enerji finansman planlarına tarıma özel teknolojilere erişimi dahil edin.

Çok taraflı kalkınma bankaları: Yenilenebilir enerji ve tarımda birleşik, yeni ve tanınmayan projelerin risklerini ortadan kaldırmak üzere kredi garantilerini, imtiyazlı borç finansmanını ve sermayeyi sağlayın. Bu projelerde yatırıma öncülük edin ve yerel finansman fırsatlarını ortaya çıkarmak üzere bir bilgi tabanı oluşturun.

Yerel finansman kuruluşları: Yerel koşullara ve mevsimsel nakit akışlarına uygun yenilenebilir enerji kaynakları ile entegrasyon arayışındaki KOBİ’leri ve tarımsal kuruluşları destekleyin. 

3. Biyoçeşitliliği, ekosistemleri ve toplulukları korurken enerjiye erişime ve gelişmiş tarımsal verime imkan tanıyan yenilikçi, sektörler arası iş modelleri

Hükümetler: Politik teşvikler yoluyla destekleyici çatıları ( örn. yem tarifeleri, mali muafiyetler) oluşturun, araştırma ve geliştirme programlarına yatırımı ve bilgi alışverişini kolaylaştırın. Sürdürülebilirliğin en yüksek düzeye çıkarılması için politika inşasına su-enerji-gıda perspektifini dahil edin. Somut (örn. soğuk depolama) ve soyut (örn. beceriler, eğitim, teknolojik yenilik) varlıklara her aşamada yatırımın kolaylaştırılmasıyla yerel tarımsal gıda tedarik zincirlerinin gelişimine öncelik verin 

Yenilenebilir enerji sektörü: Tarım sektörünü lokomotif olarak düşünün. Doğru kultivasyonun seçimi ve unların yerel koşullara adaptasyonunun sağlanmasıyla elektrik üretimine ve tarımsal üretime öncelik veren sektörler için yenilenebilir enerji çözümlerini ve iş modellerini tasarlayın ve kavramsallaştırın. Yenilenebilir enerji tabanlı çözüm ve enerji verimliliği araçlarının iyileştirilmesi için teknolojik proseslerde yeniliğe gidin. Diğer sektörlerdeki deneyimlerden ders çıkarın.

4. Yenilenebilir enerji çözümlerine tarım projelerine entegrasyon amacıyla yerel aktörlere ilgili alanlarda beceri, bilgi ve kaynak sağlayacak insiyatifler

Hükümetler: Kapasite yapılandırma ve eğitim insiyatifleri yoluyla yerel aktörlerle bir araya gelin. Birleşik yenilenebilir enerji ve tarım programları geliştirmek amacıyla araştırma enstitüleri ve yenilenebilir enerji sektörü kuruluşlarıyla ortak eğitim merkezleri kurun. Son kullanıcılar arasında yenilenebilir enerji çözümleri hakkındaki farkındalığı geliştirecek insiyatiflere öncülük yapın. Kadınları yenilenebilir enerji ve tarım sektörlerinde aktif olmaları ve enerji dönüşümüne katkıda bulunmaları için destekleyin. 

Yenilenebilir enerji sektörü: Spesifik tarım merkezli yenilenebilir enerji çözümlerinin işletilmesi ve bakımı için sertifika programları yoluyla hükümetlerle ve geliştirme paydaşlarıyla ortak iş başı eğitimler sağlayın. 

Tarım sektörü: Yenilenebilir enerjinin tarımsal prosesleri nasıl daha verimli ve sürdürülebilir hale getireceğini gösteren sunum ve eğitim programları hazırlayın. Piyasaya erişimi, ürün ve servis çeşitliliğini içeren, yenilenebilir enerjinin faydalarını maksimize edecek becerileri yapılandıracak çabalara odaklanın.

5. Projelerdeki riskleri ortadan kaldırmak ve sürdürülebilir yatırımlara etkin bir şekilde rehberlik yapmak için tarımdaki yenilenebilir enerji uygulamalarında gelişmiş veriler.

Hükümetler: Dijital araçları kullanın (örn. GIS haritalarını), hangi yenilenebilir enerji çözümlerinin nerelerde tarımsal gıda zincirlerini destekleyebileceğini belirleyin ve bu analizleri tarımsal haritalarla örtüştürün. Yatırımlara rehberlik yapmak amacıyla yenilenebilir enerjinin tarım pratiklerine entegrasyonuyla ilgili fizibilite çalışmalarını ve holistik maliyet-fayda analizlerini yürütün. Enerji projelerinin tarımsal etkilerini değerlendirecek normlar ve standartlar geliştirin.

Yenilenebilir enerji sektörü: Tarım sektörü yenilenebilir enerji projeleriyle ilgili verileri ve uygun pratikleri geliştirin ve paylaşın. Farklı bölgelerde ve gıda zincirlerinde yenilenebilir enerji uygulama fırsatlarıyla ilgili bilgi edinmek amacıyla yenilenebilir enerji teknolojileri ve uygulamaları konularında fizibilite çalışmaları sürdürün. 

Tarım sektörü: Verimlilik, gıda güvenliği üzerindeki etkiler. Enerji gereksinimleri ve ilgili maliyetler ve kullanılan enerji kaynaklarını (konvansiyonel ya da yenilenebilir) içeren, tarımsal gıda zincirleri ve enerji kullanımına dair kapsamlı haritalandırmalardan alınan verileri geliştirin ve paylaşın. 

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Genel

Paris İklim Anlaşması yürürlüğe girdi: Enerjide yeni dönem

Yayın tarihi:

-

Yazar

Paris İklim Anlaşması’na ilişkin kanun teklifi 6 Ekim’de Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Anlaşma, Resmi Gazete’de de “22 Nisan 2016 tarihinde imzalanan Paris Anlaşması’nın beyan ile birlikte onaylanması uygun bulunmuştur” ifadeleriyle yayımlanarak yürürlüğe girmiş oldu.

WWF, Greenpeace, TEMA Vakfı’nın da aralarında bulunduğu 15 kurum, konuyla ilgili ortak açıklama yayınladı.

İklim değişikliği konusunda çalışan imzacı kurumlar, Türkiye’nin Anlaşmaya  taraf olmasının olumlu bir adım olduğunu belirtiyor ve 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefinin benimsenmesiyle Türkiye’nin iklim politikasında yeni bir dönem başladığını vurguluyor.

Türkiye, dünyada en fazla sera gazı emisyonuna neden olan ülkeler arasında 16. sırada ve kişi başı emisyonları her gün artıyor. Sera gazı emisyonlarının azaltımı için öncelikle, Türkiye’nin 2053 yılına kadarki süreci kapsayacak kısa vadeli iklim hedefleri belirlemesi gerekiyor.  Paris Anlaşması’nın 1,5 derece hedefiyle uyumlu bir politika geliştirebilmek için, halihazırda sera gazı emisyonlarında artıştan azaltımı öngören Ulusal Katkı Beyanı’nı diğer ülkeler gibi gözden geçirmesi ve daha iddialı emisyon azaltım hedefleri sunması bekleniyor. 

Türkiye’nin yeni iklim politikası doğrultusunda sera gazı emisyonlarının azaltımı için yeni eylem planlarının hazırlanacak sektörler arasında, iklim değişikliğine en büyük etkiye neden olan enerji sektörü başta geliyor. Türkiye’nin fosil yakıtlardan aşamalı olarak çıkması, mevcut fosil yakıt destek ve teşviklerini sonlandırması ve tüm kamu kaynaklarını güneş ve rüzgar başta olmak üzere yenilenebilir enerji yatırımlarına, bunun için gerekli altyapı çalışmalarına ve tüm kesimleri kapsayacak adil dönüşüm planlarına ayırması öncelikli konular olarak ortaya çıkıyor.

Hükümetin yeni iklim politikası dahilinde ilk adım olarak yeni kömür santrali yapılamayacağını taahhüt etmesi önem kazanıyor. 2053 yılında net sıfır emisyona ulaşmak için yeni kömür yatırımlarının yapılmaması gibi bazı önemli kilometre taşlarının bugün belirlenmesi gerekiyor. İklim politikasında yeni bir döneme giren Türkiye’nin,  geçtiğimiz hafta yeni kömürlü santrallerinin inşaatını durdurmayı amaçlayan “Yeni Kömür Santrali Yok Sözleşmesi” gibi girişimlerin izinde “yeni kömür yok” hedefini mutlaka taahhüt etmesi gerekiyor. 

Türkiye’nin aynı zamanda kömürden aşamalı çıkış için de bir hedef yıl belirlemesi önem taşıyor. Mevcut kömürlü termik santrallerin, yenilenebilir kaynaklarla ikame edilerek aşamalı olarak emekliye ayrılması, 2053 net sıfır hedefinin gerçekleştirilmesi için olmazsa olmaz. Bugün itibariyle, Avrupa’da 19 ülke kömürden tamamen çıktı ya da tamamen çıkma taahhüdünü duyurdu. İklim politikasında yeni bir döneme giren Türkiye, kömürden çıkışı planlayarak, bu konuda lider ülkeler arasına girebilir. 

Fosil yakıtlardan uzaklaşmanın yanı sıra iklim değişikliğiyle mücadele için atılacak her adım, istihdam, temiz hava, teknolojik gelişim gibi faydaları da beraberinde getiriyor.  Bilimsel araştırmalar, Türkiye’nin aktif bir iklim politikası yürütmesi halinde milli gelirinin %7 artacağını gösteriyor.”

Devamını oku

Genel

IEA: İklim hedefleri için Çin’in 2060 yılına kadar kömür talebini % 80, petrol talebini % 60 oranında azaltması gerekiyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Çin enerji sektörü üzerine 29 Eylül’de yayımladığı rapora göre Çin’in 2060 yılındaki karbon nötrlüğüne ilişkin taahhüdünü yerine getirebilmesi için kömür talebini % 80, petrol talebini %60 ve doğal gaz talebini %45 oranlarının üzerinde azaltırken, temelde rüzgar ve solar PV olmak üzere yenilenebilir kaynaklar tabanlı elektrik üretimini de 2021 ile 2060 arasında 7 katına çıkarması gerekiyor. 

Paris merkezli düşünce kuruluşu, yol haritası Çin’e özel olmakla beraber, ülkenin küresel sera etkisi emisyonlarının yaklaşık üçte birinden tek başına sorumlu olması ve Çin’in sera gazı emisyonunun %90’ının kaynağını enerji sektörünün ortaya çıkarması nedeniyle, iklim değişikliğiyle başa çıkmada küresel çapta etkisinin olacağını belirtti. 

Çin hükümetinin IEA’yı, ülkenin enerji sektöründe karbonsuzluğa ulaşmak için uzun dönem stratejiler için yol haritaları belirlemede işbirliği amaçlı davetine yanıt olarak IEA yol haritasını “küresel sıcaklık artışını 1.5 °C ile sınırlamak için Çin olmaksızın bir yol mümkün değildir” açıklamasıyla vurguladı.

Emisyon yoğun sektörlerin karbondan arındırılması bu yol haritasındaki Açıklanmış Taahhütler Senaryosu  (APS) olarak adlandırılan temel senaryo, Çin’in karbon emisyonlarını 2030’a kadar zirveye çıkarmak ve 2060’a kadar karbon nötrlüğüne ulaşmak için yapması gerekenleri, özellikle de emisyonun en yoğun olduğu sektörler, enerji , sanayi, inşaat ve ulaşım için karbonsuzlaşma stratejilerini yansıtıyor. 

Yol haritasında, yenilenebilir kaynakların hakim olduğu bir enerji sektörünün Çin’in temiz enerji geçişinin temelini oluşturduğu vurgulandı.

Harita, Çin’in enerji sektörünün 2055’ten önce net sıfır CO2 emisyonuna ulaşmasının beklendiğini ve yenilenebilir enerjiye dayalı üretimin, özellikle rüzgar ve güneş PV’sinin 2060 yılına kadar üretimin yaklaşık %80’ini meydana getireceğini ortaya koyuyor. IEA’nın analizine göre, %60’ın üzerinde olan bir oran %5’e kadar düşecek ve indirgenmemiş kömür bazlı üretim 2050’de duracak.

Yol haritasına göre, Çin’in endüstriyel sektörlerinin toplu CO2 emisyonlarının 2060 yılına kadar yaklaşık %95 ve indirgenmemiş kömür kullanımının yaklaşık %90 oranında azalması ve artık emisyonların dengelenmesi bekleniyor. IEA’nın öngördüğü enerji verimliliği iyileştirmeleri ve elektrifikasyon, kısa vadede endüstriyel emisyonda azalmanın çoğunluğuna karşılık gelirken, hidrojen ve karbon yakalanması, kullanımı ve depolanması veya CCUS gibi yeni ortaya çıkan teknolojiler 2030’dan sonra yerini alacak.

Yol haritasına göre, yapı sektöründe doğrudan CO2 emisyonlarının, elektrifikasyon, temiz bölgesel ısıtma ve enerji verimliliğinin iyileştirilmesi yoluyla 2060 yılına kadar %95’ten fazla bir oranda düşmesi bekleniyor. 

IEA, Çin’in ulaşım sektöründe şehirlerdeki metro, hafif raylı sistem ve elektrikli otobüsler ile şehirler arası yüksek hızlı trenlere yapılan yeni yatırımların yolcu taşımacılığında enerji yoğunluğunun azaltılmasında kilit rol oynayacağını belirtti;  karayolu, denizcilik ve havacılıkta karbon emisyonun azalmasının, yakıt verimliliği kazanımları ve düşük karbonlu yakıtların kullanımıyla sağlanacağını ekledi. 

IEA ayrıca, hidrojenin, Çin’in çeşitli sektörlerde karbondan arındırmada giderek daha önemli bir rol oynayacağını vurguladı. 2060 yılına kadar elektriğin neredeyse beşte biri hidrojen ile üretilecek. 

Yatırımlar açısından, Çin’in karbonsuzlaşma taahhüdünü yerine getirmesi için, toplam yıllık yatırımın 2030’da 640 milyar dolara (yaklaşık 4 trilyon Yuan) ve 2060’ta yaklaşık 900 milyar dolara (6 trilyon Yuan) ulaşmasını gerekecek; bu da yakın zamandaki ortalamalara göre %60’a yakın bir artışa karşılık geliyor. 

Daha fazla hızlanma potansiyeli

Yol haritası kapsamında ayrıca, Çin için, enerji ve sanayide kömür kullanımında daha hızlı bir azalmayı, mevcut düşük karbonlu teknolojilerin daha etkin kullanımını ve verimlilik kazanımlarının daha hızlı elde edilmesini beraberinde getiren bir Hızlandırılmış Geçiş Senaryosu veya ATS önerildi.

IEA, ATS’deki kümülatif yatırımların APS’dekilere benzer olacağını belirterek, daha hızlı ilerlemenin mümkün olduğunu ve Çin için faydalı olduğunu da ekledi.

Çin, son 14. Beş Yıllık Plan’da 2025 yılına kadar CO2 yoğunluğunda %18 ve enerji yoğunluğunda %13,5 azalma sağlamayı taahhüt etti. Ayrıca toplam enerjide fosil olmayan yakıt payını artırmak için, 2020’de yaklaşık %16 olan tüketimi 2025’te %20’ye çıkarmayı hedefleyen, bağlayıcı olmayan bir teklif de bulunuyor. 

Çin bu kısa vadeli politika hedeflerine ulaşırsa, IEA, Çin’in yakıt kaynaklı CO2 emisyonlarının 2020’lerin ortalarında, Çin’in 2030 karbon zirvesi taahhüdünden daha önce rayına gireceğini tahmin ediyor.

IEA, harekete erken geçmenin, piyasaların uyum göstermesinin yanı sıra işletmeler ve tüketicilerin uyumu için de zaman kazandırdığını ifade etti.  Bununla birlikte, hızlandırılmış senaryo altında uzun vadeli geçişte karşılaşılan güçlük de daha derin olabilir.

IEA, 2050 yılına kadar net sıfır CO2 emisyonuna ulaşmanın, güneş PV ve rüzgarın kurulu kapasitesinin, 2050’deki temel APS senaryosunda olduğundan yaklaşık 1.400 GW veya %20 daha yüksek olacağı anlamına geleceğine dikkat çekti.

Devamını oku

iklimlendirme

Süt-D Dünya Soğutma Günü’nde gezegenimiz ve kesemiz için uyarı yaptı

Yayın tarihi:

-

Yazar

26 Haziran Dünya Soğutma Günü’nde günlük ve endüstriyel yaşamda toplum için yeri tartışılamaz mühim soğutmanın iklim krizi etkisi ve maliyetine vurgu yapıp, uyarılarda bulunarak, iklimlendirme sektörünün gençlerin kariyeri için önemini açıkladı

Soğutma evimizde, taşıtımızda, okulumuzda, otelimizde, marketimizde, hastanemizde iken tarımsal ve hayvansal ürünlerin, ilaç ve aşıların üretim, depolama ve taşınmasında mühimdir. Sanayide soğutma kritik teknolojilerden biridir. İç ortamlarda konfor, hijyenimiz, sağlık ve gıda güvenliğimiz için soğutma önemlidir diyen İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, 26 Haziran Dünya Soğutma Günü’ne özel açıklama yaptı.

İklimlendirme için dünyamızı ısıtarak iklimimizi değiştirmeyelim

Binalarımızda, odalarımızda, sanayide havayı ısıtma, soğutma, tazeleme ve nem koşullarını seçerek, teknik kararlar vererek, kapalı ortam atmosferimiz için tercihlerle iklimlendirme yaparız. İklimlendirme cihazları üretimi ve kullanımı yaşam döngüsünde başta enerji tüketimi olmak üzere gezegenimize ve kesemize etki eder vurgusu yapan Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, “Enerji tükettikçe dünyamızı ısıtan, iklim krizine sebep olan sera gazları yayılırken, karbon ayak izi yükselirken, elektrik faturamız da yükselir. Tercih ettiğimiz iklimlendirme için dünyamızı ısıtarak iklimimizi değiştirmeyelim. İklim krizine sebep olmayalım” dedi.

İklim dostu iklimlendirme için doğru seçimler yapalım

Prof. Karaosmanoğlu “İklim dostu iklimlendirme için yurttaşların, sanayicimizin, hizmet sağlayıcılarımızın önünde karar ve uygulama seçimleri bulunmakta. İklimlendirme enerjisinin iklim krizine etkisini azaltmak için iki temel teknik yol mümkündür. Doğru teknik seçimlerle enerji verimli cihaz satın alarak, bakım ve onarımların zamanında yeterli yapılması ile elektrik üretimi kaynağının güneş, rüzgâr, su ve biyokütle gibi yenilenebilir kökenli olmasının sağlanması. Sektörümüz enerji verimli cihazları piyasaya sunmakta. Yenilenebilir kökenli elektrik tüketimi için de iki temel teknik yol var. İklimlendirme yapılan binada çatıda güneş elektriği gibi yerinde enerji üreterek tüketmek ve Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti (YEK-G) Sistemi ile yeşil elektrik satın almak. Enerji piyasamızın yeni gücü YEK-G Belgesi ile iklimlendirme karbon ayak izini düşürecek soğutma sanayicimizin, ürünlerinde saklı enerji karbon ayak izi de düşecek ve böylece pazarda ihracat gücü artacaktır” hususlarına dikkat çekti.

İklimlendirme sektörümüz gençlerimizi, şampiyonları bekliyor

26 Haziran Dünya Soğutma Günü temasının “Soğutma Şampiyonları: Daha İyi Bir Dünya için Harika Kariyer” olarak seçildiğini ve gençlere ilham vermenin hedeflendiğini belirten Prof. Karaosmanoğlu bitki, hayvan ve mikroorganizmalarla birlikte yaşadığımız, ancak su ve kara ekosistemlerimizi bozduğumuz, hasat yarattığımız gezegenimizi yeşil toparlama seferberliğine başladığımız bu yıl, iklimlendirme sektöründe başta teknik mesleklerden olmak üzere beyaz, mavi, yeşil yakalı yetkin gençlere ihtiyacımız var. Gençlerimiz yerli ve çok uluslu markaların yer aldığı, sivil toplum ve ihracat gücü yüksek sektörümüzde kariyerlerinde ilerleyebilir ve doğası ile uyumlu yaşayan, ekosistem ve iklim dostu, mutlu profesyoneller olabilirler” diyerek ülkemiz iklimlendirme sektörüne emek verenlerin Dünya Soğutma Günü’nü kutladı.

Devamını oku

Trendler