Connect with us

Bilgi Kaynakları

Önsözleşme kavramı ve elektrik piyasasında uygulaması

Published

on

Kuramsal olarak iki veya daha fazla taraf arasında hak ve yükümlülük tesis edilen ve ilgili tarafların rızasıyla dâhil oldukları mecralara en temel anlatımla “sözleşme” adı verilir. Belirli istisnalar dışında sözleşmeye taraf olan kişiler, tayin edilen yükümlülükleri ifa etme taahhüdü verir.

Ancak bazı durumlarda tasarlanan yükümlülüklerin ifası için gerekli olan şartların mevcut olmaması, belirsizliklerin mevcudiyeti veya sözleşme ile gerçekleştirilmesi planlanan işlerin yerine getirilmesi sürecinde engellerin ya da geçici imkânsızlıkların olması durumunda tarafların aktif bir sözleşme yapmalarından ziyade, engellerin veya belirsizliklerin ortadan kalkması sonrası sözleşme yapmak üzere “önsözleşme” yapmaları da mümkündür.

Bir kimse başka bir kişiyle yaptığı bir sözleşmede, ileride o kişiyle veya bir üçüncü kişi ile belirlenen bir sözleşmeyi yapmayı taahhüt ederse, bu taahhüdün yer aldığı sözleşmeye, önsözleşme veya sözleşme yapma vaadi denilir. Böyle bir taahhütte bulunan kimse taahhüdü gereğince asıl sözleşmeyi yapmakla yükümlüdür.

Türk Borçlar Kanunu’nun 29. Maddesi “önsözleşme” kurumunu düzenlemektedir. Buna göre, “Bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin sözleşmeler geçerlidir. Kanunlarda öngörülen istisnalar dışında, önsözleşmenin geçerliliği, ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlıdır.” Önsözleşme, niteliği itibariyle bir borç sözleşmesidir.

Bilindiği üzere elektrik piyasası mevzuatı uyarınca önlisans sahibi şirketlerin payları devredilemez veya devir sonucunu doğuracak işlemler icra edilemez. Üretim lisansının devri veya lisans sahibi şirketin paylarının devri ise EPDK’nın izni ile gerçekleştirilebilir. O halde burada karşımıza çıkan hakikat, önlisans sahibi şirketin payının devri sürecinde kanuni bir engelin var olduğu; lisans sahibi bir şirketin payının veya lisansının devri işleminde de bir belirsizliğin mevcut olduğudur.

Elektrik piyasasında uzun zamandır uygulanmakta olan YEK Destekleme Mekanizması, pek çok tesisin kuruluş ve işletme aşamalarındaki finansman modellerinin çekirdeğini oluşturmakta; proje finansmanları, ticari finansmanlar veya sair ekonomik modellemeler YEK Destekleme Mekanizması merkez alınarak tasarlanmaktadır.

Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Kararı ile YEK Destekleme Mekanizması destek süresi 30/6/2021 tarihine uzatılmıştır. Bu durumda ise elektrik piyasasındaki aktörlerin dikkati, önlisans sahibi şirketlerin üzerine çevrilmiştir. Doğal olarak akla gelen soru ise, “önlisans sahibi şirketlerin paylarının gelecekte devralınmasına yönelik ne gibi adımların atılabileceği” hususudur.

Önlisans sahibi bir şirketin paylarının devri taahhüdüne yönelik tanzim edilebilecek önsözleşme sürecinde dikkat edilmesi gereken belli başlı konular aşağıda ifade edilmektedir:

  1. Önsözleşme ile “bir sözleşme yapma” taahhüdü verildiğinden dolayı, önsözleşmenin ekine taraflarca ileride akdedilecek sözleşmenin bir taslağı konulmalıdır. Aksi takdirde esas sözleşmenin içeriğine ya da fer’i unsurlarına ilişkin sorunların çıkması muhtemel olacaktır.  
  2. Limited şirket pay devir sözleşmelerinin geçerlik şekli noterlik nezdinde yapılmalarına bağlıdır. Anonim şirket pay devir sözleşmelerinde ise söz konusu şekil şartı bulunmamaktadır. Bu sebeple, limited şirketlerin paylarının devrine yönelik yapılacak önsözleşmeler de noterlik şekil şartına bağlı olacak iken, anonim şirketlerde bu zorunluluk bulunmamaktadır.
  3. Önlisans şartlarının zamanında tamamlanıp tamamlanamayacağı belirsizlik arz edebilir. Zira orman izinleri, imar izinler, ÇED için gerekli onaylar, araziye ilişkin alınması gereken izin ile sair ruhsat, izin ve onaylar, bünyelerinde çeşitli riskleri ihtiva etmektedir. Söz konusu izin ve ruhsatlar ilgili kurum ve kişilerden zamanında elde edilemeyebilir veya bunların elde edilmesinde gelecekte imkânsızlıklar meydana gelebilir. Bu ihtimallere binaen önsözleşmenin tasarlanması önem arz etmektedir.
  4. Önlisans şartlarının tam ve zamanında yerine getirildiği ihtimalde dahi lisansın devri için EPDK’nın izni gerekmektedir. Söz konusu iznin verilip verilmeyeceği de –doğal olarak– gelecekteki bir belirsizlik olarak zuhur ettiğinden dolayı tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde dikkate alınması gereken etkenler arasında yer almaktadır.
  5. Payları devralmak isteyen şirket, genellikle önlisans sahibi şirketin yerine getirmesi gereken yükümlülüklerin hızlıca tamamlanmasını arzu etmekte; bu sebeple izin ve ruhsatların toplanması sürecine dâhil olmak istemektedir. Bu sebeple uygulamada önlisans sahibi şirket, payları devralacak şirkete vekâletname vermek suretiyle izin ve ruhsatların toplanmasını sağlamaktadır. Zira ekseriyetle payları devralacak şirket finansman açısından ve bürokratik alanlarda güçlü olduğu için kendisi inisiyatif almak istemekte ve süreci yönetmektedir. 
  6. “Önsözleşme” ve “sözleşme” kavramları nisbidir. Diğer bir deyişle taraflar arasında bağlayıcı olup kural olarak 3. kişilere karşı ileri sürülemezler. Payları devralacak şirket, önlisans gereklilikleri tamamlandıktan sonra payların devredilmemesi riski ile karşılaşabilmektedir. Bu durumun önüne geçmek için önlisans sahibi şirketin ilmühaber ihraç etmesi ve “önsözlşeme” aşamasında tarihsiz ciro ile devralacak şirkete teslim edilmesi değerlendirilebilir.
  7. Belirsizlik ve risk içeren önsözleşmeler kapsamında tarafların karşılıklı yükümlülüklerinin güvenceye alınması noktasında teminat mektubu, garanti sözleşmesi, kefalet sözleşmesi, çek, bono ve sair enstrümanlar kullanılabilir. Çeklerin karşılıksız çıkması halinde mevzuat hapis cezası öngördüğü için çeklerin kullanımı caydırıcı ve etkili olmaktadır. Bono (senet) kullanımında ise bonoya önsözleşme içinde atıf yapılıp yapılmaması veya bunun teminat amacıyla verilip verilmediğinin belirtilmesi, senedin icra takibine konu edilmesinde farklı ihtimalleri gündeme getirebileceği için bu yöndeki teminatlandırma mekanizmasının muhakkak bir hukukçu tarafından koordine edilmesi gerekmektedir.
  8. Önlisans sahibi şirketler ekseriyetle proje şirketi (SPV – Special Purpose Vehicle) olduklarından dolayı finansal ya da teminat yükümlülüklerinin mutlaka hissedar veya ana şirketler açısından da bağlayıcı olmasına önem verilmelidir.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Bilgi Kaynakları

Deniz üstü rüzgar enerjisi saha geliştirme çalışmaları kapsamında çevresel analiz yapılacak

Published

on

By

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, deniz üstü rüzgar enerjisinde çevresel etki analizi için danışmanlık hizmeti alacağını duyurdu. Danışmanlık hizmeti; çevresel ve sosyal kısıt analizi, kuş göçü, deniz biyoçeşitliliği araştırmalarını ve diğer teknik raporları içeriyor.

2023 yılının başında açıkladığı 2035 yılına kadar olan dönemi kapsayan Ulusal Enerji Planı’nda 5 GW deniz üstü rüzgar enerjisi hedefini açıklayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, ilgili adımlarını hızlandırıyor. Türkiye’deki deniz üstü rüzgar enerjisi saha geliştirme çalışmaları kapsamında çevresel ve sosyal kısıt analizi için danışmanlık hizmeti alacağını duyuran Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın konuyla ilişkin ilanı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Kara göre, Avrupa Birliği (AB) Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) Enerji Sektör Programı Faz 4 Projesi kapsamında, Türkiye’deki deniz üstü rüzgar enerjisi saha geliştirme çalışmalarına yönelik çevresel ve sosyal kısıt analizi için danışmanlık hizmeti alınacak.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın alacağı danışmanlık hizmeti; belirli alanlarda çevresel ve sosyal kısıt analizinin yürütülmesini, kuş göçü, deniz biyoçeşitliliği araştırmalarını ve diğer ilgili teknik raporların hazırlanmasını içerecek.

Konuyla ilgili daha detaylı bilgi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Yabancı Sermaye Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Proje Uygulama Birimi’nden alınabilecek.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Bilgi Kaynakları

Deniz üstü rüzgarın çatı kuruluşu DÜRED, 2 yaşında

Published

on

By

Deniz üstü rüzgar enerjisinde farkındalık yaratmak için 2021 yılında kurulan ve geride kalan süreç boyunca birçok çalışmaya imza atan Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED), kuruluşunun 2. yılını kutladı.

Türkiye’de deniz üstü rüzgar santrali yatırımlarının yapılması, geliştirilmesi, denizcilik ve enerji sektörünün bir araya getirilmesi, iş birliklerinin koordine edilmesi amacıyla 2021’in Nisan ayında kurulan Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED), sektörle ilgili hem sivil toplum faaliyetlerinin etkinleştirilmesi ve geliştirilmesinde hem de kamu kurumları ve üniversiteler ile çalışmalar yürütülmesinde birçok projeye imza attı. Türkiye’nin deniz üstü rüzgar enerjisi kaynaklarının potansiyelini ortaya koymak, deniz üstü rüzgar enerji kullanımı ve sanayisinin gelişimini sağlamak, sektörün gelişmesi ve mevzuatın oluşturulmasına katkıda bulunmak gibi ana hedefleri olan DÜRED, büyük bir özveriyle yürüttüğü çalışmalarıyla sadece ülkemizde değil, civar ülkelerde de ciddi bir farkındalık yaratarak kamuoyu oluşturdu.

Geçtiğimiz günlerde 2. yılını kutlayan ve konuyla ilgili bir açıklama yayınlayan DÜRED, dünyada hızlı bir şekilde büyüme kaydeden deniz üstü rüzgar enerjisiyle ilgili Türkiye’de yapılması gereken birçok konu bulunduğu; derneğin bu doğrultudaki çalışmalarına devam edeceğini vurguladı.

Kurulduğu 2 yıl içerisinde; 41 adet online eğitici teknik webinar düzenleme, ülkemizde düzenlenen 22 fuar/konferans/sempozyuma konuşmacı olarak katılım sağlama, 6 yurt dışı etkinliğe katılma, birçok üniversite ve platformda konuşmacı olarak yer alma, Ankara’da kamu kurumlarına özel çalıştay düzenlenme, kamu kurum ziyaretleri gibi deniz üstü rüzgar enerjisinde farkındalık oluşturacak çalışmalar düzenleyen DÜRED, ulusal ve uluslararası düzeyde pek çok başarılı projeye de imza attı.

Derneğin imza attığı bu çalışmalar arasında;

Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği İktisadi İşletmesi’nin kurulması,

• Bölgede bir ilk olma özelliği taşıyan Marentech Deniz Enerji Teknolojileri Fuarı ve Konferansı’nın İzmir’de düzenlenmesi,

• Karadeniz Ülkeleri Denizüstü Rüzgar Enerjisi Federasyonu kurulumu çalışmaları,

• AB Black Sea Floating Wind Turbine (BLOW) Projesi’nde yer alma,

• Ülkemizde Denizüstü Rüzgar Enerjisi Eğitim, Ar-Ge ve Test Merkezi kurulumu çalışmaları,

• Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Ulusal Enerji Planı’nda 5 GW hedef konulması çalışmaları,

• Dünya Bankası tarafından hazırlanan “Offshore Wind Development

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Bilgi Kaynakları

2022’de rüzgar türbinlerinin devreye alınması %15 düşerek 86 GW’a geriledi

Published

on

By

Araştırma şirketi BloombergNEF, yayımladığı yeni raporunda rüzgar türbinlerinin devreye alınmasında %15 düşüş yaşandığını açıkladı. BNEF’in raporuna göre proje geliştirmeyi etkileyen tedarik zincirindeki kısıtlamalar ve belirsizlikler, 2022 yılında rüzgar türbinlerinin devreye alınmasında %15’lik bir düşüş meydana getirdi, yıllık kurulum 86 GW’ta kaldı.

Küresel emtia piyasaları ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçişi sağlayan trendler hakkında stratejik bir araştırma ve analiz sağlayıcısı olan BloombergNEF (BNEF), raporunda yeni eklenen rüzgar kapasitesinde iki yıl devam eden rekorlardan sonra, 2022 yılında %15’lik bir düşüş meydana geldiğini açıkladı. Dünyanın en büyük iki piyasası olan ABD ve Çin’de yer alan kurulumlardaki büyümenin durmasıyla beraber, 2022 yılında global olarak rüzgar türbinlerinde 86 GW kapasitenin hayata geçirildiği bilgisine yer verilen BNEF 2023 Küresel Rüzgar Türbini Payları Raporu’nda; yeni rüzgar santrallerinde kara oranının %89 ile çoğunluktayken, devreye alınan yeni deniz üstü türbin kapasitesinin ise, 2021’e göre %46 oranında düşüşle 9,1 GW’a indiği açıklandı. Raporda yer alan bilgilerle ilgili kendi görüşünü aktaran BloombergNEF Rüzgar Analisti Cristian Dinca, “Alarmların çalıyor olması gerekir. Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler karbonsuzlaşmaya olan ilgilerini artırırken, kapasitedeki artışlar yavaşlıyor” dedi.

Küresel rüzgar türbini tedarikindeki markaların durumuna da yer verilen raporda, Goldwind’in Vestas’ı burun farkıyla geçip üst sıraya yerleştiği bilgisi yer aldı. Firma geçen yıl projelere 12.7 GW katkıda bulundu, bunun %90’ı kendi piyasasındaydı. Dani- marka merkezli Vestas 2022 yılında toplam 12.3 GW kapasiteyi devreye aldı. Bu rakamla da ABD merkezli rakibi GE’yi 3 GW geride bıraktı. Raporda yer alan verilere göre ilk üç sıranın Çin, Avrupa ve ABD merkezli firmalar tarafından paylaştığı görülürken; Çin merkezli başka bir üretici olan Envision dördüncü, Siemens Gamesa ve Mingyang beşinci sırada yer aldı. Rakamlar BNEF’in global rüzgar projesi veri tabanına ve sektöre ilişkin gelişmiş bilgi akışına göre belirlendi.

Deniz üstündeki düşüş, İngiltere ile kısmen dengelendi

Deniz üstü rüzgardaki kurulumların Çin’in denizdeki projelere verdiği ulusal güvence priminin sona ermesini takip eden 2022’de

hızla düştüğüne dikkat çekilen raporda; düşüşün, 3 GW’den fazla deniz üstü rüzgar kapasitesini ilk defa devreye alan İngiltere ile kısmen dengelendiği bilgisine yer verildi. Deniz üstü rüzgardaki sıralamada Vestas’ın, Çinli Shanghai Electric’in önünde birinciliği garantilemesinden Avrupalı üreticiler istifade ederken, Mingyang da üçüncü sıraya yerleşti. Raporda deniz üstü rüzgar enerjisinin durumunu değerlendiren BloombergNEF Rüzgar Araştırma Başkanı Oliver Metcalfe, “Deniz üstü rüzgar kapasitesinde meydana gelen düşüşün kısa ömürlü olmasını bekliyoruz. Almanya ve Hollanda 2023’te yeniden büyük projelere imza atarken, sektör Fransa ve Tayvan gibi daha yeni pazarlara da girerek yükselme yaşayacak” ifadelerini kullandı.

Çin, 49 GW ile yeni kapasitesinin yarısından fazlasını karşıladı

Geçen yıl Çin’de yeni eklenen 49 GW yeni rüzgar kapasitesi belirleyen BNEF, bu bilginin rüzgarda küresel olarak yeni eklenen kapasitenin yarısından fazlasını Çin’in karşıladığı anlamına geldiğini açıkladı. Çin merkezli 6 türbin üreticisi, BNEF’in küresel sıralamasında ilk 10’a girerken; raporda yeni rüzgar santrali inşasında ikinci büyük pazar olma niteliğini koruyan ABD’de, yeni eklenen kapasitelerin 2022’de 4 GW’den daha fazla düştüğü açıkladı.

Raporda genel bir değerlendirme yapan BloombergNEF Rüzgar Araştırma Başkanı Metcalfe, “Rüzgar projelerine yönelik vergi teşviklerinin uzatılmasına ilişkin ortaya çıkan belirsizlik, ABD rüzgar endüstrisini iki yıl boyunca engelledi. Geçen yıl Enflasyon Düşürme Yasası’nın (IRA) kabul edilmesiyle bu durum değişti. IRA’daki teşviklerin şu andan 2030’a kadar kümülatif 135 GW’lık yeni rüzgar kapasitesi sağlamaya yardımcı olacağını ve hükümetlerin net sıfır emisyonu hedeflerken oynamaları muhtemel ve oynamaları gereken rolü sahneye koymalarına destek olacağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com