Connect with us

Mühendis gözüyle rüzgar enerjisi projelerinin dünü ve yarını

Yayın tarihi:

-

Hem kamu kuruluşlarında hem de özel sektörde uzun yıllar çalışmalar yapmış olan ve enerji piyasalarını yakından tanıyan İnşaat Yüksek Mühendisi Gürsel Kızıloğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Rüzgar enerjisi sektörü başta olmak üzere enerji piyasalarının işleyişi ve mevcut durumu hakkında değerlendirmelerde bulunan Gürsel Bey, bizzat içinde olduğu projeler hakkında da bilgiler sundu bizlere.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

1980’lerde elektrik geldiğinde, köy girişinde trafo direği dibinde temsilen gaz lambalarının kırıldığı seramonilerden
hatırladığımız Köy Elektirifikasyonu hamlesinde Doğu Anadolu köylerinin elektrik ile tanışması süreçlerinde uzun yıllar hizmet vermiş bir babanın evladı olarak 2000’li yıllar geldiğinde, bir bakıma elektrik iletim ve dağıtımı konusunda bayrağı devralan bir mühendisim.

Çocukluk yıllarından aşina olduğum babamın çok seyahat ediyor olmasından da etkilenmiş olsam gerek 1998 yılında göreve başladığım TEİAŞ Erzurum Bölge Müdürlüğünde arazi çalışmalarını severek yapmaya başladım.

2003 yılında TEİAŞ’ta yaşanan yapısal değişimler sonucunda Doğu Anadolu ve Kuzey Karadeniz bölgesini içine alan geniş bir alanda Enerji İletim Hatları Tesis Kontrol Başmühendisi olarak, Çoruh Havzası barajlarının ürettiği enerjiyi ulusal iletim sistemine aktaracak olan Enerji İletim Hatları başta olmak üzere pek çok projede sahada bulundum.

Dönemi itibariyle Türkiye’nin önde gelen hatlarının tesisi sırasında kamulaştırma süreçlerini de görme fırsatı buldum.

2007 yılında TEİAŞ Genel Müdürlüğü’nde Enerji İletim Hatları etüt-proje faaliyetlerinin yürütüldüğü proje dairesine tayin olarak bu defa işin mutfağını tecrübe etme imkânı buldum.

Yenilenebilir enerji kaynakları ve özellikle rüzgar santrallerinin yoğun olarak hayata geçirildiği bu dönemlerde memleketin her coğrafyasında proje yapma fırsatını yaşadım.

2011 yılı içinde kısa bir süreliğine TEİAŞ Adapazarı Bölge Müdür Yardımcılığı ve sonrasında 3 yıl kadar bir süre ile Enerji İletim Hatları İhale Müdürlüğü görevinde bulundum. Bağlantı Anlaşmaları ile oldukça içil dışlı olduğumuz bu dönemde mahsuplaşma çalışmalarında da bulundum.

2013-2015 yılları arasında da TEİAŞ Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü yaptığım dönemdeki çalışmalarımızla TEİAŞ İletim Sisteminin bugünkü anlamda CBS’si olan çalışmaların temellerini attık. Ve tüm ülke genelinde enerji iletim hattı ve trafo merkezlerinin konum bilgilerini oluşturduk.

İlk zamanlardan beri aklımın bir kenarında olan özel sektörde çalışma isteği 2015 yılında TEİAŞ’tan istifa ederek sektörün önde gelen firmalarından EMTA Enerji’de Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışma fırsatını bana sağladı.

Yaklaşık 4 yıl sürecek olan bu dönemde, yer altı kablolarından GIS trafo merkezlerine, rüzgar santrallerinden çimento ve demir çelik fabrikalarına kadar pek çok alanda önemli projeleri yönetme imkanım oldu.

2019 yılı Temmuz ayında ise EMTA Enerji’den ayrıldığımda rüzgar santralleri konusundaki serüvenim başlamıştı ve ilk olarak 120 MW Evrencik Rüzgar Santrali tesis çalışmalarını Genel Müdür olarak yönetmek üzere yatırımcı bünyesinde göreve başlamıştım. 2020 Ekim ayında ilk türbini ile YEKDEM’e dahil olma hedefini sağlayan bu projeden ayrılarak bu defe 200 MW İstanbul RES projesinde Genel Müdür olarak göreve başladım.

2020 yılı sonuna kadar yalnızca 2 ay kaldığı bir dönemde çok kısa bir sürede İstanbul RES Projesi’de ilk türbin devreye alınarak YEKDEM’e dahil olunmuş ve önemli bir başarı sağlamıştır.

Rüzgar enerjisi yatırım ve tesis süreçleri açısından fırsatları ve zorlukları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkemizde enerjide dışa bağımlılığın azaltılması adına oldukça önemli bir yere sahip olan rüzgar santralleri doğu bölgeleri dahil hemen her bölgeye kurulmaya devam etmektedir. Bu gelişmeler ülkemiz adına oldukça memnuniyetle karşıladığım konuların başında gelmektedir. Ne var ki hem proje geliştirme ve hayata geçirme süreçleri hem de ana maliyeti oluşturan türbin tedarikinin uzun süre dışa bağımlı olarak gerçekleştirilmesi görünmeyen bir dış borç nedeni olmuştur. Son yıllarda kule, kanat vb. önemli aksamlarının yurt içinde imal edilmesi bu bakımdan olumlu yönde önemli bir kırılma sağlamıştır. Tamamen yerli üretimin sağlanmasını değerli buluyorum.

Diğer taraftan 2002-2003 yıllarından itibaren ivme kazanan rüzgar santrallerinin proje geliştirme süreçlerinde de önemli aksamlar yaşandığını ifade edebiliriz. Özellikle rüzgar ölçümleri yapılması sonrasında izin ve lisanslama süreçlerinin yürütülmesi sırasında ilgili kurumlardan olumlu görüş alamayan pek çok proje yer değişikliği yaşamış, kapasite artışı yapamamıştır. Bunu yanı sıra özellikle proje geliştirme ve izin süreçleri yönetimi bakımından kurumsal olmayan nitelikteki danışmanlık sektörünün de bu bakımdan sınıfta kaldığını ifade edebiliriz. İşini ciddiyetle ele alan ve hakkıyla proje geliştirip yöneten danışman firmaları müstesna tabii.

Bir diğer önemli konu da belki siyasi konjonktür nedeniyle belki çevresel hassasiyet ile belki her ikisi birlikte olarak pek çok bölgede rüzgar santrallerinin yapımına karşı çıkan çevreci(!) yaklaşımlar projelerin aksama nedeni olmuştur. Bunun önemli bir nedenini de doğa ve çevre koşullarını önceliğe almadan planlanan rüzgar santrallerindeki başarısız çevre yönetimleri olmuştur. Projelerin kurgulanması sırasında topoğrafyanın çok iyi irdelenmesi, türbin lokasyonlarının doğru yaklaşımlarla belirlenmesi, ulaşım yolları ve enerji nakil yer altı kablo güzergahlarının optimize edilmesi ve tabii ki yüksek gerilim enerji iletim hatlarının çevreci hassasiyetleri gözeterek projelendirilmesi bu konudaki karşı duruşları izale edeceği düşüncesindeyim. Tabii bu durumların vatandaş nezdinde de doğru, açık ve net olarak anlatılması da önemli.

Gerek TEİAŞ döneminde iletim hattı çalışmaları yaptığım projelerde gerekse tesis çalışmalarını gerçekleştirdiğim dönemde proje çevresindeki vatandaşlar ile hep iletişim halinde olmaya, onları empati yolu ile anlamaya ve de projenin ülkemize sağlayacağı katma değerleri doğru olarak ifade etmeye çalıştım. İdari kurumlardan mahalle muhtarlarına ve vatandaşlara kadar her düzeyde bu hususlara dikkat edilmeli diye düşünüyorum. Özellikle doğa harikası orman alanlarında tesis edilecek rüzgar projelerinde bu yaklaşım çok önemlidir.

Bu başlıkta son olarak rüzgar santrali yatırımcılarının da kurumsal profillerinin proje başarılarında oldukça önemli olduğunu belirtmek isterim. Projeyi bir yatırımdan ziyade ülke kalkınmasına sağladığı katma değerle ele almayı, uzman nitelikte proje geliştirme ve yönetme ekipleri ile çalışmayı, uzun yıllar hizmet verecek santrallerin alt yapı yatırımlarında kaliteden ödün vermemeyi başarmamız gerekiyor.

Tamamladığınız ve süreçleri devam eden projeler hakkında bilgi alabilir miyiz?

Tecrübe ve uzmanlık bakımından enerji iletim hatları konusunda pek çok projeyi gerçekleştirmenin mutluluğu bir yana hem kamu süreçleri hem saha tecrübeleri açısından baktığımızda rüzgar santrali projelerini, pek çok mühendislik disiplinini barındırdığından değerli görüyorum.

Ülkemizin hemen hemen her köşesinde bir enerji iletim hattı veya trafo merkezi projesinde imzanızın olması gibi kendinizi değerli hissettiren bir duyguyu yaşamayı tüm mühendis meslektaşlarım için temenni ederim.

Rüzgar santrali yatırım süreçlerini yönetmeyi ve hedefine ulaştırmayı bu açıdan tatminkâr bir meslek seviyesi olarak
görüyorum. Zira aynı yıl içinde 120 MW ve 200 MW gibi tek lisansa dayalı en büyük projelerden olan iki ayrı projeyi hedefine ulaştırma başarısı yönetimi kadar ekibinin de yoğun emek harcadığı bir performanstır.

Bu aşamadan sonra kamuda çalışmış ve sonrasında özel sektörde çalışmalarını devam ettiren, bunun yanı sıra bir inşaat mühendisi olarak bu denli büyük projelere katkı sağlayan biri olarak genç mühendislere de ilham kaynağı olmayı ümit ederim.

Türkiye rüzgâr enerjisi sektörünün gelişimini ve geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Avrupa ve Türkiye açısından rüzgar enerjisi yatırımlarını nasıl değerlendirirsiniz?

Ülkemiz açısından yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılmasının orta ve uzun vadeli katma değeri oldukça açık.

İlk yıllarda Ege ve Akdeniz bölgelerinde kurulduğuna şahit olduğumuz rüzgar santrallerinin teknolojik gelişmeler
sayesinde artık Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde de kuruluyor olduğunu görmek gelecek adına mutluluk verici.

Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde offshore (deniz üstü – kıyı şeridi) rüzgar santralleri de önemli bir alan oluşturabilir. Ancak Ege Denizi’nde geçmişten gelen komşuluk ve karasuları sorunu bu bölgeyi kullanılamaz kılıyor. Diğer deniz kıyılarımız ve özellikle Marmara Denizi’nin güney kıyıları, Saros Körfezi ve Karadeniz’in Trakya kıyıları bu konuda uygun deniz topoğrafyalarına sahiptir.

2000’li yıllarında başında çalışmakta olduğum Doğu Anadolu Bölgesi’nde rüzgar ölçümü yapmak üzere yatırımcı
bulamadığımız günleri hatırlayınca bugünlerde bu bölgelerde RES yatırımlarının başlamış olmasını da gelecek adına çok değerli görüyorum.

Yatırımları devam eden RES projelerinin başlarda tamamen yurt dışından tedarik edildiğini, şimdilerde üretiminin büyük oranda yerlileştiğini belirtmiştik. Her alanda olduğu gibi Rüzgar Santrallerinde de AR-GE çalışmaları büyük bir öneme sahiptir. Ege bölgemizde oldukça eski dönemlerden beri yel değirmenleri kullanılıyor olmasına rağmen bunun enerji üretiminde bir fikre dönüşmesi ve geliştirilmesi Avrupa’da olmuştur. Zaman içinde verimleri, kapasiteleri ve dinamik aksamları üzerindeki gelişme süreçleri sayesinde işe öncülük eden üretici firmalara ve tabi ülkelere büyük bir know-how sağlamıştır.

Türkiye’de rüzgar santralleri kurulmaya başlanıldığı 15 yıl öncesine gidildiğinde çoğu türbinin 1 MW, 1,5 MW ve en fazla 2 MW olarak kurulmasına karşılık bugün 4,8 ve 5,5 MW güçlerinde türbinler ile santraller kurulmaktadır. Sektör haberlerinde ve üretici bilgilendirmelerinde 10 MW türbinlerin üretim test aşamalarında olduğunu da öğreniyoruz.

Şu halde, ülkemizde daha uzun süre yatırımları devam edecek gibi görünen rüzgar santrallerinde hem işletme hem de yenileme açısından baktığımızda ileride yüksek maliyetler ödenecek gibi görünüyor. Oysa bir an evvel tüm aksamları ile yerli üretim türbinlerin de pazara girmesinin sağlanmasını da gelecek adına önemli buluyorum. Bu konuda Türk imalat sanayiinde ciddi çalışmalar yapan ve bir ölçüde türbin üretimini gerçekleştiren firmaların varlığı da biliniyor. Umarım yakın zamanda tamamen yerli üretim gerçekleştiren kurumları da görürüz.

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

Enerji üretimi ve insanlığın kullanımına sunulmasını; hayatının merkezinde bir olgu olduğu düşüncesiyle, girdileri
bakımından dışa bağımlılığı azaltacak her türlü hamlenin desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerektiğine inananlardanım. Kaliteli enerji arzı ile yaşamların kalitesine katkı sağlanırken, ülke ekonomisini ve enerji maliyetlerini de gözden ırak tutmamalıyız.

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Genel

ICCI Fuarı’nda enerji sektörüne yenilenebilir enerji müjdesi

Yayın tarihi:

-

Yazar

ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın açılışını gerçekleştiren TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Sözcüsü Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, yenilenebilir enerji ile ilgili müjde verdi.  Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak, ülkemizi güçlendirecek adımları atmaya devam ediyor. Maden ve enerji kanunlarında değişiklikleri kapsayan kanun teklifimiz komisyondan geçti ve genel kurulda görüşmelere başlanacak. Meclisimizin onayıyla teklifimiz yasalaşacak ve bu sayede enerji sektörümüzün önünü açmış olacağız” dedi.

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’nın desteği ile TG Expo tarafından gerçekleştirilen ICCI – Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nın açılışı Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, İstanbul Sanayi Odası Enerji Grup Başkanı Rıdvan Mertöz, KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın, ENSİA – Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı ve KBSD – Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Hoplamaz’ın katılımı ile gerçekleştirildi. 3 gün boyunca 10.000 metrekarelik alanda küresel enerji piyasasının kalbinin atacağı fuar, 200’e yakın firma ve 8 bini yurt dışından olmak üzere toplamda 20 binden fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapacak. ICCI bu yıl ilk kez eş zamanlı gerçekleşecek Electricity Eurasia – Elektrik ve Elektrik Ekipmanları Fuarı’na da sahne oluyor.

Enerji sektörüne yeni kanun teklifi müjdesi

Fuarın açılışında konuşan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “TBMM komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak ve ülkemizi güçlendirecek çabaların içerisindedir. Yakın zamanda komisyonumuza gelen özellikle maden ve enerji kanunlarındaki değişiklikleri kanun teklifi ilgili komisyonumuzdan geçti. Gerekli tartışmalar yapıldı. Komisyon üyelerimiz katkılarını verdi Ve genel kurulun gündemine hazır hale getirildi. Genel kurulda özellikle yenilenebilir enerjiyle ilgili bazı kanuni düzen içeren kanun teklifi görüşülmelerine başlanacak. Ümit ediyorum ki; değerli milletvekillerimizin, meclisimizin onayla da bu teklif yasalaşacak. Bu da özellikle ülkemizin siz değerli sektör temsilcilerimizin önünü açmak üzere ülkemize sağlamak üzere bu kanun teklifi de yasalaşmış olacak diye ümit ediyorum” şeklinde konuştu.

Enerji verimliliğinde başarının formülü her kademede “farkındalık”

Son yılların en kritik konularından birisinin yenilenebilir enerji olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Bu alanda atılan adımlar ve yaşanan gelişmeler hem ülkelerin güçlenmesi hem de sektör oyuncularının daha rekabetçi haline gelmelerinde şüphesiz önemli bir rol oynuyor. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak da rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kurulumu ve kurulu gücünün diğer konvansiyon termik kurulu güce göre daha fazla olduğunu görüyoruz. TBMM komisyonu olarak bunun farkındayız ve bu farkındalığın da bir gereği olarak ilgili komisyonumuz ve hükümetimizin bu alanda ülkemizin ve sektörün önünü açacak çaba sarf ediyoruz” şeklinde konuştu. Özellikle bu tür fuar ve konferanslarda yapılan tartışmalar ve beraberinde sektöre ilişkin ortaya çıkan fikirlerin yasama ve yürütme için son derece kıymetli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Fakat özellikle enerji verimliliği konusunda hükümet ve ilgili bakanlıklar her ne kadar destek verirse versin toplumda ve sanayicilerimizde bu konularda gerekli eğitim, farkındalık ve bilinç oluşmadığı takdirde çabaların yeterli şekilde amacına ulaşması mümkün olmaz” dedi.

“Fuarımızın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri”

TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel de açılış konuşmasında, “1994 yılında İstanbul’da bir Kojenerasyon Semineri ile başladığımız yolculuğumuz, kısa sürede ülkemizin enerji sektöründeki hızlı gelişme ve enerji camiasının yoğun ilgisiyle 1999 yılında ICCI (International Cogeneration Conference of Istanbul) adı altında bir Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı kimliğine evrildi. Dünya enerji piyasasının jeopolitik açıdan belki de en sıcak ve hareketli coğrafyasında yer alan bir ülke olarak ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri. Fuar sayesinde oluşturduğumuz verimli, etkin, saygın ve kaliteli bir iletişim ve etkinlik platformu ile bu büyüme ve gelişme sürecine 30 yıla yakın süredir tanıklık ediyor, gelecekte de sürdürmek üzere yoğun çaba gösteriyoruz. Sürdürülebilirliği odak noktasına aldığımız fuarımızda enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, akıllı şebekeler, temiz teknolojiler ve çevre yönetimi gibi konularda güncel gelişmeler öne çıkacağı için bu yılın teması olarak ‘Enerjinin Geleceğini Keşfet’ diyeceğiz” dedi.

“Yenilenebilir enerjiyi fırsat olarak yakalayanlar avantajını görecek”

Enerjide baş döndüren dönüşümlerin yaşandığı son yıllarda fuarın günceli yakalamak ve geleceğe yönelik projeksiyonlara ışık tutmak için kritik öneme sahip olduğunu belirten KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın ise, açılışta “İklim değişikliğini yavaşlatmak ve toplumları daha temiz bir ortamda yaşatma çabaları, enerjide fosil kaynaklardan yenilenebilir enerji tüketiminin daha yüksek düzeylere geçişini zorunlu kılıyor. Enerji tüketiminin daha da artış gösterdiği günümüzde elektriğin üretildiği kaynaklar daha önemli hale geliyor. Bugün enerji yatırımlarında özellikle finansmana erişimin zor ve yüksek maliyeti nedeniyle hedeflenen yıllık büyümenin biraz gerisinde kaldığını görüyoruz. O yüzden bu dönemi geleceğe yönelik hazırlık ve planlamaların yapılması için bir fırsat olarak gören ve değerlendirenler hızlı dönüşümde bunun avantajlarını yakalayacak” diye konuştu.

Devamını oku

Genel

Kamu Görevini Engelleyenler 5 Yıla Kadar Hapis cezası alabilir

Yayın tarihi:

-

Yazar

Dicle Elektrik Uzun Yıllar Borcunu Ödemeyip Şiddete Başvuranları Mektupla Uyardı;

Dicle Elektrik, dağıtım bölgesinde 27 milyar TL’yi aşan elektrik borcunu uzun süredir ödemeyen ve bununla birlikte görevlilerin çalışmalarını engelleyenlere karşı hukuk mücadelesi vermeyi sürdürüyor. Sorumluluk bölgesinde yer alan 6 ilde kamu hizmeti yürüten dağıtım şirketi, başta Şanlıurfa ve Mardin olmak üzere borçlu sulama abonelerini bu kez engellemelerden dolayı 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabilecekleri konusunda uyardı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 6 ilinde elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik’ten, başta Şanlıurfa ve Mardin’deki çiftçilerin 27 milyar TL’yi aşan elektrik borçlarının ödenmemesiyle ilgili olarak yeni bir açıklama yapıldı. Tarım sezonu öncesi “borcunu ödemeyene elektrik verilmeyecek” uyarısında bulunan Dicle Elektrik, borçlu abonelere bir mektupla önemli yeni uyarılarda bulundu. Mektupta mevzuat gereği elektriği kesilecek olan ancak bu kesintiye kaba kuvvetle karşı koyacak olan abonelerin, TCK’nın ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesine’ dair 113’ncü maddesi uyarınca 5 yıla kadar hapis cezası alabileceği duyuruldu.

İadeli taahhütlü mektupla uyarıldılar
Elektrik borcu bulunan, uzun süredir borcunu ödemeyen ve mevzuat gereği elektriğini kesmeye gelen görevlileri engelleyenlere yönelik gönderilen bu kritik uyarı, her bir borçlu aboneye özel olarak iadeli taahhütlü mektupla yapıldı.

Kamu görevini engelleyene 5 yıla kadar hapis
Aynı mektupta, görevlilere dönük yapılacak her türlü engellemenin TCK’nın 113’ncü maddesinde yer alan ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi Suçunu’ kapsadığına yer verilerek, çalışmaları cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engelleyenlerin, 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabileceği kaydedildi.

18 bin çiftçinin 27 milyar TL borcu var
Dicle Elektrik, bölgede 18 bin tarımsal sulama abonesinin elektrik borcunun 27 milyar TL’yi aştığını açıklamıştı. Söz konusu borcun 15.5 milyar TL’sinin Şanlıurfa’daki 13.000 aboneye, 9.5 milyar TL’sinin Mardin’deki 5.000 aboneye, geri kalanın ise Diyarbakır, Batman, Şırnak ve Siirt’teki tarımsal sulama abonelerine ait olduğunu duyurulmuştu.

Dicle Elektrik tarafından abonelere iadeli taahhütlü olarak gönderilen kişiye özel mektuplarda şu ifadeler yer alıyor:

‘’ Sayın abonemiz;
… tesisat numaralı aboneliğinize ait muaccel olan ………… faturalı borçlara ilişkin olarak ekiplerimiz tarafından 18.03.2024 tarihinde Elektrik Piyasası Tüketici Yönetmeliği‘nin Zamanında Ödenmeyen Borçlar başlıklı 35. Maddesi hükümleri uyarıca kesme işlemi için aboneliğinizin bulunduğu sayaca gelinmiş ancak tarafınızca mukavemet gösterilmesi sebebiyle kesme işlemi gerçekleştirilememiştir. Aynı tesisat ve borca ilişkin ekiplerimiz tarafından tekrar kesme işlemi uygulanacak olup, tarafınızca mukavemet gösterilmesi halinde hakkınızda TCK 113 uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile suç duyurunda bulunacağımız konusunda tarafınıza ihtarda bulunulmuştur.’’

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Enerji sektörünün büyüme için teknoloji yatırımlarına önem verdiğini ortaya koyan KPMG’nin “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırmasına göre enerji sektörü yöneticilerinin yüzde 72’si siber güvenliği de içeren dijital dönüşüm çalışmalarının son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdığını belirtti. Bu oranın diğer sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla olması da dikkat çekti.

KPMG’nin 16 ülke ve dokuz sektörden 2.100 yöneticiyle yaptığı ankete dayanan yeni “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırması enerji şirketlerinin teknolojileri pazarlarındaki zorlukların üstesinden gelmek için kullanabilecekleri bir can simidi olarak gördüklerini ortaya çıkardı. Anket, enerji sektörünün pazardaki zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı olduğunu ortaya koydu.

Ankete göre enerji sektörü katılımcıların yüzde 61’i düzenleme ve güvenliği dijital dönüşümün “ana tetikleyicisi” olarak görüyor. Yüzde 80’i teknoloji biriminin yeni teknolojilerin potansiyelini yönetim kuruluna daha iyi anlatması gerektiğini söylüyor. Yüzde 39’u yetenek eksikliğini dönüşümün ilerlemesinin önündeki en olası engel olarak görüyor. Yüzde 84’ü kurumlarının mevcut teknolojiyi kullanarak ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) taahhütlerini ilerletebileceğinden emin. Yüzde 85’i ise mevcut teknoloji yapılarını kullanarak verimliliklerini artırabileceklerini ve maliyetleri azaltabileceklerini ifade ediyor.

Sektör aynı zamanda teknoloji inovasyonuna bağlı risklerin de farkında. Araştırmaya göre, enerji sektöründen katılımcılar; güven, güvenlik, gizlilik ve esnekliği teknolojik çözümlerine entegre etme konusunda kurumlarının daha proaktif olması gerektiğini tüm sektörlerin ortalamasından 8 puan daha fazla belirtiyor. Ancak sektör, ilerlemenin önünde engellerle de karşılaşıyor. Örneğin araştırma, enerji sektörünün yapay zekâ (AI) uzmanlığı eksikliğinin inovasyon yapma ve rekabetçi kalma kabiliyetlerini etkileyebileceğini söyleyenlerin diğerlerine göre daha yüksek olduğunu da ortaya koyuyor.

 Güvenlik endişeleri gündemin ilk sırasında

Hem düzenleyici kurumlar hem de tüketiciler enerji şirketlerini yakından izlediklerinden araştırmaya katılan enerji yöneticileri düzenleyici yükümlülükler ve güvenlik endişelerini dijital dönüşümlerinin en önemli tetikleyicileri olarak görüyor. Ayrıca, daha güçlü veri gizliliği veya siber güvenliğin hayata geçirdikleri dijital dönüşüm projeleri üzerinde en etkili kullanıcı beklentileri olduğunu da söylüyorlar. Enerji yöneticilerinin yüzde 72’sine göre, siber güvenliği içeren dijital dönüşüm çalışmaları son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdı, bu oran tüm sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla.

 İş güçlerinin oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarına güveniyorlar

Araştırmaya göre enerji sektörü stratejik teknoloji yatırımının gücüne inanıyor, ancak dijital dönüşüm hedeflerini hayata geçirebilecek yeteneklere erişmeye odaklanmaları gerekiyor. KPMG tarafından hazırlanan 2023 Küresel Enerji CEO Görünümü raporu, enerji şirketlerinin yüzde 52’sinin (2022’ye göre 7 puanlık bir artış) yeteneklerini geliştirmek için çalışanlarına daha fazla yatırım yapmak istediğini ortaya koyuyor. Enerji sektöründen katılımcıların çoğu, iş güçlerinin bugüne kadar oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarının kabiliyetlerine güveniyor ve bazı durumlarda bu güvenleri diğer sektörlerin de ortalamasını aşıyor.

“Sektör geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımlarını yapıyor”

KPMG Türkiye Enerji Sektörü Lideri Hakan Demirelli konuyla ilgili şunları söyledi: “Devam eden jeopolitik gerilimlerin, üretken yapay zekânın hızlı yükselişinin ve küresel ekonomik belirsizlik ortamının en çok etkilediği sektörden birisi enerji sektörü. Bu nedenle sektörde faaliyet gösteren şirketler geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımları da yapmaya kararlı olduklarını bu anketimizde gösterdi. Bu yatırımlar, enerji şirketlerinin yenilikçi teknolojileri iyi bir şekilde kullanmasına olanak sağlıyor. Örneğin anketimiz enerji sektörünün, son 24 ayda şirketlerinin kârlılığını veya performansını artırmak için düşük kodlu/kodsuz platformları kullanma olasılığı en yüksek sektörlerden biri olduğunu ortaya çıkardı. Sektörün dijital dönüşüm projelerindeki başarısı ise doğru danışmanlık hizmetleri almaktan geçiyor. KPMG olarak biz de dijital dönüşüm alanındaki derin ve kapsamlı uzmanlığımız ile sektördeki şirketlerin uygun çözümleri başarılı bir şekilde kullanmalarına, inovasyonu artırmalarına ve daha geniş bir dijital dönüşüme başlamalarına yardımcı oluyoruz.”

Devamını oku

Trendler