Connect with us

Genel

Yeni Avrupa rüzgar atlası

Yayın tarihi:

-

 

Yazan: Ferhat Bingöl – Rüzgar Enerjileri Mühendisi (PhD)

Yayınlanan ilk Avrupa Rüzgar Atlası hem bilimsel olarak, hem de mühendislik uygulaması olarak öncü olmuştu. Şimdi, 25 sene sonra, Türkiye’nin de içinde olduğu daha geniş bir çalışmayla yeni bir metot ve yeni bir atlas geliştirilecek.
Bundan tam 25 yıl önce Danimarka ulusal bilim merkezi Risø’dan iki bilim adamı, Erik Lundtang Petersen ve Ib Troen, uzun süredir insanların ihtiyacı olan bir çalışmayı hayata geçirmeyi başardı. Araştırmacılar Danimarka üzerinde denemesini yaptıkları yeni fizibilite tekniklerine Rüzgar Atlası Metodolojisi (Wind Atlas Methodology – WAM) adını verdiler ve tüm Avrupa için uygulamak üzere Avrupa Komisyonundan gerekli desteği aldılar. Bu mali destekle Avrupa’nın farklı yerlerinde halihazırda var olan yaklaşık 200 rüzgar ölçüm direğinden alınan veriler Danimarka bilim merkezine gönderildi. Sayısız ziyaretle direklerin kurulum şartları, varsa hatalar listelendi, rüzgar verileri bu bilgilere göre temizlendi. Nihayetinde geliştirilen model uygulandı ve ilk Avrupa Rüzgar Atlası 1989 yılında yayınlandı (Resim 1). Bu 1976 petrol krizinden bu yana rüzgar ve diğer yenilenebilir enerjileri daha iyi kullanmak için yöntemler arayan Avrupa yatırımcısı, mühendisi ve bilim insanı için bulunmaz bir fırsat oldu. Avrupa Rüzgar Atlası, 650 sayfalık bir veri kataloğu ve 200 istasyonun tüm istatistiki bilgileri ve bu bilgilerin nasıl farklı noktalardaki rüzgar kapasitesini tahmin edileceğini anlatan bir kullanım kitapçığıyla kullanıcılara sunuldu. Yaklaşık birkaç sene içinde metodoloji ve atlasın kendisi Avrupa’nın temel rüzgar tahmin sistemi olmayı başardı.

Resim 1: İlk Avrupa Rüzgar Atlası sonucunda hazırlanan rüzgar atlası. İlk atlas dahi Ege denizindeki yüksek potansiyeli gösteriyor. (wasp.dk)

Yöntemin bu denli kabul görmesinin birkaç farklı nedeni var. Birincisi, o güne değin belirli bir nokta da ölçülmüş rüzgar verisinin yakında da olsa farklı bir noktadaki rüzgar verisine nasıl dönüştürüleceği konusunda kesin bir bilimsel yöntem yoktu. Bu, rüzgar tarlası yapmak isteyen yatırımcıyı birçok farklı direk dikmeye ve zaten o sıralarda getirisi düşük olan rüzgar enerjilerine yeni bir mali külfet ekliyordu. İkinci olarak, bilgisayarların düşük işlemci gücünden dolayı bilgisayarlarda rahat çalışacak bir model lazımdı ki; geliştirilen metot lineer akış modelleme ve istatistiki değerlendirme içerdiği için çok hızlı işlem yapabiliyordu. Son olarak da kullanılacak girdi ve çıktı verilerine bir standardizasyon getiriliyor ve bugün var olan saha fizibilite çalışmalarının temelleri atılmış oluyordu. Son olarak da, yeni metodoloji baştan sona bir çözüm vaat ediyordu. Rüzgar ölçüm noktasında başlayıp rüzgar türbini noktasında yıllık üretim tahmini (Annual EnergyProduction – AEP) olarak bitiyordu ki bu kullanıcıların işini kolaylaştırıyordu.
İşte rüzgar enerjileri sektörünün şu andaki çalışma şeklini belirleyen bu metodolojinin bulunmasının üzerinden 25 sene geçti. Metodu geliştiren bilim merkezi bu başarısıyla daha da ünlendi ve teoriyi pratiğe dönüştürmek için bir yazılım geliştirdi. Şimdi WAsP adıyla bilinen ve 11nci sürümü çıkan yazılımın ilk adı “Wind Atlas and Application Programme”idi. Çok fazla sayıda “A” ile başlayan kelimeyi yan yana barındırdığı için WAsP diye kısaltılan bu isim rüzgar enerjileri sektöründe bir standardın da adı oldu. Altıncı sürümden (1996) itibaren Windows işletim sistemi için arayüze de sahip olan yazılım farklı şirketlerin de ilgisini çekerek lisanslandı. Örneğin yine Danimarkalı EMD firmasının WindPRO yazılımı ya da o sırada bağımsız bir İngiliz şirketi olan GarradHassan firmasının (şimdi DNV GL) WindFarmer yazılımı WAsP çekirdeğini kullanan bilimsel yazılımlardır. Tabii bu iki yazılım kendi uzmanlarınca WAsP temeli üzerine birçok eklenti geliştirmiş ve metodolojiyi daha kapsamlı hale getirmişlerdir. Risø tarafından bu şirketlere lisanslanan ürün bu sayede dünyada neredeyse kullanılmadığı bir yer bırakmadı. 2014 yılındaki kayıtlara bakılırsa WAsP ve Rüzgar Atlası Metodolojisi 110 farklı ülkede kullanıldı. Bunlardan 30 tanesi ulusal atlas diye tabir edilen, tüm ülkenin atlasının çıkarıldığı çalışmalar oldu (Resim2) .
Resim2: Rüzgar Atlası Metodu şu ana kadar 110 ülkede (mavi ve kırmızı) kullanıldı ve bunların 30 tanesi ülkesel çapta atlaslardı (kırmızı) (wasp.dk)
Rüzgar Atlası Metodolojisi Nasıl Çalışır?
Metodoloji 4 adımda çalışır:
1)İstatistiki rüzgar verileri bir fizibilite çalışmasının temelidir. WAM öncelikle belirli süre zarfında toplanmış verileri istatistiki bir formata dönüştürerek başlar. Ölçüm cihazınızın karakterine göre bazı sınırlamalar getirebileceğiniz bu işlem sayesinde Gözlemlenmiş Ortalama Rüzgar Klimatolojisi (Observed Mean Wind Climate – OMWC) olarak adlandırılan şekle dönüştürülür. Toplam olarak ve sektörel olarak gruplara ayrışmış veriler frekanslarına (f) ve yatay rüzgar hızına göre (U [m/s]) en iyi Weibull dağılımı adı verilen fonksiyon ile tanımlanabilir. Gözlemlenmiş veri A[m/s] ve k parametrelerine göre uygulanıp ölçülmüş değerler taşınabilir bir istatistiki bilgiye dönüştürülür. Bu bilgilerden istenildiği zaman hız U ve enerji yoğunluğu E [W/m^2] bilgileri hesaplanabilir.
2)OMWC alınarak WAsP yazılımına yükseklik ve pürüzlülük eğrileri ile birlikte (ve varsa engeller bilgileri ile) eklenir. OMWC sadece ölçüm noktasına göre hesaplanmış bir veri olduğu için ilk adım bu veriden tüm bölgeyi tanımlayan bir “atlas” oluşturmaktır. Genelde düz bir arazide yapılan ölçüm 20 ila 50 km çapındaki bir araziyi tanımlayan atlasa dönüştürülebilir. WAsP, veri içinde yer alan üç katmanı, yükseklik, pürüzlülük ve engeller, çıkartarak veriyi bir atlasa dönüştürür ve artık yeni rüzgar verisi tüm arazi için kullanılabilir.
3)Atlas dosyası, var olan yükseklik eğrileri, pürüzlülük verileri kullanılarak artık harita üzerindeki herhangi bir nokta seçilip 2.adımın tam tersine o noktadaki bilgilere göre noktasal veriye dönüştürülebilir. Bu adım sonunda, örneğin rüzgar türbininin yerleştirileceği noktadaki kapasiteyi bulmuş oluruz.
4)Son adımda ise WAsP yazılımına rüzgar türbini hakkında bilgi verilir. Birden fazla türbin varsa hepsinin yerleri aynı anda girilerek rüzgar tarlası grubu altında toplanır. 3. adımda yer alan noktasal veriler her türbin noktası için hesaplanıp toplam yıllık üretim kapasitesi (AEP) hesaplanır ve kullanıcıya verilir.
Türkiye’de bu şekilde geliştirilen ilk atlas Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve Yenilenebilir Enerjiler Genel Müdürlüğü tarafından ortaklaşa yürütülen Türkiye Rüzgar Atlası projesidir. Veriler yapılan yayının satın alınması yoluyla kitap olarak kullanıcıya sunulur. (Resim5)
Resim5: 2002 senesinde MGM tarafından geliştirilen Türkiye’nin İlk Rüzgar Atlası
Numerik Rüzgar Atlasları ve Dünya Rüzgar Atlası
Yaklaşık 10 yıl kadar önce WAM bir yenileme geçirdi. Rüzgar atlaslarının ölçüm yapılmayan yerlerde dahi yaratılmasını sağlayan bir yöntem geliştirildi. Yenilemeye göre artık eğer bir noktada ölçüm yapılmasa dahi rüzgar modelleme verileri temel alınarak belirli noktalar için atlas noktası oluşturulabiliyordu. Bu sayede daha önceki bölümde anlatılan 4 adımlık işlem sadece 3. ve 4. adım kullanılarak yapılabilir hale geldi. Numerik Rüzgar Atlasları (Numerical Wind Atlases – NWA) olarak adlandırılan teknoloji günümüzde en yaygın kullanılan metotlardan biri oldu. Bu metodolojide belirli noktalarda direkler vasıtasıyla ölçüm yapılması yine gereklidir çünkü bu ölçümler modelin sağlamasını yapmak için kullanılır (Resim3).
Resim3: En son geliştirilen Nümerik Rüzgar Atlasına bir örnek. Güney Afrika Rüzgar Atlası (http://www.wasaproject.info)
Türkiye’de bu şekilde geliştirilen ve halen kullanılmakta olan ürün Rüzgar Enerjileri Potansiyel Atlası’dır ve Yenilebilir Enerjiler Genel Müdürlüğü tarafından sunulmaktadır. Veriler noktasal ya da bölgesel veriler olarak kullanıcı tercihine göre ücretli olarak sunulur. (Resim6)
Resim6: Yenilenebilir Enerjiler Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilen Rüzgar Enerjisi Potansiyel Atlası (REPA)
Yeni Avrupa Rüzgar Atlası Projesi ve Türkiye Ayağı
WAsP’ın belki de en ilginç özelliği ilk geliştirici ekibin 30 sene sonra halen aynı ekipte yer almalarıdır. Ib Troen ve Erik Petersen halen WAsP takımında yer alıyor ve aktif olarak yazılım da kod geliştiriyorlar. Şimdi bu yaşlı ama dinç ekip üyelerinden yeni bir haber var. 2014 yılı yeni Avrupa Rüzgar Atlası projesinin hazırlıklarıyla geçti. Bu sefer daha detaylı bir atlas çıkarmak ve daha fazla bilimsel ürün geliştirmek için ilk atlası çıkaran ekibin liderliğinde bir konsorsiyum kurulmaya çalışıldı. Bu konsorsiyumda Türkiye ile birlikte Belçika, Danimarka, Almanya, Letonya, Portekiz, İspanya ve İsveç var. Projenin yürütücülüğünü Danimarka Teknik Üniversitesi adına Prof.Dr.Jakob Mann yapmaktadır.
Türkiye’de akademik katılım ise oldukça yüksek seviyede oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi yüksek sayıda araştırmacısıyla farklı deneyler ve proje önerileriyle konsorsiyuma katıldı. Proje yöneticiliğini TÜBİTAK uzmanlarının yürüttüğü projede, proje anlaşmasına göre, Türkiye tarafından yatırılan tüm destek yine sadece Türk araştırmacılar tarafından kullanılabilecektir.
Proje ilkinden farklı olarak bir merkezin tekelinde olmadan tasarlandı ve tüm ortakların yapmak istediği projeye yararlı tekil projelerin bütünü olarak ERANET+ destek programına başvuruldu. Olumlu cevabın sonrası projelere 1 Ocak 2015 itibariyle başlama fırsatı verilecek. Proje 5 sene sürecek ve bittiğinde, Avrupa’nın yeni bir rüzgar atlası olacak. Bu sefer atlas tümüyle ücretsiz ve geliştirme yöntemi son kullanıcıya açık olarak sunulacak. Ürün sadece enerji kapasitesi tahmininde kullanılmayacak aynı zamanda türbülans, belirsizlik değerleri gibi rüzgar yatırımcılarının çok ihtiyaç duyduğu eklentilere de sahip olacak.
Tablo: NEWA katılımcı ülkeleri ve destek miktarları.

2020’de bizi ne bekliyor

Yeni Avrupa Rüzgar Atlası 2020 yılında tamamlandığında tüm Avrupa ve Türkiye yeni bir planlama ve fizibilite yöntemine kavuşmuş olacak. Bu yenilikler bir önceki bölümde bahsedilen teknik yenilemelerle sınırlı değil. Yani atlasın etkileri sadece bazı işleri kolaylaştırmaktan öte bilgiye ücretsiz erişim ve çok çabuk ve düşük maliyetli fizibilite çalışması yapılabiliyor hale gelinecek olması değil. Bunun anlamı sadece yatırımcıların değil, TEİAŞ gibi kurumlarında kendi plan programlarını daha az belirsizlik içeren yöntemlerle geliştirmelerini ve 5 ila 10 senelik planlamalarda daha da başarılı sonuçlar elde edilebilecek olması.

 

Akademik olarak Türkiye ile paylaşılan ve beraber geliştirilen model sayesinde de önümüzdeki akademik kuşaklar için daha sağlam bir rüzgar enerjisi metrolojisi temeli atılmış olacak. Bunun da teknoloji transferi aracılığıyla tüm dünya pazarına hitap eden ürünler geliştirilmesinde öncü olması beklemek bence hayalperestlik olmaz.

 

Projenin belki de ülkemiz adına olumlu olan tüm bu sonuçlarından bile daha önemli katma değerinin, 10 senede yüzde 300 büyüyen Türkiye rüzgar enerjileri sektörünü bu başarısından dolayı Avrupa ve dünyada hak ettiği yere koyması olduğunu düşünüyorum.

 

 

 

 

Genel

ENERCON ve Enerjisa Üretim, YEKA-2’nin ikinci aşaması için türbin anlaşması imzaladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enercon ve Enerjisa Üretim, WindEurope Bilbao etkinliğinde YEKA-2 projeleri kapsamında 250 MW’lık türbin sevkiyat sözleşmesi imzaladı. 750 MW’lık türbin teslimat anlaşmalarının başarılı bir şekilde yerine getirilmesinin ardından imzalanan anlaşma ile 1.000 MW’lık projenin tamamlanması için önemli bir adım atıldı. 250 MW kapasite için imzalanan anlaşma kapsamında, 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 Rüzgar Türbini teslim edilecek.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün önde gelen şirketlerinden ENERCON ve Enerjisa Üretim, İspanya’nın Bilbao kentinde düzenlenen WindEurope etkinliğinde Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde, YEKA-2 projesi kapsamında iş birliklerine devam ettiklerini duyurdu. 20 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen imza töreninde; ENERCON CEO’su Udo Bauer, ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, Enerjisa Üretim Satın Alma Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı İbrahim Erden de yer aldı.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün öncü firmaları olarak, yaptıkları iş birliği ile Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine önemli katkılarda bulunan Enercon ve Enerjisa Üretim, bu katkıyı sürdürmeye devam ediyor. 2022’nin Ekim ayında gerçekleştirdikleri stratejik bir anlaşma ile YEKA-2 Projesi’nde toplam 1000 MW’lık bir kapasite için çerçeve anlaşması imzalayan şirketlerin bu projesi, Türkiye rüzgar enerjisi endüstrisinin sürdürülebilir geleceği için önemli bir adımı temsil ediyor. İlk fazda başarıyla tamamlanan 750 MW’lık türbin sevkiyat anlaşmalarının ardından, bugün geriye kalan 250 MW’lık kapasite için 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 rüzgar türbini içeren sevkiyat anlaşması ile projenin tamamlanmasına bir adım daha yaklaşılarak, toplam 1000 MW’lık kapasite için türbin üretimine yeşil ışık yakılmış oluyor. Bu gelişme, YEKA 2 Projesi’nin başarılı bir şekilde ilerlediğini gösterirken, Türkiye temiz enerji hedeflerine ulaşma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.

Törende konuşan ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, şunları söylüyor: “Türkiye, rüzgar türbinlerinin üretimi, satışı, kurulumu ve servisi açısından ENERCON için odak pazar olmaya devam ediyor. Büyük perspektifler sunuyor ve yetkili makamlar tarafından muazzam bir destek alıyoruz. Ülkenin yenilenebilir enerjinin ve özellikle de kara rüzgârının yaygınlaştırılması konusunda net bir kararlılığı var. Türkiye’deki sahalarda son derece güvenilir olduğu kanıtlanmış, sınıfının en iyisi rüzgar türbini teknolojisini sağlayarak müşterimiz Enerjisa Üretim ile birlikte Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerini desteklemekten memnuniyet duyuyoruz. Enerjisa Üretim’e güvenleri için teşekkür ediyor ve verimli iş birliğimizi sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz.”

ENERCON Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanı Arif Günyar, yapılan anlaşma ve projenin önemine dair şu açıklamalarda bulunuyor: “ENERCON olarak, partnerimiz Enerjisa Üretim ile 2022 yılında Avrupa’da tek kalemde imzalanan en büyük 1000 MW ilk çerçeve anlaşmasını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. YEKA II ihalesinin getirdiği derin yerlilik kapsamlarına uygun olarak, yerli aksam ile gerçekleşecek olan projelerimiz, mevcut yerli üretim ve sanayinin devam etmesi ve derinleştirilmesi açısından önemli bir mihenk taşı olmuştur.”

Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, “1.000 MW YEKA 2 Projesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektörüne tarihi bir yatırımdır. ENERCON iş birliğiyle önümüzdeki dönemde Türkiye’de kurulacak her üç rüzgar türbininden biri Enerjisa Üretim imzasını taşıyacak ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına yön verecek” diyor.

İlk YEKA projesi Akköy RES’in devreye alınması

İlk faz için rüzgar türbinlerinin üretimi devam ederken ENERCON, Aydın’ın Didim ilçesindeki 25,2 MW kapasiteli 6 adet E-138 EP3 E2 türbininden oluşan ilk YEKA projesi Akköy Rüzgar Santrali’ni 2023 yılı sonunda devreye alarak YEKA 2 yolculuğuna başarılı bir başlangıç yapıyor. ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, şunları ekliyor: “Projelerin başarılı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunan tüm ekiplerimize, tedarikçilerimize ve alt yüklenicilerimize minnettarız. Enerjisa Üretim ile birlikte ENERCON ekipleri de projelerin başarıyla hayata geçirilmesi için yoğun çaba ve hazırlıklarını sürdürüyor.”

Devamını oku

Genel

WindEurope Bilbao hızlı başladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin geniş bir heyetle katıldığı WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği, 20 Mart’ta Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacıları arasında olduğu özel ‘Bakanlar Oturumu’ ile başladı. TÜREB Standı’nın açılışını da yapan Dönmez, standı ziyaretinde katılımcı şirketlerin üst düzey yöneticilerinden fuar temaslarına ve sektöre dair görüşlerini aldı.

WindEurope CEO’su Giles Dickson’ın modere ettiği ve Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacı olarak yer aldığı Bakanlar Oturumu yoğun ilgiyle takip edildi. Oturumun diğer konuşmacıları Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Bakan Yardımcısı Philipp Nimmermann, Yunanistan Enerji ve Çevre Bakan Yardımcısı Alexandra Sdoukou, Moldova Enerji Bakan Yardımcısı Carolina Novac, Siemens Gamesa Renewable Energy CEO’su Jochen Eickholt, RWE Onshore Wind/PV Europe & Australia CEO’su Katja Wünschel, Iberdrola Renewables Yönetici Direktörü Xabier Viteri Solaun ve EDPR Avrupa ve Latin Amerika CEO’su Duarte Bello oldu.

Oturum sonrasında TÜREB Başkanı İbrahim Erden ve Enerji İşleri Genel Müdürü Ahmet Özkaya ile birlikte ‘Türkiye Pavilyonu’ olarak da kabul edilen TÜREB Standı’nın açılışını gerçekleştiren Bakan Yardımcısı Dönmez, fuara katılan Türk şirketlerin temsilcilerinden fuardaki temas programları hakkında bilgi aldı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, Türkiye’yi böyle bir etkinlikte üst düzeyde temsil ediyor olmaktan memnun olduklarını belirterek fuar süresince düzenleyecekleri teknik ziyaretler ve gerçekleştirecekleri temaslarla sektörün büyümesine katkı sağlamayı hedeflediklerini kaydetti.

Devamını oku

Genel

Türk rüzgarı Bilbao’ya uzandı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) öncülüğünde üst düzey kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan büyük bir heyet, 20-22 Mart 2024 tarihlerinde düzenlenecek WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği katılımı için Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de çeşitli görüşmeler yapmak üzere aralarında yer aldığı heyet, Türkiye rüzgar sektörünün Avrupa’nın en güvenilir tedarik partneri olduğunu mesajını bir kez daha vurgularken yerli rüzgar sanayisinin daha da gelişmesine ve iş hacmini artırmasına yönelik temaslar gerçekleştirecek. 

‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ mottosuyla sektörün büyümesini hızlandıracak adımlar atmayı sürdüren TÜREB öncülüğündeki geniş bir heyet, Türkiye rüzgar sektörünü dünyadan ve Avrupa’dan temsilcilerle buluşturmak üzere WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliğine katılmak üzere Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez ile T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan üst düzey temsilcilerin de katıldığı programda, heyet mensupları, ‘Türkiye Pavilyonu’ niteliği taşıyacak TÜREB standında Avrupa rüzgar sektörü temsilcileriyle çeşitli temaslar gerçekleştirecek.

Dünyanın farklı ülkelerinden 12 binden fazla rüzgar profesyonelini bir araya getirecek olan WindEurope 2024 Yıllık Etkinliği, küresel anlamda en etkili sektör platformları arasında yer alıyor. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, yatırımcılardan türbin şirketlerine, yerli sanayiden sektörle ilgili karar verici kurumlara kadar çok geniş bir yelpazeden üst düzey temsilcilerin yer aldığı Bilbao Heyeti’nin, Türk rüzgar sektörü adına verimli iş birliklerine imza atacağına inandığını söyledi.  Sanayi Yılı ve Yatırım Yılı’nın ardından 2024’ü ‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ ilan ettiklerinin altını çizen Erden, büyük potansiyelini gerçekleştirme yolunda ilerleyen Türkiye rüzgar sektörü olarak yurt içinde proje izin süreçleri, finansman ve sürdürülebilir büyümeye; yurt dışında ise yerli rüzgar sanayisinin Avrupa’nın en güçlü tedarik ortağı olduğu mesajını vermeye odaklandıklarını hatırlattı. İbrahim Erden, WindEurope etkinliklerinin Türkiye’nin bu alandaki gücünü ve potansiyelini uluslararası arenada vurgulamak açısından en uygun platformlar olduğunu kaydederek 2035 ulusal emisyon hedeflerine erişimde daha fazla rüzgar kurulu gücünü hızla gerçekleştirmenin giderek daha kritik bir etken haline geldiğini sözlerine ekledi.

Etkinlikte ikili temasların yanı sıra Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyelini, teknolojik gelişmelerini ve vizyonunu katılımcılara tanıtacak olan TÜREB Heyeti, 22 Mart’ta sona erecek WindEurope Bilbao Fuarı’nın tamamlanmasının ardından 23 Mart’ta Türkiye’ye dönecek.

Devamını oku

Trendler