Türkiye yenilenebilir enerjide atağa kalktı. Rüzgâr ve güneş başta olmak üzere yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerjinin miktarı her geçen gün artıyor. Türkiye 257 rüzgâr ve 6 bin 410 güneş santrali ile elektrik üretimini güçlendiriyor. Rüzgârda Ege, güneşte ise İç Anadolu üretim üssü olma yolunda ilerliyor.
Türkiye son yıllarda enerjide dışa bağımlılığı azaltmak ve bununla yurtdışına ödenen parayı içerde tutmak için yenilenebilir enerji projelerini oldukça önemsiyor. Bu nedenle hem güneş enerjisinde hem de rüzgarda potansiyelinin tamamını kullanmak için stratejik adımlar atıyor. Türkiye, sahip olduğu pazar avantajı ve güçlü potansiyeliyle rakiplerinin önüne geçiyor. Yakın zamanda milyarlarca dolarlık yenilenebilir enerji ihalelerini de başarı ile tamamladı. Türkiye’nin bu alandaki en büyük avantajı ise rüzgarda frekansın, güneşte ise güneşlenme süresinin komşu ülkelerden oldukça yüksek kalitede olması. Peki Türkiye yenilenebilir enerjide neler yapıyor?
İLK RÜZGAR ALAÇATI’DAN
Yenilenebilir enerjide Türkiye’nin ilk ciddi adımı 1998’de Alaçatı’da kurulan Alize Germiyan RES oldu.Daha sonra maliyetlerin hızla düşmesi ve bu teknolojilerin ilerlemesi ile Türkiye’de işletme halindeki RES sayısı 180’e çıktı. Lisanssız santralar da eklenince sayı 257’yi buluyor. Türkiye rüzgardaki en hızlı dönemini ise son 5 yılda yaptı. 2014’e 3.762 megavat olan kurulu güç 2019’da 7.228 megavata ulaştı. Şu an inşa halindeki santrallerle buna 620 megavat daha eklenecek. Bugün işletmedeki RES’lerin dağılımında Ege’de 2.832 megavat, Marmara’da 2.448 megavat, Akdeniz’de 996 megavat, İç Anadolu’da 726 megavat, Karadeniz’de 272 megavat, Güneydoğu’da ise 93 megavat’lık bir kurulu güç olduğunu görüyoruz. Türkiye geldiği bu noktada elektrik ihtiyacının yüzde 7’sini rüzgardan karşılıyor.
GÜNEŞ HIZLI BÜYÜYOR
Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki en önemli sıçramalarından biri de güneş alanında oldu. Özellikle 2010’dan sonra güneş enerjisi panellerinde yaşanan yeni teknolojik gelişmeler ve maliyetlerdeki hızlı düşüş bu alana olan ilgiyi artırdı. İç Anadolu başta olmak üzere çok sayıda bölgeye GES’ler kurulmaya başlandı. Anadolu’nun farklı noktalarında irili ufaklı kurulan santrallerin sayısı bir kaç yıl içinde 6 bini aştı. Güneş santralleri toplam kurulu gücün yüzde 6.1’ini oluşturuyor. Türkiye bu alanda hem üreticiyi hem de tüketiciyi destekleyici adımlar atıyor. Son düzenlemelerle birlikte okul, fabrika gibi büyük binaların yanında serbest tüketiciler de daha kolay güneş enerjisinden elektrik üretebiliyor.
TÜRKİYE’DEKİ YENİLENEBİLİR ENERJİ PAZARI YABANCI YATIRIMCILARIN GÖZDESİ
Özellikle milyar dolarlık YEKA ihalelerini yakından takip eden yabancı sermayenin Türkiye’de enerji alanında büyük yatırımları bulunuyor. Çok sayıda şirket hem güneş ve rüzgar santrallerinde kullanılacak ekipmanların üretimi hem de bu santrallerin işletilmesi konusunda Türkiye’ye milyarlarca dolarlık yatırım gerçekleştirdi.
YENİLENBİLİR ENERJİ KAYNAKLARININ ÜRETİMDEKİ PAYI ARTTI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Cari açığın kapanması ve güçlü bir Türkiye ekonomisi için daha fazla yenilenebilir enerji ile yolumuza devam edeceğiz” dedi. Dönmez, 2019’un 7 aylık döneminde elektrik üretiminde yerli kaynakların payının yüzde 29.4, yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payının yüzde 44.7 arttığını ayrıca bu dönemde elektrik ihracatının yüzde 21.5 yükseldiğini, ithal kaynakların üretimdeki payının yüzde 15.4 ve elektrik ithalatının da yüzde 23.4 azaldığını paylaştı.
Türkiye temmuz itibari ile elektrik üretiminin yüzde 35.1’ini su, yüzde 17.5’ini ithal kömür, yüzde 16.2’sini doğalgaz, yüzde 14.8’ini linyit, yüzde 7.1’ini rüzgar, yüzde 3.2’sini güneş, yüzde 2.7’sini jeotermal ve yüzde 1’ini taş kömüründen elde etti.
Kaynak: Hürriyet