Connect with us

Bilgi Kaynakları

Temiz enerjinin yükselişi ve kömürün, yavaş, istikrarlı ölümü

Yayın tarihi:

-

Yerleşmiş enerji verimliliği ölçütleriyle bile, yerleşim ve ticaret amaçlı çatı güneş sistemleri gibi küçük ölçekli temiz ve yenilenebilir enerji projeleriyle birlikte, elektrik talebi belirli küresel piyasalarda yükselmeye devam ediyor. Son birkaç on yılda, cep telefonları ve akıllı telefonlar, tabletler, akıllı ev cihazları gibi yeni teknolojilerin ortaya çıkışı, bunlarla birlikte hane elektrikli aletlerinin ve eğlence ürünlerinin maliyetlerinin azalması ve bunlar için finansal çözümlerin bulunması da eklendiğinde, elektrik talebinde yukarı yönlü basınç oluşturdu. Temel olarak söyleyebiliriz ki, uzun vadeli ve tersine çevrilmesi olası gözükmeyen bir eğilim olarak, daha mobil hale geliyoruz ve birbirimize şimdiye kadar olduğumuzdan daha bağlıyız.

Bağlı ve mobil kalma becerisi, toplumun kablosuz hareket etmesine imkân tanırken aynı anda elektrik talebini de artıran lityum batarya tabanlı cihazlar tarafından desteklenmektedir. Bu, gelecek on yıllarda hâkim olacak net bir eğilimdir. Artan mobil teknolojilerin gereksinimlerini karşılayacak lityum batarya tedarik zincirinin kurulması, taşımacılık sanayisine elektriğe geçiş için kapıları açmıştır. İlk akla gelen yolcu araçlarıdır; ancak yolcu araçları, scooterlar; teslimat kamyonları, otobüsler, ağır vasıta transit araçları, okul servisleri, uçaklar, malzeme taşıma araçları dahil birçok kentsel ve endüstriyel sürüş sisteminde elektriğe geçiş fırsatını beraberinde getirmektedir.

Elektrikli sürüşe geçişteki birincil mantık, yoğun kent ortamlarındaki egzoz emisyonu hacmini azaltıp insanlara daha temiz yaşama koşulları temin etmektir. Temiz enerji teknolojilerinin kullanımını ve sıfır emisyon taşımacılığı içeren sürdürülebilir topluluklar inşa etmek, şehir plancıları arasında git gide baskın bir başlık haline gelmektedir.

Gelecek yıllarda, elektrik talebi mütevazi şekilde artmayı sürdürdükçe, yenilenebilir enerji ve doğalgaz üretimi patlama yaşarken eski, verimliliği daha az fosil yakıt birimlerini devre dışı bırakmak önem taşıyor. İnatla düşük seyreden gaz fiyatları; az maliyetteki yenilenebilir enerji üretimiyle bir araya geldiğinde, kolaylıkla, yenilenebilir enerji ve doğal gaz; toplulukların birbirine bağlı ve mobil kalma gereksinimlerini olduğu kadar gelecekteki elektrikli sürüşe geçişi de destekleyecek yeni kapasite üretimleri için birincil kaynak haline gelebiliyor.

Kömür üretimi yapan varlıkların gelecek on yıllarda kalıcı şekilde ortadan kalkması pek olası gözükmese de, enerji santralleri rekabet edemez duruma geldikçe ve kapanmaya zorlandıkça; üretimin azalmaya devam edeceği net bir şekilde görülebiliyor. Ayrıca, nükleer enerji üretiminin de ABD’de azalmayı sürdürmesi ve ilerleyen on yıllarda düşük çıkış düzeylerinde kalması bekleniyor.

Kömür ve nükleerden enerji üretimi düştükçe de odak yenilenebilir kaynaklardan ve doğal gazdan enerji üretimine kayıyor.

Kömür üretiminin son on yılda azalmasına rağmen; ABD’deki yenilenebilir enerji santralleri, kömür santrallerinin ürettiği enerjinin sadece üçte birini üretmektedir; ancak yenilenebilir enerjinin ulusal kömür enerjisi üretimini 2025 yılında geçmesi beklenmektedir. Geçiş noktası, yenilenebilir enerji kapasitesinde 2010 yılından bu yana gerçekleşen artışın ve aynı zaman diliminde kömürden enerji elde edilmesinde meydana gelen serbest düşüşün bir yansımasıdır. Diğer yandan, doğal gazdan enerji üretimi 1990’lardan bu yana istikrarlı bir yükseliştedir ve bu eğilimi en az 2050 yılına kadar sürdürmesi beklenmektedir. 2020 yılında doğal gaz ve kömür kaynaklı enerji üretiminin eşitlenmesi beklenmektedir.

Doğal gazın daha temiz bir yakıt kaynağı olmasına rağmen; sürekli düşük seyreden fiyatları da kömür yakıtıyla enerji üretiminin doğal gaz karşısında rekabet gücünü azaltmıştır. Bu, doğal gazın, 1990’ların sonlarında başlayan istikrarlı yükselişini en az 2050 yılına kadar sürdürerek büyümede 50 yılı geride bırakması anlamına geliyor.

Çevre ve sağlık perspektifinden ele alındığında, kömür üzerinde; tüm dünyadaki hükümetlerin emisyonlarla savaşmak amacıyla üretimini kısmaya girişmeleri nedeniyle baskı oluştu.

Avrupa devletleri, kömürden daha temiz ve yenilenebilir kaynaklara doğru pozisyon alırken kendilerine çoktan cesur hedefler belirlediler. Fransa 2022, İtalya ve İrlanda 2025; Danimarka, İspanya, Hollanda; Portekiz ve Finlandiya 2030 yıllarında kömürden enerji üretimine itibariyle son verme vaadinde bulundu. Almanya da 2038 yılına kadar kalan 84 kömür santralini kapatmayı planlıyor. Etki dünyanın diğer bölgelerine de yayılıyor; Şili 2024 yılına kadar kalan 8 kömür santralini kapatmayı planladığını açıkladı. Domino etkisi, küresel ölçekte; daha temiz enerji kaynakları geleneksel üretim kaynaklarına göre daha rekabet edebilir hale geldikçe süreceğe benziyor.

Sierra Club’a göre 100’ün üzerinde şehir ve kasaba; elektrik gereksinimlerinin %100’ünü yenilenebilir enerjiden karşılamak için tedbirler alırken; ABD’nin New York, Nevada, Hawaii, New Mexico, California eyaletleri ve Puerto Rico; 2050 yılı itibariyle enerji hedeflerinin % 100’üne ulaşacaklar ki, California ve New York eyaletlerinin nüfusları toplamının 60 milyona ulaştığını göz önünde bulundurmak gerekir. Bu önde gelen ekonomik bölgelerde yenilenebilir enerji hedeflerinin % 100 oranında gerçekleştirilmesi, ABD’nin dengesi ve dünyanın diğer bölgeleri için; temiz elektrik enerjisi kaynakları bakımından örnek teşkil edecektir.

En son, İngiltere, düşük karbonlu enerjide büyük bir artışı ve fosil yakıtlarında da büyük bir azalmayı gerektiren bir hedef belirleyerek, 2050 yılında sıfır emisyona odaklanan ilk G7 ülkesi oldu.

Birçok kömür santralinin kapanmasının beklendiği Amerika, Avrupa ve dünyanın diğer bölgelerinde, bu varlıkların inşasının finanse edilmesi de kuşkusuz; git gide bir güçlük olarak ortaya çıkacak. Gelecek yıllarda, kömür kaynaklı enerji; bu tip varlıkların Batı Dünyasında finansmanın yokluğuna bağlı olarak durabilir.

Özetle, mobil ve bağlantılı kalmak için elektrik talebi arttıkça; emisyonları azaltma gereksinimiyle de birlikte, bu faktörler elektrikli araçlara geçişi uyaracak; aynı zamanda da temiz elektrik talebini de artıracak. Kuşkusuz, gelecek 30 yılda temiz ve yenilenebilir enerji üretimi artacak; bu da yüksek nüfus yoğunluğuna sahip kentsel bölgelerde emisyonları azaltıp; gerçek sıfır emisyonlu araç ağını da beraberinde getirecek.

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Bilgi Kaynakları

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Enerji sektörünün büyüme için teknoloji yatırımlarına önem verdiğini ortaya koyan KPMG’nin “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırmasına göre enerji sektörü yöneticilerinin yüzde 72’si siber güvenliği de içeren dijital dönüşüm çalışmalarının son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdığını belirtti. Bu oranın diğer sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla olması da dikkat çekti.

KPMG’nin 16 ülke ve dokuz sektörden 2.100 yöneticiyle yaptığı ankete dayanan yeni “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırması enerji şirketlerinin teknolojileri pazarlarındaki zorlukların üstesinden gelmek için kullanabilecekleri bir can simidi olarak gördüklerini ortaya çıkardı. Anket, enerji sektörünün pazardaki zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı olduğunu ortaya koydu.

Ankete göre enerji sektörü katılımcıların yüzde 61’i düzenleme ve güvenliği dijital dönüşümün “ana tetikleyicisi” olarak görüyor. Yüzde 80’i teknoloji biriminin yeni teknolojilerin potansiyelini yönetim kuruluna daha iyi anlatması gerektiğini söylüyor. Yüzde 39’u yetenek eksikliğini dönüşümün ilerlemesinin önündeki en olası engel olarak görüyor. Yüzde 84’ü kurumlarının mevcut teknolojiyi kullanarak ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) taahhütlerini ilerletebileceğinden emin. Yüzde 85’i ise mevcut teknoloji yapılarını kullanarak verimliliklerini artırabileceklerini ve maliyetleri azaltabileceklerini ifade ediyor.

Sektör aynı zamanda teknoloji inovasyonuna bağlı risklerin de farkında. Araştırmaya göre, enerji sektöründen katılımcılar; güven, güvenlik, gizlilik ve esnekliği teknolojik çözümlerine entegre etme konusunda kurumlarının daha proaktif olması gerektiğini tüm sektörlerin ortalamasından 8 puan daha fazla belirtiyor. Ancak sektör, ilerlemenin önünde engellerle de karşılaşıyor. Örneğin araştırma, enerji sektörünün yapay zekâ (AI) uzmanlığı eksikliğinin inovasyon yapma ve rekabetçi kalma kabiliyetlerini etkileyebileceğini söyleyenlerin diğerlerine göre daha yüksek olduğunu da ortaya koyuyor.

 Güvenlik endişeleri gündemin ilk sırasında

Hem düzenleyici kurumlar hem de tüketiciler enerji şirketlerini yakından izlediklerinden araştırmaya katılan enerji yöneticileri düzenleyici yükümlülükler ve güvenlik endişelerini dijital dönüşümlerinin en önemli tetikleyicileri olarak görüyor. Ayrıca, daha güçlü veri gizliliği veya siber güvenliğin hayata geçirdikleri dijital dönüşüm projeleri üzerinde en etkili kullanıcı beklentileri olduğunu da söylüyorlar. Enerji yöneticilerinin yüzde 72’sine göre, siber güvenliği içeren dijital dönüşüm çalışmaları son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdı, bu oran tüm sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla.

 İş güçlerinin oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarına güveniyorlar

Araştırmaya göre enerji sektörü stratejik teknoloji yatırımının gücüne inanıyor, ancak dijital dönüşüm hedeflerini hayata geçirebilecek yeteneklere erişmeye odaklanmaları gerekiyor. KPMG tarafından hazırlanan 2023 Küresel Enerji CEO Görünümü raporu, enerji şirketlerinin yüzde 52’sinin (2022’ye göre 7 puanlık bir artış) yeteneklerini geliştirmek için çalışanlarına daha fazla yatırım yapmak istediğini ortaya koyuyor. Enerji sektöründen katılımcıların çoğu, iş güçlerinin bugüne kadar oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarının kabiliyetlerine güveniyor ve bazı durumlarda bu güvenleri diğer sektörlerin de ortalamasını aşıyor.

“Sektör geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımlarını yapıyor”

KPMG Türkiye Enerji Sektörü Lideri Hakan Demirelli konuyla ilgili şunları söyledi: “Devam eden jeopolitik gerilimlerin, üretken yapay zekânın hızlı yükselişinin ve küresel ekonomik belirsizlik ortamının en çok etkilediği sektörden birisi enerji sektörü. Bu nedenle sektörde faaliyet gösteren şirketler geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımları da yapmaya kararlı olduklarını bu anketimizde gösterdi. Bu yatırımlar, enerji şirketlerinin yenilikçi teknolojileri iyi bir şekilde kullanmasına olanak sağlıyor. Örneğin anketimiz enerji sektörünün, son 24 ayda şirketlerinin kârlılığını veya performansını artırmak için düşük kodlu/kodsuz platformları kullanma olasılığı en yüksek sektörlerden biri olduğunu ortaya çıkardı. Sektörün dijital dönüşüm projelerindeki başarısı ise doğru danışmanlık hizmetleri almaktan geçiyor. KPMG olarak biz de dijital dönüşüm alanındaki derin ve kapsamlı uzmanlığımız ile sektördeki şirketlerin uygun çözümleri başarılı bir şekilde kullanmalarına, inovasyonu artırmalarına ve daha geniş bir dijital dönüşüme başlamalarına yardımcı oluyoruz.”

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

TÜREB ve DEHUKAM ‘Deniz Üstü Rüzgar Mevzuatı İçin İş Birliği Protokolü’ne İmza Attı

Yayın tarihi:

-

Yazar

TÜREB ve DEHUKAM

 Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) ve Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) arasında ‘Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi Mevzuat Çalışmaları alanında İş Birliği Protokolü’ imzalandı.

3 Nisan’da DEHUKAM’ın Ankara’daki merkezinde düzenlenen imza törenine TÜREB Başkanı İbrahim Erden, DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel, DEHUKAM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İsmail Demir, DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara, TÜREB Deniz Üstü Rüzgar Enerjisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman ve her iki kurumun üst düzey temsilcileri katıldı.

Türkiye rüzgar sektörünün çatı kuruluşu TÜREB ile deniz hukuku ve siyaseti alanlarında ülkemizin uzman kurumlarının başında gelen DEHUKAM arasında bir iş birliği protokolü imzalandı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden ile DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel ve DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara’nın imzaladığı protokol ile her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar enerjisi çalışmaları bağlamında mevzuat ve hukuki alanlarda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulacak ve çeşitli ortak proje çalışmaları yürütülecek.

TÜREB ve DEHUKAM 2TÜREB Başkanı İbrahim Erden, deniz üstü rüzgar enerjisi alanında sektörün ihtiyaç duyacağı düzenlemeleri en verimli şekilde yapma hedefiyle oluşturdukları protokol hakkında şunları söyledi: “TÜREB 32 yıl önce Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’de rüzgarla ilgili yatırımların artması, insan kaynağının geliştirilmesi ve bu alanda bilgi birikimi sağlanması amacıyla kuruldu. Tabi o zaman daha dünya genelinde de henüz ticari deniz üstü uygulamaları yoktu. Danimarka’da bile ilk ticari tesisler 2000’li yılların başında hayata geçirilmeye başlandı ve özellikle 2010 sonrası yükselen bir ivmeyle deniz üstü yatırımları artmaya devam ediyor. Ülkemizin uzun ve orta vadeli stratejik enerji planlaması kapsamında deniz üstü rüzgar enerjisi hedeflerini de içeren ‘Türkiye Ulusal Enerji Planı’nın 2023 yılı Ocak ayında açıklanmasıyla paralel olarak bizim de TÜREB olarak bu alandaki yoğun çalışmalarımız başladı. Biliyorsunuz 2035 yılında 5 GW’lık bir deniz üstü rüzgar santralı hedefimiz var. Biz de bu hedef doğrultusunda paydaşlarımızla birlikte Türkiye’de deniz üstü rüzgar alanında da sağlıklı bir mevzuat altyapısını oluşturmak, güçlü bir ekosistem geliştirmek ve bilgi birikimi sağlamak adına iş birlikleri gerekiyor. DEHUKAM bu açıdan devletimizin ve akademinin deniz hukuku ve siyaseti alanında kritik birimlerini bünyesinde bulunduran çok değerli bir kurumumuz ve paydaşımız.  Dolayısıyla, bugün DEHUKAM’la imzaladığımız protokole TÜREB olarak büyük önem veriyoruz. Bu ve benzeri iş birlikleri sayesinde bu alanda ulusal ve uluslararası iş birliği imkanlarının genişleyeceğine, bilgi birikiminin artacağına ve böylece yatırımların ve sanayinin gelişeceğine inanıyoruz; bu vesileyle de DEHUKAM yönetimine iş birliğinin başlangıcı vesilesiyle teşekkür ediyoruz.”

DEHUKAM’ın özellikle deniz hukuku alanında çalışan ve araştırmacı yetiştirmeye odaklanan bir kurum olduğunun altını çizen DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel de “TÜREB zaten kuruluş amacı dolayısıyla güçlü bir sektörel erişime ve ilgili araştırma altyapısına sahip. Yıllar önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, özel sektör ve akademinin vizyonu sayesinde kurulmuş bu birliğin deniz üstü alanında da çalışmasını destekliyoruz. Biz de DEHUKAM olarak denizin dokunduğu her yerde olmak istiyoruz. TÜREB Yönetimi de bu amaçla bizimle bağlantıya geçti. DEHUKAM yönetimi olarak iş birliği ile ortak çalışmaların ülkemize ve deniz üstü rüzgar alanındaki hedeflerimize yarar sağlayacağı düşüncesiyle her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar alanında karşılıklı bilgi alışverişi yaparak birlik ve beraberlik içerisinde çalışmayı hedefliyoruz. Protokolle deniz üstü rüzgâr enerjisi faaliyetlerinde hukuki altyapıya yönelik eğitim konularında TÜREB’e destek olarak ülkemizin bu alandaki ihtiyacını verimli bir şekilde karşılayacak çalışmalar yapmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

Rüzgar enerjisi 2023’te kritik eşikleri aşarak rekorlar kırıyor; GWEC, büyüme tahminini revize ediyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC)

Bir önceki yıla kıyasla yaklaşık %50’lik bir artış yakalayan yenilenebilir enerji kaynakları, 510 GW’lık yeni kurulumla 2023 yılında rekor kırıyor. 40 yıllık birikimin ardından 1 TW kurulu güce 2023 yılında ulaşan küresel rüzgar enerjisi, 2023’te bir önceki yıla göre %50’lik bir artışla rekorlar kırarak kapasitesine 106 GW kara rüzgarı ve 10,8 GW deniz üstü rüzgar kurulumu ekliyor. Bugün 2024 Küresel Rüzgar Raporu’nu paylaşan Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC), 2024-2030 büyüme tahminini (1210GW) %10 yukarı yönlü revize ediyor. 2030 hedefleri için yıllık rüzgar enerjisi kurulumlarının 10 yıl içinde mevcut 117 GW seviyesinden en az 320 GW’a çıkarak 3 kattan fazla artması gerektiğini açıklayan GWEC, konuyla ilgili atılması gereken adımlara raporda detaylı bir şekilde yer veriyor:

GWEC GLOBAL WIND REPORT 2024

Devamını oku

Trendler