Connect with us

Bilgi Kaynakları

Makina Mühendisleri Odası’ndan “Türkiye’nin Enerji Görünümü 2020” raporu

Yayın tarihi:

-

TMMOB Makine Mühendisleri Odası, “Türkiye’nin Enerji Görünümü 2020” başlıklı bir rapor yayımladı. https://www.mmo.org.tr/ web sitesi üzerinden erişime açık olan raporla ilgili şu açıklamaya yer verildi:

“Enerjiden yararlanmak modern çağın gereği ve vazgeçilmez bir insan hakkıdır. Bize göre, esasen tümü toplumun ortak malı olan enerji kaynaklarının araştırılması, bulunması, değerlendirilmesinden başlayarak; üretim, iletim, dağıtım ve satışına kadar sürecin tüm aşamalarında, çevreye, iklime ve doğaya olumsuz etkileri asgari düzeyde tutulmalı ve toplum yararı gözetilmelidir. Bu ölçüt, enerji ile ilgili tüm faaliyetlerde geçerli olmalıdır. Enerjinin tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve güvenilir bir şekilde sunulması, temel enerji politikası olmak zorundadır. Bu anlayış ve yaklaşım, enerji ihtiyacının karşılanmasının, bir kamu hizmeti olarak yürütülmesi gereğini ortaya çıkarmaktadır.

Ancak uygulanan neoliberal politikalar sonucunda enerji kullanımının vazgeçilmez bir insan hakkı olduğu gerçeği yok sayılmış; kamu hizmeti olan enerji ve elektrik temini piyasa faaliyeti haline dönüştürülmeye başlanılmıştır. Sermaye birikim rejiminin sınırsız büyüme eğilimi ile birlikte, enerji sektörü kamusal bir alan olmaktan çıkarılarak, özel tekellerin kâr egemenliğine teslim edilmiş ve ortaya fosil kaynaklara dayalı, yüksek karbon emisyonlu bir ekonomik yapı çıkmıştır. Bu yapıda; tekellerin fosil yakıt temelli politikaları nedeniyle küresel ısınmaya yol açan sera gazı salımları dünyayı tehdit eder bir konuma gelmiştir. Bu politikaların bir diğer sonucu da enerji yoksulluğu ve yoksunluğunun dayanılmaz bir boyuta ulaşmış olmasıdır. Bu yapı ve mevcut durum artık sürdürülemez bir noktadadır.

Hava ve çevre kirliliğinin insan ve toplum yaşamına olumsuz etkilerini gidermek, iklim krizinin insan yaşamını tehdit eden, kuraklıklar, denizlerin ısınması, yeraltı sularının azalması, orman yangınları, beklenmedik zamanlarda yüksek yağışlar olması ve düzensiz hale gelmesi, su baskınları vb. yıkıcı zararları azaltmak, hızla yükselme eğilimindeki sıcaklık artışını 1,5-2 °C ile sınırlamak için, enerji üretim ve tüketiminde fosil yakıtların payını mutlaka radikal bir şekilde düşürmek zorunludur.

Dünya Meteoroloji Örgütü (World Meteorological Organization-WMO) 2019’da sıcaklığın sanayi öncesi döneme göre 1,1 +/- 0,1 ºC arttığını, 2019’un (2016’ın ardından) en sıcak ikinci yıl olduğunu, son beş yılın en sıcak yıllar olduğunu, 1980’den bugüne her on yıllık dönemin, bir önceki on yıldan daha sıcak olduğunu açıklamıştır (WMO Statement on the State of the Global Climate in 2019).

Bu veriler, neden başka bir enerji politika ve programının gerektiğini ve demokratik bir enerji programı ve uygulaması için çaba harcanması gerektiğinin açık kanıtlarıdır.

Günümüz dünyasında bir yandan kaynaklar fütursuzca (toplumsal yaşam gereklerinin çok üzerinde) tüketilirken diğer yandan, hâlâ 3 milyar insanın evlerinde ellerini yıkayacakları bir lavabo, 2,7 milyar insanın yemek pişirmek için düzenli bir mutfakları bulunmamakta, 1 milyar kadar insan elektrikten yararlanamamakta, yüz milyonlarca insan yemek pişirmek için çer-çöp, bitkisel ve hayvansal atıkların yakıldığı ilkel ocakları kullanmaktadır. Bunun yanı sıra gelişmiş ülkelerde yaşayanlar dâhil; milyarlarca insan alım güçlerinin yetersizliği nedeniyle mevcut imkânlara ulaşmakta zorluk çekmektedir.

Ülkemizde 1980’lerden başlayarak enerji ihtiyacını karşılamak üzere genelde ithal enerji kaynakları kullanılmış, fosil kaynaklı ve ithalata dayalı yüksek maliyetli yatırımlar yapılmış, enerjideki dışa bağımlılık ciddi boyutlara ulaşmıştır. Enerji arzında 1990’da yüzde 51,6, bugünkü siyasi iktidarın göreve geldiği 2002’de yüzde 67,2 olan dışa bağımlılık, 2018’de yüzde 72,4’e yükselmiştir. Türkiye’nin hızla artan enerji ithalatının faturası 2018’de 43 milyar dolar, 2019’da 41,6 milyar dolar olmuştur.

Kamu elektrik üretim tesislerinin çok büyük bölümü özelleştirilmiştir. Elektrik üretiminde kamu payı 2018’de % 15, 2019’da % 19,5 olmuştur. Elektrik dağıtımı ve satışı tamamen özel şirketler tarafından yapılmaktadır. Plansız uygulamalar sonucu ülkede elektrik üretiminde arz fazlası oluşmuş, bunun sonucunda bazı santrallar üretimi durdurmuş veya kapanmış, bir bölümü yurtdışına satılmıştır. Birkaç büyük özel sermaye grubu, elektrik üretiminin yanı sıra dağıtımını da kontrol etmektedir.

Petrolün rafinaj işlemleri iki özel şirket tarafından, ithalat, dağıtım, pazarlama ve satış işlerinin tamamı az sayıda özel şirket tarafından denetlenmektedir.

Toplum yararını dikkate almayan, kamusal planlamayı, denetimi, üretimi reddeden ve işlevsizleştiren, kamu kaynaklarını özel şirketlere aktarmaya ve belirli sermaye gruplarının çıkarlarını azamileştirmeye yönelen enerji politika, karar ve uygulamaları ile sadece elektrik enerjisi alanında 2018’de yaklaşık 32 milyar TL, 2019’da 40 milyar TL özel şirketlere transfer edilmiştir.

Enerji yoksulluğu sorunu ülkemizde de giderek ağırlaşmaktadır. Toplam istihdamın yüzde 34,64’ünün sosyal güvenlik dışında sigortasız çalıştığı, tüm çalışanların yüzde % 60’ından fazlasının ücretlerinin asgari ücret düzeyinde olduğu günümüz Türkiye’sinde, art arda gelen zamlarla aileler her ay tutarı daha fazla artan faturalarını ödemekte zorlanmakta ve ödeyemedikleri için elektriği gazı ve suyu kesilen konut sayısı milyonlarla ölçülmektedir.

2020 Mart ayından itibaren bütün dünyayı etkilediği gibi ülkemizi de sarsan Corona Virüsü salgını nedeniyle kapanan/kapatılan çok sayıda işyerinin sahip ve çalışanlarının yanı sıra işten çıkarılan milyonlarca çalışan ve küçük esnaf da bu faturalarını ödeyemeyecekler, elektrik ve gazın kesilmesi ile enerji yoksullarına katılacaktır.

Rapor, enerji sektörünün tüm unsurları ile dünyada ve ülkemizde yaşanan gelişmeleri irdelemekte ve virüs krizi ile daha da ağırlaşan sosyoekonomik krizle ilgili şu saptamalarda bulunmaktadır.

“Milyonlarca kişinin işsiz kalması, yüz binlerce işyerinin kapanması vb. nedenlerle ekonominin tüm alanlarında iç ve dış talepte çok ciddi bir gerilemenin sonucu üretimin daralması söz konusudur. Üretimdeki düşüşten ötürü sanayinin, satışların azalmasıyla ticari kesimin, gelirlerinin azalması nedeniyle yurttaşların, toplam ekonomik faaliyetin daralması nedeniyle ulaşım ve lojistik faaliyetlerinin ve sonuçta ülkenin enerji gereksinimi gerileyecektir. Bu gelişmeler sonucu milyonlarca abone faturalarını ödeyemeyebilecek, talepteki azalmadan ötürü gelirleri sınırlanacak olan gaz ve elektrik dağıtım ve üretim şirketleri çok zora düşecek ve hizmetlerini aksatabilecektir.

Bu tabloyu toplumcu bir bakış açısı ve kamu mülkiyeti, kamusal hizmet ve toplumsal yarar esaslarını temel alan bir planlama ve toplumsal kalkınma perspektifi ile değiştirmek mümkündür. Enerji dâhil bütün alanlarda böyle bir anlayışı dile getirmek, çaba harcamak, emekçi halktan yana tüm kişi ve kuruluşlar için görevden öte bir zorunluluktur. Toplumsal yaşamın her alanından yükseltilecek bu ve benzeri yaklaşım, eleştiri ve önerilerin toplumsal, ekonomik, siyasal bilinç atmosferi oluşturmasıyla, ‘“başka çözüm yok’” diye dayatılan mevcut olumsuz durumun aşılması ve yeni yönelimlerin tarihsel olarak kendini dayatması mümkündür.”

“Yaşanmakta olan olumsuzluklardan ve giderek ağırlaşan sorunlardan kurtulabilmek için; enerji sektörünü özel tekellerin kâr egemenliğinden çıkarıp kamusal bir düzleme aktarma, toplum çıkarlarını gözeten, kamusal planlama esaslı, yenilenebilir kaynaklara dayalı, düşük karbon salımlı bir ekonomiye yönelme ve enerjiyi azami ölçüde verimli kullanarak enerjide demokratik bir denetimi/programı gerçekleştirme ihtiyacı vardır.”

Bu raporun “Bazı Saptamalar ve Aykırı Öneriler” başlıklı Sonuç bölümünde önerilen Demokratik Enerji Programı;

–     Kamu mülkiyeti, kamusal hizmet ve toplumsal yarar esaslarını temel alan bir planlama ve toplumsal kalkınma perspektifi,

–     Yeni bir kamu sektörü yapısı ve kamusal üretim,

–     Yeni bir enerji stratejisinin köşe taşları,

–     Nelere son verilmeli? Neler yapılmalı?

konularında önermeleri ile

–     Enerji sektöründe yeni bir yapılanma, yeni kurumlar-kamulaştırmalar ve yeni kamu iktisadi kurumları,

–     Yerel yönetimlerin görev ve sorumlulukları,

–     Enerji ekipmanlarının yerli üretimi

başlıkları üzerinden yenilenebilir kaynaklara dayalı, toplum yararını gözeten, kamusal planlamayı esas alan, ekonomik ve teknik anlamda verimliliğe öncelik veren, kamusal hizmet olarak temin edilecek enerjiyi azami oranda tutumlu ve etkin kullanmayı öngören, işleyişi katılımcı, içeriği demokratik bir enerji programı geliştirme tartışmalarına katkı koymayı amaçlamaktadır. Çalışmanın gerekçesi, bulunduğumuz her alanda hatalı politika ve uygulamaları eleştirmekle yetinmeyip; olması gerekeni, toplum çıkarlarını gözeten doğru politika ve uygulamaları tanımlama, anlatma ve duyurma sorumluluğudur.

Enerjiye ilgi duyan, bilgiye ihtiyacı olan herkesin Odamızın web sitesinden indirerek de başvurabileceği bu raporun, sektör çalışanları ile üniversite ve tüm yükseköğrenim kurumlarındaki öğretim üyeleri ve öğrenciler için ciddi bir başvuru kaynağı olmasını bekliyoruz.”

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Bilgi Kaynakları

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Enerji sektörünün büyüme için teknoloji yatırımlarına önem verdiğini ortaya koyan KPMG’nin “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırmasına göre enerji sektörü yöneticilerinin yüzde 72’si siber güvenliği de içeren dijital dönüşüm çalışmalarının son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdığını belirtti. Bu oranın diğer sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla olması da dikkat çekti.

KPMG’nin 16 ülke ve dokuz sektörden 2.100 yöneticiyle yaptığı ankete dayanan yeni “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırması enerji şirketlerinin teknolojileri pazarlarındaki zorlukların üstesinden gelmek için kullanabilecekleri bir can simidi olarak gördüklerini ortaya çıkardı. Anket, enerji sektörünün pazardaki zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı olduğunu ortaya koydu.

Ankete göre enerji sektörü katılımcıların yüzde 61’i düzenleme ve güvenliği dijital dönüşümün “ana tetikleyicisi” olarak görüyor. Yüzde 80’i teknoloji biriminin yeni teknolojilerin potansiyelini yönetim kuruluna daha iyi anlatması gerektiğini söylüyor. Yüzde 39’u yetenek eksikliğini dönüşümün ilerlemesinin önündeki en olası engel olarak görüyor. Yüzde 84’ü kurumlarının mevcut teknolojiyi kullanarak ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) taahhütlerini ilerletebileceğinden emin. Yüzde 85’i ise mevcut teknoloji yapılarını kullanarak verimliliklerini artırabileceklerini ve maliyetleri azaltabileceklerini ifade ediyor.

Sektör aynı zamanda teknoloji inovasyonuna bağlı risklerin de farkında. Araştırmaya göre, enerji sektöründen katılımcılar; güven, güvenlik, gizlilik ve esnekliği teknolojik çözümlerine entegre etme konusunda kurumlarının daha proaktif olması gerektiğini tüm sektörlerin ortalamasından 8 puan daha fazla belirtiyor. Ancak sektör, ilerlemenin önünde engellerle de karşılaşıyor. Örneğin araştırma, enerji sektörünün yapay zekâ (AI) uzmanlığı eksikliğinin inovasyon yapma ve rekabetçi kalma kabiliyetlerini etkileyebileceğini söyleyenlerin diğerlerine göre daha yüksek olduğunu da ortaya koyuyor.

 Güvenlik endişeleri gündemin ilk sırasında

Hem düzenleyici kurumlar hem de tüketiciler enerji şirketlerini yakından izlediklerinden araştırmaya katılan enerji yöneticileri düzenleyici yükümlülükler ve güvenlik endişelerini dijital dönüşümlerinin en önemli tetikleyicileri olarak görüyor. Ayrıca, daha güçlü veri gizliliği veya siber güvenliğin hayata geçirdikleri dijital dönüşüm projeleri üzerinde en etkili kullanıcı beklentileri olduğunu da söylüyorlar. Enerji yöneticilerinin yüzde 72’sine göre, siber güvenliği içeren dijital dönüşüm çalışmaları son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdı, bu oran tüm sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla.

 İş güçlerinin oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarına güveniyorlar

Araştırmaya göre enerji sektörü stratejik teknoloji yatırımının gücüne inanıyor, ancak dijital dönüşüm hedeflerini hayata geçirebilecek yeteneklere erişmeye odaklanmaları gerekiyor. KPMG tarafından hazırlanan 2023 Küresel Enerji CEO Görünümü raporu, enerji şirketlerinin yüzde 52’sinin (2022’ye göre 7 puanlık bir artış) yeteneklerini geliştirmek için çalışanlarına daha fazla yatırım yapmak istediğini ortaya koyuyor. Enerji sektöründen katılımcıların çoğu, iş güçlerinin bugüne kadar oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarının kabiliyetlerine güveniyor ve bazı durumlarda bu güvenleri diğer sektörlerin de ortalamasını aşıyor.

“Sektör geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımlarını yapıyor”

KPMG Türkiye Enerji Sektörü Lideri Hakan Demirelli konuyla ilgili şunları söyledi: “Devam eden jeopolitik gerilimlerin, üretken yapay zekânın hızlı yükselişinin ve küresel ekonomik belirsizlik ortamının en çok etkilediği sektörden birisi enerji sektörü. Bu nedenle sektörde faaliyet gösteren şirketler geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımları da yapmaya kararlı olduklarını bu anketimizde gösterdi. Bu yatırımlar, enerji şirketlerinin yenilikçi teknolojileri iyi bir şekilde kullanmasına olanak sağlıyor. Örneğin anketimiz enerji sektörünün, son 24 ayda şirketlerinin kârlılığını veya performansını artırmak için düşük kodlu/kodsuz platformları kullanma olasılığı en yüksek sektörlerden biri olduğunu ortaya çıkardı. Sektörün dijital dönüşüm projelerindeki başarısı ise doğru danışmanlık hizmetleri almaktan geçiyor. KPMG olarak biz de dijital dönüşüm alanındaki derin ve kapsamlı uzmanlığımız ile sektördeki şirketlerin uygun çözümleri başarılı bir şekilde kullanmalarına, inovasyonu artırmalarına ve daha geniş bir dijital dönüşüme başlamalarına yardımcı oluyoruz.”

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

TÜREB ve DEHUKAM ‘Deniz Üstü Rüzgar Mevzuatı İçin İş Birliği Protokolü’ne İmza Attı

Yayın tarihi:

-

Yazar

TÜREB ve DEHUKAM

 Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) ve Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) arasında ‘Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi Mevzuat Çalışmaları alanında İş Birliği Protokolü’ imzalandı.

3 Nisan’da DEHUKAM’ın Ankara’daki merkezinde düzenlenen imza törenine TÜREB Başkanı İbrahim Erden, DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel, DEHUKAM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İsmail Demir, DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara, TÜREB Deniz Üstü Rüzgar Enerjisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman ve her iki kurumun üst düzey temsilcileri katıldı.

Türkiye rüzgar sektörünün çatı kuruluşu TÜREB ile deniz hukuku ve siyaseti alanlarında ülkemizin uzman kurumlarının başında gelen DEHUKAM arasında bir iş birliği protokolü imzalandı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden ile DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel ve DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara’nın imzaladığı protokol ile her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar enerjisi çalışmaları bağlamında mevzuat ve hukuki alanlarda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulacak ve çeşitli ortak proje çalışmaları yürütülecek.

TÜREB ve DEHUKAM 2TÜREB Başkanı İbrahim Erden, deniz üstü rüzgar enerjisi alanında sektörün ihtiyaç duyacağı düzenlemeleri en verimli şekilde yapma hedefiyle oluşturdukları protokol hakkında şunları söyledi: “TÜREB 32 yıl önce Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’de rüzgarla ilgili yatırımların artması, insan kaynağının geliştirilmesi ve bu alanda bilgi birikimi sağlanması amacıyla kuruldu. Tabi o zaman daha dünya genelinde de henüz ticari deniz üstü uygulamaları yoktu. Danimarka’da bile ilk ticari tesisler 2000’li yılların başında hayata geçirilmeye başlandı ve özellikle 2010 sonrası yükselen bir ivmeyle deniz üstü yatırımları artmaya devam ediyor. Ülkemizin uzun ve orta vadeli stratejik enerji planlaması kapsamında deniz üstü rüzgar enerjisi hedeflerini de içeren ‘Türkiye Ulusal Enerji Planı’nın 2023 yılı Ocak ayında açıklanmasıyla paralel olarak bizim de TÜREB olarak bu alandaki yoğun çalışmalarımız başladı. Biliyorsunuz 2035 yılında 5 GW’lık bir deniz üstü rüzgar santralı hedefimiz var. Biz de bu hedef doğrultusunda paydaşlarımızla birlikte Türkiye’de deniz üstü rüzgar alanında da sağlıklı bir mevzuat altyapısını oluşturmak, güçlü bir ekosistem geliştirmek ve bilgi birikimi sağlamak adına iş birlikleri gerekiyor. DEHUKAM bu açıdan devletimizin ve akademinin deniz hukuku ve siyaseti alanında kritik birimlerini bünyesinde bulunduran çok değerli bir kurumumuz ve paydaşımız.  Dolayısıyla, bugün DEHUKAM’la imzaladığımız protokole TÜREB olarak büyük önem veriyoruz. Bu ve benzeri iş birlikleri sayesinde bu alanda ulusal ve uluslararası iş birliği imkanlarının genişleyeceğine, bilgi birikiminin artacağına ve böylece yatırımların ve sanayinin gelişeceğine inanıyoruz; bu vesileyle de DEHUKAM yönetimine iş birliğinin başlangıcı vesilesiyle teşekkür ediyoruz.”

DEHUKAM’ın özellikle deniz hukuku alanında çalışan ve araştırmacı yetiştirmeye odaklanan bir kurum olduğunun altını çizen DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel de “TÜREB zaten kuruluş amacı dolayısıyla güçlü bir sektörel erişime ve ilgili araştırma altyapısına sahip. Yıllar önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, özel sektör ve akademinin vizyonu sayesinde kurulmuş bu birliğin deniz üstü alanında da çalışmasını destekliyoruz. Biz de DEHUKAM olarak denizin dokunduğu her yerde olmak istiyoruz. TÜREB Yönetimi de bu amaçla bizimle bağlantıya geçti. DEHUKAM yönetimi olarak iş birliği ile ortak çalışmaların ülkemize ve deniz üstü rüzgar alanındaki hedeflerimize yarar sağlayacağı düşüncesiyle her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar alanında karşılıklı bilgi alışverişi yaparak birlik ve beraberlik içerisinde çalışmayı hedefliyoruz. Protokolle deniz üstü rüzgâr enerjisi faaliyetlerinde hukuki altyapıya yönelik eğitim konularında TÜREB’e destek olarak ülkemizin bu alandaki ihtiyacını verimli bir şekilde karşılayacak çalışmalar yapmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

Rüzgar enerjisi 2023’te kritik eşikleri aşarak rekorlar kırıyor; GWEC, büyüme tahminini revize ediyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC)

Bir önceki yıla kıyasla yaklaşık %50’lik bir artış yakalayan yenilenebilir enerji kaynakları, 510 GW’lık yeni kurulumla 2023 yılında rekor kırıyor. 40 yıllık birikimin ardından 1 TW kurulu güce 2023 yılında ulaşan küresel rüzgar enerjisi, 2023’te bir önceki yıla göre %50’lik bir artışla rekorlar kırarak kapasitesine 106 GW kara rüzgarı ve 10,8 GW deniz üstü rüzgar kurulumu ekliyor. Bugün 2024 Küresel Rüzgar Raporu’nu paylaşan Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC), 2024-2030 büyüme tahminini (1210GW) %10 yukarı yönlü revize ediyor. 2030 hedefleri için yıllık rüzgar enerjisi kurulumlarının 10 yıl içinde mevcut 117 GW seviyesinden en az 320 GW’a çıkarak 3 kattan fazla artması gerektiğini açıklayan GWEC, konuyla ilgili atılması gereken adımlara raporda detaylı bir şekilde yer veriyor:

GWEC GLOBAL WIND REPORT 2024

Devamını oku

Trendler