Connect with us

Rüzgarın geleceğini çözümlerken

Yayın tarihi:

-

İşletmeciler ve operatörler, operasyon ve bakım stratejilerinin rüzgar sektörünün değişen görünümünün ilerisinde kalmasını ne şekilde güvence altına alabilirler?

Rüzgar sektörü büyüyor. Bu büyüme de her zaman dengeli ya da pürüzsüz gerçekleşmiyor. Ancak sektörün kapasitesine ve proje hatlarına yıldan yıla yenileri ekleniyor. Büyüyen piyasanın cazibesi ve rüzgarın uzun vadedeki faydalarının kabul görmesiyle, işletmeci ve operatörlerin sayısı son 5 yılda iki katına çıktı.

Ancak büyüme beraberinde finansal, stratejik, politik ve teknolojik karmaşıklığı da getiriyor. Sektörün bu karmaşıklığın doğurduğu fırsatlardan yararlanabilmesi için ONYX, rüzgar sektöründe sahanın mevcut durumu hakkında, endüstrinin değişen yapısını ve işletmecilerle operatörlerin bu değişime bugün ve yarınki adaptasyon biçimlerini keşfederek bir araştırma yürüttü.

Rapor, bu araştırmanın bulgularını gözden geçiriyor; konsolidasyondan çeşitliliğe, digitalizasyona sektörü şekillendiren mikro ve makro trendleri açıyor. Bunu da rüzgar iştirakçilerinin gelecekte ihtiyaç duyacakları operasyon ve bakım stratejileri ile donanması amacıyla gerçekleştiriyor.

Rüzgar oyuncularının gelişimi

Büyük firma sahibi ve işletmecilerin değişen profili, özellikle satış sonrası hizmetler sektöründe orijinal ekipman üreticisi (OEM) hakimiyetini etkiliyor. Daha büyük işletmeci ve operatörlerse gözle görülür operasyonel uzmanlığa haiz durumdalar ve giderek artan sayıda oyuncu bakım ve onarımı bünyelerine almayı seçiyor. Teşviklerdeki fark da proje yaşam döngüsü boyunca çıktılarını optimize etmeye ihtiyaç duyan büyük oyuncularda büyük boyutlara ulaşıyor. Bu oyuncular büyüdükçe, OEM’lerle pazarlık güçleri de artıyor.

İşletmeciler ve operatörler büyüdükçe, karmaşık küresel portföyler ediniyorlar. Çok markalı rüzgar, güneş ve hibrit projesinden meydana gelen karmalar, artan depolama kapasiteleri ile OEM’lerin etkisini daha da zayıflatıyor. En iyi 10 oyuncu, hizmet sözleşmeleri tekliflerinde rüzgar üreticilerini dezavantajlı hale getirerek, 2025 yılına kadar güneş enerjisi paylarını %35’e çıkarmaya hazırlanıyor.

Ancak, konu tamamen süper büyüklere bağlı değil. Gelişmekte olan orta ölçekli oyuncular için, daha büyük oyuncularla rekabet ederken kârlı bir şekilde ölçek kazanmak karşılaşılan önemli bir güçlük. Uzun vadeli planlamayı ihmal etmeden OEM ilişkileri ve teknik uzmanlık oluşturmalıdırlar.

Bağımsız Hizmet Sağlayıcılar (ISP’ler), her büyüklükteki yenilenebilir enerji varlıkları sahiplerinin çeşitli branşlardaki yeni portföylerini etkin bir şekilde yönetmelerine yardımcı olmak için uygun gözüküyorlar. Tarafsız ve multidisipliner olarak, ISS’ler, daha büyük işletmelerin operasyonlarında engel teşkil eden siloları azaltabilir ve daha derin bir donanım, yazılım ve mühendislik anlayışı sunabilir.

Genişleme tüm sektörde meydana geldiğinde herkese yetecek kadar yer var. Ancak endüstrinin, kârlılığı koruması için varlık yönetimi hakkındaki düşüncesini değiştirmesi gerekiyor. Rapor, değişen rüzgar sektöründe başarı için üç adımı ana hatlarıyla açıklayıp, temel eğilimlerin veriye dayalı işletme ve bakım stratejilerini nasıl etkilediğini keşfediyor.

Rüzgarın önündeki üç engel

Dijital dönüşümü benimsemek, rüzgar sahiplerinin ve operatörlerin potansiyel tuzakları aşmalarına yardımcı olur. ONYX Insight, tam dijital entegrasyonun ve dolayısıyla gelecekteki karlılığın önünde üç engel belirledi. Bunlar;

  1. Silolanmış veriler 
  2. Karmaşık ve büyüyen portföyler 
  3. Gerçek anlamda bütünsel dijital araçlar oluşturma 

Rapor, bu önemli engellere ışık tutuyor ve bunların nasıl üstesinden gelinebileceğini gösteriyor.

Adım 1: Siloları ortadan kaldırın

Şu anda rüzgar sektörünün operasyonel mükemmelliğe ulaşmasının önündeki en büyük engel silolanmış verilerdir. ONYX Insight’ın sektör araştırmasına göre, rüzgar sektörü iştirakçilerinin  %62’si veri entegrasyonunu dijital ilerlemenin önünde önemli bir engel olarak görüyor.

Veri siloları kayıp değer anlamına gelir. Veri akışları, birlikte kullanıldığında en doğru bilgileri sağlar. Örneğin rüzgar türbini titreşim verileri, hasar oluşmadan önce rulmanlarla ve diğer elemanlarla ilgili sorunların teşhis edilmesine yardımcı olur.  Daha da önemlisi, veriler, performans, mühendislik, saha hizmetleri ile organizasyonlar içindeki silolarda, varlık yönetimi ekiplerinin kendi araçlarını kullanarak toplanır ve kullanılır. Silosuz bir yaklaşımın anahtarı, bir varlığı tek bir enerji santrali olarak düşünmek ve tekil türbinler veya modüller yerine tüm tesis genelinde verimi optimize eden operasyonel kararlar almaktır. Bu, sürdürülebilir avantajı, daha fazla yatırıcının güvenini ve daha fazla sektörel büyümeyi beraberinde getirirken, karlılığı da artırır. Bunu etkinleştirmek için veriler farklı şekilde kullanılmalıdır. Tek bir varlığı ya da filonun tamamını ele alan varlık yönetimi platformları şunları sağlamalıdır:

Farklı kullanıcı tipleri için farklı görüşler ve analizler

Çoklu veri kaynağı analizleri

Farklı ekiplerle, objektif, şeffaf gerçekleri kullanarak iş birliği

Tüm bunlar, sahadan yönetime ekibin tamamına önemli bilgilere anında erişim imkanı sunarak tüm departmanlarda net bir dijital oluşturur; bu da portföyün tamamında verimliliği ve karlılığı artırır.

Adım 2: Karmaşık, çeşitlilik barındıran portföyleri en uygun hale getirin

İşletme ve bakıma yönelik geleneksel yaklaşımlar, karma teknoloji portföylerinin yeni gerçekliğini yakalamada yavaş kalıyor. ONYX Insight’ın araştırması, 339GW küresel güneş enerjisi kapasitesi, 449GW rüzgar ve 5GW depolamadan oluşan 2020 tabanında, 2030’daki toplam kurulu kapasitenin 902GW güneş, 1114GW rüzgar ve 87GW depolamasını kapsayacağını gösteriyor. Karışıma şebeke, ulaşım ve eski varlıkları eklediğimizde , önde gelen işletmecilerin karma varlıklarının, basit portföy izlemesinin ötesinde karmaşık dijital araçlar gerektireceği açıktır. Operasyonun tek bir yönünü yönetecek tek bir araç, geleceğin ortamında yeterli gelmeyecektir. 

Gelişmiş dijital çözümler artık eski donanımlar, büyük personel sayısı ve mevcut BT sistemleri dahil olmak üzere önemli küresel portföylerle sorunsuz bir şekilde entegre olmalıdır.

ONYX Insight’ın verilerine göre, 2025 yılına kadar operatörlerin %60’ının rüzgar ve güneş varlıklarının karma portföylerini yönetmeye başlamasıyla birlikte, rüzgar ve güneş için ortak yazılım platformlarına ihtiyaç duyulacak. Ancak, kilit operatörlerle yapılan görüşmeler, varlık türüne özel işlevselliğin operatörler için tek bir entegre görünümün kolaylığından daha önemli olduğunu gösterdi.

Bu nedenle, hibrit varlıklar için gelecekteki bir platformun, her bir varlık türü için derin sektör bilgisini içermesi gerekecektir. Varlık sınıfı ne olursa olsun, operasyonel kararları basitleştirmek ve desteklemek için mühendislik ve operasyonel bilgiler yazılıma dönüştürülmelidir.

Sahip operatörler doğal olarak karmaşıklıkla başa çıkabilecek ve somut değer sağlayabilecek araçları seçeceğinden, sektörün değişen bileşimi bir dereceye kadar bu platformun ortaya çıkması için gerekli koşulları yaratacaktır.

ONYX Insight’ın verilerine göre, 2025 yılına kadar operatörlerin %60’ının karma rüzgar ve güneş portföylerini yönetmeye başlamasıyla birlikte ortak yazılım platformlarına ihtiyaç duyulacak. Ancak, kilit operatörlerle yapılan görüşmeler, varlık türüne özel işlevselliğin operatörler için tek entegre bir durumun sağladığı kolaylıktan daha önemli olduğunu gösterdi.

Bu nedenle, gelecekteki bir platformun, hibrid varlıklarda her tür için derin sektör bilgisini kapsaması gerekecektir. Varlık sınıfı ne olursa olsun, operasyonel kararları basitleştirmek ve desteklemek için mühendislik ve operasyonel bilgiler yazılıma dönüştürülmelidir.

İşletme sahibi operatörler doğal olarak karmaşıklıkla başa çıkabilecek ve somut değer sağlayabilecek araçları seçeceği için, sektörün değişen bileşimi bu platformun ortaya çıkması için gereken koşulları yaratacaktır.

Adım 3: “Sihirli Değnek” dijital araçlardan uzaklaşın

Temel piyasaların ticari ortama göre hareket etmesi nedeniyle, yenilenebilir enerjideki başarılı yatırımcılar da fiyatlandırma mekanizmalarıyla etkileşim içerisinde, operasyonlarını karlılığı artırma odaklı şekillendireceklerdir.

Varlıkları işler durumda tutmak ve enerji üretimi maksimize etmek birçok operatörün varsayılan stratejisi olagelmiştir. Ayrıca, enerji satışlarının optimizasyonuyla kazançlarını en yüksek düzeye çıkarma yollarını ararlar. Bu da piyasa fiyatlamasının belirleyici olduğu, türbinlerin satılan enerjinin değerine yükseltgenip indirgenebildiği esnek operasyon stratejilerini gerektirir.

Bu tür optimizasyona örnek, PdM (Öngörücü Bakım) ve APM (Varlık Performans Yönetimi) araçlarının entegrasyonu olabilir. Her biri kendi başına önemli faydaları beraberinde getirir: PdM daha iyi bakım planlaması sağlarken APM, performansı iyileştirebilir. Ancak daha da büyük bir fırsat, iki disiplini entegre edip operatörlerin varlıklarını en iyi şekilde işletmesine ve fiyatlar tepedeyken en fazla gücü üretmesine imkan tanımakta yatmaktadır.

İşletmeciler ve operatörler, MWh tabanlı finansal modellerden $/MWh, Climb/WTG, MW/tech ve MTTR (ortalama yanıt verme süresi) gibi metrikleri kullandıkları sermaye ve karlılık modellerine geçmelidir. Odak noktası, yalnızca maliyetleri azaltmak veya enerji eldesini en üst düzeye çıkarmak değil, harcama birimi başına geliri en üst düzeye çıkararak verimliliği artırmaktır.

Ancak, piyasa ve operasyonlar arasındaki geri bildirimi kolaylaştırabilecek araçlar sınırlıdır. Operatörlere sunulan birçok ‘veri’ ürünü ve hizmeti, temel kâr ve verimlilik sağlayan KPI’lar ile bağlantı kurmadan, ayrıntılı operasyonel verileri izleyen dar bir odak noktasına sahiptir.

Yazılımın, varlık yöneticilerine ve saha ekiplerine, varlığın bütünündeki karlılığı garantileyecek eylemlerde bulunmada destek verecek köprü olması gerekiyor. En önemlisi, gelecekteki platformların, bünyelerinde değişikliklerin uygulanması için prosesler yapılandırmaya ihtiyaçları var. Bu, varlık performansı, bakım, varlık yönetimi, satış ve fiyatlandırmaya ilişkin verileri entegre eden bağımsız, teknolojiden bağımsız çözümlere ihtiyaç olduğunu gösterir.

Sonuç olarak, operatörler kararları desteklemek ve önemli verilerle desteklenen bilgileri organizasyonları arasında paylaşmak için dijital araçlara ihtiyaç duyarlar.

Sonuç

Zaman, yenilenebilir enerji için bir dönüm noktasıdır. Sektör büyüdükçe ve küresel enerji üretiminin kalbi haline geldikçe, karlılığa odaklanan bir yapıyı sürdürmelidir. 

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Genel

Kamu Görevini Engelleyenler 5 Yıla Kadar Hapis cezası alabilir

Yayın tarihi:

-

Yazar

Dicle Elektrik Uzun Yıllar Borcunu Ödemeyip Şiddete Başvuranları Mektupla Uyardı;

Dicle Elektrik, dağıtım bölgesinde 27 milyar TL’yi aşan elektrik borcunu uzun süredir ödemeyen ve bununla birlikte görevlilerin çalışmalarını engelleyenlere karşı hukuk mücadelesi vermeyi sürdürüyor. Sorumluluk bölgesinde yer alan 6 ilde kamu hizmeti yürüten dağıtım şirketi, başta Şanlıurfa ve Mardin olmak üzere borçlu sulama abonelerini bu kez engellemelerden dolayı 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabilecekleri konusunda uyardı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 6 ilinde elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik’ten, başta Şanlıurfa ve Mardin’deki çiftçilerin 27 milyar TL’yi aşan elektrik borçlarının ödenmemesiyle ilgili olarak yeni bir açıklama yapıldı. Tarım sezonu öncesi “borcunu ödemeyene elektrik verilmeyecek” uyarısında bulunan Dicle Elektrik, borçlu abonelere bir mektupla önemli yeni uyarılarda bulundu. Mektupta mevzuat gereği elektriği kesilecek olan ancak bu kesintiye kaba kuvvetle karşı koyacak olan abonelerin, TCK’nın ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesine’ dair 113’ncü maddesi uyarınca 5 yıla kadar hapis cezası alabileceği duyuruldu.

İadeli taahhütlü mektupla uyarıldılar
Elektrik borcu bulunan, uzun süredir borcunu ödemeyen ve mevzuat gereği elektriğini kesmeye gelen görevlileri engelleyenlere yönelik gönderilen bu kritik uyarı, her bir borçlu aboneye özel olarak iadeli taahhütlü mektupla yapıldı.

Kamu görevini engelleyene 5 yıla kadar hapis
Aynı mektupta, görevlilere dönük yapılacak her türlü engellemenin TCK’nın 113’ncü maddesinde yer alan ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi Suçunu’ kapsadığına yer verilerek, çalışmaları cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engelleyenlerin, 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabileceği kaydedildi.

18 bin çiftçinin 27 milyar TL borcu var
Dicle Elektrik, bölgede 18 bin tarımsal sulama abonesinin elektrik borcunun 27 milyar TL’yi aştığını açıklamıştı. Söz konusu borcun 15.5 milyar TL’sinin Şanlıurfa’daki 13.000 aboneye, 9.5 milyar TL’sinin Mardin’deki 5.000 aboneye, geri kalanın ise Diyarbakır, Batman, Şırnak ve Siirt’teki tarımsal sulama abonelerine ait olduğunu duyurulmuştu.

Dicle Elektrik tarafından abonelere iadeli taahhütlü olarak gönderilen kişiye özel mektuplarda şu ifadeler yer alıyor:

‘’ Sayın abonemiz;
… tesisat numaralı aboneliğinize ait muaccel olan ………… faturalı borçlara ilişkin olarak ekiplerimiz tarafından 18.03.2024 tarihinde Elektrik Piyasası Tüketici Yönetmeliği‘nin Zamanında Ödenmeyen Borçlar başlıklı 35. Maddesi hükümleri uyarıca kesme işlemi için aboneliğinizin bulunduğu sayaca gelinmiş ancak tarafınızca mukavemet gösterilmesi sebebiyle kesme işlemi gerçekleştirilememiştir. Aynı tesisat ve borca ilişkin ekiplerimiz tarafından tekrar kesme işlemi uygulanacak olup, tarafınızca mukavemet gösterilmesi halinde hakkınızda TCK 113 uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile suç duyurunda bulunacağımız konusunda tarafınıza ihtarda bulunulmuştur.’’

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Enerji sektörünün büyüme için teknoloji yatırımlarına önem verdiğini ortaya koyan KPMG’nin “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırmasına göre enerji sektörü yöneticilerinin yüzde 72’si siber güvenliği de içeren dijital dönüşüm çalışmalarının son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdığını belirtti. Bu oranın diğer sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla olması da dikkat çekti.

KPMG’nin 16 ülke ve dokuz sektörden 2.100 yöneticiyle yaptığı ankete dayanan yeni “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırması enerji şirketlerinin teknolojileri pazarlarındaki zorlukların üstesinden gelmek için kullanabilecekleri bir can simidi olarak gördüklerini ortaya çıkardı. Anket, enerji sektörünün pazardaki zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı olduğunu ortaya koydu.

Ankete göre enerji sektörü katılımcıların yüzde 61’i düzenleme ve güvenliği dijital dönüşümün “ana tetikleyicisi” olarak görüyor. Yüzde 80’i teknoloji biriminin yeni teknolojilerin potansiyelini yönetim kuruluna daha iyi anlatması gerektiğini söylüyor. Yüzde 39’u yetenek eksikliğini dönüşümün ilerlemesinin önündeki en olası engel olarak görüyor. Yüzde 84’ü kurumlarının mevcut teknolojiyi kullanarak ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) taahhütlerini ilerletebileceğinden emin. Yüzde 85’i ise mevcut teknoloji yapılarını kullanarak verimliliklerini artırabileceklerini ve maliyetleri azaltabileceklerini ifade ediyor.

Sektör aynı zamanda teknoloji inovasyonuna bağlı risklerin de farkında. Araştırmaya göre, enerji sektöründen katılımcılar; güven, güvenlik, gizlilik ve esnekliği teknolojik çözümlerine entegre etme konusunda kurumlarının daha proaktif olması gerektiğini tüm sektörlerin ortalamasından 8 puan daha fazla belirtiyor. Ancak sektör, ilerlemenin önünde engellerle de karşılaşıyor. Örneğin araştırma, enerji sektörünün yapay zekâ (AI) uzmanlığı eksikliğinin inovasyon yapma ve rekabetçi kalma kabiliyetlerini etkileyebileceğini söyleyenlerin diğerlerine göre daha yüksek olduğunu da ortaya koyuyor.

 Güvenlik endişeleri gündemin ilk sırasında

Hem düzenleyici kurumlar hem de tüketiciler enerji şirketlerini yakından izlediklerinden araştırmaya katılan enerji yöneticileri düzenleyici yükümlülükler ve güvenlik endişelerini dijital dönüşümlerinin en önemli tetikleyicileri olarak görüyor. Ayrıca, daha güçlü veri gizliliği veya siber güvenliğin hayata geçirdikleri dijital dönüşüm projeleri üzerinde en etkili kullanıcı beklentileri olduğunu da söylüyorlar. Enerji yöneticilerinin yüzde 72’sine göre, siber güvenliği içeren dijital dönüşüm çalışmaları son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdı, bu oran tüm sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla.

 İş güçlerinin oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarına güveniyorlar

Araştırmaya göre enerji sektörü stratejik teknoloji yatırımının gücüne inanıyor, ancak dijital dönüşüm hedeflerini hayata geçirebilecek yeteneklere erişmeye odaklanmaları gerekiyor. KPMG tarafından hazırlanan 2023 Küresel Enerji CEO Görünümü raporu, enerji şirketlerinin yüzde 52’sinin (2022’ye göre 7 puanlık bir artış) yeteneklerini geliştirmek için çalışanlarına daha fazla yatırım yapmak istediğini ortaya koyuyor. Enerji sektöründen katılımcıların çoğu, iş güçlerinin bugüne kadar oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarının kabiliyetlerine güveniyor ve bazı durumlarda bu güvenleri diğer sektörlerin de ortalamasını aşıyor.

“Sektör geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımlarını yapıyor”

KPMG Türkiye Enerji Sektörü Lideri Hakan Demirelli konuyla ilgili şunları söyledi: “Devam eden jeopolitik gerilimlerin, üretken yapay zekânın hızlı yükselişinin ve küresel ekonomik belirsizlik ortamının en çok etkilediği sektörden birisi enerji sektörü. Bu nedenle sektörde faaliyet gösteren şirketler geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımları da yapmaya kararlı olduklarını bu anketimizde gösterdi. Bu yatırımlar, enerji şirketlerinin yenilikçi teknolojileri iyi bir şekilde kullanmasına olanak sağlıyor. Örneğin anketimiz enerji sektörünün, son 24 ayda şirketlerinin kârlılığını veya performansını artırmak için düşük kodlu/kodsuz platformları kullanma olasılığı en yüksek sektörlerden biri olduğunu ortaya çıkardı. Sektörün dijital dönüşüm projelerindeki başarısı ise doğru danışmanlık hizmetleri almaktan geçiyor. KPMG olarak biz de dijital dönüşüm alanındaki derin ve kapsamlı uzmanlığımız ile sektördeki şirketlerin uygun çözümleri başarılı bir şekilde kullanmalarına, inovasyonu artırmalarına ve daha geniş bir dijital dönüşüme başlamalarına yardımcı oluyoruz.”

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

TÜREB ve DEHUKAM ‘Deniz Üstü Rüzgar Mevzuatı İçin İş Birliği Protokolü’ne İmza Attı

Yayın tarihi:

-

Yazar

TÜREB ve DEHUKAM

 Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) ve Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) arasında ‘Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi Mevzuat Çalışmaları alanında İş Birliği Protokolü’ imzalandı.

3 Nisan’da DEHUKAM’ın Ankara’daki merkezinde düzenlenen imza törenine TÜREB Başkanı İbrahim Erden, DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel, DEHUKAM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İsmail Demir, DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara, TÜREB Deniz Üstü Rüzgar Enerjisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman ve her iki kurumun üst düzey temsilcileri katıldı.

Türkiye rüzgar sektörünün çatı kuruluşu TÜREB ile deniz hukuku ve siyaseti alanlarında ülkemizin uzman kurumlarının başında gelen DEHUKAM arasında bir iş birliği protokolü imzalandı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden ile DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel ve DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara’nın imzaladığı protokol ile her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar enerjisi çalışmaları bağlamında mevzuat ve hukuki alanlarda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulacak ve çeşitli ortak proje çalışmaları yürütülecek.

TÜREB ve DEHUKAM 2TÜREB Başkanı İbrahim Erden, deniz üstü rüzgar enerjisi alanında sektörün ihtiyaç duyacağı düzenlemeleri en verimli şekilde yapma hedefiyle oluşturdukları protokol hakkında şunları söyledi: “TÜREB 32 yıl önce Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’de rüzgarla ilgili yatırımların artması, insan kaynağının geliştirilmesi ve bu alanda bilgi birikimi sağlanması amacıyla kuruldu. Tabi o zaman daha dünya genelinde de henüz ticari deniz üstü uygulamaları yoktu. Danimarka’da bile ilk ticari tesisler 2000’li yılların başında hayata geçirilmeye başlandı ve özellikle 2010 sonrası yükselen bir ivmeyle deniz üstü yatırımları artmaya devam ediyor. Ülkemizin uzun ve orta vadeli stratejik enerji planlaması kapsamında deniz üstü rüzgar enerjisi hedeflerini de içeren ‘Türkiye Ulusal Enerji Planı’nın 2023 yılı Ocak ayında açıklanmasıyla paralel olarak bizim de TÜREB olarak bu alandaki yoğun çalışmalarımız başladı. Biliyorsunuz 2035 yılında 5 GW’lık bir deniz üstü rüzgar santralı hedefimiz var. Biz de bu hedef doğrultusunda paydaşlarımızla birlikte Türkiye’de deniz üstü rüzgar alanında da sağlıklı bir mevzuat altyapısını oluşturmak, güçlü bir ekosistem geliştirmek ve bilgi birikimi sağlamak adına iş birlikleri gerekiyor. DEHUKAM bu açıdan devletimizin ve akademinin deniz hukuku ve siyaseti alanında kritik birimlerini bünyesinde bulunduran çok değerli bir kurumumuz ve paydaşımız.  Dolayısıyla, bugün DEHUKAM’la imzaladığımız protokole TÜREB olarak büyük önem veriyoruz. Bu ve benzeri iş birlikleri sayesinde bu alanda ulusal ve uluslararası iş birliği imkanlarının genişleyeceğine, bilgi birikiminin artacağına ve böylece yatırımların ve sanayinin gelişeceğine inanıyoruz; bu vesileyle de DEHUKAM yönetimine iş birliğinin başlangıcı vesilesiyle teşekkür ediyoruz.”

DEHUKAM’ın özellikle deniz hukuku alanında çalışan ve araştırmacı yetiştirmeye odaklanan bir kurum olduğunun altını çizen DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel de “TÜREB zaten kuruluş amacı dolayısıyla güçlü bir sektörel erişime ve ilgili araştırma altyapısına sahip. Yıllar önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, özel sektör ve akademinin vizyonu sayesinde kurulmuş bu birliğin deniz üstü alanında da çalışmasını destekliyoruz. Biz de DEHUKAM olarak denizin dokunduğu her yerde olmak istiyoruz. TÜREB Yönetimi de bu amaçla bizimle bağlantıya geçti. DEHUKAM yönetimi olarak iş birliği ile ortak çalışmaların ülkemize ve deniz üstü rüzgar alanındaki hedeflerimize yarar sağlayacağı düşüncesiyle her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar alanında karşılıklı bilgi alışverişi yaparak birlik ve beraberlik içerisinde çalışmayı hedefliyoruz. Protokolle deniz üstü rüzgâr enerjisi faaliyetlerinde hukuki altyapıya yönelik eğitim konularında TÜREB’e destek olarak ülkemizin bu alandaki ihtiyacını verimli bir şekilde karşılayacak çalışmalar yapmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.

Devamını oku

Trendler