Küresel elektrik üretiminin %7,6’sı rüzgardan

Editör
Küresel elektrik üretiminin %7,6’sı rüzgardan

Rüzgar ve güneş enerjisinin küresel elektrik üretimindeki payı 2022 yılında yüzde 12’ye ulaşarak rekor kırdı. Güneş enerjisinin küresel elektrik üretimindeki payı %4,5 olurken, 2022 yılında mutlak artışın en fazla gözlemlendiği rüzgar, küresel elektrik üretimindeki payını %7,6’ya çıkardı. Yenilenebilir kaynaklara geçişte hızla ilerleyen Türkiye’nin rüzgar ve güneşten ürettiği enerjinin elektrik üretimindeki payı ise, %15 ile küresel ortalamanın üzerinde yer aldı.

 

Enerji alanında çalışmalar yapan Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember, Küresel Elektrik İncelemesi Raporu’nun dördüncüsünü yayımladı. Dünyadaki elektrik talebinin %93’ünü temsil eden 78 ülkeden toplanan elektrik verilerini analiz eden ve üretime ilişkin değişimleri hesaba katan raporda, elektrik üretimindeki payları artan rüzgar ve güneşten elde edilen enerjiyle bu yıl fosil yakıtlardan üretiminde ve emisyonlarda düşüş döneminin başlayacağı tahmin ediliyor. Rapor ayrıca, dünyadaki karbon emisyonlarının %80’inden fazlasından sorumlu olan ilk 10 ülke ve bölgeyi de derinlemesine mercek altına alıyor. Ember’in Küresel Elektrik İncelemesi, 2022 yılındaki küresel elektrik üretimindeki değişimlere ilişkin en şeffaf ve güncel incelemeyi ve küresel ısınmanın 1.5 dereceyle sınırlanmasında elektrik dönüşümünde izlenecek yola ilişkin gerçekçi bir özeti sağlamayı amaçlıyor.

 

Küresel enerji sektörü, elektrikleşmenin, ekonominin tamamında emisyon kesintilerini gündeme getirme olasılığı göz önünde bulundurulduğunda, karbonsuzlaştırılması gereken ilk sektördür. IEA Net Sıfır Emisyonları senaryosu 2040 yılında net sıfıra ulaşmış bir enerji sektörünü işaret ediyor. Elektrik dönüşümünü takip etmek, bu nedenle iklim konusundaki ilerlememizi değerlendirmek için önem taşıyor. Yönetici özetinde önemli değerlendirmelerin yer aldığı raporda, “Rüzgar ve güneş enerjisindeki rekor büyüme sonucunda, dünya elektrik üretimindeki emisyon yoğunluğu 2022 yılında şimdiye kadarki en düşük yoğunluğuna indiği için enerji sektörünün karbondan arındırılmasının yolunda gittiği söylenebilir. Enerji sektörü emisyonlarının yıldan yıla düşmeye başlamasının görüldüğü an etkileyici bir an olacak. Ancak dünya henüz o noktaya gelmedi. Emisyonların da hızla düşmesi gerekiyor.” ifadeleri kullanılıyor.

 

Yönetici özetinde geniş değerlendirmelerin yer aldığı raporda, küresel elektrik üretimi başlıklar halinde analiz ediliyor:

 

Küresel enerjinin %12’sinin rüzgar ve güneşten üretildiği durumda, elektrik en temiz noktasına ulaştı

 

2022 yılında küresel elektrik üretiminin karbon yoğunluğu 346 gCO2/kWh gibi rekor bir noktaya düştü; bu şimdiye kadarki en temiz enerjiyi ifade ediyor. Bunun nedeni, küresel elektrik karmasında rüzgar ve güneşte, 2021 yılındaki %10’luk paydan %12’ye meydana gelen rekor artıştı. Tüm temiz elektrik kaynaklarının toplamı, küresel elektriğin %39’una ulaştı. Güneş enerjisi üretimi %24 büyüyerek 18 yıl üst üste en hızlı artış gösteren elektrik kaynağı oldu; rüzgar üretimiyse %17 arttı. 2022’de küresel güneş enerjisi üretimindeki artış, Güney Afrika’nın yıllık elektrik talebini tek başına karşılayabilecek düzeye ulaştı. Rüzgar enerjisi üretimindeki artışsa, İngiltere’nin neredeyse tamamına enerji sağlayabilecek duruma geldi. 60’tan fazla ülke şu anda elektriğinin %10’undan fazlasını rüzgar ve güneşten üretiyor. Bununla birlikte, nükleer enerji üretimdeki düşüş ve yeni devreye giren nükleer ve hidro santrallerin sayısındaki azalma nedeniyle elektrik kaynakları 2011’den beri ilk kez düştü.

 

Kömürde sınırlı artış, gazın sabit seyretmesi

 

Enerji sektöründeki emisyonlar 2022’de %1,3 artarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Elektrik her zamankinden daha temiz durumda; ancak daha fazlası tüketiliyor. Kömür üretimiyse, son 10 yıldaki ortalama büyümeye paralel olarak %1,1 arttı. 2021’de COP26’da kararlaştırılan “kömür enerjisinin aşamalı olarak azaltılması” eylemine 2022 yılında geçilmemiş olabilir; ancak enerji krizi de çok korkulduğu gibi kömür kullanımında aşırı bir artışa yol açmadı. Gaz enerjisi üretimi, gaz fiyatlarının küresel olarak artmasından sonra 2022’de, 3 yıl içinde ikinci kez olmak üzere %0,2 ile marjinal bir düşüş yaşadı. Gazdan kömüre geçişse 2022’de sınırlı kaldı; çünkü gaz 2021’de zaten çoğunlukla kömürden daha pahalıydı. 2022’de yalnızca 31 GW’lık yeni gaz santrali inşa edildi. Bu da 18 yılın en düşük seviyesine tekabül ediyor. Ancak 2022 yılında, dönüşüm hızlanırken bile ülkeler yedek kapasiteyi korumaya çalıştı. Dolayısıyla kapanan termik santral sayısı son 7 yılın en düşüğüydü.

 

2022, enerji emisyonlarının zirve yaptığı yıl olarak kayda geçebilir

 

Rüzgar ve güneş enerjisi sektörü emisyonlarındaki artışı yavaşlatıyor. Rüzgar ve güneşten elde edilen elektriğin tamamı fosilden kaynaklanmış olsaydı, 2022 yılında elektrik sektörü emisyonları %20 daha yüksek olurdu. Rüzgar ve güneş üretimindeki artış tek başına (+557 TWh), 2022’de küresel elektrik talebindeki artışın %80’ini karşıladı ( +694 TWh). Temiz enerji artışının 2023 yılında elektrik talebindeki artışı geçmesi muhtemeldir. Bu da artışın durgunluk dönemi dışında gözlemleneceği ilk yıl olacaktır. Elektrik talebindeki ve temiz enerjideki ortalama büyümeyle, 2023’ün fosil üretiminde küçük bir düşüş (-47 TWh, -%0,3) görüleceğini ve takip eden yıllarda rüzgar ve güneş enerjisindeki artış devam ettiği sürece fosildeki bu düşüşlerin büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Bu da, 2022 yılında “zirve” emisyonlara ulaşması anlamına gelir. Düşen enerji sektörü emisyonlarında yeni bir dönem yakın gözüküyor.

 

Raporda rüzgar enerjisinin ayrı olarak ele alındığı ve analiz edildiği bölümde, şu değerlendirmeler yer alıyor:

Rüzgar

 

Rüzgar enerjisi, 2022 yılında küresel elektriğin %7.6’sını (2.160 TWh) karşıladı. Çin, rüzgar enerjisinde 824 TWh ile en büyük üretici konumunda (rüzgar kendi elektrik karmasının da %9.3’ünü oluşturuyor). Danimarka ise %55 ile (19 TWh) oransal olarak en yüksek paya sahip. Almanya 126 TWh ile hem kü- resel olarak en büyük üçüncü üretici hem de %22 ile altıncı en büyük paya sahip ülke ko- numunda.

 

Net sıfırda rüzgarın rolü

 

Güneş enerjisinin yanı sıra rüzgar üretimi de elektrik sektöründeki emisyonları azaltmanın anahtarı konumunda. Her iki kaynak da 2050 yılına kadar küresel elektriğin yaklaşık %70’ini sağlayarak geleceğin elektrik sisteminin bel kemiğini oluşturacaktır. Bu nedenle, önümüzdeki 10 yıl için hızlı ölçeklendirme gerekiyor.

 

2022’deki değişim

 

2022 yılında mutlak artışın en fazla gözlemlendiği elektrik enerjisi kaynağı rüzgar oldu. Küresel rüzgar elektriği üretimi %17 artarak (+312 TWh), 2021’deki 1.848 TWh düzeyinden 2022’de 2.160 TWh’ye yükseldi. Güneş enerjisi tek başına göreli olarak daha yüksek artış kaydetti. Rüzgarın küresel elektrik üretiminde payı da 2021’deki %6,6 oranından %7,6’ya çıkarak yüzde 1 puan arttı. Çin’de rüzgar enerjisindeki artış, küresel artışın yarısından fazlasını oluşturdu (+168 TWh, +%26). Paralel olarak, rüzgar enerjisi dünya genelinde artış gösterdi. ABD (+56 TWh, +%15) ve AB (+34 TWh, +%8,8) ve İngiltere (+15 TWh, +%23), Brezilya (+8,5 TWh, +%12) ve Vietnam Vietnam (+6.3 TWh, +%262 rüzgar enerjisi üretiminde önemli artışlar kaydetti.

 

Ukrayna Yenilenebilir Enerji Derneği‘ne göre, rüzgar kapasitesinin çoğunun çatışmalardan etkilenen bölgelerde yer alması nedeniyle Ukrayna’nın rüzgar üretiminde düşüş yaşandı. Rüzgar enerjisi üretiminin halihazırda bir hayli düşük olduğu birkaç ülkedeyse yine düşüşler görüldü.

 

Uzun dönem trend

 

Rüzgar enerjisi üretimi son 20 yılda hızlı bir artış gösterdi. 2000 yılında rüzgar enerjisi 31TWh ile küresel enerjinin sadece %0.2’sine karşılık geliyordu. 2022 yılındaysa rüzgar enerjisi 2.129 TWh daha fazlaydı ve 2.160 TWh’ye ulaşmıştı. Sonuç olarak pazar payı da %7.6’ya ulaştı. Güneş enerjisi üretimine benzer şekilde, rüzgar enerjisi üretimi de son yıllarda önemli ölçüde hız kazandı. 2000 ile 2015 arasında, üretim yıllık %24 gibi göreli yüksek bir oranda arttı. Ancak, 2015’te rüzgar üretiminin 828 TWh’ye ve küresel üretimin %3,5’lik paya ulaşmasıyla mutlak artışlar küçük kaldı. O zamandan bu yana mutlak büyüme önemli ölçüde arttı ve sadece 7 yılda 1.332 TWh kapasite daha eklendi.

 

Rüzgâr üretiminin bu dönemdeki yıllık %15 artış oranıyla, göreli artış yavaşladı. 2022, rüzgar üretiminin %17 (+312 TWh) artmasıyla biraz daha yüksek bir artış gözlemlendi. Dikkat çeken başka bir nokta da, rüzgarın pazar payı o dönemde tüm G20 ülkelerinde artmasıydı. Almanya ve İngiltere’de rüzgar enerjisi şu anda üretimin %20’sinden fazlasını oluşturuyor: Sırasıyla %22 ve %25. Danimarka %55, İrlanda ve Uruguay %33 ile küçük ülkelerdeki biraz daha yüksek oranlara örnek teşkil ediyor.

 

Net sıfıra doğru

 

1.5 derecelik artışı amaçlamış enerji sektörü güzergahında, rüzgar enerjisi üretiminin, IEA Net Sıfır Emisyonları Senaryosu gereğince 2030 yılına kadar 7.480 TWh artması gerekiyor. Bu, 2030 yılına kadar yıllık %17’lik bir artışla küresel üretimin %21’ine ulaşması gerektiği anlamına geliyor. 2022 yılında rüzgar bu büyüme oranına ulaştı; ancak 2015-2022 arasında yıllık ortalama artış %15’in biraz altında kaldı.

 

Küresel elektrik sistemi dönüşüyor, ancak yeterince hızlı değil

 

Rüzgar ve güneş yeni süper enerji kaynaklarını oluşturuyor. Fosilden enerji üretiminin azaldığı yeni bir çağı başlatıyorlar. Bu da kömürün yanından gazdan da elektrik üretiminin azalacağı anlamına geliyor. Ancak henüz o noktaya gelinmedi. Küresel ısınmayı 1,5 derecede tutmak, rüzgar ve güneşteki büyük beklentileri karşılamak ve şu anda inşa ve kurulumları çok yavaş ilerleyen diğer temiz enerji kaynaklarına hız kazandırmak anlamına geliyor. Enerji sektörü emisyonlarında gelecek 10 yılda ihtiyaç duyulan hızlı düşüşleri sağlamak için yapılacak çok iş var.

 

Aynı yöne yolculuk, farklı hızlar

 

Güneş ve rüzgar, dünyanın her yerinde elektrik karmasını değiştiriyor. Bu değişim Avrupa’da erken başladı ve bu yüzyıl boyunca liderliğini sürdürdü. Bununla birlikte Okyanusya son zamanlarda Avrupa’yı, ekseriyeti Avustralya kaynaklı hızlı artış nedeniyle geçti. Kuzey Amerika da rüzgar ve güneşte konuşlandırmaya erken başladı ve küresel ortalamanın yukarısında yer aldı. Asya’nın başlangıcı biraz daha geç oldu ancak hızla yetişiyor ve dünya ortalamasını yakalamak üzere. Latin Amerika’da rüzgar ve güneş enerjisi 2014’ten 2021’e kadar arttı; ancak 2022’de yavaşladı. Afrika son birkaç yıldır yavaşlıyor. Orta Doğu, 2022’deki değişimin tahmin edilmesini güçleştiren veri şeffaflığındaki zayıflık nedeniyle, yolculuğunun halen başındaki tek bölge olma unvanını sürdürüyor.

 

Liderler ve geride kalanlar

 

AB, 2022’de elektriğinin %22’sini rüzgar ve güneşten üretti. Almanya’nın %32, İspanya’nın %33 ve Hollanda’nın %32 olduğu 7 AB ülkesi 2022’de elektriklerinin yaklaşık üçte birini rüzgar ve güneşten üretti. Polonya ve Macaristan şu anda %12’lik dünya ortalamasının üzerinde seyrediyorlar. Avrupa’nın uçlarında ise tablo değişken: Türkiye %15 ile dünya ortalamasının üzerinde, Rusya ise %1’lik orana sahip.

 

Kuzey Amerika’da ABD %15 ile küresel ortalamanın üzerinde kalırken; Kanada %7 ile altında yer alıyor. Dünyanın en büyük 5 mutlak rüzgar ve güneş üreticisinden üçü Asya’da: Çin, %14 (1241 TWh) ile küresel ortalamanın üzerinde; Japonya %11 (107 TWh) ile küresel ortalamanın biraz altındayken, Hindistan %9 (165 TWh) ile Japonya’yı takip ediyor. Asya’daki diğer ülkelerin çoğu güneş ve rüzgar yolculuğunun henüz başındalar: Güney Kore %5, Pakistan %4, Tayland %4, Filipinler %2, Singapur %2, Bangladeş %1 ve Malezya %1. Kazakistan dışındaki Avrasya ülkelerinin tümünde neredeyse sıfır söz konusu.

 

Latin Amerika’da birçok ülke küresel ortalamanın üzerinde: Uruguay %36, Şili %28, Brezilya %15, Arjantin %12. Ancak bazı ülkeler; Küba %1,4, Kolombiya %0,7, Ekvador %0,3, Venezuela %0,1 ve Paraguay %0,0 ile şimdiye kadar çok az inşaat ve kurulum gerçekleştirdi. Bununla birlikte, Küba dışında, büyük hidro kaynaklar nedeniyle hepsinde temiz enerjinin büyük payı bulunuyor.

 

Afrika’da Namibya %25, Fas %17 ve Kenya %16 rüzgar ve güneş payında başı çekiyor. Ancak diğer bölgelerde güneş ve rüzgar kaynaklı enerji oranı çoğunlukla küresel ortalamanın çok altında yer alıyor.

 

Orta Doğu’da güneş ve rüzgarın henüz yerleş- mediği gözlemleniyor. Birçok ülkede rüzgar ve güneş elektrik karmasının %1’inden azını oluşturuyor. Buna Bahreyn, İran, Irak, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar ve Suudi Arabistan da dahil. Suudi Arabistan, yenilenebilir enerji için büyük planlar paylaştı; ancak şimdiye kadar bu yönde çok az ilerleme kaydedildi.

 

Kaynak: ember-climate.org

Bu Makaleyi Paylaş
By Editör
Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.
Yorum Yap