Connect with us

Rüzgar Türbini İmalatçıları

Nordex Türkiye’de İnsan ve Kültür

Published

on

Nordex Türkiye’de kadronun hızla büyümesini destekleyen güçlü ve çalışkan bir İnsan ve Kültür Departmanı var. Dergimizin bu sayısında Nordex Türkiye İnsan ve Kültür Departmanı ekip üyeleri ile bir araya geldik. Hem kendilerini tanıdık hem de yaptıkları işler ve zorlu 2020 senesi aksiyonları hakkında bilgiler edindik.

Nordex’te İnsan Kaynakları Bölümü neden İnsan ve Kültür Bölümü olarak adlandırılır?

Değişim hızının gün geçtikçe arttığı günümüzde, küreselleşme ile birlikte dünyanın birçok yerinde İnsan Kaynakları yönetimi uygulamaları da değişim göstermektedir. Organizasyonlara düşen bu yeni düzeni doğru yorumlamak ve yeni çalışma düzeninde durağan kalmamaktır. “İnsan Kaynakları” departmanının şirketler içerisindeki rolü değişirken, dönüşüm kaçınılmaz olacaktır ve çalışanlarla iletişimi geliştirerek geri bildirim almayı daha fazla önemsemek önemli bir kriter olacaktır. Çünkü çalışanları anlamaya yardımcı olacak geri bildirim verme süreci her zamankinden daha fazla öne çıkmıştır. Bu nedenle, çalışanı merkeze alan, aidiyeti kuvvetlendiren ve bunun sonucunda da çalışanın şirkete katkısını maksimum düzeyde tutan bir anlayışla hareket etmek zorunlu hale gelmiştir. “İnsan Kaynakları”ndan “İnsan ve Kültür’e” dönüşümü de kaçınılmaz kılmıştır.

Nordex Türkiye’deki İnsan ve Kültür Departmanı olarak uluslararası sorumluluklarınızdan bahseder misiniz?

İnsan ve Kültür Departmanı olarak fonksiyonel anlamda yurtdışında bulunan ekiplerle koordineli çalışmak durumundayız. Bu koordinasyon da, yurtdışındaki süreçleri ve yenilikleri aynı zamanda Türkiye organizasyonunda
uygulanabilir kılmayı gerektiriyor. Günlük, haftalık, aylık toplantılarla departmanımızı ve Türkiye organizasyonumuzu güncel tutmak öncelikli hedefimiz haline geliyor. Kullanılan programların ve sistemlerin ortak olması sebebiyle de dinamik bir iletişim ağımız mevcut.

Bunun dışında, teknik ekiplerimizin üretim, montaj ve servis hizmeti olarak yalnızca Türkiye’ye değil, dünyanın pek çok yerine (Ukrayna, Hollanda, Hırvatistan, Pakistan, Meksika, Amerika…) destek vermesi de uluslararası bağımızı kuvvetlendiriyor. Çalışanlarımızın resmi süreçlerinin tamamlanması ve görevlendirmeleriyle ilgili tüm konuların takibini de yapıyoruz.

Şirketinizin çalışan profili hakkında bilgi verebilir misiniz?

Nordex Türkiye olarak Mart ayı itibariyle toplam çalışan sayımız 28’i kadın, 268’i erkek olmak üzere 296 kişidir. Bu toplamın 210’u saha çalışanı, 86’sı ise ofis çalışanıdır. Organizasyonumuz genç bir kadroya sahip olup, yaş ortalaması 35 yaş bandındadır. Mezuniyet durumu saha çalışanları için genellikle lise/meslek yüksek okulu, ofis çalışanları için lisans olarak değişiklik göstermektedir.

2020’de Rüzgar Enerjisi sektörü çok yoğun bir sene geçirdi. Nordex İnsan ve Kültür Departmanı olarak siz nasıl hazırlandınız, neler yaptınız?

Nordex’te, 2019 yılı sonu itibari ile yirmiden fazla projenin tüm satış aşamaları başarılı ve eksiksiz bir biçimde tamamlanmış durumdaydı. Bununla birlikte, 2020 yılının YEKDEM’in (Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması’nın) son takvim yılı olması sebebiyle yoğun bir dönemin bizi beklediğinin farkındaydık. Özellikle işe alımların planlanması ve doğru zamanda tamamlanabilmesi için zamanı etkin ve verimli bir şekilde kullanmak bizim için oldukça önemliydi. Bu da, şirket içerisindeki diğer departmanlarla kuvvetli bir iş birliği yapmayı beraberinde getirdi. Bu dönemde ekibimize 51 saha, 16 ofis çalışanı katıldı. Projelerin yoğunluğunu en sağlıklı ve hızlı iş gücüyle yönetebilmek için de dönemsel olarak 30 çalışanımız görevine başladı.

Öte yandan pandemi, ilk olarak süregelen tüm rutinlerimizin değişimini de gerekli kıldı. Değişimlerle dolu olacağı düşünülen bu yılın sağlıklı tamamlanabilmesi için bazı beceriler ve alışkanlıkların önemini tespit etmek ve performansı düşürmeden iş sürekliliğini sağlamak için daha hassas ve empatik bir yaklaşım sergiledik. Bu dönemde, iş/karar süreçlerinin aksamaması için aldığımız hızlı ve yerinde aksiyonlarla da hem mevcut çalışanlarımızla hem de ekibimize yeni katılacak potansiyel adaylarla iletişimimizi mümkün olduğunca canlı tutmaya çalıştık. Eğitim ve oryantasyon programlarını mümkün olduğunca aksatmamak için planlamalar yaptık, katılımları en yüksek oranda tuttuğumuz için çalışanların ekiplerine ve kuruma adaptasyonunu hızlandırmış olduk.

Pandemi döneminde çalışanlarınızın rahat çalışabilmeleri için neler yaptınız?

Yakın tarihte tecrübe edilmemiş bir pandemi krizini yönetmek, bizler için hızlı ve etkin kararlar almayı gerektirdi. Bu sebeple de, 16 Mart 2020 itibariyle öncelikli olarak İstanbul ve İzmir’deki ofislerimizde evden/uzaktan çalışma modeline geçiş yaptık. Ofiste çalışmaya devam etmeyi tercih eden çalışanlarımız için ise fiziksel olarak güvenli bir çalışma ortamı yarattık. Saha/ofis fark etmeksizin çalışanlarımızın adreslerine düzenli olarak maske ve dezenfektan gönderdik. Ofise girişte zorunlu ateş ölçümü uygulaması yaptık, çalışma masaları arasına plexiglass seperatörler koyduk, toplu taşımayla ulaşımı engellemek adına ofise gidiş gelişleri belirli bir sisteme oturttuk. Bu süreçte santrallerimizde teknisyenlerimiz operasyonlarına devam ettikleri için benzer önlemleri de sahalarda uyguladık.

Uzaktan çalışmanın iş verimliliği üzerindeki etkisini düşündüğümüzde ise, çalışanların motivasyonlarını yüksek tutmak ve iş-özel yaşam dengesini koruyabilmeleri için periyodik bilgilendirme toplantıları ve konuyla ilgili uzmanların görüşlerinin paylaşıldığı online etkinlikler organize ettik. Tüm çalışanlarımızla sürekli olarak iletişimimizi koruduk.

Şirketinizdeki kadın istihdamı hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Küreselleşmeyle birlikte kadınlar kendilerine farklı alanlarda çalışabilecek fırsatlar yaratmaya başladılar. Ancak bu fırsatlar beraberinde toplum ve iş dünyasındaki bazı alışkanlıkları kırmayı, sosyo-kültürel bakış açılarına göğüs germeyi de zorunlu kılmıştır. İş dünyasında cinsiyet eşitliğine ulaşabilmek için ilk aşamada geçmişten gelen gelenekçi ön yargılardan uzaklaşmak, ardından şirketlerde fırsat eşitliğini ön plana alarak, performansa bağlı değerlendirmelerin her bir çalışana eşit ve şeffaf kriterlerle uygulanması ihtiyacını da ortaya koymak gerekmektedir.

Nordex Türkiye’de, alışılmış kalıpların dışında ve sektörün gerekliliği doğrultusunda kadınların rüzgar enerjisi sektöründe kendilerini geliştirmelerini ve kalifiye çalışanlar olarak Nordex’e, sektöre ve Türkiye’ye katkı sağlamalarını umuyoruz. Özellikle teorik bilginin pratikle pekişmesi için üniversiteler ile özel sektör iş birliğinin bu alandaki kadın istihdamının artırılmasında çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu amaçla da İzmir’de Teknik Eğitim Merkezi’mizde eğitmenlerimiz ile öğrenci ve yeni mezun mühendislerimizi, teknik eğitim almış kadın çalışanları bir araya getiriyoruz. Ofis/saha pozisyonlarında cinsiyetten bağımsız olarak pozisyonların her iki cins için de ulaşabilir ve değerlendirme sürecinin de şeffaf ve adaletli olmasını gözetiyoruz.

Nordex Türkiye’den diğer ülkelerdeki organizasyonlarına transfer imkânları bulunuyor mu? Bu konuda çalışanlarınızı destekliyor musunuz?

Nordex Türkiye’nin genç, dinamik ve aynı zamanda tecrübeli kadrosu yurtdışı organizasyonlarının da dikkatini çekmektedir. Bu anlamda diğer ülkeler, çalışanlarımızı orada yakalayabilecekleri kariyer fırsatlarıyla ilgili bilgilendirip transfer sürecine ön ayak olabiliyorlar. Bir diğer seçenek ise, çalışanlarımız Nordex’in kariyer portalı aracılığıyla diğer ülkelerdeki açık pozisyonları inceleyip başvuru yapabiliyorlar. Sadece 2021 yılının ilk üç ayında, farklı pozisyonlardaki 3 çalışanımızın İsveç, İngiltere ve Hollanda’ya transfer sürecinde destek olduk. Nordex Türkiye üst yönetimi ve ilgili departman yöneticileri de bu konuda yenilikçi bir bakış açısıyla çalışan dostu bir tavır sergilemektedir.

Nordex Türkiye’de çalışmak isteyen arkadaşlarımız sizlere nasıl ulaşabilirler?

Öncelikle Kariyer.net ve Linkedin gibi platformlardaki ilanlarımızı takip edip başvuru yapabilirler. Bireysel olarak iletişime geçmek isteyen kişiler de cbesikoglu@nordex-online.com ve aurkmez@nordex-online.com adreslerinden
bizlere ulaşabilirler.

Cansu Beşikoğlu Köse

İnsan ve Kültür Müdürü

2011 yılında lisans eğitimimi Marmara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde tamamladıktan sonra, 2014 yılında İstanbul Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi yüksek lisans programına başladım. Yüksek lisansım devam ederken, işe alım danışmanlığı yapan bir firmanın mühendislik ekibinde çalışmaya başladım. Farklı sektörlerdeki şirketlerin mühendislik kadroları için işe alımlar gerçekleştirdim. Bu iş tecrübesi ile mühendis profillerini yakından tanıma fırsatı buldum. Nordex kariyerime 2014 yılı Ağustos ayında stajyer olarak başladım ve görevime İnsan ve Kültür Müdürü olarak devam etmekteyim. 6 yılı geçen bu süre içerisinde İK’nın birçok fonksiyonunda deneyim kazanma fırsatı buldum ve çok değerli yöneticilerle birlikte çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Üniversiteden mezun olduktan sonra herkesin isteği, öncelikli olarak insan odaklı ve çalışanına değer veren bir şirkette çalışmaktır. En azından benim için en önemli konulardan biridir bu. Bu anlamda Nordex’te çalışmaktan ve bu ailenin bir parçası olmaktan çok mutluyum.

Ayça Ürkmez

İnsan ve Kültür Departmanı Uzmanı

Nordex’teki kariyerime Ağustos 2016 yılında, Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde 4. sınıf öğrencisiyken uzun
dönem stajyer olarak başladım. Öğrencilik hayatım devam ederken 1.5 yıllık bir staj dönemi yaşadım. Stajım süresince lisans eğitimim sırasında öğrendiğim işletme fonksiyonlarına ait teorik bilgiyi yerinde görme ve özellikle İnsan Kaynakları uygulamalarını tecrübe etme fırsatı buldum. 2017 yılında mezun olduktan sonra, organizasyondaki
görevime uzman yardımcısı olarak devam ettim. Mart 2020 itibariyle de İnsan ve Kültür Departmanı’nda uzman
olarak çalışmaktayım. Nordex profesyonel kariyerime adım attığım ilk basamak. Bu sebeple bendeki yeri her zaman özel kalacak. “Nordex’te çalışmanın en keyifli yanı nedir?” sorusunu da tek bir cevapla sınırlandıramıyor olmak, benim için bir kurumdan daha fazlasını ifade ediyor olmasındandır. Nordex yalnızca benim için değil, tüm çalışma arkadaşlarım için bir okul, bir ev, bir yaşamdır. Burada büyüyüp bu kültürün bir parçası olarak hayatı tanımaya
devam ettiğim için kendimi oldukça şanslı hissediyorum.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Rüzgar Türbini İmalatçıları

AEMOT, yerli rüzgar türbini için Aselsan’a 4.7 MW’lık generator üretecek

Published

on

By

AEMOT GENARATOR

Elektrik motoru üretiminin yerli öncülerinden AEMOT, yerli rüzgar türbini üreticisi Aselsan ile generator üretimi konusunda anlaşmaya vardı. AEMOT, yerli rüzgar türbini için 4.7 MW’lık iki adet rüzgar türbini generatorü üretecek.

Türkiye’nin en önemli elektrik motoru imalatçılarından biri olan AEMOT, ‘Türkiye’de üretilmeyen motorları üretme’ mottosunu sürdürüyor. 2020 yılında kurduğu Orta Gerilim Motor ve Jeneratör Fabrikası’yla, bütün proseslerin tek yerde üretildiği bir üsse dönüşen AEMOT, jeneratörlerin verimliliğinde Avrupalı rakipleriyle yarışıyor.

Son olarak, Aselsan mühendisliğinin AEMOT Electric Motors & Generators’un üstün üretim altyapısı ile birleştiği yeni bir projeyi duyuran AEMOT, Türkiye’nin yerli rüzgar türbini üreticisi Aselsan ile 4.7 MW’lık iki adet rüzgar türbini generatorü üretimi üzerine anlaşmaya vardı.

Kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin ihtiyacı olan motor ve generatorleri günümüz teknolojisiyle üretmeye ve geliştirmeye odaklanan AEMOT, bu projelerle birlikte gelişmeye sürekli devam eden Türk sanayisinin geldiği noktayı ve geleceği durumu gösteriyor. Verimli motorlar, yenilenebilir enerji ve elektrikli araç motorları öncelikli alanları olarak belirleyen AEMOT, Türk sanayisi için gereken “dikey üretim” yöntemini rüzgar generatorlerinde de uygulayarak sanayiye öncülük ediyor.

Tecrübesi, finansal ve teknolojik altyapısı ve teknik kadrosu ile uluslararası normlarda faaliyetlerini sürdüren; yenilenebilir enerjide yüksek güvenilirlik, yüksek verimlilik ve yüksek performans hedefiyle Ar-Ge çalışmalarına sürekli devam eden AEMOT, tasarımdan üretime kadar yerli ve milli olan bu projeyle önemli bir başarıya ve ilke imza atıyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Rüzgar Türbini İmalatçıları

Rönesans Enerji’den 189 MW’lık rüzgar enerjisi yatırımı

Published

on

By

RÖNESANS ENERJİ-NORDEX

Rönesans Holding, dünyanın en büyük enerji şirketleri arasında yer alan TotalEnergies ile gerçekleştirdiği Rönesans Enerji ortaklığı sonrasında ilk yatırım için düğmeye bastı. Rönesans Enerji, 189 MW’lık rüzgar enerjisi yatırımı için bu alanda pazar lideri Nordex Grup ile hareket edecek.

Singapur Devlet Yatırım Fonu (GIC), Paris merkezli altyapı fonu Meridiam ve Japonya merkezli ticaret devi Sojitz Corporation gibi ortaklarla hayata geçirdiği başarılı iş birlikleri ile öne çıkan ve Dünya Bankası’na bağlı Uluslararası Finans Kurumu’nun (IFC) da hissedarı olduğu Rönesans Holding’in iştiraklerinden Rönesans Enerji, Almanya merkezli Nordex Grup ile Türkiye’de hayata geçirilecek 189 MW’lık rüzgar enerjisi yatırımı için anlaşmaya vardı.

Müteahhitlik ve yatırım faaliyetlerinin yanı sıra enerji sektöründe de büyümesini sürdüren Rönesans Holding, stratejik büyüme alanı olarak gördüğü yenilenebilir enerjide yatırımlarına devam ediyor. Türkiye’nin yeşil dönüşümüne öncülük etmeyi hedefleyen holdingin grup şirketlerinden Rönesans Enerji, dünyanın en büyük enerji şirketleri arasında yer alan TotalEnergies ile gerçekleştirmiş olduğu ortaklık sonrasında ilk yatırımını hayata geçirmek için lider yenilenebilir ekipman sağlayıcılarından Nordex Grup ile yeni rüzgar yatırımı kapsamında anlaşmaya vardı. Önümüzdeki 5 sene içinde Türkiye’de 2 GW’lık yenilenebilir enerji yatırım planı bulunan Rönesans Enerji, 189

MW’lık ilk yatırımı için Nordex Grup ile hareket edecek.

Nordex Enerji A.Ş. Türkiye, 3.583 MW’ın üzerindeki kurulu gücü ve 917 MW’lık yapım aşamasındaki rüzgar kapasitesi ile 2017 yılından bu yana pazar lideri konumunda. Anlaşma kapsamında Nordex Enerji, yine Rönesans Holding çatısı altındaki Almanya merkezli Heitkamp Industrial Solutions GmbH ile üç proje için sözleşme imzaladı. Rönesans Enerji için Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) modeli kapsamında hayata geçirilen YEKA RES-3 ihalesinin bir parçası olan üç projeye, Nordex tarafından 27 adet N163/6.x tipi 113 metre yüksekliğinde, 163 metre rotor çapında rüzgar türbini temin edilecek.

Dünyanın en uzun ve en derin tren yolu tüneli olan Gotthard Base’i de hayata geçiren Heitkamp Industrial Solutions GmbH, bu projelerde Rönesans Enerji adına EPC (Mühendislik, Tedarik ve Kurulum) yüklenicisi olarak hareket edecek. Projenin ana yüklenicisi olarak Heitkamp, rüzgar santrallerinin inşaat ve elektrik işleri ile 154 kV enerji iletim hatlarının tesis işlerinden sorumlu olacak.

TotalEnergies ile yaptığı ortaklık sözleşmesi ile birlikte 5 yıl içinde Türkiye’ye yaklaşık olarak 2 milyar Euro yenilenebilir enerji yatırım yapmayı planlayan Rönesans Enerji, toplamda 189 MW’lık rüzgar enerji yatırımını içeren anlaşma kapsamında, en büyük kurulumu 84 MW değerinde 12 türbin ile Malatya Sağıluşağı’na yapacak. Bununla birlikte, Çorum Osmancık’da 56 MW’lık 8 türbinin ve Sivas Kayalar’da 49 MW değerinde 7 türbinin kurulumu da tamamlanacak. Türbin ekipmanları, bakanlık ile imzalanan sözleşme çerçevesinde yüksek bir yerlilik oranına sahip olacak. Türkiye’de ticari anlamda satışta olan en yüksek kapasiteli, 7 MW’lık rüzgâr türbinlerinin devreye alınacağı projede; kullanılacak kule, kanat ve jeneratör dahil olmak üzere birçok ekipman Türkiye’de üretilecek. Malatya, Çorum ve Sivas illerinde kurulumu gerçekleşecek ve toplam 189 MW kurulu güce sahip olacak santrallerin 2024 yılı sonunda devreye alınması planlanıyor. Projelerin devreye girmesi ile Türkiye’de yaklaşık 380.000 hanenin elektrik tüketiminin karşılanması ve yıllık yaklaşık 370.000 ton CO2 salımının önlenmesi hedefleniyor.

2040 yılında toplam emisyonu net sıfıra indirmeyi hedefliyor

Rönesans Holding Başkanı Erman Ilıcak ve Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp, geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamada, geleceğe adım atarken sürdürülebilir bir geleceği garanti altına almak için kararlı olduklarını, bu kapsamda 2040 yılında, toplam emisyonu net sıfıra indirmeyi hedeflediklerini, 2030 yılında da 2022 yılına göre emisyonları yüzde 55 azaltmayı taahhüt ettiklerini dile getirmişti.

Rönesans Holding’in net sıfır emisyon yolculuğunda yenilenebilir enerji yatırımlarının çok önemli olacağını ifade eden Rönesans Enerji Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Hatem, “Bu anlaşmayla net sıfır emisyon yolculuğumuz için önemli bir adım atarken, ülkemizin rüzgar enerjisinde hedeflediği yenilenebilir kapasiteye ulaşmasında da etkin bir rol üstlenmiş olduk” dedi.

“Yeşil enerji dönüşümüne öncülük etmeyi hedefliyoruz”

“Rönesans Enerji, bugün itibarıyla bünyesinde barındırdığı 6 hidroelektrik santralı (HES) projesiyle 166 MW’lık kurulu güce sahip bulunuyor. Nordex ile anlaşmaya vardığımız bu 3 yeni projeyle toplam kurulu gücümüz 355 MW’a çıkacak. Yeni dönemde de yüzde 100 yenilenebilir enerji portföyü ile büyümeye devam ederek, Türkiye’nin en büyük 3 yeşil enerji şirketinden biri olmayı hedefliyoruz” diye konuşan Emre Hatem şu bilgileri verdi: “Dünyanın enerjide lider oyuncularından Fransız TotalEnergies ile gerçekleştirdiğimiz ortaklık ile Türkiye’nin yeşil enerji dönüşümüne en etkin oyuncularından biri olma hedefimizde emin adımlarla ilerliyoruz. Rönesans Enerji, yüzde 100 yeşil enerji portföyü ile büyümeye devam edecek; fosil kaynaklı hiçbir enerji üretim santrali geliştirmeyeceğiz. Türkiye Ulusal Enerji Planı’ndaki 2028 yılına kadar gerçekleştirilmesi öngörülen yeşil enerji yatırımlarının yaklaşık yüzde 7’sini TotalEnergies ile birlikte gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu yatırımlar sayesinde yılda yaklaşık 1 milyar metreküp doğalgaz ithalatının önüne geçmiş olacağımız gibi 3,5 milyon ton sera gazı emisyonundan kurtulacağız.”

“Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki kararlılığını destekliyoruz”

Bu yeni anlaşmayla ilgili açıklama yapan Nordex Grup CSO’su Patxi Landa, “Türkiye’de pazar lideri olarak konumumuzu güçlendirmek bizim için büyük bir gurur. Türkiye’nin enerji miksinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırmaktaki kararlılığını yeni ve yüksek verimliliğe sahip ürünlerimizle desteklemekten çok mutlu olduğumuzu söylemek isterim” yorumlarını yaptı.

Nordex Avrupa Bölge CEO’su İbrahim Özarslan ise, “Rönesans Enerji ile yepyeni bir iş ilişkisine girdiğimiz için mutlu ve gururluyuz. İmza öncesinde bize gösterilen güven için de Rönesans’a çok teşekkür ediyoruz. İmzaladığımız YEKA RES-3 projeleri en yeni ürünlerimizden biri olan N163/6.X türbinimizi Türkiye pazarında yerlileştirme yolunda çok büyük önem taşımaktadır. Stratejimiz doğrultusunda daha fazla yerli üretime odaklanarak hem Türkiye pazarında sağlam olan yerimizi bir adım öteye taşımayı, hem de tedarik zincirimizi ihracat ağırlıklı bir hale getirmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Rüzgar Santralleri

Türkiye rüzgar enerjisinde 3.0 dönemini yaşıyor

Published

on

By

Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları arasında hidroelektrikten sonra en yüksek kapasiteye sahip rüzgar enerjisi sektörü, kurulu güç olarak 12 GW seviyesine doğru ilerliyor. Türkiye’nin toplam elektrik ihtiyacının karşılanmasındaki payını her geçen gün artıran sektör, önemli gelişmelere sahne oluyor. Ülkemizin rüzgar enerjisindeki gelişimini “Türkiye rüzgar enerjisinde 3.0 dönemini yaşıyor” ifadesiyle özetleyen ENERCON CAMEA Satış Müdürü İsmet Habir, rüzgar enerjisinin Türkiye’deki gelişimi ve geleceği, YEKA-RES 3 ihalesi, depolamalı RES ve GES konusu, öztüketim projeleri, yatırımcıların ve yatırımcı adaylarının nelere dikkat etmesi gerektiği gibi birçok önemli konuyu Rüzgar Enerjisi Dergisi’yle paylaşıyor.

Rüzgar Enerjisi Dergisi soruyor, ENERCON CAMEA (Central Asia, Middle East and Africa – Orta Asya, Ortadoğu ve Afrika) Satış Müdürü İsmet Habir sektördeki son gelişmeleri değerlendiriyor.

Türkiye’de rüzgar enerjisinin gelişimi ve gelinen nokta konusunda neler düşünüyorsunuz?

Geçmişten günümüze kendi içinde kıyaslandığında Türkiye için iyi hikayesi olan başarılı bir süreç yaşandığını düşünüyorum. Türkiye rüzgar enerjisinde 3.0 dönemini yaşıyor. 25 yıl önce ilk rüzgar türbini devreye alındı. 15 yıl öncesine kadar ise tanışma ve keşif süreciydi. Bu süreci, yatırımcıların gelişmesi ve rüzgar enerjisinin elektrik üretiminde kayda değer bir kaynak olarak görülmesi süreci takip etti. Şimdi ise, yatırımcı ve tedarikçilerin ötesinde; sanayi, danışmanlık, mühendislik ve hizmet işleri alt yüklenicileri ile birlikte geniş bir ekosistem oluşmuş durumda. Halihazırda kurulu güç olarak 12 GW seviyesine doğru tüm paydaşlarla birlikte ilerliyoruz

 

Rüzgar enerjisi açısından bundan sonraki sürecin nasıl devam etmesini bekiyorsunuz?

Bu konuyla ilgili T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2022 yılında yayımladığı ‘Ulusal Enerji Planı’na göre 2035 yılına kadar RES kurulu gücünün 29,6 GW seviyesine ulaşması öngörülüyor. Bu da yıllık 1,4-1,5 GW yeni kapasite anlamına geliyor. Öte yandan bunun en az iki katını başarabileceğimizi ve başarmamız gerektiğini düşünüyorum. Rüzgar ekosis- teminde geriye gitmemek ve büyüme trendini sürdürmek çok önemli. Bu sadece Türkiye’nin elektrik üretiminde rüzgar enerjisinin payını arttırması için değil; küresel bir mal ve hizmet tedarikçisi olup, rüzgar endüstrisinde ve rüzgar hizmet sektöründe de daha iddialı bir konuma gelmesi, daha fazla istihdam olanağı sunması için gerekli. Tabii ki bu kapasitelerin uygulamaya geçebilmesi için şebeke altyapı yatırımlarının da paralel olarak yapılması, idari süreçlerin etkinliği ve finansa erişebilirlik konuları anahtar rol oynayacaktır.

Öte yandan dünyada son 3 yılda yaşanan pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte birçok ülke için enerjide arz güvenliği en önemli milli meseleler haline geldi. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için de RES kurulumlarında birkaç kademe hız artışı yaşanması gerekiyor. AB içerisinde Türkiye’nin enerji tüketimi ile kıyaslanabilecek ülkelere baktığımızda, onların da farkı açtığını ve açıkladıkları hedeflere göre bu farkı açmaya devam edebileceklerini görü- yoruz. Buna karşı önlem olarak Türkiye’de de yeni YEKA-RES ihaleleri, mevcut RES’lerin kapasite artışları, depolamalı RES, hibrit santral ve lisanssız (öz tüketim) RES kapasitelerinin açıklandığını görmekteyiz. Bazı uygulamaların, RES yatırımlarını yeni büyük oyunculara ve sermaye sınıfının orta-alt tabakalarına da genişlemesini sağlayabilecek uygulamalar olduğunu da görmekteyiz.

Burada önemli olan unsurlardan biri mümkün olan en fazla kapasiteyi mümkün olan en kısa zamanda hayata geçirmeye odaklanmaktır. Çünkü RES’lerden elektrik üretim eğrisini ne kadar büyük bir eğimle yukarı taşırsak kümülatif kazancımız da bu eğrinin integrali hesabına göre çok fazla olabilecektir. Bu bağlamda, tüm bu kapasitelerin verimli, hızlı şekilde hayata geçirilebilmesi için projelerin finanse edilebilirliği, izin süreçlerinin yalınlaştırılması gibi konulara hizmet edecek yeni düzenlemelerin de yapılabileceğini düşünüyorum.

RES yatırımlarının yeni yatırımcılara yayılması konusunu biraz açar mısınız? Bu konuda nasıl gelişmeler yaşanıyor?

Öncelikle YEKA-RES 3 ihalesinde ilk defa RES yatırımcısı olacak oyuncular görüyoruz. İhaledeki 20 bölgeyi kazanan 8 yatırımcıdan 3’ü (eğer proje devirleri yaşanmazsa) sektöre bu ihale vesilesiyle girecekler. Tabii buraya, projelerin ihale teknik şartnamesinin karşılana- maması veya uzayan birtakım süreçlerle fizibilitenin kaybolması riskinden dolayı bir şerh koymak lazım. YEKA RES 1-2-3 ihaleleri ile kazandırılan 2.850 MW’nin tamamının hayata geçemeyebileceğini de değerlendirebiliriz.

Depolamalı RES ve GES konusu, bilindiği üzere 4 binin üzerinde ve toplam 221 bin MW’ye tekabül eden rekor başvuru aldı. Elbette ki bunun bir kısmı bizzat yatırımcı adayının kendisi iken bir kısmı proje geliştiricisi hüviyetine daha yakın başvurular olabilir. Bu başvurular kapsamında hangi yatırımcılara tahsis verileceğini göreceğiz. İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla bu başvuruların 744 MW’sine karşılık gelen kısmı için ön lisanslar verildi. Tahsis verilen ve verilecek yatırımcılar arasında yeni oyuncular olup olmayacağını da göreceğiz. Dağıtılacak kapasitenin başvuruya oranla düşük kalacağını ve bağlantı kapasitesi olan bölgelerin (hat, trafo ve şalt açısından) önceliklendirileceğini düşünürsek; bu kapasitelerden, halihazırda enerji üretim yatırımcısı olan oyuncuların daha ağırlıklı tahsis alabileceğini tahmin ediyoruz.

Yatırımın düşük kapasitelerde daha geniş kitleye dağılmasını sağlayacak en önemli uygulama, yenilenen ‘Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği’ saye- sinde gerçekleşiyor. Bu yönetmeliğin birçok perspektiften kritik rol oynayabileceğini düşünüyorum. Öztüketim projeleri Türk sanayisi açısından kritik bir öneme sahip. Öztüketim projelerine sadece enerji bağımsızlığı veya üretim maliyetinin düşürülmesi perspektifinden bakmamak lazım. Türk sanayisinde üretilen ürünlerin karbon ayak izinin düşürülmesi ve bunun sertifikalanması; ürünlerin gümrüklerde karşılaşmaya başlayacağı ticaret duvarlarını (gümrükte karbon vergisi uygulamalarını) da aşmasını sağlayacak. Türk sanayicisinin bu konuda çok hızlı aksiyon alması gerektiğini düşünüyorum. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın da konu ile yakından ilgilendiğini, bu meseleye önem verdiğini, yeni finans kaynaklarını bu kapsamda yönlendirmeye çalıştığını gözlemlemekteyiz. Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum çalışmaları kapsamında yürüttüğü “Sanayide Yeşil Dönüşüm Projesi” de bu çalışmalardan biri. Önümüzdeki günlerde bu kapsamda yeni bir finansman duyurulmasını bekliyoruz.

Öztüketim projeleri, özellikle demir-çelik, alüminyum, cam, çimento, plastik, kimya, madencilik gibi hem enerji tüketimi yüksek hem de finansal güçleri itibarıyla büyük enerji yatırımcısı olmaya aday sanayi kuruluşlarını da sektöre çekme ihtimalini sunuyor. ISO’nun yayımladığı Türkiye’nin En Büyük Sanayi Kuruluşları Listeleri’nin üst sıralarından yeni RES yatırımcıları çıkması da mümkün. Bu ya- tırımcılar sektöre öztüketim projeleri ile adım atabilirler.

Yatırımcılar ve yatırımcı adayları nelere dikkat etmeli?

Öncelikle tabii ki rüzgarı anlamak, öğrenmek gerekiyor. Rüzgar enerjisinin güneş enerjisi kadar kolay anlaşılabilir olmadığını kabul ediyorum. Öte yandan, RES’ler Türkiye’nin birçok bölgesinde GES’lere göre iki kattan daha fazla enerji üretebilen, daha verimli olan ve çok daha az bir alan işgal eden bir yatırım türüdür. RES yatırımlarının ise süreçleri farklı zorluklar içermektedir. Örneğin RES yatırımı öncesi bir ön yatırım ile minimum 1 yıllık rüzgar ölçümü yaptırılması bunlardan biridir. Yatırımcı aday- larımızın bu süreçleri yönetebilmesi adına Türkiye rüzgar ekosisteminde kalifiye danışmanlık hizmet tedarikçileri de mevcuttur.

Bir diğer konu, RES yatırımı yaparken satın alınacak türbini sadece ilk yatırım maliyetine göre veya sadece finansal fizibilite tablolarına göre değerlendirmek bazı risklerin göz- den kaçırılması ile sonuçlanabilir. Alınacak ürünün kalitesi ve sorunsuz çalışmaya yakın olması da her zaman hesaba katılmalıdır. Buna ek olarak, tedarikçi seçimi kararı verilirken; tedarikçiyi servis, bakım, onarım perspektifinden de değerlendirmeye almak kritik öneme sahiptir. İlk yatırım maliyeti daha ekonomik görünen bir türbin eğer devreye alındıktan bir süre sonra, türbinden veya bir dış etkenden (doğa olayı vb) kaynaklanan bir arıza ile birkaç ay devre dışı kalırsa bu duruşun maliyetleri çok ağır olabilir. Dolayısı ile servis ihtiyaçlarına hem bugün hem de gelecekte hızlı yanıt verebilecek, ülke içinde gelişmiş servis ağları bulunan üreticilerin tercih edilmesi bu kapsamda değerlendirilebilir.

İçinde bulunduğumuz bu dönemde birçok ülke 2022 ve öncesine kıyasla çok daha büyük oranlarda RES kurulum kapasite tahsisleri planlıyor. Örneğin Almanya’nın önümüz- deki 5 yıl için yıllık kurulum hedefi 10 GW/ yıl seviyesinde. Bu hedef 2018-2022 yılları arasında devreye alınan 5 yıllık toplam kurulumun önümüzdeki yıldan itibaren her sene yapılması anlamına geliyor. Birçok Avrupa ülkesi, Amerika ve Çin genel olarak hedeflerini katlayarak yükseltmiş vaziyette. Dünyadaki bu gelişmelerden dolayı teslim sürelerinin uzaması, bazı türbin üreticilerinin her markete yetişmekte zorlanması gibi sonuçlar da ortaya çıkabilir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, yatırımcıların proje geliştirme ve sipariş verme konularındaki zamanlama yönetimi stratejik rol oynayacaktır.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com