Connect with us

Esinti’miz bol olsun

Yayın tarihi:

-

Samimi bir itiraf ile yazıma başlamak istiyorum. Bugüne değin paylaşımlarım güneş enerjisi ve yatırımları odaklı iken ilk kez rüzgar enerjisi için bir yazı hazırladım. Biraz heyecan da yapmadım değil ama geçerli, masum bir sebebim var. Eski bir bankacı olarak enerji sektörünün finansmanı için naçizane elimden geleni yapma gayreti içindeyim. Ancak aktif çalışmalarımın hedef alanı, enerji sektöründe faaliyette olan KOBİ segmentinin finansmanı olduğu için lisanssız yenilenebilir enerji projeleri ile teşrik-i mesaim daha fazla oldu. Hal böyle iken, RES projelerinin de ağırlıklı kurumsal ölçekli lisanslı yatırımlar olması kaynaklı, rüzgar ile aramda bir miktar mesafe bulunmakla beraber aslında iki taraf olarak birbirimize her daim de sempati duyduk. Nasıl mı? Rüzgarı bol Gümüşlük’teki yazlık evimde bahçeme çıktığımda karşımda 3 tane rüzgar türbini ile güne başlıyorum ve keyifle, bakalım bugün çarklar nasıl dönecek diye izliyorum. Hava rüzgarlı olunca kendi kendime seviniyorum, ne güzel hızlı dönüyorlar, üretim hızlandı diye hatta o an yatırımcı ve daha da ileri gidersem finansör kurum adına seviniyorum. Ve yine yakınımdaki yeldeğirmenlerine de bakarken doğanın yüzyıllardır bizlere sunduğu temiz enerji kaynakları için minnetimi tekrarlıyorum. 

Ülkemizin büyük bir zenginlikle her başlıktaki yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip olduğunu, güneşin (sıcaklığın) rüzgarın da oluşmasında etken olduğunu, dünyaya ulaşan güneş enerjisinin yaklaşık %2’sinin rüzgâr enerjisine dönüştüğünü de hatırımızda tutarsak temiz bir hafızaya sahip olmuş oluruz.

En basit hali ile hava hareketlerinin yer değiştirmesi olan rüzgarın, bir enerji kaynağı olarak bize yel değirmenleri ile elektrik enerjisi sağlaması 1890 yılına dayanmakta. Bu tarihten sonra da değirmenler küçük ev ve çiftliklere elektrik sağlamak için kullanılmış. Ve bugüne geldiğimizde çok şık dizayn edilmiş ve her geçen gün daha da zarifleşen türbinler bizlere aynı şekilde temiz enerji sağlamaya devam ediyor. Zerafetle dönen türbinlerin verimlilik belirleyicileri de; rüzgarın kuvveti, yönü ve türbinin yüksekliği…

Her yatırım türünün mutlaka kendi içinde avantaj (kolaylık) ve dezavantajları (zorluk/riskler) vardır, yatırımcı dezavantajları iyi tanımlar, en kötü senaryodaki potansiyel riskleri finansal gücü ve yönetim becerileri ile kontrol edebileceğini ölçümlerse, yani en kötü senaryoda hayatta kalacağını öngörebiliyor ise yatırıma başlar. Burada bahsettiğim yatırımcı pek tabii profesyonel bakış açısına sahip yatırımcı. Bir de sadece avantajları dikkate alarak yatırıma başlayanlar var. Dürüst olmam gerekirse onları burada yazıma konu dahi etmeyi tercih etmiyorum.

Özellikle son 12 yılda gelişme gösteren rüzgar enerjisi yatırımlarında ekipmanlar bilindiği üzere dağınık ve belli ekipmanlar da global tedarik zinciri sistemine bağlı. Maalesef çalışılmamış, tecrübe edilmemiş yerden global düzeyde sorunlar gelince doğal olarak dalga halinde tedarik temininde negatif etki alanının içerisine giriliyor. Keza Opex maliyetlerinin döviz ağırlıklı olması ve şu an yasal izin ve dokümanlarla ilgili işleyişin durağan süreçte olması gibi etkenler de yatırım adına diğer iyi hesaplanıp, yönetilmesi gereken başlıklar. Nasıl ki bilançolarda beklenmeyen giderler kalemi vardır, yatırımlar adına da beklenmeyen riskler vardır. Bu kez önemli detay; beklenmeyen risklerin ve alınacak aksiyon planlarının bugüne değin tanışılmamış ve ihtimaller çerçevesinin dışından gelmesi. Bazı beklenmeyen riskler yatırımcı kontrolünde yönetilebilecek iken maalesef bazıları da dış etkenlere bağlı kalabiliyor.

“Risk sıfırlanamaz, ancak minimize edilebilir” de bu bağlamda çok sevdiğim ve kullandığım cümledir.

RES yatırımlarının finansal kurumlar açısından değerlendirilmesine gelirsek; RES yatırımcı profili hepimizin bildiği üzere ağırlıklı kurumsal ölçekte, kredibilitesi yüksek, profesyonel risk ölçümlemesi ile proje geliştiren, bunun için konusuna hâkim uzmanlarla çalışma imkân ve bütçesine sahip firmalar. Hal böyle olunca, mutlaka istisnalar vardır, finansmana ulaşımda da çok meşakkatli süreçler yaşanmıyor. 

Ana hatları ile yatırım değerlendirmesine kreditörlerin bakış açıları nasıl? Bakalım;
  • Bugüne değin yenilenebilir enerji yatırımları süreç yönetiminde deneyimlediğim en temel zaman dilimi, yatırımcı kararı – Büyük montanlı ve uzun vadeli yatırımlarda yatırımcı profili kreditör tarafında önem arz eder zira beş yılın üzeri olarak tanımlanan uzun vadede muhtelif olumsuz durumlara maruz kalınma ihtimali vardır. Bu aşamada yatırıma karar vermiş potansiyel yatırımcının finansal gücü beraberinde risk yönetme kabiliyeti de ön plana çıkar. 
  • Doğru saha seçimi (rüzgar hızı, arazi yapısı, trafo merkezine uzaklık vb.) kullanılacak olan finansmanın geri dönüşünde ve yatırımın yapılabilirliğinin belirlenmesinde işin temelini oluşturmakta –  Finans kurumlarının tavizsiz talep ettiği, direğin bulunacağı noktanın son 1 yıla ait rüzgar ölçümü. 
  • Proje geliştirme – Finans kurumlarının üzerinde çalışacağı fizibilite raporu; konusunda profesyonel uzmanların objektif bakış açısı ile hazırlanmış ve risk ölçümlesi analizinde ihtiyaç duyulan bilgileri ve senaryolu nakit akış tablolarını içermeli.
  • RES yatırımlarının diğer yenilenebilir enerji yatırımlarından farklı olarak çok sayıda yasal izne tabi olması sürecin önemli bölümü – Finans kurumları ÇED raporu, arazi kamu arazisi ise haklar alınmış mı, hangi şartlarda alınmış, lisans geçerli mi, lisans başvuran gerçek yatırımcıya mı ait vb. konu ve dokümanların güncelliğini, mevzuatlara uygunluğunu ve hukuksal geçerliliğini hayli titizlikle inceler.
  • Finans kurumları kendi çevre ve sosyal risk politikaları ve kriterleri çerçevesinde kümülatif çevresel etki analizi yapmaktadır zira finans kurumları ve onlara fon sağlayıcılar herhangi bir hukuksal sürece girme ihtimali olan yatırım finansmanına sıcak bakamaz. Kaldı ki artık günümüzde Yeşil Finansman, İklim Finansmanı gibi terimler gündemimize oturmuş, Yeşil Tahviller artık  finansman enstrümanı olarak aktif hale gelmiş iken…

Yukarda bahsini geçirdiğim konular yatrımcının finansmana ulaşım için hazırlamakla sorumlu olunan başlıklar olarak algılanmamalı, her şeyden önce yatırımcı her ne boyutta yatırım yaparsa yapsın kendisi için titizlikle bu hazırlıkları yapmalı zira projenin yapılabilirliliğine önce kendisi inanmalı. Yatırımlar fabrikasyon da değildir, olamaz da, her biri farklı parametrelere sahip haute-couture – özel tasarımdır. İnanıyorum ki sektör proje geliştirici danışmanlarımız da bu yaklaşımla proje geliştiryor. 

Ve önümüzdeki dönem, finans kurumları temiz ve sürdürülebilir enerji için ne kadar kaynak aktarırsa uluslararası alanda ratingleri o denli yüksek olup, buna bağlı bir nevi iyi karne ödülü olarak avantajlı kaynaklara ulaşabilecekler. Bu model de herkesin kazandığı model olacak. Böylece daha ucuza kaliteyi satın almayı başaracağız.

Unutmayalım ki; makro ve mikro dalgalanmalar her zaman olur ve olacaktır da. Bu dönem sakinlikle, sağduyu ile, panikten uzak, karar vericilerimizle ve sektör paydaşlarımızla etkin ve anlayışlı bir işbirliği içerisinde “Yeni Normal” hazırlığımızı yaparak geçirmemiz için fırsat. Her durum onu bizim nasıl algılandığımızla yönetilir; kriz mi yoksa eksikleri tamamlama ve yeni dönem hazırlıkları için fırsat mı? Kim bilir bu dönem dijitalleşmeye yönelik belki de biraz ağırdan alınan bazı konuların hızlanacağı dönem olacak, uzaktan çalışma kısmen kalıcı hale gelecek ve tüketici profilinde gerçek kişilerin oranı artacak buna göre yeni düzenlemeler çıkacak, beraberinde yeni yan hizmet  ve işkolları oluşacak, ana faaliyet konusu enerji sektörü olmayan yatırımcılar ana faaliyet konularını korumak adına yeni pozisyon alacak vs. Önce çok iyi bir izleyici olup sonra uygulayıcı olmak çok şey kazandırır; sadece yatırımcıya değil, tüm topluma.

Jules Payot der ki, “Rüzgâr Gülü kendisini rüzgârın çevirdiğinden habersiz, yalnız başına döndüğünü zanneder.”

Ben de diyorum ki, “Çocukluğumun simgesi olan Rüzgâr Gülü aslında hiç yalnız değildi. Onun dönmesi için hızla koşardım, sanki o döndükçe ben onu yaşatıyordum. En olmadı üfler nefesimle nefes verir, onu yine de yalnız bırakmazdım”

Ve yine bırakmayacağım.

Sevgi ve saygılarımla…

Genel

ENERCON ve Enerjisa Üretim, YEKA-2’nin ikinci aşaması için türbin anlaşması imzaladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enercon ve Enerjisa Üretim, WindEurope Bilbao etkinliğinde YEKA-2 projeleri kapsamında 250 MW’lık türbin sevkiyat sözleşmesi imzaladı. 750 MW’lık türbin teslimat anlaşmalarının başarılı bir şekilde yerine getirilmesinin ardından imzalanan anlaşma ile 1.000 MW’lık projenin tamamlanması için önemli bir adım atıldı. 250 MW kapasite için imzalanan anlaşma kapsamında, 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 Rüzgar Türbini teslim edilecek.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün önde gelen şirketlerinden ENERCON ve Enerjisa Üretim, İspanya’nın Bilbao kentinde düzenlenen WindEurope etkinliğinde Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde, YEKA-2 projesi kapsamında iş birliklerine devam ettiklerini duyurdu. 20 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen imza töreninde; ENERCON CEO’su Udo Bauer, ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, Enerjisa Üretim Satın Alma Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı İbrahim Erden de yer aldı.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün öncü firmaları olarak, yaptıkları iş birliği ile Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine önemli katkılarda bulunan Enercon ve Enerjisa Üretim, bu katkıyı sürdürmeye devam ediyor. 2022’nin Ekim ayında gerçekleştirdikleri stratejik bir anlaşma ile YEKA-2 Projesi’nde toplam 1000 MW’lık bir kapasite için çerçeve anlaşması imzalayan şirketlerin bu projesi, Türkiye rüzgar enerjisi endüstrisinin sürdürülebilir geleceği için önemli bir adımı temsil ediyor. İlk fazda başarıyla tamamlanan 750 MW’lık türbin sevkiyat anlaşmalarının ardından, bugün geriye kalan 250 MW’lık kapasite için 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 rüzgar türbini içeren sevkiyat anlaşması ile projenin tamamlanmasına bir adım daha yaklaşılarak, toplam 1000 MW’lık kapasite için türbin üretimine yeşil ışık yakılmış oluyor. Bu gelişme, YEKA 2 Projesi’nin başarılı bir şekilde ilerlediğini gösterirken, Türkiye temiz enerji hedeflerine ulaşma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.

Törende konuşan ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, şunları söylüyor: “Türkiye, rüzgar türbinlerinin üretimi, satışı, kurulumu ve servisi açısından ENERCON için odak pazar olmaya devam ediyor. Büyük perspektifler sunuyor ve yetkili makamlar tarafından muazzam bir destek alıyoruz. Ülkenin yenilenebilir enerjinin ve özellikle de kara rüzgârının yaygınlaştırılması konusunda net bir kararlılığı var. Türkiye’deki sahalarda son derece güvenilir olduğu kanıtlanmış, sınıfının en iyisi rüzgar türbini teknolojisini sağlayarak müşterimiz Enerjisa Üretim ile birlikte Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerini desteklemekten memnuniyet duyuyoruz. Enerjisa Üretim’e güvenleri için teşekkür ediyor ve verimli iş birliğimizi sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz.”

ENERCON Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanı Arif Günyar, yapılan anlaşma ve projenin önemine dair şu açıklamalarda bulunuyor: “ENERCON olarak, partnerimiz Enerjisa Üretim ile 2022 yılında Avrupa’da tek kalemde imzalanan en büyük 1000 MW ilk çerçeve anlaşmasını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. YEKA II ihalesinin getirdiği derin yerlilik kapsamlarına uygun olarak, yerli aksam ile gerçekleşecek olan projelerimiz, mevcut yerli üretim ve sanayinin devam etmesi ve derinleştirilmesi açısından önemli bir mihenk taşı olmuştur.”

Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, “1.000 MW YEKA 2 Projesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektörüne tarihi bir yatırımdır. ENERCON iş birliğiyle önümüzdeki dönemde Türkiye’de kurulacak her üç rüzgar türbininden biri Enerjisa Üretim imzasını taşıyacak ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına yön verecek” diyor.

İlk YEKA projesi Akköy RES’in devreye alınması

İlk faz için rüzgar türbinlerinin üretimi devam ederken ENERCON, Aydın’ın Didim ilçesindeki 25,2 MW kapasiteli 6 adet E-138 EP3 E2 türbininden oluşan ilk YEKA projesi Akköy Rüzgar Santrali’ni 2023 yılı sonunda devreye alarak YEKA 2 yolculuğuna başarılı bir başlangıç yapıyor. ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, şunları ekliyor: “Projelerin başarılı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunan tüm ekiplerimize, tedarikçilerimize ve alt yüklenicilerimize minnettarız. Enerjisa Üretim ile birlikte ENERCON ekipleri de projelerin başarıyla hayata geçirilmesi için yoğun çaba ve hazırlıklarını sürdürüyor.”

Devamını oku

Genel

WindEurope Bilbao hızlı başladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin geniş bir heyetle katıldığı WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği, 20 Mart’ta Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacıları arasında olduğu özel ‘Bakanlar Oturumu’ ile başladı. TÜREB Standı’nın açılışını da yapan Dönmez, standı ziyaretinde katılımcı şirketlerin üst düzey yöneticilerinden fuar temaslarına ve sektöre dair görüşlerini aldı.

WindEurope CEO’su Giles Dickson’ın modere ettiği ve Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacı olarak yer aldığı Bakanlar Oturumu yoğun ilgiyle takip edildi. Oturumun diğer konuşmacıları Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Bakan Yardımcısı Philipp Nimmermann, Yunanistan Enerji ve Çevre Bakan Yardımcısı Alexandra Sdoukou, Moldova Enerji Bakan Yardımcısı Carolina Novac, Siemens Gamesa Renewable Energy CEO’su Jochen Eickholt, RWE Onshore Wind/PV Europe & Australia CEO’su Katja Wünschel, Iberdrola Renewables Yönetici Direktörü Xabier Viteri Solaun ve EDPR Avrupa ve Latin Amerika CEO’su Duarte Bello oldu.

Oturum sonrasında TÜREB Başkanı İbrahim Erden ve Enerji İşleri Genel Müdürü Ahmet Özkaya ile birlikte ‘Türkiye Pavilyonu’ olarak da kabul edilen TÜREB Standı’nın açılışını gerçekleştiren Bakan Yardımcısı Dönmez, fuara katılan Türk şirketlerin temsilcilerinden fuardaki temas programları hakkında bilgi aldı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, Türkiye’yi böyle bir etkinlikte üst düzeyde temsil ediyor olmaktan memnun olduklarını belirterek fuar süresince düzenleyecekleri teknik ziyaretler ve gerçekleştirecekleri temaslarla sektörün büyümesine katkı sağlamayı hedeflediklerini kaydetti.

Devamını oku

Genel

Türk rüzgarı Bilbao’ya uzandı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) öncülüğünde üst düzey kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan büyük bir heyet, 20-22 Mart 2024 tarihlerinde düzenlenecek WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği katılımı için Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de çeşitli görüşmeler yapmak üzere aralarında yer aldığı heyet, Türkiye rüzgar sektörünün Avrupa’nın en güvenilir tedarik partneri olduğunu mesajını bir kez daha vurgularken yerli rüzgar sanayisinin daha da gelişmesine ve iş hacmini artırmasına yönelik temaslar gerçekleştirecek. 

‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ mottosuyla sektörün büyümesini hızlandıracak adımlar atmayı sürdüren TÜREB öncülüğündeki geniş bir heyet, Türkiye rüzgar sektörünü dünyadan ve Avrupa’dan temsilcilerle buluşturmak üzere WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliğine katılmak üzere Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez ile T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan üst düzey temsilcilerin de katıldığı programda, heyet mensupları, ‘Türkiye Pavilyonu’ niteliği taşıyacak TÜREB standında Avrupa rüzgar sektörü temsilcileriyle çeşitli temaslar gerçekleştirecek.

Dünyanın farklı ülkelerinden 12 binden fazla rüzgar profesyonelini bir araya getirecek olan WindEurope 2024 Yıllık Etkinliği, küresel anlamda en etkili sektör platformları arasında yer alıyor. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, yatırımcılardan türbin şirketlerine, yerli sanayiden sektörle ilgili karar verici kurumlara kadar çok geniş bir yelpazeden üst düzey temsilcilerin yer aldığı Bilbao Heyeti’nin, Türk rüzgar sektörü adına verimli iş birliklerine imza atacağına inandığını söyledi.  Sanayi Yılı ve Yatırım Yılı’nın ardından 2024’ü ‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ ilan ettiklerinin altını çizen Erden, büyük potansiyelini gerçekleştirme yolunda ilerleyen Türkiye rüzgar sektörü olarak yurt içinde proje izin süreçleri, finansman ve sürdürülebilir büyümeye; yurt dışında ise yerli rüzgar sanayisinin Avrupa’nın en güçlü tedarik ortağı olduğu mesajını vermeye odaklandıklarını hatırlattı. İbrahim Erden, WindEurope etkinliklerinin Türkiye’nin bu alandaki gücünü ve potansiyelini uluslararası arenada vurgulamak açısından en uygun platformlar olduğunu kaydederek 2035 ulusal emisyon hedeflerine erişimde daha fazla rüzgar kurulu gücünü hızla gerçekleştirmenin giderek daha kritik bir etken haline geldiğini sözlerine ekledi.

Etkinlikte ikili temasların yanı sıra Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyelini, teknolojik gelişmelerini ve vizyonunu katılımcılara tanıtacak olan TÜREB Heyeti, 22 Mart’ta sona erecek WindEurope Bilbao Fuarı’nın tamamlanmasının ardından 23 Mart’ta Türkiye’ye dönecek.

Devamını oku

Trendler