Connect with us

Rüzgâr kaynağındaki değişkenliğe karşı çok yönlü finansal koruma

Yayın tarihi:

-

finansal

Kuzey Sigorta ve Reasürans Brokerlığı, kurulduğu 2005 yılından bugüne, yetkin profesyonellerden oluşan kadrosuyla; sigorta, risk yönetimi ve hukuk danışmanlığı uzmanlıklarıyla; enerji, mühendislik ve denizcilik alanlarında yatırımcılara yüksek kalitede, sürekliliği olan, bilgiye dayalı, hızlı, rekabetçi ve pratik çözümler sunmaktadır. Kuzey Sigorta Brokerlığı, sektöre getirdiği yenilikçi finansal yaklaşımlarla öngörülü risk analizlerini yaparak müşterilerini yatırımlarının her aşamasında desteklemektedir.

Rüzgâr santrallerinde rüzgârsızlık riski ve ciro kaybı

Rüzgâr enerjisi sektörü ülkemizde belirli bir olgunluk seviyesine ulaştı. Yatırımcılar ve sektör paydaşları, artık daha bilinçli. Yatırımın ve işletme döneminin tüm aşamaları daha detaylı bir şekilde analiz edilip değerlendiriliyor.

Yatırımdaki en önemli kriter, hiç kuşkusuz, doğru sahanın seçilip doğru türbinin hassas bir şekilde konumlandırılmasıdır. Bu sayede yatırımdaki en önemli parametre olan rüzgâr hasadının en üst seviyeye çıkarılması sağlanır.

Ancak bir bölgedeki rüzgâr varlığı, tüm parametrelerle ispatlansa da, doğanın kanunu gereği rüzgâr rejimi her zaman kaotiktir ve dönemsel belirsizlikler içerebilmektedir. Ayrıca dünyadaki iklim değişiklikleri, bazı yıllarda hesaplanan rüzgâr potansiyellerini ciddi oranda değiştirebilmektedir. Bu da nihai olarak yatırımcının cirosunu etkilemekte, kredi geri ödemelerinde aksaklılara sebep olabilmekte, borç ödemelerinde dönemsel olarak sermaye desteği ihtiyacı doğurablmektedir.

İşletme döneminde rüzgâr türbini üreticileri, “emre amadelik” ve “Power curve” yani “güç eğrisi” garantileri vererek yatırımcıyı ciro kaybı konusunda bir nebze olsun rahatlatabilmektedir. Servis anlaşmalarının kapsamadığı alanlarda ise “makine kırılması” ve “ciro kaybı” sigortaları devreye girmektedir.

Buna ek olarak yatırımcı, kur riskini, “Hedging” yöntemiyle, elektrik satış kaygısını ise 10 yıl boyunca YEKDEM mekanizmasıyla çözüme kavuşturabiliyorken, geriye kalan ve aslında en büyük risklerden biri olarak ortaya çıkan rüzgârın esneme riskini nasıl çözüme kavuşturacaktır? Yani tüm türbinler “çalışmaya hazır”, “emre amade”, görünürde hiçbir problem yok; bir başka deyişle rüzgâr esse çalışacak ancak aslında sorun en derinde yani rüzgâr kaynağında: Esecek rüzgâr yok.

Peki, bu belirsizlikten kurtulabilmenin bir yolu yok mu?

Sigorta sektörü bu konuyu derinlemesine incelemiş ve  sonuç olarak “Protection Against Wind Resource Volatility” yani “Rüzgâr Kaynağındaki Değişkenliğe Karşı Koruma” adı altından bir sigorta türü geliştirmiştir. Bu yeni ürün, dünyanın en büyük Avrupa menşeli sigorta reasürans gruplarından biri tarafından, bir iki yıl kadar önce teorik çalışması bitirilerek piyasaya sunulmuştur. Kısaca “rüzgârsızlık sigortası” da diyebileceğimiz bu ürünün aslında bir geçmişi var; tarım sigortalarından esinlenerek düşünülmüş bir kapsam. Ancak sektöre henüz tam pazar konumlandırması yapılamamış bir ürün.

Peki, bu sigorta türü nasıl çalışıyor?

Basitçe anlatmak gerekirse, ilgili rüzgâr santralinin ortalama yıllık kaç GWh elektrik enerjisi üreteceği kararlaştırılıyor. Normal koşullar altında bu değerin altına düşerse yıl sonu analizleri yapılıyor ve hasar geri ödemesi yapılıyor. Buradaki en önemli konu, rüzgârın esmediğine nasıl karar verileceğidir. Burada bağımsız kuruluşların (NASA, ECMF, 3TIER vb.) rüzgâr datalarından yola çıkılarak ilgili santralin değerlendirmesi yapılmakta ve karar verilmektedir.

Bir kritik nokta da şudur: Bu sigorta türü çift yönlü çalışıyor, sadece rüzgârsızlığı değil, fazla rüzgârlı veya fırtınalı havaları da kapsamı içine alıyor. Çoğu rüzgâr türbini, yaklaşık 25m/s hızdan sonra devreden çıkmaktadır. Bu da aslında çoğu zaman göz ardı edilen bir başka ciro riski.

Bu sigortayla ilgili bir diğer önemli nokta ise eğer yatırımcı en baştan sahanın rüzgâr değişkenliği riskini azaltırsa finansman konusunda da bir rahatlama söz konusu olabilir. Yani kredi faizlerinde bir nebze gevşeme veya ülkemizde henüz tam olarak yapılmayan “Non-recourse” (gayrikabilirücu) bazlı proje finansmanına olanak sağlayabilir. Bu ürün, yatırımcı tarafından bir fırsat olarak algılandığı takdirde, kreditörlere baskı yapılarak, faizlerin bu kadar arttığı bir ortamda faiz oranlarında bir gevşeme yaratılması sağlanabilir.

Bunun yanı sıra YEKDEM mekanizmasının sona erdiği veya olmadığı ortamlarda piyasa riski üstüne bir de rüzgâr değişkenliği riski, yatırımcıyı finansal olarak zorlayacak bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Finansal hesaplamalarda bu ürünün, sahanın P75 üretim değerini, mutlak olarak, P90 seviyesine çekebilme potansiyeline sahip olduğu görülmektedir.

Reasürans firmalarıyla görüşmelerimiz sonucunda bu yeni sigorta ürünü, 16 yıldır enerji sektörüne gönül vermiş biri olarak benim oldukça ilgimi çekti. Daha evvel de vurguladığım gibi, birçok konuda yatırımcının elini rahatlatacak bir çözüm olarak durmakta ve yatırımcı için yeni ufuklar açacak potansiyeli barındırmaktadır. Bu ürün sadece rüzgâr enerjisi için değil, solar ve hidroelektrik için de uygulanabilmektedir.

Yatırımcıların bu seçeneği değerlendireceklerinden kuşku duymuyorum. Zaten TÜREK 2018’de finansal oturumunda yaptığımız sunumdan sonra piyasanın ilgisini çektiğini ve taleplerin oluşmaya başladığını görüyoruz.

Veli Bilgehan Yaşacan, Kuzey Sigorta Brokerlığı Kurucu Ortağı

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Bilgi Kaynakları

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Enerji sektörünün büyüme için teknoloji yatırımlarına önem verdiğini ortaya koyan KPMG’nin “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırmasına göre enerji sektörü yöneticilerinin yüzde 72’si siber güvenliği de içeren dijital dönüşüm çalışmalarının son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdığını belirtti. Bu oranın diğer sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla olması da dikkat çekti.

KPMG’nin 16 ülke ve dokuz sektörden 2.100 yöneticiyle yaptığı ankete dayanan yeni “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırması enerji şirketlerinin teknolojileri pazarlarındaki zorlukların üstesinden gelmek için kullanabilecekleri bir can simidi olarak gördüklerini ortaya çıkardı. Anket, enerji sektörünün pazardaki zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı olduğunu ortaya koydu.

Ankete göre enerji sektörü katılımcıların yüzde 61’i düzenleme ve güvenliği dijital dönüşümün “ana tetikleyicisi” olarak görüyor. Yüzde 80’i teknoloji biriminin yeni teknolojilerin potansiyelini yönetim kuruluna daha iyi anlatması gerektiğini söylüyor. Yüzde 39’u yetenek eksikliğini dönüşümün ilerlemesinin önündeki en olası engel olarak görüyor. Yüzde 84’ü kurumlarının mevcut teknolojiyi kullanarak ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) taahhütlerini ilerletebileceğinden emin. Yüzde 85’i ise mevcut teknoloji yapılarını kullanarak verimliliklerini artırabileceklerini ve maliyetleri azaltabileceklerini ifade ediyor.

Sektör aynı zamanda teknoloji inovasyonuna bağlı risklerin de farkında. Araştırmaya göre, enerji sektöründen katılımcılar; güven, güvenlik, gizlilik ve esnekliği teknolojik çözümlerine entegre etme konusunda kurumlarının daha proaktif olması gerektiğini tüm sektörlerin ortalamasından 8 puan daha fazla belirtiyor. Ancak sektör, ilerlemenin önünde engellerle de karşılaşıyor. Örneğin araştırma, enerji sektörünün yapay zekâ (AI) uzmanlığı eksikliğinin inovasyon yapma ve rekabetçi kalma kabiliyetlerini etkileyebileceğini söyleyenlerin diğerlerine göre daha yüksek olduğunu da ortaya koyuyor.

 Güvenlik endişeleri gündemin ilk sırasında

Hem düzenleyici kurumlar hem de tüketiciler enerji şirketlerini yakından izlediklerinden araştırmaya katılan enerji yöneticileri düzenleyici yükümlülükler ve güvenlik endişelerini dijital dönüşümlerinin en önemli tetikleyicileri olarak görüyor. Ayrıca, daha güçlü veri gizliliği veya siber güvenliğin hayata geçirdikleri dijital dönüşüm projeleri üzerinde en etkili kullanıcı beklentileri olduğunu da söylüyorlar. Enerji yöneticilerinin yüzde 72’sine göre, siber güvenliği içeren dijital dönüşüm çalışmaları son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdı, bu oran tüm sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla.

 İş güçlerinin oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarına güveniyorlar

Araştırmaya göre enerji sektörü stratejik teknoloji yatırımının gücüne inanıyor, ancak dijital dönüşüm hedeflerini hayata geçirebilecek yeteneklere erişmeye odaklanmaları gerekiyor. KPMG tarafından hazırlanan 2023 Küresel Enerji CEO Görünümü raporu, enerji şirketlerinin yüzde 52’sinin (2022’ye göre 7 puanlık bir artış) yeteneklerini geliştirmek için çalışanlarına daha fazla yatırım yapmak istediğini ortaya koyuyor. Enerji sektöründen katılımcıların çoğu, iş güçlerinin bugüne kadar oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarının kabiliyetlerine güveniyor ve bazı durumlarda bu güvenleri diğer sektörlerin de ortalamasını aşıyor.

“Sektör geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımlarını yapıyor”

KPMG Türkiye Enerji Sektörü Lideri Hakan Demirelli konuyla ilgili şunları söyledi: “Devam eden jeopolitik gerilimlerin, üretken yapay zekânın hızlı yükselişinin ve küresel ekonomik belirsizlik ortamının en çok etkilediği sektörden birisi enerji sektörü. Bu nedenle sektörde faaliyet gösteren şirketler geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımları da yapmaya kararlı olduklarını bu anketimizde gösterdi. Bu yatırımlar, enerji şirketlerinin yenilikçi teknolojileri iyi bir şekilde kullanmasına olanak sağlıyor. Örneğin anketimiz enerji sektörünün, son 24 ayda şirketlerinin kârlılığını veya performansını artırmak için düşük kodlu/kodsuz platformları kullanma olasılığı en yüksek sektörlerden biri olduğunu ortaya çıkardı. Sektörün dijital dönüşüm projelerindeki başarısı ise doğru danışmanlık hizmetleri almaktan geçiyor. KPMG olarak biz de dijital dönüşüm alanındaki derin ve kapsamlı uzmanlığımız ile sektördeki şirketlerin uygun çözümleri başarılı bir şekilde kullanmalarına, inovasyonu artırmalarına ve daha geniş bir dijital dönüşüme başlamalarına yardımcı oluyoruz.”

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

TÜREB ve DEHUKAM ‘Deniz Üstü Rüzgar Mevzuatı İçin İş Birliği Protokolü’ne İmza Attı

Yayın tarihi:

-

Yazar

TÜREB ve DEHUKAM

 Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) ve Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) arasında ‘Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi Mevzuat Çalışmaları alanında İş Birliği Protokolü’ imzalandı.

3 Nisan’da DEHUKAM’ın Ankara’daki merkezinde düzenlenen imza törenine TÜREB Başkanı İbrahim Erden, DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel, DEHUKAM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İsmail Demir, DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara, TÜREB Deniz Üstü Rüzgar Enerjisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman ve her iki kurumun üst düzey temsilcileri katıldı.

Türkiye rüzgar sektörünün çatı kuruluşu TÜREB ile deniz hukuku ve siyaseti alanlarında ülkemizin uzman kurumlarının başında gelen DEHUKAM arasında bir iş birliği protokolü imzalandı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden ile DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel ve DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara’nın imzaladığı protokol ile her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar enerjisi çalışmaları bağlamında mevzuat ve hukuki alanlarda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulacak ve çeşitli ortak proje çalışmaları yürütülecek.

TÜREB ve DEHUKAM 2TÜREB Başkanı İbrahim Erden, deniz üstü rüzgar enerjisi alanında sektörün ihtiyaç duyacağı düzenlemeleri en verimli şekilde yapma hedefiyle oluşturdukları protokol hakkında şunları söyledi: “TÜREB 32 yıl önce Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’de rüzgarla ilgili yatırımların artması, insan kaynağının geliştirilmesi ve bu alanda bilgi birikimi sağlanması amacıyla kuruldu. Tabi o zaman daha dünya genelinde de henüz ticari deniz üstü uygulamaları yoktu. Danimarka’da bile ilk ticari tesisler 2000’li yılların başında hayata geçirilmeye başlandı ve özellikle 2010 sonrası yükselen bir ivmeyle deniz üstü yatırımları artmaya devam ediyor. Ülkemizin uzun ve orta vadeli stratejik enerji planlaması kapsamında deniz üstü rüzgar enerjisi hedeflerini de içeren ‘Türkiye Ulusal Enerji Planı’nın 2023 yılı Ocak ayında açıklanmasıyla paralel olarak bizim de TÜREB olarak bu alandaki yoğun çalışmalarımız başladı. Biliyorsunuz 2035 yılında 5 GW’lık bir deniz üstü rüzgar santralı hedefimiz var. Biz de bu hedef doğrultusunda paydaşlarımızla birlikte Türkiye’de deniz üstü rüzgar alanında da sağlıklı bir mevzuat altyapısını oluşturmak, güçlü bir ekosistem geliştirmek ve bilgi birikimi sağlamak adına iş birlikleri gerekiyor. DEHUKAM bu açıdan devletimizin ve akademinin deniz hukuku ve siyaseti alanında kritik birimlerini bünyesinde bulunduran çok değerli bir kurumumuz ve paydaşımız.  Dolayısıyla, bugün DEHUKAM’la imzaladığımız protokole TÜREB olarak büyük önem veriyoruz. Bu ve benzeri iş birlikleri sayesinde bu alanda ulusal ve uluslararası iş birliği imkanlarının genişleyeceğine, bilgi birikiminin artacağına ve böylece yatırımların ve sanayinin gelişeceğine inanıyoruz; bu vesileyle de DEHUKAM yönetimine iş birliğinin başlangıcı vesilesiyle teşekkür ediyoruz.”

DEHUKAM’ın özellikle deniz hukuku alanında çalışan ve araştırmacı yetiştirmeye odaklanan bir kurum olduğunun altını çizen DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel de “TÜREB zaten kuruluş amacı dolayısıyla güçlü bir sektörel erişime ve ilgili araştırma altyapısına sahip. Yıllar önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, özel sektör ve akademinin vizyonu sayesinde kurulmuş bu birliğin deniz üstü alanında da çalışmasını destekliyoruz. Biz de DEHUKAM olarak denizin dokunduğu her yerde olmak istiyoruz. TÜREB Yönetimi de bu amaçla bizimle bağlantıya geçti. DEHUKAM yönetimi olarak iş birliği ile ortak çalışmaların ülkemize ve deniz üstü rüzgar alanındaki hedeflerimize yarar sağlayacağı düşüncesiyle her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar alanında karşılıklı bilgi alışverişi yaparak birlik ve beraberlik içerisinde çalışmayı hedefliyoruz. Protokolle deniz üstü rüzgâr enerjisi faaliyetlerinde hukuki altyapıya yönelik eğitim konularında TÜREB’e destek olarak ülkemizin bu alandaki ihtiyacını verimli bir şekilde karşılayacak çalışmalar yapmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

Rüzgar enerjisi 2023’te kritik eşikleri aşarak rekorlar kırıyor; GWEC, büyüme tahminini revize ediyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC)

Bir önceki yıla kıyasla yaklaşık %50’lik bir artış yakalayan yenilenebilir enerji kaynakları, 510 GW’lık yeni kurulumla 2023 yılında rekor kırıyor. 40 yıllık birikimin ardından 1 TW kurulu güce 2023 yılında ulaşan küresel rüzgar enerjisi, 2023’te bir önceki yıla göre %50’lik bir artışla rekorlar kırarak kapasitesine 106 GW kara rüzgarı ve 10,8 GW deniz üstü rüzgar kurulumu ekliyor. Bugün 2024 Küresel Rüzgar Raporu’nu paylaşan Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC), 2024-2030 büyüme tahminini (1210GW) %10 yukarı yönlü revize ediyor. 2030 hedefleri için yıllık rüzgar enerjisi kurulumlarının 10 yıl içinde mevcut 117 GW seviyesinden en az 320 GW’a çıkarak 3 kattan fazla artması gerektiğini açıklayan GWEC, konuyla ilgili atılması gereken adımlara raporda detaylı bir şekilde yer veriyor:

GWEC GLOBAL WIND REPORT 2024

Devamını oku

Trendler