Connect with us

Denizüstü Rüzgar Enerjisi

Denizüstü RES Sanayi Yol Haritası: Hedef 2050’ye kadar 30 GW olmalı

Published

on

DÜRED, 2 yıldır devam eden sürecin ardından Türkiye’nin deniz üstü rüzgardaki yol haritasını kamuoyu ile paylaştı. Taslak olarak sunulan kapsamlı yol haritasında deniz üstü rüzgardaki her gelişmeye değinilirken, atılması gereken adımlar detaylı bir şekilde madde madde ele alındı. Yol haritasında, 2035 yılına kadar 5 GW hedef koyan Türkiye için önerilen hedeflerin, 2040 yılına kadar 10 GW, 2050 yılına kadar ise 30 GW olması gerektiği vurgulandı.

Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED), Türkiye deniz üstü rüzgar enerjisi sektörünün geliştirilebilmesi için hazırladığı Denizüstü RES Sanayi Yol Haritası’nı, 26 Ekim’de ENSİA ve GİSBİR ortaklığıyla düzenlediği toplantıda sundu. Öncelikle taslak olarak sunulan yol haritasının, paydaşların görüşleri de alındıktan sonra nihai şeklinin verileceği paylaşıldı. Deniz üstü rüzgar enerjisiyle ilgili her konunun detaylı bir şekilde analiz edildiği yol haritasında; Denizüstü RES ve İklim Değişimi, Dünya Denizüstü RES Piyasası, Bazı Ülkelerin Denizüstü RES Mevzuatı, Denizüstü RES Kazanılan Tecrübeler, Denizüstü RES Teknolojisi, Denizüstü RES Potansiyel Alanlar ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar, Ülkemizdeki Denizüstü RES Altyapısı, Denizüstü RES Ekipman Üretimi, Denizüstü RES Demontajı, Denizüstü RES Projelerinin Ülkemize Katkısı, Denizüstü RES Ülkemizdeki Farkındalık Çalışmaları, Ülkemizde Denizüstü RES Yasal Durumu, Denizüstü RES Proje İzin ve Onay Sürecinin Hızlandırılması, Denizüstü RES Yatırım Tutarları ve Finansman ile son olarak Denizüstü RES Sanayi Yol Haritası konu başlıkları işlendi.

Denizüstü RES Sanayi Yol Haritası

Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrupa kıtasında, gelecek yıllarda en fazla büyüyen enerji sektörünün denizüstü rüzgar enerjisi olacağına vurgu yapılan çalışmada; kapasite projeksiyonu incelendiğinde Amerika ve Asya’nın DRES projeleri için hedefler koyduğu, DRES projelerinin Avrupa ülkelerinde başlamış olsa da 2025’ten sonra hızla diğer ülkelere yayılacağı belirtildi. Maddeler halinde ele alınan Denizüstü RES Sanayi Yol Haritası, toplam 29 başlıkta özetlendi:

1. DRES 2030, 2040, 2050 yılına kadar kurulu güç hedef konulması 

Atılması gereken adımların madde madde detaylı bir şekilde ele alındığı Denizüstü RES Yol Haritası’nda, ilk konu başlığı olarak “DRES 2030, 2040, 2050 Yılına Kadar Hedef Konulması” yer aldı. DRES piyasa mekanizmasının oluşturulmasındaki ve uluslararası yatırımcıları çekebilmenin en önemli parametrelerinden bir tanesinin DRES ile ilgili açık ve net bir hedefin ortaya konulması olduğunun vurgulandığı başlıkta, “Avrupa ülkeleri, Çin ve ABD, Vietnam 2030 ve 2050 yılına kadar hedefler koymuştur. Ülkemizde 2035 yılına kadar 5 GW hedef konulmuştur. Ülkemiz için önerilen hedefler; 2040 yılına kadar 10 GW, 2050 yılına kadar ise 30 GW olmalıdır. Dolayısı ile 2050 yılında ülkemizin toplam kurulu gücünün 200 GW olabileceği hesaba katıldığında bunun 50 GW’ı denizüstü rüzgar elektrik santrallarından üretilebilir. Burada özellikle iletim sistem işleticisi TEİAŞ’ın deniz rüzgar şiddeti yüksek olan bağlantı bölgelerinde sistem entegrasyon çalışmaları yapmalıdır” ifadeleri kullanıldı.

2. Deniz İmar Planlarının (DİP) hazırlanması

Türkiye deniz üstü rüzgar enerjisi sektörünün yönünü belirleyecek yol haritasında ikinci madde başlığı olarak ele alınan ‘Deniz İmar Planlarının (DİP) Hazırlanması’nda ise, “DRES projeleri konusunda ilerlemiş ülkelere bakıldığında tamamının deniz imar planlarını hazırlayarak DRES kurulumunun önündeki en önemli hususlardan birisini düzenlemişlerdir” denildi. Bu planlar hazırlanırken ise; rüzgar potansiyeli, bölgenin oşinografik yapısı, doğal koruma, sualtı arkeolojik durum, su derinliği, kıyıya uzaklık, elektrik iletimi ve karadaki enterkonnekte sisteme bağlantı koşulları, denizüstü ve altı doğal koruma alanları ve canlılar, balıkçılık, deniz trafiği, boru hatları ve kablolar, askeri kullanım, ülkemize özel kıta sahanlığı hususu, civar halkın hassasiyetleri gibi konulara dikkat edilmesi gerektiği vurgulandı.

3. Deniz tabanı (sea bed) tahsisinin yapılması 

DRES projelerinde aktif olan ülkeler incelendiğinde 2 ana modelin görüldüğü; birincisinin merkezi model ikincisinin de yerel ve merkez hibrid model olan 2 aşamalı izin yaklaşımı olduğuna değinilen 3. başlıkta; ABD, Çin ve Tayvan gibi bazı ülkelerde her iki modelin karışımının da görüldüğü belirtildi. Danimarka, Hollanda ve Almanya’da başarıyla uygulanan örnekler verildi. Deniz tabanının tahsisinin yapılabilmesi için takip edilmesi gereken adımlar ise;  “Öncelikle iklim değişimi ve sıfır karbon hedeflerinin önceliği kapsamında politik adımların atılarak DRES sektörü ile ilgili kapsamlı bir ulusal strateji oluşturulması, Deniz İmar Planlarının DRES projelerini önceleyerek hazırlanmalıdır. Bu kapsamda diğer bütün paydaşların da görüşü alınarak DĠP oluşturulmalıdır. DRES saha tahsisi için ayrı bir birim oluşturulmalıdır. Deniz taban kirası için uygun bir yıllık kira ücreti belirlenmelidir” şeklinde sıralandı.

Denizüstü RES Sanayi Yol Haritası’nda detaylı bir şekilde ele alınan diğer konu başlıklarını, şunlar oluşturdu:

4. DRES için Elektrik Bağlantı Kapasitesi

5. Meteorolojik ve Oşinografik Ölçümlerin Yapılması

6. Meteorolojik ve Oşinografik Çalışmaların Yapılması

7. Denizaltı Jeoteknik ve Jeolojik Çalışmaların Yapılması

8. Denizüstü RES Projelerinin ÇED Sürecinin Başlatılması

9.İzin Sürecinin Kolaylaştırılması 

10. Finansman Modellerinin Belirlenmesi

11. Elektromekanik Ekipman Üretim Yol Haritası

12. Limanların Geliştirilmesi 

13 Gemilerin Türkiye’de Üretim Yol Haritası

14. DRES İzin Süreçlerinin Kısaltılması 

15. DRES İzin Süreçleri Yol Haritası Yayınlanması 

16. DRES İçin Ayrı Kanun Çıkartılması 

17. ÇED Sürecine Paydaşların Müdahiliyeti 

18. İnşaat ve İşletme Dönemi ÇED Sürecinin Uygulanması ve Kontrolü

19. DRES Projesinin Balıkçılıkla Etkileşimi 

20. Kadın Çalışan Kotası

21. Finanse Edilebilirlik (Bankability)

22. İş Sağlığı ve iş Güvenliği

23. Çevreye Karşı Duyarlılık

24 Mühendislik Firmaları Teşvik Sistemi

25 DRES Projeleri Eleman ihtiyacı

26 Yeşil Hidrojen Üretimi

27 Power-to-X Planlaması

28 Enerji Adası Planlaması

29 Denizüstü RES Demontaj Planlaması

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Denizüstü Rüzgar Enerjisi

Türkiye deniz üstü rüzgar enerjisinde YEKA yarışmaları nasıl olmalı?

Published

on

By

SHURA ve TÜREB, ortaklaşa hazırladıkları ‘Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi İhaleleri: Küresel Eğilimler ve Türkiye İçin Öneriler Raporu’nu açıkladı. Türkiye’de uygulanabilecek başarılı bir deniz üstü rüzgar yarışma sisteminin oluşturulması için dikkat edilmesi gereken kriterlerin belirlendiği çalışmada, YEKA yarışmalarına katkı sağlayabilecek 13 temel öneri sunuldu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ulusal Enerji Planı’nda 2035 yılı için 5 GW deniz üstü rüzgar enerjisi kurulu güç hedefi koydu. Geçtiğimiz Ağustos ayında ise deniz üstü rüzgar enerjisi için aday YEKA’lar belirlendi. Bandırma açıklarında 1.111 km2, Bozcaada açıklarında 299 km2, Gelibolu açıklarında 75,6 km2 ve Karabiga kıyılarında 410 km2 alan, aday YEKA olarak tahsis edildi. Bozcaada açıkları hariç YEKA alanlarında Dünya Bankası desteği ile gerçekleştirilecek meteorolojik ve oşinografik ölçümlere dayanan analizler ile ön fizibilite etütleri yapılması hedefleniyor. Türkiye’de uygulanabilecek başarılı bir deniz üstü rüzgar yarışma sisteminin oluşturulmasında uluslararası deneyimler temel kriterler bağlamında yol gösterici olsa da Türkiye’ye özgü koşullar ve dinamiklerin dikkate alınması gerekiyor. 

Türkiye’de deniz üstü rüzgar enerjisi YEKA mekanizması için etkili bir yarışma sistemi tasarlanmasına katkı sağlama hedefiyle ortak bir çalışma yapan SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB), ‘Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi İhaleleri: Küresel Eğilimler ve Türkiye İçin Öneriler’ Raporu’nu paylaşıyor.

Türkiye deniz üstü rüzgar enerjisi yarışma mekanizması tartışmalarına katkı sağlayabilecek 13 temel öneri:

Raporda ilk olarak, ihaleye konu alanlarda gerçekçi teklifler verilebilmesi için gereken kapsamlı met-ocean analizleri ve deniz tabanı ölçümleri ile idari ve çevresel değerlendirmelerin kamu tarafından sağlanması öneriliyor. Ayrıca projelerin, çevresel ve sosyal uyum gereksinimlerini karşılayacak şekilde tasarlanması ve uygulanmasının altı çiziliyor. Yabancı finans kuruluşları ve ihracat kredi ajanslarının en çok dikkat ettikleri konuların başında sürdürülebilirlik geliyor. Bu kapsamda, projelerin kurulacağı alanlar planlanırken enerji potansiyelinden önce çevresel (denizde mekansal planlama) ve sosyal etkilerinin kapsamlı şekilde düşünülmesi ve uluslararası çevresel ve sosyal standartlara uygun projeler geliştirilmesine özellikle dikkat edilmesi vurgulanıyor.

Bölge ve teknolojiye özgü ihale yaklaşımının seçilmesinin önemine vurgu yapılan raporda, Türkiye’nin denizlerindeki farklı coğrafi koşulları göz önüne alındığında, teknolojiye ve bölgeye özgü bir ihale yaklaşımının seçilmesinin önemli olduğu belirtiliyor. Bu tercih, farklı rüzgar türbin teknolojilerine ve bölgelere uygun projelerin teşvik edilmesine yardımcı olabilir.

Önemli bir başka öneri ise yerli aksam gereksinimleri. Türkiye’nin yerel endüstrilerini desteklemek amacıyla yerli aksam gereksinimlerinin belirlenebileceği ancak bunun finansman maliyetini artıracağından yatırım tutarını yukarıya çekebileceği belirtiliyor. Halihazırda karasal rüzgar projelerindeki başarı, deniz üstü projeleri için de umut vadediyor fakat farklı teknoloji gereksinimleri ve yabancı yatırımcının Türkiye’ye çekilmesi kapsamında bu kriterin içeriğinin iyi analiz edilmesi gerekiyor. Raporda yerli aksam zorunluluğu getirilmesi halinde, ilk aşamada zorunlu yerli aksam oranı, yatırımcıların ECA kredisi kullanabilmesine olanak tanımalı ve ekipman üreticilerini Türkiye’ye çekebilmek için yeterli miktarda kapasite, önceden belirlenen bir takvim kapsamında düzenli olarak tahsis edilmeli deniyor.

Diğer öneriler ise şöyle:

Proje başvurularında teknik ve finansal yeterlilik kriterlerinin belirlenmesi gerekir. 

Şebekeye erişimin kamu tarafından sağlanması önemli ancak teknik ve finansal yeterlilik kriterlerini sağlamak koşuluyla yatırımcı tarafından da yapılabilir. 

Hedeflenen deniz üstü rüzgar enerjisi kapasitesi için bir ihale takvimi belirlenmeli.

Teklif süresi proje geliştiricilerin hazırlıklarını tamamlayabilmesi için yeterli olmalı.

Açık ihale yaklaşımı benimsenmeli.

Enerji Tedarik Anlaşması (ETA) süresi uzun ve istikrarlı olmalı.

İhaleyi kazanan fiyat rekabetçi ortamda oluşmalı ve yatırımın hayata geçmesini önleyecek kur ve enflasyon risklerine karşı korunmalı. 

İzin süreçleri netleştirilmeli ve izin sürelerinin kısaltılması için bir koordinasyon merkezi kurulmalı.

Cezai yaptırımlar dikkatli bir şekilde tasarlanmalı ve etkin bir şekilde uygulanmalı.

Deniz üstü rüzgarda Akdeniz ve Ege fırsatı

Raporda, deniz üstü rüzgar enerjisinin büyük ölçekli ve temiz elektrik üretme potansiyelinin son yıllarda küresel yenilenebilir enerjide önemli rol oynadığı belirtiliyor. Türkiye’nin Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki stratejik konumunun sürdürülebilir enerji kaynaklarına ulaşmakta önemli fırsat sunduğu ifade edilirken, Türkiye’deki deniz üstü rüzgar enerjisi YEKA yarışmalarını etkili bir şekilde tasarlayabilmek için uluslararası deniz üstü rüzgar ihale uygulamalarının incelenmesinin önemine vurgu yapılıyor.

Japonya, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Danimarka’da gerçekleşen deniz üstü rüzgar ihalelerinin incelendiği raporda, birçok ülkede rekabetçi fiyatlar, verimli proje tahsisi ve çeşitli diğer faydalar elde etmek için ihale mekanizmalarının başarıyla uygulandığı vurgulanırken, diğer ülkelerdeki deneyimlerin Türkiye’nin deniz üstü YEKA yarışmaları için örnek olabileceği belirtiliyor. 

Bu kriterlere dikkat!

Rapora göre, uluslararası alanda deniz üstü rüzgar yarışmalarında genel kriterlerin başında ‘Met-Ocean ve Deniz Tabanı Jeoteknik Ölçümleri’ geliyor. Met-Ocean ölçümleri, meteorolojik ve oşinografik (dalga hızı, yüksekliği, periyodu ve yönü, akıntı hızı ve yönü, deniz seviyesi, deniz sıcaklığı, deniz tuzluluğu, iletkenliği vb.) koşulların saptanması, planlanan deniz üstü rüzgar santrali projelerinin kurulum ve bakım-onarım süreçleri için güvenli koşulların bulunduğunun teminatı niteliğinde değerlendiriliyor. Deniz tabanına ilişkin jeoteknik araştırmaların da proje geliştiricilerinin deniz üstü rüzgar türbini, trafo merkezi ve kablolama altyapısının en uygun şekilde yerleştirilmesini sağlayabilmesi için kritik öneme sahip olduğu açıklanıyor.

Raporda; ‘İhale Yaklaşımı’, ‘İhale Organizasyonu’, ‘Teklif Süresi’, ‘Açık-Mühürlü/Kapalı Teklif’, ‘İhale Hacmi’, ‘Enerji Alım Anlaşması’, ‘Yerli Aksam Gereksinimleri’, ‘Finansal Destek Mekanizmaları’, ‘Cezalar’, ‘Fiyatlandırma’ ve ‘Şebeke Altyapısı’nın ihale tasarımında en önemli kriterler arasında olduğu ifade edilirken, bu kriterler arasında bulunan ‘Enerji Alım Anlaşması’ süresini belirlemenin, projelerin finansmana erişimi için son derece önemli olduğu belirtiliyor.

‘Yerli Aksam Gereksinimleri’nin yerli ekipman/malzeme içerik yüzdesini belirlemek, ekonomik kalkınmayı ve yerel endüstrileri desteklemek açısından önemli olduğu açıklanan çalışmada; diğer yandan yarışmaya esas tavan fiyatın da katılımcılar için alacakları risklere karşılık finansman bulmalarına yardımcı olacak ve makul oranda finansal getiri sunacak şekilde belirlenmesinin önemli olacağı vurgulanıyor. Bu konuda İngiltere’den bir örnek verilerek, Temmuz 2023 tarihinde gerçekleştirilen 5 GW kapasiteli deniz üstü rüzgar enerjisi ihalesine, tavan fiyatın MWh başına 44 sterlin olmasından ötürü katılımcılar tarafından teklif verilmediği ve ihalenin başarısız olduğuna dikkat çekiliyor. 

Deniz üstü rüzgar projelerinde maliyetler artıyor

Çalışmada, son yıllarda küresel ölçekteki deniz üstü rüzgar projeleri analiz edildiğinde, ilk yatırım maliyetlerinde (CAPEX) yüzde 10 ila yüzde 30 artış yaşandığı da belirtiliyor. Bu artış, maliyet enflasyonu, tedarik zinciri ve emtia fiyat dengesizliği sorunlarından kaynaklanıyor. Artan CAPEX, deniz üstü rüzgar enerjisi projesi yatırımcılarının inşaata başlamasını ve projenin hayata geçirilmesini geciktiriyor.

Westwood Global Energy Group tarafından deniz üstü rüzgar enerjisi özelinde gerçekleştirilen bir anket, önümüzdeki 10 yılda enflasyonun deniz üstü rüzgar endüstrisi ilk yatırım maliyetlerinde yaklaşık 280 milyar ABD Doları düzeyinde ek bir artışa neden olacağını öngörüyor. Yatırımcının ilgisini çekmek ve gelecekte hayata geçirilecek projelerin gecikme riskini ortadan kaldırmak için dövize bağlı satın alma garantisinin enflasyon ve emtia fiyatları gidişatlarına göre güncellenmesi gerekiyor. Maliyetlerdeki artışın elektrik satın alma garantisine yansıtılması, projelerin zamanında devreye alınması için önem taşıyor. 

Raporla ilgili konuşan SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, raporda uluslararası alanda başarısı kanıtlanmış ihale uygulamalarının analiz edildiğini ve Türkiye’ye özgü olası uygulama kriterlerini belirlemeye çalıştıklarını söyleyerek, “Ölçüm ve analizler, yarışma yaklaşımları, yarışma organizasyonu gibi kritik konuları ele alarak Türkiye’de güçlü ve verimli bir deniz üstü rüzgar enerjisi sektörünün geliştirilmesine yönelik çalışmalara destek olmak istiyoruz” diyor. Yenilenebilir enerji yarışmalarında başarının, sadece kapasitenin en düşük fiyata tahsis edilmesi ile ölçülmemesi gerektiğini vurgulayan Güllü, “Fiyatın yanı sıra, tahsis edilen kapasitenin yatırıma dönüşme oranı ve süresi yarışmaların başarısını belirler. Bu açıdan ihalelerin, bir taraftan tedarikçi için en uygun fiyatı garanti ederken öte yandan yatırımcı için finansmana erişimi sağlayacak rasyonel bir fiyat seviyesinin belirlenmesi için gerekli dengeyi sağlaması şarttır. Deniz üstü rüzgar enerji santralleri, karasal rüzgar santrallerine göre daha maliyetli ve teknik olarak daha karmaşık. Bu nedenle düzenlenecek yarışmalar kapsamında yatırımcıların teknik ve finansal yeterliliğinin doğru bir şekilde değerlendirilmesi son derece önemli” ifadelerini kullanıyor.

Raporla ilgili konuşan bir diğer isim olan TÜREB Deniz Üstü Rüzgar Santrallerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman ise, “Proje başvurularında finansal ve teknik yeterlilik kriterlerinin ortaya konulmasının yanı sıra belirlenen ya da ileride belirlenecek alanlarda meteorolojik – oşinografik gözlemlerin ve deniz tabanı ölçümlerinin en uygun şekilde yapılabilmesi için kamudan destek alınması gerekir. Ek olarak projelerin çevresel ve sosyal gereksinimleri karşılayacak şekilde tasarlanması, bölgeye/denize uygun teknolojik yöntemlerin belirlenmesi, ulusal elektrik şebekesine erişimle ilgili başlıkların düzenlenmesi ve deniz üstü rüzgarda yerli sanayinin gelişimi ve istihdamın artırılması konularının da büyük bir dikkatle ele alınmasında fayda var ve raporda bu konudaki önerilerimizi de ortaya koyduk. En az bunlar kadar önemli olan diğer başlıkları da ilgili ihale takviminin ve yöntemlerinin (açık ihale) belirlenmesi, uygun teklifler için yeterli zaman verilmesi, uzun vadeli ve istikralı enerji tedarik anlaşmaları (PPA) hedeflenmesi olarak belirttik. Son olarak olası ekonomik dalgalanmalara karşı koruma ve ayrıca cezai yaptırımların etkin bir şekilde uygulanması da önerilerimiz arasında. Raporla ilgili olarak ilgili düzenleyici kuruluşlarla irtibatta olmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulunuyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Denizüstü Rüzgar Enerjisi

RWE’nin 1,4 GW’lık deniz üstü rüzgar çiftliği projesi Sofia’nın inşaatı başladı

Published

on

By

Birleşik Krallık’ın net sıfır hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol biçilen RWE’nin deniz üstü rüzgar çiftliği projesi Sofia’nın Kuzey Denizi’ndeki inşası başladı. 2026 yılında faaliyete geçmesi planlanan, 1,4 GW’lık kapasitesiyle dünyanın en büyük deniz üstü rüzgar çiftliklerinden biri olan Sofia’nın inşası, gerekli deniz altı kablo altyapısını kurmak üzere resmen başladı. Rüzgar çiftliği için projenin kablo yüklenicisi Prysmian’ın yüksek teknolojili Leonardo da Vinci Gemisi, yüksek gerilimli doğru akım ihracat kablolarının ilk bölümlerini döşeyecek. RWE tarafından İngiltere’nin enerji altyapısına yapılan 3 milyar sterlinden fazla bir yatırımı temsil eden Sofia, ülkenin net sıfır hedeflerine önemli bir katkıda bulunacak ve 1,2 milyondan fazla evin ihtiyaçlarını karşılamaya eş değer temiz elektrik üretebilecek. 

Birleşik Krallık’ın kuzey doğu kıyısındaki en yakın noktadan 195 kilometre uzaklıktaki Dogger Bank’ta yer alan Sofia Deniz Üstü Rüzgar Çiftliği, üretilen elektriğin 220 kilometre uzaklıktaki Redcar’a taşınmasıyla tek bir açık deniz dönüştürücü platformuna sahip oluyor. Mevcut en gelişmiş deniz üstü rüzgar türbini teknolojisi olan 100 adet Siemens Gamesa 14 MW açık deniz rüzgar türbini olan SG 14-222 DD’lerin kullanılacağı rüzgar çiftliğinin 2026 yılı sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Projedeki 100 türbinden 44’ü geri dönüştürülebilir kanatlardan oluşuyor. Rüzgar çiftliğinin işletme ve bakım faaliyetleri, deniz üstü rüzgar çiftliği Triton Knoll ve gelecekteki projeleri de destekleyecek olan RWE’nin yeni deniz üstü rüzgar operasyonları üssü ‘Grimsby Hub’ta yer alıyor.

İnşası start alan projeyle ilgili konuşan RWE Offshore Wind CEO’su Sven Utermöhlen: “Sofia, RWE’nin bugüne kadarki en büyük ve kıyıdan en uzak yenilenebilir inşaat projesidir. Proje inovasyon, sürdürülebilirlik ve mühendislik zorluklarını ele alma açısından yeni standartlar belirliyor. İhracat kablosunun ilk bölümünün döşenmesi, 13 yıllık planlama, hazırlık ve titizliğin yanı sıra tedarikçilerden ve paydaşlardan gelen büyük desteğin doruk noktasını temsil ediyor. Bu büyüklükte ve ölçekte bir proje inşa etmek, dünya çapında açık deniz rüzgar enerjisi sağlama konusundaki uzmanlığımızı göstermek için büyük bir fırsattır” diyor.

Birleşik Krallık’ın en büyük enerji üreticisi olan RWE, 2030 yılına kadar Birleşik Krallık’ta yeni yeşil teknolojilere ve altyapıya brüt 15 milyar sterline kadar yatırım yapmayı hedefliyor. RWE’nin Birleşik Krallık Ülke Başkanı Tom Glover, “RWE, Birleşik Krallık’ta halihazırda faaliyet gösteren 10 deniz üstü rüzgar enerjisi çiftliğine sahip ve elektrik arz güvenliğinin sağlanmasına yardımcı olacak yemiz enerji üretiminde lider bir ortaktır. Sofia’daki bu büyük inşaat önemli bir kilometre taşı ve Birleşik Krallık’ta 20 yılı aşkın süredir öncülüğünü yaptığımız deniz üstü rüzgardaki kıskanılacak uzmanlığımızı daha da ortaya koymaktadır. Birleşik Krallık, RWE için stratejik bir öneme sahip olmaya devam ediyor. Kendimizin ve ülkenin gelecekteki net sıfır hedeflerine ulaşmasında kilit bir rol oynayacak olan güçlü bir gelecek geliştirme hattı aracılığıyla yeşil büyüme tutkumuzu sürdürmeye devam ediyoruz” açıklamasında bulunuyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Denizüstü Rüzgar Enerjisi

Deniz çiftlikleriyle entegre olan dünyanın ilk derin deniz yüzer RES’i tamamlandı

Published

on

By

Derin denizde yüzen rüzgar enerjisi ile su ürünleri yetiştiriciliğini birleştiren dünyanın ilk denizcilik yenilenebilir enerji projesi Çin’de tamamlandı. Çin’in rüzgâr enerjisi sektörü için önemli bir adım olan proje, Longyuan Power Group tarafından geliştirildi ve projenin enerji üretim ekipmanlarını ve açık deniz türbinlerinin kulelerini Shanghai Electric Wind Power Group (Wind Power Group) sağladı.

Rüzgar enerjisi iklim kriziyle mücadelede temel bir dayanak olarak ortaya çıkarken, Wind Power Group yenilikçiliğini hızlandırarak sürdürülebilir bir gelecek yaratmaya yardımcı olacak kilit bir güç kaynağı olarak, küresel yenilenebilir enerji teknolojisinin sınırlarını zorluyor. Şirket, 3,6 megavatlık rüzgar türbininin geliştirilmesinden bu yana, kara ve deniz rüzgar enerjisi alanındaki lider konumunu pekiştirerek, sektörün zorluklarını ve gelişim darboğazlarını ele alan yeni rüzgar enerjisi uygulamaları arayışında Çin’de bir dizi büyük projeye öncülük ediyor.

Açık deniz rüzgar enerjisinin kıyı bölgelerinin ötesine geçerek derin deniz konumlarına yayılmasıyla birlikte yüzer rüzgar enerjisi ve derin deniz rüzgar enerjisi projelerinin geliştirilmesi, kurulumu ve işletilmesinde öncülük etmeye hazır olan Shanghai Electric Wind Power Group, kendini en son teknolojiyle donatıyor ve geniş uzmanlığından yararlanarak çok amaçlı yeni enerji altyapısına yönelik çözümler üretiyor. Çin’in Fujian Eyaleti Putian’da bulunan Nanri Adası’ndaki Ulusal Denizcilik Çiftliği Tanıtım Bölgesi’nde inşa edilen, her biri 4 MW açık deniz rüzgarını destekleyen üç sütunlu yarı dalgıç yüzer platformlara ve yaklaşık 35 metre su derinliğine sahip alana kurulan hafif, esnek güneş modüllerine sahip olan projede, platformun merkezindeki altıgen bir alan balık yetiştiriciliği için kullanılabiliyor. Faaliyete geçtiğinde tam kapasitede günlük 96.000 kWh elektrik üretme kapasitesine sahip olacak karma enerji projesi, 42.500 kişinin günlük enerji tüketimine eşdeğer üretim gerçekleştirebiliyor. Rüzgar enerjisi, fotovoltaik ve su ürünleri yetiştiriciliğinin öncü yakınlaşması, ekonomik büyümeyi artırırken karbon emisyonlarını azaltmak üzere tasarlanmış sürdürülebilir ve yeşil yenilenebilir çözümler geliştirmek için sektöre yeni bir ufuk sunuyor.

Güvenlik konusunda Shanghai Electric Wind Power Group, projenin tüm yaşam döngüsü boyunca güvenilirliğini sağlamak için çok yönlü bir yaklaşım kullanıyor. Ön tasarım aşamasında çok turlu bir tutarlılık analizi ile onaylanan entegre bir model kuran şirket, çeşitli platformlarda simülasyon sonuçlarının karşılaştırılması ve DVN ile ortaklaşa kontrol algoritmalarının geliştirilmesi gibi diğer önlemlerle de projenin emniyet ve güvenilirliğini güçlendiriyor. Projenin tamamı, balık havuzunu incelemek için kullanılan 1:40 ölçekli bir model de dahil olmak üzere yaklaşık 200 çalışma koşulunda kapsamlı ve zorlu testlerden geçerek başarılı oluyor. Şirket ayrıca, rüzgar kullanımını maksimuma çıkarırken türbinlerin güvenli ve tutarlı çalışmasını sağlamak için yüzer rüzgar türbinlerine özel olarak oluşturulmuş bir akıllı terminal sistemi de geliştirerek güvenilirliği artırıyor.

2023 yılı şirketin pazar genişlemesi ve teknolojik inovasyon alanlarında atılımlar yaptığı bir yıl olurken, Shanghai Electric Ekim ayında Güney Kore projesi Dadaepo için Hyosung Heavy Industries ve Corio Generation ile bir türbin sözleşmesi imzalıyor.

263 metre çapında bir rotora ve 18 MW’lık bireysel kapasiteye sahip yeni nesil yarı doğrudan tahrikli açık deniz türbinleri EW14.0-263 ve EW18.0-263’ü CWP2023’te tanıtan Shanghai Electric’in bu iki türbini, karmaşık derin deniz ortamları için tasarlanan hazırlık aşamasındaki Poseidon Platformuna dayanıyor.

2023 yılının 2. çeyreğinde, Shanghai Electric’in kendi geliştirdiği ultra uzun türbin kanadı S98’in piyasaya sürülmesi, şirket içi Ar-Ge ve üretim kapasitesinde önemli bir ilerlemeye işaret ediyor. 112 metre uzunluğundaki hafif karbon fiber kanat, künt arka kenar kanatçıklarında daha yüksek aerodinamik performans, optimize edilmiş korozyon direnci ve düşük yük toleransı ile yeni bir endüstri standardını sunuyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com