Connect with us

Denizüstü Rüzgar Enerjisi

TotalEnergies ve European Energy, iş birliklerine offshore rüzgarı da ekliyor

Yayın tarihi:

-

TotalEnergies ve European Energy, iş birliklerine offshore rüzgarı da ekliyor

Elektrik alanındaki entegre gelişiminin bir parçası olarak Danimarka, Finlandiya ve İsveç’te deniz üstü rüzgar enerjisi projeleri geliştirmek için European Energy ile yeni bir anlaşma imzalayan TotalEnergies, sadece Danimarka’da 405 MW’lık offshore rüzgar enerjisi projesi geliştiriliyor. TotalEnergies’in iş birliği yaparak hisse satın aldığı Danimarka’da yer alan projeleri; %85 ile 240 MW’lık Jammerland Bugt Offshore Rüzgar Projesi, %72,2 ile 165 MW’lık Lillebaelt South Rüzgar Projesi oluşturuyor. 2023’ün Aralık ayında Danimarka Enerji Ajansı tarafından onaylanan, münhasırlık ve şebeke bağlantı izinleri alınan bu iki projenin, nihai inşaat izinlerinin 2024 yılı ortalarında alınması ve 2030 yılında faaliyete geçmesi bekleniyor. Bu sahalarda üretilen elektriğin ise, doğrudan elektrik toptan satış piyasasında veya Kurumsal Güç Satın Alma Anlaşmaları (CPPA) yoluyla satılması ve karbon ayak izlerini azaltması planlanıyor.

3 ülkede büyük ölçekli offshore rüzgar projeleri için ortak geliştirme

İsveç ve Finlandiya’da ortak bir girişim aracılığıyla yeni büyük ölçekli offshore rüzgar projeleri geliştirmeyi ve işletmeyi planlayan TotalEnergies ve European Energy, bunun yanı sıra Danimarka’da yaklaşan offshore rüzgar ihalelerine teklif vermeyi de planlıyor. TotalEnergies’in büyük ölçekli projelerdeki deneyimi, ticari piyasalardaki alım-satım ve pazarlayabilme becerisi tarafından desteklenecek ortaklık, European Energy’nin sıfırdan projeler geliştirme ve bu ülkelerdeki paydaşlarla başarılı bir şekilde ilişki kurma konusundaki geçmişinden yararlanmayı planlıyor. Deniz üstü rüzgar projeleri için yapılan bu anlaşma, TotalEnergies ve European Energy arasında 2023’te birden fazla coğrafyada yenilenebilir enerji projeleri geliştirmek, inşa etmek ve işletmek için yapılan bir önceki anlaşmayı izliyor.

Gerçekleşen ortaklıkla ilgili konuşan TotalEnergies Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Vincent Stoquart, “European Energy ile iş birliğimizi genişletmekten mutluluk duyuyoruz. Danimarka’daki bu yeni açık deniz rüzgar projeleri, ticari ülkelerde rekabetçi maliyetlerle yenilenebilir projeler geliştirme stratejimizle uyumludur. Bu ortaklık, TotalEnergies’in European Energy’nin Kuzey Avrupa’daki uzun süreli varlığından yararlanarak buradaki işlerin genişletilmesine olanak tanıyacak” diyor.

European Energy Grup CEO’su Knud Erik Andersen ise, “TotalEnergies ile bu ortaklık, Kuzey Avrupa’da yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandıracak. Sıfırdan proje geliştirme konusundaki uzmanlığımız ve TotalEnergies’in büyük ölçekli operasyonlardaki deneyimi, son teknoloji ürünü offshore rüzgar tesisleri sunmamızı sağlayacak. İskandinav enerji piyasası hakkındaki derin bilgi birikimimizi bu girişime katarak iddialı projelerin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamaktan heyecan duyuyoruz. Bu iş birliği sadece yenilenebilir enerji sektöründeki konumumuzu güçlendirmekle kalmıyor, aynı zamanda Avrupa’da sürdürülebilir kalkınma ve enerji bağımsızlığı konusundaki kararlılığımızın da altını çiziyor” ifadelerini kullanıyor.

2023 yılı sonunda yenilenebilir enerji üretimindeki brüt kurulu gücünü 22 GW’a ulaştıran TotalEnergies’in deniz üstü rüzgar enerjisinde 16 GW’tan fazla kapasitesi bulunuyor. Firmanın offshore rüzgar projeleri; Birleşik Krallık, Güney Kore, Tayvan, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya’da yer alıyor.

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Denizüstü Rüzgar Enerjisi

İzmir Valisi, ENSİA, DÜRED ve GİSBİR’den Çandarlı Limanı çağrısı

Yayın tarihi:

-

Yazar

İzmir Valisi, ENSİA, DÜRED ve GİSBİR’den Çandarlı Limanı çağrısı

Türkiye’nin 75 bin megavat kurulu güç potansiyeli bulunan deniz üstü rüzgâr enerjisi için hazırlanan sanayi envanteri ilk kez İzmir’de kamuoyu ile paylaşıldı. İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, “Çandarlı Limanı’nın deniz üstü rüzgar enerjisi ekipman üretiminde kullanılması için Sanayi Bakanlığımız ile çok ciddi çalışma içindeyiz” diye konuştu. Deniz üstü rüzgar enerjisi için önemli isimlerin bir araya geldiği toplantıda ENSİA, mevcut potansiyelin büyüklüğü ve İzmir’in önemine vurgu yaparken; DÜRED, 2040, 2050 hedefleri ve Çandarlı Limanı için çağrıda bulundu. GİSBİR ise, “Deniz üstündeki her inşaatı yapabiliriz” dedi.

Türkiye’nin temiz enerji kaynakları arasında en yüksek derecede potansiyel sunan Denizüstü Rüzgâr Enerjisi’nde (DRES) sanayi envanteri çalışması tamamlanarak ilk kez İzmir’de enerji sektörü ve kamuoyu ile paylaşıldı. Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA), Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Derneği (DÜRED) ve Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nin (GİSBİR) koordinasyonu; İzmir Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle hazırlanan “Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Yol Haritası ve Sanayi Envanteri Tanıtım Toplantısı” Hilton Garden Inn Otel’de gerçekleştirildi. 

Vali Elban: Enerji yoksulu değil, enerjiyi üretme yoksuluyuz

Rüzgar enerjisi sektöründe yer alan firmaların yoğun katılımına sahne olan toplantının açılışında konuşan İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, “Türkiye’nin enerji yoksulu bir ülke değil, enerjiyi üretme yoksulu bir ülke olduğuna” dikkat çekerek, rüzgâr enerjisinde 26 yılda çok önemli başarıların elde edildiğini belirtti. İzmir’in karasal rüzgâr enerjisinde elde ettiği liderliği deniz üstü rüzgar enerjisi santralleri ile daha da ileri taşıması gerektiğini kaydeden Vali Elban, Çandarlı Limanı’nın bu alanda ekipman üretimine odaklanması için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile çok ciddi çalışma içerisinde olduklarını vurguladı. 

“Çandarlı Limanı için paydaşlarımız da çok arzulu”

DRES’lerin dünyanın pek çok ülkesinde uzun yıllardır temiz enerji üretiminde kullanıldığını hatırlatan Elban, şu değerlendirmeyi yaptı: “Enerjinin nasıl üretileceği belli. Denizüstü RES’ler konusunda da sihirli formüller yok. Dünyanın pek çok ülkesinde yaygın olarak kullanılan bir enerjiden bahsediyoruz. 26 yıldır rüzgâr enerjisinden elektrik üretiyoruz. Geldiğimiz nokta küçümsenecek bir nokta değil. 10 binin üzerinde istihdam 1 milyar doların üzerinde ihracat yapıyoruz. İlk kanat, ilk kule, ilk nasel, ilk Ar-Ge tesisinin olduğu bir kent İzmir. Hiçbir eksiğimiz yok. Çandarlı Limanı bölgesinin denizüstü RES’lerin ekipman üretiminde kullanılması için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile ciddi bir çalışma içindeyiz. Paydaşlarımızın da bu yönde çok ciddi arzuları var. Bunu gerçekleştirdiğimiz takdirde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızın koymuş olduğu hedeflere daha hızlı ulaşmak için ciddi bir ivme yakalayacağız. Bunu başarırsak hem üretim hem Ar-Ge hem de ihracat geliri açısından sayılı ülkelerden birisi oluruz diye düşünüyorum.”

ENSİA: Hedefimiz, potansiyelimizin 15’te biri

Toplantıda konuşan Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı ise, İzmir’in Türkiye’deki 4 türbin kanadı fabrikasının tamamına, 7 kule fabrikasının dördüne, iki döküm tesisinden birisine ev sahipliği yapan bir şehir olduğunu hatırlatarak, “Rüzgâr enerjisinde bu ölçekte kümelenen dünyada başka bir şehir yok. İzmir’de rüzgâr sanayisinde faaliyet gösteren firmalar, Türk rüzgar endüstrisinin toplam cirosunun yüzde 85’ini oluşturuyor” dedi. 

Türkiye’nin karasal rüzgar enerjisinde 26 yılda 12 bin Megavat seviyesinde bir kurulu güce ulaştığını kaydeden Kalaycı, bugün itibarıyla ülkenin toplam kurulu gücünün yüzde 11’ini rüzgâr enerjisi karşıladığı bilgisini verdi. Hükümetin açıkladığı Ulusal Enerji Eylem Planı’na göre Türkiye’nin rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 2035 yılında 29 bin 600 MW seviyesine yükseleceğini anımsatan Alper Kalaycı, bu kapasite içerisinde denizüstü rüzgar enerjisinin 5 bin MW seviyesinde pay alacağını, bu payın Türkiye’nin keşfi yapılmış potansiyelinin 15’te biri seviyesinde olduğunu söyledi. 

DÜRED: Çandarlı Limanı’nın ‘Denizüstü Rüzgar Enerjisi Üretim Bölgesi’ ilanı kritik önemde

Toplantıda konuşan Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Durak, denizüstü RES’lerin çok fazla sektöre sipariş veren büyük bir mekanizmaya sahip olduğunu, istihdam boyutunda ise karasal RES’lere göre 10 kat fazla istihdam sağladığını söyledi. 

Türkiye’de deniz kıyısındaki şehirlerin, yüksek seviyede elektrik tüketen ve sanayi gelişimi olan şehirler olduğuna işaret eden Durak, DRES’lerin yeşil hidrojen üretimi ile birlikte kurgulanması gerektiğini vurguladı. Çandarlı Limanı projesinin, dünyada pek çok örneği olan “Denizüstü Rüzgar Enerjisi Üretim Bölgesi” olarak ilan edilmesinin kritik önemde olduğunun altını çizen DÜRED Başkanı Murat Durak, Türkiye’nin 2040 yılına kadar 10 bin MW, 2050 yılına kadar ise 30 bin MW denizüstü RES kurulu güç hedefi koyması gerektiğini açıkladı. 

GİSBİR: Deniz üstündeki her inşaatı yapabiliriz

Toplantıda söz alan Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Temsilcisi Ferhat Acuner ise, sektör olarak denizüstü RES’ler konusunda yaşadıkları heyecana dikkat çekti. “Bu heyecanımızın arka planında, denizüstündeki rüzgâr santrallerini bütünüyle kendi imkânlarımızla yapabilme kabiliyetimiz yatıyor.” diyen Acuner, gemi inşa sanayisinin Çandarlı Limanı projesinin bu alanda bir üretim merkezi olma hedefini büyük dikkatle izlediğini vurguladı. Ferhat Acuner, sözlerini şöyle sürdürdü: “Denizüstünde yapılacak her türlü tesisi Türk gemi inşa sanayisi olarak inşa etmeye hazırız. Bu tesislerin mühendislik hesaplarının, tasarımlarının, Ar-Ge’lerinin ve inşaatlarının tamamıyla kendi imkânlarımızla yerli ve milli olarak yapılması mümkün. Çandarlı Limanı bu yönüyle İzmir için büyük bir fırsat penceresi içeriyor. Türk gemi inşa sanayisi olarak İtalya’nın kuzeyinde binlerce megavat DRES üretiminin yapılacağı bir limanın tasarımını Türk şirketleri olarak biz yapıyoruz. Kendi ülkemizde de böyle bir projeye her türlü desteği vermeye hazırız.”

Devamını oku

Denizüstü Rüzgar Enerjisi

Denizüstü Rüzgar Enerjisi Türkiye Yol Haritası

Yayın tarihi:

-

Yazar

Denizüstü Rüzgar Enerjisi Türkiye Yol Haritası

Denizüstü RES (DRES) sektörü, ülkemizin de içinde olduğu Avrupa kıtasında önümüzdeki yıllarda büyüyen bir sektör olacaktır. Birçok ülke denizüstü RES ile ilgili net kapasite projeksiyonları açıklamıştır. DRES projeleri Avrupa ülkelerinde başlamış olsa da; 2025 yılından sonra hızla diğer ülkelere yayılacağı gözlemlenmektedir. Denizüstü RES projelerinin realize edilebilmesi için yol haritası aşağıdaki şekilde özetlenmiştir.

Denizüstü Rüzgar Enerjisi Türkiye Yol Haritası

Şekil 1: Denizüstü RES yol haritası

1. DRES 2030, 2040, 2050 yılına kadar hedef konulması 

DRES piyasa mekanizmasının oluşturulmasındaki ve uluslararası yatırımcıları ve sanayicileri çekebilmenin en önemli parametrelerinden bir tanesi denizüstü RES ile ilgili açık ve net bir hedefin ortaya konulmasıdır. Avrupa ülkeleri, Çin ve ABD, Vietnam 2030 ve 2050 yılına kadar hedefler koymuştur. Ülkemizde 2035 yılına kadar 5 GW hedef konulmuştur. Ülkemiz için önerilen hedefler; 2040 yılına kadar 10 GW, 2050 yılına kadar ise 30 GW olmalıdır. Dolayısıyla 2050 yılında ülkemizin toplam kurulu gücünün 200 GW olabileceği hesaba katıldığında bunun 30 GW’ı denizüstü rüzgar elektrik santrallarından üretilebilir. Burada özellikle iletim sistem işleticisi TEİAŞ’ın deniz rüzgar şiddeti yüksek olan bağlantı bölgelerinde sistem entegrasyon çalışmaları yapmalıdır.

2. Deniz Mekansal Planlarının (DMP) hazırlanması 

Denizüstü RES projeleri konusunda ilerlemiş ülkelere bakıldığında tamamının Deniz Mekansal Planlarını hazırladıkları görülmektedir. Bu mekansal planlar hazırlanırken aşağıdaki hassasiyetlere dikkat edilmelidir:

Rüzgar potansiyeli,

Bölgenin oşinografik yapısı,

Doğal koruma, 

Sualtı arkeolojik durum,

Su derinliği,

Kıyıya uzaklık,

Elektrik iletimi ve karadaki enterkonnekte sisteme bağlantı koşulları,

Denizüstü ve altı doğal koruma alanları ve canlılar,

Balıkçılık,

Deniz trafiği,

Boru hatları ve kablolar,

Askeri kullanım,

Ülkemize özel kıta sahanlığı hususu,

Civar halkın hassasiyetleri.

Deniz Mekansal Planlar, ivedi bir şekilde hazırlanmalıdır. DRES projelerinin önünde engel teşkil edebilecek çevresel ve sosyal kısıtlar dikkate alınmalıdır. Bu planların doğru bir şekilde hazırlanması, DRES projelerinin önündeki en önemli itici güçtür.

Denizüstü RES projeleri, uzun dönemli planlama gerektirmektedir. DRES projelerinin önündeki önemli teknik engellerden birisi, uygun deniz tabanı sahasının tahsisidir. Bunun için Deniz Mekansal Planlaması-DMP (Maritime Spatial Planning-MSP) gereklidir. DMP sonrası, deniz tabanının tahsisi yapılabilir ve DRES ihalelerinin önü açılır. Deniz tabanı tahsisi bazı ülkelerde imtiyaz (consession) olarak görülmektedir. İyi düzenlenmiş bir deniz tabanı tahsis mekanizması yatırımcı çekmenin en önemli unsurlarındandır. Pazara girişte sadece yatırımcı değil; tedarikçi, proje geliştirici, mühendislik firmaları gibi birçok paydaşın bir araya gelerek bilgi transferi sağlaması gereklidir. Avrupa ülkelerindeki tecrübelerden iyi organize edilen bir DMP süreci DRES yatırımlarında sürükleyici etkenlerden birisi olduğu görülmüştür. DMP süreci, ülkelerin iklim ve sıfır karbon hedeflerine ulaşmada kritik bir süreci oluşturmaktadır. Denizüstü RES sahasındaki teknik kapasite, bölgede meteorolojik ve oşinoğrafik ölçümler yapılarak karar verilebilir. Bu bilgiler, deniz tabanı jeolojisinin, bölgedeki akıntı ve dalga durumunun bilinmesi, ne tip bir DRT temeli kullanılacağına karar verilmesi ve dolayısıyla maliyetinin bilinmesine yardımcı olacaktır. Bu bilgiler olmadan yatırımcılardan teklif istenmesi teknik olarak mümkün değildir. Sadece ihaleye teklif verilmesi için değil, Türkiye’nin kendi denizlerindeki kapasitesini bilmesi için öncelikle YEKA sahalarında, orta vadede potansiyel diğer sahalarında meteorolojik ve oşinoğrafik ölçümlere başlanmalı ve bu sahalarda detaylı deniz araştırmaları yapılmalıdır. Bu bilgiler Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı veya uygun görülen diğer kamu kurumlarında saklanarak denizüstü RES projelerinde zamanı geldiğinde kullanılmalıdır.

3. Deniz tabanının (Sea Bed) tahsisinin yapılması

Deniz tabanının tahsisinin yapılabilmesi için aşağıdaki adımlar takip edilebilir:

1.Öncelikle iklim değişimi ve sıfır karbon hedeflerinin önceliği kapsamında politik adımların atılarak denizüstü RES sektörü ile ilgili kapsamlı bir ulusal strateji oluşturulması,

2.Deniz Mekansal Planlarının (DMP) denizüstü RES projelerini önceleyerek hazırlanması (bu kapsamda diğer bütün paydaşların da görüşü alınarak DMP oluşturulmalıdır),

3.Denizüstü RES saha tahsisi için ayrı bir birim oluşturulması,

4.Deniz taban kirası için uygun bir yıllık kira ücreti belirlenmesi. 

DRES projelerinde aktif olan ülkeler incelendiğinde 2 ana model görülmektedir; birincisi merkezi model ikincisi de yerel ve merkez hibrid model olan 2 aşamalı izin yaklaşımıdır. Bazı ülkelerde (örn. ABD, Çin ve Tayvan) her iki modelin karışımı görülmektedir. Merkezi yaklaşımda süreç deniz tabanı tahsisi ve enerji satış anlaşması (ppa) birlikte yürütülmektedir. Kamu otoritesi DMP hazırlayarak, rüzgar potansiyeli, deniz tabanı jeoteknik çalışmalar, çevre ve sosyal konular vb. gibi birçok parametreye bakarak DRES projelerinin önünü açmaktadır. Kamu idaresi yer seçimini belirlemektedir. Bu yaklaşım Danimarka, Hollanda ve Almanya’da başarıyla uygulanmaktadır. 

Merkezi olmayan yaklaşımda, kamu otoritesi geniş alanları kapsayan DMP hazırlayarak yer seçimini proje geliştiricisi/yatırımcıya bırakmaktadır. Saha ile ilgili detay teknik çalışmalar, proje geliştiricisi/yatırımcı tarafından realize edilmektedir. Bu yaklaşım İngiltere’de uygulanmaktadır. Her iki modelin de avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Merkezi sistemde politik risklerin yüksek olduğu görülmüştür. Tecrübeli proje geliştirici/yatırımcıların saha belirlemesi daha uygun bir yöntemdir. Merkezi sistemde kamunun yeterli teknik çalışmaları yapamamasının yarattığı endişeler bulunmaktadır. 

Ülkeler deniz tabanı tahsisini mevcut kamu kurumları ile yapabilir. Danimarka’da bu süreç Danimarka Enerji Ajansı (Danish Energy Agency) ile yapılmakta iken; ABD’de Bureau of Ocean Energy Management tarafından yürütülmektedir. Deniz tabanı tahsisleri genellikle 3 modelle yapılmaktadır. Bu modeller; rekabetçi olmayan, rekabetçi ve açık kapı (open door) olarak sınıflandırılabilir. Rekabetçi olmayan model genellikle yeni gelişmeye başlayan ülkeler veya pilot proje (çoğunlukla yüzer-floating) uygulamalarında kullanılmaktadır. Proje geliştirici ile müzakereler yapılarak deniz tabanı tahsisi yapılmaktadır. Rekabetçi tahsis yönteminde proje geliştiriciler tahsisi yapan kuruma teklif verecek en uygunu teklif ederek süreç sonlandırılmaktadır. Bu yöntem, DRES piyasasının olgunluğa geçiş sürecindeki ülkelerde tercih edilmektedir. ABD, Hollanda, İngiltere ve Almanya bu yöntem ile deniz taban tahsisini yapmaktadır. Son yöntem olan açık kapı (open door) modeli Danimarka’da uygulanmaktadır. Proje geliştirici/yatırımcı kendisi sahayı önermiştir ve bütün sorumluluğu üzerine almıştır. 

4. DRES için elektrik bağlantı kapasitesi

Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ), iletim sistem planlaması yaparken denizüstü RES projeleri için de bağlantı kapasitelerini planlamalıdır ve denizüstü rüzgar enerjisi potansiyelinin yüksek olduğu bölgelerde iletim şebekesi güçlendirilmelidir.  

5. Meteorolojik ve oşinoğrafik ölçümlerin yapılması 

Açık kaynaklardan yararlanılarak rüzgar potansiyeli tahminleri yapılabilse de; sahada yapılacak ölçümlerle bölgedeki deki diğer ölçüm istasyonlarının (Meteoroloji Genel Müdürlüğü, TPAO, kıyıya yakın karaüstü rüzgar ölçümleri vb.) uzun yıllar verilerinin korele edilmesi ile potansiyel denizüstü RES yatırımcılarına daha güvenilir veri sağlanabilecek ve bu alandaki yatırımlar teşvik edilebilecektir. Oşinografik ölçümlerin yapılması yatırımcıların yatırım kararı almalarını etkileyen diğer önemli unsurdur. Meteorolojik ölçümlerin yanı sıra deniz suyunun fiziksel ve kimyasal özelliklerinin tespit edilebilmesi için oşinografik ölçümlerin yapılması gerekmektedir.

6. Denizaltı jeoteknik ve jeolojik çalışmaların yapılması 

Meteorolojik ve oşinoğrafik ölçümlerden sonra mevcut mevzuata uygun olarak İmar Planına Esas Jeolojik- Jeoteknik / Mikrobölgeleme Etüt Raporu hazırlanmalıdır.

7. Denizüstü RES projelerinin ÇED sürecinin başlatılması 

Bütün veriler toplandıktan sonra tüm paydaşların müdahil olacağı ÇED süreci başlatılmalıdır. ÇED süreci sadece kamu kurumlarının yazışmaları olarak değil; yerel halk, balıkçılar, liman işletmeleri, turizm sektörü gibi yerel paydaşlar mutlaka sürece müdahil edilmelidir.

8. İzin sürecinin kolaylaştırılması

Tipik bir DRES projesi, başlangıcından işletmeye geçene kadar 8-10 yıllık bir süreci kapsamaktadır. Bu sürecin büyük bir kısmı izin süreçleri ile geçmektedir. Uygulamalara bakıldığında denizüstü RES projesinin izin süreçleri bitirildiğinde, inşaat süreci 2 yılda tamamlanmaktadır. Bazen izin sürecindeki gecikmeler projede planlanan DRT teknolojisinin eskimesine ve projelerin yeniden revize edilerek tekrar izin sürecine girdiğini göstermektedir. Bu durum projelerde gecikmelere neden olmaktadır. Bu gecikmelerin minimuma indirilerek denizüstü RES kapasitesinin devreye alınması istihdam ve ülkenin yerli enerji kaynak kullanımı açısından çok önemlidir. Bu süreçler bütüncül ve paydaşların karşılıklı mutabakatı ile hızlandırılabilir. AB’nin yayınladığı RePowerEU planına göre süreçlerin hızlandırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu amaçla, AB üye ülkeler yenilenebilir ivmelenme alanları (renewable acceleration areas) belirlenerek izin süreçlerinin basitleştirilerek yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı hedeflenmektedir.

9. Finansman modellerinin belirlenmesi 

Denizüstü RES projelerinin finansman yöntemi proje finansmanı ile yapılmalıdır. Ticari krediler her şirketin karşılayabileceği ve tercih edebileceği bir model değildir. Avrupa ülkelerine bakıldığında 2011-2020 döneminde 30.6 GW denizüstü RES kapasitesi için 117 milyar euro finansman ayarlanmıştır. Bu miktarın %72’si (84 milyar euro) proje finansmanı yöntemiyle yapılmıştır. Kredi oranları ise, ülke ve projenin durumuna göre %70-80 arasında değişim göstermiştir. Dünya Bankası gelişmekte olan ülkelerde yapılacak ilk denizüstü RES projesi için imtiyazi finansman (concessional financing) yöntemini önermiştir. Bu yöntemde kamu, özel sektör ve finans kuruluşları bir araya gelerek DRES projesi için özel bir finansman paketi oluşturmaktadır. İlk projenin finansmanı bu şekilde yapılabilir.  

10. Elektromekanik ekipman üretim yol haritası

Denizüstü rüzgar enerjisi sanayi ile ilgili sadece ülkemiz değil; civar ülkelerin de potansiyeli dikkate alınarak çalışmalar yürütülmelidir. Tedarik zinciri olarak ülkemizdeki 2035 yılı 5 GW hedefine ek olarak potansiyeli 2 TW’a yaklaşan Karadeniz, Akdeniz, Hazar Bölgesi de dikkate alınmalıdır. Ülkemiz sanayisinin karaüstü RES projelerindeki başarı hikayesi, denizüstü RES projelerinde de uygulanmalıdır.

11. Limanların geliştirilmesi

Denizüstü RES üretim, nakliye ve montaj limanlarının (marshalling port) coğrafi bölgelere ayrılarak planlaması yapılmalıdır. Bu amaçla, Ege, Marmara, Karadeniz ve Akdeniz’de en az birer adet liman belirlenerek gerekli altyapı/üstyapı çalışmalarına başlanmalıdır, mevcut limanların geliştirilmesinin zor olduğu görülmektedir. Yeni limanların inşası düşünülmelidir. Denizüstü RES işletme ve bakım limanları için ise, Ege, Marmara, Karadeniz ve Akdeniz’de halihazırda bulunan limanlarda küçük altyapı/üstyapı değişiklikleri yapılarak kullanılabilmesi mümkündür. 

12. Gemilerin Türkiye’de üretim yol haritası

Denizüstü RES projelerinde kullanılacak olan gemilerin ve diğer yardımcı ekipmanın ülkemiz tersanelerinde yapılması sağlanmalıdır. DRES montajlarının Avrupa ve Çin’de yapıldığından DRT montaj gemileri (Offshore Wind Turbine Installation Vessel-WTIV veya Jack-up Vessel) daha çok bu bölgelerde konuşlanmıştır. Çin’deki 2021 yılı sonunda cazip tarife uygulaması sona erdiğinden 2022 yılında montajlar azalmıştır. 2026 yılına kadar DRT montaj gemi emreamadeliğinde sıkıntı beklenmemektedir. Avrupa’da ve Amerika’da yani DRT montaj gemileri inşası devam etmekte olup Asya ülkelerinde ve diğer yeni gelişmekte olan pazarlarda kullanılmak üzere gerekli planlamalar yapılmaktadır. Ülkemizde denizüstü RES proje montaj gemisi (jack-up vessel) henüz bulunmamaktadır. Tersanecilik sektörü, denizüstü RES projelerinde kullanılan gemiler ile ilgili olarak üretim planlaması yaparak bu gemilerin ülkemizde üretilmesini sağlamalıdır.

13. DRES izin süreçlerinin kısaltılması

Denizüstü RES izin süreci mümkün mertebe kısaltılmalıdır. Avrupa ülkeleri bu konuyu gündemde tutarak çare aramaktadır. İngiltere bu süreci en etkin ve kısa sürede sonuçlandıran ülke konumundadır. Denizüstü RES projelerinin izin süreçlerinin azaltılması için İngiltere Haziran 2023 tarihinde Offshore Wind Environmental Improvement Package (OWEIP) planı açıklamıştır. Bu plana göre, DRES projelerinin izin sürecinin 4 yıldan 1 yıla indirilmesi planlanmıştır. Bu planda One-Stop-Shop (OSS) yaklaşımı önerilerek tek kamu kurumu üzerinden izin süreçlerinin bitirilmesi teklif edilmiştir. OSS teklifi sadece süre kısaltımı değil; aynı zamanda projelerin önündeki belirsizliklerin ve gecikmelerin minimize edilmesi amaçlamıştır. 

14. DRES izin süreçleri yol haritası yayınlanması

DRES izin süreci ile ilgili açık ve şeffaf bir yol haritası yayınlanmalıdır. Bu süreçte, bütün izin işlemleri tek kamu kurumu (one stop shop) üzerinden yürütülmelidir. İzin süreçlerinin detaylı bir şekilde anlatıldığı el kitabı yayınlanmalıdır. Bu kitapta izin süreleri belirtilmeli ve uygulamada buna uyulmalıdır.  

15. DRES için ayrı kanun çıkartılması

Mevzuat düzenlemesi DRES projelerinin gelişimi ve finansman teminindeki en önemli hususlardandır. Açık ve yatırımcıyı çekebilecek bir mevzuat yapısının oluşumu denizüstü RES yatırımlarının en önemli itici gücüdür. Birçok ülke DRES yatırımları için özel bir “Denizüstü Rüzgar Enerjisi Kanunu-OffshoreWind Energy Act” çıkarmıştır. Denizüstü RES projelerinin dinamikleri farklı olduğundan dolayı bazı özellikleri bulunmaktadır. Bunlar aşağıda sıralanmıştır:

Tahmin Edilebilirlik

DRES mevzuatı tahmin edilebilir (öngörülebilir) olmalıdır; süreç içerisinde belirsizlikler barındırmamalıdır.

Riskler

Mevzuatta risk oluşturabilecek hususlara dikkat edilerek, ileride oluşabilecek risklerin minimize edilmesi gereklidir.

Yatırımın Geri Dönüşü

Mevzuat, yatırımcıya makul bir geri dönüşü sağlamalıdır. Eğer riskler yüksek olursa, yatırımcıların geri dönüş beklentisi de yüksek olur.

Zaman Planlama

DRES mevzuatı, DRES projelerinin izin süreçlerinin zaman planlamasının açık bir şekilde dikkate alarak açık ve net bir zaman planı çizmelidir. Hangi iznin nereden alınacağı ve sürecin belirtilmesi önem arz etmektedir. 

Altyapı ve İş gücü

DRES projelerinin hayata geçirilebilmesi için elektrik şebeke planlama, liman, tersane ve işgücü önemlidir.

Finanse Edilebilir (Bankable) Elektrik Satış Anlaşması (ppa)

Mevzuatta elektrik satış mekanizması ve diğer teşvik, garanti gibi hususların açık bir şekilde belirtilmesi gereklidir. Projelerin finanse edilebilmesi açısından bu kriterler önemlidir. Elektrik satış anlaşması finanse edilebilir cazip şartları içermelidir.

Vergisel Teşvikler

Sıfır karbon hedeflerine ulaşılabilmesi için bütün diğer yenilenebilir enerji kaynakları (karaüstü RES, güneş enerjisi, hidro, biyokütle vb.) sektörün başlangıcından ciddi vergi teşvikleri ile desteklenmiştir. Aynı sürecin denizüstü rüzgar enerjisi için de işletilmesi gerekmektedir. Piyasa olgunlaşana kadar veya diğer enerji kaynakları ile rekabet edebilene kadar bu durum kaçınılmazdır.

Sektörel İş birliği

Sektörün oluşumunda kamu, STK’lar, özel şirketlerin bir araya gelerek çalışması sürecin doğru ve akıcı bir şekilde ilerlemesini sağlar.

16. ÇED sürecine paydaşların müdahiliyeti

Denizüstü RES ÇED sürecine bütün paydaşların katılımı sağlanmalıdır. İleride ortaya çıkabilecek sorunlar, bütün paydaşların sürece etkin katılımı ile minimize edilebilir.

17.  İnşaat ve işletme dönemi ÇED sürecinin uygulanması ve kontrolü 

Denizüstü RES projesi gerek inşaat aşamasında ve gerekse de işletme sürecinde çevre ile uyumlu bir şekilde çalışabilmesini mümkün kılan bir çevresel regülasyona tabi tutulmalıdır. Bu konu, Denizüstü RES projelerine diğer bütün paydaşların daha sıcak bakmasını temin eder. Bu sürece, yerel paydaşlar olan belediye, yerel halk, balıkçılar, liman işletmeleri, turizm sektörü gibi paydaşlar müdahil edilmelidir.

18. DRES projesinin balıkçılıkla etkileşimi 

Bilindiği gibi balıkçılık sektörü, ülkemizdeki önemli istihdam alanlarındandır. Denizüstü RES projesinin balıkçılık sektörü ile inşaat ve işletme döneminde uyumlu çalışabilmesi gereklidir. Bunu sağlayabilmek için gerekli koordinasyon ve bilgi akışı, tanıtımlar sağlanmalıdır. Balıkçı kooperatifleri ve balıkçı barınakları konu ile ilgili bilgilendirilmelidir. Bu konuda daha önce anlatılan İngiltere Scroby Banks projesi örnek verilebilir. Halkla ilişkilere önem verilerek DRES projesinin balıkçılıkla uyum içerisinde çalışabileceği açık bir şekilde paydaşlara anlatılmalıdır.

19. Kadın çalışan kotası

DRES projelerinde kadın çalışan kotası konulmalıdır. Bu hususta kadın çalışanlara pozitif ayrımcılık uygulanmalı ve ihale şartnamesi buna göre dizayn edilmelidir. 

20. Finanse edilebilirlik (Bankability) 

DRES ihale şartnamesi ve koşulları ülkemiz koşulları için rekabetçi olmasının yanında makul bir kar bırakarak uluslararası yatırımcılar için cazip şartlar sunmalıdır. Özellikle elektrik satış anlaşması (PPA), finanse edilebilir (bankable) kriterleri içermelidir.  

21. İş sağlığı ve iş güvenliği 

DRES projelerinin geliştirilme aşamasından demontajına kadar olan tüm süreçlerde iş sağlığı ve iş güvenliği (health and safety) kurallarına uyulması sağlanmalıdır.

22. Çevreye karşı duyarlılık 

DRES projelerinin geliştirilme aşamasından demontajına kadar olan tüm süreçlerde çevreye minimum hasar verilecek şekilde planlama yapılmalıdır.

23. Mühendislik firmaları teşvik sistemi 

Karaüstü RES ve GES projelerinde sektör başlangıcında verilen vergisel teşvikler denizüstü RES  projelerinde de işletilmelidir. Bunun yanında denizüstü RES projeler için hizmet veren startup mühendislik firmaları desteklenmelidir.

24. DRES projeleri eleman ihtiyacı 

Denizüstü RES sektörü birçok farklı iş kolunu içermektedir. Sektörde farklı uzmanlık alanlarının yanı sıra denizde çalışabilmenin de eğitimlerinin alınması gerekmektedir. Deniz biyoloğundan, deniz lojistik uzmanına, denizaltı kaynak mühendisinden, meteorolojiste kadar geniş bir disiplin içermektedir. Bu amaçla aşağıdaki hususlar bu açığı kapatmak için önerilmektedir;

a.DRES projelerinin devamlılığı sağlanarak mezunların buraya ilgisi yönlendirilmelidir,

b.DRES projelerinde çalışacak kişilerin eğitim alabileceği merkezler oluşturulmalıdır.                

25. Yeşil hidrojen üretimi 

Denizüstü RES projelerinde ileriki aşamada yeşil hidrojen üretebilme ve iletebilme kapasitesi dikkate alınmalıdır. 

26. Power-to-X planlaması 

Denizüstü RES projelerinden hidrojen üretiminin bir sonraki adımı olan Power-to-X süreci de projelendirme aşamasında planlanmalıdır.

27. Enerji adası planlaması 

Marmara Denizi’nde ileriki süreçlerde enerji adası yapılabilmesi hususu dikkate almaya değer bir noktadır. Enerji adaları ile İstanbul, Kocaeli, Bursa, Yalova, Balıkesir, Çanakkale ve Tekirdağ illeri deniz üzerinden birleşerek elektrik şebeke stabilitesi Marmara ve Trakya Bölgelerinde sağlanmış olur.

28. Denizüstü RES demontaj planlaması

Denizüstü RES projesinin ekonomik ömrü sona geldiğinde yapılacak olan demontaj faaliyeti için bütçe mutlaka en baştan planlanarak ayarlanmalıdır.

Devamını oku

Denizüstü Rüzgar Enerjisi

Ørsted, 924 MW’lık offshore santral Sunrise Wind’in tamamını satın alıyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

Ørsted, 924 MW'lık offshore santral Sunrise Wind'in tamamını satın alıyor

Yenilenebilir enerjinin pek çok alanında projeler geliştiren, inşa eden ve işleten Danimarka merkezli Ørsted, New York’a enerji sağlayacak 924 MW’lık offshore rüzgar santrali Sunrise Wind’in %50 hissesini satın almak için Eversource ile anlaşma imzaladı.

Deniz üstü rüzgar kapasitesi için devam eden New York 4 ihalesinde Sunrise Wind’in başarılı olmasına tabi olan satın alma, ayrıca New York’un enerji ajansı NYSERDA ile açık deniz rüzgar yenilenebilir enerji sertifikaları OREC sözleşmesinin imzalanmasını ve uzun biçimli satın alma anlaşmalarına girilmesini, inşaat ve operasyon planının alınmasını ve ilgili düzenleyici onayları içeriyor. Sunrise Wind ihalede başarılı olamazsa, Sunrise Wind için mevcut OREC sözleşmesi eyaletin gereklilikleri uyarınca iptal edilerek, Ørsted ile Eversource’un Sunrise Wind için ortak girişimi yürürlükte kalıyor. Projenin geçici olarak kabul edilmesi halinde, NYSERDA ile mevcut ihalenin güncellenen şartları kapsamında yeni bir sözleşmenin müzakere edilmesi planlanıyor.

New York’un en gelişmiş deniz üstü rüzgar projesi olan Sunrise Wind’in, ihalenin kazanılması halinde 2026 yılında tamamlanması, New York’un 2030 yılına kadar %70 yenilenebilir enerjiye ulaşma hedefine önemli katkı sunması bekleniyor. Tasarımıyla ilgili incelemelerin yapılarak tüm devlet kurumları tarafından onaylanan Sunrise Wind’in, ihaleden kısa bir süre sonra inşaata başlaması için tüm önemli tedarikçi ve proje iş gücü anlaşmaları güvence altına alınıyor. Projede nihai federal izinlerin ise, 2024 yılının yaz aylarında alınması bekleniyor.

Satın almayla ilgili konuşan Ørsted Başkan Yardımcısı ve Amerika Bölgesi CEO’su David Hardy, şu açıklamada bulunuyor: “ABD portföyümüzün kapsamlı bir risk incelemesinin ardından, projenin New York 4’te kazanılması halinde Sunrise Wind’in tam mülkiyetini alma konusunda endişemiz yok. Bu işlem Ørsted için değer artırıcı bir fırsat ve proje için ileriye dönük en iyi yol. Sunrise Wind, halihazırda yapım aşamasında olan South Fork ve Revolution Wind’in ardından kuzeydoğu kıyılarındaki üçüncü deniz üstü rüzgar çiftliğimiz olacak. Kuzeydoğu; projeler, liman varlıkları, eğitimli iş gücü ve tedarik zinciri ortakları da dahil olmak üzere Ørsted için artan bir önceliktir. İhaleyi kazanmamız halinde Sunrise Wind ve bölgede yapılacak ihaleler için stratejik öneme sahip, gelecekteki potansiyel teklif ve projeleri farklılaştırmamıza ve riskten arındırmamıza yardımcı olacak bir açık deniz rüzgar merkezi inşa ediyoruz.”

Devamını oku

Trendler