Connect with us

Sektörden

Avrupa Parlamentosu’nda ‘Türk Rüzgarı’ Esti!

Yayın tarihi:

-

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği, rüzgar sektörü adına Avrupa genelindeki yoğun faaliyetlerini WindEurope iş birliğiyle bu kez Avrupa Parlamentosu’na taşıdı.

25 Ekim’de Brüksel’deki AP binasında gerçekleştirilen ve ‘Rüzgar Enerjisi Tedarik Zinciri Zorlukları, Çözümleri ve AB Bölgesi için Alternatifler’ başlıklı toplantı, Türkiye rüzgar sektörü adına yakın ve orta vadede son derece olumlu mesajların verildiği konuşmalara ev sahipliği yaptı.

AB Enerji İşlerinden Sorumlu Komiseri Kadri Simson, Türkiye ile iş birliği fırsatlarını artırmaya odaklanacaklarını kaydederken TÜREB Başkanı İbrahim Erden de yerel rüzgar enerjisi gücüyle Türkiye’nin Avrupa rüzgar endüstrisi ile iş birliği yapabileceğine ve Avrupa’nın tedarik zinciri ve enerji arzı sorunları açısından yaşadığı zorlukları hafifletebileceğine dikkat çekerek “Rüzgar enerjisi pazarı, pazar büyüklüğü, arz güvenliği, hem Türkiye’de hem de Avrupa’da son kullanıcı yararı; tüm bu konularda rüzgarla birlikte hem Avrupa hem de Türkiye için kazan-kazan sağlayabiliriz” mesajı verdi.

Toplantıda konuşan Avrupa Birliği Enerji İşlerinden Sorumlu Komiseri Kadri Simson, Avrupa’nın enerji arz güvenliği açısından iddialı hedefleri olduğuna değinerek AB ülkelerinin rüzgar alanında Türkiye ile yakından çalışmaya ve bu alandaki iş birliği fırsatlarını artırmaya odaklanacaklarını belirtti. Simson, “Rüzgar enerji dönüşümünü geçekleştirmek için stratejik bir sektör. 2030 yılında rüzgar enerjisi Avrupa Birliği’nin en büyük elektrik kaynağı olacak. Avrupa Komisyonu da dün yeni bir rüzgar paketini kabul etti. Paket, rüzgar enerjisini ve endüstriyi rahatlatmak, desteklemek ve canlandırmak için altı eylem kategorisini ortaya koyuyor” şeklinde konuşan Simson, izin süreçlerinden yarışma sistemlerine finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar farklı alanlardaki düzenlemeler hakkında bilgiler verdi.

“Türk firmaları AB türbin üreticilerinin ana ortaklarından biridir” diyen Kadri Simson,

Türkiye’nin deniz üstü de dahil olmak üzere rüzgar gücünü artırmak için iddialı planları olduğunu hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti: Türkiye pazarı AB’li üreticiler için çok önemli. Birlik, AB rüzgar üreticilerine verdiğimiz desteğin Türkiye’ye de fayda sağlayacağını umuyor. Ve güvenilir bir ortağın sağlam üretim temeline güvenebileceğinizi de biliyorsunuz.Biz de bu alanda mevcut zorlukların üstesinden gelmek, rüzgar enerjisinin entegrasyonunu kolaylaştırmak ve bu alandaki üretim kapasitesini artırmak için Türk ortaklarımızla birlikte çalışmaya hazırız.”

“Yeni bir endüstri stratejisi için Avrupa’nın bir yol haritasına ihtiyacı var”

Dünya enerji görünümü hakkında genel bilgiler paylaşan Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol, Avrupa’nın şu anda yeni bir endüstri stratejisi için bir yol haritasına ihtiyacı olduğuna değindi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra piyasaların gazın bulunabilirliği, gaz ve enerji fiyatları açısından Avrupa ve ötesindeki tüm şok dalgalarıyla birlikte bir doğal gaz krizi yaşadığını ve şu anda başka bir krizle karşı karşıya olduğunu belirten Birol şunları kaydetti: “Enerji güvenliğinden bahsettiğimizde iklim değişikliğiyle mücadelemiz kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Daha çok petrol mü, daha çok gaz mı, yoksa alternatiflere mi bakmalıyız? Bana göre rüzgar, güneş, hidrojen, nükleer enerji, bunların hepsi sahip olunabilecek alternatifler. Rüzgarı yalnızca iklim hedeflerimize ulaşmanın bir aracı olarak değil, enerji kaynaklarımızı güvence altına almanın bir aracı olarak düşünmeliyiz.  Rüzgar yakın zamanda diğer enerji kaynaklarını geride bırakarak Avrupa’nın bir numaralı elektrik üretimi kaynağı olacak. Avrupa, temiz enerji teknolojisi üretiminin bir sonraki bölümünde rekabetçi bir konuma sahip olmak istiyorsa, tıpkı diğer ülkelerin yaptığı gibi kendi endüstrileri için teşvikler sağlaması gerekiyor.  Avrupa’nın çok iyi ve avantajlı bir konumu var ama artık bir sağduyulu ve gerçekçi dünya politikalarıyla bir çözüm bulmasının zamanı geldi. Rüzgar enerjisinin çok daha hızlı yayılımını sağlamak adına ikincisi komşuları ve müttefikleriyle birlikte şimdi rüzgar endüstrisini geliştirme zamanı.”

“Türkiye’nin büyüyen yenilenebilir sektörü bir umut ışığı ve örnek alınacak bir model”
Toplantıda söz alan Avrupa Parlamentosu Üyesi Ryszard Czarnecki de Avrupa Birliği’ni şu anda “geleceğe yönelik kolektif taahhütleri” harekete geçiren değişim rüzgarlarının etkisi altında olduğunu belirterek şunları söyledi: “Başta rüzgar enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerjiye olan talep, küresel tedarik zincirindeki aksaklıklar ve Avrupa Birliği’nin enerji güvenliği arayışı gibi çeşitli faktörler nedeniyle artış gösterdi. Belirsizlikler yaşadığımız şu dönemde Türk rüzgar endüstrisinin bölgesel enerji istikrarının desteklenmesinde yaratabileceği önemli etkinin farkına varmak çok önemli. Türkiye, Avrupa ile Asya arasında köprü oluşturan benzersiz jeopolitik konumuyla bu dönüşümde önemli bir rol üstleniyor. Avrupa Birliği üyeliği yolunda potansiyel bir aday ülke olarak Türkiye’nin enerji geçişine katılımı çok büyük, gerçekten muazzam bir önem taşıyor. Rüzgar enerjisi de dahil olmak üzere Türkiye’nin büyüyen yenilenebilir sektörü bize bir umut ışığı ve örnek alınacak bir model sağlıyor.

Toplantının moderatörlüğünü üstlenen ve “Rüzgar enerjisini evimizde üretiyorsak kimse sorun yaratamaz” diyen WindEurope CEO’su Giles Dickson ise Avrupa’nın artık çok iddialı olan iklim ve enerji güvenliği hedeflerini gerçekleştirmek istiyorsa, mevcut fabrikaları genişletmesi ve iyileştirmesi gerektiğine dikkat çekerek “Avrupa hükümetlerinin, Avrupa’nın ve Türkiye’nin rüzgar enerjisi sektörünün tam rekabet gücüne sahip olmasını ve büyüyebilmesini sağlamak için ihtiyaç duyulan yatırımları destekleyecek teşvikleri uygulamaya koyması çok kritik” tespitinde bulundu.

 “Türkiye, Avrupa’nın tedarik zinciri ve enerji arzında yaşadığı zorlukları hafifletebilir”

Avrupa Parlamentosu’nda Türk rüzgar sektörü adına konuşan TÜREB Başkanı İbrahim Erden, rüzgar sektöründe üretiminin yüzde 75’ini ihraç eden Türkiye’nin, elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 11’ini rüzgar enerjisinden sağladığını, Türkiye’nin Avrupa’nın rüzgar sanayisinde en güçlü 5. ülkesi olduğunu ve 12 GW’lık toplam rüzgar kurulu gücü ile yine Avrupa’da altıncı sırada yer aldığını belirterek şunları söyledi:

“Türkiye 85 milyon nüfusa sahip çok büyük bir pazar ve aynı zamanda büyük bir üretim potansiyeli mevcut. Ülkemizde yılda 330 terawatt saat enerji üretiliyor. Bunun 35 terawatt saati rüzgardan, yaklaşık 20 terawatt saati ise güneşten geliyor. Ve ülkemiz bunu toplam 106 GW’lık kurulu kapasiteyle yapıyor. Bunun içinde rüzgar zaten yaklaşık 12 GW’a ulaştı ve ülkemiz Avrupa rüzgar kurulu kapasitesinde altıncı sıraya getirdi. Rüzgar enerjisi kurulu gücümüzün verilen ve verilmesi beklenen lisanslar, kapasite artışları ve hedeflenen 5 GW ile 2035’te 43 GW’a kadar ulaşabileceğini öngörüyoruz. Sektördeki yeni lisanslar, bu kapasite artışında rol oynayacak. Türkiye ayrıca bu kurulu güç öngörüsünü destekleyecek şekilde deniz üstü rüzgar enerjisinde de projeler hayata geçirmeyi hedefliyor.

Şu anda dünyada değişim rüzgarları esiyor ve bu değişimin sonuçlarını birlikte elde etmemiz gerek. Türkiye de çok yönlü bir ülke. Yerel rüzgar enerjisi gücüyle Türkiye Avrupa rüzgar endüstrisi ile iş birliği yapabilir ve Avrupa’nın tedarik zinciri ve enerji arzı sorunları açısından yaşadığı zorlukları hafifletebilir.

Rüzgar enerjisi pazarı, pazar büyüklüğü, arz güvenliği, hem Türkiye’de hem de Avrupa’da son kullanıcı yararı; tüm bu konularda rüzgarla birlikte hem Avrupa hem de Türkiye için kazan-kazan sağlayabiliriz.”

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Rapor

Rüzgar enerjisi sektörü 243 binden fazla yeni teknisyen arıyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

GWO ve GWEC’in paylaştığı Küresel Rüzgar İşgücü Görünümü Raporu, rüzgar endüstrisinin karşı karşıya olduğu işgücü sorununu gözler önüne seriyor. Rapora göre, sektörün gelişimi ve sürdürülebilirliği için 2027’ye kadar 600 bin teknisyenin istihdam edilmesi gerekirken, bunların 243 binden fazlasını sektöre yeni katılacak teknisyenler oluşturuyor.

Küresel Rüzgar Örgütü (GWO) ve Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC), 2027 yılına kadar küresel rüzgar enerjisi sektörünün ihtiyacı olan teknisyenlerin sayısını tahmin ettiği Küresel Rüzgar İşgücü Görünümü 2023 -2027 Raporu’nu yayınladı. Küresel rüzgar enerjisi sektörünün 2027 yılına kadar işletme ve bakım için 574 binden fazla teknisyene ihtiyaç duyacağını ortaya koyan rapor, büyümeye ayak uydurmak için bu teknisyenlerin neredeyse %43’ünün sektöre yeni katılanlardan oluşacağını açıkladı. 

2022’de 78 GW olan yıllık rüzgar enerjisi kurulumlarının 2027’de 155 GW’a çıkarak ikiye katlanacağının ve dünya çapındaki toplam rüzgar kapasitesinin sadece 5 yıl içinde 1.500 GW’ın üzerine çıkacağının tahmin edildiği raporda, teknolojideki yenilikler ve hızla büyüyen deniz üstü rüzgâr sektörünün etkisiyle, 5 yıllık tahmin dönemi boyunca gereken rüzgâr teknisyeni sayısında %17’lik bir artışın öngörüldüğü açıklandı.

Raporda gerekli yeni teknisyenlerle ilgili şu ifadeler kullanıldı: “Bu büyüme, rüzgar enerjisinin genişlemesini desteklemek için fazladan 84.600 teknisyen gerektirecektir. Bununla birlikte rüzgar sektörü, tipik bir %6 yıpranma oranı ile 2023-2027 yılları arasında rüzgar endüstrisinden doğal olarak çıkması beklenen teknisyenlerin yerini doldurmak için ek 159.200 kişiyi işe alması gerekecektir. Önümüzdeki 5 yıl içinde ilave 243.800 yeni teknisyenin işe alınması ihtiyacı, tam zamanlı eğitimden ve konvansiyonel sektör de dahil olmak üzere diğer sektörlerden geçiş yapacak yeni yetenekler için bir dizi fırsat olduğunu göstermektedir. Bu da rüzgar sektörünün fosil yakıtlardan adil ve eşitlikçi bir enerji geçişini desteklemedeki rolünü vurgulamaktadır. Sonuç olarak, Küresel Rüzgar İşgücü Görünümü 2023-2027, beklenen tedarik zinciri boşluklarını karşılamak için güvenlik ve teknik eğitim kapasitesinde daha hızlı bir büyümeye acil ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır.”

Devamını oku

Sektörden

Eksim Enerji, çevreye saygılı yatırımlarla geleceği şekillendiriyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

Eksim Enerji, yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşan portföyüyle temiz enerjinin ülkemizde yaygınlaşmasına katkı sunmaya devam ediyor.

Tüm üretim portföyü yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşan Eksim Enerji, yatırımlarıyla öncü çalışmalara imza atıyor. Rüzgar Enerji Santrali (RES) ve Hidroelektrik Enerji Santrali’nin (HES) yanı sıra Güneş Enerji Santrali (GES) yatırımlarıyla portföyünü çeşitlendiren Eksim Enerji, geçtiğimiz yıl Türkiye’de rüzgar enerjisinden üretilen elektriğin yüzde 4’ünü üretti. Eksim Enerji, yatırımlarında yüzde 100’e yakın emre amadelikle rüzgâr ve hidrolik kaynaklarını en verimli şekilde elektrik enerjisine dönüştürmek için çalışmalarını hızlandırdı. 

Toplamda 626 MW kurulu güce ulaştı

Şirketin yatırım ajandasına ilişkin detaylar aktaran Eksim Enerji CEO’su Arkın Akbay, “İçinde bulunduğumuz 2023’ün son çeyreğinden itibaren mevcut tesislerimizde kapasite artışlarımızı devreye alarak kurulu yenilenebilir gücümüzü artırıyoruz. Bu doğrultuda, üretim kaynaklarımızın verimini ve kapasite kullanımını artırmak amacıyla 10 yılda 15 milyon Euro’ya yakın Ar-Ge yatırımı gerçekleştirdik. Türkiye’de toplam kurulu gücü 464 MW olan 8 adet rüzgar enerjisi santralimiz bulunuyor. Ayrıca ülkemizde 1 adet 63 MW ve Gürcistan’da 2 adet toplamda 99 MW olmak üzere toplam 162 MW kurulu güce sahip hidroelektrik santrallerimiz ile yenilenebilir enerji yelpazemizi genişletmeye devam ediyoruz. Bununla beraber YEKA projelerimizin izin süreçlerini hızla tamamlıyoruz” dedi.  

Akbay, alternatif yenilenebilir enerji çalışmaları kapsamında biyokütleden sürdürülebilir biyo-yakıt üretimine yönelik projelere odaklandıklarını, ayrıca 1.2 MW elektrik üretebilen motor ve alternatörden oluşan güç grubunu ise işletmeye aldıklarını belirtti. Eksim Enerji’nin iş süreçlerinin sürekli verimlilik yönünde güncellendiğini de belirten Akbay, akıllı verilerle ekipmanların emre amadeliğini, kurulu güçlerini ve kapasite kullanımlarını daha da artırdıklarının ifade etti. 

1 yılda 1.3 milyon ton salınımı engellendi

Eksim Enerji’nin çevresel sürdürülebilirliğe olan katkılarını somut verilerle ortaya koyan Akbay, “Geçtiğimiz yıl yaklaşık 2 milyar kWh elektrik enerjisi üreterek 1,3 milyon ton karbon eşleniği salımının önüne geçtik. 2025 yılı sonuna kadar, izin aşamasındaki projelerimizin ve inşa halindeki tesislerimizin devreye girmesiyle birlikte yıllık 4 milyon ton karbon eşleniği salımını engellemeyi hedefliyoruz. Yatırımlarımızla ülkemizin 2053 net sıfır emisyon hedefine katkı sağlamaya devam ediyoruz” açıklamalarını yaptı.

Devamını oku

Sektörden

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Devamını oku

Trendler