Connect with us

Genel

MEASNET uzaktan ölçüm cihazları ile rüzgar ölçümü

Yayın tarihi:

-

 

Bir önceki yazımızda MEASNET (MEASuring NETwork Institutes of European)’i ve de Nisan 2016’da yayımlanan “Sahaya Özel Rüzgar Koşulları Değerlendirme Prosedürü’nü tanıtmaya çalışmıştık.

 

Bir önceki yazımızda MEASNET (MEASuring NETwork Institutes of European)’i ve de Nisan 2016’da yayımlanan “Sahaya Özel Rüzgar Koşulları Değerlendirme Prosedürü’nü tanıtmaya çalışmıştık. Bu sefer ki konumuz ise yeni yayımlanan prosedürün “C Eki” (Annex C)  olarak ortaya konulmuş olan “Uzaktan Ölçüm Cihazları ile Rüzgar Ölçümü” yönergeleri olacaktır. Karınca kararınca yapılmış olan bu çeviriyi sektörümüzün beğenisine sunmak istiyoruz.

Rüzgar türbini teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte, artan kule yüksekliklerine paralel olarak rüzgar ölçüm direklerinin yükseklikleri de artmaktadır. Minimum belirsizlikli bir rüzgar ölçümü için, aday rüzgar türbininin hub yüksekliğinden ölçüm almak can alıcı önem taşımaktadır. Günümüz teknolojisiyle üretilen rüzgar türbinleri için 140 metreye varan hub yüksekliklerinden ölçüm almak mümkün olmakla birlikte, sistemin montajının ve bakımının zorlu olması, uzaktan rüzgar ölçüm yapabilen sistemlere olan ihtiyacı artırmaktadır. Rüzgar hızının ve yönünün uzaktan algılanabilmesi ne imkan tanıyan teknolojilerin başında LIDAR ve SODAR gelmektedir.

LIDAR (Laser Imaging Detaction and Ranging) teknolojisi, zeminden taranacak bölgeye yayılan lazer ışınlarında meydana gelen küçük farklılıkların çok hassas şekilde saptanmasıyla rüzgarın hızı ve yönünü ölçerken, SODAR (Sound Detaction and Ranging) teknolojisinde ses dalgalarındaki farklılıklar saptanmaktadır. Her iki ölçüm teknolojisi ile 200 metre de dahil olmak üzere 10 farklı yükseklikten rüzgar hızı, yönü, türbülans ölçümü yapılabilmektedir ve yapılan bu ölçümler ile klasik ölçüm direğinden alınan ölçümlerden kaynaklanan ekstrapolasyon belirsizlikleri de önemli ölçüde düşürülmektedir.

Ancak minimum belirsizliği elde etmek için her iki tekonoloji de uygun koşullarda kullanılmalıdır. Mesela SODAR’ın gürültü seviyesinin yüksek olduğu ve de değişken iklim şartlarının bulunduğu yerlerde kullanımı önerilmemektedir,  bununla beraber harici enerji ihtiyacı ise oldukça düşüktür. LIDAR ise iklim şartlarına karşı dirençli olmasına rağmen harici güç ihtiyacı oldukça yüksektir ve yüksek irtifalarda düşük aerosol içeriği nedeniyle ölçümde belirsizlik artar. Bu sebeplerden dolayı bahsedilen teknolojilerle yapılacak olan ölçüm kampanyalarının oldukça iyi planlanması gerekmektedir. İşte “MEASNET C Eki” bu amaçla kullanılabilir.

MEASNET EK C

Uzaktan Ölçüm Cihazları (RSD) ile Rüzgar Ölçümleri

C1. Amaç

IEC 61400-12-1 standardına istinaden, rüzgar hızı ve yönünün ölçümü, bir meteoroloji direğine rüzgar gülü ve kepçe anemometre takılmak suretiyle gerçekleştirilir. LIDAR VE SODAR gibi uzaktan ölçüm teknikleri, şu anki halleriyle pek çok durumda, direk ölçümlerine destek veya alternatif olarak görülmektedir. Bu ek, uzaktan ölçüm cihazlarından istifade edilmesi ve bu cihazların muhtemel uygulamaları için gerekli hazırlık ve şartları tanımlamak amaçlanmıştır.

C2. RSD Gereksinimleri

Saha değerlendirmesi esnasında hazırlanması gereken iki farklı tip rapor ve diğer gereksinimler aşağıda belirtilmiştir:

• IEC veya IEA’ya dayanan bir doğrulama testi raporu

RSD ölçümleri, meteoroloji direklerindeki kalibre edilmiş sensörlerin ölçümleri ile karşılaştırılarak, uluslararası standartlar ışığında kontrol edilir.

Doğrulama testi, her bir RSD ünitesi için ayrıca yapılmalıdır. Doğrulama testlerine dair gereksinimler, farklı uygulama çeşitlerinin her biri için spesifik olarak aşağıda belirtilmiştir. RSD ve referans sensörlerin ölçümlerinde kayda değer miktarda ve sistematik sapmaların meydana geldiği durumlarda, bu sapmaların olası sebepleri araştırılacaktır. Eğer RSD esasında düzgün çalışıyorsa transfer fonksiyonları, referans sensörler ile RSD ölçümlerinin karşılaştırılmasından elde edildikleri şekilde kullanılmalıdır ve doğrulama testinin değerlendirilmesi, RSD’nin düzeltilmiş verileri ile tekrarlanmalıdır.

• IEC’ye dayanan, cihaz tipine özel sınıflandırma testi raporu

Bu rapor tipinde, cihaz ve cihazın işletim sistemi, ölçümle ilgili kısımlar açısından değişikliğe uğramadığı takdirde (örneğin: modem ve GPS kısımları), her bir cihaz için ayrı bir test yapılması yerine, üretim serileri bazında testler yapılabilir. Rapor içerisinde RSD’nin, wind shear ve türbülans yoğunluğu gibi değişkenlere yönelik ölçüm hassaslığı analizi de bulunmaktadır. Bu hassaslık analizinde, test yapılan sahada etkisini gösteren çevresel değişkenler ile ileride RSD’nin uygulanacağı, incelenen sahadaki değerlerin farklılık gösterebileceği göz önünde bulundurulur.

Dolayısıyla, uygulamaya dair, doğrulama testinin yapılmadığı bütün ölçüm süreçleri için sınıflandırma testi yapılması gerekmektedir. Bu testler rüzgar ölçümleri, RSD ve söz konusu testler ile ilgili engin tecrübelere sahip, bağımsız şirketler tarafından hazırlanmalıdır.  Bütün RSD ölçüm tipleri için doğrulama testlerinin yapılması gereklidir. Ölçümlerin mutlak rüzgar hızını bulmak için gerçekleştirildiği durumlarda doğrulama testleri, basit bir arazide yapılmalıdır (IEC 61400-12-1’in ek B’sindeki gereksinimlere uygun bir arazi).  Doğrulama testi gereksinimlerine dair, uygulamaya özel bilgiler, madde C6’da verilmiştir.

C3. RSD Ölçümlerinin İzlenmesi

Doğrulama ve sınıflandırma testlerinin yanı sıra IEC 61400-12-1 standardı, RSD ölçümlerinin asgari 40 metre ya da söz konusu türbinin en düşük uç yüksekliğinde bir kontrol direği tarafından izlenmesini gerektirir. Burada amaç, verilerin tutarlılık açısından kontrol edilmesidir (RSD verilerinde bir aykırılık veya sapma; ya da kullanılamayan süreden ötürü meydana gelen sistematik etkileri engellemek için). Madde C8’de tarif edildiği üzere bu izleme işlemi yerine, ikinci bir doğrulama testi yapılabilir.

C4. RSD’nin Kompleks Arazide Uygulanması

IEC 61400-12-1 standardına göre, RSD’nin kullanımı, basit arazi ile sınırlıdır (Ek B’ye uygun basit arazi). Birbirinden uzak ölçüm hacimleri içerisindeki rüzgar hızı bileşenlerinin RSD tarafından ölçümünün, farklı  ölçüm hacimlerinde aynı rüzgar şartlarının geçerli olduğu varsayımına dayanıyor oluşu, bu kısıtlamaya yol açmıştır. Kompleks arazilerde bu varsayımın dışına çıkılabileceği için, ciddi boyutlarda ölçüm hataları meydana gelebilir.

Bununla beraber, bu gibi hataları kontrol etmek ya da düzeltmek, çeşitli yollarla mümkündür:

•Ölçüm hacimleri içerisindeki rüzgar akışının homojen olmayışından kaynaklanan ölçüm hataları, üç boyutlu akış modellerinin yardımıyla hesaplanabilir. Bunun yanında, IEC 61400-12-1 standardında, bu ölçüm hatalarının tahmininde kullanılabilecek basit bir prosedür bulunmaktadır. Bunun paralelinde, RSD’nin pozisyonu ve ışın oryantasyonu söz konusu ölçüm hatalarını kabul edilebilir düzeyde azaltacak şekilde ayarlanır.

• 3 boyutlu akış modelleri aracılığıyla hata değerlendirmesi, RSD ölçümlerindeki hataların düzeltilmesi için kullanılabilir. Belirtilen standardın aksine, kompleks arazilerde uzaktan ölçümün uygulanması, sahada en az bir ölçüm direğinin bulunduğu durumlarda kabul edilebilirdir. RSD’ler sahadaki akış şartları ile ilgili ilave bilgi vermektedir ve bu bilgiler akış modellemesindeki belirsizliklerin azaltılmasını sağlar.

Bu konuyla ilgili detaylı bilgi madde C9’da mevcuttur. Bu durumda aşağıdaki şartlar göz önünde bulundurulacaktır:

•  RSD ölçümlerine dair herhangi bir hata düzeltme uygulanmadığı takdirde, üç boyutlu akış modeli ya da diğer yöntemlerle belirlenen, homojen olmayan akıştan kaynaklanan hatalar hesaplanmalı ve standart belirsizlik olarak eklenmelidir. RSD ölçümlerine dair toplam muhtelif belirsizlikler gerekli uygulama için kabul edilebilir düzeyde düşük olmalıdır.

•  RSD ölçümlerine dair, üç boyutlu akış modeli ya da iç düzeltme aracılığıyla bir hata düzeltme uygulandığı takdirde, bu düzeltmelerin en az yarısı, düzeltmeye dair ek standart belirsizlik olarak uygulanmalıdır (rüzgar frekans dağılımı ile ağırlıklandırılmış şekilde). Değişken rüzgar hızı uygulamaları için, alakalı yüksekliklerdeki düzeltme farkları göz önünde bulundurulmalıdır.

• Eğer düzeltmeleri değerlendirmek veya homojen olmayan hava akışından kaynaklanan hataların tahmini için üç boyutlu akış modeli kullanılmışsa, bu model en az 10 derecelik rüzgar yönü çözümlemesiyle uygulanmalıdır. Ayrıca, modelin konumsal çözümlemesi, farklı ölçüm hacimleri kapsamındaki hava akışlarının farklılıklarının ölçülebilmesi için, yatay ve dikey doğrultularda uygun olmalıdır. Genelde kullanılan yükseklik ve cihazlar için, makul bir ağ çözünürlüğü dikey çözümleme için 10 metre aralıklarla olmalıdır.

• İç düzeltmelerin ve güvenilirlik kontrollerinin boyutlarının belirlenmesini sağlamak için, hem düzeltilmiş hem de düzeltilmemiş rüzgar hızı zaman dizileri de mevcut olmalıdır.

Düzeltme yöntemleri onaylanmış olmak zorundadır ve genel düzeltme prensibi şeffaf olmalıdır.

C5. RSD Ölçümleriyle ilgili Diğer Gereksinimler

IEC 61400-12-1 standardı ile birlikte IEA kılavuzu, RSD ölçümlerinin anlaşılmasıyla ilgili, gerçekleştirildiği takdirde ölçümlerin tutarlılığını etkileyecek başka gereksinimler de içermektedir. Bu gereksinimler: RSD’lerin rüzgar türbinleri ve diğer objelere (ormanlar, binalar ve ses kaynakları) göre konumlandırılması, parametrizasyonu, dizilişi ve eşzamanlı direk ölçümleri ya da diğer ölçümler ile senkronizasyonu gibi konuları kapsamaktadır.

RSD ölçümlerinin belirsizliği IEC 61400-12-1’e göre değerlendirilecek ve aşağıdaki belirsizlikler göz önünde bulundurulacaktır:

• Doğrulama testinden kaynaklanan belirsizlikler

• RSD’nin çevre şartlarına hassaslığından kaynaklanan belirsizlikler

• Ölçüm hacimlerinde eşit rüzgar şartlarının gözlendiği varsayımından kaynaklanan belirsizlikler. Eğer söz konusu ölçüm değeri düzeltilmişse, düzeltmenin belirsizliği kullanılacaktır. Aksi takdirde toplam ölçüm hatası, belirsizlik olarak alınacaktır.  zBu belirsizlik, Ek B tanımına dayanan basit arazi durumunda da değerlendirilecektir.

• RSD’lerin muhtemel yanlış diziliminden kaynaklanan belirsizlik (tesviye ve yön oryantasyonu nedeniyle)

• Kontrol amaçlı bir ölçüm direği ile RSD ölçümlerinin izlenmesinin beklenmedik bir sonucundan kaynaklanan, muhtemelen bölüm 7.2’yle paralel veri reddi ile kombine bir belirsizlik. Eğer kontrol direği yerine ikinci bir doğrulama testi yapılmışsa, Ek L’ye dayanarak muhtemel bir belirsizlik için ikinci teste, bir kontrol direği ölçümünden kaynaklanan belirsizlik gibi yaklaşılacaktır.

Doğrulama testi, hassaslık analizi ve belirsizlik analizi, 61400-12-1 Ed. 2 uyarınca, rüzgar hızının yatay bileşeninin 10 dakikalık ortalama değerine göre gerçekleştirilecektir. Bunun yanında, uygulamaya özel olarak, RSD’nin diğer her bir ölçüm değişkeni için bu testler tekrarlanmalıdır. Bu değişkenler arasında şunlar bulunmaktadır:

• İki yükseklik seviyesindeki rüzgar hızı oranları. ( Örneğin: Hub seviyesindeki rüzgar hızı ile komşu ölçüm direğinin en yüksek noktasındaki rüzgar hızının oranı)

• 61400-12-1 Ed. 2’ye göre rotor eşdeğer rüzgar hızı.

• Wind shear

• Wind veer (Yükseklike beraber oluşan yön sapması)

• Rüzgar Yönü

• Yatay rüzgar hızı bileşeninin standart sapması

• Türbülans yoğunluğu

• Dikey rüzgar hızı bileşeni

• Dikey rüzgar hızı bileşeninin standart sapması

• Dikey akış eğilimi

• 10 dakikalık periyot için ekstrem rüzgar hızı

RSD’nin türbülans ölçümü için kullanıldığı durumlarda, en azından doğrulama testi, türbülans yoğunluğu için de yapılacaktır ve sonuçlar, aygıtların bu tip ölçümler için yeterliliğini ortaya koyacaktır.  Daha önce belirtildiği gibi RSD ölçümlerinin doğruluğu ölçüm yüksekliğine bağlı olabilir. Bu nedenle IEC 61400-12-1, Ed. 2’nin doğrulama testine yönelik yüksekliklerle ilgili olan gereksinimleri geçerli olacaktır.

C6. Mutlak Rüzgar Hızları için RSD Uygulaması

Genellikle, mutlak rüzgar hızı ölçümleri için ölçüm periyodu ve ölçüm yüksekliği konularında 7.2 ve 7.3 bölümlerinde ele alındığı üzere, aynı gereksinimler geçerlidir.  Bu durum, bir ölçüm direğinin RSD için yalnızca kontrol direği olarak kullanıldığı ama bütün hesaplamaların RSD ölçümlerine dayanarak yapıldığı durumlarda da geçerlidir.

Bu gibi durumlarda, madde C2’de bahsedilenin yanı sıra, RSD’nin aşağıdakilerden kaynaklanan belirsizlikleri:

•Rüzgar hızının yatay bileşeninin ölçümü

•Hedef ölçüm yüksekliklerindeki rüzgar yönü

Rüzgar kaynağıyla ilişkilidir. Büyük türbinler söz konusu olduğunda, wind shear, rotor eşdeğer rüzgar hızı ve wind veer ölçülürken, hub yüksekliğindeki rüzgar şartlarından ayrı olarak, türbin rotorunun üst tip yüksekliğinin dikkate alınması önerilir. RSD aracılığıyla yapılan rüzgar ölçümleri, ölçüm direklerinin kullanıldığı durumlardakinden farklı veri boşluklarına maruz kalabilir. Bunlar şu sebeplerle meydana gelebilir:

•Yağış (özellikle SODAR verilerinin, yağmur esnasında çoğunlukla geçersiz ve yanlış olduğu gözlenir).

Dikey rüzgar hızı ölçümleri için LIDAR cihazları da etkilenir.

• Sis (LIDAR, sis varken çoğunlukla ölçüm yapamaz).

• Ölçüm yüksekliği arttıkça verinin ulaşılabilirliğindeki düşüş.

• İç veri filtreleri

• Atmosferik denge (SODAR verilerinin ulaşılabilirliği nötr havalarda, hava sıcaklığı gradyanının yokluğundan ötürü çoğunlukla düşüş gösterir.

• Aşırı düşük aerosol içeriği (LIDAR ölçümlerinde görülür. Örneğin: Yüksek irtifalardaki açık havalar).

• SODAR ölçümlerinde aşırı yüksek çevre gürültüsü ya da sabit eko

• Güç kaynağının kesintiye uğraması

Şüpheli ölçüm periyotları, veri değerlendirmesi esnasında hesaba katılmamalıdır. Fakat, veri boşlukları benzer meteorolojik şartlarda daima meydana geliyorsa ve bunun üzerine bu şartlar geçerli veritabanında yeterince iyi yansıtılmıyorsa, dikkatli olmak gerekmektedir. Böyle durumlarda, uzun vadeli veri ilişkileri sapmaya uğrayabilir, bu da ölçümlerin uzun vadede ayarlanmasında ciddi hatalara yol açabilir.

 C7.  Kontrol Ölçüm Direği ile Doğrulama

IEC 61400-12-1 Ed. 2 veya IEA’ya göre bir doğrulama testine gerek duyulur. Doğrulama testi, incelenen sahadaki uygulamadan önce, özel bir test sahasında gerçekleştirilebilir. Buna alternatif olarak kontrol direğinin, doğrulama testi direklerine dair Ek L’de belirtilen gereksinimleri karşıladığı ve test sahasındaki arazinin ek B’ye uygun olduğu durumlarda doğrulama testi, incelenen sahada gerçekleştirilebilir. IEC 61400-12-1 Ed.2’de belirtildiği üzere kontrol amaçlı ölçüm direği, RSD’nin performansını bütün ölçüm boyunca denetleyecektir. Ölçüm periyodunun sonunda RSD’nin in-situ testi de buna dahildir. Eğer bütün ölçüm periyodu boyunca doğrulama testi kontrol amaçlı ölçüm direği ile gerçekleştirildiyse, özel bir durum söz konusudur. Bu durumda sınıflandırma testine gerek duyulmaz, çünkü RSD ölçümlerinin çevresel şartlara yönelik hassaslığından kaynaklanan belirsizlikler sıfırdır. Doğrulama testinin düz arazide gerçekleştirilmesi zorunluyken, RSD uygulaması ve RSD’nin in-situ karşılaştırması kompleks arazide gerçekleştirilebilir. 

C8. RSD’nin Tek Başına Kullanımı

Eğer saha içi ölçümler yalnızca bir RSD tarafından gerçekleştiriliyorsa, incelenen sahadaki uygulamadan önce ve sonra birer doğrulama testi gerçekleştirilmelidir. İncelenen sahadaki uygulamadan sonra gerçekleştirilen doğrulama testi, ölçüm periyodu boyunca RSD ölçümlerinin tutarlılığını sağlamak için, kontrol amaçlı ölçüm direğinin yedeği olarak görev yapar. Doğrulama testlerinin sonuçları arasındaki farkların değerlendirilmesi, Ek L’de belirtilen kontrol direği uygulamasındaki gibi gerçekleştirilecektir. Doğrulama testleri düz arazide gerçekleştirilmelidir. RSD düz arazide tek başına kullanılabilir, fakat kompleks arazilerde tek ölçüm cihazı RSD olamaz. RSD’nin bir sahada devamlı çalışması durumunda doğrulama testleri, bir önceki doğrulama testini müteakip ilk uygulamadan en geç iki yıl sonra tekrarlanmalıdır.

C9. Proje için Daha İyi Temsil Alanı hedefleyen Rüzgar Ölçümleri 

Direk ölçümlerine ek olarak gerçekleştirilen RSD ölçümleri, çoğunlukla söz konusun rüzgar tesisinde daha iyi bir temsil alanı sağlamayı amaçlar. Bu uygulama için, ölçüm direğinin pozisyonu sabit kalırken, RSD başarılı bir şekilde farklı pozisyonlarda kullanılabilir. Sonrasında, MCP yöntemlerinin kullanımıyla RSD’nin farklı pozisyonlarındaki rüzgar şartları yeniden düzenlenir (detaylı bilgi 8.3.2 no’lu bölümde mevcuttur).  Bu uygulamada, RSD’nin her bir ölçüm pozisyonu için rüzgar şartlarının, farklı rüzgar ölçüm bölgelerinde görülen bütün başlıca rüzgar yönlerini ve rüzgar hızlarını  kapsaması büyük önem arz eder. Çoğunlukla bu amaca, her bir pozisyon için 3-6 aylık ölçüm periyotları sonrasında ulaşılır. Her bir pozisyon için, 3 aydan kısa ölçüm periyotlarından kaçınılmalıdır. 

Bununla beraber ölçüm direği ve RSD’nin pozisyonundaki rüzgar şartları, günlük ve mevsimsel değişimlerden etkilenmektedir. Bu nedenle her bir ölçüm pozisyonunda, ortak ölçüm periyodu için yeterli düzeyde kararlılık ve tipik hava şartları temsili oldukça önemlidir. Bu durum, özellikle kararlılığın ciddi bir etkiye sebep olduğu uygulamalarda (örneğin: kıyısal ya da denizüstü sahalarda), daha uzun ölçüm periyotlarına gereksinim duyulmasına sebep olur. 

Yukarıda bahsedilen uygulama için, rüzgar kaynağı ölçümündeki belirsizlikler, madde C5’te belirtilenlerin yanı sıra aşağıdaki belirsizlik bileşenlerini kapsamaktadır: 

• RSD’nin rüzgar ölçümünden kaynaklanan belirsizlik

• RSD ölçümünün uygulanan düzeltmesi ve ölçüm direğinin ölçümlerinden kaynaklanan belirsizlik

• Rüzgar şartları ve mevsimsel değişikliklere dayanan, ölçüm periyodunun sınırlı temsil edilebilirliğinden kaynaklanan belirsizlikler

C10. Direk Ölçümlerinin Dikey Ekstrapolasyonu için Wind Shear Ölçümü

Direk ölçümlerinin dikey ekstrapolasyonu amacıyla RSD ölçümleri, RSD’den uzakta bulunan, gerekli uzunlukta bir ölçüm direği ile beraber kullanılır. 

Bu sayede, hem direk ve çevresinde minimal düzeyde bozukluk hem de RSD ve direk üzerinde olabildiğince özdeş rüzgar şartları sağlanmış olur. 

Bu durumda, daha önce bahsedilen RSD ve ölçüm direğinin beraber kullanılmasına ilişkin gereksinimler aynı şekilde geçerlidir; fakat bu uygulamada ölçüm periyodu boyunca gerçekleştirilen saha içi doğrulama testi ve in-situ karşılaştırma, kompleks arazide de gerçekleştirilebilir. RSD, direk ölçümlerinin üst tip yüksekliğinin en azından bir kısmını kapsamalıdır ve madde C5’te belirtilenlerin yanında, rüzgar kaynağı ile ilgili aşağıdaki belirsizlikler mevcuttur. 

• Direk aracılığıyla söz konusu yükseklikteki rüzgar ölçümlerinden kaynaklanan belirsizlikler

• RSD’nin Wind Shear ölçümünden veya hedef yükseklikteki rüzgar hızı ile söz konusu direk ölçüm yüksekliğindeki rüzgar hızlarının oranının belirlenmesi işleminden kaynaklanan belirsizlik

• RSD’nin ölçümünün uygulanan düzeltmesinden ve ölçüm direğinin ölçümlerinden kaynaklanan belirsizlikler RSD ölçümlerine bağlı olarak direk ölçümlerinin, daha büyük yüksekliklere transferi için, ölçüm periyotlarına dair çalışma şekillerine dayanan farklı yöntemler mevcuttur:

C.10.1 RSD ve Direk Ölçümlerinin Aynı Periyotta Gerçekleştiği Yöntem:

Eğer ölçüm direği ve RSD bir ortak yüksekliğe sahipse ve buna ek olarak RSD tam olarak hedef yükseklikten sorumluysa, IEC 61400-12-1 Ed.2’de belirtilen relatif rüzgar hızı ölçümü prensibi geçerlidir.  IEC 61400-12-1 Ed.2’e göre, RSD’nin her iki yükseklik değerinde aynı olan sistematik ölçüm hatalarından kurtulmak amacıyla, hedef yükseklikte RSD tarafından ölçülen rüzgar hızı, ortak ölçüm yüksekliğinde her 10 dakikada bir ölçülen rüzgar hızına bölünür. Buradan elde edilen rüzgar hızı katsayısı, hedef yükseklikteki rüzgar hızını belirlemek için, ortak ölçüm yüksekliğinde ölçüm direği tarafından ölçülen rüzgar hızı değeriyle çarpılır.

Eğer ki ölçüm direğindeki ölçüm ve hedef yükseklik RSD ile aynı değilse, RSD ile shear katsayısının ölçüm direğine en yakın yükseklikte hesaplanması gerekir ve her 10 dakikada bir ölçüm alınıp ölçüm direği yüksekliğinden hedef yüksekliğe ekstrapole edilmesi gerekir. Böyle durumlarda rüzgar hızının belirsizliği, ölçüm direği belirsizliği ile ve RSD’deki relatif rüzgar hızı shear ölçümü ile hesaplanır.

C10.2. RSD Ölçümünün Ölçüm Direğinden Daha Kısa Bir Periyotta Olduğu Yöntem:

Bu durumda düzgün bir biçimde shear koşullarını yansıtmak gerekir. 

Wind Shear, atmosferik kararlılıktan yüksek oranda etkilenir. RSD’nin kısa ölçümlerinde özel kararlılık koşulları önem kazanmaktadır. Yeterli atmosferik karalılık ve hava koşullarını, ölçüm periyotlarında sağlamak şarttır. Bu durum madde C9‘a benzerlik göstermektedir.

Eğer iki sistem de tamamıyla çalışıyorsa ölçüm periyotları 3 ile 6 ay arasında değişir. Kararlılık koşulları bazı durumlarda (kıyısal ve denizüstü sahaları) çok büyük rol oynar. Bu durumlarda kritik bir değerlendirme gerekir. 3 aydan kısa ortak ölçüm periyotlarından kaçınılmalıdır.

Yukarıda tanıtmaya çalıştığımız Ek C’yi ve ana prosedüre aşağıdaki linkten ulaşıp, ücretsiz bir şekilde dağıtımını yapıp kullanablirsiniz. http://www.measnet.com/wp-content/uploads/2016/05/Measnet_SiteAssessment_V2.0.pdf

Kaynaklar : 

1. www.measnet.com

2. İskender Kökey “ http://www.genba.com.tr/eng/uploadedfiles/downloads/18-21YldzTeknikni_Rzgar_En_Kulb.pdf  “

3.http://www.3eelectrotech.com.tr/arsiv/yazi/ruzgar-hyzy-olcumundeki-hatalaryn-enerji-uretimine-etkileri-ve-ruzgar-hyzy-olcumunde-yeni-stratejiler

4. http://www.leosphere.com/products/

5. http://www.vaisala.com/en/energy/Weather-Measurement/Remote-Sensing-Systems/Pages/Triton.aspx

Devamını oku
Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

ICCI Fuarı’nda enerji sektörüne yenilenebilir enerji müjdesi

Yayın tarihi:

-

Yazar

ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın açılışını gerçekleştiren TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Sözcüsü Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, yenilenebilir enerji ile ilgili müjde verdi.  Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak, ülkemizi güçlendirecek adımları atmaya devam ediyor. Maden ve enerji kanunlarında değişiklikleri kapsayan kanun teklifimiz komisyondan geçti ve genel kurulda görüşmelere başlanacak. Meclisimizin onayıyla teklifimiz yasalaşacak ve bu sayede enerji sektörümüzün önünü açmış olacağız” dedi.

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’nın desteği ile TG Expo tarafından gerçekleştirilen ICCI – Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nın açılışı Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, İstanbul Sanayi Odası Enerji Grup Başkanı Rıdvan Mertöz, KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın, ENSİA – Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı ve KBSD – Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Hoplamaz’ın katılımı ile gerçekleştirildi. 3 gün boyunca 10.000 metrekarelik alanda küresel enerji piyasasının kalbinin atacağı fuar, 200’e yakın firma ve 8 bini yurt dışından olmak üzere toplamda 20 binden fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapacak. ICCI bu yıl ilk kez eş zamanlı gerçekleşecek Electricity Eurasia – Elektrik ve Elektrik Ekipmanları Fuarı’na da sahne oluyor.

Enerji sektörüne yeni kanun teklifi müjdesi

Fuarın açılışında konuşan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “TBMM komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak ve ülkemizi güçlendirecek çabaların içerisindedir. Yakın zamanda komisyonumuza gelen özellikle maden ve enerji kanunlarındaki değişiklikleri kanun teklifi ilgili komisyonumuzdan geçti. Gerekli tartışmalar yapıldı. Komisyon üyelerimiz katkılarını verdi Ve genel kurulun gündemine hazır hale getirildi. Genel kurulda özellikle yenilenebilir enerjiyle ilgili bazı kanuni düzen içeren kanun teklifi görüşülmelerine başlanacak. Ümit ediyorum ki; değerli milletvekillerimizin, meclisimizin onayla da bu teklif yasalaşacak. Bu da özellikle ülkemizin siz değerli sektör temsilcilerimizin önünü açmak üzere ülkemize sağlamak üzere bu kanun teklifi de yasalaşmış olacak diye ümit ediyorum” şeklinde konuştu.

Enerji verimliliğinde başarının formülü her kademede “farkındalık”

Son yılların en kritik konularından birisinin yenilenebilir enerji olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Bu alanda atılan adımlar ve yaşanan gelişmeler hem ülkelerin güçlenmesi hem de sektör oyuncularının daha rekabetçi haline gelmelerinde şüphesiz önemli bir rol oynuyor. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak da rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kurulumu ve kurulu gücünün diğer konvansiyon termik kurulu güce göre daha fazla olduğunu görüyoruz. TBMM komisyonu olarak bunun farkındayız ve bu farkındalığın da bir gereği olarak ilgili komisyonumuz ve hükümetimizin bu alanda ülkemizin ve sektörün önünü açacak çaba sarf ediyoruz” şeklinde konuştu. Özellikle bu tür fuar ve konferanslarda yapılan tartışmalar ve beraberinde sektöre ilişkin ortaya çıkan fikirlerin yasama ve yürütme için son derece kıymetli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Fakat özellikle enerji verimliliği konusunda hükümet ve ilgili bakanlıklar her ne kadar destek verirse versin toplumda ve sanayicilerimizde bu konularda gerekli eğitim, farkındalık ve bilinç oluşmadığı takdirde çabaların yeterli şekilde amacına ulaşması mümkün olmaz” dedi.

“Fuarımızın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri”

TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel de açılış konuşmasında, “1994 yılında İstanbul’da bir Kojenerasyon Semineri ile başladığımız yolculuğumuz, kısa sürede ülkemizin enerji sektöründeki hızlı gelişme ve enerji camiasının yoğun ilgisiyle 1999 yılında ICCI (International Cogeneration Conference of Istanbul) adı altında bir Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı kimliğine evrildi. Dünya enerji piyasasının jeopolitik açıdan belki de en sıcak ve hareketli coğrafyasında yer alan bir ülke olarak ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri. Fuar sayesinde oluşturduğumuz verimli, etkin, saygın ve kaliteli bir iletişim ve etkinlik platformu ile bu büyüme ve gelişme sürecine 30 yıla yakın süredir tanıklık ediyor, gelecekte de sürdürmek üzere yoğun çaba gösteriyoruz. Sürdürülebilirliği odak noktasına aldığımız fuarımızda enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, akıllı şebekeler, temiz teknolojiler ve çevre yönetimi gibi konularda güncel gelişmeler öne çıkacağı için bu yılın teması olarak ‘Enerjinin Geleceğini Keşfet’ diyeceğiz” dedi.

“Yenilenebilir enerjiyi fırsat olarak yakalayanlar avantajını görecek”

Enerjide baş döndüren dönüşümlerin yaşandığı son yıllarda fuarın günceli yakalamak ve geleceğe yönelik projeksiyonlara ışık tutmak için kritik öneme sahip olduğunu belirten KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın ise, açılışta “İklim değişikliğini yavaşlatmak ve toplumları daha temiz bir ortamda yaşatma çabaları, enerjide fosil kaynaklardan yenilenebilir enerji tüketiminin daha yüksek düzeylere geçişini zorunlu kılıyor. Enerji tüketiminin daha da artış gösterdiği günümüzde elektriğin üretildiği kaynaklar daha önemli hale geliyor. Bugün enerji yatırımlarında özellikle finansmana erişimin zor ve yüksek maliyeti nedeniyle hedeflenen yıllık büyümenin biraz gerisinde kaldığını görüyoruz. O yüzden bu dönemi geleceğe yönelik hazırlık ve planlamaların yapılması için bir fırsat olarak gören ve değerlendirenler hızlı dönüşümde bunun avantajlarını yakalayacak” diye konuştu.

Devamını oku

Genel

Kamu Görevini Engelleyenler 5 Yıla Kadar Hapis cezası alabilir

Yayın tarihi:

-

Yazar

Dicle Elektrik Uzun Yıllar Borcunu Ödemeyip Şiddete Başvuranları Mektupla Uyardı;

Dicle Elektrik, dağıtım bölgesinde 27 milyar TL’yi aşan elektrik borcunu uzun süredir ödemeyen ve bununla birlikte görevlilerin çalışmalarını engelleyenlere karşı hukuk mücadelesi vermeyi sürdürüyor. Sorumluluk bölgesinde yer alan 6 ilde kamu hizmeti yürüten dağıtım şirketi, başta Şanlıurfa ve Mardin olmak üzere borçlu sulama abonelerini bu kez engellemelerden dolayı 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabilecekleri konusunda uyardı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 6 ilinde elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik’ten, başta Şanlıurfa ve Mardin’deki çiftçilerin 27 milyar TL’yi aşan elektrik borçlarının ödenmemesiyle ilgili olarak yeni bir açıklama yapıldı. Tarım sezonu öncesi “borcunu ödemeyene elektrik verilmeyecek” uyarısında bulunan Dicle Elektrik, borçlu abonelere bir mektupla önemli yeni uyarılarda bulundu. Mektupta mevzuat gereği elektriği kesilecek olan ancak bu kesintiye kaba kuvvetle karşı koyacak olan abonelerin, TCK’nın ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesine’ dair 113’ncü maddesi uyarınca 5 yıla kadar hapis cezası alabileceği duyuruldu.

İadeli taahhütlü mektupla uyarıldılar
Elektrik borcu bulunan, uzun süredir borcunu ödemeyen ve mevzuat gereği elektriğini kesmeye gelen görevlileri engelleyenlere yönelik gönderilen bu kritik uyarı, her bir borçlu aboneye özel olarak iadeli taahhütlü mektupla yapıldı.

Kamu görevini engelleyene 5 yıla kadar hapis
Aynı mektupta, görevlilere dönük yapılacak her türlü engellemenin TCK’nın 113’ncü maddesinde yer alan ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi Suçunu’ kapsadığına yer verilerek, çalışmaları cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engelleyenlerin, 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabileceği kaydedildi.

18 bin çiftçinin 27 milyar TL borcu var
Dicle Elektrik, bölgede 18 bin tarımsal sulama abonesinin elektrik borcunun 27 milyar TL’yi aştığını açıklamıştı. Söz konusu borcun 15.5 milyar TL’sinin Şanlıurfa’daki 13.000 aboneye, 9.5 milyar TL’sinin Mardin’deki 5.000 aboneye, geri kalanın ise Diyarbakır, Batman, Şırnak ve Siirt’teki tarımsal sulama abonelerine ait olduğunu duyurulmuştu.

Dicle Elektrik tarafından abonelere iadeli taahhütlü olarak gönderilen kişiye özel mektuplarda şu ifadeler yer alıyor:

‘’ Sayın abonemiz;
… tesisat numaralı aboneliğinize ait muaccel olan ………… faturalı borçlara ilişkin olarak ekiplerimiz tarafından 18.03.2024 tarihinde Elektrik Piyasası Tüketici Yönetmeliği‘nin Zamanında Ödenmeyen Borçlar başlıklı 35. Maddesi hükümleri uyarıca kesme işlemi için aboneliğinizin bulunduğu sayaca gelinmiş ancak tarafınızca mukavemet gösterilmesi sebebiyle kesme işlemi gerçekleştirilememiştir. Aynı tesisat ve borca ilişkin ekiplerimiz tarafından tekrar kesme işlemi uygulanacak olup, tarafınızca mukavemet gösterilmesi halinde hakkınızda TCK 113 uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile suç duyurunda bulunacağımız konusunda tarafınıza ihtarda bulunulmuştur.’’

Devamını oku

Genel

ENERCON ve Enerjisa Üretim, YEKA-2’nin ikinci aşaması için türbin anlaşması imzaladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enercon ve Enerjisa Üretim, WindEurope Bilbao etkinliğinde YEKA-2 projeleri kapsamında 250 MW’lık türbin sevkiyat sözleşmesi imzaladı. 750 MW’lık türbin teslimat anlaşmalarının başarılı bir şekilde yerine getirilmesinin ardından imzalanan anlaşma ile 1.000 MW’lık projenin tamamlanması için önemli bir adım atıldı. 250 MW kapasite için imzalanan anlaşma kapsamında, 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 Rüzgar Türbini teslim edilecek.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün önde gelen şirketlerinden ENERCON ve Enerjisa Üretim, İspanya’nın Bilbao kentinde düzenlenen WindEurope etkinliğinde Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde, YEKA-2 projesi kapsamında iş birliklerine devam ettiklerini duyurdu. 20 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen imza töreninde; ENERCON CEO’su Udo Bauer, ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, Enerjisa Üretim Satın Alma Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı İbrahim Erden de yer aldı.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün öncü firmaları olarak, yaptıkları iş birliği ile Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine önemli katkılarda bulunan Enercon ve Enerjisa Üretim, bu katkıyı sürdürmeye devam ediyor. 2022’nin Ekim ayında gerçekleştirdikleri stratejik bir anlaşma ile YEKA-2 Projesi’nde toplam 1000 MW’lık bir kapasite için çerçeve anlaşması imzalayan şirketlerin bu projesi, Türkiye rüzgar enerjisi endüstrisinin sürdürülebilir geleceği için önemli bir adımı temsil ediyor. İlk fazda başarıyla tamamlanan 750 MW’lık türbin sevkiyat anlaşmalarının ardından, bugün geriye kalan 250 MW’lık kapasite için 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 rüzgar türbini içeren sevkiyat anlaşması ile projenin tamamlanmasına bir adım daha yaklaşılarak, toplam 1000 MW’lık kapasite için türbin üretimine yeşil ışık yakılmış oluyor. Bu gelişme, YEKA 2 Projesi’nin başarılı bir şekilde ilerlediğini gösterirken, Türkiye temiz enerji hedeflerine ulaşma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.

Törende konuşan ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, şunları söylüyor: “Türkiye, rüzgar türbinlerinin üretimi, satışı, kurulumu ve servisi açısından ENERCON için odak pazar olmaya devam ediyor. Büyük perspektifler sunuyor ve yetkili makamlar tarafından muazzam bir destek alıyoruz. Ülkenin yenilenebilir enerjinin ve özellikle de kara rüzgârının yaygınlaştırılması konusunda net bir kararlılığı var. Türkiye’deki sahalarda son derece güvenilir olduğu kanıtlanmış, sınıfının en iyisi rüzgar türbini teknolojisini sağlayarak müşterimiz Enerjisa Üretim ile birlikte Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerini desteklemekten memnuniyet duyuyoruz. Enerjisa Üretim’e güvenleri için teşekkür ediyor ve verimli iş birliğimizi sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz.”

ENERCON Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanı Arif Günyar, yapılan anlaşma ve projenin önemine dair şu açıklamalarda bulunuyor: “ENERCON olarak, partnerimiz Enerjisa Üretim ile 2022 yılında Avrupa’da tek kalemde imzalanan en büyük 1000 MW ilk çerçeve anlaşmasını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. YEKA II ihalesinin getirdiği derin yerlilik kapsamlarına uygun olarak, yerli aksam ile gerçekleşecek olan projelerimiz, mevcut yerli üretim ve sanayinin devam etmesi ve derinleştirilmesi açısından önemli bir mihenk taşı olmuştur.”

Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, “1.000 MW YEKA 2 Projesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektörüne tarihi bir yatırımdır. ENERCON iş birliğiyle önümüzdeki dönemde Türkiye’de kurulacak her üç rüzgar türbininden biri Enerjisa Üretim imzasını taşıyacak ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına yön verecek” diyor.

İlk YEKA projesi Akköy RES’in devreye alınması

İlk faz için rüzgar türbinlerinin üretimi devam ederken ENERCON, Aydın’ın Didim ilçesindeki 25,2 MW kapasiteli 6 adet E-138 EP3 E2 türbininden oluşan ilk YEKA projesi Akköy Rüzgar Santrali’ni 2023 yılı sonunda devreye alarak YEKA 2 yolculuğuna başarılı bir başlangıç yapıyor. ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, şunları ekliyor: “Projelerin başarılı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunan tüm ekiplerimize, tedarikçilerimize ve alt yüklenicilerimize minnettarız. Enerjisa Üretim ile birlikte ENERCON ekipleri de projelerin başarıyla hayata geçirilmesi için yoğun çaba ve hazırlıklarını sürdürüyor.”

Devamını oku

Trendler