Connect with us

Genel

Enerji sektörü, ICCI 2018’de buluştu

Published

on

Türk enerji sektörü, 2-4 Mayıs tarihlerinde, Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı ICCI 2018’de 24. kez biraraya geldi. Sektörel Fuarcılık tarafından düzenlenen fuarda, 225 uluslararası katılımcı firma ile 14.140 ziyaretçi buluştu. Bu yıl birçok ilke imza atılan fuarda ilk defa kurulan “Diplomatik Alan”da dünyanın dört bir yanından gelen enerji sektörü profesyonelleri, diplomatlar ile buluştu.

Dünyanın en hızlı gelişen enerji piyasalarından biri olan Türkiye bu gücünü Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı ICCI 2018 ile uluslararası alana taşıdı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın desteğiyle Sektörel Fuarcılık tarafından düzenlenen fuar, sektörün önde gelen ulusal ve uluslararası firmalarını İstanbul’da bir araya getirdi. Fuarda bu yıl bir ilke imza atılarak yabancı konsoloslukların katılımıyla kurulan “Diplomatik Alan”da Türkiye enerji endüstrisine yönelik anlaşmalara imza atıldı.

Türkiye’de enerji sektörüne yönelik olarak atılan adımların sektör açısından büyük fırsatlar sunduğuna ve bu adımların “ICCI 2018”de en iyi şekilde karşılık bulduğuna dikkat çeken ICCI Yönetim Kurulu Başkanı Alexander Kühnel şunları belirtti:

“Türkiye’deki enerji politikaları, küresel anlamda Türkiye’yi yatırım açısından en cazip ülkelerden biri haline getirdi. Her fırsatta dile getirdiğim gibi Türkiye, dünyanın en hızlı gelişen enerji piyasalarından biri. ICCI 2018, Türkiye’nin enerji alanında attığı adımlarla geldiği yeri ve elde ettiği başarıları göstermesi açısından önemli bir uluslararası buluşma oldu. Yerli ve yabancı üreticilere, yatırımcılara ve satın almacılara birçok fırsat sunduğumuz fuara bu yıl önemli bir ilgi söz konusu oldu. 225 ulusal ve uluslararası katılımcı firmanın yer aldığı fuarı 14 binin üzerinde sektör profesyoneli ziyaret etti. Gelecek vaat eden iş bağlantıları ve yeni ithalat-ihracat fırsatları yaratan fuar, konferans ve ikili iş görüşmelerinin bir arada olduğu Avrasya’nın tek enerji etkinliği olarak öne çıktı.”

Türkiye, enerjisini Diplomatik Alan’a taşıdı

Üretim, iletim ve dağıtım gibi tüm enerji bileşenlerini bir araya getiren “ICCI”da bir ilke imza atılarak “Diplomatik Alan” kuruldu. Bu alanda Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen ülkelerle hükümetler arası görüşmeler yapıldığına ve yeni anlaşmaların imzalandığına dikkat çeken ICCI Yönetim Kurulu Başkanı Alexander Kühnel şunları söyledi:

“Brezilya, Çekya, Yunanistan, Güney Kore gibi ülkelerin ticari temsilciliklerinin yanı sıra uluslararası anlaşmalar yapmak üzere yetkilendirilmiş konsolosluk görevlileri ICCI 2018’de yer aldı. Güney Afrika ve İran’dan sektörel düzeyde önemli isimlerin yer aldığı yabancı delegasyonları ağırladık. Ayrıca İtalya, Danimarka, Avusturya ve Çekya’dan da delegasyonlar fuarımızı ziyarette bulundular.”

Katılımcı firmaların yenilenebilir enerji, kojenerasyon, elektrik üretimi ve ticareti, elektrik iletim sistemleri, enerji tesislerinde bakım, onarım ve servis hizmetleri, çevre teknolojileri, enerji verimliliği, lojistik ve IT teknolojileri konularında ürün ve hizmetlerini sergilediği fuarda sektörün yeni trendleri ziyaretçilerle buluştu. Enerji değer zincirindeki tüm ana başlıklar, fuar süresinde düzenlenen konferanslarda da masaya yatırıldı.

Fuar sırasında rüzgâr enerjisi sektöründen temsilcilerle görüşme yapma fırsatı da elde ettik. Sektörün genel görünümüne dair fikirlerini sorduğumuz Enercon Türkiye Genel Müdürü Arif Günar şunları kaydetti:

Enercon Türkiye Genel Müdürü Arif Günar, ekibimizi Enercon stantında ağırladı

“ICCI Fuarı’nda 12 yıldır aktif olarak bulunuyoruz. Standımızla yine burada olmaktan mutluyuz. Özellikle bu yıl Enercon şirketimizin Türkiye’deki mevcudiyetinin 20. yılını da kutluyoruz ve bununla beraber de özellikle yeni türbin modellerimizi tanıtmaktan da mutluyuz. Özellikle şu anda yeni lanse ettiğimiz ve Türkiye’de kurmayı planladığımız Enercon EP3 serisini de tanıtıyoruz ve özellikle de buna çok büyük bir ilgi olduğunu da görüyoruz. Özellikle bu türbinleri de Türkiye’deki yerli ekipman teşviğinden dolayı, kanat, kule, jeneratör gibi ana aksamlarının üretimini Türkiye’de yapacağız ve bunun da startını vermiş durumdayız. Bu esnada Türkiye rüzgâr enerjisi sektörüne güvenimizi ve 20 yıldır da buradaki mevcudiyetimizi gösterdiğimizi düşünüyorum ve bundan sonraki süreçlerde de yine sektörümüzün stabil bir şekilde gelişmesini ve mevcudiyetimizin de korunmasını bekliyoruz.”

Yine fuar esnasında görüşme şansına eğiştiğimiz İzmirRüzgâr Platformu’ndan Aydın Yalçın da şunları belirtti:

İzmirRüzgar Platformu’ndan Aydın Yalçın

“2017 yılının ikinci yarısında bilhassa rüzgâr enerjisi santralleri ihaleleri açısından çok olumlu gelişmeler oldu. İlk önce YEKA öncesi 3000 MW’lık başvuruların 700 küsur MW’lık ihalesi yapıldı. Daha sonra 1000 MW’lık YEKA ihalesi ve ardından da kalan 2800-3000 MW’lık bir lisans yarışması yılın son haftası yapılarak sonuçlanmış oldu ve yaklaşık 3800-4000 MW’lık bir rüzgâr projesi lisanslama süreci ile 2017 yılını tamamlamış olduk.

2018’in başında da, Nisan ayı içerisinde alınacak olan başvuruların 2 yıllığına yani Nisan 2020’ye ertelenme haberiyle başladık. Yine buna paralel olarak da 1000 MW’lık 3 tane lokasyon, yerleşim belirlendi near-shore rüzgâr santrallerinin kurulumuyla ilgili. Baktığımızda son 6 ay içerisindeki gelişmeler bilhassa orta vade için olumlu görünse de, son yıllardaki projelerin sayısının azalması sanki biraz düşüş olacağını gösteriyor. Fakat 2017 yılının sonunda yapılan ihalelerin 2020 yılı itibariyle yavaş yavaş hareketlenmeye, kuruluma başlanacağı düşünüldüğünde sektörün 2020 yılından itibaren tekrar dinamik bir hale geleceğini öngörüyorum. Sektörün tabii ki bu şekilde sürdürülebilir olması lazım. Hem YEKA ihaleleriyle hem mevcut başvurular yapılarak lisanslanma yöntemiyle küçük ve orta ölçekli yatırımcıların da sektörde varlıklarını sürdürebilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Onun dışında Türkiye’de yine yerli imalat konusunda çok hızlı ilerlemeler var bilhassa İzmir bölgesinde 3 tane global kanat imalatçısı, 4 fabrikada kanat imalatı yapıyor. Kule imalatçıları yine bu bölgede oldukça fazla sayıda. Onun dışında işletme ve bakımda servis sağlayıcılar, global ve yerli, ulusal danışman şirketler İzmir ve bölgesindeki işletmede bulunan santrallere ürün ve hizmet sağlamak üzere yerleşmiş durumdalar. Yerli hizmet, yerli imalatın bilhassa YEKA ile birlikte çok daha hızlanacağını, bir ivme kazanacağını ve sektöre çok olumlu katkılarda bulunacağını düşünüyorum.”

ICCI 2018’de görüştüğümüz bir diğer isim de HYTORC Türkiye Temsilcisi Cengiz Başıkoğlu oldu:

HYTORC Türkiye Temsilcisi Cengiz Başıkoğlu sorularımızı yanıtladı

“Rüzgâr sektöründe, enerji sektöründe bayağı eskiyiz, ilklerdeniz. 1991 yılında biz bu işe girdik ve o zamanlar rüzgâr yoktu ama biz bugünlere geldik. Beklediğimizden az tabii rüzgârın gelişimi. Beklediğimiz hedefler biraz yavaş gelişiyor. Birçok kararlar da dışarıdan geliyor. Burada bazı kararlar alınabilmeli. Bazı şeyleri biz adapte edemiyoruz rüzgâr teknolojisinde. Bazı inovasyonlar var, bunların mutlaka yurtdışına sorulması gerekiyor. Bilemiyorum bunları nasıl aşarız. HYTORC’un birçok inovasyon ürünü var, rüzgâr sektöründe çok fazla arızi durum var. Gerçekten problemler var. Bu problemleri biz çok rahatlıkla aşabiliriz bize ait olan tarafıyla, cıvatalama teknolojileriyle çalışıyoruz ama bu patentleri kullandırmakla ilgili illa ki yurtdışına sorulmasına ihtiyaç var. Hâlbuki biz burada birebir sahada çalışıp bunları tespit edebiliriz, gösterebiliriz.”

“ICCI” Uluslararası, Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı gelecek yıl 25. kez düzenlenecek. Etkinlik 15 -17 Mayıs 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilecek.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

Net sıfır yolunda İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı: Emisyonları 100 milyon ton azaltmak

Published

on

By

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde devam eden Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP 28) kapsamında Dünya Bankası tarafından “Türkiye’yi Güneş, Rüzgar ve Akıllı Şebekelerle Dönüştürmek: Net Sıfıra Doğru Yeni Hedefler” paneli düzenlendi. Panele bir video mesaj gönderen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 2024-2030 yıllarını kapsayan İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında emisyonları 100 milyon ton azaltmayı hedeflediklerini söyledi. Bu planın iddialı olduğu ve ciddi sınamalarla karşı karşıya olduğumuzu belirten Bakan Bayraktar, “Ancak uluslararası toplumla ve bilhassa finansal kuruluşlar ve yatırımcılarla birlikte tüm bunları başarabiliriz. Enerji sektörüne yapılan yatırımlar Türk halkına istihdam ve refah temin ederken diğer ülkelere de enerji dönüşümü için güçlü bir model sunmaktadır” dedi. Net sıfıra doğru yeni hedefler açıklayan Bakan Bayraktar, “Yenilenebilir kaynaklardan faydalanmak, daha çok yenilenebilir için iletim altyapısını geliştirmek ve tüm sektörlerde enerji verimliliğini artırmak üzere üç temel alana odaklanıyoruz” diye konuştu.

Yenilenebilir enerji kurulu gücü 2035’e kadar 60 GW’a ulaşacak

Türkiye’nin sürdürülebilir enerji çözümlerindeki kararlılığına vurgu yapan Bayraktar, “Burada önemli bir başarımızı sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyorum. Bugün itibarıyla toplam kurulu kapasitemiz 106 gigawatt seviyesini aşarken yenilenebilir enerjinin payı yüzde 55’e ulaştı. Bu tablo Avrupa’da 5. dünyada ise 12. olan Türkiye’nin sürdürülebilir enerji çözümleri noktasındaki kararlılığını gözler önüne sermektedir. Projeksiyonlarımız da ülkemizin 2035’e kadar toplam kurulu gücünü, 60 gigawatt yenilenebilir enerji üretim kapasitesi dahil 190 gigawatt seviyesine çıkaracağını gösteriyor” açıklamasında bulundu.

Dünya Bankası’ndan finansman

Bakanlık olarak özel sektör ve uluslararası yatırımcılarla birlikte çalışarak yenilenebilir enerjiyi çok daha üst seviyeye taşımaya gayret edeceklerinin altını çizen Bakan Alparslan Bayraktar, “Elbette bunun için de ciddi yatırım gerekiyor. Dünya Bankası’yla görüşmelerimiz devam ediyor. Kendileri, bakanlığımız ve özel sektör aktörleriyle birlikte bu plana finansal ve teknik destek verme taahhüdünde bulundular. Enerji dönüşümü, şebekeyi sürekli geliştirmek anlamına geliyor. Bu nedenle güçlü enterkonektiviteye sahip, yenilenebilir kapasitesinde beklenen artışı kaldırabilecek Yeşil Şebeke’yi kurma çabası içerisindeyiz. 2030’a kadar şebekeye 10 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bu alanda özel sektörün kritik bir rol üstlendiğini dile getiren Bayraktar, “Gerekli altyapının kurulmasının yanı sıra bakanlık olarak mevcut politikaları değiştirmeyi ve böylece ihtiyaç duyulan özel yatırımı destekleyecek bir ortam oluşturmayı değerlendiriyoruz. Burada özel sektör kritik bir rol üstlenmektedir. Dolayısıyla özel aktörlerin rekabet gücünü artırmak önemli olacaktır” diye konuştu.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Genel

COP28, doğa için küresel finansmanı ve birliği harekete geçiriyor

Published

on

By

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında gerçekleştirilen Dünya İklim Eylemi Zirvesi, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde başladı. BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Khalifa Al Mubarak, COP28’den COP30’a kadar iklim eyleminde doğanın rolünü pekiştirerek, 1.7 milyar dolarlık doğa koruma finansmanını açıkladı. Birleşik Arap Emirlikleri’nin doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını belirten Al Mubarak, Gana hükümetinin ‘Dirençli Gana’ planına ilk etapta 30 milyon dolarlık bir yatırım yapacaklarını açıkladı. Liderlerin, yerli halk ve yerel toplulukların geçim kaynaklarına ve kalkınma hedeflerine yatırım yapmanın kritik önemini vurgu yaptığı zirvede, Belem’deki COP30’a doğru entegre doğa-iklim eylemi için ortakları ve kaynakları harekete geçirecek bir BAE-Brezilya ‘COP-to-COP’ ortaklığı duyuruldu.

İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapıldığı BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı, BAE’nin ev sahipliğinde başladı. Bu yıl 28’incisi düzenlenen ve 12 Aralık’a kadar sürecek olan konferansın ana gündeminde, 2015 yılında Paris’te anlaşmaya varıldığı gibi küresel ısınmayı 1,5 derecede sabit tutma amacının canlandırılması ve hükümetlerin iklim eylemi vaatlerini daha kapsamlı hale getirecek bir anlaşmaya varılması yer alıyor.

Zirvede konuşan COP28’in BM İklim Değişikliği Üst Düzey Sorumlusu Razan Khalifa Al Mubarak, “Doğanın tam ve en bütüncül haliyle iklim eyleminin bir önkoşulu olarak tanınmasını, desteklenmesini ve finanse edilmesini sağlamak COP28 Başkanlığı için bir öncelik olmuştur. Devlet dışı aktörlerin desteği ve finansmanıyla birleşen bu olağanüstü siyasi liderlik, doğanın sadece bu görev için değil, gelecekteki tüm görevler için temel rolünün kanıtıdır” dedi.

Zirvede devlet başkanları, Paris Anlaşması ve kısa süre önce kabul edilen Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’ni hayata geçirmek üzere doğa-iklim eylemine odaklanan ulusal ve bölgesel yatırım planlarını ve ortaklıklarını açıkladı:

– BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Al Mubarak, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Gana’nın ‘Dirençli Gana’ planına 30 milyon dolarlık ilk yatırımla birlikte doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını açıkladı. ‘Dirençli Gana’, Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo tarafından Kanada, Singapur, Amerika Birleşik Devletleri ve LEAF Koalisyonu gibi diğer özel sektör uyumlu girişimlerden gelen 80 milyon dolarlık ek destekle başlatıldı ve son olarak BAE’nin 30 milyon doları eklendi.

– Tonga Başbakanı Siaosi ‘Ofakivahafolau Sovaleni, 2030 yılına kadar ülkelerin sularının ve münhasır ekonomik bölgelerinin yüzde 30’unun korunmasını amaçlayan ve ay yüzeyinden daha büyük bir alanı temsil eden ‘Unlocking Blue Pacific Prosperity Plan’ için Bezos Earth Fund’dan Gelişmekte Olan Pasifik Küçük Ada Devletleri’ne (P-SIDS) 100 milyon ABD doları finansman sağlanacağını duyurdu.

– Aralarında Bloomberg Philanthropies, Builders Vision ve Oceankind’in de bulunduğu bir grup hayırsever, Okyanus Direnci İklim İttifakı (ORCA) kapsamında, hassas deniz alanlarının korunmasını, okyanus temelli azaltım çabalarını ve iklim etkileri üzerine araştırmaları hedefleyen 250 milyon dolarlık yeni finansmanı duyurdu.

– Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, doğrulanabilir karbon kredisi işlemleri yoluyla koruma ve yerel kalkınmanın özel finansmanını teşvik etmek amacıyla Papua Yeni Gine için 100 milyon ABD Doları, Kongo Demokratik Cumhuriyeti için 60 milyon ABD Doları ve Kongo Cumhuriyeti için 50 milyon ABD Doları olmak üzere 3 orman finansman paketi açıkladı.

– Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo ve Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre, Endonezya’nın öncü FOLU Net Sink 2030 planını desteklemek üzere 100 milyon dolarlık bir ortaklığı açıkladı.

– Asya Kalkınma Bankası, OPEC Fonu, Suudi Arabistan, AFD, Fransa ve Yeşil İklim Fonu bünyesindeki ASEAN Katalitik Yeşil Finansman Aracı ile birlikte, 2030 yılına kadar doğa odaklı iklim projelerine 2 milyar ABD doları daha ek özel finans sermayesi seferber etmek amacıyla kalkınma ortaklarından 1 milyar ABD doları seferber etmeyi taahhüt eden yeni bir girişim olan Doğa Finans Merkezi’ni duyurdu.

145 ülkenin 2030 yılına kadar orman kaybını ve arazi bozulmasını durdurmayı ve tersine çevirmeyi kabul ettiği COP26’nın Glasgow Liderler Deklarasyonu’nu pekiştiren bu doğa-iklim planları; 196 ülkenin 2030 yılına kadar toplam doğa kaybını durdurmak için ortak bir çerçeve üzerinde anlaştığı dönüm noktası niteliğindeki Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi de dahil olmak üzere önceki taahhütlerde ilerlemeyi teşvik ediyor. Uyum maliyetlerinde 104 milyar ABD doları tasarruf sağlayabilecek doğa kaybının ele alınması, 2030 yılına kadar ihtiyaç duyulan CO2 azaltım eyleminin yüzde 30’undan fazlasını sağlama potansiyeline sahip. Ayrıca, küresel GSYH’nin yaklaşık yüzde 50’si doğrudan veya dolaylı olarak doğaya ve diğer ekosistem hizmetlerine bağlı olduğundan, doğal ekosistemlerin korunması ve restorasyonu, yaklaşık 395 milyar daha fazla iş yaratma ve geçimleri doğrudan doğaya bağlı olan 1 milyar insanı koruma potansiyeli ile ekonomik refahı destekliyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Genel

AB, Net-Sıfır Sanayi Yasası’ndaki tutumunu oyladı: Avrupa’da üretilen temiz teknolojiler artırılacak

Published

on

By

Dünya standartlarında bir rüzgar endüstrisine sahip olan Avrupa’nın, iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşabilmesi için 2030 yılına kadar her yıl yaklaşık 30 GW yeni rüzgar santrali kurması gerekiyor. Avrupa rüzgar tedarik zinciri ise, enflasyonist baskılar, rüzgarın genişleme hacimlerindeki belirsizlik ve zayıf ihale tasarımları ile mücadele ediyor. Tüm bunlar, AB’nin enerji güvenliği ve iklim hedeflerine ulaşmak için yeni üretim tesislerini planlama ve bunlara yatırım yapma kabiliyetini zayıflatıyor.

Temiz teknolojilerdeki üretimini güçlendirmek ve genişletmek için bu yılın başlarında Net Sıfır Sanayi Yasası’nı (NZIA) sunan Avrupa Parlamentosu, geçtiğimiz Salı günü Avrupa Komisyonu ve üye devletlerle Net-Sıfır Sanayi Yasası (NZIA) müzakerelerindeki tutumunu oyladı. Parlamento’nun pozisyonunu hazırlayan MEP Christian Ehler, Sanayi, Araştırma ve Enerji Komitesi’nde (ITRE) Avrupa’nın iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşması için güçlü bir Avrupa rüzgar endüstrisini destekleyen öneri sundu. Avrupa rüzgâr endüstrisi tüm Parlamento üyelerini ITRE görevlerini desteklemeye çağırdı.

Konuyla ilgili değerlendirme paylaşan WindEurope’un açıklamasında, Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa’da üretilen temiz teknolojilerin artırılması için oy kullandığı belirtildi. Değerlendirmede görüşlerine yer verilen WindEurope Baş Politika Sorumlusu Pierre Tardieu, “AB, Yeşil Mutabakatı Avrupa’da üretilen rüzgarla gerçekleştirmek istiyor. Yarın Parlamento, Avrupa rüzgâr tedarik zincirini güçlendirerek tam da bunu yapacak somut tedbirleri kabul edebilir. Açık attırma tarifelerinin daha yüksek girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi, Avrupa pazarında adil rekabetin sağlanması ve ‘dibe doğru yarış’ ihalelerine karşı çıkılmasına yardımcı olacaktır. Bu doğru bir hareket tarzıdır. Bu bir güvenlik, istihdam ve özerklik meselesidir” ifadelerini kullandı.

İhalenin Avrupa tedarik zincirinin genişlemesini desteklemesi gerekiyor

ITRE tutumu, rüzgar enerjisi ihale tasarımında önemli değişiklikler içeriyor. İhaleler için açık ve zorunlu ön yeterlilik kriterleri belirleniyor. Bu, Avrupa’nın kritik enerji ve şebeke altyapısının siber saldırılar için kolay bir hedef olamayacağını garanti edecek siber güvenlik ve veri varlığına yönelik yeni kuralları içeriyor.

Geliştiriciler büyük offshore projeleri iptal etmek zorunda kaldı

WindEurope’un paylaştığı değerlendirmede, konuyla ilgili şu açıklamalar yer alıyor: “ITRE Komitesi bir enflasyon endeksleme mekanizması da önerdi. Yetersiz endeksleme şu anda büyük bir sorun. Rüzgar geliştiricileri bu yüzden büyük açık deniz rüzgar projelerini iptal etmek zorunda kaldı. Belirli bir fiyatla ihale kazanmışlardı; ancak daha sonra yüksek enflasyon türbinleri ve bileşenlerini çok daha pahalı hale getirerek rüzgar enerjisi projelerinin ekonomik uygulanabilirliğini riske attı. Rüzgar enerjisi ihalelerinin girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi bu mali açığın kapatılmasına yardımcı olacak ve projelerin devam edebilmesini sağlayacaktır. Bu tür bir endeksleme mekanizması, tüm tedarikçi sözleşmelerinin imzalanması için gereken süre boyunca geçerli olacaktır.”

Müzakereler 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek

Nihai müzakerelerde kabul edilen tedbirlerin tedarik zinciri esnekliğine, teknolojiye ve amaca uygun olmasının kritik önem taşıdığına vurgu yapılan değerlendirmede, şu ifadeler kullanıldı: “ITRE Komitesi ayrıca üye devletlerin ihalelerinde negatif ihale vermeyi bırakmalarını istemektedir. Bu, rüzgar santrali geliştiricilerinin bir rüzgar santrali inşa etme hakkı için hükümetlere ödeme yapmak zorunda olduğu durumdur. Bazı hükümetler, hızlı para kazanmanın bir yolu olarak ihalelerine negatif ihale uygulamasını getirdi; ancak negatif ihale sadece AB’nin enerji dönüşümünü daha pahalı hale getirir. Geliştiriciler için tedarik zincirine ya da elektrik tüketicilerine yansıtılması gereken ek maliyetler yaratır ve negatif ihale turlarında ödenen para, şirketlerin diğer rüzgar enerjisi projelerine yatıramayacağı paradır. Konsey’in şimdi Net Sıfır Sanayi Yasası’na ilişkin müzakere yetkisini de tamamlaması gerekiyor. Üçlü görüşmeler, yani Avrupa Parlamentosu ve üye devletler arasında Avrupa Komisyonu’nun desteğiyle nihai bir anlaşma üzerinde yapılacak müzakereler, 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek. Nihai müzakerelerde, kabul edilen tedbirlerin ince ayarlarının yapılması ve tedarik zinciri esnekliği yaklaşımının teknolojiye özgü ve amaca uygun olması kritik önem taşıyacaktır.”

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com