Connect with us

Deprem gerçeği ve rüzgar türbinleri

Yayın tarihi:

-

Senso Mühendislik Kurucu Ortağı ve Danışmanı Prof. Dr. İhsan Engin Bal, rüzgâr türbinlerinin deprem anlarındaki davranışları ve bu konuda yaptıkları ölçümler ışığında değerlendirmelerde bulundu.

30 Ekim günü gerçekleşen İzmir depremiyle birlikte bir kez daha acı bir şekilde hatırlanan deprem gerçeği, birer yapı hüviyeti de taşıyan rüzgar türbinleri üzerinde de etkilere sahip. Hanze Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nde görev yapan ve Senso Mühendislik’in Kurucu Ortağı ve Danışmanı olan Prof. Dr. İhsan Engin Bal, “Türkiye’de deprem konusu inşaat mühendisleri açısından teknik detayları bilinen bir konudur. Rüzgar türbinleri ise, mühendislik anlamında temel olarak rüzgar yüklerine göre tasarlanmış yapılar olup, bunların deprem davranışı mühendislik camiasında çok da bilinen bir konu değildir” değerlendirmesini yaptı.

Rüzgar türbinlerinin maruz kaldığı en önemli yükün rüzgar yükü olduğunu ifade eden ve üzerinde en çok çalışılan konunun da rüzgar yükü olduğunu belirten İhsan Engin Bal, çoğu deprem bölgesi olmayan Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerinde geliştirilen rüzgar türbin sistemlerinde deprem yüklerinin, rüzgar ile
karşılaştırıldığında, oldukça basit bir şekilde ele alındığını ve hesaba katıldığını belirtti.

“Çoğu yüksek yerlerde yani nispeten iyi zeminlerde kurulu, önemli bir kısmı zaten deprem bölgesinde bile bulunmayan dünyadaki karasal rüzgar türbini stoku, şimdiye kadar rapor edilen önemli bir depreme maruz kalmamıştır” diyen Bal, bu sebeple konu hakkında yapılmış bilimsel yayın sayısının bir elin parmaklarını geçmeyeceğini ifade etti.

Deniz tabanında olduğu için tamamen suya doygun, çoğu zaman kohezyonsuz (taneleri birbirine yapışmayan, örneğin kum gibi) zeminlere kurulan denizüstü ya da offshore rüzgar türbinleri içinse deprem davranışı ile ilgili daha fazla yayın bulmak mümkündür diyen Prof. Bal, denizüstü türbinlerin, deprem sırasında dayanımını kaybedecek veya sıvılaşacak zeminlerde bulunmaları halinde, ciddi deprem hasarlarına maruz kalmaları olasıdır değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’den bazı ölçüm örnekleri

Rüzgar türbinlerinde yer alan titreşim sensörlerinin, genellikle deprem etkisini doğru bir şekilde tespit edemeyecek yapıda olduğunu ifade eden İhsan Engin Bal, şunları ifade etti: “Bu sensörlerin pozisyonu, tipleri, ölçüm frekans aralıkları ve veri kayıt aralıkları, deprem mühendisliği anlamında gerekli verileri temin etmez. Dolayısıyla bir deprem sonrası türbin üzerindeki sensörlerden bazı veriler okunabilir ancak bunlar deprem mühendisliği açısından anlamlı veriler değildir. Depremin türbin üzerindeki etkilerini doğru okuyabilmek için, bu amaçla tasarlanmış ilave bir sensörün deprem sırasında kayıtta olması gerekir.

Senso Mühendislik tarafından Türkiye’de şimdiye kadar yapılmış yapısal izlemelerde, depremlerin rüzgar türbinleri için yatay ivme anlamında çok büyük bir problem teşkil etmediğinin doğrulandığını ifade eden Prof. Dr. Bal, bununla birlikte dinamik bir konu olan bu problemin başka yönlerinin de olduğunun altını çizdi. İhsan Engin Bal, “yüksek mod titreşim”e maruz kalan türbinlerde, yapı gereği titreşim sönümünün de az olmasından dolayı, etkinin birkaç on saniye daha devam edebileceği de göz önünde bulundurulduğunda, depreme olan toplam tepkisinin ve örneğin kule-temel birleşimini tasarımda beklenenden daha fazla etki ortaya çıkabileceğini belirtti. İhsan Engin Bal, ayrıca bu titreşimlere hassas olan yarı-serbest yapısal olmayan elemanlar, ikincil aksamlar ve cıvatalar gibi farklı yapı bileşenlerinin de mevcut olduğunu vurguladı.

Depremlerden sonra izlenmesi gereken saha inceleme adımları

Büyük depremlerin türbin yapıları üzerindeki etkileri açısından elimizde çok fazla örnek olmadığını belirten Prof. Dr. İhsan Engin Bal, depremlerden sonra türbinlerde saha ekipleri tarafından sistematik bir inceleme ve gözlem yapılmasında ve şu adımların takip edilmesinde fayda olduğunu belirtti:

  • Temel yaka betonunda, kule ile betonun birleştiği noktalarda hem kule içi hem de kule dışında beton ezilme çatlakları, beton yüzeyde kabarma gibi işaretlerin kontrolü yapılmalıdır.
  • Kule asansörü başta olmak üzere, sarkan, asılı bulunan bileşenlerin kontrolü gerçekleştirilmelidir.
  • Depremin merkezinin RES’e yakın (30 km ve daha az) ve depremin büyüklüğünün de fazla (6 veya üstü) olması durumunda ayrıca temel bağlantı cıvatalarında tork kontrolü yapılmalıdır.

Bu hasarlar depremden değil ancak günlük işletme sırasında, depremlerden beklenenden çok daha fazla titreşime devamlı olarak maruz kalmalarından. Sürekli tekrar eden ve yapının ömrü boyunca sayısı milyonları geçen bu dönme hareketleri temeldeki bir zayıflığı zaman içerisinde büyütür. Bu yüzden de, örneğin kule temel birleşimleri, özellikle uzun süredir kullanımda olan türbinlerde zaten en çok yapısal problemin yaşandığı noktalardır. Temel tasarımındaki hatalardan, inşaat süreçlerindeki problemli üretimlerden, yorulma ve yaşlanmadan veya meteorolojik bir olaydan dolayı türbin taşıyıcı sistemi zarar görebilir. Temel veya temel kule birleşimindeki çatlaklar, zayıflamalar, yer değiştirmeler ile bozulan yapı bütünlüğü santral güvenliği ve finansal kayıplar bakımından ciddi riskler oluşturur. Depremler olmasa bile rüzgar türbinlerinde kule-temel birleşimleri düzenli gözlenmeli, ince dahi olsa çatlaklar ve hasar durumlarında daha detaylı inceleme ve gerekirse sensörlerle yapısal izleme yapılmalıdır.

 

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Genel

ENERCON ve Enerjisa Üretim, YEKA-2’nin ikinci aşaması için türbin anlaşması imzaladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enercon ve Enerjisa Üretim, WindEurope Bilbao etkinliğinde YEKA-2 projeleri kapsamında 250 MW’lık türbin sevkiyat sözleşmesi imzaladı. 750 MW’lık türbin teslimat anlaşmalarının başarılı bir şekilde yerine getirilmesinin ardından imzalanan anlaşma ile 1.000 MW’lık projenin tamamlanması için önemli bir adım atıldı. 250 MW kapasite için imzalanan anlaşma kapsamında, 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 Rüzgar Türbini teslim edilecek.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün önde gelen şirketlerinden ENERCON ve Enerjisa Üretim, İspanya’nın Bilbao kentinde düzenlenen WindEurope etkinliğinde Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde, YEKA-2 projesi kapsamında iş birliklerine devam ettiklerini duyurdu. 20 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen imza töreninde; ENERCON CEO’su Udo Bauer, ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, Enerjisa Üretim Satın Alma Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı İbrahim Erden de yer aldı.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün öncü firmaları olarak, yaptıkları iş birliği ile Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine önemli katkılarda bulunan Enercon ve Enerjisa Üretim, bu katkıyı sürdürmeye devam ediyor. 2022’nin Ekim ayında gerçekleştirdikleri stratejik bir anlaşma ile YEKA-2 Projesi’nde toplam 1000 MW’lık bir kapasite için çerçeve anlaşması imzalayan şirketlerin bu projesi, Türkiye rüzgar enerjisi endüstrisinin sürdürülebilir geleceği için önemli bir adımı temsil ediyor. İlk fazda başarıyla tamamlanan 750 MW’lık türbin sevkiyat anlaşmalarının ardından, bugün geriye kalan 250 MW’lık kapasite için 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 rüzgar türbini içeren sevkiyat anlaşması ile projenin tamamlanmasına bir adım daha yaklaşılarak, toplam 1000 MW’lık kapasite için türbin üretimine yeşil ışık yakılmış oluyor. Bu gelişme, YEKA 2 Projesi’nin başarılı bir şekilde ilerlediğini gösterirken, Türkiye temiz enerji hedeflerine ulaşma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.

Törende konuşan ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, şunları söylüyor: “Türkiye, rüzgar türbinlerinin üretimi, satışı, kurulumu ve servisi açısından ENERCON için odak pazar olmaya devam ediyor. Büyük perspektifler sunuyor ve yetkili makamlar tarafından muazzam bir destek alıyoruz. Ülkenin yenilenebilir enerjinin ve özellikle de kara rüzgârının yaygınlaştırılması konusunda net bir kararlılığı var. Türkiye’deki sahalarda son derece güvenilir olduğu kanıtlanmış, sınıfının en iyisi rüzgar türbini teknolojisini sağlayarak müşterimiz Enerjisa Üretim ile birlikte Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerini desteklemekten memnuniyet duyuyoruz. Enerjisa Üretim’e güvenleri için teşekkür ediyor ve verimli iş birliğimizi sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz.”

ENERCON Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanı Arif Günyar, yapılan anlaşma ve projenin önemine dair şu açıklamalarda bulunuyor: “ENERCON olarak, partnerimiz Enerjisa Üretim ile 2022 yılında Avrupa’da tek kalemde imzalanan en büyük 1000 MW ilk çerçeve anlaşmasını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. YEKA II ihalesinin getirdiği derin yerlilik kapsamlarına uygun olarak, yerli aksam ile gerçekleşecek olan projelerimiz, mevcut yerli üretim ve sanayinin devam etmesi ve derinleştirilmesi açısından önemli bir mihenk taşı olmuştur.”

Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, “1.000 MW YEKA 2 Projesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektörüne tarihi bir yatırımdır. ENERCON iş birliğiyle önümüzdeki dönemde Türkiye’de kurulacak her üç rüzgar türbininden biri Enerjisa Üretim imzasını taşıyacak ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına yön verecek” diyor.

İlk YEKA projesi Akköy RES’in devreye alınması

İlk faz için rüzgar türbinlerinin üretimi devam ederken ENERCON, Aydın’ın Didim ilçesindeki 25,2 MW kapasiteli 6 adet E-138 EP3 E2 türbininden oluşan ilk YEKA projesi Akköy Rüzgar Santrali’ni 2023 yılı sonunda devreye alarak YEKA 2 yolculuğuna başarılı bir başlangıç yapıyor. ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, şunları ekliyor: “Projelerin başarılı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunan tüm ekiplerimize, tedarikçilerimize ve alt yüklenicilerimize minnettarız. Enerjisa Üretim ile birlikte ENERCON ekipleri de projelerin başarıyla hayata geçirilmesi için yoğun çaba ve hazırlıklarını sürdürüyor.”

Devamını oku

Genel

WindEurope Bilbao hızlı başladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin geniş bir heyetle katıldığı WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği, 20 Mart’ta Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacıları arasında olduğu özel ‘Bakanlar Oturumu’ ile başladı. TÜREB Standı’nın açılışını da yapan Dönmez, standı ziyaretinde katılımcı şirketlerin üst düzey yöneticilerinden fuar temaslarına ve sektöre dair görüşlerini aldı.

WindEurope CEO’su Giles Dickson’ın modere ettiği ve Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacı olarak yer aldığı Bakanlar Oturumu yoğun ilgiyle takip edildi. Oturumun diğer konuşmacıları Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Bakan Yardımcısı Philipp Nimmermann, Yunanistan Enerji ve Çevre Bakan Yardımcısı Alexandra Sdoukou, Moldova Enerji Bakan Yardımcısı Carolina Novac, Siemens Gamesa Renewable Energy CEO’su Jochen Eickholt, RWE Onshore Wind/PV Europe & Australia CEO’su Katja Wünschel, Iberdrola Renewables Yönetici Direktörü Xabier Viteri Solaun ve EDPR Avrupa ve Latin Amerika CEO’su Duarte Bello oldu.

Oturum sonrasında TÜREB Başkanı İbrahim Erden ve Enerji İşleri Genel Müdürü Ahmet Özkaya ile birlikte ‘Türkiye Pavilyonu’ olarak da kabul edilen TÜREB Standı’nın açılışını gerçekleştiren Bakan Yardımcısı Dönmez, fuara katılan Türk şirketlerin temsilcilerinden fuardaki temas programları hakkında bilgi aldı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, Türkiye’yi böyle bir etkinlikte üst düzeyde temsil ediyor olmaktan memnun olduklarını belirterek fuar süresince düzenleyecekleri teknik ziyaretler ve gerçekleştirecekleri temaslarla sektörün büyümesine katkı sağlamayı hedeflediklerini kaydetti.

Devamını oku

Genel

Türk rüzgarı Bilbao’ya uzandı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) öncülüğünde üst düzey kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan büyük bir heyet, 20-22 Mart 2024 tarihlerinde düzenlenecek WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği katılımı için Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de çeşitli görüşmeler yapmak üzere aralarında yer aldığı heyet, Türkiye rüzgar sektörünün Avrupa’nın en güvenilir tedarik partneri olduğunu mesajını bir kez daha vurgularken yerli rüzgar sanayisinin daha da gelişmesine ve iş hacmini artırmasına yönelik temaslar gerçekleştirecek. 

‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ mottosuyla sektörün büyümesini hızlandıracak adımlar atmayı sürdüren TÜREB öncülüğündeki geniş bir heyet, Türkiye rüzgar sektörünü dünyadan ve Avrupa’dan temsilcilerle buluşturmak üzere WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliğine katılmak üzere Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez ile T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan üst düzey temsilcilerin de katıldığı programda, heyet mensupları, ‘Türkiye Pavilyonu’ niteliği taşıyacak TÜREB standında Avrupa rüzgar sektörü temsilcileriyle çeşitli temaslar gerçekleştirecek.

Dünyanın farklı ülkelerinden 12 binden fazla rüzgar profesyonelini bir araya getirecek olan WindEurope 2024 Yıllık Etkinliği, küresel anlamda en etkili sektör platformları arasında yer alıyor. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, yatırımcılardan türbin şirketlerine, yerli sanayiden sektörle ilgili karar verici kurumlara kadar çok geniş bir yelpazeden üst düzey temsilcilerin yer aldığı Bilbao Heyeti’nin, Türk rüzgar sektörü adına verimli iş birliklerine imza atacağına inandığını söyledi.  Sanayi Yılı ve Yatırım Yılı’nın ardından 2024’ü ‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ ilan ettiklerinin altını çizen Erden, büyük potansiyelini gerçekleştirme yolunda ilerleyen Türkiye rüzgar sektörü olarak yurt içinde proje izin süreçleri, finansman ve sürdürülebilir büyümeye; yurt dışında ise yerli rüzgar sanayisinin Avrupa’nın en güçlü tedarik ortağı olduğu mesajını vermeye odaklandıklarını hatırlattı. İbrahim Erden, WindEurope etkinliklerinin Türkiye’nin bu alandaki gücünü ve potansiyelini uluslararası arenada vurgulamak açısından en uygun platformlar olduğunu kaydederek 2035 ulusal emisyon hedeflerine erişimde daha fazla rüzgar kurulu gücünü hızla gerçekleştirmenin giderek daha kritik bir etken haline geldiğini sözlerine ekledi.

Etkinlikte ikili temasların yanı sıra Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyelini, teknolojik gelişmelerini ve vizyonunu katılımcılara tanıtacak olan TÜREB Heyeti, 22 Mart’ta sona erecek WindEurope Bilbao Fuarı’nın tamamlanmasının ardından 23 Mart’ta Türkiye’ye dönecek.

Devamını oku

Trendler