Schaeffler ve Symbio çift kutuplu yakıt hücre plakaları üretmek için ortak bir şirket kurdu. Stratejik bir ortak girişim olan Innoplate firması ile yeni nesilÇift Kutuplu Plaka (BPP) üretilecek. İlk tesisi Fransa’da kurulacak olan Innoplate’de hedef, 2030 yılına kadar 120 kişi istihdam ederek yıllık 50 milyon BPP üretmek.
Schaeffler ve Symbio çift kutuplu yakıt hücre plakaları üretmek için ortak bir şirket kurdu. Stratejik bir ortak girişim olan Innoplate firması ile yeni nesilÇift Kutuplu Plaka (BPP) üretilecek. İlk tesisi Fransa’da kurulacak olan Innoplate’de hedef, 2030 yılına kadar 120 kişi istihdam ederek yıllık 50 milyon BPP üretmek.
Michelin and Faurecia hidrojen firması olan Symbio ve Schaeffler, mobilite ve enerji çözümleri için yakıt hücresi plakaları üretecek eşit paylı ortak bir girişimin oluşturulması için anlaşma imzaladı. Fransa’nın Alsace bölgesindeki Haguenau’da konumlanacak olan girişim; hidrojen ekonomisinde büyük bir potansiyel gören Avrupa’nın önde gelen otomobil üreticilerinin ve otomobil yakıt hücresi teknolojisinde global bir liderin bilgi birikimini birleştirecek. Aynı zamanda, Avrupa hidrojen mobilite zincirinin kuvvetlendirilmesini amaçlayan bir Alman-Fransız ortaklığı inşa edecek. Yıl sonuna kadar Innoplate markası altında faaliyete geçecek olan firma, tüm proton değişim membranı (PEM) yakıt pili piyasası için yeni nesil BPP üretimini hızlandıracak ve böylece şirketin performansını, kapasitesini ve maliyet rekabet gücünü artıracak. Ortak girişimin, geçerli birleşme kontrolleri ve izinleri emsal alınarak, 2022’nin sonunda kurulması bekleniyor.
Girişim, yakıt hücreli bipolar plakaların üretimini büyük ölçekte endüstriyel hale getirecek
Yıllık 4 milyon BPP’lik bir başlangıç kapasitesine sahip olması beklenen ortak girişimin, üretime 2024 yılının ilk aylarında başlaması planlanıyor. 120’den fazla kişinin istihdam edilmesi planlanan Innoplate ile dünya çapında yılda yaklaşık 50 milyon BPP üretim hedefleniyor. Tesis en yüksek sürdürülebilirlik standartlarını bünyesinde barındıracak ve net sıfır emisyonlu operasyonları hedefleyecek. Innoplate ile Symbio ve Schaeffler, yeni nesil BPP’lerin seri üretimini mümkün kılacak ve hızlandıracak. Symbio, yakıt hücresi sistemleri için önde gelen bir otomotiv OEM’inden ilk büyük proje ortaklığını aldı ve bu program kapsamında gereken BPP tedariki için ortak girişimi kullanmayı planlıyor.
Yakıt hücresi sistemleri geliştirmede 30 yılı aşkın birikimli deneyime sahip olan Symbio, sıfır emisyonlu mobilite için güç ve dayanıklılık açısından tüm gereksinimleri karşılayan eksiksiz bir kompakt ürün StackPacks® ile önceden doğrulanmış ve önceden entegre edilmiş hidrojen sistemleri sunuyor.
Otomotiv ve endüstriyel sektörlerin önde gelen küresel tedarikçisi olan Schaeffler ise, hassas biçimlendirme teknolojilerinde yüksek uzmanlığa ve metalik bipolar plakaların büyük ölçekli üretimi için derin operasyon bilgisine sahip. Schaeffler bünyesinde bu ürünler, hidrojen üretiminde elektrolizörler ve her tür mobil, sabit yakıt hücresi uygulamasında temel bir bileşen olarak kullanılıyorlar. Schaeffler’in şekillendirme alanında yüksek düzeydeki dikey entegrasyonu ve son derece sofistike kaplama prosesleri, BPP’nin büyük ölçekli üretiminde ihtiyaç duyulan temeli oluşturuyor.
Ortaklıkla ilgili üst düzey açıklamalar
Ortak girişimle ilgili konuşan Symbio CEO’su Philippe Rosier “Yakıt hücresi bipolar metalik plakaları, yakıt hücresi sisteminin stratejik yüksek katma değerli bir bileşenidir. Innoplate, sistemin gelişmiş performansını daha da hızlandırır ve çözümlerimize maliyet avantajı anlamında katkı sağlarken, müşterilerimizin programlarını ve hidrojen mobilite piyasası alımını destekleyen seri üretim kabiliyetini güvence altına almak için araç olacaktır. Ayrıca, Symbio’nun Avrupa’da teknolojik ve endüstriyel bir liderlik inşa etme konusundaki kararlılığının bir kanıtıdır” açıklamasında bulundu.
Schaeffler CEO’su Klaus Rosenfeld ise, “Hidrojenin gelecekte temiz mobiliteyi sağlamada hayati bir rol oynayacağına inanıyoruz. Bir hidrojen ekonomisinin kurulması ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş, yeni teknolojiler için güvenilir tedarik zincirlerinin sanayileşmesine büyük ölçüde bağlı olacaktır. Symbio ile ortak girişimimiz, bu yaklaşıma harika bir örnektir. Merkezi Almanya’da bulunan küresel bir şirket olarak, Fransız firması Symbio ile ortak olmaktan ve bu önemli alanda Fransız-Alman iş birliğini geliştirmekten çok mutluyuz. Ortak girişim, önde gelen bir yakıt hücresi tedarikçisiyle ortaklaşa biçimde Schaeffler’in piyasaya hızlı bir giriş yapmasını sağlıyor” ifadelerini kullandı.
Innoplate ile ilgili açıklama yapan bir diğer isim olan Grup FORVIA şirketi Faurecia CEO’su Patrick Koller, “FORVIA’da, iki büyük Fransız-Alman şirketi arasındaki iş birliğinin mükemmelliğe ulaşmada itici bir güç olduğu iyi bir konumda bulunuyoruz. Yakıt hücrelerine olan inancımız sağlamdır: Hidrojen, yarının mobilitesi için odak konusudur. Symbio ve Schaeffler birlikte, hidrojen mobilitesinde önemli bir oyuncu ortaya çıkarmak için tamamlayıcı teknik bilgilerini Innoplate’in hizmetine sunuyorlar” dedi.
Michelin CEO’su Florent Menegaux ise, “Schaeffler ve Symbio arasındaki bu stratejik hareket, hidrojen hareketliliğinin daha hızlı gelişmesini teşvik edecek. Hiç şüphesiz Symbio’nun 2030 yılına kadar dünya çapında bir yakıt hücresi sistemi lideri olma kapasitesini güçlendirecektir. Michelin olarak, Avrupa ülkeleri arasındaki iş birliğinin Avrupalıendüstriyel oyuncuların stratejik teknolojilerin ön saflarında yer almalarında seçilen mükemmel bir yol haritası olduğuna inanıyoruz. Fransız-Alman iş birliği bunu son derece iyi bir şekilde gösteriyor” diye konuştu.
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.
Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.
Yenilenebilir enerjinin her alanından Avrupa’daki geliştiriciler, yatırımcılar, finansörler, mali danışmanlar, sektör uzmanları ve brokerları buluşturan Yenilenebilir Enerji Yatırım ve Varlık Yönetimi Konferansı – Renewable Energy Investment & Asset Management Conference (REIA 2023), 30 Kasım – 1 Aralık tarihleri arasında Yunanistan’da düzenleniyor.
Avrupa yenilenebilir enerji sektöründeki son gelişmelerin ele alınacağı konferansın konuşmacıları arasında, Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Durak yer alıyor. Murat Durak’ın konuşacağı “Blowin in the wind: Investing İn Offshore And Floating Wind” Oturumu, konferansın ikinci gününde saat 13:35’te başlıyor.
REIA 2023’te, deniz üstü rüzgar enerjisindeki yatırımların ele alınacağı oturumla ilgili şu açıklama yer alıyor: “Açık deniz rüzgar potansiyelinin %80’i, 60 metreden daha derin sularda bulunuyor ve bu da sınırlı arazi alanına sahip ülkelerde yüzen türbinlere olan ihtiyacı artırıyor. Yüzen rüzgar enerjisi endüstrisi, Avrupalı şirketlerin öncülüğünde 2022 yılı sonuna kadar planlanan 48 GW kapasiteyle hızla genişliyor. Avrupa’nın 2030 yılına kadar 10 GW, 2050 yılına kadar ise 264 GW yüzer açık deniz rüzgarı üretmesi planlanıyor. Yalnızca Birleşik Krallık, yüzer rüzgar projelerine 60 milyon sterlinin üzerinde yatırım yapıyor. Almanya, Türkiye, Portekiz, İspanya ve diğerleri iddialı offshore rüzgar hedeflerini takip ediyor. Zorluklar arasında yeni bir tedarik zinciri ve liman altyapısı oluşturulması yer alıyor. Avrupa, 2022’de rüzgara 17 milyar Euro yatırım yaparak yıllık hedefinin gerisinde kaldı. Yüzen açık deniz rüzgarı gelecek; ancak potansiyelini gerçekleştirmek için önemli altyapı yatırımlarına ihtiyaç var.”
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.
WindEurope CEO’su Giles Dickson’ın Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’ne katılmasının ardından dernek, Türkiye ile ilgili önemli bir değerlendirme paylaştı. Rüzgar enerjisinde Avrupa’nın Çin’e olan bağımlılığını azaltmak için Türkiye formülünün sunulduğu açıklamada, Türkiye rüzgar enerjisi sektöründen ve hükümetin rüzgardaki politikalarından oldukça olumlu bahsedilirken, Türkiye’nin yanlış yapma riski taşıdığı önemli bir konuda uyarı yapıldı.
Türkiye’nin tamamı karada olmak üzere 12 GW kurulu rüzgâr gücüyle elektriğinin %11’ini rüzgardan üreten bir ülke olarak, kurulu gücüne 2035 yılına kadar 3 GW’ı offshore rüzgar olmak üzere 28 GW daha eklemek istediği bilgisinin paylaşıldığı değerlendirmede, “Bunun için gerekli projeler de mevcut. Geliştirilmekte olan 26 GW’lık kara rüzgâr projesi var” dendi. Önemli bir bilginin yer aldığı değerlendirmede, hükümetin Marmara Denizi’nde 2,5 GW’lık offshore rüzgar için BAE merkezli bir geliştirici ile mutabakat anlaşması müzakere ettiği belirtildi.
Tedarik zincirlerini desteklemeye devam etmeli
“Türkiye’nin rüzgar tedarik zinciri güçlenmeye devam ediyor” başlıklı değerlendirmede, Türk rüzgar endüstrisinin büyük hedeflerinin olduğu ve hükümetin özellikle Türkiye’nin enerji bağımsızlığını güçlendirmek için çok daha fazla rüzgar enerjisi istediği belirtilirken; Türkiye’nin ihaleleri doğru yapması gerektiği ve tedarik zincirlerini desteklemeye devam etmesi gerektiği vurgulandı.
Avrupa rüzgâr enerjisi tedarik zincirinin önemli bir parçası
Tüm bu yeni kapasiteyi inşa etmenin sadece enerji güvenliği için değil; aynı zamanda sanayi için de iyi bir politika olduğu değerlendirmesinin yapıldığı açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: “Türkiye halihazırda güçlü bir rüzgar enerjisi tedarik zincirine sahip. İzmir çevresinde kule, kanat, redüktör ve jeneratör üreten 13 fabrika var. Ürettiklerinin %80’i, çoğu Avrupa ülkeleri olmak üzere ihraç ediliyor. Bu da Türkiye’yi daha geniş Avrupa rüzgâr enerjisi tedarik zincirinin önemli bir parçası haline getiriyor. Büyüme için geniş bir alanı da var. Çandarlı limanı çevresindeki daha fazla genişleme, Türk endüstrisini bir sonraki seviyeye taşıyabilir. Bu da daha fazla ekonomik kalkınma ve yerel istihdam anlamına gelecektir.”
Avrupa’nın Çin’e olan bağımlılığını azaltmak için Türkiye formülü
Tüm bunların yanı sıra, Türkiye’nin rüzgâr türbinlerindeki sabit mıknatıslarda kullanılan nadir toprak elementleri açısından büyük rezervlere sahip olduğunun vurgulandığı açıklamada, bundan faydalanmanın Avrupa’nın bu malzemeler için Çin’e olan büyük bağımlılığını azaltmaya yardımcı olacağı dile getirildi. Açıklamada, Türkiye’nin rüzgar türbini kanatlarında kullanılan cam elyafı da işlediğine dikkat çekilerek, “Bunu daha fazla yapabilirler ve bu da cam elyafı konusunda Çin’e olan bağımlılığımızı azaltmaya yardımcı olacaktır” ifadeleri kullanıldı.
Türkiye’nin yanlış yapma riski taşıdığı bir şey var!
Önemli bir uyarının yer aldığı değerlendirmede, Türk hükümetinin rüzgâr enerjisinin yaygınlaşmasını desteklemek için pek çok iyi şey yaptığı ancak yanlış yapma riski taşıdıkları bir şeyin olduğu, şu ifadelerle paylaşıldı: “Her MW’lık yeni rüzgar enerjisi kapasitesinin bir MW’lık yeni depolama kapasitesi ile eşleştirilmesini istiyorlar. Bu ‘%100 depolama’ başka hiçbir ülkede yok. Batarya fabrikaları için sipariş yaratmak isteyenler bile sadece %20 depolama yapıyor. Bu, Türkiye için de çok daha makul bir rakam olacaktır.”
Açıklamada görüşleri paylaşılan WindEurope CEO’su Giles Dickson, “Türkiye, Avrupa rüzgar enerjisi tedarik zincirinde merkezi bir rol oynuyor. Pek çok bileşen üretiyorlar ve bunların çoğunu AB’ye ihraç ediyorlar. Rüzgar enerjilerini ve tedarik zincirlerini büyük ölçüde genişletmek istiyorlar. Harika. Daha da iyisi, Avrupa’nın rüzgar türbinlerinin ihtiyaç duyduğu nadir toprak yataklarına sahipler. AB, Türkiye’nin rüzgâr enerjisi alanında sunabileceklerini kucaklamalıdır” ifadelerini kullandı.
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.
Enercon CEO’su Dr. Jürgen Zeschky, firmanın tek hissedarı olan Aloys Wobben Vakfı’nın Yönetim Kurulu’na katılıyor. Enercon COO’su Udo Bauer, 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren Enercon CEO’su olarak Dr. Jürgen Zeschky’nin yerine geçiyor.
Çeşitli sektörlerde uzun yıllara dayanan tecrübesiyle geçtiğimiz yıl Enercon’daki COO alanını oldukça başarılı bir şekilde geliştiren Udo Bauer, 2024 yılının başından itibaren şirketin yönetimle ortak geliştirilen stratejik yönetimine devam edecek. Udo Bauer’den boşalacak COO görevini ise, Enercon’da Küresel Satın Alma ve Tedarik Hattı Yönetimi’nden sorumlu olan ve bu nedenle deneyimlerini yeni görevine en iyi şekilde katabilecek Heiko Juritz üstlenecek. Udo Bauer’in vekili olarak Heiko Juritz, 1 Ocak’tan itibaren şirketin yeni COO’su olarak görev yapacak.
Şirket tarafından duyurulan gelişmede görüşlerine yer verilen Aloys Wobben Vakfı Başkanı Heiko Janssen, konuyla ilgili şu değerlendirmede bulunuyor: “CEO pozisyonundaki bu değişiklikle, Enercon için kendimize koyduğumuz hedeflere ulaşmak için gerekli olan sürekliliği sağlıyoruz. Dr. Zeschky’ye, şirket üzerinde birçok açıdan kalıcı bir olumlu etki yarattığı son birkaç yıldaki kişisel bağlılığı için teşekkür etmek istiyoruz. Her ne kadar 2023 sonuçları hala krizin etkilerini taşıyor olsa da yeni siparişler karlı ve başarıya giden yol açık. Dr. Zeschky’nin farklı bir rolde Enercon’un geleceğini şekillendirmeye yardımcı olmaya devam edecek olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Sayın Udo Bauer ile CEO pozisyonu için deneyimli ve uluslararası bir yönetici kazandık; gelecekte Enercon ekibiyle birlikte başarıya giden bu yolu izlemeye devam edeceği için çok mutluyum.”
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.