Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği ( YENADER) tarafından, yenilenebilir enerji alanında Dünya’daki son trendler ve gelişmeler ışığında, ülkemizin sahip olduğu potansiyeller, fırsatlar ve projelerin ele alındığı yenilenebilir enerji onur konukları; T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) direktörü Francesco La Camera temsil etti.
Mogan Enerji Yatırım Holding sponsorluğunda düzenlenen dijital zirvede, Yenader Başkanı ve OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Dr. Kerem Alkin’in yanı sıra ulusal ve uluslararası arenadan üst düzey konuşmacılar yer aldı.
Sürdürülebilir bir dünya için temel gereksinimlerden biri olan yenilenebilir enerji alanında artı değer oluşturmak ve farkındalık sağlamak amacıyla Yenilenebilir Enerji Yanader tarafından dijital olarak düzenlenen “Dünya’da Yeni Ekonomik Düzen, İklim Krizi ve Yenilenebilir Enerjinin Önemi” başlıklı zirve 12 Mayıs Çarşamba günü gerçekleşti.
yenilenebilir enerji alanındaki en son trendler ve eğilimler ile ülkemizin sahip olduğu fırsatlar alanında ulusal ve uluslararası akademisyenler ve sivil toplum kuruluşu (STK) dijital zirvede konuşmacı olarak yerini aldı. Mogan Enerji Yatırım Holding sponsorluğunda düzenlenen zirveye sektör temsilcileri, akademisyenle ve medya yoğun ilgi gösterdi.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji yolculuğu
Yenader Dijital Zirvesi’nde onur konuşmasını gerçekleştiren T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye ve dünyada yenilenebilir enerji payının arttığını belirterek, “Yenilenebilir enerji yatırımları, salgında dahi hız kesmedi. Salgının yıkıcı etkilerine karşı yenilenebilir enerji sektörünün daha dirençli olduğuna, bu testi diğerlerine göre daha başarılı bir şekilde verdiğine şahit olduk. Bunlar bize şunu gösteriyor ki yeşil enerji dönüşümü katlanarak devam edecek. Önceki yıllarda kömürün, petrolün, doğal gazın hakimiyeti artık yenilenebilir enerjiye geçti. Yenilenebilir enerji kaynakları hem enerji bağımsızlığına sağladığı katkı hem de küresel sorumluluklar açısından daha farklı bir noktada olmaya devam edecek” dedi.
Dönmez, daha önce güneş enerjisinde hayata geçirilen Orta Doğu ve Avrupa’nın ilk ve tek tam entegre güneş paneli fabrikasının bir benzerinin de rüzgar enerjisi alanında kurulacağını belirterek, “Güneş enerjisinde hayata geçirdiğimiz fabrikanın benzerini rüzgarda yapacağız. Tesis tamamlandı. Çok yakında üretime başlayacak. Böylece YEKA yarışmalarımızın en önemli hedeflerinden olan teknolojinin yerlileştirilmesi, yerli insan kaynağı istihdamı, enerji teknolojilerinde Ar-Ge ve inovasyon yapılması için de önemli bir adım daha atmış olacağız” diye konuştu.
Türkiye’nin toplam kurulu güçte 100 bin megavat sınırına yaklaştığını belirten Dönmez, “Bugün itibarıyla kurulu gücümüzün yüzde 52,3’lük kısmı, yani yarısından fazlası yenilenebilir enerji kaynaklı. Yenilenebilir enerjiden elektrik üretimimiz son 3 yıldır yüzde 40 bandının üzerinde seyrediyor. Bu oran 10 yıl önce yüzde 25’ler seviyesindeydi” dedi.
Yenilenebilir enerjide jeotermal ve hidroelektriğe haksızlık ediyoruz
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol yenilenebilir enerji denilince akla rüzgar ve güneşin geldiğini, ancak iki yenilenebilir enerji türünün daha olduğuna dikkat çekere şunları kaydetti: “Onlara haksızlık ediyoruz. Bunlardan biri jeotermal enerji, diğeri hidroelektrik. Jeotermal enerji, elektrik üretiminde, ısıtmada ve sanayide kullanılabilen, teknolojik gelişmesini tamamlamış, maliyetleri son derece düşük olan bir tür ama bunun hakkında fazla yazılıp çizilmiyor. Bunu unutmayalım. Hidroelektriği de unutuyoruz. Şu an itibarıyla dünyaya bakınca çok konuştuğumuz güneş ve rüzgarın toplam elektrik üretiminde payı yüzde 9, hidroelektriğin ise tek başına yüzde 17. İki misli ama biraz öksüz gibi. Hidroelektrik ve jeotermal enerji yeteri kadar gündeme gelmiyor. Belki birçok batı ülkesinde potansiyel hemen hemen tamamlandığı için gündeme gelmiyor olabilir. Bu haziranda sırf hidroelektriğe adanmış bir yayın yapacağız.”
Geçen yıl dünyada devreye giren yeni ilave kapasitenin yüzde 90’ının yenilenebilir enerji kaynaklı olduğunu belirterek sözüne devam eden Birol, “Yatırımcılar neredeyse yenilenebilir enerjiden başka bir şey inşa etmemişler. Bu sene de beklentimiz hiç farklı değil. Özellikle güneşte ve rüzgarda maliyetlerde büyük düşüşler var. Biz geçen sene itibarıyla güneşin dünya elektrik sektörünün yeni kralı olduğunu söyledik ve son raporumuzda açıkladıklarımız bunu teyit etti” dedi.
Türkiye özellikle jeotermal enerji alanında hızla ilerliyor
2020 yılında bütün dünyada 260 GW’ın üstünde yenilenebilir enerji kapasitesi eklendiğini belirten Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) Direktörü Francesco La Camera “Bu durum dünyada Covid’e rağmen %50’lik rekorun kırılması anlamına geliyor. Eklenen bütün yeni elektrik kapasitesinin %80’i yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanıyor. Yenilenemeyen enerjinin kapasitesinde de düşüş görüyoruz. 2020’de toplam fosil yakıt yatırımları 60 GW düzeyine düştü. Yenilenebilir enerjinin maliyet bakımından son derece rekabetçi olması da buna katkı sağlıyor. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin büyük bir çoğunluğu fosil yakıtlarla rekabete giriyor ve hatta bazı alanlarda onları geçiyor” dedi.
Francesco La Camera “Türkiye’nin yenilenebilir enerji payını %50’nin üzerine çıkardığını görüyoruz. 2030 için 10 GW güneş ve 16 GW rüzgar enerjisi ilavelerini de memnuniyetle karşılıyoruz. Türkiye özellikle jeotermal alanında da hızla ilerliyor. Son dönemdeki 1,5 GW’lık ilave ile dünyanın 4. en büyük jeotermal üreticisi haline geldi. Türkiye’nin yakın dönemde duyurmuş olduğu yeşil dönüşüm yaklaşımını net olarak görüyoruz. Biz IRENA olarak da pandemi döneminin başından beri bu yaklaşımı destekliyoruz. Burada dönüşümün sistematik ve kapsayıcı olması kaçınılmazdır. Ancak böyle bir yaklaşımla faydaları azami düzeye çıkarabilir ve olumsuz etkileri en aza indirebiliriz” diye konuştu.
Enerji dönüşümünde yatırımların artırılmasının küresel gayrisafi yurtiçi hasılayı artıracağını, 2050’ye kadar istihdamın da bu alanda artmasını sağlayacağını belirten La Camera,“Fosil yakıtların ürettiğinden 3 kat daha fazla iş yaratılmasına da hizmet edecektir. Yenilebilir enerji sektöründe yaklaşık 11.5 milyon kişinin istihdam edildiğini düşünüyoruz. Bu küresel enerji istihdamının %20’sini teşkil ediyor. Covid sonrası dönemde dayanıklılığın, kalkınmanın sağlanması için yenilenebilir kaynaklara, enerji verimliliğine ve sistem esnekliğine 2 trilyon daha yatırım yapılması gerekmektedir. Gerçek dönüşümü sağlamak için küresel bir işbirliğine ihtiyacımız var. Türkiye dahil olmak üzere 46 ülke jeotermal enerji için ittifak oluşturdu. Bunun amacı jeotermalin kullanımının artırılması ve sera vb. gibi birçok alanda kullanılmasının sağlanması” dedi.
”Yenilenebilir enerji yatırım atağımız bizi tüm dünyada daha saygın konuma taşıdı”
Böylesi büyük bir organizasyona YENADER olarak öncülük ettikleri için çok mutlu olduğunu belirten YENADER Dernek Başkanı, OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Dr. Kerem Alkin “Ülkemizde yenilenebilir enerjideki gelişmeleri ve yeni yatırımları büyük bir heyecan ile yakından takip ediyoruz. Geleceğimizin belirleyicisi bu önemli konuda değer yaratmak ve farkındalık oluşturmak adına, Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği – YENADER olarak çalışmalarımıza hızla devam etmekten onur duyuyoruz. Türkiye olarak, bilhassa son dönemdeki ‘yenilenebilir enerji’ yatırım atağımızın bizi Avrupa ve dünya sıralamasında saygın ve kayda değer bir basamağa taşıdığı 2019 ve 2020 yılları itibariyle, tüm dünyaya ‘karbon salınımını şimdiden 2 yıl arka arkaya azaltmış bir Türkiye olduğumuzu hatırlatmamız gerekiyor. Türkiye, tarihsel değerine de atıfta bulunarak, bir ‘2071’ perspektifi ortaya koyarak, ‘yeşil gelecek’, ‘sürdürülebilir gelecek’ ve ‘sıfır karbon toplumu’ konusundaki kararlılığını bir kez daha perçinleyebilir” dedi.
Yenilenebilir enerjinin karar vericileri büyük zirvede bir araya geldi
Yenilenebilir enerjinin her açıdan ele alındığı ve derinlemesine incelendiği zirvede konuşmacılar kısaca şu konuların üzerinde durdu;
Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ; Teknoloji, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm süreçlerinden bahsederek: “Dünyanın iki ana ekseni dijitalleşme ve yeşil dönüşüm olacak. Yeşil dönüşüm ve yenilenebilir enerji birbirine bağlı. Bu iki ekseni tek eksen ‘dijital yeşil dönüşüm’ olarak ifade edebiliriz. Zamanın ruhunu kavrayan bir ülke olabilmek için çizeceğimiz yolda en önemli bacağı yenilenebilir enerji oluşturuyor. Teknoloji ve yenilenebilir enerji tamamen birbirine bağlantılılar” dedi.
YENADER Başkan Yardımcısı Ali Karaduman: Son aylardaki kuraklık HES yatırımcılarını kötü etkilemekte. Yapılacak destekler, yatırımcılar için çözüm olacaktır. Çin, yenilenebilir enerjide 1 numara olmaya devam ediyor. Bizler enerji ihtiyacımızın birçoğunu doğal gaz ve kömürden sağlamaktayız. Buda karbon salınımını artırmakta ve küresel ısınmaya neden olmakta. Bu sebeple yenilenebilir enerjiye geçişe ağırlık vermeliyiz. İklim değişikliğiyle mücadele için hızla yenilenebilir enerjiye yönelmeliyiz” dedi. Karaduman, ayrıca YEKDEM’lere daha fazla destek verilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Toskana Jeotermal Alanların Geliştirilmesi Konsorsiyumu (CosviG) Uluslararası Projeler Sorumlusu Loredana Torsello ise şunları söyledi:
“Jeotermalin sürdürülebilirliğe katkısı oldukça büyük. Jeotermal enerjinin, yenilenebilir enerji kaynağı ve enerji sistemleri arasında stratejik bir önemi var. Jeotermal enerji, küresel enerji sistemlerinin karbondan sıyrılması için çok önemli rol oynayacak. Yer altındaki kaynakları ve jeotermal açısından Türkiye’deki jeotermal potansiyel ile İtalya’daki potansiyel birbirine benziyor, özellikle Toskana bölgemiz jeotermal enerji üretimi açısından örnek gösterilebilir. Umarım bu çerçevede ileride işbirliği yapıp önümüzdeki fırsatları değerlendirebiliriz.”
Kyoto Club Direktörü Sergio Andreis ise şu konuların altını çizdi: “Küresel zorluklar artıyor iklim krizi de hızla düzeyini artırıyor. İklim değişikliğini birebir yaşıyoruz. Bu daha da kötüye gidecek. Her şeye olduğu gibi devam edemeyiz. Bir dönüşüme girmek zorundayız. Gezegeni kurtarmak için mevcut enerji verimliliğini gözden geçirmemiz gerekiyor. Bütün fosil yakıtları yenilebilir enerji ile ekarte etmeli ve enerji verimliğini gerçekleştirmeliyiz. Covid-19 ile mücadele ediyoruz ancak gerçek tehlike iklim değişikliği. İklim krizi ile mücadeleye hazır olmalı, geçmiş hatalardan ders çıkarıp şu anki fırsatları en doğru şekilde kullanmalıyız.”
YENADER Genel Sekreteri Dr. Füsun Tut Haklıdır ise yenilenebilir enerjide yeni yaklaşımlar konusunu ele aldı: “Gelecekte petrolün yerini elektrik alacak, bu yüzden elektrik üretimini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamamız gerekiyor. Yapay zeka teknolojileri yenilenebilir enerji alanında kullanılması heyecan veriyor. Verimliliğin artırılması için yapay zekanın kullanılması şart. Bu teknolojiler sayesinde yeni yaklaşımlar göreceğiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarından daha çok yararlanacağız. Yenilenebilir enerjide güneş ve rüzgardan enerji üretmek oldukça büyük önem taşıyor. Ayrıca enerji depolama sistemleri de oldukça önemli.”
Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zehra Yumurtacı ise yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Dünyada enerji üretiminde en fazla artışın yenilenebilir enerjide olduğu biliyoruz. Gelişmiş ülkelerde nükleer, petrol ve kömürde azalma; yenilenebilir enerjide ise artış olduğunu görüyoruz. Son 10 yıla baktığımızda yenilenebilir enerjinin gelişimini görüyoruz. Bu gelişim başarıyı getirdi ve Türkiye’de 2020 yılında ilk defa yenilenebilir enerji kurulu güç, termik gücün üzerine çıktı. Aynı yıl içerisinde Türkiye rüzgar enerjisinde 1224 MW yeni rüzgar kurulu gücü ile 6. Sıraya yükseldi. Enerji kaynaklarını artırmak için enerji tasarrufunu ve verimliliğini sağlamalıyız.” dedi.
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.
Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde devam eden Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP 28) kapsamında Dünya Bankası tarafından “Türkiye’yi Güneş, Rüzgar ve Akıllı Şebekelerle Dönüştürmek: Net Sıfıra Doğru Yeni Hedefler” paneli düzenlendi. Panele bir video mesaj gönderen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 2024-2030 yıllarını kapsayan İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında emisyonları 100 milyon ton azaltmayı hedeflediklerini söyledi. Bu planın iddialı olduğu ve ciddi sınamalarla karşı karşıya olduğumuzu belirten Bakan Bayraktar, “Ancak uluslararası toplumla ve bilhassa finansal kuruluşlar ve yatırımcılarla birlikte tüm bunları başarabiliriz. Enerji sektörüne yapılan yatırımlar Türk halkına istihdam ve refah temin ederken diğer ülkelere de enerji dönüşümü için güçlü bir model sunmaktadır” dedi. Net sıfıra doğru yeni hedefler açıklayan Bakan Bayraktar, “Yenilenebilir kaynaklardan faydalanmak, daha çok yenilenebilir için iletim altyapısını geliştirmek ve tüm sektörlerde enerji verimliliğini artırmak üzere üç temel alana odaklanıyoruz” diye konuştu.
Yenilenebilir enerji kurulu gücü 2035’e kadar 60 GW’a ulaşacak
Türkiye’nin sürdürülebilir enerji çözümlerindeki kararlılığına vurgu yapan Bayraktar, “Burada önemli bir başarımızı sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyorum. Bugün itibarıyla toplam kurulu kapasitemiz 106 gigawatt seviyesini aşarken yenilenebilir enerjinin payı yüzde 55’e ulaştı. Bu tablo Avrupa’da 5. dünyada ise 12. olan Türkiye’nin sürdürülebilir enerji çözümleri noktasındaki kararlılığını gözler önüne sermektedir. Projeksiyonlarımız da ülkemizin 2035’e kadar toplam kurulu gücünü, 60 gigawatt yenilenebilir enerji üretim kapasitesi dahil 190 gigawatt seviyesine çıkaracağını gösteriyor” açıklamasında bulundu.
Dünya Bankası’ndan finansman
Bakanlık olarak özel sektör ve uluslararası yatırımcılarla birlikte çalışarak yenilenebilir enerjiyi çok daha üst seviyeye taşımaya gayret edeceklerinin altını çizen Bakan Alparslan Bayraktar, “Elbette bunun için de ciddi yatırım gerekiyor. Dünya Bankası’yla görüşmelerimiz devam ediyor. Kendileri, bakanlığımız ve özel sektör aktörleriyle birlikte bu plana finansal ve teknik destek verme taahhüdünde bulundular. Enerji dönüşümü, şebekeyi sürekli geliştirmek anlamına geliyor. Bu nedenle güçlü enterkonektiviteye sahip, yenilenebilir kapasitesinde beklenen artışı kaldırabilecek Yeşil Şebeke’yi kurma çabası içerisindeyiz. 2030’a kadar şebekeye 10 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Bu alanda özel sektörün kritik bir rol üstlendiğini dile getiren Bayraktar, “Gerekli altyapının kurulmasının yanı sıra bakanlık olarak mevcut politikaları değiştirmeyi ve böylece ihtiyaç duyulan özel yatırımı destekleyecek bir ortam oluşturmayı değerlendiriyoruz. Burada özel sektör kritik bir rol üstlenmektedir. Dolayısıyla özel aktörlerin rekabet gücünü artırmak önemli olacaktır” diye konuştu.
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında gerçekleştirilen Dünya İklim Eylemi Zirvesi, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde başladı. BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Khalifa Al Mubarak, COP28’den COP30’a kadar iklim eyleminde doğanın rolünü pekiştirerek, 1.7 milyar dolarlık doğa koruma finansmanını açıkladı. Birleşik Arap Emirlikleri’nin doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını belirten Al Mubarak, Gana hükümetinin ‘Dirençli Gana’ planına ilk etapta 30 milyon dolarlık bir yatırım yapacaklarını açıkladı. Liderlerin, yerli halk ve yerel toplulukların geçim kaynaklarına ve kalkınma hedeflerine yatırım yapmanın kritik önemini vurgu yaptığı zirvede, Belem’deki COP30’a doğru entegre doğa-iklim eylemi için ortakları ve kaynakları harekete geçirecek bir BAE-Brezilya ‘COP-to-COP’ ortaklığı duyuruldu.
İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapıldığı BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı, BAE’nin ev sahipliğinde başladı. Bu yıl 28’incisi düzenlenen ve 12 Aralık’a kadar sürecek olan konferansın ana gündeminde, 2015 yılında Paris’te anlaşmaya varıldığı gibi küresel ısınmayı 1,5 derecede sabit tutma amacının canlandırılması ve hükümetlerin iklim eylemi vaatlerini daha kapsamlı hale getirecek bir anlaşmaya varılması yer alıyor.
Zirvede konuşan COP28’in BM İklim Değişikliği Üst Düzey Sorumlusu Razan Khalifa Al Mubarak, “Doğanın tam ve en bütüncül haliyle iklim eyleminin bir önkoşulu olarak tanınmasını, desteklenmesini ve finanse edilmesini sağlamak COP28 Başkanlığı için bir öncelik olmuştur. Devlet dışı aktörlerin desteği ve finansmanıyla birleşen bu olağanüstü siyasi liderlik, doğanın sadece bu görev için değil, gelecekteki tüm görevler için temel rolünün kanıtıdır” dedi.
Zirvede devlet başkanları, Paris Anlaşması ve kısa süre önce kabul edilen Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’ni hayata geçirmek üzere doğa-iklim eylemine odaklanan ulusal ve bölgesel yatırım planlarını ve ortaklıklarını açıkladı:
– BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Al Mubarak, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Gana’nın ‘Dirençli Gana’ planına 30 milyon dolarlık ilk yatırımla birlikte doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını açıkladı. ‘Dirençli Gana’, Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo tarafından Kanada, Singapur, Amerika Birleşik Devletleri ve LEAF Koalisyonu gibi diğer özel sektör uyumlu girişimlerden gelen 80 milyon dolarlık ek destekle başlatıldı ve son olarak BAE’nin 30 milyon doları eklendi.
– Tonga Başbakanı Siaosi ‘Ofakivahafolau Sovaleni, 2030 yılına kadar ülkelerin sularının ve münhasır ekonomik bölgelerinin yüzde 30’unun korunmasını amaçlayan ve ay yüzeyinden daha büyük bir alanı temsil eden ‘Unlocking Blue Pacific Prosperity Plan’ için Bezos Earth Fund’dan Gelişmekte Olan Pasifik Küçük Ada Devletleri’ne (P-SIDS) 100 milyon ABD doları finansman sağlanacağını duyurdu.
– Aralarında Bloomberg Philanthropies, Builders Vision ve Oceankind’in de bulunduğu bir grup hayırsever, Okyanus Direnci İklim İttifakı (ORCA) kapsamında, hassas deniz alanlarının korunmasını, okyanus temelli azaltım çabalarını ve iklim etkileri üzerine araştırmaları hedefleyen 250 milyon dolarlık yeni finansmanı duyurdu.
– Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, doğrulanabilir karbon kredisi işlemleri yoluyla koruma ve yerel kalkınmanın özel finansmanını teşvik etmek amacıyla Papua Yeni Gine için 100 milyon ABD Doları, Kongo Demokratik Cumhuriyeti için 60 milyon ABD Doları ve Kongo Cumhuriyeti için 50 milyon ABD Doları olmak üzere 3 orman finansman paketi açıkladı.
– Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo ve Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre, Endonezya’nın öncü FOLU Net Sink 2030 planını desteklemek üzere 100 milyon dolarlık bir ortaklığı açıkladı.
– Asya Kalkınma Bankası, OPEC Fonu, Suudi Arabistan, AFD, Fransa ve Yeşil İklim Fonu bünyesindeki ASEAN Katalitik Yeşil Finansman Aracı ile birlikte, 2030 yılına kadar doğa odaklı iklim projelerine 2 milyar ABD doları daha ek özel finans sermayesi seferber etmek amacıyla kalkınma ortaklarından 1 milyar ABD doları seferber etmeyi taahhüt eden yeni bir girişim olan Doğa Finans Merkezi’ni duyurdu.
145 ülkenin 2030 yılına kadar orman kaybını ve arazi bozulmasını durdurmayı ve tersine çevirmeyi kabul ettiği COP26’nın Glasgow Liderler Deklarasyonu’nu pekiştiren bu doğa-iklim planları; 196 ülkenin 2030 yılına kadar toplam doğa kaybını durdurmak için ortak bir çerçeve üzerinde anlaştığı dönüm noktası niteliğindeki Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi de dahil olmak üzere önceki taahhütlerde ilerlemeyi teşvik ediyor. Uyum maliyetlerinde 104 milyar ABD doları tasarruf sağlayabilecek doğa kaybının ele alınması, 2030 yılına kadar ihtiyaç duyulan CO2 azaltım eyleminin yüzde 30’undan fazlasını sağlama potansiyeline sahip. Ayrıca, küresel GSYH’nin yaklaşık yüzde 50’si doğrudan veya dolaylı olarak doğaya ve diğer ekosistem hizmetlerine bağlı olduğundan, doğal ekosistemlerin korunması ve restorasyonu, yaklaşık 395 milyar daha fazla iş yaratma ve geçimleri doğrudan doğaya bağlı olan 1 milyar insanı koruma potansiyeli ile ekonomik refahı destekliyor.
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.
Dünya standartlarında bir rüzgar endüstrisine sahip olan Avrupa’nın, iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşabilmesi için 2030 yılına kadar her yıl yaklaşık 30 GW yeni rüzgar santrali kurması gerekiyor. Avrupa rüzgar tedarik zinciri ise, enflasyonist baskılar, rüzgarın genişleme hacimlerindeki belirsizlik ve zayıf ihale tasarımları ile mücadele ediyor. Tüm bunlar, AB’nin enerji güvenliği ve iklim hedeflerine ulaşmak için yeni üretim tesislerini planlama ve bunlara yatırım yapma kabiliyetini zayıflatıyor.
Temiz teknolojilerdeki üretimini güçlendirmek ve genişletmek için bu yılın başlarında Net Sıfır Sanayi Yasası’nı (NZIA) sunan Avrupa Parlamentosu, geçtiğimiz Salı günü Avrupa Komisyonu ve üye devletlerle Net-Sıfır Sanayi Yasası (NZIA) müzakerelerindeki tutumunu oyladı. Parlamento’nun pozisyonunu hazırlayan MEP Christian Ehler, Sanayi, Araştırma ve Enerji Komitesi’nde (ITRE) Avrupa’nın iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşması için güçlü bir Avrupa rüzgar endüstrisini destekleyen öneri sundu. Avrupa rüzgâr endüstrisi tüm Parlamento üyelerini ITRE görevlerini desteklemeye çağırdı.
Konuyla ilgili değerlendirme paylaşan WindEurope’un açıklamasında, Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa’da üretilen temiz teknolojilerin artırılması için oy kullandığı belirtildi. Değerlendirmede görüşlerine yer verilen WindEurope Baş Politika Sorumlusu Pierre Tardieu, “AB, Yeşil Mutabakatı Avrupa’da üretilen rüzgarla gerçekleştirmek istiyor. Yarın Parlamento, Avrupa rüzgâr tedarik zincirini güçlendirerek tam da bunu yapacak somut tedbirleri kabul edebilir. Açık attırma tarifelerinin daha yüksek girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi, Avrupa pazarında adil rekabetin sağlanması ve ‘dibe doğru yarış’ ihalelerine karşı çıkılmasına yardımcı olacaktır. Bu doğru bir hareket tarzıdır. Bu bir güvenlik, istihdam ve özerklik meselesidir” ifadelerini kullandı.
İhalenin Avrupa tedarik zincirinin genişlemesini desteklemesi gerekiyor
ITRE tutumu, rüzgar enerjisi ihale tasarımında önemli değişiklikler içeriyor. İhaleler için açık ve zorunlu ön yeterlilik kriterleri belirleniyor. Bu, Avrupa’nın kritik enerji ve şebeke altyapısının siber saldırılar için kolay bir hedef olamayacağını garanti edecek siber güvenlik ve veri varlığına yönelik yeni kuralları içeriyor.
Geliştiriciler büyük offshore projeleri iptal etmek zorunda kaldı
WindEurope’un paylaştığı değerlendirmede, konuyla ilgili şu açıklamalar yer alıyor: “ITRE Komitesi bir enflasyon endeksleme mekanizması da önerdi. Yetersiz endeksleme şu anda büyük bir sorun. Rüzgar geliştiricileri bu yüzden büyük açık deniz rüzgar projelerini iptal etmek zorunda kaldı. Belirli bir fiyatla ihale kazanmışlardı; ancak daha sonra yüksek enflasyon türbinleri ve bileşenlerini çok daha pahalı hale getirerek rüzgar enerjisi projelerinin ekonomik uygulanabilirliğini riske attı. Rüzgar enerjisi ihalelerinin girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi bu mali açığın kapatılmasına yardımcı olacak ve projelerin devam edebilmesini sağlayacaktır. Bu tür bir endeksleme mekanizması, tüm tedarikçi sözleşmelerinin imzalanması için gereken süre boyunca geçerli olacaktır.”
Müzakereler 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek
Nihai müzakerelerde kabul edilen tedbirlerin tedarik zinciri esnekliğine, teknolojiye ve amaca uygun olmasının kritik önem taşıdığına vurgu yapılan değerlendirmede, şu ifadeler kullanıldı: “ITRE Komitesi ayrıca üye devletlerin ihalelerinde negatif ihale vermeyi bırakmalarını istemektedir. Bu, rüzgar santrali geliştiricilerinin bir rüzgar santrali inşa etme hakkı için hükümetlere ödeme yapmak zorunda olduğu durumdur. Bazı hükümetler, hızlı para kazanmanın bir yolu olarak ihalelerine negatif ihale uygulamasını getirdi; ancak negatif ihale sadece AB’nin enerji dönüşümünü daha pahalı hale getirir. Geliştiriciler için tedarik zincirine ya da elektrik tüketicilerine yansıtılması gereken ek maliyetler yaratır ve negatif ihale turlarında ödenen para, şirketlerin diğer rüzgar enerjisi projelerine yatıramayacağı paradır. Konsey’in şimdi Net Sıfır Sanayi Yasası’na ilişkin müzakere yetkisini de tamamlaması gerekiyor. Üçlü görüşmeler, yani Avrupa Parlamentosu ve üye devletler arasında Avrupa Komisyonu’nun desteğiyle nihai bir anlaşma üzerinde yapılacak müzakereler, 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek. Nihai müzakerelerde, kabul edilen tedbirlerin ince ayarlarının yapılması ve tedarik zinciri esnekliği yaklaşımının teknolojiye özgü ve amaca uygun olması kritik önem taşıyacaktır.”
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.