Connect with us

Rüzgar Türbini İmalatçıları

Ukrayna’da Nordex Türkiye rüzgârı

Published

on

Nordex Türkiye Proje Yönetimi Grup Lideri Caner Şimşek’le bir söyleşi gerçekleştirdik. Nordex’in özellikle yurtdışı projeleri hakkında ayrıntılı bilgiler aldığımız Caner Bey, COVID-19 sürecinde ne tür tedbirler aldıklarına ilişkin de açıklamalarda bulundu.

Sizi tanıyabilir miyiz?

İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü 1997 mezunuyum. Kısa bir süre farklı sektörlerde çalıştıktan sonra inşaat sektörüne dönüp yurtiçi ve yurtdışı projelerinde Saha Mühendisi, Planlama Mühendisi, Planlama Şefi ve Şantiye Şefi olarak çalıştım.

Rüzgâr enerjisi projelerindeki talepten dolayı, teklifleri değerlendirerek rüzgâr enerjisi sektörüne 2008 yılında geçiş yaptım ve 2009’dan beri ise Nordex’de çalışmaktayım. İşin mutfağından, sahadan, Şantiye Şefi olarak başladım, sonraki süreçte ise Nordex’de Proje Müdürü, İhale Teklif Müdürü, Kıdemli Proje Müdürü olarak çalıştım ve şu anda ise Proje Yönetimi Grup Lideriyim.

Bu süreç içinde toplam kurulu gücü 1000 MW’ı bulan 28 ayrı projenin yönetiminde Şantiye Şefi veya Proje Müdürü olarak aktif görev aldım. Gece çalışması planlanan, lojistik bakımından özel çözüm gerektiren, türbin sayıları fazla olan, özellikli projelerde proje yönetim görevini de yürütüyorum.

Nordex Türkiye Proje Yönetimi Grup Lideri Caner Şimşek

İnsanlık zorlu bir süreçten geçiyor. Kısaca COVID-19 karşısında Nordex projelerini gerçekleştirirken saha çalışmalarında ne tür tedbirler aldı, ne tür etkiler oldu ve olmasını bekliyorsunuz, bu konularda görüşünüzü alabilir miyiz?

Nordex’te globalde çalıştığımız ülkenin de iş güvenlik kurallarıyla ilgili olarak farklı uygulamalar olsa da Nordex Türkiye’nin yaklaşımını daha yakından anlatabilirim. Şirketteki yapımızın hızlı karar alıp uygulamaya izin vermesi sebebiyle önlemlerimizi hızlıca hayata geçirme şansımız oldu. Burada İş Güvenliği ekibimizden Numan Dere ve ekibi çalışmaları yürüttü. Daha sonra tavsiye niteliği ile hayatımıza girecek olan birçok kuralı Nordex Türkiye olarak zaten uygulamaya başlamıştık.

Ocak ayı sonlarına doğru bütün Nordex Türkiye çalışanları, müşterilerimiz ve alt yüklenicilerimizi COVID-19 hakkında bilgilendirerek şu anda da geçerliliğini koruyan bazı kısıtlamara özen göstermelerini rica ettik. Mart ayının ilk haftası yurtiçi ve yurtdışı seyahat kısıtlamalarını, eğitimlerin ötelenmesini ve özellikle 14 gün karantina uygulamasını yönetim kademesinde uygulamaya başladık. İlave önlemleri de içeren resmi duyurumuzu 11 Mart tarihinde yayınladık. Yine Mart ayı ortasında sahalardaki çalışmalarda kontrolü ve güvenliği sağlamak amacıyla risk analizi, sağlık beyan formları ve uyulması gereken kurallar niteliğinde dökümanlar paylaştık. Ayrıca 15 ayrı alt yüklenicimizle toplantılar düzenleyerek önerilerini dinledik ve kendi aldığımız tedbirleri aktardık. Ofis çalışanları
olarak evden çalışmaya geçmiş olsak bile yakın zamanda normalleşmenin başlayacağını öngörüyoruz. Personelimiz için yaptığımız risk analizindeki bütün tedbirleri paylaşarak çalışanların, ofislerinde güvenli ve sağlıklı çalışabilmesi için gereken ortamı yaratmayı amaçlıyoruz.

Sahada aldığımız önlemleri ele alırsak, maske olağan kişisel koruyucu ekipmanlarımızın bir parçası haline geldi. Çalışan ekipleri 2-3 kişilik küçük gruplara ayırarak gruplar arasında yapay bir sınır yarattık. Sahada yüz yüze yaptığımız toplantıları online’a çevirdik, proje paydaşları arasındaki toplantılara sınırlamalar getirdik. Sahada fiziken bulunmayı gerektirmeyen işleri, örneğin raporlamaların uzaktan yapılmasınıı teşvik ettik. Personelimize kendilerini daha güvende hissedeceği konaklama imkânları sağladık.

Nordex Türkiye, bir bölge merkezi görevi de görüyor bildiğimiz kadarıyla. Proje Yönetimi açısından Türkiye’den yurt dışındaki projelere ne şekilde destek sunuyorsunuz? Bu konuda bilgi verir misiniz?

Nordex Proje Yönetimi organizasyonunda şu an içinde bulunduğumuz bölgenin ismi Türkiye ve Ortadoğu olarak geçse bile pratikte Nordex Türkiye’nin etki alanı çok daha geniş. Kendi yetiştirdiğimiz insan gücü ile bu sınırları çoktan aştık. Bu yıl Yunanistan ve Hırvatistan projelerine finansal proje yönetiminden saha ve proje yönetimine kadar destek veriyoruz. Türkiye personeli olan arkadaşlarımız bu projelerde de sorumluluk alarak eş zamanlı çalışıyorlar. Ayrıca Hırvatistan sahalarına saha yönetimi, şantiye şefi, süpervizörün yanı sıra, test ve devreye alma ekibi desteği de verdik. Benzer bir şekilde Hollanda projelerine de Türkiye’den devreye alma ekipleri yönlendirildi.

Şu an Ukrayna’nın en büyük rüzgâr yatırımı olan Syvash Projesi için başta proje yönetimi olmak üzere, saha yönetimi ve süpervizörler tamamen Türkiye’den sağlanıyor. Önümüzdeki haftalarda gerçekleşmesi planlanan devreye alma işlemlerinde tüm ekiplerin planlaması da Türkiye üzerinden yapıldı.

2008 yılında sektördeki projelerde görev almaya başladığım zaman bu sektörde Türkiye’de yetişmiş insan gücü yok denecek kadar azdı. Zaman içinde saha yönetiminden proje yönetimine kadar kadrolar yetişti ve hazır hale geldi. Sektörün Türkiye’de gelişmekte olduğu ilk zamanlar tüm ekip dışarıdan gelirken bugün şirket bünyesinde eğitimler ile yetiştirdiğimiz insan gücümüz için yüksek talep alıyoruz. Sorumluluk alanımız dışındaki bölgeleri bile mümkün olduğunca destekliyoruz. Ekiplerimiz uluslararası projelerde özellikle Avrupa’daki projelerde tercih edilir hale geldi. Zorlu ve özellikli projeler için düşünülen bir ekip olduk. Nordex Türkiye’de çalışan arkadaşlarımız pazar lideri olmanın getirdiği yoğunluğu bir avantaja dönüştürüp, farklı coğrafyalarda farklı tip türbinlerde de çalışma imkânı bularak görev başı eğitimlerine devam ediyorlar.

Nordex’in ürettiği son teknoloji Avrupa pazarlarıyla eşzamanlı olarak Türkiye pazarına da gelmiş oluyor. Farklı sebeplerden dolayı kariyerine başka tedarikçilerde devam etmek zorunda kalan çalışma arkadaşlarımız da zorlanmadan iş bulup dünyanın herhangi bir yerinde bu sektörde çalışabilir durumda. Nordex Group bünyesindeki diğer yurtdışı iştiraklerimize kalıcı olarak yetişmiş insan gücü ihraç etmeye
devam ediyoruz.

Syvash sahası, türbin üzerinde çalışma yaparken, çalışanın bakış açısı ile manzara.

Şu anda yurt dışında yürüttüğünüz projeleriniz hangileri?

Bahsettiğim gibi desteklediğimiz bir çok proje var, ancak proje yönetimini üstlendiğim Syvash Rüzgâr Santrali Projesi, Nordex Türkiye Proje Ekibinin destek verdiği, halen aktif olan en büyük proje ve bu sebeple de daha farklı bir yere sahip. Ukrayna Nordex için yeni bir ülke, oradaki ilk projemiz, orada ciddi bir sınav veriyoruz.

Ukrayna’daki Syvash projesi hakkında ayrıntılı bilgi alabilir miyiz? Hangi türbinler kullanılıyor bu projede?

Syvash Rüzgâr Santrali Projesi 250 MW kurulu gücü ile, devreye alındığında Ukrayna’nın en büyük rüzgâr santrali olacak. Projeye 63 adet rotor çapı 131 metre, hub yüksekliği 120 metre, gücü 3.9 MW olan N131 3.9 MW Delta versiyon Nordex türbini sağlıyoruz. Bu projenin kule ve kanatları Nordex’in Türkiye’deki tedarikçileri tarafından Türkiye’de üretildi ve proje sahasına 2019 ve 2020 yılları içerisinde sevk edildi. Bu bağlamda, Syvash Projesi Türkiye’nin sanayi ihracatına da olumlu katkı sağlamıştır.

Ukrayna’da sektörde kurulumda kullanabileceğimiz ekipman ve sektörde yetişmiş iş gücü sınırlı olduğu için, Syvash Projesi’ne vinç ve montaj ekibimizle birlikte gittik. Bu projede, yine Türkiye’deki alt yüklenicimizi Ukrayna’ya götürerek proje süresince kullandığımız ana vinç, yardımcı vinç ve indirme vinçlerini temin ettik. Bu projede vinçlerin yanı sıra, alt yüklenicilerimizin montaj ekibi ile de çalıştık. Montaj fazını 2 ana vinç, 4 ekip çift vardiya şeklinde gerçekleştiriyoruz. Bu açıdan da bakıldığında, Ukrayna’daki projemizde, Türkiye’deki yerleşik alt tedarikçi firmalarımızın da hizmet ihraç etmesine katkıda bulunduk.

Syvash Rüzgâr Santrali’nin yıllık 850Gwh temiz enerji üretmesi bekleniyor, bu da yaklaşık olarak 100.000 evin elektrik tüketimine karşılık geliyor. Ayrıca bu kadar enerjiyi temiz olarak ürettiğinizde 860.000t karbondioksit salımını engellemiş oluyorsunuz ve bu yıllık olarak 480.000t kömür tasarrufu anlamını da geliyor.

Yatırımcı Syvash EnergoProm LLC, Fransa merkezli Total Eren ve Norveç’ten NBT’nin ortak iştiraki. Proje EBDR (Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası) tarafından finanse ediliyor.

Ana yüklenici PowerChina’nın iştiraki olan Power Construction Corporation of China ve PowerChina Fujian Engineering Co.LTD. PowerChina enerji santrali kurulumu yapan dünyadaki en büyük firmalardan, Fortune 500’de sıralamaya 182 numaradan giren bir firma.

Wood Group ve Mott MacDonald yatırımcıların ve finansal kuruluşun teknik ve çevresel etki danışmanları olarak projede yer alıyor.

Projede 10’dan fazla farklı milliyetten ekip görev alıyor. Eğer herkes online düzenlenen toplantılara kendi ülkesinden katılacak olursa, ekipler arasında 6 saati bulan zaman farkı oluyor. Bu da yönetmemiz gereken başka bir konu.

Syvash Projesi’nde rüzgâr türbini tedarik ve montajı kapsamında tamamına yakını Türkiye’den gelen yaklaşık 100 kişilik bir ekip gece gündüz çalışıyor.

Ukrayna’daki Syvash projesi teknik anlamda nasıl bir proje de? Saha da ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Projenin büyüklüğü sebebiyle sahanın farklı yerlerinde en az iki ana vinç seti ile paralel olarak gündüz ve gece vardiyasında montaj yapmamız gerekli. Montaj işleri devam ederken kara ve deniz nakliyesi de
devam ediyor. Sahada aynı anda inşaat işleri, elektrik alt yapı işleri, türbin içi elektrik işleri, kalite kontrolleri, testler, saha iç nakliyesi ve devreye alma işleri de devam etmek zorunda. Birbiri ile bağlantısı olan birçok ekibi verimli olarak güvenli bir şekilde çalışmasını organize etmeniz gerek.

Türkiye’deki birçok projenin aksine sahamızda yükselti farkı olmayıp düz bir sahada çalışsak bile çalıştığımız bölgede yeraltı su seviyesi çok yüksek, yoğun yağış alıyor, iklim şartları Türkiye’ye göre çok
daha sert. Dolayısıyla kalite standartlarına uygun yapılan saha altyapı işleri çok daha hızlı bir şekilde bozulabiliyor, hatta saha dışındaki karayollarında bile sorunlar yaşayabiliyoruz.

Şu günlerde özellikle yaşadığımız başka bir zorluk ise COVID-19’la ilgili seyahat sınırlamaları ile birlikte meydana çıktı. Ekiplerimizi planlanan sıklıkla rotasyona göndermemiz mümkün olamadı. Bu zorlu süreçte ekiplerimizin çok büyük bir kısmı sahada gönüllü olarak kalıp çalışmaya devam ederek proje hedeflerine ulaşmamıza katkı sağladılar.

Ukrayna’daki Syvash Projesi’ne Türkiye’den servis, lojistik ve alt taşeron firmalarınızı götürürken ne gibi güçlüklerle karşılaştınız? Size ileriki dönemde yurtdışındaki projelerinizde destek vermek isteyen hizmet sağlayıcı Türk firmalara ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?

Farklı bir ülkeye giden ekip alışkanlıklarını devam ettirmek istese bile bulunduğu ülkenin şartlarına uyum sağlamak zorunda. Bu kurallar beslenme gibi günlük alışkanlıklarla ilgili de olabilir, ülkenin yerel iş güvenlik kurallarıyla ilgili de olabilir. Hizmet sağlamak isteyen firmanın öncelikle orada bir şube açması gerekiyor. Yetişmiş işgücü, kendi kadrolarını da beraberinde getirmek istiyorlarsa çalışma izinlerinde prosedürler net olarak tanımlanmış durumda ancak çoğu zaman bu süreç planlanandan daha uzun sürebiliyor. Çalışma izinleri ile ilgili profesyonel destek almaları şart.

Hangi sektörde çalışırlarsa çalışsınlar, getirecekleri ekipmanlar için uluslararası denetim sertifikaları ekipman için yeterli olmayabilir. Ekipmanlar için yerel normlara dayalı denetim yaptırılması ve sertifikasyon gerecektir. Çalışacak personel için de benzer bir durum söz konusu olabilir. Yetkinlik sertifikaları yeterli görülmeyebilir. Çalışacakları alanlara göre ekstra eğitim almaları, iş güvenlik eğitimlerine katılmaları, sağlık muayenelerini tekrar yaptırmaları gerekecektir.

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

İçinde bulunduğumuz COVID-19 süreci ile ortaya çıkan dinamikleri, yönetmemiz gereken seyahat sınırlamaları olan zorlu süreçte, ailelerinden uzak kalma pahasına Ukrayna’daki Syvash Projesi sahasında gönüllü olarak kalıp çalışmaya devam eden ekip üyelerimizden Şantiye Şefi İsmail Aki, Mekanik Supevizor Volkan Demirci, Elektrik Süpervizor Ümit Özbek, Mekanik Süpervizör Turan Eker, Elektrik Süpervizor Erkan Kömürcü, İş Güvenliği Mühendisi Uygar Eraslan ve Saha asistanlarımız Hakan Yıldız ile Mehmet Adsız’ın yanı sıra vinç ve montaj ekibimize de teşekkür ederim.

Nordex Türkiye’nin yetkin proje ve teknik kadrosunun Nordex’in yurtdışı projelerine önümüzdeki dönemlerde de destek vermeye devam edeceğini sizlerle paylaşmak isterim.

Syvash Projesi saha ekibinden bir kesit. Mekanik Süpevizor Volkan Demirci, Elektrik Süpervizor Erkan Kömürcü, Şantiye Şefi İsmail Aki, Elektrik Süpervizor Ümit Özbek, Mekanik Süpervizör Turan Eker.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Rüzgar Türbini İmalatçıları

AEMOT, yerli rüzgar türbini için Aselsan’a 4.7 MW’lık generator üretecek

Published

on

By

AEMOT GENARATOR

Elektrik motoru üretiminin yerli öncülerinden AEMOT, yerli rüzgar türbini üreticisi Aselsan ile generator üretimi konusunda anlaşmaya vardı. AEMOT, yerli rüzgar türbini için 4.7 MW’lık iki adet rüzgar türbini generatorü üretecek.

Türkiye’nin en önemli elektrik motoru imalatçılarından biri olan AEMOT, ‘Türkiye’de üretilmeyen motorları üretme’ mottosunu sürdürüyor. 2020 yılında kurduğu Orta Gerilim Motor ve Jeneratör Fabrikası’yla, bütün proseslerin tek yerde üretildiği bir üsse dönüşen AEMOT, jeneratörlerin verimliliğinde Avrupalı rakipleriyle yarışıyor.

Son olarak, Aselsan mühendisliğinin AEMOT Electric Motors & Generators’un üstün üretim altyapısı ile birleştiği yeni bir projeyi duyuran AEMOT, Türkiye’nin yerli rüzgar türbini üreticisi Aselsan ile 4.7 MW’lık iki adet rüzgar türbini generatorü üretimi üzerine anlaşmaya vardı.

Kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin ihtiyacı olan motor ve generatorleri günümüz teknolojisiyle üretmeye ve geliştirmeye odaklanan AEMOT, bu projelerle birlikte gelişmeye sürekli devam eden Türk sanayisinin geldiği noktayı ve geleceği durumu gösteriyor. Verimli motorlar, yenilenebilir enerji ve elektrikli araç motorları öncelikli alanları olarak belirleyen AEMOT, Türk sanayisi için gereken “dikey üretim” yöntemini rüzgar generatorlerinde de uygulayarak sanayiye öncülük ediyor.

Tecrübesi, finansal ve teknolojik altyapısı ve teknik kadrosu ile uluslararası normlarda faaliyetlerini sürdüren; yenilenebilir enerjide yüksek güvenilirlik, yüksek verimlilik ve yüksek performans hedefiyle Ar-Ge çalışmalarına sürekli devam eden AEMOT, tasarımdan üretime kadar yerli ve milli olan bu projeyle önemli bir başarıya ve ilke imza atıyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Rüzgar Türbini İmalatçıları

Rönesans Enerji’den 189 MW’lık rüzgar enerjisi yatırımı

Published

on

By

RÖNESANS ENERJİ-NORDEX

Rönesans Holding, dünyanın en büyük enerji şirketleri arasında yer alan TotalEnergies ile gerçekleştirdiği Rönesans Enerji ortaklığı sonrasında ilk yatırım için düğmeye bastı. Rönesans Enerji, 189 MW’lık rüzgar enerjisi yatırımı için bu alanda pazar lideri Nordex Grup ile hareket edecek.

Singapur Devlet Yatırım Fonu (GIC), Paris merkezli altyapı fonu Meridiam ve Japonya merkezli ticaret devi Sojitz Corporation gibi ortaklarla hayata geçirdiği başarılı iş birlikleri ile öne çıkan ve Dünya Bankası’na bağlı Uluslararası Finans Kurumu’nun (IFC) da hissedarı olduğu Rönesans Holding’in iştiraklerinden Rönesans Enerji, Almanya merkezli Nordex Grup ile Türkiye’de hayata geçirilecek 189 MW’lık rüzgar enerjisi yatırımı için anlaşmaya vardı.

Müteahhitlik ve yatırım faaliyetlerinin yanı sıra enerji sektöründe de büyümesini sürdüren Rönesans Holding, stratejik büyüme alanı olarak gördüğü yenilenebilir enerjide yatırımlarına devam ediyor. Türkiye’nin yeşil dönüşümüne öncülük etmeyi hedefleyen holdingin grup şirketlerinden Rönesans Enerji, dünyanın en büyük enerji şirketleri arasında yer alan TotalEnergies ile gerçekleştirmiş olduğu ortaklık sonrasında ilk yatırımını hayata geçirmek için lider yenilenebilir ekipman sağlayıcılarından Nordex Grup ile yeni rüzgar yatırımı kapsamında anlaşmaya vardı. Önümüzdeki 5 sene içinde Türkiye’de 2 GW’lık yenilenebilir enerji yatırım planı bulunan Rönesans Enerji, 189

MW’lık ilk yatırımı için Nordex Grup ile hareket edecek.

Nordex Enerji A.Ş. Türkiye, 3.583 MW’ın üzerindeki kurulu gücü ve 917 MW’lık yapım aşamasındaki rüzgar kapasitesi ile 2017 yılından bu yana pazar lideri konumunda. Anlaşma kapsamında Nordex Enerji, yine Rönesans Holding çatısı altındaki Almanya merkezli Heitkamp Industrial Solutions GmbH ile üç proje için sözleşme imzaladı. Rönesans Enerji için Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) modeli kapsamında hayata geçirilen YEKA RES-3 ihalesinin bir parçası olan üç projeye, Nordex tarafından 27 adet N163/6.x tipi 113 metre yüksekliğinde, 163 metre rotor çapında rüzgar türbini temin edilecek.

Dünyanın en uzun ve en derin tren yolu tüneli olan Gotthard Base’i de hayata geçiren Heitkamp Industrial Solutions GmbH, bu projelerde Rönesans Enerji adına EPC (Mühendislik, Tedarik ve Kurulum) yüklenicisi olarak hareket edecek. Projenin ana yüklenicisi olarak Heitkamp, rüzgar santrallerinin inşaat ve elektrik işleri ile 154 kV enerji iletim hatlarının tesis işlerinden sorumlu olacak.

TotalEnergies ile yaptığı ortaklık sözleşmesi ile birlikte 5 yıl içinde Türkiye’ye yaklaşık olarak 2 milyar Euro yenilenebilir enerji yatırım yapmayı planlayan Rönesans Enerji, toplamda 189 MW’lık rüzgar enerji yatırımını içeren anlaşma kapsamında, en büyük kurulumu 84 MW değerinde 12 türbin ile Malatya Sağıluşağı’na yapacak. Bununla birlikte, Çorum Osmancık’da 56 MW’lık 8 türbinin ve Sivas Kayalar’da 49 MW değerinde 7 türbinin kurulumu da tamamlanacak. Türbin ekipmanları, bakanlık ile imzalanan sözleşme çerçevesinde yüksek bir yerlilik oranına sahip olacak. Türkiye’de ticari anlamda satışta olan en yüksek kapasiteli, 7 MW’lık rüzgâr türbinlerinin devreye alınacağı projede; kullanılacak kule, kanat ve jeneratör dahil olmak üzere birçok ekipman Türkiye’de üretilecek. Malatya, Çorum ve Sivas illerinde kurulumu gerçekleşecek ve toplam 189 MW kurulu güce sahip olacak santrallerin 2024 yılı sonunda devreye alınması planlanıyor. Projelerin devreye girmesi ile Türkiye’de yaklaşık 380.000 hanenin elektrik tüketiminin karşılanması ve yıllık yaklaşık 370.000 ton CO2 salımının önlenmesi hedefleniyor.

2040 yılında toplam emisyonu net sıfıra indirmeyi hedefliyor

Rönesans Holding Başkanı Erman Ilıcak ve Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp, geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamada, geleceğe adım atarken sürdürülebilir bir geleceği garanti altına almak için kararlı olduklarını, bu kapsamda 2040 yılında, toplam emisyonu net sıfıra indirmeyi hedeflediklerini, 2030 yılında da 2022 yılına göre emisyonları yüzde 55 azaltmayı taahhüt ettiklerini dile getirmişti.

Rönesans Holding’in net sıfır emisyon yolculuğunda yenilenebilir enerji yatırımlarının çok önemli olacağını ifade eden Rönesans Enerji Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Hatem, “Bu anlaşmayla net sıfır emisyon yolculuğumuz için önemli bir adım atarken, ülkemizin rüzgar enerjisinde hedeflediği yenilenebilir kapasiteye ulaşmasında da etkin bir rol üstlenmiş olduk” dedi.

“Yeşil enerji dönüşümüne öncülük etmeyi hedefliyoruz”

“Rönesans Enerji, bugün itibarıyla bünyesinde barındırdığı 6 hidroelektrik santralı (HES) projesiyle 166 MW’lık kurulu güce sahip bulunuyor. Nordex ile anlaşmaya vardığımız bu 3 yeni projeyle toplam kurulu gücümüz 355 MW’a çıkacak. Yeni dönemde de yüzde 100 yenilenebilir enerji portföyü ile büyümeye devam ederek, Türkiye’nin en büyük 3 yeşil enerji şirketinden biri olmayı hedefliyoruz” diye konuşan Emre Hatem şu bilgileri verdi: “Dünyanın enerjide lider oyuncularından Fransız TotalEnergies ile gerçekleştirdiğimiz ortaklık ile Türkiye’nin yeşil enerji dönüşümüne en etkin oyuncularından biri olma hedefimizde emin adımlarla ilerliyoruz. Rönesans Enerji, yüzde 100 yeşil enerji portföyü ile büyümeye devam edecek; fosil kaynaklı hiçbir enerji üretim santrali geliştirmeyeceğiz. Türkiye Ulusal Enerji Planı’ndaki 2028 yılına kadar gerçekleştirilmesi öngörülen yeşil enerji yatırımlarının yaklaşık yüzde 7’sini TotalEnergies ile birlikte gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu yatırımlar sayesinde yılda yaklaşık 1 milyar metreküp doğalgaz ithalatının önüne geçmiş olacağımız gibi 3,5 milyon ton sera gazı emisyonundan kurtulacağız.”

“Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki kararlılığını destekliyoruz”

Bu yeni anlaşmayla ilgili açıklama yapan Nordex Grup CSO’su Patxi Landa, “Türkiye’de pazar lideri olarak konumumuzu güçlendirmek bizim için büyük bir gurur. Türkiye’nin enerji miksinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırmaktaki kararlılığını yeni ve yüksek verimliliğe sahip ürünlerimizle desteklemekten çok mutlu olduğumuzu söylemek isterim” yorumlarını yaptı.

Nordex Avrupa Bölge CEO’su İbrahim Özarslan ise, “Rönesans Enerji ile yepyeni bir iş ilişkisine girdiğimiz için mutlu ve gururluyuz. İmza öncesinde bize gösterilen güven için de Rönesans’a çok teşekkür ediyoruz. İmzaladığımız YEKA RES-3 projeleri en yeni ürünlerimizden biri olan N163/6.X türbinimizi Türkiye pazarında yerlileştirme yolunda çok büyük önem taşımaktadır. Stratejimiz doğrultusunda daha fazla yerli üretime odaklanarak hem Türkiye pazarında sağlam olan yerimizi bir adım öteye taşımayı, hem de tedarik zincirimizi ihracat ağırlıklı bir hale getirmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Rüzgar Santralleri

Türkiye rüzgar enerjisinde 3.0 dönemini yaşıyor

Published

on

By

Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları arasında hidroelektrikten sonra en yüksek kapasiteye sahip rüzgar enerjisi sektörü, kurulu güç olarak 12 GW seviyesine doğru ilerliyor. Türkiye’nin toplam elektrik ihtiyacının karşılanmasındaki payını her geçen gün artıran sektör, önemli gelişmelere sahne oluyor. Ülkemizin rüzgar enerjisindeki gelişimini “Türkiye rüzgar enerjisinde 3.0 dönemini yaşıyor” ifadesiyle özetleyen ENERCON CAMEA Satış Müdürü İsmet Habir, rüzgar enerjisinin Türkiye’deki gelişimi ve geleceği, YEKA-RES 3 ihalesi, depolamalı RES ve GES konusu, öztüketim projeleri, yatırımcıların ve yatırımcı adaylarının nelere dikkat etmesi gerektiği gibi birçok önemli konuyu Rüzgar Enerjisi Dergisi’yle paylaşıyor.

Rüzgar Enerjisi Dergisi soruyor, ENERCON CAMEA (Central Asia, Middle East and Africa – Orta Asya, Ortadoğu ve Afrika) Satış Müdürü İsmet Habir sektördeki son gelişmeleri değerlendiriyor.

Türkiye’de rüzgar enerjisinin gelişimi ve gelinen nokta konusunda neler düşünüyorsunuz?

Geçmişten günümüze kendi içinde kıyaslandığında Türkiye için iyi hikayesi olan başarılı bir süreç yaşandığını düşünüyorum. Türkiye rüzgar enerjisinde 3.0 dönemini yaşıyor. 25 yıl önce ilk rüzgar türbini devreye alındı. 15 yıl öncesine kadar ise tanışma ve keşif süreciydi. Bu süreci, yatırımcıların gelişmesi ve rüzgar enerjisinin elektrik üretiminde kayda değer bir kaynak olarak görülmesi süreci takip etti. Şimdi ise, yatırımcı ve tedarikçilerin ötesinde; sanayi, danışmanlık, mühendislik ve hizmet işleri alt yüklenicileri ile birlikte geniş bir ekosistem oluşmuş durumda. Halihazırda kurulu güç olarak 12 GW seviyesine doğru tüm paydaşlarla birlikte ilerliyoruz

 

Rüzgar enerjisi açısından bundan sonraki sürecin nasıl devam etmesini bekiyorsunuz?

Bu konuyla ilgili T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2022 yılında yayımladığı ‘Ulusal Enerji Planı’na göre 2035 yılına kadar RES kurulu gücünün 29,6 GW seviyesine ulaşması öngörülüyor. Bu da yıllık 1,4-1,5 GW yeni kapasite anlamına geliyor. Öte yandan bunun en az iki katını başarabileceğimizi ve başarmamız gerektiğini düşünüyorum. Rüzgar ekosis- teminde geriye gitmemek ve büyüme trendini sürdürmek çok önemli. Bu sadece Türkiye’nin elektrik üretiminde rüzgar enerjisinin payını arttırması için değil; küresel bir mal ve hizmet tedarikçisi olup, rüzgar endüstrisinde ve rüzgar hizmet sektöründe de daha iddialı bir konuma gelmesi, daha fazla istihdam olanağı sunması için gerekli. Tabii ki bu kapasitelerin uygulamaya geçebilmesi için şebeke altyapı yatırımlarının da paralel olarak yapılması, idari süreçlerin etkinliği ve finansa erişebilirlik konuları anahtar rol oynayacaktır.

Öte yandan dünyada son 3 yılda yaşanan pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte birçok ülke için enerjide arz güvenliği en önemli milli meseleler haline geldi. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için de RES kurulumlarında birkaç kademe hız artışı yaşanması gerekiyor. AB içerisinde Türkiye’nin enerji tüketimi ile kıyaslanabilecek ülkelere baktığımızda, onların da farkı açtığını ve açıkladıkları hedeflere göre bu farkı açmaya devam edebileceklerini görü- yoruz. Buna karşı önlem olarak Türkiye’de de yeni YEKA-RES ihaleleri, mevcut RES’lerin kapasite artışları, depolamalı RES, hibrit santral ve lisanssız (öz tüketim) RES kapasitelerinin açıklandığını görmekteyiz. Bazı uygulamaların, RES yatırımlarını yeni büyük oyunculara ve sermaye sınıfının orta-alt tabakalarına da genişlemesini sağlayabilecek uygulamalar olduğunu da görmekteyiz.

Burada önemli olan unsurlardan biri mümkün olan en fazla kapasiteyi mümkün olan en kısa zamanda hayata geçirmeye odaklanmaktır. Çünkü RES’lerden elektrik üretim eğrisini ne kadar büyük bir eğimle yukarı taşırsak kümülatif kazancımız da bu eğrinin integrali hesabına göre çok fazla olabilecektir. Bu bağlamda, tüm bu kapasitelerin verimli, hızlı şekilde hayata geçirilebilmesi için projelerin finanse edilebilirliği, izin süreçlerinin yalınlaştırılması gibi konulara hizmet edecek yeni düzenlemelerin de yapılabileceğini düşünüyorum.

RES yatırımlarının yeni yatırımcılara yayılması konusunu biraz açar mısınız? Bu konuda nasıl gelişmeler yaşanıyor?

Öncelikle YEKA-RES 3 ihalesinde ilk defa RES yatırımcısı olacak oyuncular görüyoruz. İhaledeki 20 bölgeyi kazanan 8 yatırımcıdan 3’ü (eğer proje devirleri yaşanmazsa) sektöre bu ihale vesilesiyle girecekler. Tabii buraya, projelerin ihale teknik şartnamesinin karşılana- maması veya uzayan birtakım süreçlerle fizibilitenin kaybolması riskinden dolayı bir şerh koymak lazım. YEKA RES 1-2-3 ihaleleri ile kazandırılan 2.850 MW’nin tamamının hayata geçemeyebileceğini de değerlendirebiliriz.

Depolamalı RES ve GES konusu, bilindiği üzere 4 binin üzerinde ve toplam 221 bin MW’ye tekabül eden rekor başvuru aldı. Elbette ki bunun bir kısmı bizzat yatırımcı adayının kendisi iken bir kısmı proje geliştiricisi hüviyetine daha yakın başvurular olabilir. Bu başvurular kapsamında hangi yatırımcılara tahsis verileceğini göreceğiz. İçinde bulunduğumuz ay itibarıyla bu başvuruların 744 MW’sine karşılık gelen kısmı için ön lisanslar verildi. Tahsis verilen ve verilecek yatırımcılar arasında yeni oyuncular olup olmayacağını da göreceğiz. Dağıtılacak kapasitenin başvuruya oranla düşük kalacağını ve bağlantı kapasitesi olan bölgelerin (hat, trafo ve şalt açısından) önceliklendirileceğini düşünürsek; bu kapasitelerden, halihazırda enerji üretim yatırımcısı olan oyuncuların daha ağırlıklı tahsis alabileceğini tahmin ediyoruz.

Yatırımın düşük kapasitelerde daha geniş kitleye dağılmasını sağlayacak en önemli uygulama, yenilenen ‘Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği’ saye- sinde gerçekleşiyor. Bu yönetmeliğin birçok perspektiften kritik rol oynayabileceğini düşünüyorum. Öztüketim projeleri Türk sanayisi açısından kritik bir öneme sahip. Öztüketim projelerine sadece enerji bağımsızlığı veya üretim maliyetinin düşürülmesi perspektifinden bakmamak lazım. Türk sanayisinde üretilen ürünlerin karbon ayak izinin düşürülmesi ve bunun sertifikalanması; ürünlerin gümrüklerde karşılaşmaya başlayacağı ticaret duvarlarını (gümrükte karbon vergisi uygulamalarını) da aşmasını sağlayacak. Türk sanayicisinin bu konuda çok hızlı aksiyon alması gerektiğini düşünüyorum. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın da konu ile yakından ilgilendiğini, bu meseleye önem verdiğini, yeni finans kaynaklarını bu kapsamda yönlendirmeye çalıştığını gözlemlemekteyiz. Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum çalışmaları kapsamında yürüttüğü “Sanayide Yeşil Dönüşüm Projesi” de bu çalışmalardan biri. Önümüzdeki günlerde bu kapsamda yeni bir finansman duyurulmasını bekliyoruz.

Öztüketim projeleri, özellikle demir-çelik, alüminyum, cam, çimento, plastik, kimya, madencilik gibi hem enerji tüketimi yüksek hem de finansal güçleri itibarıyla büyük enerji yatırımcısı olmaya aday sanayi kuruluşlarını da sektöre çekme ihtimalini sunuyor. ISO’nun yayımladığı Türkiye’nin En Büyük Sanayi Kuruluşları Listeleri’nin üst sıralarından yeni RES yatırımcıları çıkması da mümkün. Bu ya- tırımcılar sektöre öztüketim projeleri ile adım atabilirler.

Yatırımcılar ve yatırımcı adayları nelere dikkat etmeli?

Öncelikle tabii ki rüzgarı anlamak, öğrenmek gerekiyor. Rüzgar enerjisinin güneş enerjisi kadar kolay anlaşılabilir olmadığını kabul ediyorum. Öte yandan, RES’ler Türkiye’nin birçok bölgesinde GES’lere göre iki kattan daha fazla enerji üretebilen, daha verimli olan ve çok daha az bir alan işgal eden bir yatırım türüdür. RES yatırımlarının ise süreçleri farklı zorluklar içermektedir. Örneğin RES yatırımı öncesi bir ön yatırım ile minimum 1 yıllık rüzgar ölçümü yaptırılması bunlardan biridir. Yatırımcı aday- larımızın bu süreçleri yönetebilmesi adına Türkiye rüzgar ekosisteminde kalifiye danışmanlık hizmet tedarikçileri de mevcuttur.

Bir diğer konu, RES yatırımı yaparken satın alınacak türbini sadece ilk yatırım maliyetine göre veya sadece finansal fizibilite tablolarına göre değerlendirmek bazı risklerin göz- den kaçırılması ile sonuçlanabilir. Alınacak ürünün kalitesi ve sorunsuz çalışmaya yakın olması da her zaman hesaba katılmalıdır. Buna ek olarak, tedarikçi seçimi kararı verilirken; tedarikçiyi servis, bakım, onarım perspektifinden de değerlendirmeye almak kritik öneme sahiptir. İlk yatırım maliyeti daha ekonomik görünen bir türbin eğer devreye alındıktan bir süre sonra, türbinden veya bir dış etkenden (doğa olayı vb) kaynaklanan bir arıza ile birkaç ay devre dışı kalırsa bu duruşun maliyetleri çok ağır olabilir. Dolayısı ile servis ihtiyaçlarına hem bugün hem de gelecekte hızlı yanıt verebilecek, ülke içinde gelişmiş servis ağları bulunan üreticilerin tercih edilmesi bu kapsamda değerlendirilebilir.

İçinde bulunduğumuz bu dönemde birçok ülke 2022 ve öncesine kıyasla çok daha büyük oranlarda RES kurulum kapasite tahsisleri planlıyor. Örneğin Almanya’nın önümüz- deki 5 yıl için yıllık kurulum hedefi 10 GW/ yıl seviyesinde. Bu hedef 2018-2022 yılları arasında devreye alınan 5 yıllık toplam kurulumun önümüzdeki yıldan itibaren her sene yapılması anlamına geliyor. Birçok Avrupa ülkesi, Amerika ve Çin genel olarak hedeflerini katlayarak yükseltmiş vaziyette. Dünyadaki bu gelişmelerden dolayı teslim sürelerinin uzaması, bazı türbin üreticilerinin her markete yetişmekte zorlanması gibi sonuçlar da ortaya çıkabilir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, yatırımcıların proje geliştirme ve sipariş verme konularındaki zamanlama yönetimi stratejik rol oynayacaktır.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com