Connect with us

Genel

Türkiye’de rüzgar santrali yatırımları

Yayın tarihi:

-

Türkiye’de 48.000MW gücünde kullanılabilir rüzgar potansiyeli olduğu ilgili tüm kurumlarca kabul edilmekte ise de, 10-15 yıl içerisinde gelinen noktada 3.000 MW kurulmuştur. Yani kurulabilecek kapasitenin 1/16’ sı ancak gerçekleşebildiği göz önüne alındığında; cari açığın %90’dan fazlasının enerjide dışa bağımlılıktan kaynaklandığı tüm resmi açıklamalarda yer aldığı, Cari açığın yok edilmesi ve ülkemizin kalkınmış ileri bir ülke olabilmesi için enerjinin yerli, temiz, yenilenebilir, çevreye hiçbir zararı olmayacak kaynaklardan elde edilmesi gerekir. Bu, bugün vatansever olmanın en önemli göstergelerinden birisidir. Enerjilerini dış kaynaklardan elde eden ülkelerin milli ekonomileri, milli sanayi ve milli savunmaları olamayacağı, toplumsal bilincin arttırılması ve gelir düzeyinin yükseltilmesi ile bu sorunların da çözüm yoluna gireceği inancımı da ayrıca ilave etmek isterim.

 

Elektrik Enerjisi Arz Güvenliği Strateji Belgesinde yer alan 2023 yılında 20 GW RES kurulu gücü hedefine ulaşılabilmesi, büyük ölçüde TEİAŞ’ın sunacağı bağlantı imkanları ile mümkün olabilecektir. TEİAŞ’ın bağlantı altyapısı itibarıyla 2013 yılına dek yaklaşık 8 GW düzeyinde RES’in sisteme girmesini sağlaması, 2013 sonrasında da ise her yıl 1 GW düzeyinde yeni kapasitenin devreye girişini bağlantı anlamında desteklemesi planlanmıştır. Bu kapsamda, Dünya Bankası, TEİAŞ’ın talebi üzerine ESMAP (Energy Service Management Assistance Program) vasıtasıyla sağlanan 200.000 ABD doları tutarında bir hibe tahsis etmiş, kredinin üçüncü kısmında Actively Managed Automated Grid (AMAG) projesi başlatılmıştır. Proje kapsamında TEİAŞ iletim şebekesine daha fazla rüzgar santralinin bağlanabilmesi konusu ele alınmıştır. Buradan hareketle, önümüzdeki dönemde RES kurulu gücünün hedeflendiği ölçüde artış göstermesi, yatırımcıların RES’lerin tamamlanması için ihtiyaç duydukları finansal kaynağa erişimi ve RES yatırımlarını getiri anlamında ne ölçüde cazip bulacaklarına bağlı olacaktır.
Öncelikle işletmede olan rüzgar enerjisi yatırımları bakımından bir değerlendirme yapılacak olursa; temel sorunun, üretilen elektriğin satışı ve dolayısı ile kullanılmış olan kredilerin geri ödenmesindeki zorluklardır. Bilindiği üzere, işletmede olan bir rüzgar santralinde üretilen elektrik, ya alım garantisi altında 5346 sayılı YEK kanununa göre işletmenin ilk 10 yılı için 7,3 Dolar-cent / kWh fiyattan, ya da serbest piyasada PMUM kurallarına göre satılabilmektedir. 5346 sayılı YEK Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2005 yılından bu yana yaklaşık 8 yıllık bir süreçte hemen hemen hiçbir rüzgar işletmecisi kanunda belirtilen alım garantisi fiyatından elektrik satmamıştır.
Bu durum kesin olarak göstermektedir ki, kanunda belirtilen bu 7,3 Dolar-Cent / kWh’lık fiyat yetersizdir. 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı T.C. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda bu fiyatın en az 7,5 Euro-Cent/kWh olarak yeniden düzenlenmesi için çaba sarf edilmiş ise de bu yönde olumlu bir sonuç alınamamıştır.
HES, RES, jeotermal, biyokütle ve güneş tesislerine üretim aşamasında uygulanmakta olan kWh fiyatlarının halen faaliyetteki tesisler için yeterli olmadığı kesin olarak ortadadır. Bu fiyatları düşük tutarak kimse kazanmıyor. Kazanan ülkemiz de değil, yatırımcımız da değil. Yatırımcının üretmediği elektrik o zaman dış kaynaklara döviz ödenerek ve uzun dönemli projeksiyonla bakıldığında çok daha pahalıya alınmakta olduğu görülmektedir. Oysa ihtiyacımız olan enerji her halükarda tüketileceğine göre, yenilenebilir enerji kaynaklarımızın yerli, dışa bağımlı olmayan, doğal, gelecekte de aynı oranda temin edilebilecek, doğal bitki örtüsü ve insan sağlığına olumsuz etkisi bulunmayan, fosil yakıt tasarrufu sağlayan, teknolojik gelişimi hızlı, istihdam yaratan, döviz kazandırıcı bir kaynak olduğu gerçeğinden hareketle, ülkemiz yerli ve temiz enerji kaynağından üretilecek elektrik enerjisi yerine dışarıdan doğal gaz alarak elektrik üretmenin çok daha pahalı olduğu bilinmektedir. Hal böyle olunca, yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan üretilecek enerji için şu anda uygulanmakta olan fiyatların %50 artırılması veya hiç olmazsa en azından ilk tedbir olarak Dolar-Cent olarak belirlenmiş fiyatların Euro-Cent olarak uygulanmasının yatırımcı için daha teşvik edici olacağı muhakkaktır.
Bir başka ifadeyle, YEK’in ilk çıktığı Mayıs-2005 tarihinden bu yana ve son olarak da 29.12.2010 tarihli ve 6094 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda (YEK) Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 4.Maddesine dayalı I Sayılı Cetvel ile getirilen destekleme fiyatlarının da yetersiz kaldığı, başka bir anlatımla bu teşvik fiyatlarıyla yatırım yapılmasının önünün açılmadığı, yatırımcının mevcut şartlarda yatırım yapmaması bu yetersiz kalmanın en bariz kanıtı olup, başka hiçbir kanıta gerek olmaksızın gayet açıktır. Bu nedenle anılan I sayılı Cetveldeki fiyatların asgari olarak, Hidrolik 10, Rüzgar 10, Jeotermal 12, Biyokütle (Biomass) 16 ve Güneş 17 ABD$-Cent/kWh olarak revize edilmesi yatırımların yapılmasına hız kazandıracaktır.
İşletmede olan rüzgar santrallerinin diğer önemli sorunu ise, PMUM kurallarına rüzgar enerjisi karakterinin uyumsuzluğundan kaynaklanan cezai şartların yerinde olmamasıdır. Bu nedenle “rüzgar enerjisine dayalı elektrik satışlarında PMUM cezai şartlarının uygulanmaması gerektiği” bilinen bir gerçek olarak ortadadır.
Diğer taraftan belirtilmesi gereken bir husus ise, YEK destekleme mekanizması 2015 yılına kadar devreye girecek yatırımları kapsıyor iken, Bakanlar Kurulu’nun 05 Aralık 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararname bu sürenin 2020 yılına uzatılması mevcut ve başlayabilecek yatırımlar bağlamında yatırımcıyı elbette ki olumlu yönde etkileyecektir. Bu şekilde aksayan hususlarda zamanında gerekli tedbirlerin alınıyor olması, yatırımcının azmini ve kararını mutlak surette olumlu yönde etkilemektedir. İlerisi için de benzer olumlu adımların atılabileceği yönünde yatırımcıyı cesaretlendirmektedir.
Salahattin BAYSAL
RESYAD Yönetim Kurulu Başkanı 

Genel

ENERCON ve Enerjisa Üretim, YEKA-2’nin ikinci aşaması için türbin anlaşması imzaladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enercon ve Enerjisa Üretim, WindEurope Bilbao etkinliğinde YEKA-2 projeleri kapsamında 250 MW’lık türbin sevkiyat sözleşmesi imzaladı. 750 MW’lık türbin teslimat anlaşmalarının başarılı bir şekilde yerine getirilmesinin ardından imzalanan anlaşma ile 1.000 MW’lık projenin tamamlanması için önemli bir adım atıldı. 250 MW kapasite için imzalanan anlaşma kapsamında, 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 Rüzgar Türbini teslim edilecek.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün önde gelen şirketlerinden ENERCON ve Enerjisa Üretim, İspanya’nın Bilbao kentinde düzenlenen WindEurope etkinliğinde Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde, YEKA-2 projesi kapsamında iş birliklerine devam ettiklerini duyurdu. 20 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen imza töreninde; ENERCON CEO’su Udo Bauer, ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, Enerjisa Üretim Satın Alma Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı İbrahim Erden de yer aldı.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün öncü firmaları olarak, yaptıkları iş birliği ile Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine önemli katkılarda bulunan Enercon ve Enerjisa Üretim, bu katkıyı sürdürmeye devam ediyor. 2022’nin Ekim ayında gerçekleştirdikleri stratejik bir anlaşma ile YEKA-2 Projesi’nde toplam 1000 MW’lık bir kapasite için çerçeve anlaşması imzalayan şirketlerin bu projesi, Türkiye rüzgar enerjisi endüstrisinin sürdürülebilir geleceği için önemli bir adımı temsil ediyor. İlk fazda başarıyla tamamlanan 750 MW’lık türbin sevkiyat anlaşmalarının ardından, bugün geriye kalan 250 MW’lık kapasite için 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 rüzgar türbini içeren sevkiyat anlaşması ile projenin tamamlanmasına bir adım daha yaklaşılarak, toplam 1000 MW’lık kapasite için türbin üretimine yeşil ışık yakılmış oluyor. Bu gelişme, YEKA 2 Projesi’nin başarılı bir şekilde ilerlediğini gösterirken, Türkiye temiz enerji hedeflerine ulaşma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.

Törende konuşan ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, şunları söylüyor: “Türkiye, rüzgar türbinlerinin üretimi, satışı, kurulumu ve servisi açısından ENERCON için odak pazar olmaya devam ediyor. Büyük perspektifler sunuyor ve yetkili makamlar tarafından muazzam bir destek alıyoruz. Ülkenin yenilenebilir enerjinin ve özellikle de kara rüzgârının yaygınlaştırılması konusunda net bir kararlılığı var. Türkiye’deki sahalarda son derece güvenilir olduğu kanıtlanmış, sınıfının en iyisi rüzgar türbini teknolojisini sağlayarak müşterimiz Enerjisa Üretim ile birlikte Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerini desteklemekten memnuniyet duyuyoruz. Enerjisa Üretim’e güvenleri için teşekkür ediyor ve verimli iş birliğimizi sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz.”

ENERCON Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanı Arif Günyar, yapılan anlaşma ve projenin önemine dair şu açıklamalarda bulunuyor: “ENERCON olarak, partnerimiz Enerjisa Üretim ile 2022 yılında Avrupa’da tek kalemde imzalanan en büyük 1000 MW ilk çerçeve anlaşmasını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. YEKA II ihalesinin getirdiği derin yerlilik kapsamlarına uygun olarak, yerli aksam ile gerçekleşecek olan projelerimiz, mevcut yerli üretim ve sanayinin devam etmesi ve derinleştirilmesi açısından önemli bir mihenk taşı olmuştur.”

Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, “1.000 MW YEKA 2 Projesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektörüne tarihi bir yatırımdır. ENERCON iş birliğiyle önümüzdeki dönemde Türkiye’de kurulacak her üç rüzgar türbininden biri Enerjisa Üretim imzasını taşıyacak ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına yön verecek” diyor.

İlk YEKA projesi Akköy RES’in devreye alınması

İlk faz için rüzgar türbinlerinin üretimi devam ederken ENERCON, Aydın’ın Didim ilçesindeki 25,2 MW kapasiteli 6 adet E-138 EP3 E2 türbininden oluşan ilk YEKA projesi Akköy Rüzgar Santrali’ni 2023 yılı sonunda devreye alarak YEKA 2 yolculuğuna başarılı bir başlangıç yapıyor. ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, şunları ekliyor: “Projelerin başarılı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunan tüm ekiplerimize, tedarikçilerimize ve alt yüklenicilerimize minnettarız. Enerjisa Üretim ile birlikte ENERCON ekipleri de projelerin başarıyla hayata geçirilmesi için yoğun çaba ve hazırlıklarını sürdürüyor.”

Devamını oku

Genel

WindEurope Bilbao hızlı başladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin geniş bir heyetle katıldığı WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği, 20 Mart’ta Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacıları arasında olduğu özel ‘Bakanlar Oturumu’ ile başladı. TÜREB Standı’nın açılışını da yapan Dönmez, standı ziyaretinde katılımcı şirketlerin üst düzey yöneticilerinden fuar temaslarına ve sektöre dair görüşlerini aldı.

WindEurope CEO’su Giles Dickson’ın modere ettiği ve Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacı olarak yer aldığı Bakanlar Oturumu yoğun ilgiyle takip edildi. Oturumun diğer konuşmacıları Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Bakan Yardımcısı Philipp Nimmermann, Yunanistan Enerji ve Çevre Bakan Yardımcısı Alexandra Sdoukou, Moldova Enerji Bakan Yardımcısı Carolina Novac, Siemens Gamesa Renewable Energy CEO’su Jochen Eickholt, RWE Onshore Wind/PV Europe & Australia CEO’su Katja Wünschel, Iberdrola Renewables Yönetici Direktörü Xabier Viteri Solaun ve EDPR Avrupa ve Latin Amerika CEO’su Duarte Bello oldu.

Oturum sonrasında TÜREB Başkanı İbrahim Erden ve Enerji İşleri Genel Müdürü Ahmet Özkaya ile birlikte ‘Türkiye Pavilyonu’ olarak da kabul edilen TÜREB Standı’nın açılışını gerçekleştiren Bakan Yardımcısı Dönmez, fuara katılan Türk şirketlerin temsilcilerinden fuardaki temas programları hakkında bilgi aldı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, Türkiye’yi böyle bir etkinlikte üst düzeyde temsil ediyor olmaktan memnun olduklarını belirterek fuar süresince düzenleyecekleri teknik ziyaretler ve gerçekleştirecekleri temaslarla sektörün büyümesine katkı sağlamayı hedeflediklerini kaydetti.

Devamını oku

Genel

Türk rüzgarı Bilbao’ya uzandı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) öncülüğünde üst düzey kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan büyük bir heyet, 20-22 Mart 2024 tarihlerinde düzenlenecek WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği katılımı için Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de çeşitli görüşmeler yapmak üzere aralarında yer aldığı heyet, Türkiye rüzgar sektörünün Avrupa’nın en güvenilir tedarik partneri olduğunu mesajını bir kez daha vurgularken yerli rüzgar sanayisinin daha da gelişmesine ve iş hacmini artırmasına yönelik temaslar gerçekleştirecek. 

‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ mottosuyla sektörün büyümesini hızlandıracak adımlar atmayı sürdüren TÜREB öncülüğündeki geniş bir heyet, Türkiye rüzgar sektörünü dünyadan ve Avrupa’dan temsilcilerle buluşturmak üzere WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliğine katılmak üzere Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez ile T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan üst düzey temsilcilerin de katıldığı programda, heyet mensupları, ‘Türkiye Pavilyonu’ niteliği taşıyacak TÜREB standında Avrupa rüzgar sektörü temsilcileriyle çeşitli temaslar gerçekleştirecek.

Dünyanın farklı ülkelerinden 12 binden fazla rüzgar profesyonelini bir araya getirecek olan WindEurope 2024 Yıllık Etkinliği, küresel anlamda en etkili sektör platformları arasında yer alıyor. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, yatırımcılardan türbin şirketlerine, yerli sanayiden sektörle ilgili karar verici kurumlara kadar çok geniş bir yelpazeden üst düzey temsilcilerin yer aldığı Bilbao Heyeti’nin, Türk rüzgar sektörü adına verimli iş birliklerine imza atacağına inandığını söyledi.  Sanayi Yılı ve Yatırım Yılı’nın ardından 2024’ü ‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ ilan ettiklerinin altını çizen Erden, büyük potansiyelini gerçekleştirme yolunda ilerleyen Türkiye rüzgar sektörü olarak yurt içinde proje izin süreçleri, finansman ve sürdürülebilir büyümeye; yurt dışında ise yerli rüzgar sanayisinin Avrupa’nın en güçlü tedarik ortağı olduğu mesajını vermeye odaklandıklarını hatırlattı. İbrahim Erden, WindEurope etkinliklerinin Türkiye’nin bu alandaki gücünü ve potansiyelini uluslararası arenada vurgulamak açısından en uygun platformlar olduğunu kaydederek 2035 ulusal emisyon hedeflerine erişimde daha fazla rüzgar kurulu gücünü hızla gerçekleştirmenin giderek daha kritik bir etken haline geldiğini sözlerine ekledi.

Etkinlikte ikili temasların yanı sıra Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyelini, teknolojik gelişmelerini ve vizyonunu katılımcılara tanıtacak olan TÜREB Heyeti, 22 Mart’ta sona erecek WindEurope Bilbao Fuarı’nın tamamlanmasının ardından 23 Mart’ta Türkiye’ye dönecek.

Devamını oku

Trendler