Connect with us

Türbin Komponantleri

Rüzgâr türbinleri rulman hasarlarında temel neden analizi

Yayın tarihi:

-

Rüzgâr türbinlerinde ve diğer tahrik sistemlerinde meydana gelen Beyaz Yapısal Pullanma olarak bilinen rulman hasarı belirtileri genellikle, rulman beklenen hizmet ömrünün bitmesinden oldukça önce çok erken fark edilir hale gelir. Bunun nedenleri uzun süredir bilinmiyordu; ancak şimdi, rulman uzmanı NSK tarafından yeni bulgular elde edilmiş ve bu sonuçlar, rüzgâr türbini uzun ömürlülüğü için önemli faydalar sağlayan yeni bir rulman malzemesinin geliştirilmesini sağlamıştır.

Rüzgâr türbinleri için tahrik bileşenleri, dayanıklılık ve direnç açısından zorlu gereksinimleri karşılamak zorundadır ve bu gereksinimler giderek daha zorlayıcı hale gelmektedir. Kara türbinleri geleneksel olarak, 20 yıla tekabül eden 175.000 saatlik bir servis ömrüne dayanacak şekilde tasarlanmış rulmanlar gerektirir. Bununla birlikte, yüksek yatırım seviyeleri ve zor konum erişiminin yaygın olduğu açık deniz rüzgâr çiftlikleri için hızla genişleyen pazarda, 25 yıllık bir ömür gereklidir.

Daha uzun kullanım ömrü, daha yüksek dinamik yükler

Bir rüzgâr türbininin aktarma organlarına etki eden aşırı dinamik yükler ile bu gereksinim gerçek bir meydan okuma sunar. Kara rüzgâr türbinlerinde, ana rulmanlar yaklaşık 1 MN’lik bir yüke maruz kalır. Ancak, denizdeki çok yüksek rüzgâr hızları nedeniyle, daha güçlü statik ve dinamik yükler rotor üzerine ve sonuç olarak tüm aktarma organlarına etki eder.

Aynı zamanda hem kara hem de açık deniz uygulamalarda sistemlerin büyüklüğü ve performansı sürekli artmaktadır. NSK şu anda 9,5 MW türbinler için rulmanlar üretmekte olup, yakında tam ölçekli üretime geçecek. Üstelik, şirket şimdi daha yüksek nominal güç çıkışlı açık deniz rüzgâr türbinleri için rulmanlar geliştirmektedir.

Durum izleme

Daha yüksek performans ve açık deniz türbinlerinin artan pazar payı, uzun rulman ömrü için artan taleplerin arkasındaki temel faktörlerdir. Sonuç olarak, rüzgâr enerjisi teknolojisi, tahrik sistemindeki titreşimleri sürekli olarak ölçen ve analiz eden çevrimiçi durum izleme sistemleri için ideal bir uygulama alanıdır.

Rulman hasarı oluşursa, hatalı bileşenler (iç veya dış bilezik, makaralar veya kafes) ölçüm profili analiz edilerek erken tespit edilebilir.

NSK tarafından geliştirilen bir durum izleme sistemi (CMS) yakın zamanda Japonya’daki bir açık deniz rüzgâr çiftliğinde kurulmuştur. CMS’nin rolü, kestirimci bakım stratejilerini kolaylaştırmak için anomalileri yeterince erken tespit etmektir. NSK bu tip çözümler için büyük bir pazar potansiyeli görmektedir.

Yoğun malzeme geliştirme

Durum izleme, kritik uygulama alanlarında her ne kadar ikincil bir önlem olarak kullanışlı olsa da, rüzgâr türbinleri için rulman geliştirirken birincil mühendislik hedefi her zaman yüksek seviyeli güvenilirlik sağlamak olacaktır. Bu açıdan, üreticiler şimdiden ciddi ilerleme sağlamıştır. Örneğin, ilerlemenin önemli bir katkısı, NSK´nın tescilli Super Tough (STF) özel çeliği gibi yeni malzeme ve ısıl işlem süreçlerinin geliştirilmesi olmuştur. Bu malzemeden yapılan rulmanlar, geleneksel çelik kullanılarak üretilenlerin iki katı kadar dayanmaktadır. İlgili yük oranı artışı DNV GL tarafından Aralık 2017’de teyit edilmiş ve onaylanmıştır.

STF’nin uzun dayanım özellikleri, belirli bir kimyasal bileşim ve özel bir ısıl işlem prosesi kullanılarak sağlanmıştır. Rulman çeliklerindeki metalik olmayan içeriklerin neden olduğu rulman yuvarlanma yollarındaki yorulmadan kaynaklanan çatlaklar gibi tipik hasar belirtileri, STF kullanılarak üretilen rulmanlarda neredeyse tamamen ortadan kaldırılır.

Beyaz yapısal pullanma nedenlerinin araştırılması

Endüstriyi hâlâ etkileyen hasar tiplerinden biri de, Beyaz Yapısal Pullanma (WSF) veya Beyaz Dağlama Çatlakları (WEC) olarak bilinen sorundur.

Her iki arıza modu durumunda, rulmanın yuvarlanma yolunun altındaki belirli alanlar yerel kırılganlaşmayı gösterir. Kırılgan yapı, yüke dayanamaz ve böylece çatlak çekirdeği olur. Sonunda, bu çatlaklar yuvarlanma yoluna kadar büyür ve sonunda rulman hata verir. Bu tür hasarların nispeten erken, sistem hizmete girdikten kısa bir süre sonra görünmesi tipiktir.

Pikral dağlama yapıldıktan sonra, bu yapılar beyaz bir görünüm sergiler ve beyaz yapılar olarak adlandırılırlar.

NSK’nın araştırma ve geliştirme departmanındaki yoğun testler hasarı tekrarlamayı ve kökeniyle ilgili bir hipotez vermeyi başarmıştır. Çeşitli yuvarlanma teması yorulma testleri, beyaz yapıların hidrojen penetrasyonundan kaynaklandığını göstermiştir. Bu hidrojen penetrasyonu büyük olasılıkla yuvarlanma elemanları ve yuvarlanma yolları arasındaki eksenel veya çevresel kayma, elektrik ve belirli yağlama türleri de dahil olmak üzere çeşitli faktörler ve bunların kombinasyonlarından etkilenir.

Hidrojen daha sonra kanal yoluna nüfuz eder ve çatlak oluşumlarına yol açan tipik olarak beyaz dağlama yapılarını oluşturur ve bu da pullanma ile sonuçlanır. Bu çatlaklar birkaç milimetre uzunluğunda olabilir ve iç kısımdan yüzeye yayılabilir. Görünür yüzey hasarına işaret etmeyen kullanılmış rulmanların tahribatlı muayeneleri, beyaz dağlama alanlarının burada bile mevcut olabileceğini göstermiştir.

Hasar daha ayrıntılı olarak incelendiğinde, hidrojen etkisi altında, orijinal olarak martensitik mikroyapının çok ince taneli, kırılgan bir ferrite dönüştüğü gözlemlenebilir. Bu mekanizma, Hidrojenle Geliştirilmiş Lokalize Plastiklik (HELP) teorisi ile açıklanabilir. Karakteristik özelliklerinden biri, plastikliğin sadece lokal olarak ortaya çıkması ve rulmanın küresel yorulmasının hafif olmasıdır, bundan dolayı hasar, yuvarlanma yolunun altında (metalik olmayan partikül kalıntılarından dolayı) ya da yuvarlanma yolunda (aşırı kirlenme nedeniyle) oluşan klasik yorulma hasarlarından biri değildir.

Yeni ve kullanılmış rulmanların karşılaştırılması

Peki, hidrojen nereden geliyor? Yeni ve kullanılmış rulmanları karşılaştırarak NSK´nın merkezi araştırma ekibi, hidrojenin sadece rulmanlar çalışırken oluştuğunu belirledi.

Hidrojenin, yağlayıcıların hidrokarbon zincirlerinden ve bunların katkı maddelerinden gelmesi olasıdır (en azından bu ilk varsayımdır). Bu teori, beyaz yapıların tipik hasar semptomları laboratuvarda belirli tipte yağ ve gres ile yeniden meydana geldikten sonra doğrulanmıştır. 1990’lı yıllarda otomotiv endüstrisi tarafından benzer hasarların bildirilmiş olması da bu teoriyi destekledi. Burada, kayış gergilerin ve alternatörlerin rulmanları erken arızalanmış ama gresin ve kayış malzemesinin değiştirilmesi problemi çözmüştür. Ancak, bu hata modunda elektriğin (akım akışı) etkisi henüz belirlenmemiştir.

Yeni alaşımlar, özel ısıl işlem

NSK, yuvarlanma teması yorulma testleri sırasında daha iyi sonuçlar veren yeni alaşımlar geliştirdi. Hidrojen şarjı ile yapılan testlerde, optimize edilmiş kimyasal kompozisyon, geleneksel rulman çeliklerine kıyasla beyaz yapısal pullanma (WSF) direncinde beş kat artışa yol açtı.

Optimize edilmiş ısıl işlemle de önemli bir gelişme sağlanmıştır. Burada, yuvarlanma yollarının altındaki artık gerilim, kesiti sertleştirme yerine karbonitridizasyon ile artırılabilir. Bu önlem beyaz yapıların oluşumunu engellemese de, bu yapılardan çok daha az çatlak gelişir ve yüzeye daha yavaş yayılırlar.

AWS-TF, yeni bir rulman malzemesi

Bu bulgulara dayanarak NSK, optimize edilmiş ısıl işlem ile optimize edilmiş kimyasal bileşimi birleştiren ve rulmanlar için yeni bir malzeme olan AWS-TF (AWS – Beyaz Karşıtı Yapı) geliştirdi.

Testler, AWS-TF’den yapılan rulmanların Beyaz Dağlama Çatlağı (WEC) riskini tamamen ortadan kaldırmadığını, hasarın ortaya çıkmasındaki gecikmenin ise geleneksel rulman çeliklerine göre yedi kat daha uzun olduğunu göstermiştir. Kritik kurulum alanlarındaki ilk saha testleri şu anda devam etmektedir ve bu test sonuçlarını doğrulamaktadır.

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Türbin Komponantleri

İnovasyon ve sürdürülebilirlik: LEITWIND, Türkiye rüzgar enerjisi pazarını dönüştürüyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

İnovasyon ve sürdürülebilirlik: LEITWIND, Türkiye rüzgar enerjisi pazarını dönüştürüyor

Rüzgar enerjisi, ülkemizin yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmasında kilit bir rol oynuyor. Megawatt sınıfı rüzgar türbinlerinin (250 kW ile 3.000 kW arasında değişen) tasarımı, kurulumu ve bakımı konusunda uzmanlaşmış bir İtalyan şirketi olan LEITWIND, Ar-Ge’ye yaptığı yatırımlar ve geniş ürün yelpazesi sayesinde en uygun çözümleri sunarak, her ihtiyaca göre en yüksek kalite ve güvenilirliği sağlıyor.

Bu taahhüdün açık bir örneğini, 1500 kW nominal güce sahip LTW90 konfigürasyonunun geliştirilmesi oluşturuyor. Büyük rotor çapı ile bu türbin, düşük rüzgar koşullarında bile önemli ölçüde enerji üretimi sağlayarak aynı pazar segmentindeki rakiplerinden ayrılıyor.

Bu rüzgar türbininin Türkiye’deki  kurulumu, Marmara Bölgesi’nin Kırklareli ilinde bulunan Lüleburgaz İlçesi’nde 2023’ün bahar aylarında başarıyla tamamlandı. Bu rüzgar türbininin yıllık ortalama enerji üretimi 1.100’den fazla Türk hanesinin yıllık tüketimini karşılayabiliyor. Rüzgar türbini ayrıca; elektrik enerjisi kontrolü, frenlerin verimli kullanımı, şebeke kurallarına uyum ve azaltılmış gürültü emisyonlarında önemli avantajlar sunan en gelişmiş jeneratör modeli D4.1 ile donatılıyor.

Türkiye Satış Müdürü Can Güven, “LEITWIND’i Türkiye pazarında bu kadar rekabetçi kılan çeşitli faktörler var: En ileri teknoloji, Avrupa standartlarına uygun yatırım yaklaşımı ve son olarak da güçlü bir yerel varlık. Aslında LEITWIND’in Türkiye’deki iştiraki kapılarını 2012’nin Mayıs ayında teleferik sektörüne yönelik açılışı yapılan LEITNER TURKEY’den sonra, Bursa’da açıyor. LEITWIND; kurulum sürecinde sunulan geniş hizmet yelpazesine, ürünlerin kalitesi ve güvenilirliğinden yatırımın hızlı geri dönüşüne ve ait olduğu HTI grubu ile paylaştığı bilgi birikime kadar projenin her aşamasında rakiplerinden ayrılıyor. Bu sayede Türkiye’de, 10 adet LEITWIND rüzgar türbininin kurulumunu başarıyla gerçekleştirdik ve giderek artan sayıda yerel yatırımcı ile çalışabiliyoruz” diyor.

Devamını oku

Türbin Komponantleri

Vestas, offshore rüzgar enerjisindeki talebi karşılamak için Polonya’da ikinci fabrika planlıyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

Vestas, offshore rüzgar enerjisindeki talebi karşılamak için Polonya'da ikinci fabrika planlıyor

Avrupa’nın deniz üstü rüzgar enerjisi santrallerinin inşasını destekleyerek deniz üstü rüzgarda lider olmak isteyen Vestas, Polonya’nın Szczecin kentinde yeni bir kanat fabrikası kurmayı planlıyor. Vestas’ın amiral gemisi olan V236-15.0 MW deniz üstü rüzgar türbini için kanat üretmesi planlanan fabrikanın, 2026 yılında faaliyete geçerek 1.000’den fazla kişiye istihdam yaratması bekleniyor. Daha önce de Szczecin’de offshore naselleri için bir montaj fabrikası kurma planlarını duyuran Vestas’ın, bu fabrikalarla üretim hacmini 2026 yılına kadar 1.700’den fazla doğrudan istihdamla artırması planlanıyor.

Planlanan yeni fabrikayla ilgili konuşan Vestas COO’su Tommy Rahbek Nielsen, “Vestas, Avrupa’da açık deniz rüzgarına yönelik talepte beklenen büyümeyi karşılamak için gereken ölçeği sağlayabilecek sürdürülebilir bir tedarik zincirinin geliştirilmesine öncülük etmeyi amaçlamaktadır. Polonya’daki iki yeni offshore fabrikası için planlarımız, Avrupa’nın offshore rüzgar projeleri için doğru uzun vadeli politika taahhütleri ile rüzgar endüstrisi yatırımlarını ve yeşil istihdamı teşvik edebileceğinin altını çiziyor” açıklamasında bulunuyor. 

Konuyla ilgili konuşan Vestas Kuzey ve Orta Avrupa Başkanı Nils de Baar ise, “Polonya enerji sistemini dönüştürüyor ve hem karada hem de açık denizde iyi rüzgar koşullarına sahip gelecek vadeden bir rüzgar enerjisi pazarı. Polonya, Baltık Bölgesi ve Avrupa’nın geri kalanı için bir açık deniz merkezi haline gelebilecek yüksek vasıflı bir iş gücüne ve büyüyen bir rüzgar endüstrisine sahip. Polonya’da 20 yılı aşkın bir süredir pazar lideriyiz ve Szczecin’deki bir sonraki yatırım planlarımızı açıklamaktan onur duyuyorum” ifadelerini kullanıyor.

Montaj fabrikasının 2025’te faaliyete geçmesi hedefleniyor

Yeni offshore kanat fabrikasının, Vestas’ın 2023 yılının Şubat ayında satın aldığı Szczecin’in kuzeyindeki bir sahada yer alması planlanıyor. Saha, Vestas’ın planlanan nasel montaj fabrikasının yer alacağı Szczecin’deki Ostrów Brdowski Adası’na yakın bir konumda yer alıyor. Montaj fabrikasının 2025 yılında faaliyete geçmesi ve doğrudan 700 kişilik istihdam yaratması bekleniyor.

Yeni fabrikaların Avrupa ve belirli ölçüde küresel talebi desteklemesi hedeflenirken, Polonya ve Avrupa deniz üstü rüzgar pazarını ve endüstrisini desteklemede önemli bir rol oynaması planlanıyor. Vestas’ın halihazırda mevcut olan üretim hacmi ve Szczecin’deki iki yeni fabrika ile birlikte yakın zamanda Polonya’da 2.500’den fazla kişiyi istihdam etmesi bekleniyor.

Devamını oku

Türbin Komponantleri

Nordex Group 2023 yılında 7,4 GW’lık siparişe ulaştı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Nordex Group 2023 yılında 7,4 GW'lık siparişe ulaştı

2022 yılında 1.235 rüzgar türbini ile 6,3 GW’lık sipariş alan Nordex Group, 2023 yılı için sipariş alımını yüzde 16 oranında artırarak 1.270 rüzgar türbini ile toplam 7,4 GW’lık sipariş aldı. Avrupa, 19 ülke ile Nordex Group’un toplam sipariş alımının yüzde 86’sını oluştururken, bireysel Avrupa pazarlarında Almanya, Türkiye, İspanya ve İsveç ilk sıralarda yer aldı.

Nordex Group, 2023 yılında 23 ülkeden megavat kapasite başına euro cinsinden ortalama satış fiyatı (ASP) 0,84 milyon Euro/MW sipariş aldı. 2023’te 19 ülke ile toplam sipariş alımının yüzde 86’sını Avrupa’da gerçekleştiren Nordex Group’un, en büyük bireysel Avrupa pazarları ise Almanya, Türkiye, İspanya ve İsveç oldu. Brezilya ve Şili’nin de dahil olduğu Latin Amerika bölgesi, Nordex Group sipariş hacminin yüzde 8’ini oluştururken, Kuzey Amerika bölgesi Kanada ile birlikte siparişlerin yüzde 4’ünü, dünyanın geri kalanı ise Güney Afrika ile birlikte yüzde 2’sini oluşturdu.

2023’ün 4. çeyreğinde toplam 2,5 GW’lık 420 rüzgar türbini sipariş alan Nordex Group, 2022’nin 4. çeyreğinde 386 rüzgar türbini ile 1,9 GW olan siparişlerinde ortalama yüzde 30’luk bir artış sağladı.

Nordex Group’un 2023’ün son çeyreğinde MW cinsinden siparişlerinin en büyük kısmını yüzde 92’lik pay ile Avrupa oluştururken, 2023’ün son çeyreğinde 12 ülke arasında en büyük bireysel pazarları Almanya, İsveç ve İspanya oluşturdu.

Konuyla ilgili konuşan Nordex Group CEO’su José Luis Blanco, “Beklediğimiz gibi, yılın sonuna doğru yüksek miktarda sipariş aldık. Dördüncü çeyrekte yaklaşık 2,5 GW ile zaten iyi olan üçüncü çeyreğe kıyasla bir artış daha elde edebildiğimiz için çok memnunum. Ürün portföyümüz istikrarlı fiyatlarla rekabetçi olduğunu kanıtlıyor. Özellikle Almanya’da yüksek oranlı çıktılara sahip çok sayıda küçük proje kendini açıkça hissettirdi” açıklamasında bulundu.

Devamını oku

Trendler