Connect with us

Enerjinin kadınları TWRE ile birleşiyor, sektör güçleniyor

Published

on

Başta yenilenebilir enerji olmak üzere tüm enerji sektörlerindeki kadınları birleştiren bir yapıda olan Yenilenebilir Enerji ve Enerji Sektörü Türk Kadınları (TWRE), enerji sektörünün geleceğine ışık tutuyor. Hazırladığı ‘Enerji Sektöründe Kadın Raporu’ ile enerji sektörünün Türkiye’deki cinsiyet eşitliğini mercek altına alan TWRE, bu çalışmasıyla Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu GIZ’in de desteğini aldı. Yurt içi ve yurt dışı birçok proje içerisinde yer alan, enerji sektöründeki uzmanlarla birlikte verdiği eğitimler ile enerjinin geleceğine odaklanan, sektördeki genç kadınlar için pusula görevi üstlenen TWRE, bu yıl içerisinde dernekleşmeyi hedefliyor.

Enerji sektörünün son durumu, sektördeki kadın çalışmaları, sektörün kadın-erkek fırsat eşitliği karnesi ve yenilenebilir enerjinin performansı üzerine röportaj gerçekleştirdiğimiz TWRE Kurucu Başkanı Sedef Budak, enerji sektöründeki güncel tabloyu dergimize değerlendiriyor.

Enerji sektöründeki kadınları birleştiren TWRE hakkında genel bir bilgilendirme yapar mısınız?

Hem rüzgar hem de güneş enerjisinde çok emek veren biri olarak, sektörde karar verici noktada çok az kadın olduğunu gördüm. Bu kadar geleceğe yönelik, doğa ana için çalışan bir işte neden bu kadar az kadın olduğunu hep merak ettim ve 2018 yılının başlarında Linkedin’de Rüzgar Enerjisi Türk Kadınları adından kapalı bir grup oluşturdum. Başlarda kişisel kontaklarımla 100 kişilik bir üyeye ulaştığımız grup için güneş, biyo gibi diğer enerji alanlarında çalışan kadınlardan da talepler gelmeye başladı. Talepler üzerine Turkish Women in Renewebles and Energy yani Yenilenebilir Enerji ve Enerji Sektörü Türk Kadınları (TWRE) nihai haline ulaştı. Grup son haline ulaştıktan sonra etkinlikler düzenlemeye başladık ve şu anki üye sayımız 1620 kişi. Bu yılın sonunda 2000 üyeye ulaşmayı planlıyoruz. 

Türkiye’de yenilenebilir enerji sektörü başta olmak üzere enerji sektörünün gelişiminde aktif rol oynayan ve oynayacak olan kadın profesyonellerin iletişim grubu olarak, Türk kadınlarını ve enerji sektörünü geliştirecek, temsil edecek ve birleştirecek birçok çalışma yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Grubumuz, ürettiği sürdürülebilir projelerle üyeler arasında iletişimi kuvvetlendirici; mentorluk, staj, C.V. desteği ve eğitimler vermektedir.

Türkiye’deki enerji ve yenilenebilir enerji sektörlerinde kadın istihdamını ele alırsak ortaya çıkan tabloyu rakamsal verilerle yorumlayabilir misiniz? 

Enerji Bakanımız geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Türkiye’ye Enerji Veren Kadınlar Ödülü’nde bu rakamı %12 olarak belirtti fakat bu eski bir kayıt. Biz, Enerji Sektöründe Kadın Raporu Çalışması’nda birçok firmaya ulaştık. Yaklaşık 907 bin çalışanın kayıtlarına ulaşarak bunların %14.8’inin kadınlardan oluştuğunu analiz ettik. Bu konuda gerek TÜİK gerek diğer kuruluşların elinde bir veri yoktu.

En son 1500 üye olduğumuz zaman kendi üyelerimiz üzerinden analiz ettiğimiz verilere göre sektörde çalışan kadınların; %3’ü genel müdür seviyesinde, %1’i girişimci, %3-4’ü akademisyen, %10’u öğrenci ve kalanların çoğu orta kademe yönetici. Sektörde çalışanlardan %36’mız mühendislik yapan kadınlar, %30 da eğitimi mühendislik olup, sektörde farklı işler yapan kadınlar var. Bizim üyelerimizin en az %73’ü mühendis ya da yüksek mühendis fakat bunların yalnızca %36’sı kendi tahsili üzerine çalışıyor. Örneğin, malzeme mühendisi fakat pazarlamacılık yapıyor, çevre mühendisi fakat finans işi yapıyor. TWRE olarak bu konuyu irdelediğimiz Enerji Sektöründe Kadın Raporu Çalışması’nı hazırladık. 

Rüzgar enerjisinde genç kadınlara yönelik çok önemli bir eğitim projeniz var. Bu proje ve eğitimlerden bahsedebilir misiniz?

Rüzgar enerjisinde 2019 yılından bu yana her sene Nordex Acciona ile beraber kadın mühendislere yönelik Rüzgar Türbin Teknik Eğitimi Projesini başlattık ve Nordex’in katkılarıyla birlikte bu projeyi ilerlettik. Her yıl en az 10  tekniker ve mühendis adayı genç kadına Nordex’in eğitim merkezinde 3 gün boyunca çok detaylı eğitim veriliyor, beraber sahaya iniliyor. Herhangi bir şekilde temiz enerjide çalışmak isteyen genç kadınlarımıza bu şekilde öncülük etmiş oluyoruz ve Nordex bu eğitimlerde kimi adaylara staj ya da iş teklifi yapabiliyor. Katılanlara iş imkanı, staj ya da güzel bir eğitim sunan bu projeyi Nordex ayrı bir şekilde de yapmaya başladı ve bu konuda çok mutluyuz. 

Bu grubu kurarken benim ve arkadaşlarımın amacı enerji sektöründeki kadın görünürlüğünü artırmaktı. TWRE olarak 4 yıl içerisinde bu amaca yönelik çok güzel gelişmeler sağladık. Bu oluşumu kurarken 40’ya yakın oturum ve kongreye katılmıştık. Pandemi öncesi dönemi ve pandemi sürecini çok verimli geçirerek pek çok dijital eğitim düzenledik. Yenilenebilir enerjinin uzmanlarından usta isimlerle hem kadın hem de erkek katılımcılara eğitimler verildi. Rüzgar, güneş ve biyokütle alanında 20’ye yakın eğitimler verildi. Üniversitede 1 yılda verilecek ders programını bu süreçte ücretsiz bir şekilde katılımcılara vermiş olduk. TWRE’yi sektörün kaynaştırıcı gücü haline getirerek; sektörü bir araya getirdik, geliştirdik ve kaynaştırdık. Bu yıl ikincisi düzenlenen Solar İstanbul Fuarı’nda sadece kadınlara özel ödüller verildi. Burada biz de En Etkili Kadın Platformu Ödülü’ne layık görüldük.

Enerji Sektöründe Kadın Raporu çok önemli bir çalışma. Bu proje hakkında bilgi verebilir misiniz?

IRENA Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı her yıl dünya genelinde bir iş raporu yayımlıyorlar. 2021’in sonunda yayımlanan raporda dünyadaki yenilenebilir enerji sektöründe çalışan kadın sayısını %32 olduğu açıklandı. Aynı raporda 2050’de enerjinin tamamında 122 milyon insanın çalışacağı ve bunun en az 42 milyonunun temiz enerjide olacağı yer aldı. Bunlar çok büyük rakamlar. Biz de ülke olarak bunun neresinde olduğumuzu merak ederek Enerji Sektöründe Kadın Raporu Çalışması’nı hazırlamaya başladık. Çalışmada ülkemiz enerji sektöründe kadın çalışan sayısının %15’e yakın olduğunu belirledik.

İleride bu raporun etkileriyle beraber katılan ve katılmayan şirketlerin istihdam politikalarında biraz daha eşit bir yaklaşım olacağını tahmin ediyoruz. TWRE olarak bu raporla sektörün röntgenini çektik fakat MR çekimine devam etmemiz gerekiyor. Bu ilk raporumuzdu ve oldukça profesyonel bir iş ortaya çıktı. Önümüzdeki günlerde yayımlanacak olan raporumuza Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu GIZ de destek oldu. En azından 2-3 yılda bir bu raporu yenilemeyi planlıyoruz. 

Sektör 2021 yılında nasıl bir performans sergiledi? 

Sektör 2021 yılında oldukça hızlıydı. 2005 yılında ilk çıkan yenilenebilir enerji kanunu ile gelen teşviklerden yararlanmak için son tarih, 2020 sonundan 2021 Haziran ayına uzatıldı. Devlet bu şekilde, 10 yıllık devlet teşvikinden yararlanmak için Haziran 2021’e kadar en azından tek türbinin kurulmasını ve kabulünün alınmasını istedi. O yüzden 2021 yılı tek türbinlerin inşası ile hızlı geçti. Bu yıl da o yatırımları devamı kuruluyor. Kurdaki dalgalanmara rağmen bu yatırımlar teşviklerin de dolar üzerinden olmasından dolayı devam etti. Yeni sistemde bu YEKA yarışmalarıyla beraber tavan fiyatlar düşmüştü şimdi tekrar yukarıya çıkarıldı.   TL’den 90’lara çıktı hala düşük ama en azından bir pazarlık payı oluşturuyor. 

Şu anda kurulu gücümüz 100 GW’ye yakın. Bunun 11’ini rüzgar, 8’ini güneş, 1.5’ini jeotermal ve biyokütle oluşturuyor. Benim sektöre girdiğim 2007 yılında sadece 100 MW’lik rüzgar vardı. Gelişime bakılırsa bu teşviklerle çok iyi bir duruma geldik. Her türlü olumsuzluğa rağmen Avrupa’daki en hareketli rüzgar ve güneş pazarını oluşturuyoruz. Kurulu gücümüze yıllık ortalama 500 – 1000 megavat arası güç ekliyoruz.

2021 yılında sektörün kadın temsilcileri olarak hayata geçirdiğiniz çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Önceki yıllarda da düzenlediğimiz Woman to Woman usta-çırak mentorluk projemizi 2021 yılında; STEMconnector’ın düzenlediği 10 yılda 1 Milyon Kadına Mentor Programı ile birleştirdik. Geçen yıl yaptığımız ilk işlerden biri buydu ve TWRE olarak bu projeyi tüm sektöre yaydık. Sektörün farklı oyuncuları da dahil oldular. Projeyi bu sene daha da güçlü bir şekilde destekleyeceğiz. Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu GIZ ile sözleşme yaparak Enerji Sektöründe Kadın Raporu’muza destek aldık. Green Classes serilerimiz ile yeşil derslere devam ettik ve Green Panels’a başladık. Dünya Bankası, EBRD, Dell Teknoloji gibi dünya devi öncü kuruluşları ağırladık ve Onların ülkemiz enerji sektörüyle buluşmalarını sağladık. Enerji sektöründeki kadınlarımızın başarılarını konu edineceğimiz bir kitap projemiz var, bunun çalışmalarına başladık. Windbaba ile askıda eğitim projesi yaptık. Elektromobilite çalışma grubumuz var. Proje kapsamında enerjiyle birebir ilişkili bir alan olan Elektromobilite konusunda gerçekleştirdiğimiz araştırma ve çalışmalar ile enerji sektörü paydaşlarını ve kamuyu konuyla ilgili bilgilendirdik. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile görüşmeler gerçekleştirdik.

Enerji ve yenilenebilir enerji alanlarında çalışan kadınların karşılaştıkları zorluklardan bahsedebilir misiniz?

Enerji sektöründe kadınların karşılaştığı zorluklar arasında ilk sırada yetersiz temsil yer alıyor. Bu sorunu özellikle işe alımda karşılaşılan farkındalık sorunu takip ediyor; işe girişlerde kadınlara eşit fırsatlar sunulmuyor. Toplumsal kadın-erkek rolleri çok fazla: Kadınların sahaya inmesi, santrallere gitmesi sıkıntılı bir şeymiş gibi algılanıyor. Kadınların çakışan rolleri ve toplumsal yargılarla oluşan sıkıntılar neredeyse her sektörde olduğu gibi var. Diğer önemli konu ise kadının kendini ispatlaması gerektiği…

Bu sorunların hepsi rol modellerle çözülebilir; bu rol modeller de hazırladığımız gibi raporlarla, sahneye çıkan insanların eşit bir cinsiyet dağılmasıyla, eşit iş ve şans verilerek, sahada eşit şartlar sağlanarak oluşabilir. 4 yıl önce bu sektörde bunların hiçbiri akla dahi gelmiyordu fakat şimdi konuşabiliyoruz ve bu çok önemli.

Böyle büyük bir sektörün gelişimine katkı sunan grup olarak 2022 hedefleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

2022 yılında dernekleşmeyi planlıyoruz. Bu konuyu çok gerekli görmüyorduk ama sektördeki talepler bu yöndeydi ve biz de dernekleşme çalışmalarımıza başladık. Sadece enerji değil, sürdürülebilirlik adına çalışan herkesi kapsayacağız. 

Milyon Kadına Mentor Programı’na olan desteğimize devam edeceğiz. Eğitimlerimize tekrar başlıyoruz. Bu eğitimlerin içerisinde teknik gezi ve eğitimler, Smart Energy ile güneş panel eğitimleri olacak. Nordex’le rüzgar konusundaki çalışmalarımız devam ediyor. Bu yıl bu eğitimlerimizi daha da çeşitlendirmeyi istiyoruz. Gelecek adına nihai hedefimiz ise vakıflaşmak.

Enerji sektörü kadın çalışanlar konusunda global pazarda ne durumda?

Küresel ölçekte birçok kadın kuruluşunun üyesi ve destekçisiyiz. Yaklaşık 13 farklı ülkeden15 farklı kadın global ağıyla da iletişim halindeyiz. Bu geniş etkileşimle gördüğüm sorunlarımızın küresel ölçekte ortak olması. Sıkıntımız; sektörün erkek sektörü olarak bensenmesi ve zengin, güçlü ve çok önemli bir sektör olan enerji patronlarının dünya genelinde neredeyse hepsinin erkek olması. Avrupa, Afrika, Uzak Doğu ve Güney Amerika’da durum bizim gibi. Amerika ve Kanada şartlar konusunda biraz daha iyi durumda.

TWRE olarak çok örnek bir kuruluşuz. Geçtiğimiz günlerde Amerika’da sürdürülebilir çalışmalar yapan bir kadın grubuyla tanıştık, projelerimizin aynı olduğunu fark ettik. Birbirimizi tanımadan aynı sorunlar, aynı projeler üzerinde çalışıyorsak demek ki sorunlarımız aynı.

Sektördeki firmalara tavsiyeleriniz var mı?

Sektördeki kadınların haklarını aramaları gerekiyor. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri olan, kurumsal olan, sürdürülebilirlik konusunda çalışmaları destekleyen firmaların da bu konuda modadan etkilenerek değil, gerçekçi politikalarla bu işi yapmaları gerekiyor. Kadın hakları bir insan hakları sorunudur ve şirketlerin kendi kurumsal kimliklerini bozmadan politikalar oluşturarak bu sorunu çözmemeleri gerekmektedir. Şirketlerin kendi sürdürülebilirliklerini garanti altına almak için bu sorunları çözmeleri şart. Bu sorunları çözerken de sektördeki kadın temsilcilere, sosyologlara, uzmanlara sıkıntıları analiz edip çözüm sunabilecek kişilere danışmaları gerekmektedir. 

Eklemek istedikleriniz… 

Onshore yani kara üstü rüzgarda en verimli olarak tabir edilen yerleri kullandık. Artık Karadeniz gibi erişim ve ulaşımı zor bölgelerde sahaları kuruyor olacağız. Sektördeki bir sonraki adımı offshore yani deniz üstü rüzgar yatırımları oluşturacak. Bunun için DÜRED diye ayrı bir dernek kuruldu, çok güzel çalışmalar yapıyorlar. Bundan sonra kara ve deniz üstü rüzgar eğitimlerini konuşuyor ve görüşüyor olacağız. 26-28 Ekim 2022’de Marentech Expo Fuarı var. Orada deniz üstü rüzgârın ne kadar çeşitli bir iş olduğunu herkes görecek. Bunun yapımı, üretimi, bakımı, işletmesi, ömrü çok önemli konular. Bundan sonra Türkiye’de. deniz üstü yatırımları daha fazla konuşuyor olacağız. 

Sedef Budak kimdir?

Tekstilde uzun yıllar çalıştıktan sonra kendi işimi yapmaya karar verdim ve daha sürdürülebilir daha temiz ne yapabilirim sorusunu araştırırken 2007 yılında Bozcaada’da rüzgar türbinleri ile tanıştım. Orada herkes turistik faaliyetlerde bulunurken ben, oradaki kontrol binasının kapısını çalarak işletme müdürüyle uzun bir süre rüzgar türbinleri hakkında konuştum ve ilk defa rüzgar türbininden üretilen elektriğin takip edildiği dijital yazılımı gördüm. İstanbul’a döndüğümde tekstile devam etmeme kararı aldım. Gazetelerde rüzgar enerjisiyle ilgili haberleri takip etmeye başladım. 27 Kasım 2007 başvurularıyla ilgili okuduğum haberlerde çok büyük kapasitede başvurunun olduğunu gördüm. Başvuranların hepsine lisans verilse bu makinelerin 3-4 yıl gibi kısa bir sürede üretilemeyeceğini ve Çin’den temin edilebileceğini düşündüm. Çin’deki tekstil bağlantılarım üzerinden enerji konusunda üretim yapan firmalarla görüştüm ve oradaki büyük firmaların distribütörlüğünü alarak rüzgar enerjisi işine girmiş oldum. Biraz merak, biraz araştırma biraz da küresel iş tecrübemin katkısıyla girdiğim enerji sektöründe 15. yılımı geçiriyorum.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Genel

Net sıfır yolunda İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı: Emisyonları 100 milyon ton azaltmak

Published

on

By

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde devam eden Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP 28) kapsamında Dünya Bankası tarafından “Türkiye’yi Güneş, Rüzgar ve Akıllı Şebekelerle Dönüştürmek: Net Sıfıra Doğru Yeni Hedefler” paneli düzenlendi. Panele bir video mesaj gönderen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 2024-2030 yıllarını kapsayan İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında emisyonları 100 milyon ton azaltmayı hedeflediklerini söyledi. Bu planın iddialı olduğu ve ciddi sınamalarla karşı karşıya olduğumuzu belirten Bakan Bayraktar, “Ancak uluslararası toplumla ve bilhassa finansal kuruluşlar ve yatırımcılarla birlikte tüm bunları başarabiliriz. Enerji sektörüne yapılan yatırımlar Türk halkına istihdam ve refah temin ederken diğer ülkelere de enerji dönüşümü için güçlü bir model sunmaktadır” dedi. Net sıfıra doğru yeni hedefler açıklayan Bakan Bayraktar, “Yenilenebilir kaynaklardan faydalanmak, daha çok yenilenebilir için iletim altyapısını geliştirmek ve tüm sektörlerde enerji verimliliğini artırmak üzere üç temel alana odaklanıyoruz” diye konuştu.

Yenilenebilir enerji kurulu gücü 2035’e kadar 60 GW’a ulaşacak

Türkiye’nin sürdürülebilir enerji çözümlerindeki kararlılığına vurgu yapan Bayraktar, “Burada önemli bir başarımızı sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyorum. Bugün itibarıyla toplam kurulu kapasitemiz 106 gigawatt seviyesini aşarken yenilenebilir enerjinin payı yüzde 55’e ulaştı. Bu tablo Avrupa’da 5. dünyada ise 12. olan Türkiye’nin sürdürülebilir enerji çözümleri noktasındaki kararlılığını gözler önüne sermektedir. Projeksiyonlarımız da ülkemizin 2035’e kadar toplam kurulu gücünü, 60 gigawatt yenilenebilir enerji üretim kapasitesi dahil 190 gigawatt seviyesine çıkaracağını gösteriyor” açıklamasında bulundu.

Dünya Bankası’ndan finansman

Bakanlık olarak özel sektör ve uluslararası yatırımcılarla birlikte çalışarak yenilenebilir enerjiyi çok daha üst seviyeye taşımaya gayret edeceklerinin altını çizen Bakan Alparslan Bayraktar, “Elbette bunun için de ciddi yatırım gerekiyor. Dünya Bankası’yla görüşmelerimiz devam ediyor. Kendileri, bakanlığımız ve özel sektör aktörleriyle birlikte bu plana finansal ve teknik destek verme taahhüdünde bulundular. Enerji dönüşümü, şebekeyi sürekli geliştirmek anlamına geliyor. Bu nedenle güçlü enterkonektiviteye sahip, yenilenebilir kapasitesinde beklenen artışı kaldırabilecek Yeşil Şebeke’yi kurma çabası içerisindeyiz. 2030’a kadar şebekeye 10 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bu alanda özel sektörün kritik bir rol üstlendiğini dile getiren Bayraktar, “Gerekli altyapının kurulmasının yanı sıra bakanlık olarak mevcut politikaları değiştirmeyi ve böylece ihtiyaç duyulan özel yatırımı destekleyecek bir ortam oluşturmayı değerlendiriyoruz. Burada özel sektör kritik bir rol üstlenmektedir. Dolayısıyla özel aktörlerin rekabet gücünü artırmak önemli olacaktır” diye konuştu.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Genel

COP28, doğa için küresel finansmanı ve birliği harekete geçiriyor

Published

on

By

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında gerçekleştirilen Dünya İklim Eylemi Zirvesi, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde başladı. BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Khalifa Al Mubarak, COP28’den COP30’a kadar iklim eyleminde doğanın rolünü pekiştirerek, 1.7 milyar dolarlık doğa koruma finansmanını açıkladı. Birleşik Arap Emirlikleri’nin doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını belirten Al Mubarak, Gana hükümetinin ‘Dirençli Gana’ planına ilk etapta 30 milyon dolarlık bir yatırım yapacaklarını açıkladı. Liderlerin, yerli halk ve yerel toplulukların geçim kaynaklarına ve kalkınma hedeflerine yatırım yapmanın kritik önemini vurgu yaptığı zirvede, Belem’deki COP30’a doğru entegre doğa-iklim eylemi için ortakları ve kaynakları harekete geçirecek bir BAE-Brezilya ‘COP-to-COP’ ortaklığı duyuruldu.

İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapıldığı BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı, BAE’nin ev sahipliğinde başladı. Bu yıl 28’incisi düzenlenen ve 12 Aralık’a kadar sürecek olan konferansın ana gündeminde, 2015 yılında Paris’te anlaşmaya varıldığı gibi küresel ısınmayı 1,5 derecede sabit tutma amacının canlandırılması ve hükümetlerin iklim eylemi vaatlerini daha kapsamlı hale getirecek bir anlaşmaya varılması yer alıyor.

Zirvede konuşan COP28’in BM İklim Değişikliği Üst Düzey Sorumlusu Razan Khalifa Al Mubarak, “Doğanın tam ve en bütüncül haliyle iklim eyleminin bir önkoşulu olarak tanınmasını, desteklenmesini ve finanse edilmesini sağlamak COP28 Başkanlığı için bir öncelik olmuştur. Devlet dışı aktörlerin desteği ve finansmanıyla birleşen bu olağanüstü siyasi liderlik, doğanın sadece bu görev için değil, gelecekteki tüm görevler için temel rolünün kanıtıdır” dedi.

Zirvede devlet başkanları, Paris Anlaşması ve kısa süre önce kabul edilen Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’ni hayata geçirmek üzere doğa-iklim eylemine odaklanan ulusal ve bölgesel yatırım planlarını ve ortaklıklarını açıkladı:

– BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Al Mubarak, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Gana’nın ‘Dirençli Gana’ planına 30 milyon dolarlık ilk yatırımla birlikte doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını açıkladı. ‘Dirençli Gana’, Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo tarafından Kanada, Singapur, Amerika Birleşik Devletleri ve LEAF Koalisyonu gibi diğer özel sektör uyumlu girişimlerden gelen 80 milyon dolarlık ek destekle başlatıldı ve son olarak BAE’nin 30 milyon doları eklendi.

– Tonga Başbakanı Siaosi ‘Ofakivahafolau Sovaleni, 2030 yılına kadar ülkelerin sularının ve münhasır ekonomik bölgelerinin yüzde 30’unun korunmasını amaçlayan ve ay yüzeyinden daha büyük bir alanı temsil eden ‘Unlocking Blue Pacific Prosperity Plan’ için Bezos Earth Fund’dan Gelişmekte Olan Pasifik Küçük Ada Devletleri’ne (P-SIDS) 100 milyon ABD doları finansman sağlanacağını duyurdu.

– Aralarında Bloomberg Philanthropies, Builders Vision ve Oceankind’in de bulunduğu bir grup hayırsever, Okyanus Direnci İklim İttifakı (ORCA) kapsamında, hassas deniz alanlarının korunmasını, okyanus temelli azaltım çabalarını ve iklim etkileri üzerine araştırmaları hedefleyen 250 milyon dolarlık yeni finansmanı duyurdu.

– Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, doğrulanabilir karbon kredisi işlemleri yoluyla koruma ve yerel kalkınmanın özel finansmanını teşvik etmek amacıyla Papua Yeni Gine için 100 milyon ABD Doları, Kongo Demokratik Cumhuriyeti için 60 milyon ABD Doları ve Kongo Cumhuriyeti için 50 milyon ABD Doları olmak üzere 3 orman finansman paketi açıkladı.

– Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo ve Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre, Endonezya’nın öncü FOLU Net Sink 2030 planını desteklemek üzere 100 milyon dolarlık bir ortaklığı açıkladı.

– Asya Kalkınma Bankası, OPEC Fonu, Suudi Arabistan, AFD, Fransa ve Yeşil İklim Fonu bünyesindeki ASEAN Katalitik Yeşil Finansman Aracı ile birlikte, 2030 yılına kadar doğa odaklı iklim projelerine 2 milyar ABD doları daha ek özel finans sermayesi seferber etmek amacıyla kalkınma ortaklarından 1 milyar ABD doları seferber etmeyi taahhüt eden yeni bir girişim olan Doğa Finans Merkezi’ni duyurdu.

145 ülkenin 2030 yılına kadar orman kaybını ve arazi bozulmasını durdurmayı ve tersine çevirmeyi kabul ettiği COP26’nın Glasgow Liderler Deklarasyonu’nu pekiştiren bu doğa-iklim planları; 196 ülkenin 2030 yılına kadar toplam doğa kaybını durdurmak için ortak bir çerçeve üzerinde anlaştığı dönüm noktası niteliğindeki Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi de dahil olmak üzere önceki taahhütlerde ilerlemeyi teşvik ediyor. Uyum maliyetlerinde 104 milyar ABD doları tasarruf sağlayabilecek doğa kaybının ele alınması, 2030 yılına kadar ihtiyaç duyulan CO2 azaltım eyleminin yüzde 30’undan fazlasını sağlama potansiyeline sahip. Ayrıca, küresel GSYH’nin yaklaşık yüzde 50’si doğrudan veya dolaylı olarak doğaya ve diğer ekosistem hizmetlerine bağlı olduğundan, doğal ekosistemlerin korunması ve restorasyonu, yaklaşık 395 milyar daha fazla iş yaratma ve geçimleri doğrudan doğaya bağlı olan 1 milyar insanı koruma potansiyeli ile ekonomik refahı destekliyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Genel

AB, Net-Sıfır Sanayi Yasası’ndaki tutumunu oyladı: Avrupa’da üretilen temiz teknolojiler artırılacak

Published

on

By

Dünya standartlarında bir rüzgar endüstrisine sahip olan Avrupa’nın, iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşabilmesi için 2030 yılına kadar her yıl yaklaşık 30 GW yeni rüzgar santrali kurması gerekiyor. Avrupa rüzgar tedarik zinciri ise, enflasyonist baskılar, rüzgarın genişleme hacimlerindeki belirsizlik ve zayıf ihale tasarımları ile mücadele ediyor. Tüm bunlar, AB’nin enerji güvenliği ve iklim hedeflerine ulaşmak için yeni üretim tesislerini planlama ve bunlara yatırım yapma kabiliyetini zayıflatıyor.

Temiz teknolojilerdeki üretimini güçlendirmek ve genişletmek için bu yılın başlarında Net Sıfır Sanayi Yasası’nı (NZIA) sunan Avrupa Parlamentosu, geçtiğimiz Salı günü Avrupa Komisyonu ve üye devletlerle Net-Sıfır Sanayi Yasası (NZIA) müzakerelerindeki tutumunu oyladı. Parlamento’nun pozisyonunu hazırlayan MEP Christian Ehler, Sanayi, Araştırma ve Enerji Komitesi’nde (ITRE) Avrupa’nın iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşması için güçlü bir Avrupa rüzgar endüstrisini destekleyen öneri sundu. Avrupa rüzgâr endüstrisi tüm Parlamento üyelerini ITRE görevlerini desteklemeye çağırdı.

Konuyla ilgili değerlendirme paylaşan WindEurope’un açıklamasında, Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa’da üretilen temiz teknolojilerin artırılması için oy kullandığı belirtildi. Değerlendirmede görüşlerine yer verilen WindEurope Baş Politika Sorumlusu Pierre Tardieu, “AB, Yeşil Mutabakatı Avrupa’da üretilen rüzgarla gerçekleştirmek istiyor. Yarın Parlamento, Avrupa rüzgâr tedarik zincirini güçlendirerek tam da bunu yapacak somut tedbirleri kabul edebilir. Açık attırma tarifelerinin daha yüksek girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi, Avrupa pazarında adil rekabetin sağlanması ve ‘dibe doğru yarış’ ihalelerine karşı çıkılmasına yardımcı olacaktır. Bu doğru bir hareket tarzıdır. Bu bir güvenlik, istihdam ve özerklik meselesidir” ifadelerini kullandı.

İhalenin Avrupa tedarik zincirinin genişlemesini desteklemesi gerekiyor

ITRE tutumu, rüzgar enerjisi ihale tasarımında önemli değişiklikler içeriyor. İhaleler için açık ve zorunlu ön yeterlilik kriterleri belirleniyor. Bu, Avrupa’nın kritik enerji ve şebeke altyapısının siber saldırılar için kolay bir hedef olamayacağını garanti edecek siber güvenlik ve veri varlığına yönelik yeni kuralları içeriyor.

Geliştiriciler büyük offshore projeleri iptal etmek zorunda kaldı

WindEurope’un paylaştığı değerlendirmede, konuyla ilgili şu açıklamalar yer alıyor: “ITRE Komitesi bir enflasyon endeksleme mekanizması da önerdi. Yetersiz endeksleme şu anda büyük bir sorun. Rüzgar geliştiricileri bu yüzden büyük açık deniz rüzgar projelerini iptal etmek zorunda kaldı. Belirli bir fiyatla ihale kazanmışlardı; ancak daha sonra yüksek enflasyon türbinleri ve bileşenlerini çok daha pahalı hale getirerek rüzgar enerjisi projelerinin ekonomik uygulanabilirliğini riske attı. Rüzgar enerjisi ihalelerinin girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi bu mali açığın kapatılmasına yardımcı olacak ve projelerin devam edebilmesini sağlayacaktır. Bu tür bir endeksleme mekanizması, tüm tedarikçi sözleşmelerinin imzalanması için gereken süre boyunca geçerli olacaktır.”

Müzakereler 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek

Nihai müzakerelerde kabul edilen tedbirlerin tedarik zinciri esnekliğine, teknolojiye ve amaca uygun olmasının kritik önem taşıdığına vurgu yapılan değerlendirmede, şu ifadeler kullanıldı: “ITRE Komitesi ayrıca üye devletlerin ihalelerinde negatif ihale vermeyi bırakmalarını istemektedir. Bu, rüzgar santrali geliştiricilerinin bir rüzgar santrali inşa etme hakkı için hükümetlere ödeme yapmak zorunda olduğu durumdur. Bazı hükümetler, hızlı para kazanmanın bir yolu olarak ihalelerine negatif ihale uygulamasını getirdi; ancak negatif ihale sadece AB’nin enerji dönüşümünü daha pahalı hale getirir. Geliştiriciler için tedarik zincirine ya da elektrik tüketicilerine yansıtılması gereken ek maliyetler yaratır ve negatif ihale turlarında ödenen para, şirketlerin diğer rüzgar enerjisi projelerine yatıramayacağı paradır. Konsey’in şimdi Net Sıfır Sanayi Yasası’na ilişkin müzakere yetkisini de tamamlaması gerekiyor. Üçlü görüşmeler, yani Avrupa Parlamentosu ve üye devletler arasında Avrupa Komisyonu’nun desteğiyle nihai bir anlaşma üzerinde yapılacak müzakereler, 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek. Nihai müzakerelerde, kabul edilen tedbirlerin ince ayarlarının yapılması ve tedarik zinciri esnekliği yaklaşımının teknolojiye özgü ve amaca uygun olması kritik önem taşıyacaktır.”

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com