Connect with us

Enerjide Arz Güvenliği Konusu ICCI 2022’de Konuşuldu

Published

on

ıccı 2022 enerjide arz güvenliği oturum 1

T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’nın desteği ile Sektörel Fuarcılık ve Kojentürk Derneği tarafından, 16-18 Mart 2022 tarihleri arasında 26.ncısı gerçekleştirilen Türkiye’nin ve yakın coğrafyanın en büyük uluslararası enerji fuarı ICCI – Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı devam ediyor.

Alanında ilklere ve yeniliklere imza atan ICCI’ın 2022 Konferansları, yoğun bir ziyaretçi katılımı ile başladı. İlk gün 16 Martta başlayan T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan’ ın açılış konuşmasının ardından; TEİAŞ, ETD, ELDER ve SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin katılımı ile “Küresel Pazarlarda Enerji Alanında Oyuncu Olmak, Elektrik ve Doğalgazda Arz Güvenliği, YEKA’lar ve Yeni Kapasite Tahsisleri konuları işlendi. Üç gün sürecek fuar ve konferanslar, 18 Marta kadar devam edecek.

ETD Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Tuğrul Kaya, “Piyasa dışı uygulamalarla aslında yarını idare etmek önemli. 2000’lerden başlayan bir piyasa var, Türkiye’de müthiş bir entelektüel kapasite birikti. Milyonlarca dolar para bu piyasaya aktı bunun sonucunda da arz fazlası oluştu. Bu anlamda, ciddi sıkıntılı bir süreç geçiren yatırımcılar oldu. Buna rağmen, bir şekilde piyasa yoluna devam etti. Fakat tüketiciye ucuz enerji sunmak gibi piyasa dışı uygulamalar, şu an geldiğimiz noktada gerçek bir sorunu ifade ediyor. Şu anda, Türkiye’de bir arz problemi var. Bu olağanüstü bir durum değil, hatta kronik bir durum. Bu sebeple, yaşanan durum olağanüstü tedbirlerle çözebileceğimiz bir durum değil, sadece geçmişte yaptığımız gibi doğru adımlar atarsak bu sorunu çözebilme yolunda bir şeyler yapabiliriz. Ticaret açısından Covid-19 salgını sonrası sadece Türkiye müthiş fiyat artışlarından mağdur olmadı. Avrupa da aynı süreci yaşadı. Fiyatlara bakıldığında Covid öncesi 20 Euro olan elektrik fiyatları 2021’de 40 Eurolar ile başlayıp sonra hızla tırmanmaya devam etti. Geldiği noktalara bakarsak MW saatinde yıl biterken artık 120 Eurolar konuşulmaya başlanmıştı. Gaz anlamında da fiyatlar ciddi yükseliş yaşadı. Gazda da MW saatleri 40 Eurolara çıkmıştı. Bu anlamda, kömürün geldiği nokta da ortada. Başka boyut olarak Avrupa Komisyonu geçen hafta Avrupa Parlamentosu’nun tavsiye ettiği tedbirlerde 2030’a kadar 480 GW rüzgar kapasitesi 420 GW ek güneş kapasitesinin yanı sıra hızla 80 GW da kapasite artışına gidileceği belirtiliyor. 2030’a kadar olan adetlerin de yıl yıl öne çekileceği söyleniyor. Bu anlamda, bizde de bu gibi tedbirlerin alınması, piyasaya içten gelir sağlanması, yatırımcıya uzun vadeli görünüm sağlanması gibi tedbirler gerekiyor” dedi.

KAPASİTE HİBRİT UYGULAMALARA KAYDI

ELDER Genel Sekreteri M. Özge Özden, “Geçtiğimiz 1 yılda özellikle son 2-3 çeyrekte çok ciddi fiyat artışları oldu. Buralarda vatandaşların ciddi olarak göğüslemesi gereken şirketler, dağıtım şirketleri oldu. Aslına bakarsanız dağıtım şirketlerinin faturalar içindeki payı oldukça düşük. Yani bugün Avrupa Birliği’ndeki toptan satış piyasalarına baktığınızda gaz fiyatları 7 katına, elektrik fiyatları 10 katına çıktı. Kömür fiyatları da son dönemde özellikle Rusya-Ukrayna çatışmasından sonra 5-6 katına kadar yükseldi. Dağıtımın faturalar içindeki payına baktığımızda dağıtım payı sadece yüzde 19, iletimin payı ise yüzde 5. Sanayi tesislerine baktığımızda ise enerjinin payı yüzde 76, vergi reformlarının payı yüzde 16, dağıtım payı sadece yüzde 6, iletim payı ise yüzde 2 düzeyinde. Dolayısıyla, buradaki fiyat artışları dağıtımdan kaynaklı görünmüyor. Bakıldığında, bugün enerji sistemleri güçlü bir yapıya dayanıyor. Yani bizlerin şu üç unsuru olabildiğince eş zamanlı olarak ilerletmesi lazım. Bunlardan biri fiyat, yani maliyet. Uluslararası piyasalarda maliyetler çok arttı dolayısıyla fiyat da arttı. Bununla ilgili sebep olarak birçok görüş var. Ama genel anlamda, piyasaların yapısı ve uzun vadeli gaz sözleşmelerinden giderek daha likit enerjiye doğru kayıyor. Enerji ya da gaz yatırımlarındaki yetersizlikler tartışılıyor enerjideki dönüşümden kaynaklı olarak kömür stokları ve kömüre talep ciddi değişkenlik gösteriyor. Bizlerin ve birçok gelişmekte olan ekonomideki vatandaşların da satın alma gücü düştü. Yani bugün fiyatlar arttı ama fiyatların bize gündelik bütçemizdeki payı çok yükseldi. Bu noktada, hiçbir siyasinin bu duruma kayıtsız kalması mümkün değil. Dolayısıyla bu fiyatlara müdahaleyi getirdi” dedi.

Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Sebahattin Öz, “Doğalgazda 4 bin dolar, petrolde 140 bin dolar, kimilerinde de 4 bin dolarlara varan rakamlar ile elektrik üretip satabilmek, enerji elektrik sağlayabilmek Enerji Bakanlığı için çok zor bir durum. O nedenle, enerjide yaşanan hızlı gündem değişikliği ve fiyat değişikliği bunun göstergesi. Olağanüstü durumlardan geçerken olağan şeyler beklememek de çok normal. Normalde çalışmalarımıza YEKA yatırımı, büyük yatırımlar, lisanslı yatırımlar üzerinden gitmemiz gerekirken olağanüstü durumlar sonucu hızlı işletmeyi görebilme yeteneğinden kaynaklı olarak hibritlere ağırlık veriliyor. Biliyorsunuz ki, son yaptığımız YEKA’ lardan hibritlere önemli bir potansiyel aktardık. Bu anlamda, YEKA kapasitesi 85 MW’ a düşürdük. Bu kapasiteyi de olduğu gibi hibrit uygulamalara ayıracağız. Elimizdeki tüm imkanları kaliteli, ucuz, güvenilir elektrik enerjisi sağlamak için kullanıyoruz” dedi.

TÜRKİYE 2053 YILI İÇİN SIFIR ATIK KARBON HEDEFİNİ AÇIKLADI

 SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ, “Küresel olarak artan talep enerjide karşımıza arz güvenliği, enerjiye ekonomik erişim ve karşı karşıya olduğu iklim krizi nedeniyle çevre boyutunu çıkarıyor. Rusya-Ukrayna Savaşı sonucu enerji imtiyalarındaki artışlar, içinden geçtiğimiz global ve Türkiye’de yaşadığımız ekonomik kriz, aslında arz güvenliği ve enerjiye ekonomik erişim unsurlarını vurguluyor. Bir yandan da Kasım ayında Türkiye, uzun süredir beklettiği Paris anlaşmasını mecliste onayladı ve hemen ardından da 2053 yılı için sıfır atık karbon hedefini açıkladı. Dolayısıyla, artık iklim ve sürdürülebilirlik boyutu da enerji politikalarının merkezine oturmuş oldu. Bu ihtiyaçlara cevap verebilecek yol ise enerji dönüşümü. Bunun da ana unsuru yenilenebilir enerji potansiyelinin olabildiğince artırılması, kullanılması, enerji verimliliği yoluyla talebin azaltılması, temiz modern teknolojiler kullanılarak da bu dönüşümün hızlandırılması. Belirsizliklerden çıkmak da yenilenebilir enerji potansiyelini mümkün olduğu kadar hızlandırmaktan geçecek. Türkiye’de bu açıdan çok avantajlı potansiyele sahip. Bu anlamda, YEKA ihaleleri yenilenebilir enerjinin geleceği, Türkiye’de bu sektörde çalışanların geleceği ve ekonominin refahı, iklimi için kritik bir öneme sahip. Biliyorsunuz ki daha öncesinde rüzgarda, 10.500 MW’ lık, güneşte ise 7.500 MW’ lık kurulu bir güce ulaştık. Biz YEKA’ lar ile ilerleme sağlamak durumdayız bu nedenle ihalelerin önümüzdeki dönemde koşullarının iyi belirlenmesi şart” olması gerektiği hakkında açıklamalarda bulundu.

TEİAŞ Planlama Dairesi Başkanlığı İletim Planlama Müdürü Necip Fazıl Bakır, “Bakanlığımızın iş birliği ile altyapıda önceden planlama sağlanırsa ve son teknolojiler ile geliştirilirse çalışmalar da o kadar hızlı yürür. Yapılan planlamalar, güçler değiştikçe sahalarda belirsizlikler oluşuyor bu nedenle önceden yapılan altyapı planlamalarıyla bunun önüne geçilebilir. YEKA’ lardan bırakılan kapasiteler rüzgar güç artışlarına, hibritlere, lisanssız projelere tahsis ediliyor. Bunun ötesinde yeni kapasitelerin ne kadar olacağı önemli konular arasında. Yenilenebilir enerjinin artışı ile birlikte üretim kaynaklarının yeterliliği ve şebeke esnekliğine dair çalışmalar ve 5-10 yıllık analizler yapıyoruz. Bunlar yapıldıktan sonra, gelecek yıllar için kapasiteler ya da hangi bölgelere ne kadar kapasite verilebileceğini göreceğiz. Zaten mevcut durumda da bizim güneşte toplam kapasite tahsisimiz 28 GW’ı geçti. Kurulu gücümüzün de 8 GW’ lar seviyesinde olduğunu düşünürsek daha yapılan, yapımı devam eden ve yapılacak 14 MW’ lık bir güç var. Rüzgarda da benzer durumlar söz konusu. Kurulu gücümüz 10.800’lere yaklaştı. Kapasite tahsisleri ile 18 bini geçmiş durumda. Zaten devam eden 8 bin MW’ lık bir kapasite var. Tüm bunlar dikkate alınarak analizler kapsamında belirlenen kapasiteler ile önümüzü biraz daha görebilecek duruma geleceğiz” şeklinde açıklamalarını yaptı.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 

Genel

Net sıfır yolunda İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı: Emisyonları 100 milyon ton azaltmak

Published

on

By

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde devam eden Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP 28) kapsamında Dünya Bankası tarafından “Türkiye’yi Güneş, Rüzgar ve Akıllı Şebekelerle Dönüştürmek: Net Sıfıra Doğru Yeni Hedefler” paneli düzenlendi. Panele bir video mesaj gönderen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 2024-2030 yıllarını kapsayan İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında emisyonları 100 milyon ton azaltmayı hedeflediklerini söyledi. Bu planın iddialı olduğu ve ciddi sınamalarla karşı karşıya olduğumuzu belirten Bakan Bayraktar, “Ancak uluslararası toplumla ve bilhassa finansal kuruluşlar ve yatırımcılarla birlikte tüm bunları başarabiliriz. Enerji sektörüne yapılan yatırımlar Türk halkına istihdam ve refah temin ederken diğer ülkelere de enerji dönüşümü için güçlü bir model sunmaktadır” dedi. Net sıfıra doğru yeni hedefler açıklayan Bakan Bayraktar, “Yenilenebilir kaynaklardan faydalanmak, daha çok yenilenebilir için iletim altyapısını geliştirmek ve tüm sektörlerde enerji verimliliğini artırmak üzere üç temel alana odaklanıyoruz” diye konuştu.

Yenilenebilir enerji kurulu gücü 2035’e kadar 60 GW’a ulaşacak

Türkiye’nin sürdürülebilir enerji çözümlerindeki kararlılığına vurgu yapan Bayraktar, “Burada önemli bir başarımızı sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyorum. Bugün itibarıyla toplam kurulu kapasitemiz 106 gigawatt seviyesini aşarken yenilenebilir enerjinin payı yüzde 55’e ulaştı. Bu tablo Avrupa’da 5. dünyada ise 12. olan Türkiye’nin sürdürülebilir enerji çözümleri noktasındaki kararlılığını gözler önüne sermektedir. Projeksiyonlarımız da ülkemizin 2035’e kadar toplam kurulu gücünü, 60 gigawatt yenilenebilir enerji üretim kapasitesi dahil 190 gigawatt seviyesine çıkaracağını gösteriyor” açıklamasında bulundu.

Dünya Bankası’ndan finansman

Bakanlık olarak özel sektör ve uluslararası yatırımcılarla birlikte çalışarak yenilenebilir enerjiyi çok daha üst seviyeye taşımaya gayret edeceklerinin altını çizen Bakan Alparslan Bayraktar, “Elbette bunun için de ciddi yatırım gerekiyor. Dünya Bankası’yla görüşmelerimiz devam ediyor. Kendileri, bakanlığımız ve özel sektör aktörleriyle birlikte bu plana finansal ve teknik destek verme taahhüdünde bulundular. Enerji dönüşümü, şebekeyi sürekli geliştirmek anlamına geliyor. Bu nedenle güçlü enterkonektiviteye sahip, yenilenebilir kapasitesinde beklenen artışı kaldırabilecek Yeşil Şebeke’yi kurma çabası içerisindeyiz. 2030’a kadar şebekeye 10 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bu alanda özel sektörün kritik bir rol üstlendiğini dile getiren Bayraktar, “Gerekli altyapının kurulmasının yanı sıra bakanlık olarak mevcut politikaları değiştirmeyi ve böylece ihtiyaç duyulan özel yatırımı destekleyecek bir ortam oluşturmayı değerlendiriyoruz. Burada özel sektör kritik bir rol üstlenmektedir. Dolayısıyla özel aktörlerin rekabet gücünü artırmak önemli olacaktır” diye konuştu.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Genel

COP28, doğa için küresel finansmanı ve birliği harekete geçiriyor

Published

on

By

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında gerçekleştirilen Dünya İklim Eylemi Zirvesi, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde başladı. BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Khalifa Al Mubarak, COP28’den COP30’a kadar iklim eyleminde doğanın rolünü pekiştirerek, 1.7 milyar dolarlık doğa koruma finansmanını açıkladı. Birleşik Arap Emirlikleri’nin doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını belirten Al Mubarak, Gana hükümetinin ‘Dirençli Gana’ planına ilk etapta 30 milyon dolarlık bir yatırım yapacaklarını açıkladı. Liderlerin, yerli halk ve yerel toplulukların geçim kaynaklarına ve kalkınma hedeflerine yatırım yapmanın kritik önemini vurgu yaptığı zirvede, Belem’deki COP30’a doğru entegre doğa-iklim eylemi için ortakları ve kaynakları harekete geçirecek bir BAE-Brezilya ‘COP-to-COP’ ortaklığı duyuruldu.

İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapıldığı BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı, BAE’nin ev sahipliğinde başladı. Bu yıl 28’incisi düzenlenen ve 12 Aralık’a kadar sürecek olan konferansın ana gündeminde, 2015 yılında Paris’te anlaşmaya varıldığı gibi küresel ısınmayı 1,5 derecede sabit tutma amacının canlandırılması ve hükümetlerin iklim eylemi vaatlerini daha kapsamlı hale getirecek bir anlaşmaya varılması yer alıyor.

Zirvede konuşan COP28’in BM İklim Değişikliği Üst Düzey Sorumlusu Razan Khalifa Al Mubarak, “Doğanın tam ve en bütüncül haliyle iklim eyleminin bir önkoşulu olarak tanınmasını, desteklenmesini ve finanse edilmesini sağlamak COP28 Başkanlığı için bir öncelik olmuştur. Devlet dışı aktörlerin desteği ve finansmanıyla birleşen bu olağanüstü siyasi liderlik, doğanın sadece bu görev için değil, gelecekteki tüm görevler için temel rolünün kanıtıdır” dedi.

Zirvede devlet başkanları, Paris Anlaşması ve kısa süre önce kabul edilen Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’ni hayata geçirmek üzere doğa-iklim eylemine odaklanan ulusal ve bölgesel yatırım planlarını ve ortaklıklarını açıkladı:

– BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Al Mubarak, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Gana’nın ‘Dirençli Gana’ planına 30 milyon dolarlık ilk yatırımla birlikte doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını açıkladı. ‘Dirençli Gana’, Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo tarafından Kanada, Singapur, Amerika Birleşik Devletleri ve LEAF Koalisyonu gibi diğer özel sektör uyumlu girişimlerden gelen 80 milyon dolarlık ek destekle başlatıldı ve son olarak BAE’nin 30 milyon doları eklendi.

– Tonga Başbakanı Siaosi ‘Ofakivahafolau Sovaleni, 2030 yılına kadar ülkelerin sularının ve münhasır ekonomik bölgelerinin yüzde 30’unun korunmasını amaçlayan ve ay yüzeyinden daha büyük bir alanı temsil eden ‘Unlocking Blue Pacific Prosperity Plan’ için Bezos Earth Fund’dan Gelişmekte Olan Pasifik Küçük Ada Devletleri’ne (P-SIDS) 100 milyon ABD doları finansman sağlanacağını duyurdu.

– Aralarında Bloomberg Philanthropies, Builders Vision ve Oceankind’in de bulunduğu bir grup hayırsever, Okyanus Direnci İklim İttifakı (ORCA) kapsamında, hassas deniz alanlarının korunmasını, okyanus temelli azaltım çabalarını ve iklim etkileri üzerine araştırmaları hedefleyen 250 milyon dolarlık yeni finansmanı duyurdu.

– Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, doğrulanabilir karbon kredisi işlemleri yoluyla koruma ve yerel kalkınmanın özel finansmanını teşvik etmek amacıyla Papua Yeni Gine için 100 milyon ABD Doları, Kongo Demokratik Cumhuriyeti için 60 milyon ABD Doları ve Kongo Cumhuriyeti için 50 milyon ABD Doları olmak üzere 3 orman finansman paketi açıkladı.

– Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo ve Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre, Endonezya’nın öncü FOLU Net Sink 2030 planını desteklemek üzere 100 milyon dolarlık bir ortaklığı açıkladı.

– Asya Kalkınma Bankası, OPEC Fonu, Suudi Arabistan, AFD, Fransa ve Yeşil İklim Fonu bünyesindeki ASEAN Katalitik Yeşil Finansman Aracı ile birlikte, 2030 yılına kadar doğa odaklı iklim projelerine 2 milyar ABD doları daha ek özel finans sermayesi seferber etmek amacıyla kalkınma ortaklarından 1 milyar ABD doları seferber etmeyi taahhüt eden yeni bir girişim olan Doğa Finans Merkezi’ni duyurdu.

145 ülkenin 2030 yılına kadar orman kaybını ve arazi bozulmasını durdurmayı ve tersine çevirmeyi kabul ettiği COP26’nın Glasgow Liderler Deklarasyonu’nu pekiştiren bu doğa-iklim planları; 196 ülkenin 2030 yılına kadar toplam doğa kaybını durdurmak için ortak bir çerçeve üzerinde anlaştığı dönüm noktası niteliğindeki Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi de dahil olmak üzere önceki taahhütlerde ilerlemeyi teşvik ediyor. Uyum maliyetlerinde 104 milyar ABD doları tasarruf sağlayabilecek doğa kaybının ele alınması, 2030 yılına kadar ihtiyaç duyulan CO2 azaltım eyleminin yüzde 30’undan fazlasını sağlama potansiyeline sahip. Ayrıca, küresel GSYH’nin yaklaşık yüzde 50’si doğrudan veya dolaylı olarak doğaya ve diğer ekosistem hizmetlerine bağlı olduğundan, doğal ekosistemlerin korunması ve restorasyonu, yaklaşık 395 milyar daha fazla iş yaratma ve geçimleri doğrudan doğaya bağlı olan 1 milyar insanı koruma potansiyeli ile ekonomik refahı destekliyor.

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Genel

AB, Net-Sıfır Sanayi Yasası’ndaki tutumunu oyladı: Avrupa’da üretilen temiz teknolojiler artırılacak

Published

on

By

Dünya standartlarında bir rüzgar endüstrisine sahip olan Avrupa’nın, iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşabilmesi için 2030 yılına kadar her yıl yaklaşık 30 GW yeni rüzgar santrali kurması gerekiyor. Avrupa rüzgar tedarik zinciri ise, enflasyonist baskılar, rüzgarın genişleme hacimlerindeki belirsizlik ve zayıf ihale tasarımları ile mücadele ediyor. Tüm bunlar, AB’nin enerji güvenliği ve iklim hedeflerine ulaşmak için yeni üretim tesislerini planlama ve bunlara yatırım yapma kabiliyetini zayıflatıyor.

Temiz teknolojilerdeki üretimini güçlendirmek ve genişletmek için bu yılın başlarında Net Sıfır Sanayi Yasası’nı (NZIA) sunan Avrupa Parlamentosu, geçtiğimiz Salı günü Avrupa Komisyonu ve üye devletlerle Net-Sıfır Sanayi Yasası (NZIA) müzakerelerindeki tutumunu oyladı. Parlamento’nun pozisyonunu hazırlayan MEP Christian Ehler, Sanayi, Araştırma ve Enerji Komitesi’nde (ITRE) Avrupa’nın iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşması için güçlü bir Avrupa rüzgar endüstrisini destekleyen öneri sundu. Avrupa rüzgâr endüstrisi tüm Parlamento üyelerini ITRE görevlerini desteklemeye çağırdı.

Konuyla ilgili değerlendirme paylaşan WindEurope’un açıklamasında, Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa’da üretilen temiz teknolojilerin artırılması için oy kullandığı belirtildi. Değerlendirmede görüşlerine yer verilen WindEurope Baş Politika Sorumlusu Pierre Tardieu, “AB, Yeşil Mutabakatı Avrupa’da üretilen rüzgarla gerçekleştirmek istiyor. Yarın Parlamento, Avrupa rüzgâr tedarik zincirini güçlendirerek tam da bunu yapacak somut tedbirleri kabul edebilir. Açık attırma tarifelerinin daha yüksek girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi, Avrupa pazarında adil rekabetin sağlanması ve ‘dibe doğru yarış’ ihalelerine karşı çıkılmasına yardımcı olacaktır. Bu doğru bir hareket tarzıdır. Bu bir güvenlik, istihdam ve özerklik meselesidir” ifadelerini kullandı.

İhalenin Avrupa tedarik zincirinin genişlemesini desteklemesi gerekiyor

ITRE tutumu, rüzgar enerjisi ihale tasarımında önemli değişiklikler içeriyor. İhaleler için açık ve zorunlu ön yeterlilik kriterleri belirleniyor. Bu, Avrupa’nın kritik enerji ve şebeke altyapısının siber saldırılar için kolay bir hedef olamayacağını garanti edecek siber güvenlik ve veri varlığına yönelik yeni kuralları içeriyor.

Geliştiriciler büyük offshore projeleri iptal etmek zorunda kaldı

WindEurope’un paylaştığı değerlendirmede, konuyla ilgili şu açıklamalar yer alıyor: “ITRE Komitesi bir enflasyon endeksleme mekanizması da önerdi. Yetersiz endeksleme şu anda büyük bir sorun. Rüzgar geliştiricileri bu yüzden büyük açık deniz rüzgar projelerini iptal etmek zorunda kaldı. Belirli bir fiyatla ihale kazanmışlardı; ancak daha sonra yüksek enflasyon türbinleri ve bileşenlerini çok daha pahalı hale getirerek rüzgar enerjisi projelerinin ekonomik uygulanabilirliğini riske attı. Rüzgar enerjisi ihalelerinin girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi bu mali açığın kapatılmasına yardımcı olacak ve projelerin devam edebilmesini sağlayacaktır. Bu tür bir endeksleme mekanizması, tüm tedarikçi sözleşmelerinin imzalanması için gereken süre boyunca geçerli olacaktır.”

Müzakereler 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek

Nihai müzakerelerde kabul edilen tedbirlerin tedarik zinciri esnekliğine, teknolojiye ve amaca uygun olmasının kritik önem taşıdığına vurgu yapılan değerlendirmede, şu ifadeler kullanıldı: “ITRE Komitesi ayrıca üye devletlerin ihalelerinde negatif ihale vermeyi bırakmalarını istemektedir. Bu, rüzgar santrali geliştiricilerinin bir rüzgar santrali inşa etme hakkı için hükümetlere ödeme yapmak zorunda olduğu durumdur. Bazı hükümetler, hızlı para kazanmanın bir yolu olarak ihalelerine negatif ihale uygulamasını getirdi; ancak negatif ihale sadece AB’nin enerji dönüşümünü daha pahalı hale getirir. Geliştiriciler için tedarik zincirine ya da elektrik tüketicilerine yansıtılması gereken ek maliyetler yaratır ve negatif ihale turlarında ödenen para, şirketlerin diğer rüzgar enerjisi projelerine yatıramayacağı paradır. Konsey’in şimdi Net Sıfır Sanayi Yasası’na ilişkin müzakere yetkisini de tamamlaması gerekiyor. Üçlü görüşmeler, yani Avrupa Parlamentosu ve üye devletler arasında Avrupa Komisyonu’nun desteğiyle nihai bir anlaşma üzerinde yapılacak müzakereler, 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek. Nihai müzakerelerde, kabul edilen tedbirlerin ince ayarlarının yapılması ve tedarik zinciri esnekliği yaklaşımının teknolojiye özgü ve amaca uygun olması kritik önem taşıyacaktır.”

Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz? Şimdi kayıt olun.

  E-Bülten'e kayıt olun
E-Posta:
 
Continue Reading

Trendler

Copyright © 2011-2018 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com