Connect with us

4. İzmirRüzgar buluşması

Yayın tarihi:

-

Bu yıl dördüncüsü düzenlenen İzmirRüzgar Buluşmalarına Rüzgar Enerjisi Dergisi olarak bizler de katılım gösterdik. Etkinliğe sektörün önemli temsilcileri ve firma yetkililerinden oluşan yaklaşık 55 kişi katılım gösterdi.

Sektörün önemli bileşenlerinin bir araya geldiği buluşmada, başta Demirer Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erol Demirer, TÜREB Başkanı M. Serdar Ataseven ve Ateş Wind Power firmasından Türker Murat olmak üzere pek çok konuşmacı görüşlerini paylaştı.

Bu türden buluşmalar ve sektörde yer alan firmaların bir araya gelerek bir rekabet ortamından ziyade ortak akıl geliştirerek mevcut sorunlara nasıl çözüm bulunabileceğini tartıştığı etkinlikler sektör adına son derece yararlı olmaktadır. Dileğimiz bu tür iletişim yoğun buluşmaların daha çok desteklenmesi ve sektöre fayda sağlamasıdır.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Aydın Yalçın konuklara katılımlarından dolayı, organizasyonda katkısı bulunan Görkem Teneler ve Alper Kalaycı’ya de vermiş oldukları destekten dolayı teşekkür etti ve şunları söyledi: “Geride bıraktığımız 2017 yılının ikinci yarısı sektörümüz açısından oldukça hareketli geçti. YEKA RES öncesi 710 MW’lık ihale, 1.000 MW’lık YEKA ihalesi ve yılın son haftasında da 2.130 MW’lık ihale ile beraber toplamda 3.840, yaklaşık 4.000 MW’lık bir rüzgâr santrali ihalesi gerçekleşti.

Kasım ayında TÜREK’te yapılan toplantıda da Enerji Bakanı’mız 2020 yılı sonrası YEKDEM’in devam etmeyeceği açıklaması sektörde büyük bir merak uyandırdı, YEKDEM’in nasıl devam edeceğine dair. 2018 yılının ilk çeyreğinde de deniz üstü/offshore rüzgâr santrali ihalesi yapılacağı duyuruldu ve yerler açıklandı. Nisan 2018’de alınması planlanmış olan başvurular 2 yıl sonrasına Nisan 2020’ye ertelendi. Bütün bu yoğun gelişmeler arasından YEKDEM’i konuşmaya karar verdik. YEKDEM: YEK destekleme mekanizması yürürlüğe girdi. 31.12.2020’ye kadar işletmeye girenler için. Sektörümüzün sürdürülebilir olması için nasıl bir destekleme mekanizması olmalı? 2017 yılındaki bütün bu gelişmeler sonrasında sektörümüzün geleceği ve YEKDEM nasıl olmalı?”

Daha sonra söz alan Erol Demirer ise şunları belirtti: “Önceden bir sorun vardı bize ne soracaklarını bilmiyorlardı ama onay vermek için soracak bir şeyler arıyorlardı ki ona göre onay verelim diye. Yani balta girmemiş ormandaydık ama şimdi İstanbul trafiğinde gidiyoruz. Bugün şöyle bir kolaylık da var mesela, o zaman ilk santrali kime satacaksınız dedikleri zaman biz kendi fabrikamıza kurmuştuk.

O zaman ürettikten sonra santral şebekeye verirken %6,5 kesiliyordu, fabrika tarafından alınırken %6,5 daha kesiliyordu. Toplam %13 iletim ve dağıtım masraflarına gidiyordu. %87 net bize kalıyordu. Şu andaki fiyatlara bakıyorum piyasadaki fiyatlar 17 kuruş, tüketiciye satılan KDV hariç 40-45 kuruş civarında. Şu anda iletim ve dağıtım fiyatları enerjinin fiyatının tüketiciye kadar giden yolda yarısından fazlasını aldı.

Tabii ondan sonra büyük projelerde bir tanesini yap-işlet-devret yaptık daha sonra yap-işlet-devret kalktı. Büyük projelerin finansmanı olmuyordu. İşte YEKDEM mekanizması beklendi.

2005 yılına kadar pek bir ilerleme olmadı. İlk senelerde piyasanın fiyatı YEKDEM’in fiyatından daha yüksekti. Dolayısıyla YEKDEM sadece garantili olarak oluyordu.

Sonra piyasa fiyatları yavaş yavaş bu dağıtım şirketlerine verilen kesintilerden sonra piyasa fiyatı YEKDEM’in altında kaldı. Zaten bunu 1-2 sene içerisinde fark eden herkes YEKDEM’e geçti.

Tabii YEKDEM içinde ilk YEKDEM kanununda olmayan büyük hidroelektrik santralleri de var, o da işin yükünü büyütüyor. YEKDEM karşıtı olanlara hepimize çok büyük sorunlar yaratıyor.

YEKDEM Türkiye’de sanayinin gelişmesine çok yardımcı oldu. İlerleyen senelerde yerli katkı da geldi. Piyasa iyi gidiyordu, hani tek derdimiz izinlerdi. Ama YEKDEM ilk sefer 2015’e kadardı. 2020’ye kadar uzatıldı, şimdi gene yolun sonuna geliyoruz. Şu anda yeni yapılan projeler, şu anda başlayanlar son ihalelerde olanlar YEKDEM’e yetişmeyecekler.

Dolayısıyla piyasaya çıktıklarında şartların ne olacağını bilmiyorlar, o belirsizlik.

Bir de enerjide geçmiş yıllarda doğal gazla karşılaştırıyordum rüzgârı. Doğal gazda enerji üretimi maliyetinin %30 yatırım %10 işletme %60 yakıt. Rüzgârda %10 işletme %90 yatırım. Yani rüzgârcı parayı en başta koyuyor, doğal gazcı en azından şartlar kötü gittiğinde santrali durdurur ve o %60 tasarruf eder. Rüzgârcıysanız belirsizlik veya belirli olması önümüzü görmek çok önemlidir.

Bu 2020’ye artık dediğim proje geliştirme zamanından daha az kaldığı için zamanı geldi.

Bakıyorum ihalelerde çok iddialı fiyatlar veriliyor. Benim aklımın ermediği fiyatlar veriliyor aslında. Pratiğe bakıyoruz ilk santral mesela hiç YEKDEM’e girmemişti, ikinci santral de 10 yılını doldurdu. O da YEKDEM’den çıktı, şu anda piyasaya satıyoruz. Fiyat bayağı düştü tabii, ilk orijinal santralin kredisi de bittiği için iadenin kredisini ödüyoruz. Kredi ödenmediği için faiz olmadığı için çok ufak bir kısmı olduğu için dönüyor.

Bu piyasa fiyatlarına pek dönmez gibi görünüyor. Bir de eksi fiyatlar da var. Artık tabii herkes türbin fiyatları düşecek daha iyi olacak diyor ama.

Bize YEKA anlaşmasından 2 hafta sonra Siemesn’çiler gelmişti. Dedik ki, bize 3,48 kurtaracak türbin fiyatı verin, bu türbini daha yapmadık ama yetiştireceğiz dediler.

Şu anda biri orta atacak herkes depara geçiyor ama orta gelmezse futbolcular ofsayta düşecek ama gelirse de golü atacaklar tabii. Biz o riske girmedik, bu yeni ihalelerde pek bir şey kazanmadık. Son çeyrekte olduk.

Ama işte türbin fiyatları her gün ucuzluyor, bakalım. Yerli katkının 2020’de ne olacağı net değil, belirsiz. Ama hükümet yerli üretimi desteklemek istiyor herhalde, yerli katkıyı destekleyecek kurallar çıkaracak ama şu anda o kurallar yok böyle bir belirsizlik var.

Ama yenilenebilir enerji geleceğin enerjisi. Devamı gelecek bir şeyler mutlaka olur.

Tam o anda yatırımda olanlar biraz sevinirler. Zaten önde olan ya kazanır ya da kaybeder. Oturanın kazanma şansı yok böyle şeylerde. Yatırımcının biraz riske de girmesi lazım. İşte Türkiye’nin belirsizliğinin kredibilitesinin, kredi notunun yükselmesi çok önemli, çok fark ediyor. Çünkü dediğim gibi %90 en baştan yapıyoruz. Yani rüzgârın biraz üretim az oldu borcu 10 senede değil 12 senede ödersiniz. Ama faizle yarışamıyorsanız, borç azalmıyorsa 10 sende %10 ödemeniz lazım ötekini de %8 ödemeniz lazım ama faizle çok yük binerse seneden seneye borcu azaltamıyorsanız artık önü tıkanmıştır.

Ben offshore ihalelerini de merak ediyorum. Offshore eskiden çok pahalıydı, şimdi biraz daha ucuzladı. Türkiye’de de şey var, değil offshore, denize yakın santrallerde bile radarı engelliyorsunuz diye biz çok türbine izin alamadık. Bu türbinleri koyarsanız biz Yunanları göremeyiz diyen sorunlar çıkabilir. Bilmiyorum işte yani kritik olmayan körfezin içine falan konması lazım. Offshore daha büyük bir macera olarak görüyorum.”

Ardından soru cevap kısmına geçildi. 2023 ve 2030 kurulu güç tahmini sorulan Erol Demirer, “Şu an da bayağı hız kestik. Her sene %25-30 yaparken bu son sene %13 civarında büyüdük. Yeni projelerin gelişmesi çok uzun sürüyor. 2023’de belli olmaz, kuralları bir değiştirirler uçar bir değiştirirler kalır. Bu gidişatta 2023 11 bin, 12 bin MGW gibi gidiyor. Ama şartlara göre rüzgârın nasıl estiğine bağlı. Yelkenli gibiyiz arkamızdan eserse yol alırız, karşımızdan eserse kalırız.”

Ardından Serdar Ataseven söz aldı ve şunları söyledi: “Sayın bakanın açıkladığı offshore YEKA ile ilgili Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’nde bir çalışma var şu anda, onun şartnamesi üzerinde çalışılıyor. Ama bir taraftan da ikinci onshore YEKA üzerinde de çalışılıyor. Mayıs sonuna kadar ya da Haziran başı gibi taslak offshore YEKA’yı sektör paydaşlarına, görüş almak üzere sunulacağı belirtilmişti. Daha sonra Haziran sonu Temmuz gibi belki Eylül’e de sarkabileceği ifade edilmişti. Tabii sayın bakan bunları ifade ettiğinde seçim kararı alınmamıştı. Ne derece etkili olur onu bilemiyorum.

Bunun dışında 2020 sonrasıyla ilgili düzenlemelerde, sayın bakanın ifade ettiği gibi Türkiye Rüzgâr Enerjisi Kongresi’nde açıkladığı gibi destekleme mekanizması olmayacak.

Biz de TÜREB olarak bunun yerine nasıl bir düzenleme getirebiliriz diye bir çalıştay düzenledik Ankara’da. Bu çalıştay neticesinde bir komisyon belirledik. Komisyon üyelerinin birkaçı da aramızda, onlar bir çalışma yürütüyorlar.”

Daha sonra söz alan Türker Murat ise 20.000 m2 kapalı, 200.000 m2 açık alana kurulu fabrikalarında Enercon ve GE başta olmak üzere tüm üreticilere kule imalatı yaptıklarını belirtti. Firma adı olarak Ateş Wind Power’ı benimsedikleri yeni dönemde sadece kule üretimi değil kule tasarımı da yapacaklarını belirten Murat, %80’lik bir ihracat rakamı hedeflediklerini belirtti. Sırbistan’da inşa edilen ve dünyanın en büyük onshore santrallerinden birine tedarik sağlayacaklarını belirten Murat, kule ve kanatların aynı gemide nakliyesiyle bir yenilik yapılacağını ve jeneratör imalatı için başlangıç görüşmeleri yaptıklarını belirtti.

Toplantı ikili ve sektörel platform görüşmeleri ile devam etti ve 5. toplantının yılın son çeyreğinde yapılması dilek ve önerileri ile sonuçlandı.

Genel

Kamu Görevini Engelleyenler 5 Yıla Kadar Hapis cezası alabilir

Yayın tarihi:

-

Yazar

Dicle Elektrik Uzun Yıllar Borcunu Ödemeyip Şiddete Başvuranları Mektupla Uyardı;

Dicle Elektrik, dağıtım bölgesinde 27 milyar TL’yi aşan elektrik borcunu uzun süredir ödemeyen ve bununla birlikte görevlilerin çalışmalarını engelleyenlere karşı hukuk mücadelesi vermeyi sürdürüyor. Sorumluluk bölgesinde yer alan 6 ilde kamu hizmeti yürüten dağıtım şirketi, başta Şanlıurfa ve Mardin olmak üzere borçlu sulama abonelerini bu kez engellemelerden dolayı 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabilecekleri konusunda uyardı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 6 ilinde elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik’ten, başta Şanlıurfa ve Mardin’deki çiftçilerin 27 milyar TL’yi aşan elektrik borçlarının ödenmemesiyle ilgili olarak yeni bir açıklama yapıldı. Tarım sezonu öncesi “borcunu ödemeyene elektrik verilmeyecek” uyarısında bulunan Dicle Elektrik, borçlu abonelere bir mektupla önemli yeni uyarılarda bulundu. Mektupta mevzuat gereği elektriği kesilecek olan ancak bu kesintiye kaba kuvvetle karşı koyacak olan abonelerin, TCK’nın ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesine’ dair 113’ncü maddesi uyarınca 5 yıla kadar hapis cezası alabileceği duyuruldu.

İadeli taahhütlü mektupla uyarıldılar
Elektrik borcu bulunan, uzun süredir borcunu ödemeyen ve mevzuat gereği elektriğini kesmeye gelen görevlileri engelleyenlere yönelik gönderilen bu kritik uyarı, her bir borçlu aboneye özel olarak iadeli taahhütlü mektupla yapıldı.

Kamu görevini engelleyene 5 yıla kadar hapis
Aynı mektupta, görevlilere dönük yapılacak her türlü engellemenin TCK’nın 113’ncü maddesinde yer alan ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi Suçunu’ kapsadığına yer verilerek, çalışmaları cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engelleyenlerin, 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabileceği kaydedildi.

18 bin çiftçinin 27 milyar TL borcu var
Dicle Elektrik, bölgede 18 bin tarımsal sulama abonesinin elektrik borcunun 27 milyar TL’yi aştığını açıklamıştı. Söz konusu borcun 15.5 milyar TL’sinin Şanlıurfa’daki 13.000 aboneye, 9.5 milyar TL’sinin Mardin’deki 5.000 aboneye, geri kalanın ise Diyarbakır, Batman, Şırnak ve Siirt’teki tarımsal sulama abonelerine ait olduğunu duyurulmuştu.

Dicle Elektrik tarafından abonelere iadeli taahhütlü olarak gönderilen kişiye özel mektuplarda şu ifadeler yer alıyor:

‘’ Sayın abonemiz;
… tesisat numaralı aboneliğinize ait muaccel olan ………… faturalı borçlara ilişkin olarak ekiplerimiz tarafından 18.03.2024 tarihinde Elektrik Piyasası Tüketici Yönetmeliği‘nin Zamanında Ödenmeyen Borçlar başlıklı 35. Maddesi hükümleri uyarıca kesme işlemi için aboneliğinizin bulunduğu sayaca gelinmiş ancak tarafınızca mukavemet gösterilmesi sebebiyle kesme işlemi gerçekleştirilememiştir. Aynı tesisat ve borca ilişkin ekiplerimiz tarafından tekrar kesme işlemi uygulanacak olup, tarafınızca mukavemet gösterilmesi halinde hakkınızda TCK 113 uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile suç duyurunda bulunacağımız konusunda tarafınıza ihtarda bulunulmuştur.’’

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Enerji sektörünün büyüme için teknoloji yatırımlarına önem verdiğini ortaya koyan KPMG’nin “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırmasına göre enerji sektörü yöneticilerinin yüzde 72’si siber güvenliği de içeren dijital dönüşüm çalışmalarının son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdığını belirtti. Bu oranın diğer sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla olması da dikkat çekti.

KPMG’nin 16 ülke ve dokuz sektörden 2.100 yöneticiyle yaptığı ankete dayanan yeni “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırması enerji şirketlerinin teknolojileri pazarlarındaki zorlukların üstesinden gelmek için kullanabilecekleri bir can simidi olarak gördüklerini ortaya çıkardı. Anket, enerji sektörünün pazardaki zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı olduğunu ortaya koydu.

Ankete göre enerji sektörü katılımcıların yüzde 61’i düzenleme ve güvenliği dijital dönüşümün “ana tetikleyicisi” olarak görüyor. Yüzde 80’i teknoloji biriminin yeni teknolojilerin potansiyelini yönetim kuruluna daha iyi anlatması gerektiğini söylüyor. Yüzde 39’u yetenek eksikliğini dönüşümün ilerlemesinin önündeki en olası engel olarak görüyor. Yüzde 84’ü kurumlarının mevcut teknolojiyi kullanarak ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) taahhütlerini ilerletebileceğinden emin. Yüzde 85’i ise mevcut teknoloji yapılarını kullanarak verimliliklerini artırabileceklerini ve maliyetleri azaltabileceklerini ifade ediyor.

Sektör aynı zamanda teknoloji inovasyonuna bağlı risklerin de farkında. Araştırmaya göre, enerji sektöründen katılımcılar; güven, güvenlik, gizlilik ve esnekliği teknolojik çözümlerine entegre etme konusunda kurumlarının daha proaktif olması gerektiğini tüm sektörlerin ortalamasından 8 puan daha fazla belirtiyor. Ancak sektör, ilerlemenin önünde engellerle de karşılaşıyor. Örneğin araştırma, enerji sektörünün yapay zekâ (AI) uzmanlığı eksikliğinin inovasyon yapma ve rekabetçi kalma kabiliyetlerini etkileyebileceğini söyleyenlerin diğerlerine göre daha yüksek olduğunu da ortaya koyuyor.

 Güvenlik endişeleri gündemin ilk sırasında

Hem düzenleyici kurumlar hem de tüketiciler enerji şirketlerini yakından izlediklerinden araştırmaya katılan enerji yöneticileri düzenleyici yükümlülükler ve güvenlik endişelerini dijital dönüşümlerinin en önemli tetikleyicileri olarak görüyor. Ayrıca, daha güçlü veri gizliliği veya siber güvenliğin hayata geçirdikleri dijital dönüşüm projeleri üzerinde en etkili kullanıcı beklentileri olduğunu da söylüyorlar. Enerji yöneticilerinin yüzde 72’sine göre, siber güvenliği içeren dijital dönüşüm çalışmaları son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdı, bu oran tüm sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla.

 İş güçlerinin oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarına güveniyorlar

Araştırmaya göre enerji sektörü stratejik teknoloji yatırımının gücüne inanıyor, ancak dijital dönüşüm hedeflerini hayata geçirebilecek yeteneklere erişmeye odaklanmaları gerekiyor. KPMG tarafından hazırlanan 2023 Küresel Enerji CEO Görünümü raporu, enerji şirketlerinin yüzde 52’sinin (2022’ye göre 7 puanlık bir artış) yeteneklerini geliştirmek için çalışanlarına daha fazla yatırım yapmak istediğini ortaya koyuyor. Enerji sektöründen katılımcıların çoğu, iş güçlerinin bugüne kadar oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarının kabiliyetlerine güveniyor ve bazı durumlarda bu güvenleri diğer sektörlerin de ortalamasını aşıyor.

“Sektör geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımlarını yapıyor”

KPMG Türkiye Enerji Sektörü Lideri Hakan Demirelli konuyla ilgili şunları söyledi: “Devam eden jeopolitik gerilimlerin, üretken yapay zekânın hızlı yükselişinin ve küresel ekonomik belirsizlik ortamının en çok etkilediği sektörden birisi enerji sektörü. Bu nedenle sektörde faaliyet gösteren şirketler geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımları da yapmaya kararlı olduklarını bu anketimizde gösterdi. Bu yatırımlar, enerji şirketlerinin yenilikçi teknolojileri iyi bir şekilde kullanmasına olanak sağlıyor. Örneğin anketimiz enerji sektörünün, son 24 ayda şirketlerinin kârlılığını veya performansını artırmak için düşük kodlu/kodsuz platformları kullanma olasılığı en yüksek sektörlerden biri olduğunu ortaya çıkardı. Sektörün dijital dönüşüm projelerindeki başarısı ise doğru danışmanlık hizmetleri almaktan geçiyor. KPMG olarak biz de dijital dönüşüm alanındaki derin ve kapsamlı uzmanlığımız ile sektördeki şirketlerin uygun çözümleri başarılı bir şekilde kullanmalarına, inovasyonu artırmalarına ve daha geniş bir dijital dönüşüme başlamalarına yardımcı oluyoruz.”

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

TÜREB ve DEHUKAM ‘Deniz Üstü Rüzgar Mevzuatı İçin İş Birliği Protokolü’ne İmza Attı

Yayın tarihi:

-

Yazar

TÜREB ve DEHUKAM

 Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) ve Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) arasında ‘Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi Mevzuat Çalışmaları alanında İş Birliği Protokolü’ imzalandı.

3 Nisan’da DEHUKAM’ın Ankara’daki merkezinde düzenlenen imza törenine TÜREB Başkanı İbrahim Erden, DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel, DEHUKAM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İsmail Demir, DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara, TÜREB Deniz Üstü Rüzgar Enerjisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman ve her iki kurumun üst düzey temsilcileri katıldı.

Türkiye rüzgar sektörünün çatı kuruluşu TÜREB ile deniz hukuku ve siyaseti alanlarında ülkemizin uzman kurumlarının başında gelen DEHUKAM arasında bir iş birliği protokolü imzalandı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden ile DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel ve DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara’nın imzaladığı protokol ile her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar enerjisi çalışmaları bağlamında mevzuat ve hukuki alanlarda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulacak ve çeşitli ortak proje çalışmaları yürütülecek.

TÜREB ve DEHUKAM 2TÜREB Başkanı İbrahim Erden, deniz üstü rüzgar enerjisi alanında sektörün ihtiyaç duyacağı düzenlemeleri en verimli şekilde yapma hedefiyle oluşturdukları protokol hakkında şunları söyledi: “TÜREB 32 yıl önce Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’de rüzgarla ilgili yatırımların artması, insan kaynağının geliştirilmesi ve bu alanda bilgi birikimi sağlanması amacıyla kuruldu. Tabi o zaman daha dünya genelinde de henüz ticari deniz üstü uygulamaları yoktu. Danimarka’da bile ilk ticari tesisler 2000’li yılların başında hayata geçirilmeye başlandı ve özellikle 2010 sonrası yükselen bir ivmeyle deniz üstü yatırımları artmaya devam ediyor. Ülkemizin uzun ve orta vadeli stratejik enerji planlaması kapsamında deniz üstü rüzgar enerjisi hedeflerini de içeren ‘Türkiye Ulusal Enerji Planı’nın 2023 yılı Ocak ayında açıklanmasıyla paralel olarak bizim de TÜREB olarak bu alandaki yoğun çalışmalarımız başladı. Biliyorsunuz 2035 yılında 5 GW’lık bir deniz üstü rüzgar santralı hedefimiz var. Biz de bu hedef doğrultusunda paydaşlarımızla birlikte Türkiye’de deniz üstü rüzgar alanında da sağlıklı bir mevzuat altyapısını oluşturmak, güçlü bir ekosistem geliştirmek ve bilgi birikimi sağlamak adına iş birlikleri gerekiyor. DEHUKAM bu açıdan devletimizin ve akademinin deniz hukuku ve siyaseti alanında kritik birimlerini bünyesinde bulunduran çok değerli bir kurumumuz ve paydaşımız.  Dolayısıyla, bugün DEHUKAM’la imzaladığımız protokole TÜREB olarak büyük önem veriyoruz. Bu ve benzeri iş birlikleri sayesinde bu alanda ulusal ve uluslararası iş birliği imkanlarının genişleyeceğine, bilgi birikiminin artacağına ve böylece yatırımların ve sanayinin gelişeceğine inanıyoruz; bu vesileyle de DEHUKAM yönetimine iş birliğinin başlangıcı vesilesiyle teşekkür ediyoruz.”

DEHUKAM’ın özellikle deniz hukuku alanında çalışan ve araştırmacı yetiştirmeye odaklanan bir kurum olduğunun altını çizen DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel de “TÜREB zaten kuruluş amacı dolayısıyla güçlü bir sektörel erişime ve ilgili araştırma altyapısına sahip. Yıllar önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, özel sektör ve akademinin vizyonu sayesinde kurulmuş bu birliğin deniz üstü alanında da çalışmasını destekliyoruz. Biz de DEHUKAM olarak denizin dokunduğu her yerde olmak istiyoruz. TÜREB Yönetimi de bu amaçla bizimle bağlantıya geçti. DEHUKAM yönetimi olarak iş birliği ile ortak çalışmaların ülkemize ve deniz üstü rüzgar alanındaki hedeflerimize yarar sağlayacağı düşüncesiyle her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar alanında karşılıklı bilgi alışverişi yaparak birlik ve beraberlik içerisinde çalışmayı hedefliyoruz. Protokolle deniz üstü rüzgâr enerjisi faaliyetlerinde hukuki altyapıya yönelik eğitim konularında TÜREB’e destek olarak ülkemizin bu alandaki ihtiyacını verimli bir şekilde karşılayacak çalışmalar yapmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.

Devamını oku

Trendler