Bizi, yani insanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri de kuşkusuz kişinin kendi sınırlarını bilebilmesidir. Herhangi birimiz henüz 5 kilometrelik koşuyu yeni yeni tamamlarken bir maraton koşusunda başarılı olabilmeyi düşünmeyiz. Aynı şekilde yapay zêka da bir bilgisayarın belirli performans özelliklerini başarıyla yerine getirebilir; ancak sınırlarını da bilmesi gerekir.
Örnek olarak rüzgâr santrallerini ele alabiliriz. Bazı rüzgâr santralleri, kapasiteleri dâhilinde mümkün olduğunca çok enerji üretebilmek için türbin rotasyonunu sürekli güncelleyen ve optimize eden bir yazılıma güveniyor. Colin Parris ve GE Araştırma’daki ekibi de tam olarak burada devreye giriyor. Ekip, yapay zekâyı biraz daha “mütevazı” programlayarak, yazılımın kendi yeteneklerini algılayabilmesini sağlayan daha insani bir teknoloji üzerinde çalışıyor.
Onların “mütevazı” yapay zekâ yazılımları, birçok şirketin türbinlerinin tasarruf etmesine yardımcı oldu; ancak Parris ve ekibi, söz konusu yapay zekânın insani özelliklerini daha fazla nasıl geliştirebileceklerini düşündüler. “Yazılımı nasıl daha ‘meraklı’ hâle getirebiliriz?”
Parris’in yazılımı “mütevazı” olarak nitelendirilmesini sağlayan asıl unsur, yapay zêkanın kendi sınırlarını bilebilmesidir. Şöyle ki bir yapay zekâ, kullanıldığı türbini mevcut hava koşullarına uygun bir şekilde ayarlarken vereceği kararlarda, ancak o türbinin dijital modeli kadar başarılı olabiliyor. Örneğin; beklenmedik bir rüzgâr, mütevazı yapay zêkanın modelleyemeceği şekilde esiyorsa, yazılım bir adım geri atar ve türbini güvenli moda geçirir. Güvenilirliği sağlar; fakat rüzgârı kullanarak yakalayacağı yüksek performanstan da feragat etmek zorunda kalır.
Parris ve ekibi de verimliliği maksimum düzeye çıkarmak için, yazılımın karar verme kabiliyetini ve güvendiği modellerin kalitesini yükseltmek istiyor. “Merak” kısmı da burada devreye giriyor.
Meraklı yapay zekâ, türbinin dijital modelindeki güven seviyesi belli bir aralığın altına düştüğünde devreye giriyor. Modelin sınırlarını olduğu gibi kabul etmek yerine, kesinliğin belirli bir seviyenin altında olmasının nedenini soruyor; dolayısıyla “merak” ediyor. Örneğin, Alaska’nın karlı bir sabahında esen sert rüzgârları düşünün. Model, iki veya üç temel değişkenle ilgili bilgiyi eksik aktarırken, “meraklı yapay zekâ” ise daha fazla veri alabilmek için yazılımını zorlar ve bu da mühendislerin yazılımı nasıl geliştirebileceklerini anlamalarına yardımcı olur. Parris, bu geliştirmenin daha iyiye ulaşmaya çalışan modelin sadece bir parçası olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Bir insan, İngilizce dersinde noktalama işaretlerinde başarılı olmadığını bilir ve bunun üzerine çalışır. Durum da tam olarak buna benziyor.”
Modellerin eksiklikleri açığa çıkarıldığında, GE mühendisleri bu modellerin eksikliklerinin giderilmesini ve modelin daha da geliştirilmesini sağlayabilir. Tahmini becerileri geliştirmenin en etkili yollarından biri, ABD Enerji Dairesi’nin bir parçası olanArgonne Ulusal Laboratuvarıtarafından işletilenler gibi yüksek güçlü simülatörlere bağlanmaktır. Parris ve ekibi de GE yazılımının doğruluğunu artırmak adınaArgonne’ye katıldı.
Parris gibi bir araştırmacı için ulusal laboratuvarlara erişmek, Willy Wonka’nın çikolata fabrikasına altın bir bilet kazanmak gibi. Dünyanın en güçlü süper bilgisayarlarına ve deneyimli fizikçilere ev sahipliği yapan Argonne, tabiat ana üzerindeki en şaşırtıcı hesaplamaları bile başarabilecek simülatörleri tasarlamayı mümkün kılıyor. Burada GE Araştırma ekibi tarafından daha fazla simülasyon çalıştırılabilir ve modeller daha akıllı hâle getirilebilir.
GE Araştırma, yenilenmiş modellerini Güneybatı ABD’deki 40+ türbin sayısına sahip rüzgâr çiftliğinde test edebilir. Bir sonraki adım ise baş mühendislerin gelecek yılki modelleri gözlemlemeleri olacak. Mühendisler, performansların arttığını tespit ederlerse Parris ve ekibi, “meraklı yapay zekâ” modellerini dünyanın farklı farklı rüzgâr çiftliklerinde de kullanabilecek.
Söz konusu geliştirmenin ilk izlenimleri kesinlikle umut verici. Örnek setler, yeni yapay zêka modellerinin enerji üretimini %0,1 – %0,9 oranında destekledi. Oran ilk bakışta çok yüksek görünmeyebilir; fakat bu ondalık sayı, tasarrufta yüz binlerce dolar anlamına geliyor. Tüm bu yükseltmeler ve geliştirmeler, rüzgâr çiftliklerinin üretimden ödün vermeden ekstra güç kazanmalarını sağlayarak daha güvenilir olmasına ve daha fazla enerji tedarik edilebilmesine imkân tanıyor.
Bob Dylan, “Rüzgârın hangi yöne estiğini bilmek için bir meteoroloji uzmanına ihtiyacınız yok.”demişti; görünen o ki Parris ve ekibinin çalışmaları da bu yorumu haklı çıkarıyor. Aslında ihtiyacınız olan tek şey, yapay zekâ ve “biraz” güçlü simülatörler.
“Rüzgârın hangi yöne estiğini bilmek için bir meteoroloji uzmanına ihtiyacınız yok”, Bob Dylan
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.
Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.
Elektrik motoru üretiminin yerli öncülerinden AEMOT, yerli rüzgar türbini üreticisi Aselsan ile generator üretimi konusunda anlaşmaya vardı. AEMOT, yerli rüzgar türbini için 4.7 MW’lık iki adet rüzgar türbini generatorü üretecek.
Türkiye’nin en önemli elektrik motoru imalatçılarından biri olan AEMOT, ‘Türkiye’de üretilmeyen motorları üretme’ mottosunu sürdürüyor. 2020 yılında kurduğu Orta Gerilim Motor ve Jeneratör Fabrikası’yla, bütün proseslerin tek yerde üretildiği bir üsse dönüşen AEMOT, jeneratörlerin verimliliğinde Avrupalı rakipleriyle yarışıyor.
Son olarak, Aselsan mühendisliğinin AEMOT Electric Motors & Generators’un üstün üretim altyapısı ile birleştiği yeni bir projeyi duyuran AEMOT, Türkiye’nin yerli rüzgar türbini üreticisi Aselsan ile 4.7 MW’lık iki adet rüzgar türbini generatorü üretimi üzerine anlaşmaya vardı.
Kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin ihtiyacı olan motor ve generatorleri günümüz teknolojisiyle üretmeye ve geliştirmeye odaklanan AEMOT, bu projelerle birlikte gelişmeye sürekli devam eden Türk sanayisinin geldiği noktayı ve geleceği durumu gösteriyor. Verimli motorlar, yenilenebilir enerji ve elektrikli araç motorları öncelikli alanları olarak belirleyen AEMOT, Türk sanayisi için gereken “dikey üretim” yöntemini rüzgar generatorlerinde de uygulayarak sanayiye öncülük ediyor.
Tecrübesi, finansal ve teknolojik altyapısı ve teknik kadrosu ile uluslararası normlarda faaliyetlerini sürdüren; yenilenebilir enerjide yüksek güvenilirlik, yüksek verimlilik ve yüksek performans hedefiyle Ar-Ge çalışmalarına sürekli devam eden AEMOT, tasarımdan üretime kadar yerli ve milli olan bu projeyle önemli bir başarıya ve ilke imza atıyor.
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.
Rönesans Holding, dünyanın en büyük enerji şirketleri arasında yer alan TotalEnergies ile gerçekleştirdiği Rönesans Enerji ortaklığı sonrasında ilk yatırım için düğmeye bastı. Rönesans Enerji, 189 MW’lık rüzgar enerjisi yatırımı için bu alanda pazar lideri Nordex Grup ile hareket edecek.
Singapur Devlet Yatırım Fonu (GIC), Paris merkezli altyapı fonu Meridiam ve Japonya merkezli ticaret devi Sojitz Corporation gibi ortaklarla hayata geçirdiği başarılı iş birlikleri ile öne çıkan ve Dünya Bankası’na bağlı Uluslararası Finans Kurumu’nun (IFC) da hissedarı olduğu Rönesans Holding’in iştiraklerinden Rönesans Enerji, Almanya merkezli Nordex Grup ile Türkiye’de hayata geçirilecek 189 MW’lık rüzgar enerjisi yatırımı için anlaşmaya vardı.
Müteahhitlik ve yatırım faaliyetlerinin yanı sıra enerji sektöründe de büyümesini sürdüren Rönesans Holding, stratejik büyüme alanı olarak gördüğü yenilenebilir enerjide yatırımlarına devam ediyor. Türkiye’nin yeşil dönüşümüne öncülük etmeyi hedefleyen holdingin grup şirketlerinden Rönesans Enerji, dünyanın en büyük enerji şirketleri arasında yer alan TotalEnergies ile gerçekleştirmiş olduğu ortaklık sonrasında ilk yatırımını hayata geçirmek için lider yenilenebilir ekipman sağlayıcılarından Nordex Grup ile yeni rüzgar yatırımı kapsamında anlaşmaya vardı. Önümüzdeki 5 sene içinde Türkiye’de 2 GW’lık yenilenebilir enerji yatırım planı bulunan Rönesans Enerji, 189
MW’lık ilk yatırımı için Nordex Grup ile hareket edecek.
Nordex Enerji A.Ş. Türkiye, 3.583 MW’ın üzerindeki kurulu gücü ve 917 MW’lık yapım aşamasındaki rüzgar kapasitesi ile 2017 yılından bu yana pazar lideri konumunda. Anlaşma kapsamında Nordex Enerji, yine Rönesans Holding çatısı altındaki Almanya merkezli Heitkamp Industrial Solutions GmbH ile üç proje için sözleşme imzaladı. Rönesans Enerji için Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) modeli kapsamında hayata geçirilen YEKA RES-3 ihalesinin bir parçası olan üç projeye, Nordex tarafından 27 adet N163/6.x tipi 113 metre yüksekliğinde, 163 metre rotor çapında rüzgar türbini temin edilecek.
Dünyanın en uzun ve en derin tren yolu tüneli olan Gotthard Base’i de hayata geçiren Heitkamp Industrial Solutions GmbH, bu projelerde Rönesans Enerji adına EPC (Mühendislik, Tedarik ve Kurulum) yüklenicisi olarak hareket edecek. Projenin ana yüklenicisi olarak Heitkamp, rüzgar santrallerinin inşaat ve elektrik işleri ile 154 kV enerji iletim hatlarının tesis işlerinden sorumlu olacak.
TotalEnergies ile yaptığı ortaklık sözleşmesi ile birlikte 5 yıl içinde Türkiye’ye yaklaşık olarak 2 milyar Euro yenilenebilir enerji yatırım yapmayı planlayan Rönesans Enerji, toplamda 189 MW’lık rüzgar enerji yatırımını içeren anlaşma kapsamında, en büyük kurulumu 84 MW değerinde 12 türbin ile Malatya Sağıluşağı’na yapacak. Bununla birlikte, Çorum Osmancık’da 56 MW’lık 8 türbinin ve Sivas Kayalar’da 49 MW değerinde 7 türbinin kurulumu da tamamlanacak. Türbin ekipmanları, bakanlık ile imzalanan sözleşme çerçevesinde yüksek bir yerlilik oranına sahip olacak. Türkiye’de ticari anlamda satışta olan en yüksek kapasiteli, 7 MW’lık rüzgâr türbinlerinin devreye alınacağı projede; kullanılacak kule, kanat ve jeneratör dahil olmak üzere birçok ekipman Türkiye’de üretilecek. Malatya, Çorum ve Sivas illerinde kurulumu gerçekleşecek ve toplam 189 MW kurulu güce sahip olacak santrallerin 2024 yılı sonunda devreye alınması planlanıyor. Projelerin devreye girmesi ile Türkiye’de yaklaşık 380.000 hanenin elektrik tüketiminin karşılanması ve yıllık yaklaşık 370.000 ton CO2 salımının önlenmesi hedefleniyor.
2040 yılında toplam emisyonu net sıfıra indirmeyi hedefliyor
Rönesans Holding Başkanı Erman Ilıcak ve Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp, geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamada, geleceğe adım atarken sürdürülebilir bir geleceği garanti altına almak için kararlı olduklarını, bu kapsamda 2040 yılında, toplam emisyonu net sıfıra indirmeyi hedeflediklerini, 2030 yılında da 2022 yılına göre emisyonları yüzde 55 azaltmayı taahhüt ettiklerini dile getirmişti.
Rönesans Holding’in net sıfır emisyon yolculuğunda yenilenebilir enerji yatırımlarının çok önemli olacağını ifade eden Rönesans Enerji Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Hatem, “Bu anlaşmayla net sıfır emisyon yolculuğumuz için önemli bir adım atarken, ülkemizin rüzgar enerjisinde hedeflediği yenilenebilir kapasiteye ulaşmasında da etkin bir rol üstlenmiş olduk” dedi.
“Yeşil enerji dönüşümüne öncülük etmeyi hedefliyoruz”
“Rönesans Enerji, bugün itibarıyla bünyesinde barındırdığı 6 hidroelektrik santralı (HES) projesiyle 166 MW’lık kurulu güce sahip bulunuyor. Nordex ile anlaşmaya vardığımız bu 3 yeni projeyle toplam kurulu gücümüz 355 MW’a çıkacak. Yeni dönemde de yüzde 100 yenilenebilir enerji portföyü ile büyümeye devam ederek, Türkiye’nin en büyük 3 yeşil enerji şirketinden biri olmayı hedefliyoruz” diye konuşan Emre Hatem şu bilgileri verdi: “Dünyanın enerjide lider oyuncularından Fransız TotalEnergies ile gerçekleştirdiğimiz ortaklık ile Türkiye’nin yeşil enerji dönüşümüne en etkin oyuncularından biri olma hedefimizde emin adımlarla ilerliyoruz. Rönesans Enerji, yüzde 100 yeşil enerji portföyü ile büyümeye devam edecek; fosil kaynaklı hiçbir enerji üretim santrali geliştirmeyeceğiz. Türkiye Ulusal Enerji Planı’ndaki 2028 yılına kadar gerçekleştirilmesi öngörülen yeşil enerji yatırımlarının yaklaşık yüzde 7’sini TotalEnergies ile birlikte gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu yatırımlar sayesinde yılda yaklaşık 1 milyar metreküp doğalgaz ithalatının önüne geçmiş olacağımız gibi 3,5 milyon ton sera gazı emisyonundan kurtulacağız.”
Bu yeni anlaşmayla ilgili açıklama yapan Nordex Grup CSO’su Patxi Landa, “Türkiye’de pazar lideri olarak konumumuzu güçlendirmek bizim için büyük bir gurur. Türkiye’nin enerji miksinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırmaktaki kararlılığını yeni ve yüksek verimliliğe sahip ürünlerimizle desteklemekten çok mutlu olduğumuzu söylemek isterim” yorumlarını yaptı.
Nordex Avrupa Bölge CEO’su İbrahim Özarslan ise, “Rönesans Enerji ile yepyeni bir iş ilişkisine girdiğimiz için mutlu ve gururluyuz. İmza öncesinde bize gösterilen güven için de Rönesans’a çok teşekkür ediyoruz. İmzaladığımız YEKA RES-3 projeleri en yeni ürünlerimizden biri olan N163/6.X türbinimizi Türkiye pazarında yerlileştirme yolunda çok büyük önem taşımaktadır. Stratejimiz doğrultusunda daha fazla yerli üretime odaklanarak hem Türkiye pazarında sağlam olan yerimizi bir adım öteye taşımayı, hem de tedarik zincirimizi ihracat ağırlıklı bir hale getirmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.
İstanbul Levent’te yer alan merkez ofisi ve İzmir Bornova’da bulunan servis ofisi ve deposu ile çalışmalarını yurt genelinde ve yurt dışında sürdürmeye devam eden Katwind Enerji, 2 iple erişim ekibiyle başladığı servis yolculuğuna, tamamı IRATA ve GWO sertifikalarına sahip 24 kanat teknisyenini bünyesine katarak çalışan kapasitesini üst seviyelere çıkardı. Firma, bünyesinde bulunan biri ‘Asmus AW4.2 L’ ve diğeri ‘WPS Aer 1.1’ olmak üzere iki adet kanat tamir platformu ile Türkiye’deki en uzun kule ve kanat boylarındaki türbinlere hizmet edecek kapasiteye ulaştı.
Teknolojiyi yakından takip ederek, Mayıs ayı itibarıyla güvenilir veri analizleri ve kalite standartlarına uygun ve etkin proje takipleri için bir ERP sistemine yatırım yapan Katwind Enerji, ayrıca sektörde geri kalmamak adına kule tamir işleri için kule tamir platform yatırımı, robotik çözümler yatırımı ve sepetli vinç yatırımını da 2023 planına alarak gerekli adımları attı.
Eğitimlerine hız kesmeden devam eden, teknik eğitimler için sadece saha personeli ile kısıtlı kalmayıp, İstanbul ve İzmir ofis personelini de sektördeki teknik eğitimlere gönderen Katwind Enerji, benzer şekilde idari ve kurumsal alanlarda da tüm ekip olarak eğitimler almaya devam ediyor. Firma bu doğrultuda sağlıklı ve proaktif bir çalışan kimliğine ulaşmayı hedefliyor.
Türkiye’deki çalışmalarının yanı sıra şu an için Fas, Pakistan ve savaş olmasına rağmen Ukrayna’daki faaliyetlerine devam eden Katwind Enerji, yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da daha fazla işverene ulaşarak iş hacmini genişletmeyi öncelikli olarak hedefliyor. Sektördeki firmaların, yatırım yapılırken inşaat esnasında proje aşamalarındaki süreçlerine dahil olarak, işlerin sağlıklı ve sorunsuz gerçekleştirilmesini sağlayan Katwind Enerji’nin servis hizmetleri özetle; kanat, nasel ve kule tamirleri; kanat, kule ve nasel bakım hizmetleri; drone detaylı bakım hizmetlerini kapsıyor.
Detaylı bilgi ve iletişim içinwww.katwind.com web sitesini ve Katwind Enerji İnstagram hesaplarını ziyaret edebilirsiniz
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.