Connect with us

Rüzgar türbinlerinde aerosol yangın önleyici sistemler

Yayın tarihi:

-

Bu sayımızda Ezgil Güvenlik Teknolojileri Satış Müdürü Serhan Kürkçü’yle bir söyleşi gerçekleştirdik. Serhan Bey, aerosol yangın önleme ve baskılama sistemleri alanında Avrupa’nın önemli markalarının Türkiye distribütörlüğünü yürüten Ezgil’in rüzgâr türbinlerindeki yangın risklerine yönelik ne gibi çözümler sunduğunu da bizlerle paylaştı.

Bize kısaca Ezgil Güvenlik Teknolojileri’nden bahseder misiniz?

Öncelikle Ezgil’in kardeş firması HDK’dan bahsedelim. HDK Yangın 2012’den bugüne kadar Aerosol yangın önleme ve baskılama sistemleri üzerine ürün araştırmaları ve Ar-Ge çalışmalarını sürdürmekteydi. Bu geçen süre zarfında, performans ve uluslarası sertifikalar açısından en yüksek standartlara sahip üç Avrupa markasının Türkiye exclusive distribütörlüğünü aldı.

An itibariyle HDK yalnızca Ar-Ge ve lojistik operasyonuna odaklanmışken, Key-Account müşterilere satış ve satış sonrası hizmetlerinin profesyonel seviyede ve doğru konsantrasyonla sağlanması amacıyla Ezgil Güvenlik Teknolojileri’nin kurulmasına karar verildi.

Henüz bir yıl dolmamışken Ezgil’in; Türkiye’nin önde gelen birçok sanayi devi ile önemli boyutlarda projelere imza atarak, küçümsenmeyecek bir başarı hikâyesi yazışına hep birlikte destek verdik.

Kısaca Ezgil’in HDK bünyesinde yer alan üç değerli dünya markası ürün portföyünün, Türkiye’nin gelişmiş sanayi kuruluşlarına satış ve satış sonrası hizmetlerini sunan bir firma olduğunu söyleyebiliriz.

Aerosol yangın önleme ve baskılama sisteminin geleneksel sistemlere göre avantajları nelerdir?

İlk olarak Aerosol yangın önleme ve baskılama sisteminin, diğer geleneksel otomatik gazlı söndürme sistemlerine muadil ve hatta rakip bir sistem olmadığını belirtmek gerekir. Ancak ve ancak yeni jenerasyon yangın önleme sistemi olarak tanımlamak daha doğru olacaktır.

Aerosol sistemin avantajları esasen geleneksel sistemlerin mevcut dezavantajlarından kaynaklanmaktadır. Halihazırda mevcut geleneksel sistem kullanıcılarının yaşadıkları birçok zorluğu Aerosol teknolojisi ortadan kaldırmıştır.

Geleneksel sistemlerin kullanıcılara yaşattığı zorluklar nelerdir?

Geleneksel sistemlerde;

  • Enstelasyon çalışmaları hayli yorucu ve hassasiyet gerektiren, masraflı süreçlerdir. Aerosol sistemlerde kurulum çok hızlı ve basittir.
  • Basınçlı tüplerin periyodik bakım, yeniden dolum ve kalibrasyon gibi devam eden maddi ve manevi yükümlülükleri vardır. Aerosol sistemler 10 yıl bakımsız ve doluma ihtiyaç duymayan bir yapıya sahiptir.
  • Doğaya ve insana zararlı bileşenler içerirler. Aerosol sistemler %100 doğa dostudur.
  • Söndürme sonrası bıraktıkları kalıntıların temizlenmesi hem zaman hem maddi kayıplara sebep olur. Aerosol sistem yüzeyde kalıntı bırakmaz.
  • Elektronik aksamlarda kısa devre ve tahribata sebep olabilir. Aerosol sistemler bu sorunlara sebebiyet vermez.

 

Diğer otomatik söndürme sistemlerine göre aynı zamanda daha tasarruflu bir sistem diyebilir miyiz?

Tabii ki. 10 yıl boyunca müşteriye ekstra bir maliyet yaratmaması bakımından uzun vadede çok daha ekonomik bir çözümdür. Bugün Türkiye’de ciddi tesislerin yeniden dolum, parça değişimi ve bakım maliyetleri azımsanacak bir maliyet kalemi değildir.

Ayrıca aerosol sistemler herhangi bir tüp alanı ve boru tesisatına ihtiyaç duymayan bir ürün olduğu için inşaat ve işçilik masrafı da gerektirmiyor. Aerosol üreteçler kendi gövdelerinden bir sis yayarak söndürmeyi gerçekleştiriyorlar. Bulunduğu ortamda hava sirkülasyonu olmadığı takdirde 30-45 dk. kadar havada asılı kalarak devam etmesi muhtemel yangınları da önlüyor. Bu anlamda tam sızdırmazlık koşulu aramaması; bazı mahaller için ekstra bir inşaat işçiliği masrafından da müşteriyi koruyor. Hatta bazı keşiflerimizde tam sızdırmazlığın imkânsız olduğu alanlar görüyoruz. Bu tip mahaller için ise tek çözüm Aerosol sistemler oluyor.

Tesisler bu sistemi öncelikli olarak nerelerde tercih ediyorlar?

Dünyada yapılan bir istatistiğe göre yangınların %32’si elektriksel sorunlardan kaynaklanıyor. Elektrikten kaynaklı yangınlar, kablo kanalları vasıtasıyla tesislerde çok hızlı ilerleyen yangınlardır. Bu anlamda müşterilerimiz öncelikle, AG-OG Elektrik dağıtım odaları, Kompansazyon Panoları, Trafo odaları ve Jeneratör odalarının korunmasını öncelikli olarak tercih ediyorlar.

Akabinde IT Sistem odaları ve arşivlerin korunmasını önemsiyorlar. Çünkü bilgi ve veri merkezleri de yangın vakalarında korunması gereken en kritik lokasyonlar arasındadır.

Bunların yanı sıra tesisin yangın riski taşıyan önemli üretim alanlarını da hedeflemeli üreteçlerimiz ve kendi bünyemizde geliştirdiğimiz küçük algılama panellerimiz ile koruyabiliyoruz.

Avrupa’da Halon gibi birçok otomatik gazlı söndürme sisteminin yasaklandığını görüyoruz. İnsan sağlığı açısından aerosol sistemlerle ilgili neler söyleyebilirsiniz?

%100 doğa dostu teknoloji bir sistemden bahsediyoruz. Aerosol üreteçler içerisinde katı halde potasyum nitrat barındırır. Aktivasyon esnasında üreteç içerisinde bir reaksiyon gerçekleştirir. Dışarıya 0.5-2.5 mikron kalınlığında potasyum karbonat molekülleri ihtiva eden bir sis yayar. Bu sis solunabilir bir sistir. Canlıların sağlığına herhangi bir zararı yoktur. Diğer gazlı söndürme yöntemleri gibi oksijen deplase mantığı ile çalışmaz. Sisin içerisindeki potasyum atomları yanma reaksiyonunu gerçekleştiren atomları kendine bağlayarak daha kararlı bileşenler oluşturur. Ortamdaki oksijen oranı hiçbir zaman %17’nin altına inmez. Böylece yangın söndürme esnasında mahalde bulunan kişi herhangi bir bayılma tehlikesi ile de karşı karşıya değildir.

Yangın Söndürme Sistemlerinde güvenilirlik için müşterilerin en fazla dikkat etmesi gereken sizce nedir?

Tabii ki uluslararası sertifikalardır. HDK firması sohbetimizin başında da bahsettiğim gibi bu konu üzerinde çok ciddi araştırmalar yapmıştır. Markalarımızın tamamı Avrupa kökenli, Finlandiya, Almanya ve Hollanda menşelidir. Tedarik ettiğimiz ürünlerimizin tamamı VDS, UL, UL Listed, NFPA 2010, EN:9100 gibi dünyada en geçerli sertifikalara sahiptir.

Rüzgâr türbinlerine gelecek olursak aerosol sistemin bu sektördeki ihtiyacıyla ilgili neler söyleyebiliriz?

Rüzgâr türbinlerinin hub, nacelle, şalt, kontrol kabini, trafo gibi yangın riski yüksek alanları vardır. Daha çok yıldırım çarpması veya elektriksel kısa devre gibi yangın senaryoları gerçekleşiyor. Avrupa’da böyle gerçekleşen birçok yangına geçmişte şahit olduk. Bu tip yangınlar çok hızlı ilerleyen ve saniyeler içerisinde müdahale edilmesi gereken yangınlardır. Dikkat ederseniz sistemi anlatırken söndürme değil önleme ve baskılama diye tanıtıyoruz. Kurulacak olan sistem saniyeler içerisinde algılamayı gerçekleştirip aerosol üreteçleri aktive ederek daha yangın başlangıç aşamasındayken baskılayıp ortadan kaldıracaktır. Aksi halde bu kadar yüksekteki bir mahale itfaiyenin ulaşması ve müdahale etmesi durumunda zaten iş işten geçmiş olacaktır. Yurt dışı distribütörlüğünü yaptığımız markaların Avrupa’da rüzgâr türbinlerine uygulama yaptığı çok sayıda projeler var. Ezgil olarak Türkiye’de Rüzgâr Enerjisi santralleri çok önemsediğimiz noktalardır. Geçmiş dönemde enerji santrallerinde ciddi çalışmalar yapmış olan ekibimiz, olası algılama senaryolarının kurgulanması konusunda ciddi bir bilgi birikimine sahiptir.

Son olarak okurlarımıza sektörünüzle ilgili vermek istediğiniz bir mesaj var mıdır?

Yapılmış istatistiklere göre dünya üzerindeki her üç bin tesisten birinde yangın çıkmaktadır. Bu çok korkutucu bir oran gibi görünmese de, şöyle ifade edersek, her bir tesisin sekiz yılda bir kez yangına maruz kalma ihtimali oldukça yüksektir. Ve o gün geldiğinde tesiste mevcut bulunan yangın söndürme sistemi, aktif, yeterli ve doğru senaryolar üzerine kurgulanmış bir düzenek olmalıdır.

Dolayısıyla, bir yangın söndürme sistemi devreye alınmadan önce profesyonel keşif çalışmalarının sahada ve uzman ekipler tarafından yapılması, tüm felaket senaryolarının göz önüne alındığı bir kurgu üzerinde uygulanması gerekir.

“Yangının doğru zamanda önlenmesinin hedef alındığı bir sistemin bedeli, çıkması önlenememiş bir yangının söndürülmesinden daha yüksek maliyetli değildir.”

Devamını oku
Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bilgi Kaynakları

TÜREB ve DEHUKAM ‘Deniz Üstü Rüzgar Mevzuatı İçin İş Birliği Protokolü’ne İmza Attı

Yayın tarihi:

-

Yazar

TÜREB ve DEHUKAM

 Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) ve Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) arasında ‘Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi Mevzuat Çalışmaları alanında İş Birliği Protokolü’ imzalandı.

3 Nisan’da DEHUKAM’ın Ankara’daki merkezinde düzenlenen imza törenine TÜREB Başkanı İbrahim Erden, DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel, DEHUKAM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İsmail Demir, DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara, TÜREB Deniz Üstü Rüzgar Enerjisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman ve her iki kurumun üst düzey temsilcileri katıldı.

Türkiye rüzgar sektörünün çatı kuruluşu TÜREB ile deniz hukuku ve siyaseti alanlarında ülkemizin uzman kurumlarının başında gelen DEHUKAM arasında bir iş birliği protokolü imzalandı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden ile DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel ve DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara’nın imzaladığı protokol ile her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar enerjisi çalışmaları bağlamında mevzuat ve hukuki alanlarda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulacak ve çeşitli ortak proje çalışmaları yürütülecek.

TÜREB ve DEHUKAM 2TÜREB Başkanı İbrahim Erden, deniz üstü rüzgar enerjisi alanında sektörün ihtiyaç duyacağı düzenlemeleri en verimli şekilde yapma hedefiyle oluşturdukları protokol hakkında şunları söyledi: “TÜREB 32 yıl önce Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’de rüzgarla ilgili yatırımların artması, insan kaynağının geliştirilmesi ve bu alanda bilgi birikimi sağlanması amacıyla kuruldu. Tabi o zaman daha dünya genelinde de henüz ticari deniz üstü uygulamaları yoktu. Danimarka’da bile ilk ticari tesisler 2000’li yılların başında hayata geçirilmeye başlandı ve özellikle 2010 sonrası yükselen bir ivmeyle deniz üstü yatırımları artmaya devam ediyor. Ülkemizin uzun ve orta vadeli stratejik enerji planlaması kapsamında deniz üstü rüzgar enerjisi hedeflerini de içeren ‘Türkiye Ulusal Enerji Planı’nın 2023 yılı Ocak ayında açıklanmasıyla paralel olarak bizim de TÜREB olarak bu alandaki yoğun çalışmalarımız başladı. Biliyorsunuz 2035 yılında 5 GW’lık bir deniz üstü rüzgar santralı hedefimiz var. Biz de bu hedef doğrultusunda paydaşlarımızla birlikte Türkiye’de deniz üstü rüzgar alanında da sağlıklı bir mevzuat altyapısını oluşturmak, güçlü bir ekosistem geliştirmek ve bilgi birikimi sağlamak adına iş birlikleri gerekiyor. DEHUKAM bu açıdan devletimizin ve akademinin deniz hukuku ve siyaseti alanında kritik birimlerini bünyesinde bulunduran çok değerli bir kurumumuz ve paydaşımız.  Dolayısıyla, bugün DEHUKAM’la imzaladığımız protokole TÜREB olarak büyük önem veriyoruz. Bu ve benzeri iş birlikleri sayesinde bu alanda ulusal ve uluslararası iş birliği imkanlarının genişleyeceğine, bilgi birikiminin artacağına ve böylece yatırımların ve sanayinin gelişeceğine inanıyoruz; bu vesileyle de DEHUKAM yönetimine iş birliğinin başlangıcı vesilesiyle teşekkür ediyoruz.”

DEHUKAM’ın özellikle deniz hukuku alanında çalışan ve araştırmacı yetiştirmeye odaklanan bir kurum olduğunun altını çizen DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel de “TÜREB zaten kuruluş amacı dolayısıyla güçlü bir sektörel erişime ve ilgili araştırma altyapısına sahip. Yıllar önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, özel sektör ve akademinin vizyonu sayesinde kurulmuş bu birliğin deniz üstü alanında da çalışmasını destekliyoruz. Biz de DEHUKAM olarak denizin dokunduğu her yerde olmak istiyoruz. TÜREB Yönetimi de bu amaçla bizimle bağlantıya geçti. DEHUKAM yönetimi olarak iş birliği ile ortak çalışmaların ülkemize ve deniz üstü rüzgar alanındaki hedeflerimize yarar sağlayacağı düşüncesiyle her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar alanında karşılıklı bilgi alışverişi yaparak birlik ve beraberlik içerisinde çalışmayı hedefliyoruz. Protokolle deniz üstü rüzgâr enerjisi faaliyetlerinde hukuki altyapıya yönelik eğitim konularında TÜREB’e destek olarak ülkemizin bu alandaki ihtiyacını verimli bir şekilde karşılayacak çalışmalar yapmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

Rüzgar enerjisi 2023’te kritik eşikleri aşarak rekorlar kırıyor; GWEC, büyüme tahminini revize ediyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC)

Bir önceki yıla kıyasla yaklaşık %50’lik bir artış yakalayan yenilenebilir enerji kaynakları, 510 GW’lık yeni kurulumla 2023 yılında rekor kırıyor. 40 yıllık birikimin ardından 1 TW kurulu güce 2023 yılında ulaşan küresel rüzgar enerjisi, 2023’te bir önceki yıla göre %50’lik bir artışla rekorlar kırarak kapasitesine 106 GW kara rüzgarı ve 10,8 GW deniz üstü rüzgar kurulumu ekliyor. Bugün 2024 Küresel Rüzgar Raporu’nu paylaşan Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC), 2024-2030 büyüme tahminini (1210GW) %10 yukarı yönlü revize ediyor. 2030 hedefleri için yıllık rüzgar enerjisi kurulumlarının 10 yıl içinde mevcut 117 GW seviyesinden en az 320 GW’a çıkarak 3 kattan fazla artması gerektiğini açıklayan GWEC, konuyla ilgili atılması gereken adımlara raporda detaylı bir şekilde yer veriyor:

GWEC GLOBAL WIND REPORT 2024

Devamını oku

Yenilenebilir enerjideki son gelişmelerin ele alınacağı IRENEC 2024 için geri sayım başladı!

Yayın tarihi:

-

Yazar

Uluslararası Yenilenebilir Enerji ve Çevre Konferansı (IRENEC) 17-19 Nisan 2024 tarihleri arasında İstanbul Beykent Üniversitesi’nde 14. kez düzenleniyor. Hem yüz yüze hem de Zoom aracılığıyla sanal olarak gerçekleştirilerek yenilenebilir enerji sektörünü bir araya getirecek olan konferansa, yüz yüze veya internet üzerinden canlı olarak katılacak olan ziyaretçilerin https://www.irenec.org/kayit/ adresi üzerinden kayıt yaptırması gerekiyor.

Yenilenebilir enerjide son teknolojilerin ve gelişmelerin merkezi olan konferans bu yıl; enerji geçişi, kentlerin ülkelerin ve kıtaların iklim nötr olması için yapılanlar ve yapılması gerekenler, yenilenebilir kaynaklarının entegrasyonu, 2050 Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal), Enerji Dönüşümü 2050, yenilenebilir enerji teknolojileri ve uygulamaları konularına odaklanıyor.

İzlemesi ve kaydolması tamamen ücretsiz olan IRENEC 2024, kayıtlarınızı bekliyor.

Devamını oku

Trendler