Yenilenebilir enerji sertifikası, son tüketiciye, söz konusu miktardaki enerjinin yenilenebilir kaynaklardan üretildiğinin kanıtını sağlayan elektronik bir dokümandır. Yenilenebilir enerji sertifika sisteminin amacı, enerji kullanıcılarına, tüketimleri için gereken yenilenebilir enerji kaynakları arasından seçim yapmalarına imkân tanımaktır. Bu aktif kullanıcı tercihi, yenilenebilir enerji üretiminin kullanımını artırmak için bir inisiyatif oluşturma amacı da taşımaktadır. Avrupa’da, yenilenebilir enerji sertifikası sistemi, Orijin Garantisi (OG) şeklinde adlandırılır. Bir birim OG, 1 MWh miktarda, üretilmiş olan yenilenebilir elektriğe karşılık gelmektedir. Sistem, AB yenilenebilir enerji yönergesi (YÖNERGE 2009/28/EC) ve AB elektrik piyasası yönergeleriyle düzenlenmiştir (YÖNERGE 2009/72/EC).
1999’dan bu yana, Avrupa’daki enerji kullanıcıları, kullandıkları elektriğin üretim kaynağına ilişkin belgelendirme talep etmektedirler, Bu da artan bir hızla gelişen, 2017’de 470TWh karşılığı Orijin Garantisinin satıldığı ve tüketildiği bir piyasayı ortaya çıkarmıştır.
Son yıllarda, yenilenebilir enerji sertifikaları küresel piyasası gelişmeye başlamıştır ve eşdeğer izleme mekanizmalarına da Avrupa dışında rastlanmaktadır.
2001-2018 arasında GO karşılıklı yenilenebilir enerji tüketimi (TWh)
Avrupa’da OG karşılığı bulunan yenilenebilir enerji tüketimi 2018’in 1. ve 3. çeyreğinde 446 TWh’a ulaşmıştır. Bu tüketim, geçen yıl aynı döneme göre %9, 2016 yılı aynı döneme göre de %47’lik bir artışı ifade etmektedir.
Avrupa’da son üç yılda 1. ve 3. çeyreklerde OG karşılığı bulunan yenilenebilir enerji tüketimi (TWh)
Son üç yılda, Avrupa’da OG karşılığı bulunan yenilenebilir enerji tüketiminde artan bir trend ortaya çıkmıştır. 1.-3. çeyrekler karşılaştırıldığında, yenilenebilir enerji tüketimi 59 TWh, hidro enerji tüketimi 42 TWh ve biyokütle enerjisi tüketimi de 23 TWh artmıştır. Güneş enerjisi için mutlak değişim değeri sadece 16 TWh’dır, ancak göreli değişim %524 ile çok yüksektir.
2016 ve 2018 yılları arasında Avrupa’da 1.-3. çeyreklerde, OG karşılığı bulunan yenilenebilir enerji tüketimindeki değişim
Hidroenerji, OG karşılıklı yenilenebilir enerji tüketiminde en çok kullanılan kaynak olmuştur. 2017’de, hidroenerji, tüketilen OG’nin %70’ini kapsamaktadır. Rüzgâr enerjisi ise %20’sini kapsamıştır.
2001 ve 2008 yılları arasında Avrupa’da, kaynaklarına göre OG karşılığı bulunan yenilenebilir enerji tüketimi (MWh)
2018 süresince, yenilenebilir enerji üretimi, hava koşullarına bağlı olarak az olmuştur. Bu, sertifika oluşturulmasının, gerçek yenilenebilir enerji üretimine doğrudan bağlı olması nedeniyle OG sayısını doğrudan etkilemiştir. 2017 ve 2018 1. ve 3. çeyrekleri karşılaştırıldığında, hidroenerji ve rüzgâr gücünün toplamının 48TWh azaldığı görülmektedir.
Production of renewable energy with GO for Q1-Q3 in Europe for the three last years (TWh)
Norveç, Avrupa’da OG karşılığı bulunan yenilenebilir enerjide 2017’de en büyük üreticidir. Çoğunluğu hidroenerjiden olmak üzere, OG sertifikalı 140 TWh enerji üretmiştir. Norveç, OG toplam piyasa arzının %43’ünü karşılamaktadır. OG karşılığı bulunan yenilenebilir enerji üretiminin de en büyük beş üretici Avrupa’daki toplam üretimin %60’ını temsil etmektedir. En çok ikinci üretimi gerçekleştiren ülke de, 71 TWh ile İtalya’dır. İtalya, aynı zamanda farklı enerji kaynaklarıyla en geniş portfolyoyu elinde bulundurmaktadır.
2017 yılında Avrupa’da yenilenebilir enerjide en büyük 5 üretici (MWh)
2018’in 4. çeyreği için yapılan tahmin, Avrupa OG piyasasında yeni bir durumu göstermektedir. 2018’in tümü için yapılan OG üretimi tahmini, 460 TWh miktarındadır, bu da 2017 yılından %13 daha azdır. 3. çeyrek için yapılan güncellemede tahmin 10 TWh artmıştır. 2018 yılı tüketim tahmini, 2017 yılına göre %25 oranında artarak 590 TWh miktarına ulaşmıştır. 3. çeyrek için yapılan güncellemede tahmin, 80 TWh gibi önemli bir miktarda artmıştır.
2018 yılının 4. çeyreği de dahil olmak üzere, Avrupa’da OG karşılığı bulunan yenilenebilir enerji tüketimi ve üretimi (TWh)
Yenilenebilir enerji üretimindeki artış trendi ve yenilenebilir enerji üretimindeki büyük düşüş, Avrupa’da, ihtimalle, OG karşılığı bulunan yenilenebilir enerjide talebin arzdan yüksek olması gibi ender bir durumu ortaya çıkaracaktır. Piyasa, 2018 yılı boyunca meydana gelen fiyat artışıyla boşluğu kapatmaya gitmiştir, ancak boşluğun fiyatlar anlamında tamamen kapatılması gerçekleşmemiştir.
2008’den Kasım 2018’e toptan piyasada İskandinav OG karşılıklı hidroenerji için peşin fiyat gelişimi
2018 1. ve 3. çeyrekleri arasında OG fiyatlarında meydana gelen büyük artış, büyük ihtimalle üç faktörün sonucuydu: Altta yatan talepte artış, yenilenebilir enerjide, az rüzgâr, çöküntü ve buna duyarlı ticaret. Artan fiyatlarla süren uzun bir dönemin ardından piyasa, 4. çeyrekte aşağı doğru bir düzeltme yaptı. Fiyat düzeltmesini gelişmiş hidro dengesi bir nebze açıklayabilmektedir. Altta yatan talebin artmayı sürdürmesi nedeniyle boğa piyasasının sürmesi beklenmektedir. Aynı zamanda, fiyat düzeylerinin Avrupa elektrik tedarikçileri için sürdürülmesinin güç olduğuna ilişkin göstergeler mevcuttur. Bu, yeni bir hızlı fiyat artışı dönemi ihtimalini azaltabilir. Kasım sonu itibariyle, İskandinav hidro kaynaklarında üretilen OG’ler MWh başına 1,20 € fiyattan işlem görmektedir.
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında gerçekleştirilen Dünya İklim Eylemi Zirvesi, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde başladı. BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Khalifa Al Mubarak, COP28’den COP30’a kadar iklim eyleminde doğanın rolünü pekiştirerek, 1.7 milyar dolarlık doğa koruma finansmanını açıkladı. Birleşik Arap Emirlikleri’nin doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını belirten Al Mubarak, Gana hükümetinin ‘Dirençli Gana’ planına ilk etapta 30 milyon dolarlık bir yatırım yapacaklarını açıkladı. Liderlerin, yerli halk ve yerel toplulukların geçim kaynaklarına ve kalkınma hedeflerine yatırım yapmanın kritik önemini vurgu yaptığı zirvede, Belem’deki COP30’a doğru entegre doğa-iklim eylemi için ortakları ve kaynakları harekete geçirecek bir BAE-Brezilya ‘COP-to-COP’ ortaklığı duyuruldu.
İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapıldığı BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı, BAE’nin ev sahipliğinde başladı. Bu yıl 28’incisi düzenlenen ve 12 Aralık’a kadar sürecek olan konferansın ana gündeminde, 2015 yılında Paris’te anlaşmaya varıldığı gibi küresel ısınmayı 1,5 derecede sabit tutma amacının canlandırılması ve hükümetlerin iklim eylemi vaatlerini daha kapsamlı hale getirecek bir anlaşmaya varılması yer alıyor.
Zirvede konuşan COP28’in BM İklim Değişikliği Üst Düzey Sorumlusu Razan Khalifa Al Mubarak, “Doğanın tam ve en bütüncül haliyle iklim eyleminin bir önkoşulu olarak tanınmasını, desteklenmesini ve finanse edilmesini sağlamak COP28 Başkanlığı için bir öncelik olmuştur. Devlet dışı aktörlerin desteği ve finansmanıyla birleşen bu olağanüstü siyasi liderlik, doğanın sadece bu görev için değil, gelecekteki tüm görevler için temel rolünün kanıtıdır” dedi.
Zirvede devlet başkanları, Paris Anlaşması ve kısa süre önce kabul edilen Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’ni hayata geçirmek üzere doğa-iklim eylemine odaklanan ulusal ve bölgesel yatırım planlarını ve ortaklıklarını açıkladı:
– BM İklim Değişikliği COP28 üst düzey yöneticilerinden Razan Al Mubarak, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Gana’nın ‘Dirençli Gana’ planına 30 milyon dolarlık ilk yatırımla birlikte doğa-iklim projelerine 100 milyon dolarlık yeni finansman katkısında bulunacağını açıkladı. ‘Dirençli Gana’, Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo tarafından Kanada, Singapur, Amerika Birleşik Devletleri ve LEAF Koalisyonu gibi diğer özel sektör uyumlu girişimlerden gelen 80 milyon dolarlık ek destekle başlatıldı ve son olarak BAE’nin 30 milyon doları eklendi.
– Tonga Başbakanı Siaosi ‘Ofakivahafolau Sovaleni, 2030 yılına kadar ülkelerin sularının ve münhasır ekonomik bölgelerinin yüzde 30’unun korunmasını amaçlayan ve ay yüzeyinden daha büyük bir alanı temsil eden ‘Unlocking Blue Pacific Prosperity Plan’ için Bezos Earth Fund’dan Gelişmekte Olan Pasifik Küçük Ada Devletleri’ne (P-SIDS) 100 milyon ABD doları finansman sağlanacağını duyurdu.
– Aralarında Bloomberg Philanthropies, Builders Vision ve Oceankind’in de bulunduğu bir grup hayırsever, Okyanus Direnci İklim İttifakı (ORCA) kapsamında, hassas deniz alanlarının korunmasını, okyanus temelli azaltım çabalarını ve iklim etkileri üzerine araştırmaları hedefleyen 250 milyon dolarlık yeni finansmanı duyurdu.
– Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, doğrulanabilir karbon kredisi işlemleri yoluyla koruma ve yerel kalkınmanın özel finansmanını teşvik etmek amacıyla Papua Yeni Gine için 100 milyon ABD Doları, Kongo Demokratik Cumhuriyeti için 60 milyon ABD Doları ve Kongo Cumhuriyeti için 50 milyon ABD Doları olmak üzere 3 orman finansman paketi açıkladı.
– Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo ve Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre, Endonezya’nın öncü FOLU Net Sink 2030 planını desteklemek üzere 100 milyon dolarlık bir ortaklığı açıkladı.
– Asya Kalkınma Bankası, OPEC Fonu, Suudi Arabistan, AFD, Fransa ve Yeşil İklim Fonu bünyesindeki ASEAN Katalitik Yeşil Finansman Aracı ile birlikte, 2030 yılına kadar doğa odaklı iklim projelerine 2 milyar ABD doları daha ek özel finans sermayesi seferber etmek amacıyla kalkınma ortaklarından 1 milyar ABD doları seferber etmeyi taahhüt eden yeni bir girişim olan Doğa Finans Merkezi’ni duyurdu.
145 ülkenin 2030 yılına kadar orman kaybını ve arazi bozulmasını durdurmayı ve tersine çevirmeyi kabul ettiği COP26’nın Glasgow Liderler Deklarasyonu’nu pekiştiren bu doğa-iklim planları; 196 ülkenin 2030 yılına kadar toplam doğa kaybını durdurmak için ortak bir çerçeve üzerinde anlaştığı dönüm noktası niteliğindeki Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi de dahil olmak üzere önceki taahhütlerde ilerlemeyi teşvik ediyor. Uyum maliyetlerinde 104 milyar ABD doları tasarruf sağlayabilecek doğa kaybının ele alınması, 2030 yılına kadar ihtiyaç duyulan CO2 azaltım eyleminin yüzde 30’undan fazlasını sağlama potansiyeline sahip. Ayrıca, küresel GSYH’nin yaklaşık yüzde 50’si doğrudan veya dolaylı olarak doğaya ve diğer ekosistem hizmetlerine bağlı olduğundan, doğal ekosistemlerin korunması ve restorasyonu, yaklaşık 395 milyar daha fazla iş yaratma ve geçimleri doğrudan doğaya bağlı olan 1 milyar insanı koruma potansiyeli ile ekonomik refahı destekliyor.
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.
Dünya standartlarında bir rüzgar endüstrisine sahip olan Avrupa’nın, iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşabilmesi için 2030 yılına kadar her yıl yaklaşık 30 GW yeni rüzgar santrali kurması gerekiyor. Avrupa rüzgar tedarik zinciri ise, enflasyonist baskılar, rüzgarın genişleme hacimlerindeki belirsizlik ve zayıf ihale tasarımları ile mücadele ediyor. Tüm bunlar, AB’nin enerji güvenliği ve iklim hedeflerine ulaşmak için yeni üretim tesislerini planlama ve bunlara yatırım yapma kabiliyetini zayıflatıyor.
Temiz teknolojilerdeki üretimini güçlendirmek ve genişletmek için bu yılın başlarında Net Sıfır Sanayi Yasası’nı (NZIA) sunan Avrupa Parlamentosu, geçtiğimiz Salı günü Avrupa Komisyonu ve üye devletlerle Net-Sıfır Sanayi Yasası (NZIA) müzakerelerindeki tutumunu oyladı. Parlamento’nun pozisyonunu hazırlayan MEP Christian Ehler, Sanayi, Araştırma ve Enerji Komitesi’nde (ITRE) Avrupa’nın iklim ve enerji güvenliği hedeflerine ulaşması için güçlü bir Avrupa rüzgar endüstrisini destekleyen öneri sundu. Avrupa rüzgâr endüstrisi tüm Parlamento üyelerini ITRE görevlerini desteklemeye çağırdı.
Konuyla ilgili değerlendirme paylaşan WindEurope’un açıklamasında, Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa’da üretilen temiz teknolojilerin artırılması için oy kullandığı belirtildi. Değerlendirmede görüşlerine yer verilen WindEurope Baş Politika Sorumlusu Pierre Tardieu, “AB, Yeşil Mutabakatı Avrupa’da üretilen rüzgarla gerçekleştirmek istiyor. Yarın Parlamento, Avrupa rüzgâr tedarik zincirini güçlendirerek tam da bunu yapacak somut tedbirleri kabul edebilir. Açık attırma tarifelerinin daha yüksek girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi, Avrupa pazarında adil rekabetin sağlanması ve ‘dibe doğru yarış’ ihalelerine karşı çıkılmasına yardımcı olacaktır. Bu doğru bir hareket tarzıdır. Bu bir güvenlik, istihdam ve özerklik meselesidir” ifadelerini kullandı.
İhalenin Avrupa tedarik zincirinin genişlemesini desteklemesi gerekiyor
ITRE tutumu, rüzgar enerjisi ihale tasarımında önemli değişiklikler içeriyor. İhaleler için açık ve zorunlu ön yeterlilik kriterleri belirleniyor. Bu, Avrupa’nın kritik enerji ve şebeke altyapısının siber saldırılar için kolay bir hedef olamayacağını garanti edecek siber güvenlik ve veri varlığına yönelik yeni kuralları içeriyor.
Geliştiriciler büyük offshore projeleri iptal etmek zorunda kaldı
WindEurope’un paylaştığı değerlendirmede, konuyla ilgili şu açıklamalar yer alıyor: “ITRE Komitesi bir enflasyon endeksleme mekanizması da önerdi. Yetersiz endeksleme şu anda büyük bir sorun. Rüzgar geliştiricileri bu yüzden büyük açık deniz rüzgar projelerini iptal etmek zorunda kaldı. Belirli bir fiyatla ihale kazanmışlardı; ancak daha sonra yüksek enflasyon türbinleri ve bileşenlerini çok daha pahalı hale getirerek rüzgar enerjisi projelerinin ekonomik uygulanabilirliğini riske attı. Rüzgar enerjisi ihalelerinin girdi maliyetlerini yansıtacak şekilde endekslenmesi bu mali açığın kapatılmasına yardımcı olacak ve projelerin devam edebilmesini sağlayacaktır. Bu tür bir endeksleme mekanizması, tüm tedarikçi sözleşmelerinin imzalanması için gereken süre boyunca geçerli olacaktır.”
Müzakereler 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek
Nihai müzakerelerde kabul edilen tedbirlerin tedarik zinciri esnekliğine, teknolojiye ve amaca uygun olmasının kritik önem taşıdığına vurgu yapılan değerlendirmede, şu ifadeler kullanıldı: “ITRE Komitesi ayrıca üye devletlerin ihalelerinde negatif ihale vermeyi bırakmalarını istemektedir. Bu, rüzgar santrali geliştiricilerinin bir rüzgar santrali inşa etme hakkı için hükümetlere ödeme yapmak zorunda olduğu durumdur. Bazı hükümetler, hızlı para kazanmanın bir yolu olarak ihalelerine negatif ihale uygulamasını getirdi; ancak negatif ihale sadece AB’nin enerji dönüşümünü daha pahalı hale getirir. Geliştiriciler için tedarik zincirine ya da elektrik tüketicilerine yansıtılması gereken ek maliyetler yaratır ve negatif ihale turlarında ödenen para, şirketlerin diğer rüzgar enerjisi projelerine yatıramayacağı paradır. Konsey’in şimdi Net Sıfır Sanayi Yasası’na ilişkin müzakere yetkisini de tamamlaması gerekiyor. Üçlü görüşmeler, yani Avrupa Parlamentosu ve üye devletler arasında Avrupa Komisyonu’nun desteğiyle nihai bir anlaşma üzerinde yapılacak müzakereler, 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşecek. Nihai müzakerelerde, kabul edilen tedbirlerin ince ayarlarının yapılması ve tedarik zinciri esnekliği yaklaşımının teknolojiye özgü ve amaca uygun olması kritik önem taşıyacaktır.”
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.
Yenilenebilir enerjinin her alanından Avrupa’daki geliştiriciler, yatırımcılar, finansörler, mali danışmanlar, sektör uzmanları ve brokerları buluşturan Yenilenebilir Enerji Yatırım ve Varlık Yönetimi Konferansı – Renewable Energy Investment & Asset Management Conference (REIA 2023), 30 Kasım – 1 Aralık tarihleri arasında Yunanistan’da düzenleniyor.
Avrupa yenilenebilir enerji sektöründeki son gelişmelerin ele alınacağı konferansın konuşmacıları arasında, Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Durak yer alıyor. Murat Durak’ın konuşacağı “Blowin in the wind: Investing İn Offshore And Floating Wind” Oturumu, konferansın ikinci gününde saat 13:35’te başlıyor.
REIA 2023’te, deniz üstü rüzgar enerjisindeki yatırımların ele alınacağı oturumla ilgili şu açıklama yer alıyor: “Açık deniz rüzgar potansiyelinin %80’i, 60 metreden daha derin sularda bulunuyor ve bu da sınırlı arazi alanına sahip ülkelerde yüzen türbinlere olan ihtiyacı artırıyor. Yüzen rüzgar enerjisi endüstrisi, Avrupalı şirketlerin öncülüğünde 2022 yılı sonuna kadar planlanan 48 GW kapasiteyle hızla genişliyor. Avrupa’nın 2030 yılına kadar 10 GW, 2050 yılına kadar ise 264 GW yüzer açık deniz rüzgarı üretmesi planlanıyor. Yalnızca Birleşik Krallık, yüzer rüzgar projelerine 60 milyon sterlinin üzerinde yatırım yapıyor. Almanya, Türkiye, Portekiz, İspanya ve diğerleri iddialı offshore rüzgar hedeflerini takip ediyor. Zorluklar arasında yeni bir tedarik zinciri ve liman altyapısı oluşturulması yer alıyor. Avrupa, 2022’de rüzgara 17 milyar Euro yatırım yaparak yıllık hedefinin gerisinde kaldı. Yüzen açık deniz rüzgarı gelecek; ancak potansiyelini gerçekleştirmek için önemli altyapı yatırımlarına ihtiyaç var.”
Endüstri dünyasındaki gelişmeleri takip edin. Neleri size ulaştırmamızı istersiniz?
Şimdi kayıt olun.