8 Mart günü tüm dünyada “kadınlar günü” olarak kutlanmaya devam ediliyor. Kuşkusuz tarihsel açıdan bakıldığında bu gün bir “kutlama”nın öznesi olmamalı; ancak bir anma günü olarak kabul edilebilir. Zira “8 Mart” tarihi rasgele seçilmemiş, 8 Mart 1857’de ABD’nin New York eyaletinde daha insani çalışma koşulları için greve giden işçilerin yaşadıkları trajediye atıfla belirlenmiştir. O gün işçilerin kilitlendiği fabrika ateşe verilmiş ve -polis barikatının da yardımıyla- 120 kadın işçi hayatını kaybetmiştir.
Günümüzde bu içerik ziyadesiyle silikleşmiştir şüphesiz.
Tüm bunlar bir yana, belki de bu günün en azından kadın-erkek eşitsizliğinin konuşulacağı ve bir farkındalığın yaratılabileceği bir gün olması şansı elbette mevcuttur. Belki bunu konuşmalıyız. Türkiye’de durumun iç açıcı olmadığı herkesin malumu. Peki rakamlar ne diyor? TÜİK Kasım 2017 Temel İşgücü Göstergeleri veri tabanına göre ülkede 15 yaş ve üzeri toplam nüfus 60 milyon 223 bin. Bu nüfusun 30 milyon 399 bini kadınlar ve 29 milyon 824 bini de erkeklerden oluşuyor. İşgücü olarak nitelendirilen nüfus ise 31 milyon 790 bin; bu sayının 10 milyon 287 binini kadınlar ve 21 milyon 503 binini erkekler oluşturuyor. İstihdam edilen nüfus içerisinde ise toplam 8 milyon 904 bin kadın ve 19 milyon 612 bin erkek var. Bu sayıları oransal olarak değerlendirdiğimizde büyük bir eşitsizlik gözümüze çarpıyor; çünkü 15 yaşın üzerindeki toplam nüfus içerisinde istihdam oranı erkeklerde %65,8 olmasına rağmen kadınlarda %29,3 seviyesinde kalıyor. (Kaynak: dogrulukpayi.com)
Ortada bir eşitsizlik olduğu kesin. Kadınların maruz kaldığı şiddet, taciz, istismar vs. pek çok olumsuzluğu da düşündüğümüzde ülkemizde işlerin pek de yolunda gitmediği herkesin paylaşacağı bir yargı olacaktır. Peki, ne yapmalı? Herkes kendi kapısının önünü mü süpürmeli? Sahibi olduğunuz ya da çalıştığınız şirkette kaç kadın çalışan var ve bunların genel toplama oranı ne? Kadın olmak, örneğin terfi etmek noktasında bir dezavantaj mı? Kafalarda, itiraf etmek zor da olsa, kalıplar mı var? Belki de bugün bu konuya kafa yorar, birkaç kitap karıştırır, ilham verici bir film izleriz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz “düşünmeye” vesile olsun.