Genel

“Projenin dinamiklerine ve ihtiyaçlarına adaptasyon gösteriyoruz”

Yayın tarihi:

-

Doğuhan Enerji Genel Koordinatörü Batuhan İldaş’la bir söyleşi gerçekleştirdik. Batuhan Bey hem firmaları ve faaliyet alanları hakkında bilgi verdi hem de sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sizleri bu söyleşiyle baş başa bırakıyoruz.

Öncelikle sizi ve firmanızı kısaca tanıyabilir miyiz?

İsmim Batuhan İldaş, İstanbul Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümü lisans, Galatasaray Üniversitesi İşletme bölümü yüksek lisans ve çeşitli yurtdışı eğitim kurumlarında tamamladığım eğitim hayatımdan sonra Doğuhan Enerji firmasında proje sahalarında edindiğim ve tamamladığım çalışmalarla birlikte şu anda Genel Koordinatörlük görevini yürütüyorum.

Doğuhan Enerji yalnızca rüzgâr enerjisi sektöründe, başta inşaat işleri olmak üzere inşaat/elektrik/mekanik işler konusunda yatırımcı ve türbin üreticilerine kaliteli bir şekilde hizmet veren bir firmadır. Yaklaşık 20 yıldır rüzgâr enerji santral yatırımlarında hizmet vermekte olup, toplamda 1.600 MW’ı aşkın, 700’den fazla türbin içeren, 60’dan fazla projenin tamamlanmasında emek ve hizmet vermiştir.

2017 yılı Türkiye’nin rüzgâr enerjisinde altın yılı olarak değerlendirildi. Sektörün gelişimini ve potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?

2017 yılındaki başarının 2016 yılından geleceği aslında biraz belliydi ancak reel anlamda bakmak gerekirse hem 2016 hem 2017 yıllarını potansiyellerinin altında kalan başarılı rakamlar olarak tanımlamak daha doğru olur. 2018 hatta 2019 yılının ise planlanandan daha geç yapılan 3.000 MW ve YEKA ihalelerinden dolayı son 2 seneye göre daha düşük bir kapasiteyle sonuçlanacağını düşünüyorum.

Pazarın gelişimi açısından proje geliştiriciler geçmiş dönemde en büyük problem oldu. Yeni dağıtılan ön lisanslar ve YEKA dışında, inşaatına başlanmamış projelerin yüzde 80’i proje geliştiricilerin elinde. Onlar da bir getiri sağlamaya çalışıyorlar. Bunun gibi bir problem geçmiş dönemde çözülmüş olsaydı ve söz konusu lisanslar sektörün ciddi yatırımcılarının kontrolünde hayata geçer ve bu başarılı saydığımız rakamları ikiye katlamış olabilirdik.

YEKA ve 3.000 MW’lık ön lisansların ihale yönetmelikleriyle birlikte söz konusu problemin önüne geçilmiş oldu ancak bu sefer de finansman modelleri ve kaynak problemleri ile yatırımcının karşı karşıya kalacak olmasını ön görmek çok zor değil. 2020 yılından itibaren YEKDEM’in uygulamadan kaldırılışı, piyasadaki elektrik fiyatları, değişken ve sürekli yukarı yönlü artış gösteren döviz fiyatları ve paritelerin yanı sıra eksi kuruşlarla alınmak zorunda kalınan ön lisanslar ile birlikte tekrardan yatırımcıların büyük fedakarlıklarla bu santralleri işletme ve üretime sokacaklarını düşünüyorum.

Ek olarak mevcut devrede olan santrallerin kapasite artışlarıyla ilgili başvurularda yaşanan engel ve güçlüklerin de gelişimi ve sektörün hızını ne yazık ki yavaşlattığını düşünüyorum.

Rüzgâr enerjisi projelerinde inşaat işleri de yapan bir firma Doğuhan Enerji. Bu konuda bilgi verebilir misiniz?

Doğuhan Enerji olarak rüzgâr enerji santrallerinin saha içi ve saha dışı ulaşım yolları, türbin montajı için gerekli vinç sahaları, projesine uygun son derece yüksek kalite ve hassasiyette türbin temelleri, idari binalar ve şalt sahaları, türbinler arası kablo kanal işleri gibi inşaat işlerinin tamamında yüksek bir kapasiteyle hizmet vermekteyiz.

Bu hizmetlerin yanı sıra ulaşım yolları ve vinç sahalarının yerleşim projelerinin hazırlanmasını kendi ekiplerimizle, türbin temel dizaynına esas sondaj işleri ve türbin temel projelerinin hazırlanması gibi kapsamları da birlikte çalıştığımız partner firmalarla proje sahalarında yaşadığımız tecrübelerle birlikte müşterilerimize hizmet olarak sunmaktayız.

Sektörde hizmet verdiğimiz yaklaşık 20 yıl içerisinde birçok farklı yatırımcı ve türbin tedarikçisiyle çalışma şansını en büyük projelerle birlikte yakalama fırsatı bulduk. Her çalıştığımız firmadan gerek mühendislik anlayışı olarak gerekse organizasyonel yapı ve kalite anlayışı olarak kendimizi geliştirebilecek birçok şey öğreniyoruz ve her projede çalışma kapasitemiz ile kalitemizi artırmaya yönelik tecrübeler ediniyoruz.

Firmamızı diğer firmalardan ayıran en büyük özellik, her projenin dinamiklerine ve ihtiyaçlarına göre adaptasyon gösterebiliyor olmamızdır. Yüksek tempo ve çalışma kapasitesiyle projelerde bulunmayı seven bir firmayız. Örneklemek gerekirse; Polat Enerji’nin mekanik kapasite olarak 169 MW’lık Geycek RES projesini ulaşım yolları, şalt sahası ve idari bina, vinç sahalarının hazırlanması ve en önemlisi ayda ortalama 20 türbin temel imalatı birlikte 6 ay gibi kısa bir sürede tamamladık.

Hizmet verdiğimiz bütün projeleri hızlı ve kaliteli bir şekilde zamanından daha erken teslim etmiş olup hatta birçok projenin devreye alma takvimini hedeflenen tarihlerden daha geriye çekmişizdir.

Yatırımcıların bu projeleri çok zor bürokratik koşullar altında ve büyük fedakârlıklar yaparak hayata geçirdiklerinin bilincinde hareket etmekteyiz, bu sebeple de söz konusu üretim santralleri ne kadar erken ve hızlı devreye alınırsa hem ülke ekonomisine hem de yatırımcı firmaların finansman hedefine ulaşmasına katkı sağlamayı her daim hedefliyoruz. Buna bağlı olarak birçok projede yatırımcılara proje revizyonları veya sahalarda yapılan imalatların revize edilmesi gibi önerilerimizle ihtiyaçtan fazlasına yönelik mali kaynak tüketilmesinin de önüne geçmek gibi tecrübe ve önceliklerimiz de bulunmaktadır.

Yaptığı işi fazlasıyla seven ve gecesini gündüzüne katan bir çalışma grubu arkadaşımızın olmasının da bu başarının en büyük pay ve değer sahibi olduğunu da ifade etmek isterim.

Kısa veya uzun vadede hayata geçirmeye hazırlandığınız projeler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Kısa vadeli hedef olarak yurt içinde uzun bir süredir vermekte olduğumuz hizmetleri hali hazırda görüştüğümüz bazı Balkan/Kafkas ve/veya Ortadoğu ülkeleri gibi ülkelere taşımayı hedeflemekteyiz. Özellikle Türk yatırımcıların veya hizmet verdiğimiz türbin üreticilerinin bu ülkelerde yapmayı planladıkları yatırımların gerçekleşmesinde pay sahibi olabilmek adına bazı hedeflerimiz bulunmaktadır.

Orta/uzun vadeli hedef olarak ise yakın zamanda YEKA kapsamında değerlendirilmesi planlanan off-shore yatırımların inşaat süreçleri hakkında gerekli bilgi ve edinimleri teknik anlamda sağlayarak doğru mühendislik anlayışıyla hizmet kapsamımızı sektörün geleceğinde yer alacağı öngörülen bu yatırımlarda çalışabilecek boyuta getirmeyi hedefliyoruz.

Piyasadaki rekabet ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yatırımcıların perspektifinden değerlendirirsek eğer, yatırım yaparak hayatta kalan ve sürekliliği korumak zorunda olan firmalar ve gruplar için şartlar gerçekten çok ağırlaştı.

Devrede olan santrallerin kapasite artışı almasının son derece güç olmasıyla birlikte ellerinde yalnızca kısa süre önce yapılmış olan 3.000 MW’lık ön lisans yarışmaları kalan yatırımcılar bu ihaleleri kazanabilmek adına eksi rakamlarla ön lisans almaya hak kazandılar.

Yatırımların fizibilite veya uzun vadeli ön görülerini kestirmek bizler için tabii ki zor ancak YEKDEM mekanizması ile birlikte bile zor ve uzun süreçler sonucunda devreye alınan bu santrallerle ilgili ilerleyen zamanda yatırım maliyetlerinin de düşmesi ile birlikte koşulların daha uygun ve elverişli olmasını ümit ediyorum.

Bizlerin kapsamında olan işlerinde rekabet ortamı yukarıda bahsettiğim koşullar altında giderek ağırlaşmaktadır. Proje bütçesinin %5-10’u olan bir imalat kapsamına sahip olsak dahi yatırımcılar bütçelerinden tasarruf etmek adına en ucuz firmalara yönelmek durumunda kalıyor ki bu da piyasadaki rekabet ortamını giderek keskinleştiriyor. Fiyat/performans değerlendirmesinden ziyade artık yalnızca fiyat odaklı değerlendirmelerin yapıldığı bir süreçle mücadele etmek durumunda kalıyoruz.

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

Rüzgâr enerjisinde geçtiğimiz yıl 4 bin MW ihale edilmiş oldu. Bu çok önemli bir kapasite. Sektörde uzun zamandır beklenen bir şeydi. Burada Türkiye için yeni bir hamle başlayacağını ümit ediyorum.

En büyük arzumuz ise düşen enerji fiyatlarının hayata geçebilmesi için bu ihale ve diğer ihaleler için finansman süreçlerinin başarılı bir şekilde kapanması ve bu yatırımların hızla hayatımıza etki etmesiyle daha ucuz ve temiz enerjiye kavuşmamız.

Uzun vadede de bu yatırımların adaptasyonu ve başarısı sayesinde ülke enerji maliyetlerini düşürmesinin yanı sıra sürdürülebilir bir şekilde gelecekte devamlılığının gelmesi ülkemiz adına umut verici olacaktır.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Trendler

Exit mobile version