Connect with us

Rüzgar Santralleri

Enerji yatırımlarının çözüm ortağı Sistem Vinç

Yayın tarihi:

-

Yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi her geçen gün artıyor. Doğal, temiz ve ekonomik olması nedeniyle özellikle son yıllarda tüm dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarına ciddi bir yönelim var. Türkiye coğrafi konumu ve iklimiyle yenilenebilir enerji kaynakları açısından şanslı bir ülke. Son dönemde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Rüzgar Enerji Santrali (RES) yatırımları artma eğilimi göstermiş, bu artış beraberinde rüzgâr enerjisi türbinini oluşturan ekipmanlara olan talebi artırmıştır ve bu sektörle beraber birçok sektörün gelişimine katkı olmuştur.

Türkiye, dünyada rüzgâr enerjisinin kullanılmasına elverişli olan ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye’de tüketilmesi beklenen elektrik enerjisinin %10’unun rüzgârdan karşılanması hedeflenmektedir. Buna göre 54 milyar kWh’lik elektrik enerjisini rüzgârdan üretmek gerekir. Bunun için gerekli kurulu rüzgâr gücü yaklaşık Türkiye’nin ekonomik rüzgâr potansiyeline karşılık gelmektedir. Rüzgâr potansiyeli bakımından iyi olan bölgelerde rüzgâr enerji santralleri kurulmaktadır. Ege, Marmara ve Akdeniz bölgeleri rüzgâr enerji santrallerinin en çok kurulduğu bölgeler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ülkemizdeki RES yatırımlarının büyük oranda Ege Bölgesi’nde gerçekleştirilmiş olması ve Ege Bölgesi’nin lojistik avantajları, ekipman üretim yatırımlarında ilk aşamada İzmir merkez olmak üzere olarak bu bölgede gerçekleştirilmesini sağlamıştır. İzmir ve çevre illerinde kümelenen uluslararası ve ulusal yatırımcılarla beraber sektörün ihtiyaç duyduğu altyapıya uygun sanayisiyle rüzgâr türbinini oluşturan tüm ana bileşenlerini üretebilir ve bunları dünyanın çeşitli bölgelerine ihraç edebilir duruma gelmiştir.

Rüzgâr enerjisinin gün geçtikçe önem kazanması, beraberinde birçok sektöründe güçlenmesine sebep olmaktadır. Enerji sektöründe özellik rüzgâr enerji santrallerinde bakım ve yeni kurulum hizmetlerinin tamamında hem vinç hem de nakliye hizmetlerini gerçekleştiriyoruz. Rüzgârdan enerji elde etmek için devasa boyuttaki türbinler kullanılmaktadır. Bu türbinlerin limanlarda gemiden tahliye stok alanına taşınması tekrar yüklenmesi ilgili proje sahasına taşınarak teslim edilmesi ve burada ekip ve ekipmanlarla kurulumunu gerçekleştiriyoruz.

Elektrik talebinin sürekli artış gösterdiği, yakıt maliyetlerinin arttığı ve iklim değişikliklerinin olduğu günümüzde, özellikle rüzgâr enerjisi, güvenilir ve maliyet uygunluğu gittikçe artan ve gelecekte maliyetlerin daha da azalacağı öngörülen temiz enerji kaynağıdır. Yenilenebilir enerji pazarında önemli bir paya gururla hizmet etmekteyiz. Mühendislik hizmetleri, proje yönetimi, fabrikadan sahaya nakliye, kurulum hizmetleri sağlamaktayız. Rüzgâr enerjisi sektöründeki uzmanlığımız sayesinde, yükleniciler ve proje sahiplerine başarılı çözümler sunabilmekteyiz.

Son dönemde oldukça hızlanan rüzgâr enerji sektörü, yatırımlarımızı da yönlendiriyor. Montaj yüksekliklerinin ve türbin parçalarının ağırlıklarının artması sonucu vinçlerin kapasiteleri ya da kurulum konfigürasyonları değişti. Bu durum aynı zamanda nakliye açısından da yeni yatırımlar yapma gerekliliği doğurdu. Bu bağlamda 2021 yılı içerisinde 3 adet 62 metre açılır yeni tip kanat dorseleri parkımıza kattık. Yine önümüzdeki yıl parkımıza 2 adet daha paletli vinç eklemek için sözleşmelerimizi imzaladık. Her zaman yeni ve yenilikçi düşünceyle müşterisini ve tedarikçisini korumaya çalışan bakış açımızla, sektöre hizmet vermeyi hedefledik ve bu yönde gelişmelerimizi tamamlamaya çalışıyoruz.

Yıllardır birçok sektörde hizmet veren ve tecrübeli kadrosu ile önemli operasyonlara imza atan Sistem Vinç, bu başarılar ve tecrübeler ışığında Türkiye’de yenilenebilir enerji alanındaki çalışmalarına özverili bir şekilde devam etmiştir.

2021-2022 yıllarında, enerji sahalarında çalışmalarını gerçekleştirdiğimiz önemli projelerinden bahsetmek gerekirse:

  • Bozüyük-Bilecik RES sahasında kurulumu devam eden rüzgâr enerji santralinin offload çalışmalarında 300 ve 250 ton mobil vinç ile 20 set türbinin indirilme çalışması tamamlandı.
  • Afyon Dinar RES sahasında 2,75 MW’lik türbinin rotor değişim, türbin bakım onarım operasyonunda 750 ton paletli ve 160 ton mobil vinç ile türbin bakım onarım çalışması gerçekleştirildi.
  • Ege Ekspres İzmir Kemalpaşa stok sahası içerisinde 180 ve 200 ton mobil vinç ile 37 set kule indirme istifleme çalışmaları başarı ile tamamlandı.
  • Balıkesir Şapdağı RES sahasında 2,89 MW’lik türbinlerin çalışmalarında 750 ton kapasiteli paletli vinç ve 700 Ton, 300 ton, 200 ton, 160 ton ve 120 ton mobil ve manitou ile 6 türbin kurulumunda ana vinç, ön dikim vinci ve offloading olarak vinç desteği sağlanmıştır.
  • Çanakkale Saros RES Sahasında kurulumu 5 ay süren türbinlerin nakliyesi ve offlaoding çalışmalarında 250 ve 200 mobil vinç ile çalışma yapılarak destek verilmiştir.
  • Gelibolu RES proje sahasında offload ve ön dikimde ve iç nakliye operasyonlarında vinçlerimiz ve tırlarımız ile konu operasyonlar tamamlandı.
  • Sibel RES sahasında 3,67 MW’lik 22 adet türbinlerin nakliye hizmeti ve ana montajında 750 ve 600 ton kapasiteli paletli vinç ve yardımcı mobil vinçler ile destek sağlanarak proje başarı ile tamamlanmıştır.
  • Aydos RES W11782 no’lu proje sahasında T1 türbinin ana montaj operasyonunda 750 ton paletli ve 160 ton mobil vinç ile tamamlanmıştır.
  • Üçler RES W-11960 proje sahası T17 türbin 750 Ton paletli, 160 ton mobil vinç ve manitou ile ana montaj çalışması başarı ile tamamlanmıştır.
  • Ağrı Yakaağzı RES W-11862 proje sahası T3 türbin ana montaj çalışmasında 750 ton paletli ve 160 ton mobil vinç ile destek sağlanmıştır.
  • Cerit RES-Kahramanmaraş sahası T20 türbinin 400 ton paletli ve 500 ton mobil vinç ile 102 metre yükseklikten 16 ton ağırlığında main bearing değişim, türbin bakım onarım çalışması gerçekleştirildi.
  • Gök RES sahası 600 ton paletli ve 180 mobil vinç ile 112 metre kanca altı yükseklikten 2 adet türbin montajı yapılmıştır.

  • Amasya Mezifon sahası 600 ton paletli, 160 ton mobil vinç ve manitou ile ana montaj çalışması gerçekleştirildi.
  • Susurluk Rüzgâr Elektrik Sahası 500 ton mobil vinç ve 80 ton Hi Up vinç ile saha içi çalışmalara destek verildi.

  • Karaburun sahasında 700 ton mobil vinç ve 2 adet 75 ton Hi up vinç ile 101 metre kanca altı yükseklikten, 21 ton ağırlık ve 66,9 metre uzunluktaki kanatların değişim operasyonu ve kanat nakliyesi başarılı bir şekilde gerçekleştirildi.
  • Andoz RES sahası 750 ton paletli ve 120 ton mobil vinç ile montaj çalışması.

  • Marmara RES sahası 750 ton paletli vinç ile kule indirme montajı ve ana vinç olarak çalışma tamamlandı.

  • Taşpınar RES sahası 600 paletli vinç ve 700, 500, 300 ton mobil vinç çalışması ve kanat-kule nakliyeleri başarılı bir şekilde gerçekleştirildi.
  • LM Wind Power-Kandıra RES TPI-Alsancak 3 set kanat nakliyesini başarı ile tamamlanmıştır.
  • Kandıra RES saha-LM Wind Power 14 set kanat nakliyesi tamamlanmıştır.
  • Gaziemir-Aliağa kanat nakliyesi E 82.5 tip, 44 metre uzunluğundaki 2 set kanat nakliyesi tamamlanmıştır. Yıl içerisinde E-44, E-53, E 82.2, E 82.5, E-70 E-92 ve E-103 tiplerinde toplam 546 adet kanat nakliyesi yapılacaktır.
  • TPI-Alsancak kanat nakliyeleri haftada ortalama 2 set, 72 metre uzunluğundaki kanatların nakliyeleri başarılı bir şekilde devam etmektedir.

Sistem Vinç sürdürülebilir bir dünya için yenilenebilir enerji kaynaklarının öneminin farkında olarak, gün geçtikçe büyüyen ve gelişen enerji yatırımları alanında önemli bir oyuncu olmayı hedeflemekte ve küresel pazarlardaki fırsatları değerlendirmektedir. Ticari anlamda projede bulunmamız gerektiren her durumda yatırım yapmaktan çekinmiyor ve şirket sürdürülebilirliği açısından gerekli hamleleri yapmaktan çekinmiyoruz. Bu bağlamda ülkemiz dışında ekipmanlara 2021 yılında çalışma fırsatı yakalayamadık ancak hedeflerimizde her zaman yurt dışı projeler bulunmaktadır.

Genel

ENERCON ve Enerjisa Üretim, YEKA-2’nin ikinci aşaması için türbin anlaşması imzaladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enercon ve Enerjisa Üretim, WindEurope Bilbao etkinliğinde YEKA-2 projeleri kapsamında 250 MW’lık türbin sevkiyat sözleşmesi imzaladı. 750 MW’lık türbin teslimat anlaşmalarının başarılı bir şekilde yerine getirilmesinin ardından imzalanan anlaşma ile 1.000 MW’lık projenin tamamlanması için önemli bir adım atıldı. 250 MW kapasite için imzalanan anlaşma kapsamında, 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 Rüzgar Türbini teslim edilecek.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün önde gelen şirketlerinden ENERCON ve Enerjisa Üretim, İspanya’nın Bilbao kentinde düzenlenen WindEurope etkinliğinde Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde, YEKA-2 projesi kapsamında iş birliklerine devam ettiklerini duyurdu. 20 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen imza töreninde; ENERCON CEO’su Udo Bauer, ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, Enerjisa Üretim Satın Alma Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı İbrahim Erden de yer aldı.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün öncü firmaları olarak, yaptıkları iş birliği ile Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine önemli katkılarda bulunan Enercon ve Enerjisa Üretim, bu katkıyı sürdürmeye devam ediyor. 2022’nin Ekim ayında gerçekleştirdikleri stratejik bir anlaşma ile YEKA-2 Projesi’nde toplam 1000 MW’lık bir kapasite için çerçeve anlaşması imzalayan şirketlerin bu projesi, Türkiye rüzgar enerjisi endüstrisinin sürdürülebilir geleceği için önemli bir adımı temsil ediyor. İlk fazda başarıyla tamamlanan 750 MW’lık türbin sevkiyat anlaşmalarının ardından, bugün geriye kalan 250 MW’lık kapasite için 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 rüzgar türbini içeren sevkiyat anlaşması ile projenin tamamlanmasına bir adım daha yaklaşılarak, toplam 1000 MW’lık kapasite için türbin üretimine yeşil ışık yakılmış oluyor. Bu gelişme, YEKA 2 Projesi’nin başarılı bir şekilde ilerlediğini gösterirken, Türkiye temiz enerji hedeflerine ulaşma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.

Törende konuşan ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, şunları söylüyor: “Türkiye, rüzgar türbinlerinin üretimi, satışı, kurulumu ve servisi açısından ENERCON için odak pazar olmaya devam ediyor. Büyük perspektifler sunuyor ve yetkili makamlar tarafından muazzam bir destek alıyoruz. Ülkenin yenilenebilir enerjinin ve özellikle de kara rüzgârının yaygınlaştırılması konusunda net bir kararlılığı var. Türkiye’deki sahalarda son derece güvenilir olduğu kanıtlanmış, sınıfının en iyisi rüzgar türbini teknolojisini sağlayarak müşterimiz Enerjisa Üretim ile birlikte Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerini desteklemekten memnuniyet duyuyoruz. Enerjisa Üretim’e güvenleri için teşekkür ediyor ve verimli iş birliğimizi sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz.”

ENERCON Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanı Arif Günyar, yapılan anlaşma ve projenin önemine dair şu açıklamalarda bulunuyor: “ENERCON olarak, partnerimiz Enerjisa Üretim ile 2022 yılında Avrupa’da tek kalemde imzalanan en büyük 1000 MW ilk çerçeve anlaşmasını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. YEKA II ihalesinin getirdiği derin yerlilik kapsamlarına uygun olarak, yerli aksam ile gerçekleşecek olan projelerimiz, mevcut yerli üretim ve sanayinin devam etmesi ve derinleştirilmesi açısından önemli bir mihenk taşı olmuştur.”

Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, “1.000 MW YEKA 2 Projesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektörüne tarihi bir yatırımdır. ENERCON iş birliğiyle önümüzdeki dönemde Türkiye’de kurulacak her üç rüzgar türbininden biri Enerjisa Üretim imzasını taşıyacak ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına yön verecek” diyor.

İlk YEKA projesi Akköy RES’in devreye alınması

İlk faz için rüzgar türbinlerinin üretimi devam ederken ENERCON, Aydın’ın Didim ilçesindeki 25,2 MW kapasiteli 6 adet E-138 EP3 E2 türbininden oluşan ilk YEKA projesi Akköy Rüzgar Santrali’ni 2023 yılı sonunda devreye alarak YEKA 2 yolculuğuna başarılı bir başlangıç yapıyor. ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, şunları ekliyor: “Projelerin başarılı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunan tüm ekiplerimize, tedarikçilerimize ve alt yüklenicilerimize minnettarız. Enerjisa Üretim ile birlikte ENERCON ekipleri de projelerin başarıyla hayata geçirilmesi için yoğun çaba ve hazırlıklarını sürdürüyor.”

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

Rüzgar enerji santrali ve maden ruhsat sahalarının çakışması üzerine bir değerlendirme

Yayın tarihi:

-

Bir ülkenin varlığını sürdürebilmesi için öz kaynaklarını etkili ve verimli bir şekilde kullanması gerekmektedir. Ülkemiz sahip olduğu yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla tarımı, turizmi, sanayisi hatta her şeyden öte genç ve dinamik nüfusuyla varlığını ve devamlılığını daha da sağlamlaştırmaya çalışmaktadır.

Son yıllarda özellikle enerji bağımsızlığının öneminin artması, ulusal mevzuat ve uluslararası anlaşmaların da etkisiyle yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi artış göstermektedir. Çevrenin korunması, istihdam yaratması ve arz güvenliği sağlaması gibi konularda, yenilenebilir enerjinin ne kadar önemli olduğu bilinmektedir.

Ülkemiz enerji kaynakları çeşitliliği gibi maden çeşitliliğine de sahiptir. Demir, bakır, krom, bor ve sayabileceğimiz birçok maden çeşidi topraklarımız altında yer almaktadır. Enerji yatırımları gibi maden yatırım süreçleri de yatırımcılar için uzun ve yorucudur.

Bir tarafta maden arama teknolojisinin gelişmesi ve yeni rezervlerin keşfi, bir tarafta rüzgârın verimli olduğu alanların tespit edilmesi ve teknolojisinin gelişmesi ile rüzgâr enerjisi yatırımlarının artması sonucu iki yatırım alanında birtakım uyuşmazlıklar çıkmaktadır. Bu uyuşmazlıkların en başında, maden ruhsat sahaları ile RES sahalarının çakışması yer almaktadır.

Anayasa’mızın “Tabii Servetlerin ve Kaynakların Aranması ve İşletilmesi” başlıklı 168. maddesinde; “Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzel kişilere devredebilir. Hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzel kişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzel kişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzel kişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir.” hükmü yer almaktadır.

Maden Kanunu’nun “Madencilik faaliyetlerinde izinler” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında; “Madencilik faaliyetlerinin yapılması ve ruhsatlandırma işlemlerinin yürütülmesi ile ilgili olarak yeni verilecek ruhsat alanlarına maden işletme yöntemi, faaliyetin yapıldığı bölge, madenin cinsi, yapılacak yatırımın çevresel etkileri, şehirleşme ve benzeri hususlar dikkate alınarak, temdit talepleri dahil ruhsat verilen alanlarda kazanılmış haklar korunmak kaydıyla, ilgili kurumların görüşleri alınarak Bakanlık tarafından kısıtlama getirilebilir. İlk müracaat veya ihale yolu ile yapılacak ruhsatlandırmalarda müracaatın yapılacağı alanlar diğer kanunlar ile getirilen kısıtlamalar göz önüne alınarak Bakanlıkça ruhsat müracaatına kapatılabilir. Kısıtlama gerekçesi ortadan kalkan alanlar ihale yoluyla aramalara açılır. Bu Kanun dışında madencilik faaliyetleri ile ilgili olarak yapılacak her türlü kısıtlama ancak kanun ile düzenlenir.” Hükmü ve 16. fıkrasında; “Herhangi bir yatırım yapılmamış I. Grup ve II. Grup (a) bendi madenler, mıcır, kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda kullanılan her türlü yapı hammaddeleri için verilen ruhsatlar ile görünür rezervi belirlenmemiş diğer grup maden ruhsat sahaları ile çakışan aynı yerdeki diğer yatırımlara Genel Müdürlükçe izin verilir. Ruhsatlı sahalarda görünür rezervi belirlemek üzere yapılan sondaj, kuyu, galeri, desandre gibi isler için yapılan yatırımların ve maden varlığının belgelenmesi durumunda tespit edilen görünür rezerv alanı dışındaki alanlar için, diğer yatırımların madencilik faaliyetlerini engellemeyeceğine Genel Müdürlükçe karar verilmesi halinde diğer yatırım için izin verilir. Bu alanlarda ruhsat sahibi tarafından yapılmış yatırımı etkileyen bir husus var ise bu alanla ilgili karar Bakanlık tarafından verilir. İşletme ruhsat alanı içerisinde ancak işletme izni veya görünür rezerv alanı dışındaki bir alanda diğer yatırımlara Genel Müdürlükçe izin verilebilir. Yatırımın işletme izni veya görünür rezerv alanı ile çakışması durumunda, Bakanlık tarafından karar verilir. Arama ruhsatı döneminde hiçbir yatırım yapılmamış ise diğer yatırımlara engel teşkil etmez.” hükümlerine yer verilmiştir.

Maden ve enerji sahalarının çakışması sonucu Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MAPEG) yapılan başvurularda, MAPEG tarafından inceleme yapılmaktadır. Bu incelemede; 7. madde kapsamında alınmış bir izin (ÇED, GSM ve Mülkiyet izinleri) bulunup bulunmadığı, üretim ve üretime yönelik herhangi bir madencilik faaliyeti olup olmadığı, saha için uygun bulunan işletme izin alanı ve RES alanı ile çakışmayan ruhsat alanlarında yapılacak madencilik faaliyetlerine RES projesinin olumsuz etkileyecek bir durumu olup olmadığı, çakışmalı alanda ruhsat sahibi tarafından madencilik faaliyetlerine yönelik herhangi bir yatırım yapılıp yapılmadığı, tesis, ENH, yol vb. herhangi madenciliğe yönelik bir çalışma olup olmadığı tespit edilir. RES proje alanı ile çakışmalı konumda bulunan ruhsat açısından sakınca bulunmadığının, kaynak kaybının yaşanmayacağının ve her iki faaliyetin bir arada yürütülebileceğinin tespit edilmesi sonucu projesinin yapılmasında MAPEG tarafından herhangi bir sakınca olmadığına karar verilir ve söz konusu alan “RES Özel İzin Alanı” olarak kayıtlara geçer.

Maden firmaları bu durum üzerine kazanılmış haklarının engellendiği, kaynak kaybının yaşanacağı iddiaları ile MAPEG’in “RES Özel İzin Alanı” kararının iptali istemli idare mahkemesinde dava açabilmektedir. Hatta maden firmaları, rüzgâr enerji santrali için verilen üretim lisansının ve ÇED kararının iptali istemli dava açtığı dahi bilinmektedir. Bu noktada sorgulanması gereken, davacı sıfatı bulunan maden firmalarının gerçekten kazanılmış hakkının olup olmadığı ve bu doğrultuda MAPEG’in “RES Özel İzin Alanı” kararının iptali istemli veya ÇED kararının iptali istemli dava açmada hukuki menfaati bulunup bulunmadığıdır.

Maden ruhsatı ve işletme izninin iptali istemli bir davada, idare mahkemesince davanın kabulü ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Temyiz incelemesi sonucu Danıştay 8. Dairesi’nin kararında; davacı maden firmasının daha önceden alınan ÇED Gerekli Değildir kararının açılan dava sonucu iptal edildiği, arkasından ÇED sürecinin başlatılarak ÇED raporu hazırlandığı ve ÇED Olumlu kararı verildiği, ancak yine ÇED Olumlu kararının iptali istemli açılan davada idare mahkemesince davanın kabul edilerek dava konusu ÇED kararının iptal edildiği ve temyiz incelemesi sonucu da idare mahkemesinin kararının onandığını belirtmiştir. Danıştay 8. Dairesi bunu dayanak alarak, maden ruhsatı ve işletme izninin iptali istemli davada yerel mahkemenin verdiği davanın kabulü ve dava konusu işlemin iptali yönünde verdiği kararı; bölgenin maden işletilmesine uygun olmadığı, koruma alanı ilan edildiği anlaşıldığından davaya konu maden işletme ruhsatının da iptal edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna yönelik karar vermiştir.

Yargılamalarda kazanılmış haklarının korunması iddiası karşısında, maden şirketlerinin maden işletme izni, bu izni alabilmesi için geçerli olan ÇED ve/veya diğer izinlerin alınıp alınmadığı ve hukuken güncel ve meşru olup olmadıkları tespit edilmelidir. Ancak ruhsat sahasıyla çakışan alandaki RES projelerinin de, tüm onay sürecinin tamamlanarak MAPEG tarafından yapılan inceleme sonucu uygun bulunması da bir o kadar değerlidir.

ÇED kararı hem RES yatırımları hem de maden yatırımları için en önemli kararlardan biridir. ÇED kararının bir şekilde iptal edilmesi sonucu yapılacak olan yatırım sekteye uğrayabilmektedir. Yukarıda arz ettiğimiz Danıştay kararında belirtildiği gibi güncel, meşru, hukuken korunan bir ÇED kararı olmadığı sürece yatırım gerçekleştirilememektedir. Maden firmalarının açtığı sahaların çakışması sonucu verilen “RES Özel İzin Alanı” kararının iptali istemli davalarda ya da ÇED davalarında, mahkemelerin öncelikle maden firmasının maden işletme iznin bulunup bulunmadığı, söz konusu maden yatırımının mevzuat anlamında yapılabilirliğinin (ÇED, Orman İzni vb. olup olmadığı) incelemesi gerektiğini düşünmekteyiz. Bu önemli husus ile birlikte RES yatırımların arttığı bu dönemde, rüzgâr enerjisi santral sahaları belirlenirken daha dikkatli olup yatırım davranılıp sahanın tüm ayrıntıları dikkate alınarak koordinatların belirlenmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak; ülkemiz, enerji kaynaklarını da yer altı kaynaklarını da verimli, çevreye duyarlı ve sürdürülebilirlik ilkelerine uygun bir şekilde kullanmalıdır. Maden ve enerji alanlarının çakışması gibi karmaşık durumlarda, mevzuata uygun şekilde yapılacak incelemelerin ve kararların önemli olduğu açıktır. Özellikle, her iki sektörün de uzun vadeli planlamalarının ve yatırımlarının çatışmasını önlemek için titizlikle hareket etmek gerekmektedir. Bu bağlamda, mevzuata uygun şekilde yapılan değerlendirmeler sonucunda verilen kararların, her iki sektörün de hukuki çıkarlarını koruyarak adil ve dengeli bir şekilde sonuçlanması ülkemizin yatırım güvenliği adına büyük önem taşımaktadır.

Devamını oku

Rüzgar Türbini İmalatçıları

Ahşap kule, daha yeşil rüzgar türbinleri için fırsat sunuyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

Büyük ölçekli uygulamalar için doğanın karbon elyafı olan lamine ahşaptan yapılmış zorlu tasarımlar geliştiren İsveçli ahşap teknolojisi şirketi Modvion, rüzgar türbinlerini daha da yeşil hale getirebilecek ahşap bir tasarım sunuyor. Modülleri ve ahşabı bir araya getirmenin devrim niteliğinde bir yolunu sunan Modvion, patentli çözümüyle rüzgar türbinleri için ahşaptan kule sunuyor. Geçmişin yel değirmenlerinden esinlenilen bu tasarımla Modvion, ahşaptan inşa ettiği kule ile türbinin karbon ayak izini %90’dan fazla azaltıyor.

Firmanın İcra Kurulu Başkanı Otto Lundman, “Dünya bir iklim kriziyle karşı karşıya ve enerji kaynaklarını değiştirmemiz gerekiyor. Rüzgar enerjisi sahip olduğumuz en verimli ve cazip enerji kaynaklarından biri. Biz bu değeri daha da artırıyoruz” diyor.

Kanatlar ve makineler endüstri standardı ekipmanlar olsa da, bu yaklaşım Avrupa’nın en büyük enerji şirketlerinden bazılarının ilgisini çekiyor. Vestas Wind Systems A/S daha küçük bir tanıtım modelini gördükten sonra, firmanın %15’ini satın alıyor, İtalyan Enel Green Power SpA bir iş birliği anlaşmasına varıyor. İsveçli Vattenfall AB firmasının ortağı olduğu Almanya’nın RWE AG firması da Mart ayında Modvion’un ahşap kulelerini gelecekteki projelerinde kullanmak üzere bir sözleşme imzalıyor.

Konuyla ilgili Vestas Ventures İcra Kurulu Başkanı Todd O’Neill, “Müşterilerimizin birçoğu, Modvion’un yolculuğunun nasıl bir parçası olabileceklerini öğrenmek için proaktif bir şekilde sorular soruyor. İş birliğimizin artmasını bekliyoruz” açıklamasında bulunuyor.

Ahşap kulenin avantajları

Modvion, rüzgar türbinlerinde ahşap kulenin avantajlarını şu şekilde açıklıyor: “Yüksek rüzgar türbini kuleleri inşa etmenin en büyük zorluğu lojistiktir. Bu kadar devasa yapıları nasıl yerine yerleştirirsiniz? Kuleler uzadıkça lojistik zorluk da artar. Patentli çözümümüz, sıradan yollarda sıradan kamyonlarla taşımayı mümkün kılar. Bizim için köprüler, tüneller ve dolambaçlı yollar sorun değil. Lamine ahşabın çeliğe kıyasla üç büyük avantajı vardır: Ahşabın daha hafif bir yapıya olanak tanıyan daha yüksek bir özgül gücü vardır. Yüksek çelik kulelerin kendi ağırlıklarını taşıyabilmeleri için ekstra kuvvete ihtiyaçları vardır; ahşap kulelerin ise buna ihtiyacı yoktur. Son olarak, modüler ahşap kulelerimiz tutkalla birleştirilirken, modüler çelik kuleler düzenli kontrol gerektiren çok sayıda cıvata gerektirir.”

Devamını oku

Trendler