Abdullah Tancan’dan 2.000 MW’lık Mini YEKA RES açıklaması

Yayın tarihi:

-

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği tarafından düzenlenen “Türkiye Rüzgar Piyasası Görünümü: Yerli ve Küresel Pazarlardan çıkarılan Dersler ve İş Modeli Karşılaştırmaları” başlıklı TÜREK@home oturumu 24 Mart 2023 Çarşamba günü öğleden sonra online olarak gerçekleştirildi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan’ın moderatörlüğünü üstlendiği oturum, sektörle ilgili önemli açıklamalara ev sahipliği yaptı. Oturuma, Türkiye rüzgar piyasasının ilk 5 yatırımcısı, Polat Enerji CEO’su Zeki Eriş, Güriş Holding Enerji Grup CEO’su Ali Karaduman, Demirer Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erol Demirer, Borusan EnbW Enerji Genel Müdürü Enis Amasyalı ve Eksim Yatırım Holding Genel Müdürü Sabahattin Er konuşmacı olarak katıldı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, Bakanlık olarak mini YEKA GES’te olduğu gibi bir mini YEKA RES ilan etmenin arifesinde olduklarını ve yarışmanın 2.000 MW için planlandığını açıklarken, rüzgar sektörünün ilk 5 yatırımcısının yer aldığı oturumda konuşmacılar da finansman, yerli imalat ve yerli pazar, izin süreçleri, Türk mühendisliği ve gelecek iş modelleri gibi konularda önemli değerlendirmelerde bulundu.

2.000 MW’lık mini YEKA RES açıklaması

İşletmedeki rüzgar santrallerinin toplam kurulu güce oranının 2021 Şubat ayı itibarıyla yüzde 9,5’e ulaştığını ve 2020 yılında rüzgar enerjisinden üretilen elektriğin yaklaşık 25 milyar kilovatsaate ulaştığını belirten Abdullah Tancan, yeni mini YEKA RES’le ilgili şu açıklamayı yaptı: “Düzenli ve takvime bağlı kapasite arzı önemli. Biz Mini YEKA GES’te olduğu gibi Mini YEKA RES’in ilanı arifesindeyiz. Ama bütün mevzuat düzenlemeleri dahil olmak üzere sektörle istişare halinde bunu yapmak için TÜREB yönetimine bu düşüncemizi ilettik. Biliyorsunuz 2.000 MW’lık daha önceden kapasiteleri ilan edilmiş fakat bugüne kadar başvuruları alınmamış bir kapasite arzı söz konusuydu. Bu bölgeleri korumak ve ilan edilmiş bölge sınırlarını değiştirmemek üzere önümüzdeki günlerde Mini YEKA RES olarak ilan etmeyi düşünüyoruz. TÜREB’ten tavan fiyatları ve yarışma koşulları ne olmalı ve ne kadar süre verilmeli gibi konularda görüş talep ettik. Bu görüşü ivedilikle bekliyoruz. Tabiri caizse yarın görüş iletseler biz öbür gün ilana çıkabilecek durumdayız. TÜREB Yönetim Kurulu’ndan beklediğimiz görüşler olgunlaştığında 2.000 MW’lık Mini YEKA RES diyebileceğimiz ilana çıkma aşamasındayız.”

“Türk mühendisliğini yerli türbinimizin geliştirilmesinde kullanmamız gerekiyor”

Oturumda ilk sözü alan Güriş Holding Enerji Grup CEO’su Ali Karaduman Türk markalı türbin ve ekipman üretimini gerçekleştirmek istediklerini belirterek şunları kaydetti: Dünyanın geleceğinin temiz enerjide olduğu kesin. Küresel olarak rüzgar enerji endüstrisi genişledikçe türbin tedarikçisi firmalar arasında ücretlendirme politikası rekabet kazanacak, maliyetler düşmeye devam edecek. Temiz ve uygun fiyatlı bir teknoloji olarak rüzgar enerjisi ülkeleri, şirketleri ‘yeşil bir iyileşmeye giden yoldaki’ değerleri desteklemek için kritik bir öneme sahip olacak. Biz ne kadar yatırım yapsak da buradaki en önemli olay milli ve yerli değerimiz olan Türk mühendisliğini yerli türbinimizin geliştirilmesinde kullanmamız gerekliliği. Türkiye’de uygulanan türbinler yurt dışı menşeli, artık bunu Türkiye’ye mal etme zamanımız geldi. Jeotermalde biz bunu yaptık, rüzgarda da yapmak istiyoruz. Türki Cumhuriyetler, Mısır, Arabistan gibi yerlere çok rahatlıkla Türk markalı türbinleri gönderebiliriz.”

Türkiye’de santral yapımlarında izin süreçlerine de dikkat çeken Karaduman, “Ülkemizde orman izinleri, imar izinleri ve ÇED davaları belimizi bükmekte. Eskiden 24 aya sığdırırken şimdi 36 veya 44 ayda yapınca seviniyoruz. Bu bize zaman ve para kaybının yanı sıra Türkiye’nin yenilenebilir enerjiden faydalanmasını da geciktiriyor” dedi. Ali Karaduman ayrıca “Pandemi nedeniyle yatırımlarımız gevşemedi, son sürat devam ediyor. Ancak yeni YEKDEM’le yüzde 40’lık bir gelir kaybımız olduğu için mecburen frene bastık. Hem pandemi sürecinde finans bulma zorluğumuz hem de YEKDEM mekanizmasındaki fiyat düşüklüğü bizlerin yatırım yapmasını neredeyse engeller durumda” şeklinde konuştu.

Erol Demirer: Rüzgar yatırımlarının finansman yapısı farklı

Oturumda söz alan bir diğer yönetici olan Demirer Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erol Demirer de rüzgar yatırımlarının finansman yapısının farklı olduğuna dikkat çekerek, “Bir doğal gaz santrali ile karşılaştırırsak ömrü boyunca masrafının doğal gaz santralinde yüzde 30’u yatırım yüzde 60’ı yakıt yüzde 10’u işletme; rüzgarda ise yüzde 90 yatırım yüzde 10’u işletme. Yani bizim baştan 3 misli fazla yatırım yapmamız lazım” dedi. Bu durumun uzun vadeli ve düşük faizli krediyi çok önemli hale getirdiğini belirten Demirer, hem faiz yüksek hem de enflasyon dolayısıyla kredinin dövizle alınması gerektiğine vurgu yaparak şunları söyledi: Makinelerin fiyatları döviz bazında, ama makineler TL bazlı bile olsa her durumda krediyi dövizle almamız lazım. Tabii dövizle kredi alabilmek için de bankacılar dövizle gelir istiyor yoksa çok büyük risk görüyor. YEKDEM fiyatları dövize endekslendikten sonra yatırımlar büyük bir hızla arttı. En başta 20 MW’lardan bugün 10 bin MW’lara dayanmış durumdayız. Ama yeni YEKDEM’de hem fiyatlar düşük; onun yanı sıra TL bazında yarısı dövize yarısı enflasyona endeksli. Dövizde son yıllarda büyük çalkantılar görüyoruz. Bu da yatırımlarda ödemelerde büyük zorluklar getirebilir. Bu üzerimize bir risk faktörü olarak biniyor. Zaten çok rekabet yüklü fiyatlar yüzünden böyle bir risk marjını karşılayacak durumumuz da yok. Yeni santrallerin finansmanında sorun görüyorum.” Erol Demirer, ayrıca yerli üretimin yanı sıra ‘yerli pazar’ ihtiyacının da altını çizdi.

“Rüzgar ekosisteminin korunması büyüme trendinin devamı için en önemli başlık olacak”

“Rüzgarda yerli imalat, kurulum, mühendislik, inşaat, devreye alma, bakım, işletme gibi kabiliyetlerle büyük bir ekosistem oluşturuldu, çok ciddi bir istihdam ve bilgi birikimi meydana geldi. Bu ekosistemin korunması da büyüme trendinin devamı bundan sonraki kısım için en önemli başlık olacak” diyen Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Enis Amasyalı, öngörülebilirliğin önemini vurgulayarak “Bakanlığımızın her yıl 1000 MW RES kapasitesi hedefi var. Bu hedeflere sadık kalmak önemli, biz de tüm hesaplarımızı buna göre yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

Mevzuatın rüzgar gibi regüle pazarlarda işin üretimini, hızını belirleyen temel faktör olduğuna dikkat çeken Amasyalı, mevzuat konusunda karşılıklı paylaşım ve istişare mekanizmasının problemleri aşma yönünde başarılı olduğunu Türkiye’nin ve Avrupa’ya göre yepyeni bir sektörde iyi bir ritim yakaladığını kaydetti. Rüzgar enerjisi santralleri için “flora, fauna ve yerel halkla iyi komşuluk” konusunu da vurgulayan Enis Amasyalı, bu konularda doğru bilgilendirme yapılması ve paydaşlarla etkili iletişim kurulmasının önemli olduğunu da kaydetti. “Sosyal ve çevresel etkiler başlığı tüm bu çıkarımlarla önümüzdeki dönemde daha da geliştirmek zorunda olduğumuz bir başlık” diyen Amasyalı, Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelini bir üst lige taşımak amacıyla başlatılan hibrit ve depolama tesisleri adımlarının da son dönemde sektör için en önemli gündem maddeleri arasında bulunduğunu belirtti. Enis Amasyalı, sektör olarak umutla bekledikleri hibrit ve depolama tesisleri ilgili mevzuatların yeni iş modelleri oluşturacağını belirterek “Depolamanın ticarileşmesi ile birlikte buna depolamayı da katarak, aslında bir nevi santrallerimizi kısmi baz yük santrallerine çevirmek hedeflerimiz arasında. 2020’de deniz üstü rüzgar santralleri küresel ölçekte 35,6 GW seviyesine ulaştı. Henüz karada kat edeceğimiz çok yol var ama Dünya Bankası’nın yaptığı bir analiz var; buna göre Türkiye’nin teknik deniz üstü kapasitesi 70 GW, küçümsenecek bir değer değil. Bu konuda gerekli ölçümlerin yapılması ve bu konudaki belirsizliklerin ortadan kaldırılmasının ardından orta uzun vadede gelişen piyasa dinamiklerine bakılarak burada da bir yatırımcı iştahı olacağını öngörüyoruz” dedi.

“2022’den itibaren proje stokumuz azalacak”

Eksim Yatırım Holding Genel Müdürü Sabahattin Er de “Rüzgarda halen 9.300 MW’lık santral işletmede, 1.700 MW da inşa halinde. Tamamlandığında 11 bin MW’a ulaşmış olacağız. 13-14 yılda ciddi bir ivme yakaladık. Tabii bu sırada ciddi bir sanayi de gelişmiş oldu. Tüm ülkeler yenilenebilir gücünü ve özellikle rüzgarı artırmayı hedefliyorlar. Ayrıca üretici firmaları kendi ülkelerinde yerli imalat yapmaya zorlayarak daha stabil bir üretim hedefliyorlar. Benzer bir şekilde ülkemizde de böyle. Ancak inşa halindeki projeleri tamamladığımızda 2022’den itibaren proje stokumuzun azalacağına dikkat çekmek isterim. EPDK tarafından mevcut santrallere tahsis edilen ilave kapasiteler var ama bunlarla ilgili sektörün talebi şu: Yatırımcılar ilave kapasiteler yapılırken yerli katkıdan yararlanmak istiyor. Fakat bu durum şu an mevzuata uygun değil. Bu yatırımcıları yurt dışından malzeme tedarik etmeye itebilir. Yatırımcı bu sebeple yerli katkının devam etmesini istiyor” şeklinde konuştu. “Her yıl 1.000 MW’lık kapasite sözünü” hatırlatan Sabahattin Er, “Hem yatırımcı şimdiden planlamasını yapsın hem de ülkemizdeki üretim süreci kesintiye uğramasın diye 5+5 (yıl) şeklinde ihale planlamasını şimdiden bekliyoruz” dedi. Er ayrıca, rüzgar sahalarına GES kurulumu izni verilirse buradaki kapasiteleri daha optimum seviyelere çıkarmayı hedeflediklerini belirterek orta vadede, hala maliyetleri yüksek olan depolama çözümlerini, de değerlendirmek istediklerini sözlerine ekledi.

“Üretemediğimiz enerjiyi ithal etmek zorunda kalacağız”

Dünya genelinde ve ayrıca Türkiye’de yapılan yarışma süreçlerini değerlendiren Polat Enerji CEO’su Zeki Eriş ise “Yarışmaların gerçekten aslında burada yarışmayı hak eden ve burada yarışması gerekli yarışmacılar arasında yapılması gerektiğini düşünüyorum. Yarıştırmamız gereken şey yatırımcının öz kaynağının getiri beklentisi olmalı. Fiyat mekanizması TL olur, döviz olur, bitcoin olur ama sonuçta öngörülebilir bir fiyat mekanizmasına banka karar verir. Sonuç itibarıyla bunu gerçekten yapabilecek kişileri idare değerlendirerek bunu belirli bir fiyatla almayı garantileyecek. Eşit olmayan tarafları yarışmalara dahil ederek beş altı sene bu kapasiteleri oyalıyoruz. Üretemediğimiz enerjiyi hala ithal etmek zorunda kalacağız. Ayrıca bu yatırımı yapabilecek kişilerin zaten zor buldukları ve bir şekilde plase etmek durumunda kaldıkları öz kaynağı, bildikleri bir işten belki de bilmedikleri bir işe, faize ya da yurt dışında başka bir işe yatırmalarına vesile olacağız. Dolayısıyla bunu kaybedeceğiz, bu ülkenin sermayesini elimizden kaçıracağız” uyarısında bulundu.

Eriş, yarışmalarla ilgili bir ceza mekanizmasının olmamasını büyük bir hata olarak gördüğünü vurgulayarak, ülke olarak bu işi bilen, parası olan ve kendini gerçekten ispatlamış yatırımcılara ihtiyacımız olduğunu belirtti.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Trendler

Exit mobile version