Proje Yönetimi

Egeres’in global vizyonu

Yayın tarihi:

-

Egeres Genel Müdürü Mehmet Günkut Kurtaran ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Türkiye’den ve dünyadan birçok projede aktif rol alan firmanın faaliyet alanları hakkında bilgiler sunan Mehmet Günkut Bey, yurt dışındaki projelerde çalışma pratiğine ilişkin de önemli açıklamalar yaptı.

Hem Türkiye’de hem de uluslararası arenada pek çok projede önemli roller oynadığını bildiğimiz EGERES’in hikâyesini ve faaliyet alanlarını sizden dinleyebilir miyiz?

Egeres olarak bugünkü rüzgar enerjisi bilgi ve tecrübesine, dünyada alanında söz sahibi mühendislik danışmanı Alman ortağımızla ulaştık. Daha kurulduğumuz aylarda sektöre çok hızlı bir giriş yaptığımızı söyleyebilirim. Önemli sayıda mühendis ve teknikerimizi sıfırdan yetiştirdik ve gururla söylüyorum ki sektöre kazandırdık. Yine şirketimizi kurduğumuz yıldan itibaren boru ve kafes tip rüzgar ölçüm direkleri imalatımıza da başlamıştık. Bugüne kadar Türkiye ve yurtdışında 250’nin üzerinde istasyon kurduk ve bunların bakım, rüzgar datası raporlama ve enerji analizleri süreçlerini yürüttük. Artık önemli bir bilgi ve tecrübeye ulaşmış olduğumuz 2014 yılında da rüzgar ve güneş projeleri geliştirme faaliyetlerimize başladık.

Türkiye’den ve dünyadan dâhil olduğunuz projelerden bahsedebilir misiniz?

Tüm Türkiye geneline yayılmış sahalarımızda 3.000 MW rüzgar ve 500 MW güneş olmak üzere 3.500 MW’lık bir proje stoğuna eriştik. Projelerimizi burada EPDK’nın ihalelerine kadar taşıdık ve pek çoğunu da yabancı yatırımcılara transfer ettik.

2016 yılında da önümüze yurtdışında proje geliştirme fırsatı çıkınca bunu değerlendirmeye karar verdik ve o yıl Endonezya’daki Java adasının ilk rüzgar santrali için adımlarımızı attık. Projenin tasarlanan kurulu gücü 100 MW’tır. Tespit ettiğimiz bu sahada Endonezya’daki yerli ortağımızla ve yardımcı partnerimizle saha izinlerimizi aldık ve sonrasında rüzgar ölçümlerine başladık. Şebeke Operatörüyle sistem bağlantı ön anlaşması da paralelde yapıldı. Kendi imalatımız 2 adet rüzgar ölçüm istasyonumuzu Türkiye’den Java adasına taşıdık ve bunları yine kendi ekibimizin süpervizörlüğünde yerli teknisyenlere kurduk. Veri toplama ve işlemelerini sürdürdük. Projemizi 5 yıllık ulusal elektrik planlamasına entegre ettirmeyi başardık. Endonezya’daki bu daha ilk girişimimizde elde ettiğimiz başarımızın verdiği motivasyonla yine Asya Pasifik’in rüzgarlı ve yatırıma kapılarını açmış olan ülkesi Vietnam’da da 2017 yılı başında proje geliştirmek üzere ilk girişimlere başladık. Vietnam’ın rüzgar açısından en verimli bölgesi olan Highland’lerdeki yani Orta Bölgedeki sahalarımızın toplamı 500 MW olarak resmi başvurulara girmiştir. Bu ülkede de yine Türkiye’den getirdiğimiz bizim üretimimiz olan 5 adet rüzgar ölçüm istasyonumuzu kurduk ve ayrıca 1 tane de uzaktan ölçen lazerli ölçüm cihazımızla ölçümleri sürdürdük. Veriler yine İzmir’deki ofisimizde toplandı ve işlendi.

Süreçte epeyce yerel firmalarla çalıştık, 5 yılı aşkın emek verdiğimiz Endonezya ve Vietnam’daki 600 MW’ı aşkın rüzgar projelerimizle yatırımcı olarak birçok enerji devi ilgilendi, bunlar görüşmeleri de bir taraftan sürdürdük. Sonuçta da bunların içinde projeleri hayata geçirebileceğine inandığımız güçlü Fransız firması EDF’e 2021 başına kadar projelerimizi devrettik.

2018 Ekim ayında Vietnam Başbakanı himayesindeki Yatırım Sertifikası Töreni

Uluslararası projelerde partnerlik yapısı içerisinde hareket edildiğini biliyoruz. Bu ilişkiler nasıl kuruluyor ve ilerliyor?

Resmi kurumların tavsiyelerini takip ediyoruz. Bize kendilerince güvenilir ve tecrübeli firmaları öneriyorlar ve biz de bunlarla görüşüyoruz. Zaten bu sefer de seçtiğimiz partner veya danışmanın da bize artı getirdikleri oluyor ve onların da referanslarıyla diğer bir tedarikçiye ulaşıyoruz. Sonuçta bu bir network zinciri oluşturma süreci ve sahada, kurumlarla ve partnerlerle çalıştıkça bu zincir doğal olarak büyüyor.

Yurt dışındaki projelerde çalışmanın ne tür zorlukları var? Uluslararası arenayı hedefleyen rüzgâr enerjisi yatırımcılarına ne tür tavsiyeler vermek istersiniz?

Tabii ki bu işin çok kolay olmadığı ortadadır. Doğru bir ülkedeyseniz, iyi bir strateji ve ısrarlı ilerleme bana göre anahtar olabilir. Yeni bir ülkeye belki sıfırdan ve hemen hiçbir bilgi olmadan girileceği için çok doğru ve en az bir iki yol göstericiye ihtiyaç var. Mevzuatları güncel olarak takip etmek, mevcut ve değişen kuralları ve planlanan yeni yönetmelikleri anlık olarak güncellemek gerekir. Bu anlamda oradaki yol göstericiniz danışmanınız veya ortağınızdır. Ülkelerin yatırımcı çekmek için kurmuş olduğu Yatırım Ajanslarının ülke temsilcilikleri ilk çıkış noktası olabilir. Projenin geliştirilmesi için pek çok parçayı bir araya getiriyorsunuz ve bu zinciri oluştururken tabii ki bazen hatalar yapılabilir. Bunlar için de bedeller ödenecektir, bu da işin doğası gereği. Ancak orada yılmadan süreci devam ettirmek gerekli. Sonuç olarak Egeres bir yatırımcı değil, proje geliştirici, çok büyük bir engel çıkmadığı taktirde süreci ilerletmek zorundayız. Yatırım kararına kadar önemli kurumların izinleri ve sahanın teknik analizleri bizim işimiz, yatırım kararı ise projeye finansmanı getireceklerden sizin seçeceğiniz firmaya ait olacak. İnanıyorum ki doğru bir ülkede belirsizlikleri az olan, doğru bir proje yapıyorsanız buna yatırıma istekli sayısı çok olacaktır.

Türkiye’deki rüzgâr enerjisi sektörünü, olanaklar ve kısıtlılıkları da göz önünde bulundurarak, nasıl değerlendiriyorsunuz?

2008 yılından beri danışman ve proje geliştirme firması olarak sektörün içindeyiz. Gerçi bir RES projesinin de devreye alınmasına kadar yatırımcı adına tüm işleri üstlendiğimiz için izin süreçlerinin çetrefilli olduğunu yaşadık. Bunlar sonuçta çok büyük engel olmadığı taktirde zaman içinde halledilebilir ama eksi katkı paylı ihale süreçleri bence sektörün gelişmesini sıkıntıya soktu. Bildiğim kadarıyla maalesef bazı çok verimli sahalardaki projelerin lisanslarının EPDK’ya iadeleri bile gerçekleşti. Nedeni de muhtemelen yarışlarda verilen ve pek de hesaba sığmayan eksi katkı bedelleridir. Alım garantisi olmayan projelerin finansman sıkıntıları mutlaka olacaktır. Teknolojinin gelişmesi ile maliyetler azalıyor ve türbin kurulu güç ve verimlilikleri artıyor, buna bağlı olarak elektrik fiyatları USD bazında geri gidiyor. Bankable bir ülkenin bankable bir projesi dünyanın her yerinden yatırımcının ilgisini çeker. Bu anlamda düşük bir bedel dahi olsa devlet alım garantisi çok kritik konu.

Kısa veya uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz yeni projeler var mı?

Öncelikle Türkiye’de Ekim 2021’de alınacak YEKA RES-3’e başvurmayı hedefliyoruz. Sonrasında da süreci takip edeceğiz. Öte taraftan da yurtdışında elde ettiğimiz başarıların devamını getirmeyi istiyoruz. Sadece Asya Pasifik ülkelerinde değil, rekabetin çok olmadığı başka ülkelere de bakıyoruz, oralarda bu çok sevdiğimiz ve artık iyi bildiğimiz proje geliştirme işimize devam ederiz diye planlıyoruz. Belki bundan sonrasında en baştan projeye yatırımcı ortaklığıyla gidilebilir. 1,5 yıldır yaşadığımız Covid-19 salgını kaynaklı seyahat ve dolaşım kısıtlamaları rahatlayınca yeniden sahalara inmeye sabırsızlanıyoruz.

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

Bana bu keyifli sohbet imkânını verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Umarım sağlıklı bir dünya için gereken yeşil enerji üretimi hızını artıracaktır ve biz de buna elimizden gelen katkıyı sağlamaya devam edebiliriz.

Mehmet Günkut Kurtaran kimdir?
1994 yılında Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği diplomamı aldım. İnşaat ve Dış Ticaret alanlarındaki aile şirketimizde 10 yılı aşkın iş tecrübem oldu. 2008’de Egeres firmamızı kurduk.
Amacımız daha yolun çok başındaki rüzgar sektörüne hizmet sağlamaktı. Halen şirketimiz Türkiye ve yurtdışındaki projeleriyle yoluna devam etmektedir.

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Trendler

Exit mobile version