A'dan Z'ye Rüzgar Santrali

Bölüm 10: Rüzgar Enerji Santrallerinin Çevresel Etkileri

Yayın tarihi:

-

10.1 Elektromanyetik Alan Ölçümleri

Elektrik enerjisi çağımızın en önemli enerji kaynaklarından birisini oluşturmaktadır. Teknolojik gelişmeler ve ekonomik kalkınmışlık düzeyine bağlı olarak, elektrikli araç ve gereçlerden yararlanma da her gün biraz daha artmaktadır. Bu ihtiyaçların karşılanması amacı ile yaşam alanlarındaki elektrik ve elektromanyetik alan yoğunlukları da artmaktadır. Elektroman- yetik alan görünmez elektrik ve manyetik kuvvet alanlarının kombinasyonudur. Elektrik alan- larının kaynağı voltaj farklılıklarındandır. Voltaj ne kadar yüksek olursa, ortaya çıkan alan o kadar güçlü olur. Manyetik alanların kökeni elektrik akımlarıdır, daha güçlü bir akım daha güçlü bir alanla sonuçlanır. Akım olmasa bile bir elektrik alanı vardır. Akım olduğunda, man- yetik alanın büyüklüğü güç tüketimi ile değişecektir ancak elektrik alanının gücü aynı kalacaktır.

Tablo 10.1 ’de elektrik alan ile elektromanyetik alan özellikleri karsılaştırmalı olarak verilmektedir.

Tablo 10.1 Elektrik Alanı ve Elektromanyetik Alan Karşılaştırması

Farklı türlerdeki elektrik hatları, üretim sahasından son kullanıcılara kadar elektrik iletilmesine hizmet eder. Yaygın olarak ve verimlilik nedenleriyle, elektrik uzun mesafelerde 50 veya 60 Hz’de alternatif akım olarak taşınır. Yüksek voltajlı güç hatları veya kablolar kullanılarak yukarıdan veya yeraltından taşınır. Alternatif akım ileten güç hatları, düşük frekanslı elektromanyetik alanlarla çevrilidir. Yüksek voltajlı doğru akım hatları da elektromanyetik alanlar yayarlar. Bu hatların yayıldığı alanların gücü, esas olarak iletilen akımın voltajına bağlıdır.

Elektromanyetik dalgalar dalganın; dalga boyu, frekansı ve hızı ile tanımlanır. Dalga boşlukta ve madde içinde yayılabilen ritmik bir olaydır. Bir iple yaratılan dalga, bir tepe ve bir vadiye sahiptir. (Görsel 10.1) Her dalga belli bir dalga boyuna sahiptir. Bir tepeden bir tepeye veya bir vadiden bir vadiye olan toplam mesafeye bir dalga boyu adı verilir.

Görsel 10.1 Elektromanyetik Dalga Boyu

Genlik, bir dalganın normal konumundan yükselme ve alçalma mesafesidir. Uzanımın en büyük ve en küçük olduğu konumlar diye de tarif edilebilir. Genlik, dalgayı ortaya çıkaran enerjinin miktarına bağlıdır. Dalganın enerjisi arttığında genliği de artmaktadır. Tüm dalgalar belli bir frekansa sahiptir. Frekans, bir saniyede belli bir noktadan geçen dalgaların sayısı olarak tanımlanır. Maddenin ileri geri hareketine titreşim hareketi denir. Bir titreşimin frekansı, hertz birimi ile ölçülür. Bir hertz (Hz), bir dalganın her saniyede bir devir veya bir titreşim yapmasıdır. Bir dalganın frekansı ve dalga boyu arasında bir ilişki vardır. Bir dalganın boyu arttığında frekansı azalmaktadır. Uzun dalgalar düşük frekansa, kısa dalgalar ise yüksek frekansa sahiptir.

Elektromanyetik alan ölçümleri 30.08.2013 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (İSGÜM) tarafından yayımlanan ‘’İŞ HİJYENİ ÖLÇÜM, TEST VE ANALİZİ YAPAN LABORATUVARLAR HAKKINDA YÖNETMELİK’’ ile ölçüm laboratuvarları kapsamına girmiştir.

Elektromanyetik alan ölçümleri wavecontrol SMP2 EMR cihazı ile TS EN 50413 standardına uygun yapılır.

Görsel 10.2 Elektromanyetik Ölçüm Cihazı

Düşük Frekanslı Elektromanyetik Alanın Vücut ve Sağlık Üzerindeki Etkileri
(1 Hz- 1 KHz)

İnsanlar düşük frekanslı elektromanyetik alanlara maruz kaldıklarında, vücudun içinde elektrik alanları ve akımlar oluşur ve bu alanlar vücudun biyolojik işlevlerini etkileyebilir. Düşük frekanslı elektromanyetik alan veya statik elektrik alanı, insan vücudu üzerinde yüzey yükü olarak etkileşime girer. Düşük seviyelerdeki bu etkileşimler vücut tarafından fark edilmez ve sağlık üzerinde etkisi yoktur.

Tablo 10.2 ICNIRP (Uluslararası İyonize Olmayan Radyasyondan Korunma Komisyonu) 2010 – (1 Hz- 100 kHz) Mesleki Maruziyet Sınır Değerleri

Elektrik, manyetik ve elektromanyetik alanlara (0 Hz-300 GHz) maruz kalması ile ilgili ölçmeler ve hesaplama işlemlerine ait temel TS EN 50413 standardı kapsamında İSGÜM yet- kisi dahilinde elektromanyetik alan ölçümü yapabilmek için firmaların Wavecontrol SMP2 EMR Cihazı edinmeleri gerekmektedir.

10.1.1 RES’lerde Elektro Manyetik Etki

İşletmede olan bir rüzgâr enerji santralinde yapılan ölçümlerde türbinlerden alınan ölçümler Görsel 10.3 gibidir.

Görsel 10.3 Yapılan Ölçüm Noktaları

Tablo 10.3 Ölçüm Yapılan 1. Nokta

Tablo 10.4 Ölçüm Yapılan 2. Nokta

Tablo 10.5 Ölçüm Yapılan 3. Nokta

Tablo 10.6’da evlerimizde kullandığımız bazı elektrikli aletlerin yaymış olduğu manyetik alan değerleri aşağıda verilmiştir.

Ev tipi cihazların tipik manyetik alan değerlerinin farklı mesafelerdeki örneklemeleri Tablo 10.3 WHO tavsiye değerine göre tipik elektrikli ev cihazlarının manyetik alan değerleri:

Tablo 10.6 Çeşitli Ev Aletlerine Ait Manyetik Alan Değerleri

Çoğu elektrikli ev cihazı 30 cm mesafede genel halk için tavsiye sınırı olan 100 μT değerinin altında kalmaktadır.

Sonuç: Tablo 10.3-4-5’teki değerler RES’in maksimum 20 metre mesafedeki yaratacağı manyetik alan ile karşılaştırıldığında ev tipi cihazların hepsinin daha yüksek değerler oluşturduğu görülür. RES etrafındaki 100 metreye 100 metrelik alan genel güvenlik için EPDK tarafından ayrıldığından hiçbir EM etkisi söz konusu olmaz. 100 m uzaklıkta oluşabilecek EM enerjinin elektriksel gürültü eşiğinden bile ayrılması mümkün olmayacaktır. Başka bir deyiş ile RES kaynaklı manyetik alanın güvenlik mesafesi dışındaki etkisinin bağımsız olarak ölçülmesi mümkün değildir.

10.2 Rüzgâr Enerji Santrallerinin Bal Arısı ve Arıcılık Üzerine Olası Etkileri

Yapılan literatür taramasında, RES’lerin bal arılarının yaşamlarını ya da bal üretimlerini olumsuz yönde etkilediğini gösteren bir bilimsel çalışmaya rastlanmamıştır. Arıcılık, daha çok varsayım ve yoruma dayanan birkaç bildirişte rüzgâr santrallerinin bal arılarını olumsuz yönde etkilediği ifade edilmiştir. Bunlardan biri, ABD’de görülen kitlesel bal arısı ölümlerinin rüzgâr santrallerinin en çok artış gösterdiği dönemde başlaması rüzgâr santrallerini gündeme getirmiştir. Böyle bir bağlantı sadece bir varsayım olarak kalmış, söz konusu ölümler daha sonradan CCD (Koloni Çöküş Hastalığı) ile ilişkilendirilmiştir. Diğer bir varsayım, rüzgâr türbinleri kanatlarından oluşan; gürültü ve kaçak akımların sebep olduğu kaçak gerilim nedeniyle arıların yönlerini şaşırmaları ve kaybolmaları şeklindedir. Bu varsayım niteliğinde kalan bildirimlerde yeni teknolojiler ile yok edilebilmekte veya limitlerin altına indirilebilmektedir. Konu ile ilgili olarak daha da önemlisi, rüzgâr santralleri rüzgâr ırmakları üzerine ve yüksek yerlere kurulduğundan böyle yerler arı yaşam alanları değildir. Dolayısıyla, arıların bu tür olumsuzluklardan etkilenmeleri söz konusu olamaz. Türbinler arıların uçuş güzergâhı üzerinde olsalar bile, arıların uçuş yükseklikleri türbin kanatlarına çarpacak yüksekliğin çok altındadır. Diğer yandan, aktif dönemde bir işçi arının ömrü 3 hafta kovan içinde, 3 hafta kovan dışında olmak üzere toplam 6 haftadır. Elektromanyetik ve radyasyondan dolayı arıya göre daha uzun ömre sahip olan diğer canlı ve insanlarda oluşabilecek uzun dönemdeki olası sağlık problemlerinin bal arılarında oluşma şansı yoktur. Üstelik türbin gövdesinin 10m dışında ve iletim hatları çevresinde elektromanyetik alan ya hiç oluşmamakta ya da limit değerlerinin çok altında oluşmaktadır (elektromanyetik ölçüm değerleri raporu).

Genel olarak, RES’ler yüksek yerlere, bol rüzgâr alan rüzgâr havzaları üzerine kurulmaktadır. Rüzgâr bal arılarının yaşamlarını ciddi anlamda olumsuz etkilediğinden bu rüzgârlı alanlar bal arılarının doğal yaşam alanları değildir. Bu nedenle RES’lerin bal arılarının yaşamları üzerine varsayımlara dayanan olumsuz etkilerinin ortaya çıkma şansı da bulunmamaktadır.

Özel bir firmanın Rüzgâr Enerji Santralinde yapılan incelemede kurulu olduğu yer ve yakın civarı gerek bitki örtüsü gerekse yüksek rüzgâr hızına sahip olması nedeniyle profesyonel ve ticari arıcılığa uygun olmamakla birlikte, arılık etrafında rüzgârdan koruyucu önlemler alınarak amatör düzeyde de olsa arıcılık yapılabilmektedir. İşletme kovanlarında yapılan inceleme ve gözlemler bunu doğrularken, bilimsel araştırma ve verilerden yoksun varsayımları da çürütmektedir. (Deneme 10 adet kovan üzerinde santral bölgesinin içinde türbinlere 150 metre uzaklıkta yapılmıştır.)

Sonuç olarak;

Rüzgâr santrallerinin bal arıları, arı yaşamı ve arıcılık üzerine olumsuz etkilerinin olmadığı, tam tersine, bu santrallerin çevre kirliliğine ve sera gazı etkisine sebep olan klasik santrallerin olumsuz etkilerinin azaltılmasına olan katkıları nedeniyle dolaylı olarak çevreye ve arı yaşamına olumlu katkılarının olduğu söylenebilir.

Şekil 10.3 Arıcılık Çalışmaları

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Trendler

Exit mobile version