Connect with us

Genel

Rüzgâr Yeka’sında ekipman üreticileri artık yatırımcı seçecek

Yayın tarihi:

-

 

Rüzgâr yeka’sında ekipman üreticileri artık yatırımcı seçecek

 

 

Enerjisa, Akfen ve Limak gibi sektörün önde gelen şirketleri için rüzgâr ve güneş enerjisi projeleri geliştiren RKT Enerji şirketinin CEO’su Utku Korkmaz ‘a sorduk. Bu söyleşimizde YEKA Şartnamesi çerçevesinde tecrübelerini ve sektör analizlerini bizlerle paylaşan Utku Korkmaz’a gönülden teşekkürlerimizi sunar ve bu keyifli sohbetimizle siz değerli rüzgar dostlarımızı baş başa bırakıyoruz.

YEKA (Yenilenebilir Enerji Kaynakları Alanları) Şartnamesinde seçilen illeri/bölgeleri nasıl yorumluyorsunuz?

Öncelikle seçilen bölgelere ve kurulması planlanan kapasitelere bakmak gerekir.

Edirne-Kırklareli-Tekirdağ’da 700 megavat,

Sivas’ta 200 megavat,

Ankara-Çankırı-Kırıkkale’de 200 megavat,

Kayseri-Niğde’de 200 megavat,

Malatya’da 150 megavat ve

Bilecik-Kütahya-Eskişehir’de 150 megavat,

Burdur-Denizli-Uşak’ta 100 megavatlık santral kurulması planlanmaktadır.

 

Edirne-Kırklareli-Tekirdağ bölgesinin seçimi İstanbul’un Avrupa yakasının elektrik tüketimi düşünüldüğünde oldukça mantıklı, çünkü önümüzdeki günlerde şehir batıya doğru da büyümeye devam edecek. Bu ise bölgedeki hem mesken tüketimini hem de sanayi tüketimini arttıracak. Bu sebeple bölgedeki elektrik tüketimi artış potansiyeli açısından en yüksek kapasitenin bu tarafta düşünülmesini mantıklı buluyorum. Aynı zamanda rüzgâr açısından bakıldığında da Trakya bölgesi önemli rüzgâr kaynağı olan yerlerin başında geliyor. Edirne’de Enez bölgesi, Kırklareli’nde Istrancalar Tekirdağ’da Şarköy Mursallı bölgesi hali hazırda değerlendirmeye açık önemli uygun alanlar.

 

Onun dışında Sivas’ta tekil olarak 200 megavatın tek bölgede kurulabileceği yüksek potansiyelleri yerleri bulunduran bir bölge. Özellikle hali hazırda kurulu KANGAL RES’in alt bölgesindeki alanın tek parça 200 megavatlık santral kurulması açısından uygun olduğun düşünüyorum. Ankara-Çankırı-Kırıkkale bölgesi de elektrik tüketimi artan bir bölge. Rüzgâr potansiyeli açısından bakıldığında da henüz örtüsü açılmamış bir yer. Sadece Ankara’daki problem rüzgâr kaynağı yüksek alanların, Esenboğa Havalimanı ile onun iniş istikametinde olması, belki bu bir problem yaratabilir. Kayseri-Niğde bölgesini değerlendirmek gerekirse, özellikle Kayseri’nin Yahyalı bölgesi yüksek rüzgâr potansiyeli açısından önemli bir bölge olarak karşımıza çıkıyor.

 

Malatya’daki 150 megavat seçimi de bölge olarak elektrik tüketimi açısından olmasa da özellikle Arapgir bölgesinin rakımının yüksekliğine rağmen, rüzgâr kaynak potansiyelinin iyi olması ile açıklanabilir. Bilecik-Kütahya-Eskişehir bölgesinde özellikle Bilecik ve Kütahya’da hızla artan sanayi ve ticarethane tüketiminden kaynaklı elektrik üretimine ihtiyaç duyuluyor. Özellikle Kütahya tarafında Cebrail bölgesinde oldukça yüksek rüzgâr potansiyeline sahip alanlar mevcut, yalnız orada da rüzgâr sahaları ile maden sahalarının kesişmesi bir risk olabilir. Burdur-Denizli-Uşak’ta ise kaynak alanları henüz değerlendirilmemiş durumda. Uşak’ta Afyon-Uşak sınırına yakın olan bölge ve Murat Dağı bölgesi bakir alanlar.

 

Bu yüzden genel alanda bakıldığında kaynak alanları bölgeleri seçiminin hem tüketim açısından hem de henüz kullanılmamış yüksek potansiyelli rüzgâr bölgeleri açısından doğru seçildiğini düşünüyorum.

 

 

Güneş YEKA’sı ile Rüzgâr YEKA’sı arasındaki temel farklar neler?

Güneş YEKA’sındaki ekipman üreticisi/yatırımcı eşleşmesindeki alternatif Rüzgâr YEKA’sına göre daha fazla idi. Çünkü Rüzgar YEKA’sında istenilen şartları sağlayabilecek ekipman üreticisi sayısı oldukça az görünüyor. Buna rağmen bu işle ilgili istekli olabilecek yatırımcı sayısı da bir hayli fazla çünkü hali hazırda ölçüm direği dikmiş ve data toplamış oldukça fazla yatırımcı var. Aynı zamanda rüzgâr enerjisinde sektörün biriktirdiği Know-How ve yaptığı yatırım da güneşe göre oldukça fazla. Türkiye’de hali hazırda dünyaya hizmet veren birçok kule ve kanat üreticisi var. Bu nedenle rüzgâr’daki yatırımcı sayısı ve yatırımcı iştahı güneştekinden daha fazla olacak. Ama ekipman tarafındaki yeterli üreticisi sayısı güneşe göre daha az olacak. O yüzdende güneş YEKA’sından farklı olarak rüzgâr YEKA’sında ekipman üreticileri aslında yatırımcı seçecek.

 

Ayrıca bir temel farkta toplam yatırım tutarı, rüzgârdaki toplam yatırım tutarı fabrikalar düşünülmediğinde sadece enerji santrali olarak düşünüldüğünde güneş YEKA’sının neredeyse iki katı. Bu yüzden burada bir ekipman üreticisi-iki yatırımcı formülasyonlarını da görebiliriz. Genel olarak güneş YEKA’sı ile rüzgâr YEKA’sı arasında böyle birkaç temel fark var.

 

Güneş YEKA’sı ile Rüzgâr YEKA’sı arasında proje geliştirme açısından temel farklar neler?

Proje geliştirilecek alan açısından bakıldığında Güneş YEKA’sında alan Enerji Bakanlığı tarafından tahsis edildi ve herkes o alan için ihale de yarıştı. Rüzgâr YEKA’sında ise herkes kendi belirlediği alan ile yarışacak. Burada şöyle bir benzetme yapılabilir. Güneş YEKA’sındaki ihale katılımcıları Enerji Bakanlığı’nın tahsis ettiği ve birebir aynı olan yarış arabaları ile bir yarışa katıldılar ve gaza en korkusuzca basan yarışı kazandı. Rüzgâr YEKA’sında ise tüm katılımcılar kendi geliştirdikleri araba ile yarışa katılacaklar ve gaza ne kadar basabileceklerine kendileri değil geliştirdikleri arabalar karar verecek. Teknik açıdan Güneş YEKA’sı ile Rüzgâr YEKA’sı arasında böyle temel bir fark olacak.

 

Enerji üretim hesaplamaları ve fizibilite açısından bakıldığında verilen süreyi nasıl buluyorsunuz? 

Enerji üretimi hesabı açısından bakıldığında güneşte ölçüme ihtiyaç yok ama rüzgârda ciddi ölçüme ihtiyaç var ve rüzgârda geliştirilen sahalarda ölçüm olmadan enerji üretim hesabı yapmak bir hayli zor. Enerji üretim hesabı olan sahalarda dahi işbirliği yapılacak türbin şirketine ve seçilecek yeni türbinlere göre enerji üretim tahmini değişebilir. Biz bugüne kadar geliştirdiğimiz sahalarda değişen rüzgâr türbini marka ve modeli ile % 5 e varan kapasite faktörü farklarını gördük. Yani herhangi bir yatırımcı hali hazırda geliştirmiş olduğu ve enerji üretim tahminini bildiği saha dahi olsa eğer işbirliği yapacağı türbin şirketi ile enerji üretim hesabı çalışmamış ise sağlıklı bir enerji üretim tahmini yapmakta zorlanacak. Bu yüzden 3 aylık süre iyimser, mutlaka yatırımcıların sağlıklı bir enerji üretim hesabı yapabilmek için süre uzatılması talebi gelecektir.

 

Özellikle Sivas, Kayseri, Ankara, Kütahya, Malatya, Burdur, Denizli ve Uşak gibi kompleks araziye sahip ve pürüzlüğü yüksek olan sahalarda seçilecek olan yeni türbinlerle CFD çalışılması ve bu CFD çalışmalarını sonuçlarını ortaya çıkması için ciddi zaman ihtiyaç var. Buradaki en önemli diğer bir hususta yatırımcıların elinde yeterli data bulunup bulunmadığı konusu. Özellikle YEKA projelerinde istenen saha büyüklükleri düşünüldüğünde, elde var olan önceki lisans ihaleleri için dikilmiş tek bir ölçüm direğinden sağlanan datalar neredeyse hiçbir anlam ifade etmiyor. Aynı zamanda burada seçilen neredeyse tüm iller yüksek pürüzlülüğe sahip, bu nedenle süreyi iyimser buluyorum diyebilirim.

 

Sizin RKT Enerji olarak YEKA ile ilgili hedefleriniz neler?

Biz proje geliştirme şirketimiz RKT ENERJİ ve iştirakimiz olan Brüksel merkezli 3E’nin Türkiye ofisi olarak YEKA’lara ciddi şekilde hazırlanıyoruz. Bugüne kadar Türkiye’nin önde gelen şirketlerine proje geliştirme işlerinin lokal konularında RKT olarak, global ve bankable mühendislik hizmetlerinde ise 3E TÜRKİYE olarak önemli katkılar sağladık. YEKA sürecinde de hem ihale öncesinde hem ihale sonrasında yatırımcıların hem enerji üretim hesabı açısından en rekabetçi hem de imar süreçleri açısından da en sorunsuz projeleri geliştirme ihtiyacının farkındayız. En doğru mühendislik hizmetlerini sağlamak için hem ihale sürecinde hem ihale sonrasına tüm ekibimiz büyük bir titizlikle çalışıyor olacak.

Utku Korkmaz
RKT Energy CEO

Genel

ENERCON ve Enerjisa Üretim, YEKA-2’nin ikinci aşaması için türbin anlaşması imzaladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enercon ve Enerjisa Üretim, WindEurope Bilbao etkinliğinde YEKA-2 projeleri kapsamında 250 MW’lık türbin sevkiyat sözleşmesi imzaladı. 750 MW’lık türbin teslimat anlaşmalarının başarılı bir şekilde yerine getirilmesinin ardından imzalanan anlaşma ile 1.000 MW’lık projenin tamamlanması için önemli bir adım atıldı. 250 MW kapasite için imzalanan anlaşma kapsamında, 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 Rüzgar Türbini teslim edilecek.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün önde gelen şirketlerinden ENERCON ve Enerjisa Üretim, İspanya’nın Bilbao kentinde düzenlenen WindEurope etkinliğinde Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde, YEKA-2 projesi kapsamında iş birliklerine devam ettiklerini duyurdu. 20 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen imza töreninde; ENERCON CEO’su Udo Bauer, ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, Enerjisa Üretim Satın Alma Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı İbrahim Erden de yer aldı.

Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün öncü firmaları olarak, yaptıkları iş birliği ile Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine önemli katkılarda bulunan Enercon ve Enerjisa Üretim, bu katkıyı sürdürmeye devam ediyor. 2022’nin Ekim ayında gerçekleştirdikleri stratejik bir anlaşma ile YEKA-2 Projesi’nde toplam 1000 MW’lık bir kapasite için çerçeve anlaşması imzalayan şirketlerin bu projesi, Türkiye rüzgar enerjisi endüstrisinin sürdürülebilir geleceği için önemli bir adımı temsil ediyor. İlk fazda başarıyla tamamlanan 750 MW’lık türbin sevkiyat anlaşmalarının ardından, bugün geriye kalan 250 MW’lık kapasite için 60 adet Enercon E-138 EP3 E2 rüzgar türbini içeren sevkiyat anlaşması ile projenin tamamlanmasına bir adım daha yaklaşılarak, toplam 1000 MW’lık kapasite için türbin üretimine yeşil ışık yakılmış oluyor. Bu gelişme, YEKA 2 Projesi’nin başarılı bir şekilde ilerlediğini gösterirken, Türkiye temiz enerji hedeflerine ulaşma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.

Törende konuşan ENERCON CCO’su Uli Schulze Südhoff, şunları söylüyor: “Türkiye, rüzgar türbinlerinin üretimi, satışı, kurulumu ve servisi açısından ENERCON için odak pazar olmaya devam ediyor. Büyük perspektifler sunuyor ve yetkili makamlar tarafından muazzam bir destek alıyoruz. Ülkenin yenilenebilir enerjinin ve özellikle de kara rüzgârının yaygınlaştırılması konusunda net bir kararlılığı var. Türkiye’deki sahalarda son derece güvenilir olduğu kanıtlanmış, sınıfının en iyisi rüzgar türbini teknolojisini sağlayarak müşterimiz Enerjisa Üretim ile birlikte Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerini desteklemekten memnuniyet duyuyoruz. Enerjisa Üretim’e güvenleri için teşekkür ediyor ve verimli iş birliğimizi sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz.”

ENERCON Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanı Arif Günyar, yapılan anlaşma ve projenin önemine dair şu açıklamalarda bulunuyor: “ENERCON olarak, partnerimiz Enerjisa Üretim ile 2022 yılında Avrupa’da tek kalemde imzalanan en büyük 1000 MW ilk çerçeve anlaşmasını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. YEKA II ihalesinin getirdiği derin yerlilik kapsamlarına uygun olarak, yerli aksam ile gerçekleşecek olan projelerimiz, mevcut yerli üretim ve sanayinin devam etmesi ve derinleştirilmesi açısından önemli bir mihenk taşı olmuştur.”

Enerjisa Üretim Rüzgâr Santralleri Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Ezgi Deniz Katmer, “1.000 MW YEKA 2 Projesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektörüne tarihi bir yatırımdır. ENERCON iş birliğiyle önümüzdeki dönemde Türkiye’de kurulacak her üç rüzgar türbininden biri Enerjisa Üretim imzasını taşıyacak ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına yön verecek” diyor.

İlk YEKA projesi Akköy RES’in devreye alınması

İlk faz için rüzgar türbinlerinin üretimi devam ederken ENERCON, Aydın’ın Didim ilçesindeki 25,2 MW kapasiteli 6 adet E-138 EP3 E2 türbininden oluşan ilk YEKA projesi Akköy Rüzgar Santrali’ni 2023 yılı sonunda devreye alarak YEKA 2 yolculuğuna başarılı bir başlangıç yapıyor. ENERCON Bölge Başkanı Arif Günyar, şunları ekliyor: “Projelerin başarılı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunan tüm ekiplerimize, tedarikçilerimize ve alt yüklenicilerimize minnettarız. Enerjisa Üretim ile birlikte ENERCON ekipleri de projelerin başarıyla hayata geçirilmesi için yoğun çaba ve hazırlıklarını sürdürüyor.”

Devamını oku

Genel

WindEurope Bilbao hızlı başladı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin geniş bir heyetle katıldığı WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği, 20 Mart’ta Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacıları arasında olduğu özel ‘Bakanlar Oturumu’ ile başladı. TÜREB Standı’nın açılışını da yapan Dönmez, standı ziyaretinde katılımcı şirketlerin üst düzey yöneticilerinden fuar temaslarına ve sektöre dair görüşlerini aldı.

WindEurope CEO’su Giles Dickson’ın modere ettiği ve Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez’in de konuşmacı olarak yer aldığı Bakanlar Oturumu yoğun ilgiyle takip edildi. Oturumun diğer konuşmacıları Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Bakan Yardımcısı Philipp Nimmermann, Yunanistan Enerji ve Çevre Bakan Yardımcısı Alexandra Sdoukou, Moldova Enerji Bakan Yardımcısı Carolina Novac, Siemens Gamesa Renewable Energy CEO’su Jochen Eickholt, RWE Onshore Wind/PV Europe & Australia CEO’su Katja Wünschel, Iberdrola Renewables Yönetici Direktörü Xabier Viteri Solaun ve EDPR Avrupa ve Latin Amerika CEO’su Duarte Bello oldu.

Oturum sonrasında TÜREB Başkanı İbrahim Erden ve Enerji İşleri Genel Müdürü Ahmet Özkaya ile birlikte ‘Türkiye Pavilyonu’ olarak da kabul edilen TÜREB Standı’nın açılışını gerçekleştiren Bakan Yardımcısı Dönmez, fuara katılan Türk şirketlerin temsilcilerinden fuardaki temas programları hakkında bilgi aldı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, Türkiye’yi böyle bir etkinlikte üst düzeyde temsil ediyor olmaktan memnun olduklarını belirterek fuar süresince düzenleyecekleri teknik ziyaretler ve gerçekleştirecekleri temaslarla sektörün büyümesine katkı sağlamayı hedeflediklerini kaydetti.

Devamını oku

Genel

Türk rüzgarı Bilbao’ya uzandı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) öncülüğünde üst düzey kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan büyük bir heyet, 20-22 Mart 2024 tarihlerinde düzenlenecek WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliği katılımı için Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez’in de çeşitli görüşmeler yapmak üzere aralarında yer aldığı heyet, Türkiye rüzgar sektörünün Avrupa’nın en güvenilir tedarik partneri olduğunu mesajını bir kez daha vurgularken yerli rüzgar sanayisinin daha da gelişmesine ve iş hacmini artırmasına yönelik temaslar gerçekleştirecek. 

‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ mottosuyla sektörün büyümesini hızlandıracak adımlar atmayı sürdüren TÜREB öncülüğündeki geniş bir heyet, Türkiye rüzgar sektörünü dünyadan ve Avrupa’dan temsilcilerle buluşturmak üzere WindEurope Bilbao Yıllık Etkinliğine katılmak üzere Bilbao’ya uçtu. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez ile T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan üst düzey temsilcilerin de katıldığı programda, heyet mensupları, ‘Türkiye Pavilyonu’ niteliği taşıyacak TÜREB standında Avrupa rüzgar sektörü temsilcileriyle çeşitli temaslar gerçekleştirecek.

Dünyanın farklı ülkelerinden 12 binden fazla rüzgar profesyonelini bir araya getirecek olan WindEurope 2024 Yıllık Etkinliği, küresel anlamda en etkili sektör platformları arasında yer alıyor. TÜREB Başkanı İbrahim Erden, yatırımcılardan türbin şirketlerine, yerli sanayiden sektörle ilgili karar verici kurumlara kadar çok geniş bir yelpazeden üst düzey temsilcilerin yer aldığı Bilbao Heyeti’nin, Türk rüzgar sektörü adına verimli iş birliklerine imza atacağına inandığını söyledi.  Sanayi Yılı ve Yatırım Yılı’nın ardından 2024’ü ‘Rüzgarda Seferberlik Yılı’ ilan ettiklerinin altını çizen Erden, büyük potansiyelini gerçekleştirme yolunda ilerleyen Türkiye rüzgar sektörü olarak yurt içinde proje izin süreçleri, finansman ve sürdürülebilir büyümeye; yurt dışında ise yerli rüzgar sanayisinin Avrupa’nın en güçlü tedarik ortağı olduğu mesajını vermeye odaklandıklarını hatırlattı. İbrahim Erden, WindEurope etkinliklerinin Türkiye’nin bu alandaki gücünü ve potansiyelini uluslararası arenada vurgulamak açısından en uygun platformlar olduğunu kaydederek 2035 ulusal emisyon hedeflerine erişimde daha fazla rüzgar kurulu gücünü hızla gerçekleştirmenin giderek daha kritik bir etken haline geldiğini sözlerine ekledi.

Etkinlikte ikili temasların yanı sıra Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyelini, teknolojik gelişmelerini ve vizyonunu katılımcılara tanıtacak olan TÜREB Heyeti, 22 Mart’ta sona erecek WindEurope Bilbao Fuarı’nın tamamlanmasının ardından 23 Mart’ta Türkiye’ye dönecek.

Devamını oku

Trendler