Connect with us

Rüzgar türbinlerinde aerosol yangın önleyici sistemler

Yayın tarihi:

-

Bu sayımızda Ezgil Güvenlik Teknolojileri Satış Müdürü Serhan Kürkçü’yle bir söyleşi gerçekleştirdik. Serhan Bey, aerosol yangın önleme ve baskılama sistemleri alanında Avrupa’nın önemli markalarının Türkiye distribütörlüğünü yürüten Ezgil’in rüzgâr türbinlerindeki yangın risklerine yönelik ne gibi çözümler sunduğunu da bizlerle paylaştı.

Bize kısaca Ezgil Güvenlik Teknolojileri’nden bahseder misiniz?

Öncelikle Ezgil’in kardeş firması HDK’dan bahsedelim. HDK Yangın 2012’den bugüne kadar Aerosol yangın önleme ve baskılama sistemleri üzerine ürün araştırmaları ve Ar-Ge çalışmalarını sürdürmekteydi. Bu geçen süre zarfında, performans ve uluslarası sertifikalar açısından en yüksek standartlara sahip üç Avrupa markasının Türkiye exclusive distribütörlüğünü aldı.

An itibariyle HDK yalnızca Ar-Ge ve lojistik operasyonuna odaklanmışken, Key-Account müşterilere satış ve satış sonrası hizmetlerinin profesyonel seviyede ve doğru konsantrasyonla sağlanması amacıyla Ezgil Güvenlik Teknolojileri’nin kurulmasına karar verildi.

Henüz bir yıl dolmamışken Ezgil’in; Türkiye’nin önde gelen birçok sanayi devi ile önemli boyutlarda projelere imza atarak, küçümsenmeyecek bir başarı hikâyesi yazışına hep birlikte destek verdik.

Kısaca Ezgil’in HDK bünyesinde yer alan üç değerli dünya markası ürün portföyünün, Türkiye’nin gelişmiş sanayi kuruluşlarına satış ve satış sonrası hizmetlerini sunan bir firma olduğunu söyleyebiliriz.

Aerosol yangın önleme ve baskılama sisteminin geleneksel sistemlere göre avantajları nelerdir?

İlk olarak Aerosol yangın önleme ve baskılama sisteminin, diğer geleneksel otomatik gazlı söndürme sistemlerine muadil ve hatta rakip bir sistem olmadığını belirtmek gerekir. Ancak ve ancak yeni jenerasyon yangın önleme sistemi olarak tanımlamak daha doğru olacaktır.

Aerosol sistemin avantajları esasen geleneksel sistemlerin mevcut dezavantajlarından kaynaklanmaktadır. Halihazırda mevcut geleneksel sistem kullanıcılarının yaşadıkları birçok zorluğu Aerosol teknolojisi ortadan kaldırmıştır.

Geleneksel sistemlerin kullanıcılara yaşattığı zorluklar nelerdir?

Geleneksel sistemlerde;

  • Enstelasyon çalışmaları hayli yorucu ve hassasiyet gerektiren, masraflı süreçlerdir. Aerosol sistemlerde kurulum çok hızlı ve basittir.
  • Basınçlı tüplerin periyodik bakım, yeniden dolum ve kalibrasyon gibi devam eden maddi ve manevi yükümlülükleri vardır. Aerosol sistemler 10 yıl bakımsız ve doluma ihtiyaç duymayan bir yapıya sahiptir.
  • Doğaya ve insana zararlı bileşenler içerirler. Aerosol sistemler %100 doğa dostudur.
  • Söndürme sonrası bıraktıkları kalıntıların temizlenmesi hem zaman hem maddi kayıplara sebep olur. Aerosol sistem yüzeyde kalıntı bırakmaz.
  • Elektronik aksamlarda kısa devre ve tahribata sebep olabilir. Aerosol sistemler bu sorunlara sebebiyet vermez.

 

Diğer otomatik söndürme sistemlerine göre aynı zamanda daha tasarruflu bir sistem diyebilir miyiz?

Tabii ki. 10 yıl boyunca müşteriye ekstra bir maliyet yaratmaması bakımından uzun vadede çok daha ekonomik bir çözümdür. Bugün Türkiye’de ciddi tesislerin yeniden dolum, parça değişimi ve bakım maliyetleri azımsanacak bir maliyet kalemi değildir.

Ayrıca aerosol sistemler herhangi bir tüp alanı ve boru tesisatına ihtiyaç duymayan bir ürün olduğu için inşaat ve işçilik masrafı da gerektirmiyor. Aerosol üreteçler kendi gövdelerinden bir sis yayarak söndürmeyi gerçekleştiriyorlar. Bulunduğu ortamda hava sirkülasyonu olmadığı takdirde 30-45 dk. kadar havada asılı kalarak devam etmesi muhtemel yangınları da önlüyor. Bu anlamda tam sızdırmazlık koşulu aramaması; bazı mahaller için ekstra bir inşaat işçiliği masrafından da müşteriyi koruyor. Hatta bazı keşiflerimizde tam sızdırmazlığın imkânsız olduğu alanlar görüyoruz. Bu tip mahaller için ise tek çözüm Aerosol sistemler oluyor.

Tesisler bu sistemi öncelikli olarak nerelerde tercih ediyorlar?

Dünyada yapılan bir istatistiğe göre yangınların %32’si elektriksel sorunlardan kaynaklanıyor. Elektrikten kaynaklı yangınlar, kablo kanalları vasıtasıyla tesislerde çok hızlı ilerleyen yangınlardır. Bu anlamda müşterilerimiz öncelikle, AG-OG Elektrik dağıtım odaları, Kompansazyon Panoları, Trafo odaları ve Jeneratör odalarının korunmasını öncelikli olarak tercih ediyorlar.

Akabinde IT Sistem odaları ve arşivlerin korunmasını önemsiyorlar. Çünkü bilgi ve veri merkezleri de yangın vakalarında korunması gereken en kritik lokasyonlar arasındadır.

Bunların yanı sıra tesisin yangın riski taşıyan önemli üretim alanlarını da hedeflemeli üreteçlerimiz ve kendi bünyemizde geliştirdiğimiz küçük algılama panellerimiz ile koruyabiliyoruz.

Avrupa’da Halon gibi birçok otomatik gazlı söndürme sisteminin yasaklandığını görüyoruz. İnsan sağlığı açısından aerosol sistemlerle ilgili neler söyleyebilirsiniz?

%100 doğa dostu teknoloji bir sistemden bahsediyoruz. Aerosol üreteçler içerisinde katı halde potasyum nitrat barındırır. Aktivasyon esnasında üreteç içerisinde bir reaksiyon gerçekleştirir. Dışarıya 0.5-2.5 mikron kalınlığında potasyum karbonat molekülleri ihtiva eden bir sis yayar. Bu sis solunabilir bir sistir. Canlıların sağlığına herhangi bir zararı yoktur. Diğer gazlı söndürme yöntemleri gibi oksijen deplase mantığı ile çalışmaz. Sisin içerisindeki potasyum atomları yanma reaksiyonunu gerçekleştiren atomları kendine bağlayarak daha kararlı bileşenler oluşturur. Ortamdaki oksijen oranı hiçbir zaman %17’nin altına inmez. Böylece yangın söndürme esnasında mahalde bulunan kişi herhangi bir bayılma tehlikesi ile de karşı karşıya değildir.

Yangın Söndürme Sistemlerinde güvenilirlik için müşterilerin en fazla dikkat etmesi gereken sizce nedir?

Tabii ki uluslararası sertifikalardır. HDK firması sohbetimizin başında da bahsettiğim gibi bu konu üzerinde çok ciddi araştırmalar yapmıştır. Markalarımızın tamamı Avrupa kökenli, Finlandiya, Almanya ve Hollanda menşelidir. Tedarik ettiğimiz ürünlerimizin tamamı VDS, UL, UL Listed, NFPA 2010, EN:9100 gibi dünyada en geçerli sertifikalara sahiptir.

Rüzgâr türbinlerine gelecek olursak aerosol sistemin bu sektördeki ihtiyacıyla ilgili neler söyleyebiliriz?

Rüzgâr türbinlerinin hub, nacelle, şalt, kontrol kabini, trafo gibi yangın riski yüksek alanları vardır. Daha çok yıldırım çarpması veya elektriksel kısa devre gibi yangın senaryoları gerçekleşiyor. Avrupa’da böyle gerçekleşen birçok yangına geçmişte şahit olduk. Bu tip yangınlar çok hızlı ilerleyen ve saniyeler içerisinde müdahale edilmesi gereken yangınlardır. Dikkat ederseniz sistemi anlatırken söndürme değil önleme ve baskılama diye tanıtıyoruz. Kurulacak olan sistem saniyeler içerisinde algılamayı gerçekleştirip aerosol üreteçleri aktive ederek daha yangın başlangıç aşamasındayken baskılayıp ortadan kaldıracaktır. Aksi halde bu kadar yüksekteki bir mahale itfaiyenin ulaşması ve müdahale etmesi durumunda zaten iş işten geçmiş olacaktır. Yurt dışı distribütörlüğünü yaptığımız markaların Avrupa’da rüzgâr türbinlerine uygulama yaptığı çok sayıda projeler var. Ezgil olarak Türkiye’de Rüzgâr Enerjisi santralleri çok önemsediğimiz noktalardır. Geçmiş dönemde enerji santrallerinde ciddi çalışmalar yapmış olan ekibimiz, olası algılama senaryolarının kurgulanması konusunda ciddi bir bilgi birikimine sahiptir.

Son olarak okurlarımıza sektörünüzle ilgili vermek istediğiniz bir mesaj var mıdır?

Yapılmış istatistiklere göre dünya üzerindeki her üç bin tesisten birinde yangın çıkmaktadır. Bu çok korkutucu bir oran gibi görünmese de, şöyle ifade edersek, her bir tesisin sekiz yılda bir kez yangına maruz kalma ihtimali oldukça yüksektir. Ve o gün geldiğinde tesiste mevcut bulunan yangın söndürme sistemi, aktif, yeterli ve doğru senaryolar üzerine kurgulanmış bir düzenek olmalıdır.

Dolayısıyla, bir yangın söndürme sistemi devreye alınmadan önce profesyonel keşif çalışmalarının sahada ve uzman ekipler tarafından yapılması, tüm felaket senaryolarının göz önüne alındığı bir kurgu üzerinde uygulanması gerekir.

“Yangının doğru zamanda önlenmesinin hedef alındığı bir sistemin bedeli, çıkması önlenememiş bir yangının söndürülmesinden daha yüksek maliyetli değildir.”

Devamını oku
Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

ICCI Fuarı’nda enerji sektörüne yenilenebilir enerji müjdesi

Yayın tarihi:

-

Yazar

ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın açılışını gerçekleştiren TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Sözcüsü Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, yenilenebilir enerji ile ilgili müjde verdi.  Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak, ülkemizi güçlendirecek adımları atmaya devam ediyor. Maden ve enerji kanunlarında değişiklikleri kapsayan kanun teklifimiz komisyondan geçti ve genel kurulda görüşmelere başlanacak. Meclisimizin onayıyla teklifimiz yasalaşacak ve bu sayede enerji sektörümüzün önünü açmış olacağız” dedi.

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’nın desteği ile TG Expo tarafından gerçekleştirilen ICCI – Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nın açılışı Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, İstanbul Sanayi Odası Enerji Grup Başkanı Rıdvan Mertöz, KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın, ENSİA – Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı ve KBSD – Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Hoplamaz’ın katılımı ile gerçekleştirildi. 3 gün boyunca 10.000 metrekarelik alanda küresel enerji piyasasının kalbinin atacağı fuar, 200’e yakın firma ve 8 bini yurt dışından olmak üzere toplamda 20 binden fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapacak. ICCI bu yıl ilk kez eş zamanlı gerçekleşecek Electricity Eurasia – Elektrik ve Elektrik Ekipmanları Fuarı’na da sahne oluyor.

Enerji sektörüne yeni kanun teklifi müjdesi

Fuarın açılışında konuşan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “TBMM komisyonumuz ve hükumetimiz yenilenebilir enerji alanında ülkemizin ve sektörün önünü açacak ve ülkemizi güçlendirecek çabaların içerisindedir. Yakın zamanda komisyonumuza gelen özellikle maden ve enerji kanunlarındaki değişiklikleri kanun teklifi ilgili komisyonumuzdan geçti. Gerekli tartışmalar yapıldı. Komisyon üyelerimiz katkılarını verdi Ve genel kurulun gündemine hazır hale getirildi. Genel kurulda özellikle yenilenebilir enerjiyle ilgili bazı kanuni düzen içeren kanun teklifi görüşülmelerine başlanacak. Ümit ediyorum ki; değerli milletvekillerimizin, meclisimizin onayla da bu teklif yasalaşacak. Bu da özellikle ülkemizin siz değerli sektör temsilcilerimizin önünü açmak üzere ülkemize sağlamak üzere bu kanun teklifi de yasalaşmış olacak diye ümit ediyorum” şeklinde konuştu.

Enerji verimliliğinde başarının formülü her kademede “farkındalık”

Son yılların en kritik konularından birisinin yenilenebilir enerji olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Bu alanda atılan adımlar ve yaşanan gelişmeler hem ülkelerin güçlenmesi hem de sektör oyuncularının daha rekabetçi haline gelmelerinde şüphesiz önemli bir rol oynuyor. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak da rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kurulumu ve kurulu gücünün diğer konvansiyon termik kurulu güce göre daha fazla olduğunu görüyoruz. TBMM komisyonu olarak bunun farkındayız ve bu farkındalığın da bir gereği olarak ilgili komisyonumuz ve hükümetimizin bu alanda ülkemizin ve sektörün önünü açacak çaba sarf ediyoruz” şeklinde konuştu. Özellikle bu tür fuar ve konferanslarda yapılan tartışmalar ve beraberinde sektöre ilişkin ortaya çıkan fikirlerin yasama ve yürütme için son derece kıymetli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, “Fakat özellikle enerji verimliliği konusunda hükümet ve ilgili bakanlıklar her ne kadar destek verirse versin toplumda ve sanayicilerimizde bu konularda gerekli eğitim, farkındalık ve bilinç oluşmadığı takdirde çabaların yeterli şekilde amacına ulaşması mümkün olmaz” dedi.

“Fuarımızın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri”

TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel de açılış konuşmasında, “1994 yılında İstanbul’da bir Kojenerasyon Semineri ile başladığımız yolculuğumuz, kısa sürede ülkemizin enerji sektöründeki hızlı gelişme ve enerji camiasının yoğun ilgisiyle 1999 yılında ICCI (International Cogeneration Conference of Istanbul) adı altında bir Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı kimliğine evrildi. Dünya enerji piyasasının jeopolitik açıdan belki de en sıcak ve hareketli coğrafyasında yer alan bir ülke olarak ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı’nın varlığı en büyük kazançlarımızdan biri. Fuar sayesinde oluşturduğumuz verimli, etkin, saygın ve kaliteli bir iletişim ve etkinlik platformu ile bu büyüme ve gelişme sürecine 30 yıla yakın süredir tanıklık ediyor, gelecekte de sürdürmek üzere yoğun çaba gösteriyoruz. Sürdürülebilirliği odak noktasına aldığımız fuarımızda enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, akıllı şebekeler, temiz teknolojiler ve çevre yönetimi gibi konularda güncel gelişmeler öne çıkacağı için bu yılın teması olarak ‘Enerjinin Geleceğini Keşfet’ diyeceğiz” dedi.

“Yenilenebilir enerjiyi fırsat olarak yakalayanlar avantajını görecek”

Enerjide baş döndüren dönüşümlerin yaşandığı son yıllarda fuarın günceli yakalamak ve geleceğe yönelik projeksiyonlara ışık tutmak için kritik öneme sahip olduğunu belirten KOJENTÜRK Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Aydın ise, açılışta “İklim değişikliğini yavaşlatmak ve toplumları daha temiz bir ortamda yaşatma çabaları, enerjide fosil kaynaklardan yenilenebilir enerji tüketiminin daha yüksek düzeylere geçişini zorunlu kılıyor. Enerji tüketiminin daha da artış gösterdiği günümüzde elektriğin üretildiği kaynaklar daha önemli hale geliyor. Bugün enerji yatırımlarında özellikle finansmana erişimin zor ve yüksek maliyeti nedeniyle hedeflenen yıllık büyümenin biraz gerisinde kaldığını görüyoruz. O yüzden bu dönemi geleceğe yönelik hazırlık ve planlamaların yapılması için bir fırsat olarak gören ve değerlendirenler hızlı dönüşümde bunun avantajlarını yakalayacak” diye konuştu.

Devamını oku

Genel

Kamu Görevini Engelleyenler 5 Yıla Kadar Hapis cezası alabilir

Yayın tarihi:

-

Yazar

Dicle Elektrik Uzun Yıllar Borcunu Ödemeyip Şiddete Başvuranları Mektupla Uyardı;

Dicle Elektrik, dağıtım bölgesinde 27 milyar TL’yi aşan elektrik borcunu uzun süredir ödemeyen ve bununla birlikte görevlilerin çalışmalarını engelleyenlere karşı hukuk mücadelesi vermeyi sürdürüyor. Sorumluluk bölgesinde yer alan 6 ilde kamu hizmeti yürüten dağıtım şirketi, başta Şanlıurfa ve Mardin olmak üzere borçlu sulama abonelerini bu kez engellemelerden dolayı 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabilecekleri konusunda uyardı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 6 ilinde elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik’ten, başta Şanlıurfa ve Mardin’deki çiftçilerin 27 milyar TL’yi aşan elektrik borçlarının ödenmemesiyle ilgili olarak yeni bir açıklama yapıldı. Tarım sezonu öncesi “borcunu ödemeyene elektrik verilmeyecek” uyarısında bulunan Dicle Elektrik, borçlu abonelere bir mektupla önemli yeni uyarılarda bulundu. Mektupta mevzuat gereği elektriği kesilecek olan ancak bu kesintiye kaba kuvvetle karşı koyacak olan abonelerin, TCK’nın ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesine’ dair 113’ncü maddesi uyarınca 5 yıla kadar hapis cezası alabileceği duyuruldu.

İadeli taahhütlü mektupla uyarıldılar
Elektrik borcu bulunan, uzun süredir borcunu ödemeyen ve mevzuat gereği elektriğini kesmeye gelen görevlileri engelleyenlere yönelik gönderilen bu kritik uyarı, her bir borçlu aboneye özel olarak iadeli taahhütlü mektupla yapıldı.

Kamu görevini engelleyene 5 yıla kadar hapis
Aynı mektupta, görevlilere dönük yapılacak her türlü engellemenin TCK’nın 113’ncü maddesinde yer alan ‘Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi Suçunu’ kapsadığına yer verilerek, çalışmaları cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engelleyenlerin, 5 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabileceği kaydedildi.

18 bin çiftçinin 27 milyar TL borcu var
Dicle Elektrik, bölgede 18 bin tarımsal sulama abonesinin elektrik borcunun 27 milyar TL’yi aştığını açıklamıştı. Söz konusu borcun 15.5 milyar TL’sinin Şanlıurfa’daki 13.000 aboneye, 9.5 milyar TL’sinin Mardin’deki 5.000 aboneye, geri kalanın ise Diyarbakır, Batman, Şırnak ve Siirt’teki tarımsal sulama abonelerine ait olduğunu duyurulmuştu.

Dicle Elektrik tarafından abonelere iadeli taahhütlü olarak gönderilen kişiye özel mektuplarda şu ifadeler yer alıyor:

‘’ Sayın abonemiz;
… tesisat numaralı aboneliğinize ait muaccel olan ………… faturalı borçlara ilişkin olarak ekiplerimiz tarafından 18.03.2024 tarihinde Elektrik Piyasası Tüketici Yönetmeliği‘nin Zamanında Ödenmeyen Borçlar başlıklı 35. Maddesi hükümleri uyarıca kesme işlemi için aboneliğinizin bulunduğu sayaca gelinmiş ancak tarafınızca mukavemet gösterilmesi sebebiyle kesme işlemi gerçekleştirilememiştir. Aynı tesisat ve borca ilişkin ekiplerimiz tarafından tekrar kesme işlemi uygulanacak olup, tarafınızca mukavemet gösterilmesi halinde hakkınızda TCK 113 uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile suç duyurunda bulunacağımız konusunda tarafınıza ihtarda bulunulmuştur.’’

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Enerji sektörünün büyüme için teknoloji yatırımlarına önem verdiğini ortaya koyan KPMG’nin “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırmasına göre enerji sektörü yöneticilerinin yüzde 72’si siber güvenliği de içeren dijital dönüşüm çalışmalarının son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdığını belirtti. Bu oranın diğer sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla olması da dikkat çekti.

KPMG’nin 16 ülke ve dokuz sektörden 2.100 yöneticiyle yaptığı ankete dayanan yeni “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırması enerji şirketlerinin teknolojileri pazarlarındaki zorlukların üstesinden gelmek için kullanabilecekleri bir can simidi olarak gördüklerini ortaya çıkardı. Anket, enerji sektörünün pazardaki zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı olduğunu ortaya koydu.

Ankete göre enerji sektörü katılımcıların yüzde 61’i düzenleme ve güvenliği dijital dönüşümün “ana tetikleyicisi” olarak görüyor. Yüzde 80’i teknoloji biriminin yeni teknolojilerin potansiyelini yönetim kuruluna daha iyi anlatması gerektiğini söylüyor. Yüzde 39’u yetenek eksikliğini dönüşümün ilerlemesinin önündeki en olası engel olarak görüyor. Yüzde 84’ü kurumlarının mevcut teknolojiyi kullanarak ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) taahhütlerini ilerletebileceğinden emin. Yüzde 85’i ise mevcut teknoloji yapılarını kullanarak verimliliklerini artırabileceklerini ve maliyetleri azaltabileceklerini ifade ediyor.

Sektör aynı zamanda teknoloji inovasyonuna bağlı risklerin de farkında. Araştırmaya göre, enerji sektöründen katılımcılar; güven, güvenlik, gizlilik ve esnekliği teknolojik çözümlerine entegre etme konusunda kurumlarının daha proaktif olması gerektiğini tüm sektörlerin ortalamasından 8 puan daha fazla belirtiyor. Ancak sektör, ilerlemenin önünde engellerle de karşılaşıyor. Örneğin araştırma, enerji sektörünün yapay zekâ (AI) uzmanlığı eksikliğinin inovasyon yapma ve rekabetçi kalma kabiliyetlerini etkileyebileceğini söyleyenlerin diğerlerine göre daha yüksek olduğunu da ortaya koyuyor.

 Güvenlik endişeleri gündemin ilk sırasında

Hem düzenleyici kurumlar hem de tüketiciler enerji şirketlerini yakından izlediklerinden araştırmaya katılan enerji yöneticileri düzenleyici yükümlülükler ve güvenlik endişelerini dijital dönüşümlerinin en önemli tetikleyicileri olarak görüyor. Ayrıca, daha güçlü veri gizliliği veya siber güvenliğin hayata geçirdikleri dijital dönüşüm projeleri üzerinde en etkili kullanıcı beklentileri olduğunu da söylüyorlar. Enerji yöneticilerinin yüzde 72’sine göre, siber güvenliği içeren dijital dönüşüm çalışmaları son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdı, bu oran tüm sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla.

 İş güçlerinin oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarına güveniyorlar

Araştırmaya göre enerji sektörü stratejik teknoloji yatırımının gücüne inanıyor, ancak dijital dönüşüm hedeflerini hayata geçirebilecek yeteneklere erişmeye odaklanmaları gerekiyor. KPMG tarafından hazırlanan 2023 Küresel Enerji CEO Görünümü raporu, enerji şirketlerinin yüzde 52’sinin (2022’ye göre 7 puanlık bir artış) yeteneklerini geliştirmek için çalışanlarına daha fazla yatırım yapmak istediğini ortaya koyuyor. Enerji sektöründen katılımcıların çoğu, iş güçlerinin bugüne kadar oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarının kabiliyetlerine güveniyor ve bazı durumlarda bu güvenleri diğer sektörlerin de ortalamasını aşıyor.

“Sektör geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımlarını yapıyor”

KPMG Türkiye Enerji Sektörü Lideri Hakan Demirelli konuyla ilgili şunları söyledi: “Devam eden jeopolitik gerilimlerin, üretken yapay zekânın hızlı yükselişinin ve küresel ekonomik belirsizlik ortamının en çok etkilediği sektörden birisi enerji sektörü. Bu nedenle sektörde faaliyet gösteren şirketler geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımları da yapmaya kararlı olduklarını bu anketimizde gösterdi. Bu yatırımlar, enerji şirketlerinin yenilikçi teknolojileri iyi bir şekilde kullanmasına olanak sağlıyor. Örneğin anketimiz enerji sektörünün, son 24 ayda şirketlerinin kârlılığını veya performansını artırmak için düşük kodlu/kodsuz platformları kullanma olasılığı en yüksek sektörlerden biri olduğunu ortaya çıkardı. Sektörün dijital dönüşüm projelerindeki başarısı ise doğru danışmanlık hizmetleri almaktan geçiyor. KPMG olarak biz de dijital dönüşüm alanındaki derin ve kapsamlı uzmanlığımız ile sektördeki şirketlerin uygun çözümleri başarılı bir şekilde kullanmalarına, inovasyonu artırmalarına ve daha geniş bir dijital dönüşüme başlamalarına yardımcı oluyoruz.”

Devamını oku

Trendler