Connect with us

Rusya’daki rüzgâr enerjisi sektörüne genel bakış

Yayın tarihi:

-

 

Rusya’nın rüzgâr sektörü açısından geçirdiği tarihsel süreç

Rusya, gerek yüzölçümü gerek mevcut insan kaynağı ve gerekse barındırdığı enerji kaynağı potansiyeli nedeniyle, yenilenebilir enerji açısından ve özellikle rüzgâr enerjisi bakımından günümüzün yeni cazibe merkezi durumundadır. Enerji anlamında Rusya’nın rakibi niteliğinde olan ABD, Çin ve Almanya gibi ülkeler, yenilenebilir enerji yatırımları açısından da dünyada lider konumundayken, Rusya’nın bu ilerleyişte neden bu derece geri kaldığı ve mevcut potansiyelini değerlendirerek nasıl yenilenebilir enerji alanında liderler arasına katılabileceği son yıllarda, özellikle de 2016’da imzalanan Paris Anlaşması sonrasında büyük bir merak konusu haline gelmiştir. (Paris Anlaşması, küresel ısınmaya ve iklim değişikliklerine karşı hazırlanmış ve 119 ülkenin imzalaması sonucunda küresel ısınma konusunda dünyaca en geniş kapsamlı fikir birliğinin sağlandığı anlaşmadır.)

1914’te rüzgâr türbinleri konusunda çalışmalar yapmaya başlayan bilim insanı N. E. Zhukovsky ve arkadaşları, dünyanın ilk rüzgâr enerjisi araştırma bölümünü 1925’te Rusya’da kurmuşlardır. Bu dönemde rüzgâr endüstrisi Rusya’da dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar gelişmiş durumdaydı. 3-4 kW kapasiteli türbinlerin seri üretiminde lider konuma gelen Rusya, 1931’de dünyadaki ilk 100 kW kapasiteli ve 30 metre kanat çapına sahip rüzgâr türbinini üretmiştir (bu dönemde Almanya ve Danimarka 50-70 kW kapasiteli ve 25 metre kanat çapına sahip türbinler üretmekteydi). Ülkede 1930’lardan 1960’lara kadar rüzgâr enerjisi projeleri geliştirilmeye ve türbin kapasiteleri yükseltilmeye devam edilmiştir.

Fakat petrol fiyatlarındaki ucuzluk ve büyük ölçekte nükleer, hidroelektrik ve termik santrallerin üretim ve kâr durumu, yatırımların bu yönde ilerlemesine ve rüzgâr enerjisindeki gelişimin yavaşlamasına sebep olmuştur. 1960’ların sonunda türbin imalatındaki seri üretim durmuş ve yatırımlar 1980’lerin sonlarına kadar büyük ölçekli santraller odaklı ilerlemiştir. 1988’de Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulunun almış olduğu karar sonucu 1988-1995 yılları arasında ülkenin belirli noktalarında kurulması planlanan toplam 250 MW kapasiteye sahip proje, 1990’lardaki siyasi ve politik değişimler nedeniyle gerçekleştirilememiştir.

2000’lerin ilk yarısında rüzgâr enerjisi konusunda çalışmalar yapan, ülkedeki rüzgâr enerjisi üretimi ve kurulumundan sorumlu olan devlet ortaklı HydroWGS şirketi, rüzgâr enerjisinin desteklenmesi konusunda yasal altyapının oluşturulmasına katkıda bulunacak çalışmalar yapmış olmasına rağmen, iktidarın bu konudaki isteksizliği nedeniyle herhangi bir sonuç alınamamıştır.

Rüzgâr enerjisi pazarının gelişimi esas olarak özel şirketlerin desteğiyle mümkün olmuştur. Bu noktada Rus ve Batılı girişimcilerin planladıkları RES projeleri, yerli ve yabancı yatırımcıların Rusya marketini fark etmelerini sağlamış ve bunun sonucu olarak da Rus devleti rüzgâr enerjisi sektörüne ve ihtiyaçlarına karşı ilgi göstermeye başlamıştır.

Son yıllarda yaşanan gelişmeler ve sektörün baş aktörleri

Rusya hükümetinin dünyadaki yenilenebilir enerji trendini takip etme ve rüzgâr ve yenilenebilir enerji konusunda ülkenin gelişimi için gerçekleştirdiği ilk adım 2007 yılında NP Market Council’i (Kâr Amacı Gütmeyen Enerji Piyasası Kurumu) kurması olmuştur. Bu kurum sayesinde elektrik alıcı ve satıcılarının, iletim ve dağıtım şirketlerinin, teknoloji üreticilerinin, kısacası ülkenin elektrik enerji piyasasında yer alan tüm aktörlerinin bir araya getirilmesi sağlanmıştır.

2013 yılında “Yenilenebilir Enerji Kullanımını Destekleme” konusunda çıkmış olan kararnamede, yenilenebilir enerjinin kullanımının desteklenmesi ve 2020 yılına kadar yenilenebilir enerji projelerinin geliştirilmesiyle ilgili maddeler yer almıştır. Bu noktada yerellik oranı olarak belirlenen %65, yatırımcı ve türbin üreticileri açısından ulaşılabilir bir oran olmadığından, ihalesi yapılmış ve kazanılmış projeler sürece başlayamamışlardır.

2015 yılında çıkan kararname ile genel anlamda 2020 yılına kadar gerçekleştirilmesi planlanan hedeflere yer verilirken, yerel ekipman oranları da güncellenmiştir. Buna göre türbin üretimindeki yerel ekipman kullanma oranları yıllara göre aşağıdaki şekilde değişecektir:

Yıl 2016 2017 2018 2019-2024
Ekipman Yerellik Oranı (%) 25 40 55 65

2016 yılında Rusya’nın Bölgesel Enerji Planı yayımlanmış ve bu planda 2030 yılına kadar tamamlanması öngörülen 15 tane, toplam 4,5 GW kapasiteli rüzgâr enerji santraline yer verilmiştir. Bunun yanı sıra 2024’e kadar da 3,35 GW kapasitesine ulaşılması hedeflenmektedir. 2024 yılına kadar RES kurulumu için yıllara göre gerçekleştirilmesi planlanan kapasite değerleri aşağıdaki gibidir:

Yıl 2017 2018 2019 2020 2021 2022 2023 2024 Toplam
Kapasite (MW) 200 400 500 500 500 500 500 150,2 3351,2

2016 yılında devlet şirketi Rosnano ve Finlandiyalı enerji şirketi Fortum, sadece rüzgâr santrallerinin kurulumuna değil, aynı zamanda ekipman üretimi için de yatırımda bulunacaklarını açıklamış ve Ulyanovsk yakınlarında kanat üretim fabrikası kurulumunu gerçekleştirmiştir. Devlet kuruluşu nükleer enerji firması Rosatom, parça üretimlerinde, önceliklerinin rüzgâr enerjisi ekipmanı üretmek olduğunu açıklamıştır. Aynı zamanda Rosatom, Adygea ve Krasnodar bölgelerinde 2018-2020 yılları arasında toplam 610 MW’lık RES ihalesini kazanmış bulunmaktadır. 2017’nin Haziran ayında imzaladığı anlaşmaya göre Rosatom’un yan kuruluşu olan Nowa Wind ve Hollandalı türbin üreticisi Lagerway türbin teknolojisini paylaşmak ve ekipman üretimi için gerekli altyapıyı Rusya’ya taşımak adına ortaklık kurmuşlardır. Bunların dışında 2017 yılı içerisinde türbin teknolojileriyle Rusya’nın yerel ekipman gelişimine destek olmak amacıyla Vestas ve Siemens-Gamesa da Rusya rüzgâr sektöründeki yerlerini almış bulunmaktadır. Siemens-Gamesa, İtalyan Enel şirketiyle birlikte Kola Yarımadasında yer alacak 291 MW kapasiteli projeyi, Vestas ise Rosnano ve Fortum’la birlikte başlangıç olarak 35 MW kapasiteli Ulyanovsk projesini gerçekleştirecektir.

Sektörün ilerlemesindeki engeller ve bu engelleri aşma yolları

a- Finansal engeller

Rusya’nın rüzgâr sektörü açısından tarihi incelenirken, yatırımcıların, daha az maliyetli ve daha kârlı olan petrol, kömür ve hidroelektrik santrallerini tercih etmiş olmalarının, ilerlemenin durmasındaki en önemli faktör olduğu anlaşılmıştır. Bu sebep finansal engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Rusya’nın rüzgâr enerji sektöründe var olan potansiyelinin önüne geçen finansal engellerden en önemlisi, yatırımcılara güvenecekleri bir tarife garantisi sunulmaması ve bunun yanı sıra ihale sisteminin tüm yatırımcıların ulaşabileceği şekilde duyurulmaması olduğu söylenebilir. Bunun yanı sıra, kurdaki dengesizlikler ve makroekonomik durum, Rusya marketine yabancı yatırımcı çekmeyi zorlaştırmaktadır. Aynı zamanda ülkemizde de mevcut olan 2021 sonrasında yenilenebilir enerji teşviklerinin ne olacağı hakkındaki bilinmezlik, Rusya’da da 2024 sonrası için geçerlidir. Bu da hem yerli hem de yabancı yatırımcının ne kadar uzun süreli iş yapabileceği öngörüsüne sahip olamadığından güvensizlik yaratmaktadır.

Finansal engeller açısından çözüm sağlayabilecek en önemli adım, tarife garantisinin açık ve net olarak kamuya duyurulmasıdır. Ayrıca yenilenebilir enerji yatırımcıları için kredi faiz oranlarının düşürülmesi ve kur farkının sabitlenmesi yatırımlar açısından daha güvenilir bir altyapı sağlayacaktır.

Finansal açıdan şimdiye kadar yatırımcılara engel niteliği taşımış olan yerel ekipman kullanım şartının, gelecek yıllarda Rusya açısından yükselen bir yenilenebilir enerji pazarına sahip olma fırsatı sunacağı ve diğer finansal engelleri azaltacağı öngörülmektedir.

b- İklim ve altyapı engelleri

Dünyanın en büyük yüzölçümüne sahip olan (17.1 milyon km2 – Türkiye’nin 22 katı büyüklükte) ve aynı zamanda zorlu iklim koşullarına sahip birçok bölgesi olan bir ülkenin merkezi altyapı sisteminde eksikler olması ve ülkenin her noktasına ulaşamamış olması beklenmedik bir durum olarak karşımıza çıkmasa da, rüzgâr enerji üretimi açısından önemli bir sorun teşkil etmektedir.

Rüzgar haritası

İklim Haritası (Yıllık Ortalama)

Elektrik Şebekesi Haritası

 

Rusya Rüzgâr haritasına bakıldığında ülkenin en verimli rüzgâr sahalarının büyük çoğunluğunun ülkenin kuzeyinde yer aldığı görülmektedir. Fakat bu noktalar aynı zamanda iklim koşullarının çok zor olduğu ve çok az nüfusun bulunduğu bölgelerdir. Dolayısıyla elektrik şebeke sistemi haritasına baktığımızda da buraya merkezi elektrik şebekesinin ulaşmadığını görürüz. Ülkenin yüzölçümünden yarısı bu merkezi şebekeye ulaşamamakta olduğu için farklı elektrik üretimi çözümleri bulunmaktadır. Şebekeden bağımsız rüzgâr üretiminin, bu uzak bölgeler için önemli bir potansiyel oluşturacak olmasına rağmen, hükümetin karar vericilerinin rüzgâr enerjisini bir çözüm olarak görebilmesini sağlayacak mevcut kurulu proje sayısının düşük olması ve bu alanlardaki yerel yönetimlerle iletişimin sağlanamaması, sürecin ilerleyişine engel olmaktadır. Yerel ve genel yönetimler izinleri ve gerekli altyapıyı sağlasa bile, dünyada üretilmiş türbinler arasında bu iklim şartlarında çalışabilecek çok az türbin bulunmaktadır. Belki kendi türbin teknolojisini elde ettikten sonra Rusya, iklim koşullarına uyum sağlayacak türbinleri üretmeye başlayarak bu sorunu kendisi aşabilecek duruma gelecektir.

c- Yönetimsel engeller

Düzenleme ve yasal düzlemdeki eksikliklerin çoğu, mevcut kurulu proje sayısındaki ve rüzgâr sektöründeki tecrübe eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Rusya’nın kendi türbin tasarım standartları ve uluslararası standartlar arasındaki uyuşmazlıklar da buna örnek olarak gösterilebilmektedir. Aynı zamanda arazi fiyatlarının yüksekliği ve büyük ölçekli rüzgâr enerji santrali projelerinin büyük arazilere ihtiyaç duyması da yatırımcılar açısından belli yasal düzenlemeler gerektiren konular arasındadır.

Yenilenebilir enerjinin özellikle RES projelerinin ülkelerde iş potansiyeli oluşturması açısından büyük önemi bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında rüzgâr santrallerinde çalışacak nitelikli personel eksikliği Rusya’nın sorun yaşamasına sebep olabilecek bir diğer problemdir. Teknoloji ve parça üretimi konusunda diğer ülkelerden destek alırken Rusya’nın aynı zamanda üniversitelerinde ve diğer yüksek öğrenim kurumlarında, yenilenebilir enerji alanında yeterli eğitimi verecek ve insan kaynağını nitelikli hale getirecek düzenlemeler yapması, önümüzdeki yıllarda diğer ülkelerle gireceği yenilenebilir enerji yarışında daha sağlam adımlarla ilerlemesini sağlayacaktır.

RAWI Konferansının genel değerlendirmesi

Rusya Enerji Endüstrisi Birliği sektörel toplantısı, 6 Aralık 2017

6 Aralık 2017 tarihinde Moskova’da Rusya Rüzgâr Enerji Birliği tarafından organize edilen konferansta henüz büyümekte olan rüzgâr enerjisi sektörünün gelişimi, güncel sıkıntıları ve bunlara ilişkin çözüm önerileri üzerinde durulmuş ayrıca sektörde aktif olarak yer alan firmaların tanıtımları hakkında farklı sunumlar gerçekleştirilmiştir. Sunumlarda Rusya yerel idarelerinin üst düzey temsilcileri ve özel sektörden mühendislik, proje danışmanlığı, idari yönetim, türbin tedarik, ekipman lojistik ve operasyonel işletme ve bakım alanlarının temsilcileri sağladıkları hizmetleri verdikleri referanslarla anlatmışlardır. Bu kapsamda Katwind Enerji genel müdürü Koray Altınkılıç da, şirket özelinde sağladıkları hizmetleri anlatan bir sunum gerçekleştirmiş ve Katwind Enerji’nin ulusal olduğu kadar uluslararası arenada da gerçekleştirdiği projelerden bahsetmiştir. İlgisinin yoğun olduğu ve birçok yerel ya da yabancı firmanın katılımcı olarak yer aldığı konferans sektör için ciddi iş fırsatlarının olduğunu göstermiştir. Bu doğrultuda bizzat konferansta edinilen bağlantılar ile iş geliştirme çalışmaları aktif bir biçimde devam etmektedir. Katwind Enerji Genel Müdürü Koray Altınkılıç, “Rusya gibi enerjide çok büyük potansiyeli olan bir ülkenin bu alanda da faaliyete geçmiş olması çok önemli bir gelişmedir. Biz de Katwind olarak bu büyük pazardaki iş olanaklarını çok büyük fırsatlar olarak görüyoruz. Bundan dolayı sektör henüz yolun çok başındayken pozisyonumuzu sağlama almak istedik” şeklinde görüş bildirmiştir.

Bilgi Kaynakları

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Yayın tarihi:

-

Yazar

Enerji sektörü zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı

Enerji sektörünün büyüme için teknoloji yatırımlarına önem verdiğini ortaya koyan KPMG’nin “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırmasına göre enerji sektörü yöneticilerinin yüzde 72’si siber güvenliği de içeren dijital dönüşüm çalışmalarının son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdığını belirtti. Bu oranın diğer sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla olması da dikkat çekti.

KPMG’nin 16 ülke ve dokuz sektörden 2.100 yöneticiyle yaptığı ankete dayanan yeni “Küresel Teknoloji Raporu 2023: Enerji Sektörü Görünümü” araştırması enerji şirketlerinin teknolojileri pazarlarındaki zorlukların üstesinden gelmek için kullanabilecekleri bir can simidi olarak gördüklerini ortaya çıkardı. Anket, enerji sektörünün pazardaki zorluklara rağmen teknoloji yatırımlarını sürdürmeye kararlı olduğunu ortaya koydu.

Ankete göre enerji sektörü katılımcıların yüzde 61’i düzenleme ve güvenliği dijital dönüşümün “ana tetikleyicisi” olarak görüyor. Yüzde 80’i teknoloji biriminin yeni teknolojilerin potansiyelini yönetim kuruluna daha iyi anlatması gerektiğini söylüyor. Yüzde 39’u yetenek eksikliğini dönüşümün ilerlemesinin önündeki en olası engel olarak görüyor. Yüzde 84’ü kurumlarının mevcut teknolojiyi kullanarak ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) taahhütlerini ilerletebileceğinden emin. Yüzde 85’i ise mevcut teknoloji yapılarını kullanarak verimliliklerini artırabileceklerini ve maliyetleri azaltabileceklerini ifade ediyor.

Sektör aynı zamanda teknoloji inovasyonuna bağlı risklerin de farkında. Araştırmaya göre, enerji sektöründen katılımcılar; güven, güvenlik, gizlilik ve esnekliği teknolojik çözümlerine entegre etme konusunda kurumlarının daha proaktif olması gerektiğini tüm sektörlerin ortalamasından 8 puan daha fazla belirtiyor. Ancak sektör, ilerlemenin önünde engellerle de karşılaşıyor. Örneğin araştırma, enerji sektörünün yapay zekâ (AI) uzmanlığı eksikliğinin inovasyon yapma ve rekabetçi kalma kabiliyetlerini etkileyebileceğini söyleyenlerin diğerlerine göre daha yüksek olduğunu da ortaya koyuyor.

 Güvenlik endişeleri gündemin ilk sırasında

Hem düzenleyici kurumlar hem de tüketiciler enerji şirketlerini yakından izlediklerinden araştırmaya katılan enerji yöneticileri düzenleyici yükümlülükler ve güvenlik endişelerini dijital dönüşümlerinin en önemli tetikleyicileri olarak görüyor. Ayrıca, daha güçlü veri gizliliği veya siber güvenliğin hayata geçirdikleri dijital dönüşüm projeleri üzerinde en etkili kullanıcı beklentileri olduğunu da söylüyorlar. Enerji yöneticilerinin yüzde 72’sine göre, siber güvenliği içeren dijital dönüşüm çalışmaları son 24 ayda kârlılığı ve performansı artırdı, bu oran tüm sektörlerin ortalamasından 12 puan daha fazla.

 İş güçlerinin oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarına güveniyorlar

Araştırmaya göre enerji sektörü stratejik teknoloji yatırımının gücüne inanıyor, ancak dijital dönüşüm hedeflerini hayata geçirebilecek yeteneklere erişmeye odaklanmaları gerekiyor. KPMG tarafından hazırlanan 2023 Küresel Enerji CEO Görünümü raporu, enerji şirketlerinin yüzde 52’sinin (2022’ye göre 7 puanlık bir artış) yeteneklerini geliştirmek için çalışanlarına daha fazla yatırım yapmak istediğini ortaya koyuyor. Enerji sektöründen katılımcıların çoğu, iş güçlerinin bugüne kadar oluşturulmasına yardımcı olan teknoloji altyapılarının kabiliyetlerine güveniyor ve bazı durumlarda bu güvenleri diğer sektörlerin de ortalamasını aşıyor.

“Sektör geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımlarını yapıyor”

KPMG Türkiye Enerji Sektörü Lideri Hakan Demirelli konuyla ilgili şunları söyledi: “Devam eden jeopolitik gerilimlerin, üretken yapay zekânın hızlı yükselişinin ve küresel ekonomik belirsizlik ortamının en çok etkilediği sektörden birisi enerji sektörü. Bu nedenle sektörde faaliyet gösteren şirketler geniş resmi göz önünde bulundurarak teknoloji yatırımları da yapmaya kararlı olduklarını bu anketimizde gösterdi. Bu yatırımlar, enerji şirketlerinin yenilikçi teknolojileri iyi bir şekilde kullanmasına olanak sağlıyor. Örneğin anketimiz enerji sektörünün, son 24 ayda şirketlerinin kârlılığını veya performansını artırmak için düşük kodlu/kodsuz platformları kullanma olasılığı en yüksek sektörlerden biri olduğunu ortaya çıkardı. Sektörün dijital dönüşüm projelerindeki başarısı ise doğru danışmanlık hizmetleri almaktan geçiyor. KPMG olarak biz de dijital dönüşüm alanındaki derin ve kapsamlı uzmanlığımız ile sektördeki şirketlerin uygun çözümleri başarılı bir şekilde kullanmalarına, inovasyonu artırmalarına ve daha geniş bir dijital dönüşüme başlamalarına yardımcı oluyoruz.”

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

TÜREB ve DEHUKAM ‘Deniz Üstü Rüzgar Mevzuatı İçin İş Birliği Protokolü’ne İmza Attı

Yayın tarihi:

-

Yazar

TÜREB ve DEHUKAM

 Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) ve Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) arasında ‘Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi Mevzuat Çalışmaları alanında İş Birliği Protokolü’ imzalandı.

3 Nisan’da DEHUKAM’ın Ankara’daki merkezinde düzenlenen imza törenine TÜREB Başkanı İbrahim Erden, DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel, DEHUKAM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İsmail Demir, DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara, TÜREB Deniz Üstü Rüzgar Enerjisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman ve her iki kurumun üst düzey temsilcileri katıldı.

Türkiye rüzgar sektörünün çatı kuruluşu TÜREB ile deniz hukuku ve siyaseti alanlarında ülkemizin uzman kurumlarının başında gelen DEHUKAM arasında bir iş birliği protokolü imzalandı. TÜREB Başkanı İbrahim Erden ile DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel ve DEHUKAM Müdürü Mustafa Başkara’nın imzaladığı protokol ile her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar enerjisi çalışmaları bağlamında mevzuat ve hukuki alanlarda karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulacak ve çeşitli ortak proje çalışmaları yürütülecek.

TÜREB ve DEHUKAM 2TÜREB Başkanı İbrahim Erden, deniz üstü rüzgar enerjisi alanında sektörün ihtiyaç duyacağı düzenlemeleri en verimli şekilde yapma hedefiyle oluşturdukları protokol hakkında şunları söyledi: “TÜREB 32 yıl önce Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’de rüzgarla ilgili yatırımların artması, insan kaynağının geliştirilmesi ve bu alanda bilgi birikimi sağlanması amacıyla kuruldu. Tabi o zaman daha dünya genelinde de henüz ticari deniz üstü uygulamaları yoktu. Danimarka’da bile ilk ticari tesisler 2000’li yılların başında hayata geçirilmeye başlandı ve özellikle 2010 sonrası yükselen bir ivmeyle deniz üstü yatırımları artmaya devam ediyor. Ülkemizin uzun ve orta vadeli stratejik enerji planlaması kapsamında deniz üstü rüzgar enerjisi hedeflerini de içeren ‘Türkiye Ulusal Enerji Planı’nın 2023 yılı Ocak ayında açıklanmasıyla paralel olarak bizim de TÜREB olarak bu alandaki yoğun çalışmalarımız başladı. Biliyorsunuz 2035 yılında 5 GW’lık bir deniz üstü rüzgar santralı hedefimiz var. Biz de bu hedef doğrultusunda paydaşlarımızla birlikte Türkiye’de deniz üstü rüzgar alanında da sağlıklı bir mevzuat altyapısını oluşturmak, güçlü bir ekosistem geliştirmek ve bilgi birikimi sağlamak adına iş birlikleri gerekiyor. DEHUKAM bu açıdan devletimizin ve akademinin deniz hukuku ve siyaseti alanında kritik birimlerini bünyesinde bulunduran çok değerli bir kurumumuz ve paydaşımız.  Dolayısıyla, bugün DEHUKAM’la imzaladığımız protokole TÜREB olarak büyük önem veriyoruz. Bu ve benzeri iş birlikleri sayesinde bu alanda ulusal ve uluslararası iş birliği imkanlarının genişleyeceğine, bilgi birikiminin artacağına ve böylece yatırımların ve sanayinin gelişeceğine inanıyoruz; bu vesileyle de DEHUKAM yönetimine iş birliğinin başlangıcı vesilesiyle teşekkür ediyoruz.”

DEHUKAM’ın özellikle deniz hukuku alanında çalışan ve araştırmacı yetiştirmeye odaklanan bir kurum olduğunun altını çizen DEHUKAM Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Önel de “TÜREB zaten kuruluş amacı dolayısıyla güçlü bir sektörel erişime ve ilgili araştırma altyapısına sahip. Yıllar önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, özel sektör ve akademinin vizyonu sayesinde kurulmuş bu birliğin deniz üstü alanında da çalışmasını destekliyoruz. Biz de DEHUKAM olarak denizin dokunduğu her yerde olmak istiyoruz. TÜREB Yönetimi de bu amaçla bizimle bağlantıya geçti. DEHUKAM yönetimi olarak iş birliği ile ortak çalışmaların ülkemize ve deniz üstü rüzgar alanındaki hedeflerimize yarar sağlayacağı düşüncesiyle her iki kurum arasında deniz üstü rüzgar alanında karşılıklı bilgi alışverişi yaparak birlik ve beraberlik içerisinde çalışmayı hedefliyoruz. Protokolle deniz üstü rüzgâr enerjisi faaliyetlerinde hukuki altyapıya yönelik eğitim konularında TÜREB’e destek olarak ülkemizin bu alandaki ihtiyacını verimli bir şekilde karşılayacak çalışmalar yapmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.

Devamını oku

Bilgi Kaynakları

Rüzgar enerjisi 2023’te kritik eşikleri aşarak rekorlar kırıyor; GWEC, büyüme tahminini revize ediyor

Yayın tarihi:

-

Yazar

Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC)

Bir önceki yıla kıyasla yaklaşık %50’lik bir artış yakalayan yenilenebilir enerji kaynakları, 510 GW’lık yeni kurulumla 2023 yılında rekor kırıyor. 40 yıllık birikimin ardından 1 TW kurulu güce 2023 yılında ulaşan küresel rüzgar enerjisi, 2023’te bir önceki yıla göre %50’lik bir artışla rekorlar kırarak kapasitesine 106 GW kara rüzgarı ve 10,8 GW deniz üstü rüzgar kurulumu ekliyor. Bugün 2024 Küresel Rüzgar Raporu’nu paylaşan Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC), 2024-2030 büyüme tahminini (1210GW) %10 yukarı yönlü revize ediyor. 2030 hedefleri için yıllık rüzgar enerjisi kurulumlarının 10 yıl içinde mevcut 117 GW seviyesinden en az 320 GW’a çıkarak 3 kattan fazla artması gerektiğini açıklayan GWEC, konuyla ilgili atılması gereken adımlara raporda detaylı bir şekilde yer veriyor:

GWEC GLOBAL WIND REPORT 2024

Devamını oku

Trendler